Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Cuma, 13 Nisan 2018 10:30

Okul Aile Birliklerine Teşvik Geldi

Bugüne kadar bir çok prim teşviki uygulamaya konuldu. Bu prim teşviklerinden bazı kurumlar faydalanamamıştı. Bunların başında  okul aile birlikleri ile vakıf üniversiteleri geliyordu.  21.03.2018   tarihli ve  7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun ile okul aile birliklerine ve vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarına sigorta primteşviki  getirildi.  Buna göre vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları ile okul aile birlikleri prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanacak. 

1 Nisan 2018 tarihine kadar olan dönemlerde vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, okul aile birlikleri ve bu Kanunun 73 üncü maddesine göre Kurumun yurt içinde hizmet satın aldığı vakıf üniversiteleri ve özel sektör işyerleri tarafından, bu Kanun, 4447 sayılı Kanun, 4857 sayılı Kanun, 5746 sayılı Kanun, 5225 sayılı Kanun, 3294 sayılı Kanun ve 2828 sayılı Kanun uyarınca yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerinden usulüne uygun olarak yararlanılmış sayılacak. 

Geriye Dönük 

Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları ve okul aile birlikleri, 5510 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan  hüküm saklı kalmak kaydıyla, 01.04.2018 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olmak üzere ilgili kanunlarla sağlanan prim teşvik, destek ve indirimlerinden geriye yönelik olarak yararlanamayacak ve yararlanılmış olan söz konusu teşvik, destek ve indirimler değiştirilemeyecek. 

 01.04.2018 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde 5510 sayılı Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından 01.04.2018 tarihinde itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılacak  veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilecek. 

Düzenleme Yapılacak 

Okul aile birliklerin ve vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarına  teşvik uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye İş Kurumunun görüşleri alınarak Sosyal Güvenlik Kurumunca belirlenecek. Arif Temir

http://www.gunes.com/yazarlar/arif--temir/okul-aile-birliklerinetesvik-geldi-865472

213 sayılı VUK’ nun  228. maddesi hükmü gereği “tevsiki zararı olmayan kayıtlar” madde hükmünde düzenlenmiştir.  Maddeye göre,   3  madde halinde  belirtilen  giderler için  ispat edici kağıt istenilmemektedir. Buna göre,

1- Örf ve adetlere göre bir belgeye dayandırılması mutat olmayan çeşitli giderler,

2- Belgenin temini imkan olmayan masraflar,

3- Vergi yasalarına göre götürü olarak tespit edilen giderler

Ayrıca, yukarıda yazılı  1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları  üzerinden  kayıtlara geçirilmesi  ve miktarlarının işin genişliğine ve   mahiyetine uygun   bulunması zorunludur.

Yasal düzenleme gereği uygulamada, yukarıda yer alan giderlerin  zaman zaman ortaya çıkarak  bu harcamaların giderleştirilmesi konusunda duraksamaya düşülmektedir.

VUK’na göre, kayıtların dayanağının ilke olarak belgelere bağlanmış olmasına rağmen bazı olayların  belgelendirilmesinde çeşitli zorunluluklar  ortaya  çıkmaktadır.  Belgeye dayanmayan kayıtlar VUK 228. maddesine göre bir bir sayılmıştır. Bu şekilde  ispat edici vesika istenmeyecek olan kayıtlar sadece  giderler yönündendir.  Bu nedenle,  yasada sayılan masraflar haricindeki  kalan alacak-borç ilişkileri,  hasılatlar, emanet hesaplar vb.  bunların  mutlak surette belgeye dayandırılması gereklidir.

1- Örf ve Teamüle Göre Bir Belgeye  Dayandırılması Alışılmış Olmayan Masrafların Durumu Nedir?

Örf ve teamüllere göre yapılan harcama için belge alınması mutad değilse (alışılagelmiş bir uygulama değilse) bu durumda yapılan  gider için belge istenmemektedir.  Bu gibi harcamalar için  ödeme yapılan kimsenin belge düzenleme  zorunluluğu ve sürekli mükellefiyeti olmaması halinde ortaya çıkabilmektedir. Uygulamada bu tür giderlere hamaliye, şehir içi toplu taşıma araçları, bahşişler vb. masraflar. Örneğin,  şehir içi toplu taşıma  giderleri, vapur ücretleri,  jeton, kent kart giderleri.(1)

2- Belgesinin Temini Mümkün Olmayan Giderler Nelerdir?

Bu gibi masraflar,  vesikalandırılması yani belgelendirilmesi çok uzun zaman aldığı ve birikmelere neden olabilecek cinsten harcamalara ilişkin masraflardır. Bu gibi masraflar için örnek vermek gerekirse otoyol,  vapur, şehir içi tren, köprü, tünel geçiş ücretleri örnek verilebilir.

Öte yandan, adi şekilde yollanan toplu mektuplar,  yılbaşı veya bayramlarda gönderilen tebrik kartları için yapılan harcamalar da bu kapsamda değerlendirilebilir.  Bu tür giderlerin  kanuni defterlerde  kayıtlandırılması sırasında  belge tarih ve numarası yazılamayacağı için  daha doğrusu  bu giderlerin belgesiz olması dolayısıyla defterlere kaydedilmekle birlikte giderleştirilmesi sırasında bunların açık  mahiyetine yazılması  gereklidir.(2)

3- Vergi Yasalarına Göre Götürü Olarak Tespit Edilen Masraflar Nelerdir?

Bazı vergi kanunları ile mükelleflere,  herhangi bir belgeye dayanmadan hasılatın belli bir oranında veya fix  olarak gider kaydetmeleri olanağı verilebilmektedir.  Götürü olarak kaydedilen masraf adı verilen bu uygulamaya en sık  GVK’nunda görülebilmektedir.

4369 sayılı kanunla  değiştirilmeden  önce GVK’nun 68.   maddesinin 10. bendine göre serbest meslek  erbabı, haberleşme ve ulaşım  gibi çeşitli giderlerine  karşılık olmak üzere yılda (1998 yılı için)  3.400.000 lirayı  geçmemek üzere gayri safi hasılatlarının %10’unu belgesiz  olarak  masraf  yazılabilmektedir. Bu bentte yapılan değişiklikten sonra    serbest meslek erbabı  belgesiz olarak ancak gerçek tutarları  ile yalnızca  “işle alakalı olarak şehir için yol, PTT ve odabaşı ücretleri” gibi çeşitli ücretleri gider yazabilecektir.(3) Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/vergi-hukukunda-tevski-mumkun-olmayan-harcamalara-ait-bordro/haber-18215

[1] Vergi idaresi  tarafından  bahşişleri belgesiz gider  yazılması  ilkesi kabul edilmemektedir.  Ayrıntılı bilgili için bkz. M.Maç – Sasaoğlu D.: “Belgelendirilmesi zorunlu olmayan harcamalar”, Maliye Postası, 1.8.1998, s.430

[2] Posta idaresi topluca yollanan adi gönderiler için  mükelleflere maktu bir bordro vererek bu bordroya bütün  isimlerin dökülmesini istemektedir.  Bu bordroya mükellef ve PTT idaresi tarafından karşılıklı  kaşe ve imza vurulmaktadır  daha sonra bu bordro topluca gelir yazılabilir. Bkz.  Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü’nün PTT İşletme Genel Müdürlüğüne yolladığı  14.06.1990 gün ve 57031 sayılı yazı.

[3] GVK, MD. 40/1  ve GVK GT Seri No 194. 

Perşembe, 12 Nisan 2018 07:43

Turmob Eksik Gün Duyurusu

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü

Sayı : 35158785-309-206.99-E.2551059

Tarih: 10/04/2018

Konu : Kadroya Geçirilen İşçilere Yapılacak Fark Ödemeler

GENEL YAZI

30 Mart 2018 tarihli, 30376 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik ile söz konusu Yönetmeliğe eklenen “geçiş işlemi yapılıncaya kadar ödenecek fiyat farkı” başlıklı geçici 5 inci madde ile,

“375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 23 üncü maddesinin onbeşinci fıkrası gereğince süresi uzatılan ihale sözleşmelerinden (aynı kapsamda başka bir yükleniciden doğrudan temin yoluyla karşılananlar dahil olmak üzere), 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde yapılmış ve süresi söz konusu geçici 23 üncü maddenin birinci fıkrasında öngörülen geçiş işleminden önce ihale sözleşmesi ile birlikte sona eren toplu iş sözleşmeleri, kamu kurum ve kuruluşları itibarıyla geçiş işleminin yapıldığı tarihe kadar uygulanmaya devam edilir. Bu döneme ilişkin uygulanacak ücret zam oranları, Yüksek Hakem Kurulunca bağıtlanan toplu iş sözleşmelerindeki oranlar esas alınarak belirlenir ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca ilan edilir. Bunlardan kaynaklanan işçiliğe bağlı giderlerde oluşan artışlar kamu kurum ve kuruluşlarınca fiyat farkı olarak ödenir. Fiyat farkı kapsamında yapılacak ödemeler ve yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesinde kamu kurum ve kuruluşlarınca gerekli tedbirler alınır. Bu madde hükümleri, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 24 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki idareler bakımından da uygulanır”

Şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yayımlanan 5 Nisan 2018 tarihli “Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik Uyarınca Belirlenen Ücret Zam Oranları” başlıklı duyuru da;

“Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik, 30.03.2018 tarihli ve 30376 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Yönetmeliğin 1 inci maddesi uyarınca, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 23 üncü maddesinin onbeşinci fıkrası gereğince süresi uzatılan ihale sözleşmelerinden (aynı kapsamda başka bir yükleniciden doğrudan temin yoluyla karşılananlar dahil olmak üzere), 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde yapılmış ve süresi söz konusu geçici 23 üncü maddenin birinci fıkrasında öngörülen geçiş işleminden önce ihale sözleşmesi ile birlikte sona eren toplu iş sözleşmeleri, kamu kurum ve kuruluşları itibarıyla geçiş işleminin yapıldığı tarihe kadar uzatılmıştır.

Ayrıca uzatılan döneme ilişkin ücret zammının bu süreler için Yüksek Hakem Kurulunca bağıtlanan toplu iş sözleşmelerindeki oranların esas alınarak belirleneceği ve bu oranların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca ilan edileceği, hüküm altına alınmıştır.

Yüksek Hakem Kurulunca bu süreler için;

Süresi 3 aya kadar uzayan ihaleler için işçilerin günlük çıplak ücretlere %3 zam,

Süresi 2 aya kadar uzayan ihaleler için işçilerin günlük çıplak ücretlere %2 zam,

Uygulanması karar altına alınmıştır.”

Şeklinde açıklama yapılmıştır.

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin;

Aylık prim ve hizmet belgesinin düzenlenmesi, verilmesi ve saklanması başlıklı 102 nci maddesinin 6 ncı fıkrasının (a) bendinin 1 numaralı alt bendinde, 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre toplu iş sözleşmesi akdedilen işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi nedeniyle geriye yönelik ödenmesine karar verilen ücret farklarına ilişkin düzenlenmesi gereken ek aylık prim ve hizmet belgelerinin, toplu iş sözleşmesinin imzalandığı tarihini takip eden ayın 23’üne kadar, Kuruma, e-sigorta kanalıyla gönderilmesi veya kağıt ortamında verilmesi halinde yasal süresi içinde verilmiş kabul edileceği,

Sigorta primlerinin ödenme süresi ve erken ödeme başlıklı 108 inci maddesinin 5 inci fıkrasının (a) bendinin 1 numaralı alt bendinde, toplu iş sözleşmesi nedeniyle geriye yönelik ödenmesine karar veriler ücret farklarına ilişkin sigorta priminin toplu iş sözleşmesinin imzalandığı tarihi izleyen ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödenmesi halinde yasal süresi içinde ödenmiş kabul edileceği,

Öngörülmüştür.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca ilan edilecek olan fiyat farkına ilişkin duyurunun 5 Nisan 2018 tarihinde yapılmış olması nedeniyle duyurunun yapıldığı tarihi takip eden ayın 23 üne yani 23 Mayıs 2018 tarihine kadar ücret farklarına ilişkin ek aylık prim ve hizmet belgelerinin Kurumumuza verilmesi, karşılığı sigorta primlerinin de 31/5/2018 tarihine kadar ödenmesi halinde yükümlülükler yasal süresi içinde yerine getirilmiş olacaktır.

Bu kapsamdaki işverenlerimizin fark ücretlere ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerini, bu tarihe kadar kağıt olarak düzenleyip verebilmeleri veya e-bildirge sistemi üzerinden TİS farkları olarak göndermeleri mümkün bulunmaktadır.

Söz konusu tarihlerden sonra yükümlülüklerin yerine getirilmesi halinde aylık prim ve hizmet belgeleri nedeniyle idari para cezası, primlerin geç ödenmesi nedeniyle de gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanacaktır.

Bilgi edinilmesini, gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim.

9 Eylül 1981’den önce sigortalı olan ve yine 23 Mayıs 2002 itibarıyla 15 yıl sigortalılığı bulunan kadınlar 50 yaşında ve 3600 prim günüyle ‘yaştan emekli’ olabilir. Burada şartlar ilk sigortalılık tarihine göre değişir.

5 SORU 5 CEVAP

Soru: 60 yaşındayım, emekliliğime 5 yılım var. Yaştan emeklilik diye bir şey duydum. Bunu ne zaman hak ederim, emekli maaşım daha düşük mü olur? (Naciye Yı)

Cevap: Yaştan emeklilik şartları ilk kez sigortalı olunan tarihe göre farklılaşıyor. 9 Eylül 1981’den önce ilk kez sigortalı olmuş kadınlar ve yine 23 Mayıs 2002 itibarıyla 15 yıl sigortalılığı bulunan kadınlar 50 yaşında ve 3600 prim günüyle emekli olabilir.

1999 SONRASI ŞARTLAR YÜKSELİYOR

İlk kez 9 Eylül 1999 ve 30 Nisan 2008 arasında ilk kez sigortalı olan kişiler için yaştan emeklilikte 3 bin 600 gün prim yeterli olmuyor. Bu kişilerin yaştan emekli olabilmeleri için 4 bin 500 gün prim yani 12 buçuk yıl çalışmış olma, 25 yıl sigortalılık ve kadınsa 58, erkekse 60 yaşını doldurmuş olmaları gerekiyor. Yani yaştan emeklilik şartları herkes için farklı olabiliyor.

2- Eş Durumundan Tayin Kolaylaştı

Soru: Devlet memuruyum. Eşim memur değil, Kırşehir’de şirketi var. Eş durumu tayini isteyebilir miyim? (Aysen T)

Cevap: Memurların eş durumundan tayin istemeleri için eşlerinin de memur olmasına gerek yok. Bu konuda yapılan değişiklikle bu şart kaldırıldı. Dolayısıyla eşi SSK’lı çalışan veya kendi işini yapan bir memur da eş durumundan tayin isteme hakkına sahip. Ancak bu durumdaki kişiler için son iki yılda en az 360 gün prim yatırılmış olması gerekiyor. Ancak son iki yılda bir yıl prim yatırılmış eşler için memur olmasa bile tayin hakkı talep edilebiliyor.

3- Emekli Olan Taşerona Tazminat

Soru: Emekli olduktan sonra taşeron şirkette çalışıyordum. Kadro geçişi yapılmayınca şirket kapandı. Kıdem tazminatı mı alabilecek miyim? (Ekrem S)

Cevap: Kamuda taşeron işçilerin kadro geçişleri bitmek üzere. Ancak emekli olduktan sonra kamuda çalışma imkanı olmadığı için sizin gibi emeklilikten sonra çalışanlar kadroya geçirilemediler. İşten çıkartılmanız halinde kıdem tazminatınızın ödenmesi gerekir.

4-Taksitle Ödenirse Faiz İşler

Soru: 15 yıl, 3600 günle işten ayrılıyorum. İşveren kıdem tazminatımı taksitle ödemek istiyor. Peşin ödemek zorunda değil mi? (Kazım Ç)

Cevap: Kıdem tazminatı genel olarak peşin ödenmelidir. Ancak işçi ve işverenin anlaşması halinde taksitle ödenmesi de mümkündür. Bu durumda taksitle ödenecek kıdem tazminatına gecikme faizi ödeme tarihinde hesaplanır. İşçinin faiz talep edebilmesi için ödemelere ihtirazi kayıt koyması gerekir.

5- İki Ölüm Aylığı Birlikte Alınmaz Birini Tercih Etmeniz Gerekiyor

Soru: İlk eşim 20 yıl önce vefat etmişti. İlk eşimden dolayı ölüm aylığı alıyordum, yeniden evlenince bu aylık kesildi. İkinci eşim de 2 yıl önce vefat etti. İki eşimden de ölüm aylığı alabilir miyim? (Gonca K)

Cevap: İlk eşinizden ölüm aylığı kesildikten sonra ikinci kez evlendiğiniz için, ikinci eşiniz vefat ettiği için ölüm aylığına hak kazanmış olsanız bile iki ölüm aylığını birlikte alamazsınız. Yalnızca tercih ettiğiniz aylığı alabilirsiniz. Dolayısıyla iki eşinizden dolayı ölüm aylığı birlikte ödenmez, yalnızca bir aylığı alabilirsiniz. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/3600-gun-primi-doldurana-50-yasinda-emeklilik-firsati/haber-725405

1972 doğumluyum ilk defa 1993 yılında sigortalı oldum. Askerlikten sonra engelli olarak vergi indirim belgesi aldım %49 oranında engelliğim var. Size gönderdiğim gün dökümlerimle avantajlı engelli emeklisi ve aylığı alma imkanım var mı? Engelli okur

Okurumuz 1993 girişli olup %49 vergi indirim belgesi ile birlikte;16 yıl 3760 günle emekli olunur.

Engelli indirimi olmaması halinde 25 yıl 54 yaş 5675 günle emekli olunur.

Bu durumda okurumuz sigortalılık süresi ve günü hem engellik için hem de normal sigortalılık için doldurmuştur, sadece yaşa takılmıştır.

Bu durumda emeklilik için engelli şartında yaş aranmadığı için onu kabul edecektir.

YIL

GÜN

1999

1482

2000-2008/10

2428

2008/10-Sonrası

2761

6671

 

YIL

ABO

1999

70%

2000-2008/10

60%

2008/10-Sonrası

37,06%

 

YIL

KAZANÇ

1999

9475

2000-2008/10

OGK:22,65

2008/10-Sonrası

OAK:3073,5

 

YIL

ENGELLİ ABO KOŞULU

1999

Özel koşullara göre Gösterge Tablosundan bağlanan aylığın oranı % 60 ın altında olmayacaktır. Özel koşullara göre aylığa hak kazananlar için indirim uygulanmayacaktır.

2000-2008/10

Özel koşullara göre hak kazanılan yaşlılık aylıklarında bu oran % 60 ın altında olamaz

2008/10-Sonrası

(5510, geçici m.10/IV) ABO %30 Az olmaz.

Bu durumda emekli aylığı engelli kişi için hesaplandığında ,

1999 öncesi alt sınır aylığı ve 2008/09 göre Alt sınır aylığı kontrolü yapıldığında alt sınıra göre hesaplanmıştır.

2008/10 Aylık hesabında ise alt sınır aylığının üzerinde aylık  hesaplandığı için gerekli hesaplamalar yapılarak emekli olması halinde ek ödeme dahil:1.364,84 TL.

NORMAL EMEKLİ OLMASI HALİNDE

YIL

ABO

1999

70%

2000-2008/10

51%

2008/10-Sonrası

37,06%

Yaş koşulu olmaz ise emekli olmasında diğer koşullar aynı kalırsa emekli aylığı da aynı olacaktır.

VEDAT İLKİ

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=9085

Perşembe, 12 Nisan 2018 07:27

Atfen Suç Tespiti

Naylon fatura deyişi, aslında hukuki olmayan bir deyiştir. Naylon faturanın hukuktaki adı, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir. Bu kavramların tanımı, Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) 359. maddesinde yer almıştır. Anılan maddeye göre sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge; muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge ise gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgedir. Bu tür belge kullanımlarında uygulanacak idari para cezası aynı olmakla birlikte, hürriyeti bağlayıcı ceza her iki tür belge için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bu sebeple, vergi inceleme raporlarında ve iddianamelerde, bu ayırıma dikkat edilmesi, fiilin hangi tür belge kapsamında görüldüğünün delilleri ile açıklanması gerekmektedir.

Ancak uygulamada, bu türlerde belge kullananların saptanmasına ve haklarında tarhiyat yapılmasına yönelik olarak hazırlanan inceleme raporlarında, yeterli titizliğin gösterildiğini söylemek zordur. Bir mükellefle ilgili en ufak bir olumsuzlukta (adres değişikliğini bildirmeme, ortaklara ulaşamama, ticareti terk etmiş olma, şirket devredilip yeni ortakların bir süre sonra ortadan kaybolması vb.) o mükellefin baştan beri sahte belge üretmekle iştigal ettiği kabul edilmektedir. Bildiğim bir olayda ulaşılamayan ve defter ve belge ibraz etmeyen 6 yıllık bir şirketin baştan beri sahte belge düzenlemekle iştigal ettiği ve bu maksatla kurulduğu ileri sürülerek yazılmış rapora istinaden kullanıcılara raporlar yazıldı. Kullanıcılardan biri uzlaşma aşamasında, bunun böyle olamayacağını çünkü düzenleyen şirketle ilgili kredi borçları ile ilgili bankaların takipler yaptığını, şirketin 3 kamyonunu haczedip sattırdıklarını belgeleyerek, taraflar arası ticaretin o döneme denk geldiğini kanıtlayarak iyi bir şekilde uzlaştı. Davaya gitse kesin kazanırdı. Çünkü sadece sahte belge üretmek için kurulan hiçbir şirketin kredi borcu ve üç kamyonu olmaz.

Özellikle bir mükellefin anılan türde belgeler düzenlediğinin tespit edildiği hallerde, o mükellef hakkında yazılan Raporlara atıf yapılmak suretiyle, bu mükelleften belge alan herkes için seri halde ve sadece söz konusu belgenin deftere kaydedildiğini saptayan bir tutanağa dayanılarak, taraflar arası ticari ilişki ve ödeme şekli incelenmeksizin Raporlar üretilmektedir. Söz konusu mükelleften belge alanlara, sadece diğer rapora atıfla yazılan rapor tebliğ edilmekte, hatta diğer raporda belgelerin niçin sahte kabul edildiği bile yazılmamaktadır.

Atıf yapılan raporun tebliğ edilmemesi, önce İdarenin kişilere karşı bütün işlemlerini gerekçelendirmesi zorunluluğunu ihlal etmektedir. Başka raporlara atıf yapılarak düzenlenen Raporların, atıf yapılan rapor eklenmeksizin tebliğ edilmesi, Vergi Usul Kanunu'nun ikmalen ve re’sen tarh işlemlerini içeren vergi /ceza ihbarnamesinin tebliğinde ayrıca bu ihbarnamenin dayanağını oluşturan İnceleme raporu veya takdir Komisyonu kararının da tebliğ edilmesini de zorunlu kılan 35/son ve 366/son maddelerine de aykırı bir durum yaratmakta, yapılan tebliği usulsüz kılmaktadır.

Bu şekilde atıf yapılan rapor eklenmeksizin tebliğ, işlem temelinin gizlenmesi kadar, ceza açısından da suçun bütün unsurları ile saptanıp saptanmadığının da delillendirilememesi anlamını taşımaktadır. Bu husus ise mükelleflerin yargı önünde savunma haklarını kısıtlamakta, vergi veya ceza yargısında doğal olarak yargıç, atıf yapılan raporlara erişmeye çalışmaktadır. Bu çaba ise bir sürü gereksiz yazışma ve zaman kaybına yol açmaktadır.

Atıf yapılan Raporla, belgelerin niçin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı kabul edildiğinin işleme muhatap olan kişi ile yargıç tarafından bilinmesi, işlemlerin hukuka uygunluğunun sağlanması ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesinin yaşama aktarılabilmesi açısından son derece önemlidir. Burada, atıf yapılan Raporun tebliğ edilmemesi, vergi mahremiyeti gibi konu ile ilgisi olmayan bir gerekçeye dayandırılamaz.

Öte yandan, sahte veya yanıltıcı belge düzenlediği iddia olunan kişi ile bu belgeyi kullanan kişi arasındaki ilişki birçok halde incelenmeyerek, sadece atıfla yetinilmektedir. Bu da, atıf yoluyla yazılan Raporu, hukuki açıdan sakatlamaktadır. Zira komisyon karşılığı fatura düzenlediği kabul olunan bir kişinin dahi kestiği bütün faturaların bu kapsamda olup olmadığının, yanılgınlığı ileri sürülen faturaya bağlı mal hareketini belgeleyen sevk irsaliyesinin bulunup bulunmadığının, para hareketini belgeleyen çek veya banka dekontu gibi belgelerin olup olmadığının ve en önemlisi envanter kayıtlarının, mal veya hizmetin akıbetinin ayrıca incelenmesi gerekmektedir.
Atıf yapılan rapordaki düzenlenen belgeleri yanıltıcı veya sahte olarak nitelendirme sebebi, aslında birçok halde, sadece belge düzenleyen hakkında işlem yapılmasını gerektirmekte, taraflar arası ticari ilişki ayrıca incelenmeden belgeyi kullanan hakkında işlem yapılmasını mümkün kılmamaktadır. Örneğin belgeyi düzenleyenin adresinde bulunamaması, KDV beyannamelerini vermemiş olması veya sadece vergi incelemesi yapma yetkisi bulunmayan kolluk kuvvetleri tarafından alınan ifadeye dayanılarak tanzim olunan raporlar bu niteliktedir ve bu raporlara atfen inceleme raporu düzenlenmesi olanaklı değildir.

Bu noktada ileri sürülen vergi mahremiyeti gerekçesi ise, tutarlı bir gerekçe olmaktan uzaktır. Hakkında sahte belge düzenlediği iddia olunan kişiye ait raporu vergi mahremiyeti gerekçesi ile gizleyerek, bu rapora dayanılarak suçlanan diğer kişilerin savunma hakları kısıtlanamaz.
NOT : Bu yazımı daha önce yayınlamıştım. Ancak atıf yoluyla suç isnadı içeren raporların sayısı yine artmıştır. Maliye Bakanlığı'nca bir iç genelge ile ortadan kaldırılabilecek bu soruna, Vergi Konseyi Vergi Usul Hukuku üzerinde çalışırken tekrar gündeme getirmek istedim. Bumin Doğrusöz

https://www.dunya.com/kose-yazisi/atfen-suc-tespiti/411160

Perşembe, 12 Nisan 2018 07:24

Spor Kulüplerine Vergi İadesi Teşviği

Bilindiği üzere, 27 Mart 2018 tarihli 2. mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 7103 sayılı “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile yapılan düzenlemeler arasında amatör sporun gelişimini teşvik etmeyi amaçlayan düzenlemeler de bulunmaktadır.

Anılan kanunun 35. maddesiyle, 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna “Sporcu Ücretlerinden Tevkif Yoluyla Alınan Gelir Vergisinin İadesi” başlığı altında 12. ek madde eklenmiştir.

Anılan düzenlemeyle; amatör spor dallarının desteklenmesi amacıyla;

- Spor Genel Müdürlüğü,

- Türkiye Futbol Federasyonu ve bağımsız spor federasyonlarına,

tescil edilmiş olan ve Türkiye’de faaliyette bulunan spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri tarafından sporculara yapılan ücret ödemeleri üzerinden kesilen gelir vergisi tutarının kanuni süresi içerisinde beyan edilip ödenmesinden sonra, bu kesintilerin amatör dallardaki sporcular, antrenörler ve diğer personelin giderlerine harcanması kaydıyla iade edilmesi öngörülmektedir.

Anılan kanun maddesi 1 Mayıs 2018 tarihinde yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla, 1 Mayıs 2018 tarihinden sonra,

- Spor kulüpleri
ve
- Sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri,

sporculara ödenen ücretlerden tevkif ettikleri gelir vergilerini ilgili vergi dairesine kanuni süresinde Muhtasar Beyanname ile beyan edecekler ve ödeyeceklerdir.

İlgili spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri bankalarda özel bir hesap açacaklar ve bu hesap bilgilerini vergi dairesine bildireceklerdir.

Ödenen bu gelir vergileri, vergi dairesi tarafından 5 işgünü içinde bankalarda açılmış olan bu hesaplara yatırılarak red ve iade edilecektir. (Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 23. maddesi hükmüne göre; tahsil edilip de kanuni sebeplerle reddi icabeden amme alacakları, istihkak sahiplerinin reddiyatı yapacak olan amme idaresine olan muaccel borçlarına mahsup edilmek suretiyle reddolunur. Ancak, spor kulüplerine iade edilecek bu tutarlardan, spor kulüplerinin amme borcu varsa, bu borca mahsup yapılmadan ödeme yapılacaktır. Başka bir deyişle; kulübün vergi ve buna bağlı borçları olsa bile bu vergi iadesi yapılacaktır.)

Vergilendirme dönemi aylık olan spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri, ilk olarak Mayıs 2018 döneminde sporculara ödenen ücretlerden kestikleri gelir vergilerini Haziran 2018 ayında Muhtasar Beyanname ile beyan edip ödeyeceklerdir. Dolayısıyla, anılan ödemelerinden 5 iş günü sonra, söz konusu tutarlar, vergi dairesi tarafından banka hesaplarına yatırılacaktır.

İade alınan tutarların kullanılabileceği harcamalar

Özel hesaba aktarılan tutarlar aşağıdaki harcamalar dışında kullanılamayacaktır:

  1. a) Amatör spor dallarında sportif faaliyet gösteren sporculara, bunların çalıştırıcılarına ve diğer spor elemanlarına yapılan ücret ve ücret sayılan ödemeler (Bu hesaptan yapılan ödeme, her bir sporcu, çalıştırıcı ve diğer spor elemanları için yıllık olarak 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 103'üncü maddesinde yazılı tarifenin üçüncü gelir diliminde yer alan ve ilgili yılda ücretler için geçerli olan tutarın üç katını-2018 yılı için 360 bin TL’yi aşamaz.),
  2. b) Yukarıdaki bend kapsamındaki sporcu, çalıştırıcılar ve diğer spor elemanlarının, sportif faaliyetlerine ilişkin iaşe, ibate, seyahat, sağlık, eğitim-öğretim harcamaları ile amatör spor dallarına ilişkin hazırlık kampları, müsabaka, malzeme ve ekipman, federasyon vize, lisans, tescil ve katılım harcamaları.

Özel hesaba aktarılan iade tutarları ile bu hesaptan yapılan harcamalar, gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gelir, gider, indirim veya maliyet olarak dikkate alınamayacaktır.
Özel hesaptan amaç dışı kullanılan vergi iadeleri, amaç dışı kullanıldığı vergilendirme dönemine ilişkin gelir (stopaj) vergisi olarak, özel hesap açılan mükellef adına 213 sayılı Kanundaki esaslara göre vergi ziyaı cezası kesilerek tarh edilecek ve gecikme faizi hesaplanacaktır.

Özel hesapta yer alan tutarlar rehn edilemeyecek ve haczedilemeyecektir. Ancak bu tutarlar, amaç dışı kullanım nedeniyle gelir (stopaj) vergisi olarak tarh edilen vergi, ceza ve gecikme faizleri olduğu takdirde, onlara mahsup edilebilir ya da vergi dairesince haczedilebilir.
Özel hesabın oluşturulması, idaresi, bu hesaba aktarılan tutarların kullanılması ve denetlenmesi ile maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye, Maliye Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı müştereken yetkili olup, anılan bakanlıklar tarafından belirlenecek uygulama usul ve esasları tebliğle açıklanacaktır.

Öte yandan, anılan düzenleme yürürlüğe girdiği 1 Mayıs 2018 tarihinden sonraki dönemlerde sporculara yapılacak ödemeler üzerinden stopaj suretiyle kesilip ödenecek vergiler için uygulanacak olup, anılan tarihten önceki dönemlerde sporculara yapılmış ödemeler üzerinden kesilmiş vergiler için uygulanamayacaktır. Dolayısıyla, geçmiş dönemlerde ortaya çıkmış bu tür vergi borçları varsa, anılan tutarlar için, yukarıda açıklanan hüküm kapsamında bir işlem yapılmayacaktır. Böyle bile olsa, anılan düzenleme, genel olarak borç çıkmazında olan pek çok spor kulübü için önemli bir nefes alma imkanı yaratabilecektir. Akif Akarca/Dr. Mehmet Şafak

https://www.dunya.com/kose-yazisi/spor-kuluplerine-vergi-iadesi-tesvigi/411161

Başkanlığımızın https://intvd.gib.gov.tr ekranlarından “ E- Beyanname Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi Defter Bilgileri Girişi” alanından Ticaret Sicil Müdürlüklerinde yapılan defter tasdik bilgilerinin giriş işleminin yapılması mümkün bulunmaktadır. Ancak, (https://intvrg.gib.gov.tr) adresindeki ekranından Ticaret Sicil Müdürlüklerinde yapılan defter tasdik bilgilerinin giriş işlemi, Nisan ayı içerisinde yapılacak düzenlemeden sonra yapılabilecektir.

7 Nisan 2018 tarihli ve 30384 sayılı Resmi Gazete’de Özel Tüketim Vergisi (I) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 3) yayımlandı.

Bu Tebliğ ile yapılan düzenlemeler özetle aşağıdaki gibidir.

1) ÖTV (I) Sayılı Liste Uygulama Tebliğinde yer alan G.T.İ.P. numaraları güncellenmiştir.

Hatırlanacağı üzere, 28 Mart 2018 tarihli Resmi Gazete’nin 2. Mükerrerinde yayımlanan 7103 sayılı Kanun ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli listeler güncellenmiştir.

Bu Tebliğ ile yukarıdaki düzenleme doğrultusunda yenilenen G.T.İ.P. numaraları nedeniyle, ÖTV (I) Sayılı Liste Uygulama Tebliğinde yer alan bazı G.T.İ.P. numaraları güncellenmiştir.

2) İhraç kaydıyla teslim aldıkları malları yasal süresi içinde mücbir sebepler veya beklenmedik durumlara bağlı olarak ihraç edemeyen ihracatçılara 3 ay ek süre verilebilecektir.

Tebliğ ile yapılan aşağıdaki düzenlemeler doğrultusunda, ihraç kaydıyla teslim aldıkları malları yasal süresi içinde mücbir sebepler veya beklenmedik durumlara bağlı olarak ihraç edemeyen ihracatçılara, talepleri doğrultusunda 3 ay ek süre verilebilecektir.

Buna göre, Özel Tüketim Vergisi (I) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği’nin “II- İSTİSNALAR VE VERGİ İNDİRİMİ” başlıklı bölümünün;

a)İhraç Kaydıyla Yapılan Teslimlerde Süre” başlıklı (Ç/2.1.) alt bölümünün dördüncü paragrafı yürürlükten kaldırılmış,

Yürürlükten kaldırılan paragraf:

Bu çerçevede, Özel Tüketim Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca ihraç kaydıyla teslim edilen malların ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ihraç edilmemesi halinde, ilgili vergi dairesinden KDV uygulaması açısından ek süre alınmış olsa dahi, tecil edilen ÖTV gecikme zammı (mücbir sebeplerin varlığı halinde tecil faizi) ile birlikte ÖTV mükellefinden tahsil edilir.”

b) Üçüncü paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş;

Eski düzenleme:

Yeni düzenleme:

Diğer yandan ihraç kaydıyla teslimlerde KDV yönünden tecil-terkin uygulamasına ilişkin Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde, ihracatın mücbir sebepler veya beklenmedik durumlar nedeniyle üç ay içinde gerçekleştirilememesi halinde, en geç üç aylık sürenin dolduğu tarihten itibaren 15 gün içinde başvuran ihracatçılara, Maliye Bakanlığınca veya Bakanlığın uygun görmesi halinde vergi dairelerince üç aya kadar ek süre verilebileceğine dair hüküm bulunmasına rağmen, Özel Tüketim Vergisi Kanununda bu yönde bir hüküm yoktur.

“İhraç kaydıyla teslim aldıkları malları yasal süresi içinde mücbir sebepler veya beklenmedik durumlara bağlı olarak ihraç edemeyen ihracatçıların ek süre talepleri ilgili vergi dairesi başkanlığı/defterdarlık tarafından Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (II/A-8.6) bölümünde yapılan açıklamalara göre değerlendirilir.”

c) İhraç Kaydıyla Satılan Malların İadesi (Ç/2.2.) alt bölümünde yer alan “gerek Kanunda belirtilen yasal süre içerisinde (üç ay) gerekse bu süre” ibaresi “bu uygulamanın (2.1.) bölümünde belirtilen süreler içerisinde veya bu süreler” şeklinde değiştirilmiştir.

3) İhraç malı taşıyan araçlara vergisiz motorin teslim edebilecek sınır kapıları listesi Tebliğde güncellenmiştir.

Bilindiği üzere, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 7/A maddesi ile bazı motorinlerin, Bakanlar Kurulunca belirlenen sınır kapılarında, Gümrük Kanununun ihracat rejimi kapsamında yurtdışına çıkarılacak eşyayı taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların depolarına (araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposu miktarlarını aşmamak kaydıyla) yalnızca yurt dışına çıkışlarda teslimi ÖTV’den istisnadır.

Bu Tebliğ ile ÖTV Kanununun 7/A maddesine ilişkin olarak en son yayımlanan ve sınır kapılarını belirleyen 2017/10467 Sayılı Karar (İhraç Malı Taşıyan Araçlara Motorin Tesliminde Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi İstisnası Uygulanacak Sınır Kapılarına İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar) eki bu Tebliğe eklenmiştir.

Söz konusu Tebliğe aşağıdaki bağlantı yoluyla ulaşabilirsiniz.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Serbest bölgelerde Sosyal Güvenlik ve İş Hukuku uygulamaları Serbest bölgeler, bir ülkenin ticaret düzenlemelerinin ve gümrük vergilerinin tam…
  • KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDERLER NE ZAMAN İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ MATRAHINA DAHİLDİR? İşletme döneminde gerek komple yatırımdan gerekse tevsi yatırımdan elde edilen…
  • 2025 HESAP DÖNEMİ ÖDENECEK KURUMLAR VERGİSİ A) Asgari Kurumlar Vergisi Hesabı* Asgari Kurumlar Vergisi Matrahı= Ticari…
Top