Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Soru: Bir işyerinde iki yıldan beri çalışıyorum. Arkadaşımla kavga etmem sebebiyle patron ikimizide işten attı. Tazminat ödemedi. Yıllık izin hiç kullanmadım. Bir komşum yıllık izin parası alabileceğimi söyledi. Yıllık izin parasını alabilir miyim? Nihat 
 
Cevap:İşyerinde çalışırken kullanılmayan yıllık izinler işten ayrıldıktan sonra para olarak ödenir. İşveren haklı sebeple işten çıkarmış olsa bile izin ücreti çıkarma nedeninden bağımsız olarak ödenir. Sayın Nihat Bey, iki yıllık izin ücretinizi alabilirsiniz.

Stajyer sigortalılığı ve doğum borçlanması

Soru: iki çocuğum var. Araştırmalarım sonucunda stajyer sigortamın olduğunu tespit ettim. Stajyer sigortalılığı ile doğum borçlanması yapabilir miyim? Emine A.

Cevap: Sayın A, stajyer sigortalılığı ile doğum borçlanması yapabilirsiniz. Doğumdan sonrası çalışmadığınız süreleri her çocuk için 2 yıl olmak üzere 4 yıl borçlanabilirsiniz.

Çalışanın maaşının düşürülmesi

Soru: Çalışan bir kişinin maaşı düşürülür mü? Elif Ö

Cevap: Sayın Ö, Çalışan kendisi istemediği sürece maaşı düşürülemez. İkinci işte çalışma Soru:Çalışan bir kişi aynı gün içinde ikinci bir işte çalışabilir mi? Zübeyde 

Cevap: Çalışanın iş sözleşmesinde yasaklayıcı hüküm yoksa ikinci bir işte çalışabilir.

Kötü hava  koşullarında çalışma

Soru: Kötü hava koşulları çalışmaya el vermiyorsa işveren zorla çalıştırabilir mi? Kahraman Sıvacı 

Cevap: Kötü hava koşulları çalışanın iş sağlığını ve güvenliğini tehlikeye düşürme durumu var ise işverenin zorla çalıştırmaması gerekir. Bu durumda işçide isterse çalışmayabilir.

Dul aylığı alanın sağlık sigortası

Soru: Emekli sandığından dul aylığı alıyorum. İsteğe bağlı sigortalı olursam genel sağlık sigortası primi ödemem gerekir mi? Asiye K.

Cevap: Sayın K, genel sağlık sigortası primini ödemeniz gerekiyor. Dul aylığı almış olmanız genel sağlık sigortası primlerini ödememenizi gerektirmiyor.

Veznedarın kasa açığı

Soru: Bir işyerinin veznedarı hata ile müşterisine fazla para ödese bu hatayı kim düzeltir? Murat S.

Cevap: Fazla para ödemesi çalışanın görevini düzgün yapmamasının sonucu olduğu için bu parayı çalışanın işverene ödemesi gerekiyor.

Maaşa enflasyon oranında zam

Soru: İşyerleri verdikleri maaşa enflasyon oranında zam yapmak zorunda değil mi? Bahri K.

Cevap: Sayın K, enflasyon oranında maaşlara zam yapılacağına ilişkin bir mevzuat hükmü bulunmuyor. Ancak iş sözleşmesinde bu yönde düzenleme varsa  maaşa enflasyon oranında zam yapılabilir. Arif Temir

http://www.gunes.com/yazarlar/arif--temir/sten-atilana-izin-parasi-odeniyor-823686

Perşembe, 12 Ekim 2017 12:06

Vergi Yargısı Kararları

I-Giriş:

Vergi, çok basit ve yalın haliyle devletin ve/ya da devletten vergilendirme yetkisi alan diğer kamu idarelerinin kamu harcamalarını karşılamak amacıyla kanuna dayanarak ve usûlüne uygun olarak, gerçek ve tüzel kişilerden, hukukî cebir altında, karşılıksız olarak ve geri vermemek üzere aldıkları paralar olarak kamu maliyesi içinde ifade edilen bir terminolojidir.

Devlet ya da daha genel anlamda idare ile kişiler arasında vergilendirmeden doğan ilişkilere “vergi hukuku ilişkisi” denilmekte, İdare ile mükellef arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklar geneli itibariyle verginin tarh ve/ya da tahsil edilmesi aşamalarında yapılan işlemler ile ceza kesme işlemlerinden kaynaklanmaktadır.

Tarh aşamasına ilişkin uyuşmazlıklar, vergi tarhı ve/ya da ceza kesme işlemlerinde ortaya çıkan hesap ve/ya da vergilendirme hataları ile bu işlemlerin ilgiliye tebliği gibi hususlarda; tahsil aşamasına ilişkin uyuşmazlıklar ise, teminat istenmesi, tahakkuka ve/ya da ihtiyatî tahakkuka dayanan ihtiyatî haciz uygulanması, ödeme emri, haciz ve malların paraya çevrilmesi, tecil ve terkin taleplerinin reddi konularında ortaya çıkmaktadır

Vergi hukuku mükellef ile idarenin sorunlarının oldukça fazla yaşandığı kamu hukuku alanlarından biri olarak mütalaa edilmektedir. Gerçekten de özellikle İdare tarafından yapılan gerek usul, gerekse maddi vergi hataları mükellefleri yargı sürecine sürüklemektedir.

Mükellefler açısından bu hukuki sorunların özellikle usul kanununda önemli çözüm safhaları sunulsa da, çoğu zaman bu çözüm yolları yeterli ve sağlıklı sonuçlar doğurmamaktadır. Kanun düzenlemeleri, mükelleflere önemli haklar sunmakla beraber önemli düzeyde ağır yükümlülükler de getirmektedir. Özellikle bu yükümlülüklerin ihlali ise vergi ihtilafı yaratmaktadır.

Vergi Yargısı vergi uyuşmazlıklarını çözmek, çözümlemek, mükellef ile devlet arasındaki çıkar dengesini kamu yararına uygun şekilde kurmak, vergi yönetimini denetlemek ve içtihat yaratmak, hukuki güvenliğin teminatı olmak gibi temel bazı misyonları üstlenmektedir. Her ne kadar bazı eleştirileri bünyesinde taşısa da, hukuk devletinin temel ilkeleri kapsamında “mükellef hakları” ciddi şekilde adı geçen yargı alanında önemli sonuçlara vaka kararlara gebe kalmaktadır.

Vergi davalarının konusunu çoğu zaman İdare tarafından yapılan işlemler oluşturmakla birlikte bu işlemlerin “Kesin Ve Yürütülmesi Zorunlu” bir işlem mahiyetinde olması özel önem taşımaktadır. Bir diğer ifadeyle, yapılan bir işlemin dava konusu edilebilmesi için “icrai” nitelikte olması gerekir. İdarenin kendi iç işleyişine ilişkin “hazırlayıcı işlemler” dava konusu edilmez.

Beyan üzerine tarh edilen vergilere karşı dava açılamaz, ancak beyannameye ihtirazı kayıt koyarak dava hakkı saklı tutulabilir.

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun beşinci kitabı ‘Vergi Davaları’ başlığını taşımakta olup, 377’nci maddesi uyarınca mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, haklarında idarece tarh edilen vergiler ve kesilen cezalara karşı 2576 sayılı ‘Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesinde yer alan uyuşmazlıkları çözümlemekle görevli vergi mahkemelerinde dava açabilmektedirler. Ayrıca, vergi dairesi tadilat ve takdir komisyonlarınca tahmin ve takdir olunan matrahlara karşı da vergi mahkemelerinde dava açılabilmektedir.

Aşağıdaki çalışmada yüzlerce yargı kararları tarafımızca incelenmiş ve belli bir detay bazında sizlere herhangi bir değerlendirme yapmaksızın sunulmaktadır. Yargı kararlarına konu işlem, eylem veya konuları incelerken ve değerlendirirken, bu vakalara ilişkin “olayların olduğu döneme ilişkin yasal mevzuatı” özel olarak dikkate almanızı önemle önermekteyiz.

Keza, yargı kararlarına konu işlem, eylem veya hukuki olguları sorgularken olayların koşullarını da “somut olay bazında” değerlendirmeniz gerekmektedir.

Yargı kararları, sizlere yargı içtihatlarının nasıl geliştiğini gösterdiği gibi, savunma mekanizmaları ve haklarımız hakkında belli referans noktaları sağlamakta; karar almakta karşılaşılabilecek olası riskleri ve sonuçlarını göstermektedir.

II-Son Dönemlerde Alınmış Yargı Kararları:

1-Danıştay 3. Daire,

Esas No: 2012/997

Karar No: 2015/3175

Kanuni Temsilcilik Sıfatı Sona Eren Kişi İçin Müteselsil Sorumluluk Olmayacağı

  • Limited Şirket Ortağının Hissesini Satmış Olmasına Ve Kanuni Temsilcilik Görevini De Tescil Ve İlan Ettirerek Görevi Son Bulmasına Karşın, Daha Sonraki Dönemde Defter Ve Belge İbraz Etmeme Fiillerinden Dolayı Vergi Mahkemesi VUK 10. Maddeye Göre Temsil Yetkisi Sona Eren Kanuni Temsilcinin Sorumlu Olmayacağına Hükmetmiştir.
  • Buna Karşın, AATUHK’nın Mükerrer 35/5. Maddesine Göre İse Amme Alacağının Doğduğu Zamanlarda Kanuni Temsilci Olan Kişinin Takip İşlemine Tabi Olmasına Yasal Engel Olmadığına Hükmedilmiştir.
  • Kendisine Ödeme Emri Tebliğ Edilen Davacı Temyize Gitmiştir.
  • Defter Ve Belge İbrazına İlişkin Yazı Kanuni Temsilcilik Sıfatının Son Bulduğu Dönemden Sonra Tebliğ Edildiği Tespit Edilmektedir.
  • VUK 10’a Göre Sorumluluk Kanuni Temsilcilik Sıfatının Tescil İle Kazanıldığı Ve Kaybedildiği Dönemdeki Vergilendirme Görevleri İçin Geçerli Olduğu Belirtilmiştir.
  • Kanuni Temsilcilik Sıfatına Haiz Ortak Veya Ortaklar Tescil Edilip Yayımlanıncaya Kadar Sorumlu Olacaklardır. Bu Açıdan Ortak/Kanuni Temsilci Sorumlu Olmadığından Mahkeme Kararı Onanmaktadır.
  • Anayasa Mahkemesi, 2014/144 Esas Sayılı (RG Tarihi; 03.04.2015) Kararıyla AATUHK’nın Mükerrer 35. Maddesinin 5. Bendini İptal Etmiştir. (Amme Alacağının Doğduğu Ve Ödenmesi Gerektiği Zamanlarda Kanuni Temsilci Veya Teşekkülü İdare Edenlerin Farklı Şahıslar Olması Halinde Bundan Her İkisinin Müteselsil Sorumlu Olacağına Dair Kural)
  • Dolayısıyla, İptal Edilmiş Bir Hukuk Kuralını Mevcut Duruma Uygulamak Ve Kanuni Temsilciyi Sorumlu Tutmak Hukuka Uygun Olmadığından “İptali” Gerekmektedir.

2-Danıştay 4. Daire,

Esas No: 2012/6717

Karar No: 2015/86

İşi Bırakmış Addedilen Mükellef Hakkında Beyanname Vermeme Nedeniyle Özel Usulsüzlük Cezası Kesilemez.

  • Davacı, İşi Bırakmasına Rağmen Vergi Dairesine Bildirimde Bulunmamıştır.
  • İdare, 2009 Yılı Beyanlarını Elektronik Ortamda İletmediği Gerekçesiyle Özel Usulsüzlük Cezaları Düzenlemiştir.
  • İstanbul 10. Vergi Mahkemesi, Mükellefiyeti Devam Ettiği Görülen Davacının Yükümlülüğünü Yerine Getirmediği Gerekçesiyle Cezayı Azaltarak İşlemi Tasdik Etmiştir. Her İki Taraf Temyize Gitmiştir.
  • Danıştay 4. Daire, VUK 160. Maddede Bilinen Adreslerinde Bulunamayan Ve Başkaca Adreste Faaliyette Bulunduğu Tespit Edilemeyen Mükelleflerin Vergi Dairesince Resen Terk İşlemi Uygulayacağının Açık Olduğuna Karar Vermiştir.
  • Davacı Adına Yapılan 2005, 2008 Ve 2009 Yıllarındaki Yoklamalarda Bilinen Adreslerinde Bulunamadığının Tespit Edildiği Anlaşılmaktadır.
  • Bu Durumda, Mükellefiyetin Resen Terk Edilmesi Nedeniyle Elektronik Ortamda Beyanname Vermeme Nedeniyle Kesilen Ceza Yasaya Uygun Olmadığından “İptal” Edilmesi Gerekmektedir.

3-Danıştay 3. Daire,

Esas No: 2013/5121

Karar No: 2014/283

Yargı Kararının Geç Uygulanması

  • Mükellef Koda Alınmasına Karşın Davayı Kazanmış Ve İdari İşlemi “İptal” Ettirmiştir.
  • Mükellef, Yargı Kararının Geç Uygulanması Nedeniyle İdareye Maddi Ve Manevi Tazminat Davaları Açmıştır.
  • Mükellef Koda Alınmasının İptalinden “15 Ay Sonra” Koddan İdare Tarafından Çıkartılmıştır.
  • Davacı, Zararı İspatlayıcı Belge Olarak Sadece Koda Alınmadan Önceki Ciro İle Sonraki Dönem Cirolarını Gösteren Delilleri Bulundurmaktadır.
  • İstanbul 4. Vergi Mahkemesi “Sadece Bu Delillerin Zararı İspata Yetmediğini”, Zararın/Ciro Kaybının Başka Nedenlerle De Gerçekleşmiş Olabileceği Savlarıyla Davayı Red Etmiştir.
  • 2577-İYUK’un 28/3üncü Bendinde Danıştay Bölge İdare İdare Ve Vergi Mahkemeleri Kararlarına Göre İşlem Tesis Edilmeyen Durumlarda İdare Mahkemesi Veya Danıştay Ta Maddi Ve Manevi Tazminat Davaları Açılabileceğine Değinilmiştir.
  • Anayasanın 2. Maddesi “Hukuk Devletini” Tanımlarken İdarenin Mahkeme Kararlarını “Aynen” Ve “Gecikmeksizin” Uygulayacağını Ve Bu İşlemin “Kararın İdareye Tebliğinden İtibaren 30 Günden” Fazla Olamayacağını Hüküm Altına Almaktadır.
  • İYUK 28. Maddeye Göre Kararlar İdareye Tebliğden İtibaren 30 Gün İçinde İşlem Yapmak Zorundadır.
  • Kamu Hizmetinin Yürütülmesi Esnasında Hukuk Kurallarına Uyulmaması İdarenin “Ağır Hizmet Kusuru” İşlediğini Göstermektedir.
  • Danıştay: Maddi Tazminat Yönünden Temyiz Talebi Red Olmuş, Manevi Tazminat Yönünden Kabulü Gerekmektedir.

4-VDDK,

Esas No: 2015/414

Karar No: 2015/304

VDDK,

Esas : 2013/377

Karar : 2014/200

Tasfiyesi Tamamlanan Şirketin Dava Ehliyeti Yoktur.

  • İstanbul 10. Vergi Mahkemesi, “Münfesih” Şirket Adına Düzenlenen KDV Ceza İhbarnamesi Üzerine 2013 Yılında “Tescil İle Hukuki Varlığı Sona Eren Şirketin” Haklara Sahip Olmasının Mümkün Olmadığına, Ayrıca Borçlu Kılınmasının Ve Temsilinin Mümkün Olmadığına Karar Vermiştir.
  • Mahkeme, Tasfiye Öncesi Dönem Dahi Olsa, Şirket Adına Vergi Tarh Ve Ceza Kesme İşlemi Yapılamayacağını, Hukuki Sonuç Doğurmayacağını, Hukuki Sonuç Doğurmayan Ve Hukuk Düzeninde Varlık Kazanmayan İşlemin Herhangi Bir Kişinin Menfaatini İhlal Edemeyeceğini Belirtmiştir.
  • Dolayısıyla Tasfiye Memuru Tarafından Şirkete Temsilen Dava Açılması Ehliyet Yönünden Mümkün Değildir.
  • Esasa İlişkin Karar Verilmesi İse Bu Nedenle Olanaksızdır.
  • Tasfiye Edilerek Hukuki Varlığı Sona Eren Şirketin Dava Ehliyeti Ve Medeni Haklarını Kullanma İmkanı Yoktur.
  • Yargı Yerlerinde Temsil Edilebilmesi Mümkün Değildir.
  • VDDK, Vergi Mahkemesinin Israr Kararının Yerinde Olduğuna Karar Vermiştir.

5-VDDK,

Esas No: 2015/408

Karar No: 2015/323

Davacının Gayrimenkulüne Haciz Konulması “Haciz Kaydı Bulunduğu Sürece” Mülkiyet Hakkından Faydalanmayı Engellediğinden İdareden Haczin İptaline İlişkin Daha Önce (İlk Haciz İşleminde) Dava Açılmaması Dava Açmayı Engellemez.

  • Davacı Maliki Olduğu Taşınmaz Üzerine 2006 Yılında İdare Tarafından Haciz Konduğunu Öğrendikten Sonra 2011 Yılında Dilekçe İle Başvuru Yaparak Haczin Kaldırılmasını Talep Etmiştir.
  • İdare Cevap Vermediğinden Davacı Red Olmuş Sayarak Zamanında Dava Açmıştır.
  • İstanbul 4. Vergi Mahkemesi, Olayda Vergilendirme Hatası Yoktur, 2006 Yılında Öğrenilen Hacize Karşı Yasal Süresinde Başvuru Yapılmadığından Süre Nedeniyle Red Etmiştir.
  • Danıştay 9. Dairesi, Davacının Kartal Sulh Mahkemesinin 2004 Yılında Kesinleşen Kararı İle Babasının Mirasını Kayıtsız Şartsız Red Ettiğini, Bu Nedenle Borçtan Sorumlu Olmayan Davacının Talebine Cevap Verilmemesini Vergilendirme Hatası Olarak Değerlendirmiştir.
  • Vergi Mahkemesi Israr Kararı İse Bozulmuştur.

6-Danıştay 4. Daire,

Esas No: 2014/1910

Karar No: 2015/63

Davacı Vergi Borçlarının Zamanaşımına Uğradığını İddia Ederek Terkini Talep Etmesine Karşın, “Tüm Vergi Borçlarının” Terkin Edilmesine İlişkin Talebin Reddine Dava Açılamaz.

  • Davacı Kanuni Temsilci Olduğu Şirketten Kaynaklı Tüm Vergi Borçlarının 6183 Sayılı Kanun Kapsamında Terkin Olduğunu İddia Ederek Talepte Bulunmasına Karşın Talep Davalı İdare Tarafından Red Edilmiştir.
  • İstanbul 8. Vergi Mahkemesi, Ret İşleminin Hukuka Aykırılığına İlişkin İstemin;

– 2577 Sayılı Kanun Kapsamında Bir Dava Niteliğinde Olmadığından Esasın İncelenme İmkanının Olmadığı,

– Şirkette Hangi Dönemlerde Kanuni Temsilci Veya Ortak Olunduğunun Bilinmediği,

– Hangi Dönem Ve Tür Vergi İçin Talebin Yapıldığının Bilinmediği,

6183 Sayılı Kanun Kapsamında Hangi Aşamada Olunduğu Bilinmediği Gibi “Bütün Vergi Borçları” Gibi Muğlak Bir İfadeyle Yapılan Başvurunun Reddinin “Kesin Ve Yürütülmesi Zorunlu” Bir İşlem Olmadığı Gerekçesiyle Davayı Red Etmiştir.

Danıştay İse Kararı Onamıştır.

7-Danıştay 9. Daire,

Esas No: 2016/2470

Karar No: 2016/2889

YMM’nin Vergi İncelemesinden Kaynaklı Yetkileri Kanun Kapsamında Bulunmadığından Müteselsil Sorumlu Olamayacaklarına Dair Karar.

  • YMM’lerin Karşıt İncelemelerle İlgili Olarak VUK Kapsamında Defter Ve Belge İbrazı İsteme Yetkileri Bulunmamaktadır.
  • Yönetmeliklerle Verilen Bu Yetki Vergi İnceleme Amacı Görmemektedir.
  • Bu Yetki Kanuna Aykırı Şekilde Yönetmelik İle Genişletilemez.
  • Kanunda YMM’lere Karşıt İnceleme İle Araştırma Görev Ve Yetkisi Veren Veya Buna Benzer Hüküm Bulunmamaktadır.
  • Kanun 3. Kişiler Nezdinde Vergi İncelemesi Yetkisi Vermediği Gibi, Yönetmelik Hükümleri İle Bu Tarzda Bir Yetki Verilemez.
  • Ortaktan Alacaklara Faiz Tahakkuk Ettirmeyen Şirket İçin YMM’nin Vergi Zıyaı Nedeniyle Sorumlu Tutulabileceği, Sorumluluğun Tebliğle Genişletilemeyeceği Ve İnceleme Yetkisi Verilemeyeceği Açıktır.
  • YMM’nin Faiz Tahakkuk Ettirmeyerek Örtülü Kazanç Dağıtımından Fiilen Sorumlu Tutulmaları Mümkün Olmadığından Ödeme Emrinin İptali Gerekmektedir.

8-Aydın Vergi Mahkemesi,

Esas No : 2016/471

Karar No: 2016/637

Yapı Kooperatifinde “Yapı Ruhsatının” Münhasıran Yapı Kooperatifi Adına Olması Gerekirken Bu Şart Gerçekleşmediğinden, KDVK Geçici 15. Maddesine Göre İstisna Kapsamında İşlem Yapılmış Olan Taahhüt İşleri Nedeniyle Takdir Komisyonu Kararı İle %1 Yerine %18 KDV Uygulanması Hatalıdır.

  • 29/07/1998 Öncesi Bina İnşaat Ruhsatı Almış İnşaatlere İlişkin Olarak Yapı Konut Kooperatiflerine Verilen İnşaat Taahhüt İşleri KDV Den İstisnadır.
  • Bu Tarihten Sonra Alınan Ruhsatlara Verilen İnşaat Taahhüt İşleri İse %1 KDV Oranına Tabidir.
  • Bunun İçin, “Yapı Ruhsatının” “Münhasıran” Yapı Kooperatifi Adına Düzenlenmesi Gerekmektedir.
  • Olayda, Bu Şart Gerçekleşmediğinden Geçici Takdir Komisyonu Kararıyla Beyannameye %1 KDV İle Dahil Edilen Ancak Tarhiyat Esnasında %18 Uygulanan Tarhiyat İşleminin İptali İstenmektedir.
  • Takdir Komisyonu Servet, Matrah Takdiri Görevine Haiz Olup Vergi Kanunlarındaki Fiyat, Ücret Gibi Unsurları Belirleme Yetkisi Olan Birimin KDV Oranını Belirleme Yetkisi Olmadığı Gibi, KDV Oranı Özel Bir Şarta Da Bağlanmamıştır.
  • Dava Vergi Mahkemesinde Kabul Edilmiştir.

9-Danıştay 7. Daire,

Esas No: 2012/39

Karar No: 2015/4594

Faktoring Faiz Gelirinin Dönemsellik İlkesine Göre Beyannameye Dahil Edilerek Tahakkuk Ettikçe BSMV’ye Tabi Olması Gerekmektedir.

  • Davacı, Faktoring Hizmet Bedeli Olan “Faizleri” İşlemin Gerçekleştiği Yıl Değil De, İşleme İlişkin Faturaları Ay Ay Düzenledikçe BSMV Beyanına Dahil Etmiştir.
  • Vergi İnceleme Raporu İle İşlem Konusuna İlişkin Faizin Tamamının İşlemin Gerçekleştiği Dönemde Faturalandırılarak Beyan Edilmesi Gerektiği Sonucuna Varılmıştır.
  • Davacı Faizleri Peşin İskonto Yöntemi İle Faiz Oranı Ve Vadesine Göre Sonraki Aylarda Tahakkuk Ettikçe 500-Faktoring Kısa Vadeli Faiz Geliri Hesabına Aktarmıştır.
  • Danıştay Davalı İdarenin Temyiz Talebini Mahkeme İle Aynı Gerekçelerle Red Etmiştir.

10-Danıştay 3. Daire,

Esas No: 2013/1584

Karar No: 2014/4726

Bir Uygulamaya Yön Veren “Yargı İçtihadının” Değiştirilmesi Neticesinde Oluşan Vergi Kaybı İçin VUK 369 Kapsamında Yanılma Hali Olması Nedeniyle Gecikme Faizi İşletilemez.

  • Dava Konusu, Davacı Tarafından 87.03-GTİP Numaralı Araçlara Uygulanması Gereken ÖTV Oranlarının Yanlış Uygulanmasına İstinaden İkmalen Tarh Edilen ÖTV’nin Gecikme Faizi İçin Açılmıştır.
  • Davacı, Uzlaşmamış Olup, Daha Sonra Süresinde Uzlaşma Talebinde Bulunmasına Karşın Gecikme Faizinin Yanılma Hali Kapsamında Olduğu Gerekçesiyle İhtirazi Kayıtla Ödeme Yapmıştır.
  • Davacı, Danıştay 7. Dairesi’nin İlgili Oran Konusunda Yürütmeyi Durdurma Kararı Ve Nihayetinde VDDK Kararı İle Bu Bahsi Geçen Kararının Bozulmasından Kaynaklı Olduğunu İddia Etmiştir.
  • Vergi Mahkemesine Göre, Bir Hükmün Uygulanma Tarzına İlişkin İçtihadın Değişmiş Olması Durumunda Vergi Zıyaı Cezası Kesilemeyeceği Ve Gecikme Faizi Hesaplanamayacağı Kuralı Yargı Mercilerince Belli Bir Kurala İstinaden Verilen Karara İlişkin Mükelleflerce İşlem Tesis Edildikten Sonra Değiştirilmesi Halinde De Uygulanır.
  • Gecikme Faizi Uygulandığı Dönemlerde Yanılma Hükmü Mevcuttur Ve Mükellef Lehine Düzenleme İçerdiğinden Bu Durum İçtihat Değişikliği Olarak Değerlendirilmektedir.
  • Danıştay Davalı İdarenin Temyiz İstemini Red Etmiştir.

11-Danıştay 7. Daire,

Esas No:2012/5860,

Karar No: 2015/2174

6183 Kanuna Göre Şirketten Alınamayan Alacak İçin “Şirketin Ortak Ve Kanuni Temsilcisi Yönünden Sıralama İçeren Bir Düzenleme” Olay Tarihinde Mevcut Değildir. Kanuni Temsilci İle Aynı Anda Müteselsil Sorumluluk Kapsamında Ortağa Da Sorumluluk Kapsamında Gidilebilir.

  • Davacı Teşvikli Eşyayı 5 Yıl Dolmadan Sattığından Gümrük Vergisi, KDV, KKDF Ve Gecikme Faizlerine Muhatap Olmuştur.
  • İzmir 3. Vergi Mahkemesi, Şirketten Tahsil Olanağının Olmadığına Dair Araştırmadan Sonra Öncelikle Kanuni Temsilci Sonra İse Bundan Sonuç Alınmaması Halinde Ortağa Gidilmesi Gerektiğini İfade Ederek Ödeme Emrini İptal Etmiştir.
  • Danıştay İse İlgili Madde De Ortak Ve Kanuni Temsilci Yönünden Kanunda Bir Sıralama Olmadığı Gerekçesiyle İlgili Vergilerin Esası Yönünden İnceleme Yapılması Gerektiği Gerekçesiyle Mahkeme Kararını Bozmuştur.

12-Danıştay 3. Daire,

Esas No:2013/7629,

Karar No: 2014/902

Ortaklık Payının Devri Özel Bir Hukuk Sözleşmesi Olup Kamusal Alacağına İlişkin Sorumluluğu Kaldırmaz. Ortağın Payını Devretmiş Olması, Ortak Olduğu Döneme İlişkin Vergi Borcundan Sorumluluğunu Kaldırmaz.

  • Davacı, 11.02.2008 Tarihinde Sözleşme İle Ortaklıktan Ayrılmış Ve 20.02.2008 Tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde Yayımlanmak Suretiyle Hissesini Devretmiştir.
  • Daha Sonra 2008 Yılına İlişkin Olarak Şirkete Kurumlar Vergisi Borcunu Ödemediğinden Ortaklar Adına Ödeme Emri Düzenlenmiştir.
  • Vergi Mahkemesi, Davacının Ortak Olduğu 11.02.2008 Tarihine Kadar Olan Borçtan Sorumlu Olduğunu, Ancak Dava Konusu Borcun Davacının Ortak Olduğu Dönemde Doğduğuna Dair Tespit Olmadığı Gerekçesiyle Ödeme Emrini İptal Etmiştir.
  • Danıştay, Vadesinde Ödenmeyen 2008 Yılı Kurumlar Vergisinden 20.02.2008 Tarihine Kadar Şirkete Ait Olup Tahsil Edilemeyen Vergi Borcundan Ortağın Hissesi Kapsamında Sorumlu Olduğunu Belirtmiştir.
  • Bu Nedenle, Vergi Borcundan Payları Oranında Doğrudan Doğruya Sorumlu Ortakların Vergilendirme Döneminde Paylarını Devretmiş Olsalar Dahi Ortaklık Sıfatlarının Sürdüğü Döneme İsabet Eden Kamu Borcundan Sorumlulukları Özel Bir Sözleşme İle Kalkamaz.
  • Bu Nedenle Ortak Kurumlar Vergisinden 01.01.2008-20.02.2008 Tarihleri Arasına İsabet Eden Kurumlar Vergisinden Sorumludur.

13- Danıştay 9. Dairesi,

Esas No: 2013/451,

Karar No: 2014/7252

Sözleşmede Yer Alan Hüküm Nedeniyle Doğrudan Kendiliğinden Uzayan Sözleşmeden Damga Vergisi Alınabilmesi İçin Uzamaya İlişkin Mektup Veya Şerh Olması Gerekmektedir.

  • Davacı, Damga Vergisi Beyanlarını İhtirazi Kayıtla Vererek Tarhiyatı Kaldırmak İstemektedir.
  • Sözleşme Hükmüne Göre Süresi Bitmeden 30 Gün Önce Yenileme İhbarında Bulunulmadığı Takdirde Sözleşmenin Tahsis Bedeli Hariç Aynı Koşullarla 1 Yıl Daha Uzayacaktır.
  • İstanbul 3. Vergi Mahkemesi Talebi Reddetmiştir.
  • Uyuşmazlık Yeni Bir Sözleşme Yapmadan Veya Şerh Koymadan Bir Hüküm Nedeniyle Sözleşmenin Kendiliğinden Uzayacağına Dair Tartışmadan Kaynaklanmaktadır.
  • DVK 2. Maddede Mektup Ve Şerhlerden Bahsedilmekle Beraber Tanımı Yapılmamıştır.
  • Şerh Bir Anlatım Ve Yorumla Bir Şeyi Açıklamak İçin Kağıda Yazılmış Bir İfade Olup, Kağıdın Herhangi Bir Yerine Boşluğa Yazılabilir.
  • Sözleşmenin Kendiliğinden Uzayacağına Dair Hüküm, Kağıdın Yenilendiğine Dair Şerh Görevi Görmemektedir.
  • Vergi Mahkemesi Kararı Bozulmuştur.

14-Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2015/497,

Karar No: 2015/3174

Sahte Fatura Düzenlediği İleri Sürülen Davacı Hakkında Kendi Adına Düzenlenen Vergi Tekniği Raporunun Tebliğ Edilmemesinin, Davacının Savunma Hakkını Kısıtladığı Hakkında.

  • Sahte Belge Düzenlediği İddia Edilen Davacı Vergi Tekniği Raporunun Kendisine Tebliğ Edilmemesi Nedeniyle Savunma Hakkının Kısıtlandığını İddia Etmektedir.
  •  213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 35 İnci Maddesinin İkinci Fıkrasında Da, Takdir Komisyonu Kararı Üzerine Tarh Edilen Vergilerde Kararın Ve Re’sen Takdiri Gerektiren İnceleme Raporunun Birer Suretinin İhbarnameye Ekleneceği Düzenlemesi Hükme Bağlanmıştır.
  • İstanbul Vergi Mahkemesi Talebi Red Etmiştir.
  • Danıştay İse; İddia Ve Savunma Hakkı, Birbirini Tamamlamakta Ve Birbirinden Ayrılmaz Niteliğiyle De Hak Arama Hürriyetine Temel Oluşturmaktadır. Hak Arama Hürriyeti, Önemi Nedeniyle Yalnız Toplumsal Barışı Güçlendiren Dayanaklardan Biri Değil, Aynı Zamanda Bireyin Adaleti Bulma, Hakkı Olanı Elde Etme, Haksızlığı Önleme Uğraşının Da Aracıdır. Savunma Hakkının Öznesi, Suçlanan Kişidir.
  • Kişinin, Savunma Seçeneklerini Değerlendirebilmesi İçin, Öncelikle Kendisine Yöneltilen Suçlamanın Varlığını Ve Sebeplerini Bilmesi Gerekir. Çağdaş Bir Hukuk Düzeninde Bu Hakkın Kullanılması, Olabildiğince Kolaylaştırılmalı; Olumlu Ya Da Olumsuz Sonuç Almayı Geciktiren, Güçleştiren Engeller Kaldırılmalıdır.
  • Savunma Hakkının Belirtilen Şekilde Kullanılabilmesi İse; İddia Olunan Fiile İlişkin Tespit Ve Kanıtların Bilinmesi, Buna Bağlı Olarak Karşı Argümanlar Geliştirilerek Aksi Yönde Tespit Ve Kanıtların Sunulmasıyla Mümkündür.
  • Anılan Anayasa Hükümleri, Ülkemizin Taraf Olduğu Uluslar Arası Sözleşmelerle Güvence Altına Alınmış Bulunan Ve ”Hukuk Devletinin Vazgeçilmez İlkelerinden Olan Hak Arama Özgürlüğü”, “Adil Yargılanma Hakkı” Ve “Mahkemeye Başvuru Hakkı” İlkeleri İle Doğrudan İlgili Olup, Söz Konusu Temel Haklara Anayasal Bir Değer Yüklediği Açıktır.
  • Anayasa Mahkemesinin 14.07.1998 Günlü E:121997/41 K:1998/47 Sayılı Kararında; Avrupa İnsan Haklarını Ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin, Savunma Hakkının Önemini Ve Gereğini Vurgulayan 6. Maddesini De Dikkate Alarak Savunma Hakkının Niteliğini Vurguladığı, Herkesin Kendisine Yönelik İsnadın Nedeninden Ve Niteliğinden En Kısa Zamanda, Anladığı Bir Dille Ve Ayrıntılı Olarak Haberdar Edilmek Hakkına Sahip Olduğu; Olayı, İsnadın Nedenini Ve Hukukî Niteliğini Bilmeyen Kişinin Kendisini Yeterince Savunamayacağının Açık Olduğu, Bu Hususun, Savunma Hakkının Temelini Oluşturduğu Belirtilmiştir.
  • Mükelleflerin Uzlaşma, Dava Açma Ve Savunma Gibi Yasal Haklarını Kullanabilmeleri İçin Tarhiyatın Dayanağı Olan Ve Tarhiyatın Yapılma Nedeni İle Matrah Farkının Tespitine İlişkin Hesaplamaların Nasıl Yapıldığına Dair Açıklamaları İçeren Takdir Komisyonu Kararının, Vergi İnceleme Raporunun Veya Tarhiyata Dayanak Alınan “Mükellef Adına” Düzenlenmiş Vergi Tekniği Raporunun İhbarnameye Eklenmesinin Gerekli Olduğu Anlaşılmaktadır.
  • Vergi Mahkemesi Kararı Bozulmuştur.

15-Danıştay 4. Daire,

Esas No: 2010/3320,

Karar No: 2014/805

Şüpheli Hale Gelen Alacaklar İçin Şüpheli Alacak Durumu Devem Ettiği Sürece Karşılık Ayrılabilir.

  • Vergi Mahkemesi, Mükellefleri Vergi Planlaması Yapabilme İmkanı Yaratacağı Gerekeceğinden Şüpheli Hale Gelinen Yıl Dışında Karşılık Ayrılmasının Mümkün Olmadığına Karar Vermiştir.
  • Danıştay Şüpheli Alacak İçin Madde De Sayılan Hususların Varlığı Olduğunu, Madde De Alacağın Şüpheli Hale Geldiği Dönemde Karşılık Ayrılacağına Dair Düzenleme İçermediğine Hükmetmiştir.
  • Dönemin Geçmesiyle Şüphelilik Hali Kalkmamaktadır, Aksi Durumda Mükellefe Sağlanan Hak Kaybolacaktır.
  • Davacının Temyiz Talebi Kabul Edilmiştir.

16-Danıştay 9. Daire,

Esas No: 2014/4977,

Karar No: 2014/4573

Sahte Belge Kullanımının Vergi İncelemesi Yerine Takdir Komisyonuna Dayanarak KDV İndirimlerinin Reddi Yasalara Aykırıdır.

  • Davalı İdare, İstanbul Vergi Mahkemesinin Kararını Temyiz Etmiştir
  • Danıştay, İdari İşlem Ve Tasarrufların Yetki Kapsamında İncelenmesi Ve Yapılan İşlemlerin Hukuk Sınırları İçerisinde Kalması Gerekmektedir.
  • Takdir Komisyonlarının Görevi Matrah Takdiri Olup, KDV İndirimlerinin Reddi Yönünde İşlem Tesis Edemezler.
  • Mahkeme Kararı Onanmıştır.

17- Danıştay 4. Dairesi, 

Esas No: 2012/6316

Karar No: 2015/7581

Örtülü Sermaye Kullanımında Ödünç Parayı Kullanan Taraf Adına Vergi Matrahı Çıkmadığı Sürece, Zarar Hali Olduğu Müddetçe, İştirak Kazancı İstisnası Olarak Karşı Taraf Düzletmesi Yapılmayacağı Hk.

  • Davacı Şirketin Borç Verdiği İlişkili Şirketler Tarafından Sermayesinin Üç Katını Aşan Bu Borçlanmanın Örtülü Sermaye Niteliğinde Olmasından Dolayı Ödenen Faizin Kanunen Kabul Edilmeyen Gider Olarak Kurum Kazancına İlave Edilmesine Karşın İlgili Dönemde Zarar Beyan Edilmesi Nedeniyle Davacı Şirketçe İştirak Kazancı İstisnası Kapsamında Değerlendirilemeyen Faiz Gelirlerinin Aksine Bu Kapsamda Olması Gerektiği İhtirazi Kayıtla Verilen 2011 Yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesi Üzerine Fazladan Tahakkuk Eden Verginin Kaldırılması Talebinde Bulunmaktadır.
  • 1 Seri No.Lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin 12.4.1. Bölümünün Üçüncü Paragrafında Yer Alan “Şartların Varlığı Halinde” İbaresi İle Aynı Bölümünün Son Paragrafında Yer Alan “Örtülü Sermaye Kapsamındaki Finansmanı Kullandıran Kurum Nezdinde Yapılacak Düzeltmede Dikkate Alınacak Tutar, Kesinleşen Ve Ödenen Tutar Olacaktır” İbaresinin Şartların Ne Olduğu Yönünde Herhangi Bir Açıklama Bulunmadığı,
  • Örtülü Sermaye Kapsamında Elde Edilen Faiz Gelirinin Kar Payı Sayılmasına İlişkin Kanunda Herhangi Bir Şartın Yer Almadığı, Öte Yandan, Kanunun 12/7’nci Maddesinde Belirtilen Verginin Kesinleşmesini Tarhiyatın Kesinleşmesi Olarak Anlaşılması Gerektiği,
  • Buna Göre, Düzeltmede Dikkate Alınacak Tutar, Kesinleşen Ve Ödenen Tutar Olacaktır Şeklindeki Düzenlemenin Eksik Olduğu İddia Edilerek Genel Tebliğin Dava Konusu Edildiği Anlaşılmaktadır.
  • Danıştaya Göre Örtülü Sermaye Müessesesi İle Normal Ticari Faaliyetin Niteliği Değiştirilmemektedir. Borç İlişkisinin Niteliği Değiştirilmemektedir. Sadece Mükerrer Vergilendirme Durumunun Önlenmesi Amacıyla Kâr Payı Sayılma Durumu Söz Konusudur. Örtülü Sermaye Müessesesinin İlişkin Hükmün Konuluşundaki Temel Maksat; Vergiye Tabi Kurum Kazancının Oluşumunda Öz Sermeye Üzerinden Ödenen Veya Hesaplanan Faiz Gibi Sonuç Doğuracak Dolaylı (Peçeleme, Örtülü) Yollardan Yürütülen İşlemlerin Borç Kullanan Tarafta Ortaya Çıkaracağı Aynı Etkilerin Giderilmeye Çalışılmasıdır.
  • Normal Ticari İşlemin Niteliği Herhangi Bir Değişikliğe Uğratılmamakta Olup Sadece İşlemin Düzeltilmesi Halinde Diğer Tarafta Oluşturacağı Mükerrer Vergilendirmenin Önlenmesi Amacıyla İşlem Kâr Payı Dağıtımı Olarak Sayılmaktadır.
  • Bu İtibarla, Borç Kullanan Nezdinde Yapılacak Düzeltme Her Zaman Yapılması Zorunlu Bir Durum Olmasına Rağmen Borç Veren Nezdinde Kâr Payı Sayılma Durumunun Ortaya Çıkacağı Düzeltme Hakkı Ancak Borç Kullanan Kurumun Örtülü Sermayeye İlişkin Tespit Edilen Matrah Farklarının Vergilendirilmiş Ve Tahakkuk Eden Vergilerinde Ödenmiş Olmasına Bağlıdır.
  • Örtülü Sermayeye İlişkin Tespit Edilen Matrah Farkı Kadar Kısmın Borç Veren Nezdinde Vergilendirilmiş Ve Vergilerinin De Ödenmiş Olması Gereklidir.
  • Borç Kullanan Kurumun Kazancına Örtülü Sermaye Nedeniyle Tespit Edilen Farkın Eklenmesi Halinde Hâlâ Zarar Olması Veya Bu Nedenle Oluşan Fark Kadar Vergi Matrahının Artmamış Olması Halinde; Borç Veren Nezdinde Düzeltme Yapılmasına İmkan Sağlanması Halinde Örtülü Sermaye Düzenlemesi; Vergi Güvenlik Sistemi Olmaktan Çıkıp Vergi Planlamasına İzin Veren Bir Teşvik Müessesesine Dönüşür.
  • Diğer Taraftan, Genel Tebliğin Dava Konusu Edilen “Örtülü Sermaye Kapsamındaki Finansmanı Kullandıran Kurum Nezdinde Yapılacak Düzeltmede Dikkate Alınacak Tutar, Kesinleşen Ve Ödenen Tutar Olacaktır.” Bölümü Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12/7. Maddesinin İzahatı Niteliğinde Olup Bu Açıklamaların, Söz Konusu Madde Hükmüne Aykırı Herhangi Bir Hususu İçermediği Görülmektedir.
  • Öte Yandan, Genel Tebliğde Borç Veren Tarafından Düzeltme Yapılırken, Faiz Gelirlerinden Örtülü Sermayeye İsabet Eden Kısımlar Kâr Payı Geliri Olarak Dikkate Alınacağı Açıkça Belirtilmiş Ve Örtülü Sermaye Kapsamında Elde Edilen Faiz Gelirinin Kar Payı Sayılmasına İlişkin Herhangi Bir Koşul Getirilmemiş Olup Kâr Payı Geliri Olarak Dikkate Alman Bu Kısmın İştirak Kazançları İstisnası Olarak Vergiden İstisna Edilebilmesi İçin Şartların Varlığının Aranacağı İfade Edilmiştir.
  • Nitekim, Kanun Örtülü Sermaye Kullanan Kurum Adına Tarh Edilen Vergilerin Kesinleşmiş Ve Ödenmiş Olması Şartını Aramaktadır Ki, Genel Tebliğde Bu Koşulların Kastedildiği Açıktır. Bu Bakımdan, İlgili Kanun Maddesine Uygun Olarak Düzenlenen İhtilaf Konusu Düzenlemede Hukuka, Kamu Yararı Ve Hizmet Gereklerine Aykırılık Bulunmamıştır.

18-VDDK,

Esas No: 2015/1073

Karar No: 2016/141

Süresi Geçtikten Sonra Verilen Beyannameye Konulan İhtirazi Kaydın Beyanname Üzerinden Yapılan Tahakkuka Etkisi Bulunamamaktadır.

  • İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. Maddesinin 3. Fıkrasında İhtirazi Kayıtla Verilen Beyannameler Üzerinden Tarh Edilen Vergilere Karşı Dava Açılmasının Tahsil İşlemlerini Durdurmayacağı, Bunlar Hakkında Yürütmenin Durdurulması İstenebileceği Kurala Bağlanmıştır.
  • Böylece, Zamanında Verilen Beyannameye İhtirazi Kayıt Konulması, Beyanname Üzerinden Tarh Edilen Verginin İhtirazi Kayıt Konulan Kısmının Dava Konusu Edilebilmesini Olanaklı Kılmıştır.
  • Vergi Usul Kanunu’nun 378. Maddesinin 2. Fıkrasında, Mükelleflerin Beyan Ettikleri Matrahlara Ve Bu Matrahlar Üzerinden Tarh Edilen Vergilere Karşı Dava Açamayacakları Düzenlenmiştir.
  • Beyan Üzerinden Alınan Vergilere Ait Matrahın İhtirazi Kayıtla Beyanı, Beyannamenin Vergi Kanunlarında Öngörülen Zamanlarda Verilmesi Koşuluna Bağlıdır.
  • Süresi Geçtikten Sonra Verilen Beyannameye Konulan İhtirazi Kaydın İse Beyanname Üzerinden Yapılan Tahakkuka Etkisi Bulunmamaktadır.

19- Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2015/2533

Karar No: 2015/6979

Grup Şirketlerine Kredi Devri KDV Gerektirmemektedir.

  • Davacı Şirket Tarafından Kendi Ticari İtibarını Kullanarak Çeşitli Bankalardan Temin Edilen Kredilerin Holding Bünyesindeki Grup Şirketlerine Aktarılmış Ve Aktarılan Krediler İçin Faiz Tahakkuk Ettirilmiştir.
  • Davacı Şirketin Grup Şirketlere Kredi Vermek Suretiyle Finansman Hizmeti Sağladığı Ve Bu Finansman Hizmeti Nedeniyle Tahakkuk Ettirdiği Faiz Geliri İçin Katma Değer Vergisi Hesaplaması Gerektiği İleri Sürülerek Devreden Katma Değer Vergisinin Azaltımına İlişkin Rapor Düzenlenmiş Ve Bu Raporun İptali İstemiyle Dava Açılmıştır.
  • Davacı Şirketin Grup Şirketlere Aktardığı Kredi Nedeniyle Katlandığı Tüm Masrafların Aynen Grup Şirketlerine Aktarıldığı, Aktarılan Bu Masraflar Dışında Başka Herhangi Bir Ad Altında Gelir Elde Edilmediği, Davacının Asıl Faaliyetinin Kredi Vermek Ve Finansman Aracılık Hizmeti Yapmak Suretiyle Kazanç Elde Etmek Olmadığı İleri Sürülmüştür.
  • Bu Durumda, Grup Şirketlere Aktardığı Kredi Nedeniyle Katlandığı Tüm Masrafların Aynen Grup Şirketlerine Aktarıldığı, Aktarılan Bu Masraflar Dışında Başka Herhangi Bir Ad Altında Gelir Elde Edilmediği, Davacının Asıl Faaliyetinin Kredi Vermek Ve Finansman Aracılık Hizmeti Yapmak Suretiyle Kazanç Elde Etmek Olmadığı Yönünde İddialarının Aksi Yönde Bir Tespitin Olmadığı Dikkate Alındığında Grup Şirketlere Kredi Vermek Suretiyle Katma Değer Vergisine Tabi Bir Finansman Hizmeti Sağladığı Söylenemez.
  • Dolayısıyla, Holdingleşmenin Amacına Uygun Olarak, Davacı Şirket Tarafından Grup Şirketlere Aktarılan Krediler, Sunulan Bir Finansman Hizmeti Niteliğinde Değildir.
  • Bu Nedenle, Davacı Şirket Tarafından Hesaplanması Gereken Katma Değer Vergisi De Bulunmadığından Aksi Gerekçeyle Davayı Reddeden Vergi Mahkemesi Kararında Hukuka Uyarlık Görülmemiştir.

20- Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2012/5419

Karar No: 2015/4852

Ticari Faaliyette Devamlılık Kavramı İçin Hem Alım, Hem De Satım İşlemleri Gerekmektedir. Ayrıca, Kazanç Elde Etme Amacının Sorgulanması Gerekmektedir.

  • Davacının 2007 Yılında Satın Alınan 1 Adet Taşıtı Aynı Yıl, 2008 Yılında Alınan 1 Adet Taşıtı 2009 Yılında Sattığı, 2009 Yılında Satın Alınan 1 Adet Taşıtı (Motosiklet) Halen Kullandığı, 2010 Yılında Alman 3 Adet Taşıtın 2 Tanesinin 2010 Yılında 1 Tanesinin De 2011 Yılında Satıldığı, 2011 Yılında İse 1 Adet (Traktör) Taşıt Satın Aldığı Ve Halen Kullandığı, Araçları Kullanmak İçin Aldığı, Paraya İhtiyacı Olduğunda Sattığı, Herhangi Bir Kar Amacı Güdülmediği Hususları Davacı Nezdinde Düzenlenen 08.09.2011 Tarihli Yoklama Tutanağı İle Tespit Edilmiştir.
  • Ancak Bir Faaliyetin Ticari Faaliyet Olabilmesi İçin, Hem Alım Satımlarda Devamlılık Ve Süreklilik Bulunması Hem De Kazanç Elde Etme Amacıyla Yapılmış Olması Zorunludur.
  • Aksi Takdirde Bu Şartları Taşımayan Bir Faaliyeti Ticari Faaliyet Olarak Kabul Etmek Hayatın Olağan Akışı İle Ticari İcaplara Da Uygun Düşmez.
  • Davacının 2007, 2008 Ve 2010 Yıllarında Toplam Beş Adet Araç Alım Satımı Yaptığının Tespit Edilmesi Üzerine Adına Mükellefiyet Tesis Edilmiştir.
  • Ancak Araç Alım Satımlarının Değişik Yıllara Yayıldığı,
  • Kar Amacı Güdülerek Ve Bu Satışlardan Kar Elde Edildiği Yönünde Somut Bir Tespitin Bulunmadığı Göz Önüne Alındığında,
  • Ticari Faaliyetin Varlığının En Önemli Unsurları Olan Devamlılık Ve Süreklilik İle Kazanç Elde Etme Amacı Koşullarının Olayda Gerçekleştiğini Kabul Etmek Mümkün Değildir.
  • Bu Durumda Davacının, Ticari Faaliyet Bulunduğu Hususunda Somut Bir Tespit Bulunulmadan Tesis Edilen Mükellefiyet İşleminde Ve İşleme Karşı Açılan Davayı Reddeden Mahkeme Kararında Hukuka Uyarlık Görülmemiştir.

21- Danıştay 3. Dairesi,

Esas No : 2006/3799,

Karar No : 2007/414

Davacının Personeli “İşe İade Etmeyerek” Yaptığı Yasal Ödemenin Ücret Mahiyetinde Vergilendirilmesine İmkan Yoktur.

  • İş Sözleşmesi İşveren Tarafından Feshedilen Davacının, Açtığı Davada Aktin Feshinin Geçersizliğine Ve Davacının İşe İadesine Karar Verildiği; Süresinde İşe İadesini İsteyen Davacının Bu İstemi Yerine Getirilmeyerek İşe Başlatılmadığı; Dört Aya Kadar Olmak Üzere Kararın Kesinleşmesine Kadar Olan Sürede Doğan Ücret Ve Hakları Dışında İşe Başlatılmaması Nedeniyle Dört Aylık Ücretinin De Tazminen Ve İş Mahkemesi Kararı Gereğince Davacıya Ödenmesi Sırasında Bu Ödemelerden Gelir Vergisi Kesintisi Yapıldığında Çekişme Bulunmamaktadır.
  • Danıştay, İşe İade Etmeyerek Çalışma İlişkisini Sona Erdiren İşveren Tarafından Yargı Kararında Öngörüldüğü İçin Ödenen Tazminat, Ücret Sayılan Ödemelerin Ortak Özelliklerini Taşımadığından, Bu Ödemelerden Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’inci Maddesi Ve 94’üncü Maddesinin Birinci Fıkrasına Bağlı (1) İşaretli Bent Uyarınca Vergi Kesintisi Yapılmasına Olanak Bulunmamaktadır.
  • Danıştay, Yargı Kararıyla İşe İadesine Karar Verilen Davacıya, Başvurusuna Rağmen İşe Başlatılmayarak İşsiz Bırakılması Nedeniyle İşverence Yapılan Bu Ödemenin; Gelir Vergisi Kanunu’nun 25’inci Maddesinin Birinci Fikrasına Baglı (1) İşaretli Bentte Vergiden Müstesna Tutulan İşsizlik Sebebiyle Verilen Tazminat Niteliğinde Olduğu Halde, 25’inci Maddede Sadece Çalışanlara Ödenen Kıdem Tazminatının 24 Aylığı Aşmayan Kısmının Vergiden Müstesna Tutulduğuna Dayanılarak Verilen Hükmün Bozulması Gerektiğine Karar Vermiştir.

22- Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2012/8339

Karar No: 2016/337

Götürü Gider İndirimi İçin Belgesi Temin Edilemeyen Bir Harcamanın Olduğunun Ve Bu Harcamanın Muhasebe Kayıtlarına İntikal Ettirildiğinin İspatına Gerek Bulunmamaktadır.

  • Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. Maddesinin 1. Fıkrası Uyarınca, Ticari Kazancın Elde Edilmesi Ve İdame Ettirilmesi İçin Yapılan Ve Belgelendirilmesi Gereken Genel Giderlere İlaveten, Yurt Dışındaki İşlerle İlgili Giderlere Karşılık Olmak Üzere Hasılatın Binde Beşini Aşmamak Şartıyla Götürü Giderin Kazançtan İndirilebileceği Herhangi Bir İspat Şartına Bağlı Olmaksızın Düzenlenmiştir.
  • Götürü Gider İndirimi İçin Belgesi Temin Edilemeyen Bir Harcamanın Olduğunun Ve Bu Harcamanın Muhasebe Kayıtlarına İntikal Ettirildiğinin İspatına Gerek Bulunmamakta Olup,
  • Yurtdışı Hasılatının Binde Beşini Geçmediği Halde, Yasal Defterlere Kaydedilmeyen Yurtdışı Giderlerinin Fiilen Yapıldığının İspatlanamadığı İddiasıyla Götürü Gider Uygulamasına Tabi Tutulmaması Gerektiği Gerekçesiyle İkmalen Salınan Vergi Ve Kesilen Cezada Hukuka Uyarlık Görülmemiştir.

23- Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2016/1411

Karar No: 2016/932

Yurtdışı Zarar Telafi Fonları Gelir Olarak Kazancın Tespitinde Dikkate Alınmalıdır.

  • Davacı Şirkete Yurt Dışından Zarar Telafi Fonu Adı Alanda Getirilen Paraların Aslında “Verilen Hizmetin Bedeli” Niteliğinde Olduğu Anlaşılmaktadır.
  • Söz Konusu Fonların Gelir Olarak Kanuni Defterlere Kaydedilmesi Gerektiğinden, Bu Bedellerin İlgili Dönem Kurum Kazancına Eklenmesi Yerindedir.

24- Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2010/792

Karar No: 2011/899

İmha Edilen Malların KDV Sinin Düzeltilmesi

  • Vergi Kanunlarında Zayi Olan Mal Veya Zayi Olma Kavramlarının Ne Anlama Geldiği Hususunda Bir Açıklamaya Yer Verilmemiştir. Bu Nedenle Zayi Olmanın Kelime Anlamının Ortaya Konulması Gerekir.
  • Zayi Kavramı Sözlükte, Kaybolma, Yitme, Kayıp, Yok Olmuş, Elden Çıkmış, Mahvolmuş Olarak Tanımlanmıştır.
  • Bu İtibarla, Sebebi Ne Olursa Olsun İlgili Mevzuat Uyarınca Teşkil Edilen Resmi Komisyonlar Veya Takdir Komisyonu Huzurunda İmha Edilen Malların Yitip Gittiği Açıktır.
  • Bu Çerçevede, İmha Edilen Stoklara İlişkin Olarak Yüklenilen Ve İndirim Konusu Yapılan Katma Değer Vergisi Tutarlarının İndirimlerden Çıkarılmasında Hukuka Aykırılık Görülmemiştir.

25- Danıştay 9. Dairesi,

Esas No: 2012/9423

Karar No: 2015/8802

Yurtdışı Sayılan Serbest Bölgelere Verilen Gümrük Müşavirliği Hizmetinin, 3065 Sayılı Kanunu’nun 12. Maddesi Uyarınca Yurtdışındaki Müşteriye Yurtdışında Verilen Hizmet Kapsamında Olduğunun Kabulü Gerekmektedir.

  • KDVK’nun 17/4-1 Maddesi Hükmünden, Hizmetin Serbest Bölgede Faaliyet Göstersin Ya Da Göstermesin Herhangi Bir İşletme Tarafından Yürürlükteki Mevzuata Göre Belirlenen Usul Ve Esaslara Uygun Olarak, Fiilen Serbest Bölge Sınırları İçinde İfa Edilmesi Halinde Katma Değer Vergisi İstisnası Uygulanacağı Anlaşılmaktadır.
  • KDVK’nda Mal Tesliminde Katma Değer Vergisi İstisnası İçin Serbest Bölgelerin Açıkça Sayılarak Serbest Bölgeye Yapılan Teslimlerin Yurt Dışına Yapılmış Sayılması, Ancak Hizmet İhracında Katma Değer Vergisi İstisnasında Serbest Bölge İfadesine Yer Verilmediği Görülmekteyse De Bu Durum Yurt Dışı İfadesine Siyasi Ve Coğrafi Anlam Yüklenmesi Halinde Geçerli Olmakla Birlikte Ticari Ve Ekonomik Anlamda Serbest Bölgelerin Yurt Dışı Kabul Edilmek Gerektiği Gerçeğini Değiştirmemektedir.
  • Bu Nedenle, Yurtdışı Sayılan Serbest Bölgelere Verilen Gümrük Müşavirliği Hizmetinin, 3065 Sayılı Kanunu’nun 12. Maddesi Uyarınca Yurtdışındaki Müşteriye Yurtdışında Verilen Hizmet Kapsamında Olduğunun Kabulü Gerektiğinden Serbest Bölgenin Yurtdışı Sayılmaması Nedeniyle Davacı Adına Yapılan Tarhiyatta Hukuka Aykırılık Görülmediği Gerekçesiyle Açılan Davayı Reddeden Vergi Mahkemesi Kararında Hukuka Uyarlık Bulunmamaktadır.

26- Danıştay 3. Dairesi,

Esas No: 2012/4440

Karar No: 2015/6277

SMMM Olan Davacının Bağlı Bulunduğu Vergi Dairesi Tarafından Ödeme Emri Düzenlenmesinde Hukuka Aykırılık Bulunmamaktadır.

  • Antalya 2. Vergi Mahkemesinin Davacının, Muhasebecilik Hizmeti Sunduğu Şirketin Defterlerinde Kayıtlı Olduğu Tespit Edilen Sahte Faturalar Sebebiyle Yapılan Tarhiyattan Sorumlu Olup Olmadığı, Sorumluluğu Var İse, Bunun Ne Suretle Gerçekleşmiş Olduğu, Şirket Adına Tarhiyat Yapılıp Yapılmadığı, Tarhiyatın; Aşaması, Kesinleşmesi, Miktarı Gibi Sebeplerin Göz Önüne Alınması Gerektiğinden, Beyannamelerini İmzaladığı Asıl Borçlu Şirketin Bağlı Olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğü Yerine Davacının Bağlı Olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğü Tarafından Düzenlenen Ödeme Emrinde Hukuka Uyarlık Bulunmadığı Gerekçesiyle Ödeme Emri İptal Edilmiştir.
  • Olayda, Davacının Sahte Olduğu Anlaşılan Bir Kısım Faturalar İle Belgesi Temin Edilemeyen Gider Adı Altında 332.047,50- TL’yi Defterlerini Tutup Beyannamelerini İmzaladığı Şirket Kayıtlarına İntikal Ettirdiği Yolundaki Saptamaları İçeren Vergi İnceleme Raporuna Dayanılarak, Şirket Tüzel Kişiliği Adına Salınan Kurumlar Vergisi Ve Fer’ilerinden Oluşan Borçlardan Müştereken Ve Müteselsilen Sorumlu Tutularak Bağlı Bulunduğu Vergi Dairesi Müdürlüğü Tarafından Düzenlenen Ödeme Emrine Karşı Dava Açıldığı Anlaşılmıştır.
  • Dava Konusu Ödeme Emrinin, Yukarıda Kuralına Yer Verilen Hükümler Uyarınca, Davacının Bağlı Bulunduğu Vergi Dairesi Tarafından Düzenlenmesinde Hukuka Aykırılık Bulunmadığından, 213 Sayılı Kanun’un Mükerrer 227. Maddesi Uyarınca Davacının Sorumluluğu Bulunup Bulunmadığı Yönünde Araştırma Yapılıp Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerekirken, Aksi Gerekçeyle Verilen Vergi Mahkemesi Kararı Bozulmuştur.

27- Danıştay 9. Dairesi,

Esas No: 2013/10262

Karar No: 2015/4246

Otokopi Yoluyla Çoğaltılan Kağıda İlişkin Damga Vergisinde Somut Delil (Kanun Değişti)

  • Olayda, Davacı Hakkında Düzenlenen Vergi İnceleme Raporunda, Ödünç Sözleşmelerinin İki Nüsha Olarak Düzenlenmelerinin Zorunlu Olduğu, Ayrıca Davacının Kanunen Düzenlemek Zorunda Olduğu İki Nüshasının Otokopili Kağıt Kullanılmak Suretiyle Düzenlediğinden Bahisle İkinci Nüshalardan Dolayı Vergi Ziyaı Cezalı Damga Vergisi Tarhiyatı Yapılması Gerektiği Belirtilmiş İse de,
  • Davacının Sözleşmenin Bir Nüsha Bir Suret Olarak Düzenlendiği İddiası Karşısında, Var Olduğu Kabul Edilen Taraflarca Ayrıca İmzalanmış İkinci Nüshaların Düzenlendiği Hususunun Somut Olarak Tespit Edilerek Ortaya Konulmadığı,
  • Bunun Yanısıra, Otokopili Kağıt Kullanılmak Suretiyle Çoğaltılan Örneklerinin İse Sözleşmenin Taraflarınca İmzalandığına İlişkin Bir Tespite De Yer Verilmediği Görüldüğünden Otokopili Kağıt İle Çoğaltılan Örneklerinin Nüsha Olarak Kabulüne İmkan Bulunmadığı Sonucuna Varıldığından Varsayım Ve Kanaate Dayalı Olarak Yapılan Dava Konusu Vergi Ziyaı Cezalı Damga Vergisi Tarhiyatında Hukuka Uyarlık Bulunmamaktadır.

28-VDDK,

Esas No: 2015/243

Karar No: 2015/275

Vergi Hatası 213 Sayılı Kanun’un 3. Maddesinde Öngörülen Yorum Tekniklerine Başvurmadan, İlk Bakışta Anlayabileceği Açıklıktaki Vergilendirme Yanlışlıklarıdır.

  • Vergi Usul Kanunu’na Göre Vergi Yükümlülerince, Vergilendirmeye İlişkin Bir Olayın Düzeltme Yoluyla Yargı Önüne Getirilebilmesi Ve Vergi Hatasının Varlığından Söz Edilebilmesi İçin, Hukuksal Sorun Olarak Çözümlenmesi Gerekmeyen Açık Ve Mutlak Bir Hata Bulunduğunun Belirlenebilmesi Gerekir.
  • Başka Bir Anlatımla, İdareden Düzeltilmesi Talep Edilebilecek Vergi Hataları, Kendisinden Düzeltme İsteminde Bulunulan İdari Makamın Veya Uyuşmazlık Halinde Yargı Yerinin, 213 Sayılı Kanun’un 3. Maddesinde Öngörülen Yorum Tekniklerine Başvurmadan, İlk Bakışta Anlayabileceği Açıklıktaki Vergilendirme Yanlışlıklarıdır.
  • Olayda, Damga Vergisinin Konusunu Oluşturan “Talep Ve Taahhütname” Başlıklı Kağıtların Hukuki Niteliğinin Ortaya Konulabilmesi, 488 Sayılı Kanun’un 1, 4 Ve 10. Maddeleri İle Eki (I) Sayılı Tabloda Yer Alan Hükümlerin Değerlendirilmesine Ve Yorumlanmasına Bağlı Olduğundan, Uyuşmazlık, Düzeltme Ve Şikayet Kapsamında Değerlendirilemez.

29-Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2013/7569

Karar No: 2016/853

Elektrik Faturalarına İstinaden Tahakkuk Ettirilen Gecikme Faizlerine İlişkin KDV Tahsil Aşamasında Beyan Edilmelidir.

  • Elektrik Dağıtım Faaliyeti İle İştigal Eden Davacı Şirketin Abonelik Sözleşmelerine Binaen, Son Ödeme Tarihine Kadar Ödenmeyen Fatura Borcu Dolayısıyla Hesaplanan Gecikme Zammı İçin Tahakkuk Aşamasında Yapılması Gereken Hasılat Kaydının Tahsil Aşamasında Yapılmak Suretiyle Katma Değer Vergisi Matrahlarının Zamanında Beyan Edilmediği Gerekçesiyle Hakkında Düzenlenen Vergi İnceleme Rapor Doğrultusunda Katma Değer Vergisi Tarhiyatı Yapılmıştır.
  • Öte Yandan, Konuyla İlgili Olarak Yayımlanan Genel Tebliğdeki “Vade Farkı Faturasının Düzenlendiği Tarih” Ve Sirkülerdeki “Alınan Bedel” Ve “Yapılan Ödemeler” Şeklindeki İfadelerin Tüketici Tarafından Fiilen Yapılmış Bir Ödemeyi İşaret Ettiği, Bu Haliyle Hem Ödeme Zamanının Belirlenerek Gecikme Yaşanan Gün Sayısının Tespiti Hem De İşletilecek Faiz Üzerinden Gecikme Zammı Tutarının Belirlenmesi Ve Dolayısıyla Gecikme Faizinden Doğan Katma Değer Vergisinin Tahakkuk Ettirilebilmesi İçin Fiili Ödemeyi Gerekli Gördüğü De Dikkate Alındığında, Davacı Şirket Adına Yapılan Vergi Ziyaı Cezalı Katma Değer Vergisi Tarhiyatında Hukuka Uyarlık Bulunmamaktadır.

30-Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2011/9055

Karar No: 2014/911

Bir Hesap Döneminde Birden Fazla Taşınmaz Satışında Devamlılık Yoktur.

  • Davacı Aynı Yıl İhale Yoluyla Satın Aldığı 5 Adet Farklı Arsayı Farklı Kişilere “Aynı Yıl İçinde” Satmıştır.
  • Vergi Mahkemesince, Davacının 2008 Yılı İçerisinde Çok Sayıda Gayrimenkul Üzerinde Yine Çok Sayıda Tapu İşlemine Taraf Olduğu Ve Gayrimenkul Alım-Satım İşlemlerindeki Yoğunluğu Ticaret Boyutuna Vardırdığı Sonucuna Ulaşıldığından Davacı Adına Salınan Gelir Vergisi İle Kesilen Vergi Ziyaı Cezalarında Ve İşe Başlamayı Zamanında Bildirmemesi Nedeniyle Kesilen Usulsüzlük Cezasında Hukuka Aykırılık Bulunmadığına Karar Verildiği Anlaşılmıştır.
  • Danıştay, Uyuşmazlık Döneminde Alınan Beş Taşınmazı İhale Yoluyla Satın Alan Davacının Bu Gayrimenkulleri Aynı Dönem İçinde Satması Dışında Taşınmaz Alım Satımı Faaliyetine Yönelik Başka Bir Tespitin Bulunmaması Karşısında, Yalnızca Bir Yıl İçinde Gerçekleşen Söz Konusu Alım Satımların Devamlılık Arz Ettiğinin Kabulü Mümkün Değildir.

31-VDDK,

Esas No: 2011/40

Karar No: 2011/594

Başvuru Süresi Ve Merci Gösterilmeyen İdari Davaya Konu İşlemler Yok Hükmündedir.

  • Başvuru Süresi Ve Merci Gösterilmeyen İdari Davaya Konu İşlemler Hukuken Sakat Doğmuştur.
  • İtiraza İlişkin Sürenin Başlaması İmkan Dahilinde Olmadığından Dava Açma Hakları Kaybolmayacaktır.
  • Bireyin Hak Arama Hürriyetine Sınırlama Getirilemez.

32-Danıştay 3. Daire,

Esas No: 2009/445

Kanun No: 2011/7534

Kiralanan Binek Otoların KDV leri Gider Veya Maliyet Yazılması Mümkündür.

  • Kiralama Faaliyetinde Kullanılmayan Taşıtların KDV Lerinin Gider Ya Da Maliyet Yazılması Yönünde Seçimlik Hak Bulunmaktadır.
  • Kiralama Faaliyetinde Kullanılan Araçların İse MTV Si Gider Yazılabilir.
  • Vergi Mahkemesi Kararı Onanmıştır.

33-Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2008/6079,

Karar No: 2011/7112

Mirasçılara Hisseleri Oranında İhbarname Düzenlenmesi Gerekmektedir.

  • VUK 12. Maddeye Göre Ölüm Halinde Mükellefin Ödevleri Mirası Reddetmemiş Kanuni Ve Mahsup Mirasçılara Geçecektir.
  • Mirasçılardan Her Biri Ölünün Vergi Borçlarından Miras Hisseleri Oranında Sorumlu Olacaklarından Her Bir Mirasçı Adına Hissesi Oranında İhbarname Düzenlenmesi Gerekmektedir.
  • İstanbul 9. Vergi Mahkemesi Kararı Onanmıştır.

34-Danıştay 3. Dairesi,

Esas No: 2013/4907,

Karar No: 2014/867

Hakkında 4 Adet Mükelleften Sahte Belge Kullandığı İddiasıyla Vergi Tekniği Raporu Düzenlenen Mükellefin Defter Ve Belgeleri Mahkeme Aşamasında İbraz Etmesi Nedeniyle Vergi Tekniği Raporundaki İddialar İncelenmeksizin Karar Verilmesi Hukuka Aykırıdır.

  • Mükellef Mücbir Sebep Olmaksızın Defter Ve Belge İbrazında Bulunmamıştır.
  • Konya Vergi Mahkemesi Herhangi Bir Mücbir Sebep Olmaksızın Defter Belge İbrazı Yapılmaması Nedeniyle Özel Usulsüzlük Ve 3 Kat Vergi Zıyaı Cezasını Onamıştır.
  • Davacının KDV İndirimleri Red Olmuştur.
  • Mükellef Hakkında VTR İle 4 Ayrı Mükelleften Sahte Belge Kullandığı İddiası Vardır.
  • Danıştay İbraz Edilen Defter Ve Belgeler Üzerinde İnceleme Yetkisi Olduğu Ve İddia Olunan 4 Mükellefler İle İlgili İddialar İncelenmeksizin Karar Verilmesi Hukuka Aykırıdır.
  • Vergi Mahkemesi Kararı Bozulmuştur.

35-Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2013/3222,

Karar No: 2014/5621

Zamanaşımını Durdurmak Amacıyla Takdir Komisyonuna Sevk Edilen İnceleme Sonucunda Düzenlenen Cezalı Tarhiyatın Reddi Gerekmektedir.

  • Takdire Done Olmak Üzere Ve İnceleme Yetkisi Olanların İnceleme Raporlarının Takdir Komisyonunca Done Olarak Kullanılmasında Yasal Engel Olmamakla Birlikte, Bu Usulün VUK 114. Maddesinde Tarhiyatın Vergi Alacağının Doğduğu Takvim Yılından İtibaren 5 Yıl İçinde Yapılmasını Zorunlu Kılan Zamanaşımını Aşmak Amacıyla Kullanılması Kanuni İdare İlkesine Ve Hukuk Güvenliği İlkesine Aykırıdır.
  • Takdire Sevk Esnasında Resen Tarh Nedeninin Belirtilmemesi Ve İncelemenin Vergi Denetmenince Yapılması Takdir Komisyonunca Herhangi Bir İnceleme Yapılmaması Karşısında Takdire Sevk İle Zamanaşımının Durduğunun Kabulüne Olanak Yoktur.
  • İhbarname Zamanaşımı Dolduktan Sonra Tebliğ Edildiğinden Vergi Mahkemesi Kararından Hukuka Uyarlılık Yoktur.

36-VDDK,

Esas No: 2015/285

Karar No: 2015/280

Vergisi Ödenmemiş Veya Eksik Ödenmiş Olarak Yurda Sokulan Eşyaların KDV’leri Hakkında Gümrük Kanununa Göre İşlem Yapılması Gerekli İken, Asla Bağlı Vergi Zıyaı Cezalarında İse Gümrük İdaresinin Yetkisi Bulunmamaktadır.

  • Olay Yatırım Teşvik Belgesine Bağlanmış Bir Yatırıma İlişkin Eşyanın Yurda Girişinde Ceza Düzenleme Yetkisinin Kimde Olduğuna Dair Açılmıştır.
  • İstanbul 6. Vergi Mahkemesi Vergi Cezalarında Gümrük Kanununun Geçersiz Olduğunu,
  • Danıştay 7. Dairesi İse Vergiyi Tarh Tahakkuk Tahsil Yetkisinin İdarede Olması Nedeniyle Ve İşlemin Açıkça Bir İthalata Dayanması Nedeniyle Yetki Unsuru Nedeniyle Cezanın İptali Mümkün Değildir.
  • Danıştay Kararına Karşı, Vergi Mahkemesi Israr Etmiş Olup, VDDK Israr Kararı Uygun Bulunmuştur.

37-Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2014/4451,

Karar No: 2016/2209

Tekerrür Uygulaması İçin İkinci Fiilin Birinci Fiile İlişkin Cezanın Kesinleşmesinden Sonra Gerçekleşmesi Gerekmektedir.

  • İkrazatcılık Yaptığı İddia Edilen Mükellefe 2008/1,3,7,9. Dönemler İçin Matrah Farkı Üzerinden Vergi Zıyaı İçeren Tarhiyat Çıkartılmış Ve E Beyan Verilmediği Gerekçesi İle Özel Usulsüzlük Cezası Kesilmiştir.
  • Davacı 2003 Ve 2006 Yıllarında Uzlaşma İle Vergi Zıyaı İçeren Yaptırımlara Tabi Olmuş Ve Bu  Nedenle De Tekerrür Hükümlerine Tabi Tutulmuştur.
  • Bölge İdare Mahkemesi Tekerrür Hükmü Yönünden Cezanın Kaldırılması Kararı Vermiş, Danıştay Tarafından İse Denizli Vergi Mahkemesi Kararının Kamu Yararına Bozulması İstenmektedir.
  • VUK 336: Vergi Ziyaına Sebebiyet Vermekten Veya Usulsüzlükten Dolayı Ceza Kesilen Ve Cezası Kesinleşenlere, Cezanın Kesinleştiği Tarihi Takip Eden Yılın Başından Başlamak Üzere Vergi Ziyaında Beş, Usulsüzlükte İki Yıl İçinde Tekrar Ceza Kesilmesi Durumunda, Vergi Ziyaı Cezası Yüzde Elli, Usulsüzlük Cezası Yüzde Yirmibeş Oranında Artırılmak Suretiyle Uygulanır.
  • Anayasa Mahkemesi, 20.05.2010 Tarihli Kararı İle Tekerrür Uygulaması İçin Fiili Nedeniyle Islah Olmayan Faile Daha Ağır Bir Ceza Uygulanması İçin Fiilin Birden Çok Kez İşlenmesinin Yetersiz Olduğu, İkinci Kez Bulunulan Eylemle Belirli Bir Kesinlik İçinde Fail İçin Hangi Eyleme Hangi Cezanın Uygulanacağının Açık Olarak Ortaya Konması Gerektiği Ve Bireyler Tarafından Bunun Kesinlik İçinde Bilinmesi Gerektiği;
  • Hukuka Aykırı Eylemden Dolayı Daha Önce Hakkında Ceza Uygulanmamış Failin Fiili İçin Daha Sonraki Tarihte Aldığı Ceza Nedeniyle Tekerrür Hükümleri Uygulanması Hukuk Devleti İlkesine Uygun Değildir.
  • Dolayısıyla, Tekerrür Hükmü İçin İlk Eylemin Kesinleşmesinden Sonraki Bir Tarihte İkinci Fiili İşlemesi Gerekmektedir.
  • Tekrarlanma, Bir Fiil Nedeniyle Suç İşleyen Kişinin Hüküm Giymesinden Sonra Tekrar Belli Bir Süre İçinde Suç İşlemesi Anlamına Gelmekte Ve Tekerrür Hükmü Caydırıcılığı Temsil Etmektedir.
  • Tekerrür İçin Önceki Tarihte İşlenen Fiil Nedeniyle Ceza Kesilmiş Olması Ve Cezayı Takip Eden Takip Eden Yıl Başından İtibaren Madde De Belirtilen Süreler İçinde Tekrar Aynı Cezayı Gerektiren Fiilin Tekrar İşlenmesi Anlamına Gelmektedir.
  • Bu Durumda, Tekerrür İçin Ceza Değil, Fiil Esas Alınmalı Ve İkinci Fiil Birinci Cezasının Kesinleşmesinden Sonra İşlenmiş Olmalıdır.
  • Madde De Geçen “Yılı İçinde Tekrar Ceza Kesilmesi” Durumunu Ceza Kesilmesini Gerektiren Fiilin Tekrar Edilmesi Anlamında Değerlendirmek Gerekmektedir.
  • Tekerrür Hükmünün İlk Cezanın Kesinleşmesinden Önce İşlenen Fiileler Nedeniyle Uygulanması Mümkün Değildir.
  • Bölge İdare Mahkemesi Kararı Kanun Yararına Bozulmuştur.

38- VDDK,

Esas No: 2016/202
Karar No: 2016/199

  • İdarenin, “Onbeş Gün İçinde İlgili Belgelerin Gerçekliğini İspat Etmesi Ya Da Sahte Veya Yanıltıcı Belgeleri, Bildirim Tarihinden İtibaren Onbeş Gün İçinde İndirim Hesaplarından Çıkararak Beyanlarını Düzeltmesi Gerektiğine, Aksi Halde Özel Esaslara Tabi Tutulacağına” İlişkin Duyurusunun Mükellef Hakkında Tesis Edilmiş Bir İşlem Sayılmayacağı,
  • Dolayısıyla Davanın Açılmasına Davalı İdarenin Sebebiyet Verdiğinden Söz Edilemeyeceğinden, Vergi Mahkemesince, Yargılama Giderlerinin Davalı İdare Üzerine Bırakılması Ve Davalı İdare Vekili Lehine Vekalet Ücretine Hükmedilmemesinin Hukuka Uygun Olmadığına Karar Verilmiştir.
  • Hakkında Vergi Tekniği Raporu Düzenlenmiş Bulunan (…) Ltd. Şti.’Ne Ait Sahte Ve/Veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge Kullandığı Belirtilen Davacıya, KDV Genel Uygulama Tebliği Uyarınca Özel Esaslar Kapsamına Alınmasına Neden Olan Belgeleri, Bildirimden İtibaren (15) Gün İçerisinde İndirim Hesaplarından Çıkarıp, Beyanlarını Düzeltmesi Veya Belgelerin Gerçekliği Ve Doğruluğunun İspat Edilmesi Gerektiği, Aksi Halde Özel Esaslar Düzenlemesine Tabi Tutulup, Dönem Matrahlarının Re’sen Takdir Edileceği Yönündeki İşlem İçin Dava Açılmıştır.
  • Mahkeme “… KDV Genel Uygulama Tebliği Uyarınca; Özel Esaslar Kapsamına Alınmanıza Neden Olan Sahte Veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belgeleri …İfadesi De Yer Aldığından Ve Bu İfadeden Dolayı Dava Açılmasına İdarece Sebebiyet Verildiğinden Yargılama Giderlerinin Davalı İdareden Alınarak Davacıya Verilmesi Gerektiği Gerekçesiyle Davayı İncelenmeksizin Reddetmiş; Yargılama Giderlerinin İse Davalı İdareden Alınarak Davacıya Verilmesine Hükmetmiştir.
  • Danıştay 3. Dairesi Dava Dilekçesinin Mahkeme Kayıtlarına Girdiği 09.09.2014 Tarihi İtibarıyla Davacı Hakkında Tesis Edilmiş Bir İşlem Bulunmadığı Ve Bu Durumda, Davanın Açılmasına Davalı İdarenin Yol Açtığından Söz Edilemeyeceğine Karar Vermiştir.
  • Vergi Mahkemesi, “… KDV Genel Uygulama Tebliği Uyarınca; Özel Esaslar Kapsamına Alınmanıza Neden Olan Sahte Veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belgeleri …” İfadesinin De Yer Aldığı Hususu, İşlemin Zorlayıcı Bir Nitelik Taşıdığı Ve Yaptırım İçerdiği Hususlarıyla Birlikte Değerlendirildiğinde, Davacıyı Yanıltıcı Nitelikteki Bu İfadeden Dolayı, Dava Açılmasına İdarece Sebebiyet Verildiği, Bu Nedenle, Yargılama Giderlerinin Davalı İdareden Alınarak Davacıya Verilmesi Ve Davalı İdare Vekili Lehine Vekalet Ücretine Hükmedilmemesi Gerektiği Gerekçesiyle İlk Kararının Bozulan Hüküm Fıkrasında Israr Etmiştir.
  • Danıştay Üçüncü Dairesinin Kararı Onanmıştır.

39- VDDK

Esas No: 2017/145
Karar No: 2017/227

Sebebi Açıkça Ortaya Konulmadan Vergi Tekniği Raporuna İstinaden Vergi Matrahının Resen Taktiri Yoluna Gidilemez.

  • Vergi Mahkemesi; 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B, 30, 31, 74, 75 Ve 134. Maddesi Hükümlerine Yer Verdikten Sonra, Sahte Veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge Kullandığı Hususunda Vergi İncelemesi Yapma Yetkisi Bulunan Takdir Komisyonunca; Davacının Yasal Defter Ve Belgeleri İncelenmeden, (KU) Hakkında Düzenlenen Vergi Tekniği Raporu Doğrudan Dikkate Alınmak Suretiyle Matrah Takdir Edildiği,
  • Fatura İçeriği Emtianın, Davacının Faaliyet Konusuyla İlgili Olup Olmadığı, Gerçekte İşletmeye Girip Girmediği, Ödemelerin Ne Şekilde Yapıldığı Ve Bu Hususlara Yönelik Davacı Beyanları Hakkında Araştırma Yapılmadığı Gibi Gerek Davalı İdarece Gerekse Takdir Komisyonunca Açık Ve Net Bir Tespit Ortaya Konulamadığı Gerekçesiyle, Vergilendirmeyi Kaldırmıştır.
  • Danıştay 3. Dairesi Takdir Komisyonu Kararı Uyarınca Tarhiyat Yapıldığı, Re’sen Takdiri Gerektiren Sebepler Bulunmadıkça Dönem Matrahının Re’sen Belirlenmesi Yoluna Gidilemeyeceğinden, Söz Konusu Faturaların Gerçek Bir Mal Teslimi Veya Hizmet İfasına Dayanıp Dayanmadığı Hususu Değerlendirilerek, Buna Göre Re’sen Tarh Nedeninin Var Olup Olmadığı Ortaya Konulmadan Davayı, Yazılı Gerekçeyle Sonuçlandıran Vergi Mahkemesi Kararında Hukuka Uygunluk Görülmediği Gerekçesiyle Vergi Mahkemesi Kararını Bozmuştur.
  • VDDK Tarafından Vergi Mahkemesinin Israr Kararı Bozulmuştur.

40- Danıştay 9. Dairesi

Esas No: 2013/8535
Karar No:
2016/1137

  • Davacı Adına 2007 Yılına İlişkin Yasal Defter Ve Belgelerini İncelemeye İbraz Etmediğinden Bahisle Düzenlenen Vergi İnceleme Raporuna Dayanılarak 2007/Ocak-Aralık Dönemleri İçin Re’sen Tarh Edilen Katma Değer Vergisi İle Tekerrür Nedeniyle Artırılarak Kesilen Vergi Ziyaı Cezasının Kaldırılması İstemiyle Açılan Davayı; Bir Katı Aşan Vergi Ziyaı Cezası Yönünden Kabul Eden, Diğer Kısımlar Yönünden Reddeden Vergi Mahkemesinin Kararının; Dilekçelerde İleri Sürülen Sebeplerle Bozulması İstenilmektedir.
  • Danıştay, Olayda, Defter Ve Belgelerin İncelemeye İbraz Edilmemesi Nedeniyle Re’sen Takdire Gidilmesi Yerinde İse De, Davacı Tarafından, Defter Ve Belgelerin İncelenmek Üzere Hazır Olduğu, İstenmesi Halinde İbraz Edilebileceği Hususu Dava Ve Temyiz Dilekçelerinde İleri Sürüldüğünden, Yukarıda Sözü Edilen Re’sen Araştırma İlkesi Uyarınca Vergi Mahkemesince Yükümlünün Defter Ve Belgelerinin İstenilmesi,
  • İbraz Edilecek Olan Defter Ve Belgelerden Vergi Dairesinin De Haberdar Edilmek Suretiyle Söz Konusu Belgelerin Gerçekten Alış Yaptığı Emtialara Ait Faturalar Olup Olmadığının Araştırılması Ve Gerçek Alış Faturaları Gözönüne Alınarak Ödenecek Verginin Tespiti İçin Bu Defter Ve Faturalar Üzerinde Gerekirse Bilirkişi İncelemesi De Yaptırılmak Suretiyle Ortaya Çıkacak Sonuca Göre Uyuşmazlık Hakkında Yeniden Bir Karar Verilmesi Gerekmektedir.

41- Danıştay 4. Dairesi 

Esas No: 2006/286

Karar No: 2007/913

Bilanço Esasına Göre Defter Tutma Yerine İşletme Defteri Tutulması Nedeniyle Takdir Komisyonuna Gidilmesi Sonucu Matrahı Aynen Kabul Eden Komisyon Kararı Üzerine, Katma Değer Vergisi (KDV) İndirimlerinin Reddedilmesi Yoluyla Tarhiyat Yapılamaz.

  • Vergi Mahkemesi, 1999 Yılı Hasılatı Nedeniyle Davacının 01.01.2001 Tarihinden İtibaren Bilanço Esasına Göre Defter Tutması Gerekirken İşletme Hesabı Esasına Göre Defter Tutması Nedeniyle Dönem Matrahının Tespiti İçin Takdir Komisyonuna Sevkedildiği, Takdir Komisyonunca Matrah Artırıcı Bir Delil Bulunmadığı Belirtilerek Beyan Edilen Matrahın Aynen Kabul Edildiği,
  • Davalı İdarece, Alışlara Ait Vesikaların Yasada Belirtilen Esaslara Uygun Defterlere Kaydedilmediğinden İndirimlerin Reddi Suretiyle Tarhiyat Yapıldığı,
  • Re’sen Takdir Nedeni Bulunmakla Birlikte Takdir Komisyonunca Da Mükellefin Beyanı Aynen Kabul Edildiğinden Ve Defter Kayıtlarının Gerçeği Yansıtmadığı Yolunda Bir Somut Tespit Yapılmadan, İndirimlerin Kabul Edilmemesi Suretiyle Yapılan Tarhiyatta Hukuka Uyarlık Bulunmadığı Gerekçesiyle Tarhiyatın Kaldırılmasına Karar Vermiştir.
  • Danıştay Davalı İdarenin Temyiz Talebini Reddetmiştir.

42- VDDK

Esas No: 2010/707

Karar No: 2012/618

  • Olayda; Temyize Konu Karara Dayanak Alınan Defter Ve Belgelerin, Davacıya Usulüne Uygun Olarak Tebliğ Edilen Yazı İle İbraz Edilmesi İstenilmiş Olmasına Rağmen, İnceleme Elemanına İbraz Edilmediği Sabittir.
  • Davacı, İbraz Etmeme Keyfiyetine Gerekçe Olarak, Hiçbir Neden Göstermediği Gibi Sadece Şifahi Olarak Evrak, Belgeler İle Mal Alış Ve Satış Faturalarını İnceleme Elemanına Götürdüklerini Ancak, Gerek Olmadığı İfade Edilerek Alınmadığını İleri Sürmektedir.
  • Defter Ve Belgelerin Muhafaza Biçim Ve Süreleri İle İbraz Yükümlülüğünü Düzenleyen Yasal Hükümler Karşısında, İleri Sürülen Bu Hususların Haklı Mazeret Olarak Kabulü Mümkün Değildir.
  • Dolayısıyla, Hiçbir Mücbir Sebep Bulunmaksızın Defter Ve Belgelerini İncelemeye İbraz Etmeyen Davacının Daha Sonra Dava Aşamasında Bunları Mahkemeye İbraz Edebileceği Yönündeki İstemi Vergi İncelemesinden Amaçlanan Sonuçların Ortadan Kaldırılmasına Sebebiyet Verebileceğinden Ve Katma Değer Vergisi Kanunu İle Getirilen Esaslara Uygun Olmadığından, Ara Kararı İle Defter Ve Belgelerin Mahkemeye İbrazının İstenmesi Ve Bu Defter Ve Belgeler Üzerinde Bilirkişi İncelemesi Yaptırılarak Karar Verilmesi Hukuka Uygun Görülmemiştir.

43- Danıştay 3. Dairesi

Esas No: 2013/117

Karar No: 2015/3744

Borçlu Şirket Adına Düzenlenen Ve İlk Vergi Ve Ceza İhbarnamelerinin Şirket Müdürüne Tebliğ Edildiği Adres Bilinen Adres Kapsamında Sayılacağından, Vergi Borçlusu Şirkete Ait (2) No.Lu İhbarnamelerin Söz Konusu Adreste Tebliğine Çalışılmadan Şirketin Ticaret Siciline Kayıtlı Adresinde Tebliğ Edilememesi Neden Gösterilerek İlan Yoluyla Tebliğinde Hukuka Uygunluk Bulunmadığı Hk.

  • Danıştay Üçüncü Dairesince Verilen Bozma Kararına Uyan Vergi Mahkemesi Kararıyla;
  • Borçlu Şirket Adına Düzenlenen Ve İlk Vergi Ve Ceza İhbarnamelerinin Şirket Müdürüne Tebliğ Edildiği Adres Davalı İdarenin Bilgisi Dahilinde Olup, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 101. Maddesi Uyarınca Şirketin Kanuni Temsilcisinin Adresi Bilinen Adres Kapsamında Sayılacağından,
  • Vergi Borçlusu Şirkete Ait (2) No.Lu İhbarnamelerin Söz Konusu Adreste Tebliğine Çalışılmadan Şirketin Ticaret Siciline Kayıtlı Adresinde Tebliğ Edilememesi Neden Gösterilerek İlan Yoluyla Tebliğinde Hukuka Uygunluk Bulunmadığı,
  • Bu Durumda Usulüne Uygun Kesinleşmeyen Vergi Ve Cezaların Tahsili Amacıyla Düzenlenen Ödeme Emirlerinin De Hukuka Aykırı Olduğu Gerekçesiyle Ödeme Emirlerini İptal Etmiştir.
  • Mahkeme Kararlarının Danıştay Tarafından Bozulması Halinde, Mahkemelerce Bozmaya İlişkin Kararlar Üzerine Yeniden Verilen Kararlara Karşı Yapılan Temyiz Başvurularının, Bozma Kararındaki Esaslara Uyulup Uyulmadığı Yönünden İncelenebileceği, Temyiz İstemine Konu Yapılan Kararın Danıştay Üçüncü Dairesinin 09.04.2012 Gün Ve E. 2010/6347, K. 2012/1146 Sayılı Kararındaki Esaslar Doğrultusunda Verildiği Anlaşıldığından, Temyiz Dilekçesinde İleri Sürülen Sebepler Sözü Edilen Kararın Bozulmasını Gerektirecek Nitelikte Görülmemiştir.

    Ali ÇAKMAKCI, Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi, E. Hesap Uzmanı, This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it./taxauditingymm.com


Danıştay 4. Dairesi,

Esas No: 2013/3222,

Karar No: 2014/5621

Zamanaşımını Durdurmak Amacıyla Takdir Komisyonuna Sevk Edilen İnceleme Sonucunda Düzenlenen Cezalı Tarhiyatın Reddi Gerekmektedir.

  • Takdire Done Olmak Üzere Ve İnceleme Yetkisi Olanların İnceleme Raporlarının Takdir Komisyonunca Done Olarak Kullanılmasında Yasal Engel Olmamakla Birlikte, Bu Usulün VUK 114. Maddesinde Tarhiyatın Vergi Alacağının Doğduğu Takvim Yılından İtibaren 5 Yıl İçinde Yapılmasını Zorunlu Kılan Zamanaşımını Aşmak Amacıyla Kullanılması Kanuni İdare İlkesine Ve Hukuk Güvenliği İlkesine Aykırıdır.
  • Takdire Sevk Esnasında Resen Tarh Nedeninin Belirtilmemesi Ve İncelemenin Vergi Denetmenince Yapılması Takdir Komisyonunca Herhangi Bir İnceleme Yapılmaması Karşısında Takdire Sevk İle Zamanaşımının Durduğunun Kabulüne Olanak Yoktur.
  • İhbarname Zamanaşımı Dolduktan Sonra Tebliğ Edildiğinden Vergi Mahkemesi Kararından Hukuka Uyarlılık Yoktur. Ali Çakmakcı/ taxauditingymm.com
Perşembe, 12 Ekim 2017 11:51

Özel Hesap Dönemi

Gelir Vergisinde vergilendirme dönemi bir takvim yılıdır. Takvim yılı Ocak ayında başlar ve  Aralık ayında biter. Mükellefler tarafından tasdike tabi defterler hesap dönemi itibari ile tutulmaktadır. Hesaplar ve muhasebe kayıtları her hesap dönemi sonunda kapatılır. Ertesi yıl mükellefiyet devam ettiği müddetçe yeniden açılış yapılarak kayıtlar tekrar işlenmeye devam edilir. Hesap dönemi genel olarak takvim yılıdır. Bazı hallerde özel hesap dönemi tayin olunabilir. ( VUK md. 174 )

Gerçek kişi ve kurumlarda vergilendirme dönemi normal olarak takvim yılıdır. Takvim yılı esası bazı hallerde mükelleflerin faaliyetlerinin özellikleri nedeniyle, vergileme yönünden bazı güçlüklere neden olabilmektedir. Bu hususu göz önünde tutan kanun koyucu Vergi Usul Kanunu’nun 174’üncü maddesinde takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı 12’şer aylık hesap dönemleri belli edebilir. Yine bu hükme göre özel hesap dönemine tabi olan mükellefler için noterden defter tasdiki süresi ise: yasal defterlerinin kullanılacağı dönemden önce gelen son ay içerisinde tasdiki yapılacaktır. ( VUK md. 221 )

Bazı mükelleflerde takvim yılı yerine özel hesap dönemi belirlemesinde vergi planlaması yönünden özel hesap dönemine tabii olmak vergisel avantajlar sağlayabilmektedir. Örneğin; Tütün işletmeciliği, Üzüm İşletmeciliği, Dershanecilik, Zeytin İşletmeciliği vb. iş kollarında özel hesap dönemine tabii olmak vergisel avantajlar sağlayabilir.

Özel hesap dönemi talepleri Maliye Bakanlığına müracaat edilerek yapılmalıdır. Maliye Bakanlığı talepleri inceleyip buna göre değerlendirmektedir. Ortakların yabancı kişi ve kurum olan mükellefler de özel hesap dönemiyle vergilendirmeyi tercih edebilirler. Buna göre ortakları yabancı kişi veya kurum olanların ortaklarının bulunduğu orijin ülkenin mali yılı takvim yılından farklı olabilir. Bu ülkelerde de takvim yılı baz alınsa bile söz konusu şirketler, özel hesap dönemi uygulamasından yaralanabilirler. Mali neticelerin ve başarının grup olarak görülmesi finansal tabloların konsolide edilmesi ile mümkün olabilmektedir. Farklı hesap dönemlerinin varlığı bu değerlendirmeyi zorlaştırmaktadır.

Özel hesap dönemi daha çok ticari ve zirai kazançlar için söz konusudur. Serbest meslek faaliyetleri açısından özel hesap dönemi belirlenmesi mümkün görülmemektedir. Gelir vergisi mükelleflerinin vergilendirmesinde dönem takvim yılı esasına göre belirlenmektedir. Faaliyetlerinin özellikleri sebebi ile özel hesap dönemi kullanan mükelleflerin ticari ve zirai kazançları hesap döneminin kapandığı yılın geliri olarak baz alınmaktadır.ve buna göre beyanlar ertesi yılın Mart ayı içerisinde ( 1-25 ) beyan edilmektedir. Nazlı Gaye Alpaslan Güven

http://www.hurses.com.tr/Haber-213_Sayili_Vergi_Usulde__Ozel_hesap_donemi_nedir-14558.htm

Konumuza ilişkin olarak Torba Kanun Tasarısı ile öngörülen ilk değişiklik, tebligat yapılabilecek adresleri belirleyen “bilinen adresler” başlıklı 101. maddede. Tasarının yasalaşmasından sonra artık bilinen adres olarak, mükellefler tarafından işe başlamada bildirilen adresler, adres değişikliği olarak bildirilen adresler, yoklama fişi veya ilgilinin imzasının da bulunduğu tutanaklarda tespit olunan iş yeri adresleri ile Nüfus Hizmetleri Kanunu'na göre oluşturulan adres kayıt sisteminde (MERNİS) bulunan yerleşim yeri olarak gözüken adresler kabul edilecektir. Artık idare sadece bu adreslerden en son tarihli olanı tespit ederek sadece oraya tebligat yapacaktır.

Bu değişiklik ile işi bırakmada bildirilen adresler ile vergi beyannamelerinde gösterilen adresler ile vergi mahkemesindeki davalarda dava ve cevap dilekçesinde gösterilen adresler bilinen adres olmaktan çıkmaktadır.

İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması, işin bırakılmış olması veya işin bırakılmış olduğunun idarece kabul edilmiş bulunması (burada re’sen terkin müessesine gönderme yapılıyor) hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya temsilcilerinden her hangi birinin MERNİS’de kayıtlı yerleşim yeri adresine yapılacaktır.

Muhatapların tebellüğden kaçınması halinde tebliğ yöntemi de değiştirilmektedir. Mevcut kanunda yer alan “önüne bırakılmak suretiyle tebliğ” yöntemi terk edilmekte, “tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusulanın kapıya yapıştırılması yöntemi” getirilmektedir. Bu durumda pusulanın yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi olacaktır.

MERNİS’deki yerleşim yerine yapılan tebligatlarda, tebliğ yapılan kişinin adreste bulunamaması (adresten tatile gitme gibi geçici sebeplerle ayrılma da dâhil) halinde posta memuru tebliğ evrakını daireye iade edecek, idare de münasip bir süre sonra tekrar tebliğ çıkaracaktır. Tebligatın yine aynı sebeplerle yapılamaması halinde, “tebliğ evrakının idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula” kapıya yapıştırılacaktır. Pusulanın yapıştırıldığı günden itibaren 15 gün içerisinde evrak idareden alınırsa alındığı gün, alınmazsa 15. günde tebligat yapılmış sayılacaktır.

Görüldüğü gibi her şey posta memurunun insafındadır. Adreste bulunmadığına veya adresten geçici ayrıldığına ilişkin üçüncü şahsın (örneğin komşusunun) beyanının ve imzasının alınması yahut kapıya pusula yapıştırıldığına ilişkin bir üçüncü şahsa imzası ile haber bırakılması (örneğin komşuya veya kapıcıya) gibi medeni yöntemler tasarıda yer almamaktadır. Rüzgâr pusulayı uçurdu ise veya komşunun afacan çocuğu alıp yok etti ise yandınız demektir. Posta memuru kendi dairesinde, “gittim adreste yoktu, pusula yapıştırdım” diye yazarak tebligatı iade ederse de, yapacak hiçbir şeyiniz yine yoktur.

Elektronik tebligatta tebliğ edilen bir şey yok, elektronik yoklama da mükellefin ispat araçları yok, yazılı tebligatta da pusula uçuversin, fazla sorun değil. Nasıl olsa bizi koruyacak mükellef hakları bildirgemiz var.

Oysa tebligat konusu hem mükellef hakları hem de kişilerin yargıya erişim ve / veya diğer haklarını kullanmaları açısından son derece önemlidir. Hukuk devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi kılınması, olmazsa olmaz bir ilkedir. Kişilerin söz konusu haklarını kullanabilmesi açısından olabildiğince tebliğ çabasının yollarını arttırmak yerine, kolaycılığa kaçıp bilinen adreslerin bile azaltılması, basit bir pusula ile yetinme çabaları, bende bu haklara yeterince saygı gösterilmediği izlenimi yarattı. Bumin Doğrusöz

https://www.dunya.com/kose-yazisi/torba-kanunla-degisecek-vergi-tebligat-hukuku/385794

I-GİRİŞ:

24/6/2008 tarihli ve 5774 sayılı Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Kanunun; 28 Mayıs 2009 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 27241 Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünden Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ve Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Yönetmelik ile 5774 sayılı Kanunun Madde:3 dayanak gösterilerek,Yönetmelik Madde:6 Şeref aylığı aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır.

  • Ø Ömür boyu hak mahrumiyeti cezası almadıkları ve başarı derecelerinin doping dahil herhangi bir sebeple geçersiz olarak kabul edilmediği Genel Müdürlük tarafından belgelendirilecek veya bildirilecek olanlara; Maliye Bakanlığına yazılı olarak müracaatları halinde ve başarı derecesinin kazanıldığı tarihten önceki bir tarih olmamak kaydıyla, 40 yaşını doldurdukları tarihten başlatılmak üzere ve Türk vatandaşlığını korudukları müddetçe Bakanlar Kurulu kararı ile "Sporcu Şeref Aylığı" bağlanır
  • Ø Bu sporcu engelli ise vücut fonksiyonlarının en az % 40’ını kaybetmiş olan Amatör sporculardan, 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5 inci maddesi çerçevesinde alacakları sağlık kurulu raporu neticesinde engel durumuna göre tüm vücut fonksiyonlarının en az % 40’ını kaybetmiş olduğuna Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca oluşturmuş olduğu sağlık kurullarınca karar verilenlere yaş kaydı aranmaksızın bu fıkradaki usul ve esaslara göre aylık bağlanır ve ödenir.
  • Ø Engellilik durumunun geçici olduğu anılan sağlık kurulunca karara bağlananlar, 40 yaşını doldurdukları tarihe kadar üç yılda bir muayeneye tabi tutulurlar. Engellik durumu ortadan kalkan veya % 40’ın altına düşenlerin aylıkları, rapor tasdik tarihini takip eden aybaşından itibaren kesilir ve haklarında "Sporcu Şeref Aylığı hükümleri uygulanır.
  • Ø Teknik direktör,antrenörlere şeref aylığı bağlanması,Sporcu şeref aylığı bağlanmasını gerektirecek bir başarı derecesi bulunan milli takım teknik direktörlerinin ve antrenörlerinin aylık bağlanmasına hak kazanmaları ile ilgili bilgi ve belgeler Genel Müdürlük tarafından kayıt altına alınır ve aylık bağlanma işlemleri bu Genel Müdürlükçe takip edilir.
  • Ø Sporcu Şeref Aylığının bir aylık tutarı, 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan 30 günlük net asgari ücretin;(01.01.2017 Net Asgari ücret:270,74 TL.)

II-Ferdi Başarı Elde Eden AMATÖR SPORCULARA Bağlanacak Şeref Aylığı Miktarları:

  1. a) Olimpiyat oyunlarında ferdi olarak;

a-1)Birinci olan amatör sporculara % 200’ü(2.541,48 TL.),

a-2)İkinci olan amatör sporculara % 160’ı(2.033,18.TL),

a-3)üçüncü olan amatör sporculara ise % 140’ı(1.779,04 TL.),

  1. b) Dünya şampiyonalarında ferdi olarak;

b-1)Birinci olan amatör sporculara % 140’(1.779,04 TL.),

b-2)İkinci olan amatör sporculara % 120’si(1.524,88 TL.),

b-3)Üçüncü olan amatör sporculara ise % 100’ü(1.270,74 TL.),

  1. c) Avrupa şampiyonalarında ferdi olarak;

c-1)Birinci olan amatör sporculara % 100’ü(1.270,74 TL.),

c-2)İkinci olan amatör sporculara % 80’I(1.016,60 TL.),

c-3)Üçüncü olan amatör sporculara ise % 60’ı(762,44 TL.),

olarak tespit edilir.

III-Takım Sporları ile Başarı Elde Eden AMATÖR SPORCULARA Bağlanacak Şeref Aylığı Miktarı:

Olimpiyat oyunları ile Dünya veya Avrupa şampiyonalarında takım sporlarında takım halinde birinci, ikinci veya üçüncü olan amatör sporculara, aynı seviyedeki bir şampiyonada ferdi başarıları sebebiyle aylık bağlananların başarı dereceleri esas alınarak hesaplanacak aylık tutarının %75’i oranında aylık bağlanır.

  1. a) Olimpiyat oyunlarında ferdi olarak;

a-1)Birinci olan amatör sporculara % 200’ü %75 (1.906,11 TL.),

a-2)İkinci olan amatör sporculara % 160’ı %75 (1.524,89.TL),

a-3)üçüncü olan amatör sporculara ise % 140’ı %75 (1.334,28 TL.),

  1. b) Dünya şampiyonalarında ferdi olarak;

b-1)Birinci olan amatör sporculara % 140’ı %75 (1.334,28 TL.),

b-2)İkinci olan amatör sporculara % 120’si %75 (1.143,66 TL)

b-3)Üçüncü olan amatör sporculara ise % 100’ü %75 (953,06 TL.)

  1. c) Avrupa şampiyonalarında ferdi olarak;

c-1)Birinci olan amatör sporculara % 100’ü %75 (953,06 TL.),

c-2)İkinci olan amatör sporculara % 80’i %75 (762,45 TL.),

c-3)Üçüncü olan amatör sporculara ise % 60’ı %75 (571,83 TL.),

olarak tespit edilir.

IV-Takım Sporları ile Başarı Elde Eden AMATÖR SPORCULARI Çalıştıran Teknik Direktör ve Antrenörlerine Bağlanacak Şeref Aylığı Miktarı:

Takım sporlarında takım halinde olimpiyat veya dünya şampiyonu olmuş amatör sporcuların milli takım teknik direktörlerine ve antrenörlerine ise bu sporculara bağlanan aylık oranında aylık bağlanır.

(1.906,11-1.334,28  TL.)

V-Başarılarından Dolayı Birden Fazla Ödül Hak Etmiş İseler Şeref Aylığı Olarak En Yüksek Olanı Bağlanır:

Amatör sporcular ile milli takım teknik direktörlerinin ve antrenörlerinin bu Yönetmelik kapsamında belirtilen derecelerden birden fazlasına sahip olmaları halinde, kendilerine sadece sahip oldukları derecelerden en yüksek olanının karşılığı olan aylık bağlanır.

VI-Sporcu Şeref Aylıklarının Aile Bireylerine Bağlanması:

Sporcu şeref aylığı almakta iken ölen amatör sporcular ile şeref aylığı için belirtilen şartları taşıyan 40 yaşını doldurmamış olmaları sebebiyle henüz aylık bağlanmaksızın ölen amatör sporcuların; 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümlerine göre ölüm aylığı bağlanması şartlarını haiz olan eşlerine bu şartları haiz olmaya devam ettikleri müddetçe, aylık bağlanan eşin ölümü veya aylık bağlanması şartlarını kaybetmesi halinde ise yine 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre ölüm aylığı bağlanması şartlarını haiz çocuklarına bu şartları haiz olmaya devam ettikleri müddetçe aylık bağlanır. Eş veya çocuklara bağlanacak aylıkların ödenmesine, hak sahiplerinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına yazılı talepleri üzerine ve ölüm tarihini izleyen aylık ödeme döneminden itibaren başlanır. Aylık ödenmesine ilişkin şartlara, ölüm tarihinden daha sonraki bir tarihte haiz olanlara ise, bu şartlara haiz olduktan sonraki yapacakları müracaatı izleyen aylık ödeme döneminden itibaren aylık ödenmeye başlanır.

  • Ø Eşe bağlanacak aylık tutarı, şeref aylığı olarak belirlenen aylık tutarının %75’ni
  • Ø Çocuklar için bağlanacak aylığın toplam tutarı ise, şeref aylığı olarak belirlenen aylık tutarının % 50’sinin hesaplanması sonucu bulunacak tutardır.
  • Ø Aylığa müstahak birden fazla çocuk olması halinde, yukarıda belirtilen yönteme göre yapılacak hesaplama neticesinde bulunacak tutar çocuklar arasında eşit olarak paylaştırılır.
  • Ø Evlenmesi sebebiyle yönetmelik hükümleri gereğince bağlanmış aylıkları kesilmiş olanlardan tekrar dul kalanlara, evlendikleri eşlerinden dolayı gelir veya aylık bağlanmasına hak kazanamamış olmaları kaydıyla aylıkları yeniden bağlanır.(Kız çocukları)
  • Ø Dul eşe yeniden aylık bağlanması durumunda aylık bağlanmış olan çocukların aylıkları kesilir.Burada Dul eş evlenir,ikinci evliliğinden sosyal güvenlik kurumundan aylık gelir alamaz ise ilk eşinden doğan şeref aylığını almak isterse dul kalan yetim kızın maaşı iptal olur.
  • Ø Eş ve çocuklara bağlanacak aylıklar, ölen amatör sporcunun ödemiş olduğu prim veya kesenekler karşılığında sosyal güvenlik kurumları tarafından bağlanacak aylık ya da gelirlere hak kazanılmasında veya aylık ya da gelirlerin miktarının hesabında dikkate alınmaz.Kısacana amatör sporcu ölüm aylığına hak kazanmış ise şeref aylığından ayrı bir hesaplamaya tabi olur.

VII-Aylık Bağlanması İçin İstenilen Belgeler:

  1. a) Başvuru dilekçesi,
  2. b) Engelli  olmaları nedeniyle 40 yaşından önce aylık bağlanacak sporcular için sağlık kurulu raporu,
  3. c) Aylık talebinin vasi tarafından yapılması hallerinde mahkemeden alınmış vasilik kararı.

Başvuru dilekçesi aylık talebinde bulunanın kendisi veya gerekli hallerde kanuni temsilcileri tarafından doldurulup imzalanır.

VIII-Bildirim Yükümlülüğü:

1) Aylık almakta olanlar veya aylık sahiplerinin vasi, kayyum, veli veya vekilleri, aylıkların kesilmesini gerektiren durumları üç ay içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmekle yükümlüdürler.

2) Bu bildirim yükümlülüğüne uymayan aylık sahipleri, vekil, vasi, veli ya da kayyumlar yersiz ödenen aylıklar sebebiyle ortaya çıkan kamu zararından sorumludurlar.

IX-Gereksiz Yere Ödenen Aylık veya Fark Aylıklarının Geri Alınması:

Aylık veya aylık farkı hakkını kaybedenlere, aylıklarının kesilmesini gerektiren tarihten sonraki dönemler için yapılan ödemeler, Sosyal Güvenlik Kurumunun bildirimi üzerine İl Defterdarlığı teşkilatı tarafından hak sahiplerinden tahsil edilir.

X-Fazladan Ödenmiş Aylık veya Aylık Farklarının Geri Alınması:

Aylık alanlara her ne suretle olursa olsun istihkaklarından fazla ödenen aylık ya da aylık farkı tutarları Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından daha sonra ödenecek aylıklarından tahsil edilir.

XI-Zamanaşımı ve Aylıkların Durdurulması:

Maaşı hak ettirildiği tarihten itibaren aralıksız olarak bir yıl boyunca aylıklarını almayan hak sahiplerinin aylıkları durdurulur.

Aylıklarını beş yıl boyunca almayanlarınki kesilir. Bu süreden sonra başvuranların aylık istekleri yeni başvuru olarak değerlendirilir ve bunlara geçmiş süreler için bir ödeme yapılmaz.

XII-Aylıkların Ödeme Zamanı, Vergi Muafiyeti ve Haczi ile Hazineden Tahsili:

  • Ø 5774 sayılı Kanuna ve bu Yönetmeliğe göre bağlanan aylıkların ödeme dönemleri, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun aylık ödeme dönemine ilişkin hükümlerine uygun olarak belirlenir. Bu aylıklar hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz ve nafaka borçları hariç hiçbir suretle haczedilemez.
  • Ø Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından yapılan ödemeler, faturası karşılığında iki ay içerisinde Hazineden tahsil edilir.

XIII-GEÇİCİ MADDE İLE DÜZENLEME

GEÇiCi MADDE 5 ‒(Ek: 20/2/2014-6525/32 md.) (1) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (2), (3) ve (6) numaralı alt bentlerindeki şartlar hariç, diğer şartları taşıyan ve 65 yaşını doldurmuş veya ölmüş olmaları sebebiyle spor müşaviri olarak atanamayanların kendileri ya da bu Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca aylık bağlanan eş ve çocuklarına, bu Kanun hükümlerine göre bağlanan aylıklar % 100 oranında artırılarak ödenir.

Sonuç:

Devlet Sporcusu unvanı, Kurulun uygun görüşü, Genel Müdürlükten sorumlu Bakanın teklifi ve Cumhurbaşkanının onayı ile verilir.

Başarılı Amatör sporcular Ülkemiz Bayrağını ,Marşını göğüsümüzü kabartarak yükseltip ve dinledikleri için Devlet Sporcusu ünvanı almakla kalmayıp aynı zamanda Şeref Aylığı almaya hak kazanırlar.

Bu hak aylığı kendilerine 40 yaşını doldurdukları taktirde Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen kriter ölçüsünde bağlanır.

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Maliye Bakanlığı ile yapılan protokol çerçevesinde şeref aylığı ödemesi yapılır.

Bu ödenen tutarlar hazineden tahsil edilir.

Sadece başarılı amatör sporculara verilen bu aylık aynı zamanda onları hazırlayan Teknik Direktör ve Antrenörlerine de belirlenen kriter doğrultusunda Şeref Aylığı bağlanır.

Bireysel olarak amatör sporculara bağlanan Şeref Aylığı takım halinde yarışmalara katılan amatör sporculara ,teknik direktörlerine ve antrenörlerine de bağlanır.

40 yaşını doldurmamış daha sonra dan engelli olan amatör ve başarılı Devlet Sporcularına engel ölçütleri dikkat alınarak Şeref Aylığı bağlanır.

Aynı hak Teknik Direktör ve Antrenörleri içinde geçerlidir.

Bu şekilde şeref aylığı alanlar aynı zamanda Sosyal Güvenlik Kurumundan prim ödeyerek çalışma sürelerine ait kazanılmış emekli aylıklarını da alabilirler.

Şeref aylığı Devlet Sporcu ünvanı ile Maliye Bakanlığı tarafından Hazine tarafından verilirken(Ödül Maaşı olarak),diğeri Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılan prim ödemeleri sonucu hak edilen aylıktır.

Vefat etmeleri halinde Şeref aylığı hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumu mevzuatı esas alınaraktan ödenir.

Bunun yanında hak sahiplerine ölen Devlet Sporcusunun Sosyal Güvenlik Kurumundan hak edilen ölüm aylığı da ayrıca ödenir.

Devlet Sporculuğundan dolayı hak sahibinin kız çocuğu şeref aylığı alıyorsa evlenme yardımını toplu alarak alamaz.

Dul eş eşinden dolayı Şeref Aylığı alırken tekrar evlenirse,evlendiği eşi de vefat eder ve ölüm aylığı bağlanmaz ise ilk eşinden daha önce aldığı Şeref Aylığını tekrar bağlatabilir.

Dul kızına bağlanan Şeref Aylığı dul eşe tekrar bağlandığından dolayı kesilir.

Burada dullardan öncelik eşe tanınmıştır.Kanun sadece bir tanesine maaş bağlamayı izin vermekte,Sosyal Güvenlik Hukukumuzda artan oran nispetinde Dul eş,evlenip boşanmış dul kız çocuğu,artan hisse oranında muhtaç anne ve babaya aylık bağlamayı hükmediyor.

Şeref aylığında sporcuyu yetiştiren Devlet sporcusu bekarken vefat ederse anne ve babasına aylık bağlanmıyor.

Şeref aylığı alanlara sağlık yardımı Genel Sağlık Sigortası esaslarına göre verilir.

Diğer haklar:

  • Ø Devlet Sporcusu seçilenler VIP salonlarını kullanabilirler
  • Ø "Hususi Damgalı Pasaport" verilir
  • Ø Devlet Demiryollarının yurt içi hatlarında, Denizyolları şehir hatlarında, belediyelere, belediyeler tarafından kurulan şirketlere ya da belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs veya şirketlere ait şehir içi toplu taşıma araçlarında ücretsiz olarak seyahat
  • Ø 5774 sayılı Kanun gereğince aylık bağlanan amatör sporculardan, belediyelerce tahakkuk ettirilecek su ücreti %50’den az indirim içermemek üzere belediye meclisleri tarafından belirlenecek tarife üzerinden alınır.

Kaynak:

  • 5774 sayılı Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ile Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Kanun,
  • Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ve Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Yönetmelik Vedat İlki

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=8918

İşçinin kullanamadığı yıllık izin ancak iş sözleşmesi feshedildiğinde paraya dönüştürülebilir. Ancak işveren izin kullandırmıyorsa, buna dair yazılı belgelerle kendisine dava açılarak, kıdem tazminatı talep edilebilir.

6 SORU CEVAP

1- Soru: İşverenden yıllık iznimi kullanmak istiyorum ancak iş yoğunluğunu gerekçe göstererek buna izin vermiyor. Bu izinlerin parasını isteyebilir miyim? (Yusuf Sonsırma)
Cevap: İşçinin yıllık iznini kullanamaması halinde paraya dönüşmesi söz konusu değildir. Ancak kullanılmayan yıllık izin süreleri iş sözleşmesi feshedildiğinde paraya dönüştürülebilir. Yani işçi işten ayrılmadan işverene ‘benim izinlerimin parasını öde’ diyemez. Ancak işvereninizin size bu izinleri kullandırmadığına dair yazılı belgelerle dava açarak kıdem tazminatınızı talep edebilirsiniz.

Son çalışma süresi önemli

2- Soru: 5 yıl önce işyerimden ayrılarak yurtdışına çıkmıştım. O zaman işveren kıdem tazminatı ödemişti. Geçen yıl Türkiye’ye dönünce yine aynı işyerinde işe başladım. Önümüzdeki ay emekli olacağım. Kıdem tazminatımı yalnızca bir yıllık çalışmam karşılığı mı alacağım? (Kadir S.)
Cevap: Emekli olurken yalnızca bir yıllık dönem üzerinden kıdem tazminatınızı ödenecek. Yargıtay kararları da kıdem tazminatı ödenmiş dönemleri dikkate almıyor ve son çalışma süresi üzerinden ödenmesi gerektiğine hükmediyor.

Malüllük aylığı kesilebilir

3- Soru: Geçen yıl malulen emekli oldum. Önce SSK’lı olarak çalışıyordum. Ancak eşimin işleri bozuldu. İş bulup çalışmam gerekiyor. Çalışmaya başlarsam malullük aylığım kesilir mi? (Fidan Yiğit)
Cevap: Malulen emekli olan kişiler malullük aylığı alırken eski adıyla SSK’lı, yeni adıyla 4/a’lı olarak çalışırlarsa malullük aylıkları kesilir. Eski adıyla Bağ-Kur’lu yeni adıyla 4/b’li olarak çalışırlarsa malullük aylıkları kesilmez. SSK’lı olarak çalışacaksanız malullük aylığınızın kesilmesi gerekecek.

Fazla mesainizi kanıtlamalısınız

4- Soru: İşyerindeki fazla çalışmalarımız her ay sabit olarak gösteriliyor. Bir arkadaşımız dava açtı ve daha fazla mesai yaptığını ispatladı. Biz de bu nedenle dava açıp fazla mesailerimizi alabilir miyiz? (Aytunç S.)
Cevap: İşçi eğer bordroda gösterilenden daha uzun süre fazla mesai yaptığını iddia ediyorsa bu iddiasını ispatlamak zorundadır. Dava açmak istiyorsanız ve fazla mesai süreniz doğru değilse, bu bordroları şerh koyarak imzalamanız yerinde olacaktır.

KREŞ AÇMA ZORUNLULUĞU VAR

5- Soru: Vakıf üniversitesinde çalışıyorum. 150’den fazla kadın personel var, ancak kreş hizmeti yok. Haklı fesihle tazminat alabilir miyim?
Cevap: Yargıtay kreş açma zorunluluğu olan işyerinde daha önce yazılı olarak kreş hakkını işverenden talep eden kadın işçinin kıdem ve ihbar tazminatı alabileceğine hükmetti. Siz de şartlara uygunsanız, iş sözleşmenizi bu nedenle feshettiğinizi ifade ederek kıdem ve ihbar tazminatınızı talep edebilirsiniz.

İşe iadede 6 ay şartı

6 Soru: Geçen hafta işten çıkartıldım. 5 aydır çalışıyordum. İşe iade davası açmak istiyorum. Bunun için kaç gün sürem var? (Ahmet Kaptan)
Cevap: İş güvencesi kapsamındaki işçiler en az 6 aydır işverene bağlı çalışanlardır. 5 ayda dava açılamaz. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/calisana-yillik-izin-c2vermeyen-isveren-yandi/haber-668426

Danıştay 3. Daire,

Esas No: 2009/445

Kanun No: 2011/7534

Kiralanan Binek Otoların KDV leri Gider Veya Maliyet Yazılması Mümkündür.

  • Kiralama Faaliyetinde Kullanılmayan Taşıtların KDV Lerinin Gider Ya Da Maliyet Yazılması Yönünde Seçimlik Hak Bulunmaktadır.
  • Kiralama Faaliyetinde Kullanılan Araçların İse MTV Si Gider Yazılabilir.
  • Vergi Mahkemesi Kararı Onanmıştır.

Ali ÇAKMAKCI/taxauditingymm.com

T.C.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı : 98547999-010-E.4756824
Tarih: 21/09/2017
Konu : 4/1-(a) ve (b) Kapsamındaki Sigortalıların Tahsis Uygulamalarında Tereddüt Edilen Hususlar

GENEL YAZI

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile bunların hak sahipleri hakkında Kanunun 54 üncü ve 96 ncı maddeleri ile 2330 sayılı Nakdi Tazminat Kanununun 4 üncü maddesine ilişkin uygulamalarda;

Kanunun 96 ncı maddesiyle ilgili olarak; Kurumumuzdan gelir/aylık almakta olan sigortalı/hak sahiplerine yersiz ödenen gelir/aylıkların tespitinde,

Kanunun 54 üncü maddesinde düzenlenen ve hak sahiplerine hak kazandıkları ölüm gelir/aylıklarından tercih ettikleri gelir ve aylığın ödenmesine ilişkin tercih sisteminin ne şekilde uygulanacağı ile tercih edilen aylıkların başlangıç tarihinin tespitinde,

SGK Genelgesi 2017/25 (Yersiz Ödemelerin Tahsili)

4/1-(a) ve 4/l-(b) sigortalıları yönünde tereddüt yaşandığı ve farklı uygulamaların yapıldığı yine, vazife malullüğü aylığı bağlanmış olan sigortalıların bu aylık öncesi ve sonrası hizmetleri ile engellilik ve hastalık hallerinin sonraki emeklilik işlemlerinde ne şekilde değerlendirileceğine ilişkin 6495 sayılı Kanunla değişik 2330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulama usul ve esasları belirlenmiş olup, anılan konulardaki işlemlerin aşağıdaki açıklamalar doğrultusunda yapılması gerekmektedir.

1- Yersiz Yapılan Gelir/aylık Ödemelerinin Tespiti İle Tahsiline İlişkin İşlemler

Bilindiği üzere, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Yersiz Ödemelerin Geri Alınması” başlıklı 96 ncı maddesi;

“Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;

a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,

b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmi dört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan,
itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.” hükmünü amirdir.

Buna göre, tahsis uygulamaları yönünden yapılan yersiz aylık ödemeleri aşağıda belirtilmiş olup, bunlar;

– Aylığın iptali,
– Aylık miktarının yanlış hesaplanması,
– Aylığın belirli bir sürede sehven ödenmesi,
– Aylık başlangıcında yapılan hatalar,
– Aylığın yanlış statüde bağlanması,
– Ölüm dosyalarında hak sahipleri arasında muvafakat ve yersiz ödemeler,

şeklinde gruplandırılmıştır.

1.1. Aylığın İptali

Aylığın iptali, sigortalıların kasıtlı veya kusurlu davranışlarından veya Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle bağlanmaması gereken bir aylığın bağlandığının tespit edilmesi sonucu, aylığın başlangıç tarihi itibariyle iptal edilmesidir.

Aylığın iptalinin, sigortalıların kasıtlı veya kusurlu davranışlarından kaynaklanması durumunda; bağlanan aylık başlangıç tarihi itibariyle iptal edilecek ve 5510 sayılı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında yersiz ödeme tespit tarihinden geriye doğru 10 yıllık sürede ödenen aylıklar tespit edilerek tahsili yoluna gidilecektir.

Örnek 1: En son özel sektörde çalışırken Kurumumuza 01/04/2009 tarihinde yaşlılık sigortasından tahsis talebinde bulunan ve tarafına toplam 5135 prim ödeme gün sayısı üzerinden 01/05/2009 tarihi itibariyle 4/1-(a) kapsamında yaşlılık aylığı bağlanan sigortalının 01/04/2017 tarihinde dosyasının tetkikinde; aylık bağlama işlemlerinde dikkate alınan 900 günlük hizmetin sahte olduğu tespit edilmiştir. 900 günlük hizmetin iptali sonucu sigortalının tahsis talep tarihi itibariyle aylık bağlama koşulları oluşmadığından aylığın iptali gerekmektedir.

Bu durumda, sigortalıya yapılan yersiz ödemeler sigortalının kasıtlı veya kusurlu davranışından kaynaklandığından, 5510 sayılı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince yersiz ödeme tespit tarihinden geriye doğru 10 yıllık sürede yapılan ödemelerin tespit edilerek;

01 /04/2017-yersiz ödeme tespit tarihi
…………….10

—————
01/04/2007 -Borç başlangıç tarihi

Sigortalıya 01/05/2009 tarihinden itibaren aylık bağlandığından, bu tarih itibariyle yapılan yersiz ödemelerin borç kaydedilerek yasal faizi ile tahsili gerekmektedir.

Aylık iptalinin Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanması durumunda; bağlanan aylık başlangıç tarihi itibariyle iptal edilecek ve 5510 sayılı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında yersiz ödeme tespit tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürede ödenen aylıklar tespit edilerek tahsili yoluna gidilecektir.

Örnek 2: En son kamu sektöründe çalışırken Kurumumuza 14/08/2010 tarihinde yaşlılık sigortasından tahsis talebinde bulunan ve tarafına toplam 5100 prim ödeme gün sayısı üzerinden 15/08/2010 tarihi itibariyle 4/1-(a) kapsamında yaşlılık aylığı bağlanan sigortalının 15/05/2017 tarihinde dosyasının tetkikinde; aylık bağlama işlemlerinde dikkate alınan 450 gün hizmet süresinin başka bir sigortalıya ait olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu hizmet süresinin toplam prim ödeme gün sayısından düşülmesi halinde sigortalının tahsis talep tarihi itibariyle aranan prim ödeme gün sayısı koşulu oluşmadığından aylık alma hakkı düşmüştür.

Bu durumda, sigortalıya yapılan yersiz ödemeler Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklandığından, 5510 sayılı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince yersiz ödeme tespit tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürede yapılan ödemelerin tespit edilerek;

Tamamı İçin Tıklayınız

5510 sayılı Yasa’nın 9. maddesinin birinci fıkrası (b) bendi (3) numaralı alt bendi ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 14. maddesi (2) numaralı fıkrasının (e, f, g, ğ) bentlerinde ve 2013/11 sayılı Genelge’de tasfiye halindeki şirketlerin ortaklarının sigortalılıklarının ne zaman ve nasıl sona ereceği, kim tarafından hangi sürede bildirileceği belirtilmiştir. Buna göre;

Şirketin tasfiyesine ortaklar kurulu tarafından karar verilmesi durumunda, şirket ortaklarının sigortalılıkları; talebi halinde tasfiyenin başlanmasına karar verildiği tarihte, sigortalının talebinin olmaması halinde ise tasfiyenin sonuçlandığına ilişkin tasfiye kurulu kararının ticaret sicil memurluğuna tescil edildiği tarihte sona erecektir. Bu tarihler sigortalılarca veya ticaret sicil memurluklarınca en geç on gün içinde işten ayrılış bildirgesiyle Kuruma bildirilecektir. Ancak tasfiyenin kapatılmasına tasfiye kurulunca karar verildikten sonra sigortalılarca verilecek taleplerde sigortalılığın sonlandırılma tarihi tasfiye kurulu kararının ticaret sicil memurluğuna tescil edildiği tarihten geriye gitmeyecektir.

Tasfiyenin açılmasına mahkemece karar verilen şirket ortaklarının sigortalılıkları, sigortalının talebi halinde mahkemenin karar tarihinde, sigortalının talebinin olmaması halinde ise tasfiye kurulu kararının ticaret sicil memurluğunca tescil edildiği tarihte sona erecek, bu tarih ticaret sicil memurluğunca veya sigortalılarca en geç on gün içinde işten ayrılış bildirgesiyle Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilecektir. Ancak tasfiyenin kapatılmasına mahkemece karar verildikten sonra sigortalılarca verilecek taleplerde sigortalılığın sonlandırılma tarihi mahkeme karar tarihinden geriye gitmeyecektir.

Mahkeme kararı ile tasfiyenin açılmasına, ortaklar kurulu kararı ile tasfiyenin başlamasına karar verilen şirketlerin ortaklarından hizmet akdi ile çalışmaya başlayanların sigortalılıkları, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün öncesinden itibaren sona erer ve bu tarih sigortalılarca, on gün içinde Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü/Sosyal Güvenlik Merkezine bildirilir.

Sigortalıların Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine aynı anda tabi olacak şekilde çalışmaları halinde, 01.03.2011 tarihinden itibaren (a) bendi kapsamındaki sigortalılık geçerli sayılacak, (b) bendi kapsamındaki sigortalılık (a) bendine tabi çalışmanın başladığı tarihten bir gün önce sona erdirilecektir. Ancak, sigortalılık hallerinin çakışması nedeniyle Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılığı esas alınanlar, yazılı talepte bulunmak ve Kanun’un 82. maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt sınırı ve üst sınırına ilişkin hükümler saklı olmak kaydıyla, esas alınmayan sigortalılık statüsü kapsamında talep tarihinden itibaren prim ödeyebilirler.

Tasfiye süresi devam eder iken sigortalının Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılığının sona ermesi halinde ise tasfiyenin devam etmesi nedeniyle Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılığın sona erdiği tarihi takip eden gün itibariyle Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılığı yeniden başlatılacaktır. Ancak, hastalık ve analık hükümlerinin uygulanmasında sigortalılık yukarıda belirtilen tarihleri takip eden onuncu günden başlanarak yitirilmiş sayılmaktadır.

Örnek 1: A şirketinin tasfiyesine ortaklar kurulu tarafından 11.05.2017 tarihinde karar verilmiş ve bu karar 15.05.2017 tarihinde Kuruma bildirilmiştir. Şirket ortağı Mehmet bey sigortalılığının sona erdirilmesi talebinde bulunması halinde sigortalılığı 11.05.2017 tarihinde sona erdirilecektir.

Örnek 2: B şirketinin tasfiyesi tasfiye kurulunca sonuçlandırılarak ticaret sicil memurluğuna 15.03.2017 tarihinde tescil ettirilmiştir. Şirket ortaklarından herhangi biri tasfiye sürecinde sigortalılıklarının sonlandırılmasına ilişkin talepte bulunmadığından sigortalılıkları 15.03.2017 tarihinde sona erdirilecektir.

Örnek 3: C şirketi hakkında Mahkemece 20.01.2016 tarihinde tasfiyenin açılmasına karar verilmiş ve bu karar 27.01.2016 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal etmiştir. Şirket ortağı Celal beyin sigortalılığının sona erdirilmesi talebinde bulunması halinde sigortalılığı 20.01.2016 tarihinde sona erdirilecektir. Mustafa CENGİZ Yaklaşım / Ekim 2017 / Sayı: 298

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Elektronik Belge Sistemlerinde Yapılacak Planlı Bakım Çalışması Hakkında GİB Duyurusu ELEKTRONİK BELGE SİSTEMLERİNDE YAPILACAK PLANLI BAKIM ÇALIŞMASI HAKKINDA DUYURU 19.09.2024…
  • GİB, Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Broşürü Yayımlandı Vergi cezalarında indirim; mükellefler veya vergi sorumluları adına kesilen cezalar…
  • Maliye'den 3 Milyar Liralık Sahte Fatura Tespiti Yapıldı! Vergi Müfettişlerine Ek Yetki Gündemde Hazine ve Maliye Bakanlığı vergi…
Top