Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Cumartesi, 29 Eylül 2018 13:07

Vergi Borcunda Kesinleşme Nedir ?

bir vergi borcu normal vade tarihinde, mevzuata uygun olarak ödenmediği takdirde kesinleşir.(1) Kesinleşme hukuki anlamda, alacağın varlığının hukuk düzeninde çekişmeli olmaması veya çekişmeli hale gelme ihtimalinin bulunmaması gerekir.(2)

Vergi hukuku uygulamasında kesinleşme kavramı, beyanname ile beyan edilen vergiler beyan edildiği tarihte tahakkuk fişi üzerinde yer alan vadenin bitiminden sonra kesinleşir. Eğer, tahakkuk fişine karşı dava açılmış ise ve "yürütmenin durdurulması" talep edilmesi halinde kesinleşme mümkün değildir.

Örnek, mükellef (a)'ya 31.03.2016 tarihinde tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnamesine karşı 15.04.2016 tarihinde uzlaşma talep etmiştir. Uzlaşma komisyonu, mükellefe 30.04.2016 günü uzlaşma için davet etmiştir. 30 Nisan tarihinde uzlaşma vaki olmuştur. Bu durumda, üzerinde uzlaşılan vergi ve cezalar için tutanak üzerine vergi dairesi tarafından tahakkuk fişi ile ödeme vadesi 31.05.2016 olarak belirlenmiştir. Ödeme, 31.05.2016 tarihinde yapılmadığı takdirde gecikme zammı olarak üzerinde uzlaşılan vergi ve cezalar tahsil edilecektir. Bu örnekte, kesinleşme tarihi; 30.04.2016 günüdür.

Diğer taraftan, İkmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergiler ile kesilen vergi cezalarına ilişkin düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesinin tebliği üzerine,

a) Süresi içerisinde dava açılmamış olması veya dava açılmış olmakla birlikte yargılama aşamalarının son bulması halinde kesinleşme söz konusu olabilir.

b) Uzlaşma hükümlerinden faydalanarak uzlaşma kararı üzerine, düzenlenen tahakkuk fişinin üzerinde yer alan vadenin dolması halinde kesinleşmeden söz edilir.

Vergi hukukunda tahakkuk kavramı, bir verginin tarh ve tebliğ edilmesi üzerine ödenmesi gereken safhaya gelmesi tahakkuk olarak özetlenebilir.(3) Kesinleşme kavramı ise, idare yargılama hukukunda daha çok kullanılmaktadır.

Örneğin; kendisine vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edilen mükellef (b)'ye ihbarname 01.05.2016 tarihinde tebliğ olunmuştur. Mükellef, bu ihbarnameye karşı 31.05.2016 tarihine kadar 213 sayılı VUK md. 376 hükmüne göre indirim talep etme dilekçesi vermeyi planlamıştır. Bu durumda, ödeme 1/3 indirimli olarak 30.06.2016 tarihine kadar yapılması gerekir. Özetle, ihbarnameye karşı (30) gün içerisinde itiraz / dava açma ve ikinci (30) gün içerisinde de ödeme yapılacaktır. Bu örnekteki kesinleşme tarihi 30.06.2016 günüdür.
Mükellef dilerse, bu örnekte 213 sayılı VUK md. 376 hükmünden cayıp, dava açtığı takdirde kesinleşme vergi mahkemesi kararına göre belirlenecektir.

Diğer taraftan, vergi cezasına karşı ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren (30) gün içerisinde dava açılmadığı takdirde dava açma süresinin sonunda ceza tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş olur. (Bkz. 213 sayılı VUK md. 377)

Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde, verginin tahsili tahakkuku da içerir. Bu durumda, kesinleşme tahakkuka göre belirlenecektir. (Bkz. 213 sayılı VUK md. 24)

Vergi alacağının tahakkuku ile kesinleşmesi genellikle aynı zamanlarda gerçekleşmek ile birlikte farklı olan durumlarda da mevcuttur.

Örneğin; ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergi ve kesilen cezalar vergi/ceza ihbarnamesiyle mükelleflere tebliğ edilmekte, mükelleflerce ilk derece mahkemesi olan vergi mahkemesinde dava konusu yapılabilmekte ve vergi mahkemesince de bu cezalı tarhiyatların onanması (davayı reddetmesi) halinde bir üst yargı merciine itirazen veya temyizen başvurulabilmektedir.

İtiraz/temyiz incelemesi Bölge İdare Mahkemesi/Danıştay'da devam eden vergi ve cezalara ilişkin tarhiyatlar, vergi mahkemesi kararının vergi dairesine tebliği üzerine tebliğ tarihi itibarıyla 213 sayılı Kanunun 112'nci maddesine göre gecikme faizi hesaplanarak "tahakkuk" ettirildiği halde, bir üst yargı merciinde yargılamanın devam etmesi nedeniyle bu alacakların "kesinleşmiş alacak" olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

İdari para cezalarının kesinleşmiş alacak olabilmesi için idari yaptırım kararlarına karşı süresi içerisinde dava açılmaması veya dava açılması olmakla birlikte yargılama aşamalarının son bulması gerekmektedir.

Ecrimisillerin kesinleşmiş alacak olarak değerlendirilebilmesi için ecrimisil ihbarnamesi/ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin tebliği üzerine süresi içerisinde dava açılmamış olması veya dava açılmış olmakla birlikte yargılama aşamalarının son bulması gerekmektedir. Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/vergi-borcunda-kesinlesme-nedir-/haber-21818

____________________________

1- İlgili olarak bkz. 213 sayılı VUK md. 112

2- Ayrıntılı açıklamalar için, bkz. ÖZYER M. Ali, “Vergi Usul Kanunu Uygulaması”, Maliye Hesap Uzmanları, 6. Baskı, Temmuz 2014, s.197 - 204

3- Bkz. 213 sayılı VUK md. 22

Kısmi Süreli (Part Time) İş Sözleşmesiyle Çalışan İşçinin Yıllık Ücretli İzin Hakkı Var Mıdır?

4857 Sayılı İş Kanununun 13. maddesine göre kısmi süreli (part time) iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmî süreli (part time) olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz. Kısmî süreli (part time) çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir. Yıllık ücretli izin, ücret veya paraya ilişkin bölünebilir bir menfaat olmadığından, çalışılan süreye orantılı olarak değil, tam olarak kullandırılmalıdır.

4857 Sayılı İş Kanununun 53. Maddesine dayanılarak çıkarılan Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğinin “Kısmi Süreli ve Çağrı Üzerine Çalışmalarda Yıllık Ücretli İzin” başlıklı 13. maddesine göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışanlar yıllık ücretli izin hakkından tam süreli çalışanlar gibi yararlanır ve farklı işleme tabi tutulamaz. Kısmi süreli çalışan işçilerle tam süreli çalışan işçiler arasında yıllık izin süreleri ve izin ücretleri konularında bir ayrım yapılamaz.

Kısmi Süreli (Part Time) İş Sözleşmesiyle Çalışan İşçi Yıllık Ücretli İzne Hak Kazanmak İçin Haftada Kaç Gün Çalışmalıdır?

Kısmi çalışma (part time) ister haftanın bir veya bazı günlerinde çalışma şeklinde gerçekleşsin, ister her gün birkaç saat çalışma şeklinde olsun, işçi işyerinde çalışmaya başladığı tarihten itibaren bir yıl geçince yıllık ücretli izin hak eder (Yargıtay 9. HD. 4.06.2001 gün 2001/6848 E, 2001/9525 K). Yani kısmi süreli (part-time) iş sözleşmesiyle çalışan işçi haftada bir gün dahi çalışsa bir yılını doldurduğunda yıllık ücretli izni hak eder.

Kısmi Süreli (Part Time) İş Sözleşmesiyle Çalışan İşçinin Yıllık Ücretli İzni Kaç Gündür?

4857 Sayılı İş Kanununun “Yıllık Ücretli İzin Hakkı ve İzin Süreleri” başlıklı 53. maddesine göre işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi; bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden, beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden, onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden az olamaz.  Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz. Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir. Kısmi süreleri iş sözleşmeleriyle çalışan işçilerin yıllık ücretli izin süresi tam süreli işçilerle aynıdır.

Kısmi Süreli (Part Time) İş Sözleşmesiyle Çalışan İşçi Yıllık Ücretli İznini Hangi Günlerde Kullanır?

4857 Sayılı İş Kanununun 53. Maddesine dayanılarak çıkarılan Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğinin “Kısmi Süreli ve Çağrı Üzerine Çalışmalarda Yıllık Ücretli İzin” başlıklı 13. Maddesine göre kısmi süreli ya da çağrı üzerine iş sözleşmesi ile çalışanlar iş sözleşmeleri devam ettiği sürece her yıl için hak ettikleri izinleri, bir sonraki yıl izin süresi içine isabet eden kısmi süreli iş günlerinde çalışmayarak kullanır.

Örneğin 21.12.2015 tarihinde işe başlayan ve haftada üç gün (Pazartesi, Salı ve Çarşamba) çalışan bir işçi 21.12.2016 tarihinde 14 gün yıllık ücretli izin hak edecektir. Bu işçi 02.01.2017 tarihinde yıllık izne ayrılmak isterse 02.01.2017 – 15.01.2017 tarihleri arasında yıllık izinli olacak ve 16.01.2017 tarihinde işbaşı yapacaktır. Yani işçi bu 14 günlük süreye isabet eden toplam 6 işgününde çalışmamış olacaktır.

Kısmi Süreli (Part Time) İş Sözleşmesiyle Çalışan İşçinin Yıllık İzin Ücreti Nasıl Hesaplanır?

Yıllık ücretli izin ücretinin hesaplanmasında esas alınacak ücret işçinin kısmi çalışma karşılığı aldığı ücret olacaktır (Yargıtay 9. HD. 20.11.2008 gün 2007/31344 E, 2008/31565 K).

Örneğin haftada üç gün (Pazartesi, Salı ve Çarşamba) çalışan ve günlük ücreti 100 TL olan bir işçi 02.01.2017 tarihinde yıllık izne ayrılıp 15.01.2017 tarihine kadar izin kullandığında toplam 6 çalışma gününde izin kullanmış olacağından 600 TL yıllık ücretli izin ücretine hak kazanacaktır.

Kısmi Süreli (Part Time) İş Sözleşmesiyle Çalışan İşçinin Yıllık Ücretli İznine Hangi Süreler Eklenir?

4857 Sayılı İş Kanununun “Yıllık Ücretli İzin Uygulaması” başlıklı 56 maddesine göre yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz.

4857 Sayılı İş Kanununun “Hafta Tatili Ücreti” başlıklı 46.maddesine göre, 63. Maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir. Kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçilerin hangi hallerde hafta tatiline hak kazanacağını Kısmi Süre (Part Time) İşçilerin Hafta Tatili Hakkı isimli yazımızdan inceleyebilirsiniz. Eğer kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçi hafta tatiline hak kazanmışsa yıllık ücretli izin süresine isabet eden hafta tatili günleri izin süresine eklenecektir.

Örneğin 01.06.2015 tarihinde işe başlayan ve haftanın altı günü günde iki saat çalışan bir işçi 01.06.2016 tarihinde 14 gün yıllık ücretli izin hak edecektir. Bu işçi 02.01.2017 tarihinde yıllık izne ayrılmak isterse 02.01.2017 – 17.01.2017 tarihleri arasında yıllık izinli olacak ve 18.01.2017 tarihinde işbaşı yapacaktır. Yani izin süresine isabet eden iki hafta tatili işçinin yıllık ücretli izin süresine eklenecektir.

Kısmi süreli (part-time) iş sözleşmesiyle çalışan işçilerin yıllık ücretli izin sürelerine isabet eden çalışma günlerine rastlayan Ulusal Bayram ve genel tatil günleri izin sürelerine eklenecektir.

Örneğin 01.06.2015 tarihinde işe başlayan ve haftada üç gün (Pazartesi, Salı ve Çarşamba) çalışan bir işçi 01.06.2016 tarihinde 14 gün yıllık ücretli izin hak edecektir. Bu işçi 22.08.2016 tarihinde yıllık izne ayrılmak isterse 30 Ağustos çalışma günü olan Salı gününe denk geldiği için 22.08.2016 – 05.09.2016 tarihleri arasında yıllık izinli olacak ve 06.09.2017 tarihinde işbaşı yapacaktır. Yani işçi bu 15 günlük süreye isabet eden toplam 6 işgününde ve 1 Ulusal Bayram ve genel tatil gününde çalışmamış olacaktır.

http://www.calismamevzuati.com/2017/01/kismi_sureli_part_time_iscinin_yillik_ucretli_izin_hakki_haber136-html/

Cumartesi, 29 Eylül 2018 11:22

Konkordato İle İlgili Süreler

   
KANUN MADDESİ  AÇIKLAMA SÜRE
286 Konkordato talebine eklenecek belgeler başlıklı 285. Maddede belirtilen mali tabloların başvuru tarihinden itibaren en fazla olacağı süre 45 gün
287/1 Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286 ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde geçici mühlet kararını vereceği süre Derhal
287/2 Konkordato işlemlerinin başlatılması alacaklılardan biri tarafından talep edilmişse, borçlunun 286 ncı maddede belirtilen belgeleri ve kayıtları mahkemenin vereceği süre  Mahkemenin vereceği makul süre
287/4 Geçici mühletin süresi 3 ay
287/4 Mahkemenin geçici mühlet süresi olan bu üç aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komiserin yapacağı talep üzerine geçici mühleti uzatabileceği süre. Mahkeme geçici süreyi en fazla iki ay daha uzatabilir.
287/4 Geçici mühletin toplam süresi  Geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez
288/2 Mahkemece geçici mühlet kararı, İlanında ayrıca alacaklıların, ilandan itibaren dilekçeyle itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hâl bulunmadığını delilleriyle birlikte ileri sürebilecekleri ve bu çerçevede mahkemeden konkordato talebinin reddini isteyebilecekleri belirtileceği süre.  İlandan itibaren yedi günlük kesin süre içinde
289/3 Kesin mühlet Bir yıl.
Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya verilecek kesin mühlet. 
289/4 Alacaklar kurulunun toplantı süresi Alacaklılar kurulu her ay en az bir kere toplanır ve hazır bulunanların oy çokluğuyla karar alır.
289/5 Ek kesin mühlet Kesin mühlet  6 aya kadar uzatılabilir.
Güçlük arz eden özel durumlarda, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece uzatılabilecek süre. (Burada 6 aya kadar uzatılabilir ifadesine dikkat çekmek istiyoruz. Mahkeme 6 aya kadar uzatabilecektir. Diğer bir ifade ile 6 ay uzatmayabilecektir. Bu ifadeler ile mahkemenin 6 aydan daha az bir süre uzatabileceği anlaşılmaktadır)  
291/1 Borçlunun malî durumunun düzelmesi nedeniyle kesin mühletin kaldırılması Konkordato talebi ile amaçlanan iyileşmenin, kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleştiğinin komiserin yazılı raporuyla mahkemeye bildirilmesi üzerine mahkemece resen, kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilir. Bu karar, 288 inci madde uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
292 Kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflâsın açılması. İflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra 292. Maddedeki durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verir.
293/2 İstinaf yoluna başvurulması On gün içinde istinaf yoluna başvurabilir.
Kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi sonucunda, hakkında iflâs kararı verilmeyen borçlunun konkordato talebinin reddine karar verilirse, borçlu veya varsa konkordato talep eden alacaklı bu kararın tebliğinden itibaren istinaf yoluna başvurabileceği süre.
294/4 Takas İcra ve İflas Kanunu’nun 200 ve 201. Maddelerinin uygulanmasında geçici mühletin ilânı tarihi esas alınır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 200 ve 201. Maddelerine tabidir.
296/2 Borçlu, tarafı olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişkilerini, feshedebilmesi. Borçlu, tarafı olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişkilerini, komiserin uygun görüşü ve mahkemenin onayıyla herhangi bir zamanda sona erecek şekilde feshedebilir.
298/3  Mahkemeden rehinli malların kıymetinin yeniden takdir etmesinin istenebilmesi.  İlgililer, yedi gün içinde ve masrafını önceden vermek kaydıyla, mahkemeden rehinli malların kıymetini yeniden takdir etmesini isteyebilirler. 
299 Alacaklıların, alacaklarını bildirmeye davet olunması.  Alacaklılar, komiser tarafından 288 inci madde uyarınca yapılacak ilânla, ilân tarihinden itibaren on beş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunur.
301 Komiserin alacaklıları konkordato projesini müzakere etmek üzere toplantıya davet etmesi Toplantı günü ilândan en az on beş gün sonra olmak zorundadır. 
*** ***
Alacaklıların, toplantıdan önce belgeleri inceleyebilecekleri süre Alacaklılar toplantıdan önceki yedi gün içinde belgeleri inceleyebilirler.
302/5 İltihakların kabulü Konkordato projesinin müzakereleri toplantısının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.
302/6 Komiserin, iltihak süresinin bitmesinden itibaren gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi etmesi. Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.
303/2 Borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı haklar Konkordatoya muvafakat eden alacaklı da kendi haklarını, borçtan birlikte sorumlu olan kişilere ödeme mukabilinde devir teklif etmek ve onlara toplantıların günü ile yerini en az on gün önce haber vermek şartıyla bu hükümden yararlanır.
304/1 Mahkemenin konkordato hakkında karar vermesi Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır.
304/1 Karar vermek için tayin olunan duruşma gününün ilan edilmesi Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir.
304/1 Mahkemenin konkordato kararına itiraz İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
304/2 Mahkeme tarafından karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilmesi Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.
306/2 Kayyum tayini Kararda, tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyum tayin edilebilir. Bu takdirde kayyum, borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor verir; alacaklılar bu raporu inceleyebilirler.
307/1 Rehinli malın muhafaza altına alınması ve satışının ertelenmesi. Borçlunun talebi üzerine, tasdik kararında rehinli malın muhafaza altına alınması ve satışı, karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere 307. Maddede belirtilen şartlarla ertelenebilir.
307/2 Finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesi. Borçlunun talebi üzerine, tasdik kararında finansal kiralama konusu malların iadesi, karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere 307/2 maddede belirtilen şartlarla ertelenebilir.
307/3 Finansal kiralamada ödenmemiş kira borcu Finansal kiralamada ödenmemiş kira borcu üç aylık tutarı aşmamalıdır.
308/b-1 Alacakları itiraza uğramış olan alacaklıların dava açma hakları    Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler.
308/c-1 Konkordatonun bağlayıcı hale gelmesi. Konkordato, tasdik kararıyla bağlayıcı hâle gelir.
308/c-1 Konkordato projesinin bağlayıcı hale gelmesinin kararlaştırılması.  Tasdik edilen konkordato projesinde konkordatonun, tasdik kararının kesinleşmesiyle bağlayıcı hâle geleceği de kararlaştırılabilir; bu takdirde mühletin etkileri, kanunda öngörülen istisnalar saklı kalmak kaydıyla konkordatonun bağlayıcı hâle geldiği tarihe kadar devam eder.
308/e-1 Konkordatonun kısmen feshine karşı istinaf yolu Fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. 
308/e-1 Bölge adliye mahkemesi kararına temyiz yolu. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
308/g-3 Konkordato projesine göre borçları yeni bir itfa plânına bağlanan borçlulara ait olan teşvik belgelerinin süreleri ile ihracat taahhüt süreleri,  Konkordato projesine göre borçları yeni bir itfa plânına bağlanan borçlulara ait olan teşvik belgelerinin süreleri ile ihracat taahhüt süreleri, geçici mühlet kararının verildiği tarihten konkordatonun bağlayıcı hâle geldiği tarihe kadar işlemez.”
308/h-3 Rehinli alacaklılarla anlaşma yapılması Müzakerede ve müzakereyi takip eden yedi günlük iltihak süresi içinde rehinli alacaklıların, alacak miktarı itibarıyla üçte ikiyi aşan çoğunluğu ile bir anlaşma hasıl olursa, komiser, imzalanan anlaşmaları tutanağa bağlar ve rehinli alacaklılarla anlaşma yapıldığını 302 nci madde uyarınca mahkemeye tevdi edeceği gerekçeli raporuna ayrı ve bağımsız bir başlık altında işler
308/h-4 Borçlu ile anlaşamayan rehinli alacaklı. Borçlunun tekliflerinin alacak miktarı itibarıyla üçte ikiyi aşan çoğunlukla kabul edilmesi hâlinde, borçlu ile anlaşamayan rehinli alacaklı, konkordato talep tarihinden itibaren, taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan temerrüt öncesi faiz oranı uygulanmak suretiyle, diğer rehinli alacaklılarla yapılan anlaşmalardan en uzun vadelisine tabi olur. Bu husus ve anlaşmaya varılamayan rehinli alacaklılara borçlu tarafından yapılacak ödemelere ilişkin plan komiser tarafından tutanağa geçirilir ve komiserin 302 nci madde uyarınca mahkemeye tevdi edeceği gerekçeli rapora da işlenir.
309/3 Müflisin mallarının paraya çevrilmesinin durması. Konkordato talebinin alacaklılar tarafından kabul edildiği toplantının yapıldığı tarihten, konkordatonun mahkemece tasdik edildiği tarihe kadar geçen sürede müflisin mallarının paraya çevrilmesi durur. Bu süre altı ayı geçemez.
309/c-1 Borçlu malları üzerinde tasarruf yetkisinin sona ermesi. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun tasdikine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, borçlu malları üzerinde tasarruf edemez ve bu mallar hakkında tasarruf yetkisine sahip kişilerin imza yetkisi sona erer.
309/ç Konkordato tasfiye memurlarının malvarlığının paraya çevrilmesine ilişkin kararlarına karşı itiraz  Konkordato tasfiye memurlarının malvarlığının paraya çevrilmesine ilişkin kararlarına karşı, öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde alacaklılar kurulu nezdinde itiraz edilebilir ve bu kurulun kararlarına karşı da şikâyet yoluna başvurulabilir. 
309/g-2 Rehinli alacaklıya rehinli malı paraya çevirmesi için yetki verilmesi.  Rehnin paraya çevrilmesi konkordato masasının yararına ise, konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya rehinli malı altı ay içinde paraya çevirmesi için yetki verebilir. Konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya, aynı zamanda “26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289 uncu”  maddesinde öngörülen cezayı da hatırlatarak, bu süre içinde paraya çevirme işlemini gerçekleştirmediği takdirde rehinli malı kendilerine teslim etmesini, haklı bir sebep olmaksızın teslim etmezse rüçhan hakkından mahrum kalacağını ihtar eder.  
309/h-1 Konkordato tasfiye memurlarının pay cetvelini  incelemeye hazır tutma süresi. Konkordato tasfiye memurları, geçici de olsa her dağıtımdan önce, bir pay cetveli düzenler ve payının miktarını her alacaklıya bildirir; konkordato tasfiye memurları pay cetvelini on gün süreyle iflâs dairesinde alacaklıların incelemesine hazır tutar. 
309/i – 1,2  Konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenen sürede hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen payların akıbeti  Konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenen sürede hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar 9 uncu madde hükümlerine göre bankaya yatırılır. 
Beş yıl içinde hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar iflâs dairesi tarafından dağıtılır; 255 inci madde kıyas yoluyla uygulanır.
39/j-2 Tasfiyenin bir yıldan uzun sürmesi Tasfiyenin bir yıldan uzun sürmesi hâlinde konkordato tasfiye memurları, her yıl en geç Aralık ayı sonuna kadar, tasfiye edilen malvarlığının ve henüz paraya çevrilmemiş malların durumunu belirten bir cetvel ve faaliyetleri hakkında bir rapor düzenleyip alacaklılar kuruluna tevdi eder. Bu cetvel ve rapor, takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar alacaklıların incelemesine hazır bulundurulmak üzere alacaklılar kurulu aracılığıyla tasdik makamına sunulur.
309/k-1 İptal davası açma sürelerinin hesaplanması  Geçici konkordato mühletinin verildiği tarih, iptal davası açma sürelerinin hesaplanmasında haczin veya iflâsın açılmasının yerini tutar.
309/k-2 Konkordato mühletinin verilmesi veya mühletten önce bu Kanuna göre vuku bulan iflâsın ertelenmesi tarihleri Konkordato mühletinin verilmesi veya mühletten önce bu Kanuna göre vuku bulan iflâsın ertelenmesi tarihleri, iptal davası açma sürelerinin hesaplanmasında haczin veya iflâsın açılmasının yerini tutar. 
Geçici madde 14/1 14.03.201 tarihinde görülmekte olan iflâsın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında Talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
  Kaynak : YMM Rüknettin Kumkale, Korkordato, Seçkin Yayınları. Nisan 2018.

Ruknettin Kumkale

https://www.dunya.com/kose-yazisi/konkordato-ile-ilgili-sureler/413688

SGK borçlu şirketleri yakından ilgilendiren bir düzenlemeye imza attı. Yeni düzenleme ile SGK borcu zaman aşımına uğramış olsa dahi SGK Borcu Yoktur yazısı vermeyecek. Yeni borcu yoktur uygulaması özellikle kamu ihalelerine giren şirketleri zora sokacak. 

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun ( SGK) prim ve idari para cezalarından oluşan alacakları, ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zaman aşımına tabi. SGK, çıkarttığı bir genelge uyarınca 2012 yılından beri, zaman aşımına giren borçların silinebilmesi için kesinleşmiş mahkeme kararı arıyordu. SGK, mahkemelerin iş yükü artınca 2012’deki genelgede değişiklik yaptı.

Yeni yayımlanan genelgeye göre, SGK il müdürlükleri, işyeri dosyalarını ve sigortalıların borçlarını düzenli aralıklarla tarayarak, en eski borçtan başlamak üzere işyeri ve sigortalı borçlarını tespit edecek. Her bir borçlu için zaman aşımını kesen ve durduran sebeplerle ilgili araştırmaların ardından yapılan tarama sonucunda tespit edilen borcun zaman aşımına girdiğinin anlaşılması halinde borçlulara, “Borç bilgilendirme formu” gönderilecek.  Borcun 15 gün içinde ödenmesi için tebligat yapılacak. Mükellef kendi rızasıyla borcunu öderse, ödeme kabul edilecek.

6183 sayılı Amme Alacakları Kanunu uyarınca, zaman aşımına girmiş borçların takibi yapılamıyor. Dolayısıyla, 15 gün içinde ödeme yapılmaması halinde, borç herhangi bir mahkeme ilamı aranmaksızın zaman aşımına girmiş sayılacak. Bu borçlar icra servisine gönderilmeyecek

15 GÜNDE İTİRAZ EDİLEBİLECEK

Kendisine ödeme emri gönderilen borçlu, borcunun zaman aşımına girdiği yönünde, tebliğden itibaren 15 gün içinde alacaklı üniteye itiraz edebilecek. Bu durumda, kişilerin yargıya gitmesine gerek duyulmaksızın söz konusu alacağın zaman aşımına girip girmediği Prim Tahakkuk İtiraz Komisyonu’nca incelenecek. Zaman aşımına girdiği tespit edilen alacaklara ait icra takip dosyası alacaklı servise iade edilecek.

İcra takip dosyasında birden fazla dönem bulunması ve bu dönemlerden bazılarının zaman aşımına girdiğinin tespit edilmesi halinde sadece zaman aşımına girdiği saptanan dönemin icradan iptali yapılacak.

HACİZ YAPILMAYACAK AMA BORÇLU GÖRÜNECEK

Zaman aşımına uğrayan alacak için artık borçlu hakkında icra veya haciz yoluna başvurulmayacak. Ancak, zaman aşımına uğraması, SGK açısından alacak hakkını ortadan kaldırmayacak. Dolayısıyla, zaman aşımına uğrayan borcu bulunan kişiler SGK’ya karşı borçlu sayılmaya devam edecek.

İHALELERE GİREMEYECEKLER

Kamu kurumlarının açtığı ihalelere girebilmek için vergi ve prim borcunun bulunmaması gerekiyor. Bu nedenle, şirketler ve esnaf, ihaleye girebilmek için SGK’dan “Borcu yoktur” yazısı almak zorunda.

Zaman aşımına uğramış olsa bile mükellef SGK’ya borçlu sayılmaya devam edeceği için, “Borcu yoktur” yazısı alamayacaklar. SGK’nın uyguladığı prim teşvik, destek ve indirimlerinden de yararlanamayacaklar.

Borçlu aynı zamanda KDV mükellefi ise Maliye ile yapacağı KDV mahsuplaşmasında da SGK’ya borçlu görünecekler.

SAĞLIK HİZMETİ ALAMAYACAKLAR

BAĞ-KUR’luların SGK’dan sağlık hizmeti alabilmesi için prim borçlarının bulunmaması gerekiyor. Zaman aşımına uğrayan borçlar ödenmediği takdirde sağlık hizmeti verilmeyecek. Bu sene çıkartılan borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa kapsamında, BAĞ-KUR prim borcu bulunanlar, isterlerse borçlu oldukları dönemi dondurabiliyorlar. Böylece hem borç, hem de sigortalılık süresi donmuş oluyor. Bu durumdakiler sağlık hizmetinden yararlanabilecek.

İSKÂN BELGESİ ALIRKEN KARŞILARINA ÇIKACAK

İhale konusu veya özel bina inşaatlarında yapılan denetimlerde tespit edilen asgari işçilik farkına dair borçlar da zaman aşımına girebilecek. Ancak, zaman aşımına girmiş olsa bile borç ödenmeden ihale konusu işlerde teminatın iadesi yapılmayacak. Özel bina inşaatlarında ise iskân için ilişiksizlik belgesi verilmeyecek. Kaynak, Haber Türk

Cuma, 28 Eylül 2018 22:37

Defter Beyan Sistemi Excel aktarımı

Basit usul Gün Sonu Hasılat işlemlerinin Defter Beyan Sistemine Excel olarak aktarılması 

Basit usule tabi mükelleflerin belge türü "Gün Sonu Hasılatı" olan kayıtlarının Gelir Kayıt Alt Türünde “Hizmet Satış Alt Türleri”nin Sisteme "Excel" aracılığıyla aktarımına ilişkin geliştirme tamamlanarak kullanıma açılmıştır.

Hizmet Satış Alt Türlerinin koduna sol menüde “Sistem Yönetimi” başlığı altında “Ayarlar” menüsüne tıklanarak ulaşılabilir.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup MüdürlüğüSayı: 

 

Konu: Sermaye şirketinin şahıs işletmesine dönüştürülmesi

Sayı: 11395140-105[179-2013/VUK2-7162]-74132

Tarih: 23.01.2018

İlgi özelge talep formunuzdan; hisselerinin tamamına sahip olduğunuz … vergi kimlik numaralı .. Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti.’yi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 194 üncü maddesinin (3) numaralı bendi kapsamında ferdi işletmeye dönüştürdüğünüzü ve durumun 5/4/2013 tarihinde ticaret sicilinde tescil edildiğini belirterek, işletme hesabı esasına göre defter tutup tutamayacağınız, işletme hesabı esasına göre defter tutabilmeniz durumunda Ba-Bs formu verme zorunluluğunuzun ne zaman sona ereceği, ayrıca Katma Değer Vergisi Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunu açısından yükümlülüklerinizin neler olduğu hususlarında Başkanlığımızdan bilgi talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

A- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 124 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kollektif, komandit, anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin ticaret şirketi olduğu belirtilmiş aynı maddenin ikinci fıkrasında ise kollektif ve komandit şirketin şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin ise sermaye şirketi olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun;

- 180 inci maddesinde, “(1) Bir şirket hukuki şeklini değiştirebilir. Yeni türe dönüştürülen şirket eskisinin devamıdır.”,

181 inci maddesinde,“(1) a) Bir sermaye şirketi;

1. Başka türde bir sermaye şirketine;

2. Bir kooperatife;

dönüşebilir.”,

- 194 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında ise, “Bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye dönüştürülebilmesi için, söz konusu ticaret şirketinin paylarının tümü, ticari işletmeyi işletecek kişi veya kişiler tarafından devralınmalı ve ticari işletme bu kişi veya kişiler adına ticaret siciline tescil ve ilan edilmelidir. Bu hâlde, ticari işletmeye dönüştürülen ticaret şirketi, bir kollektif veya komandit şirket ise mezkûr ticaret şirketinin borçlarından, ticari işletmeyi işletecek kişi ve kişiler ile ticaret şirketinin eski ortakları da 264 üncü maddedeki zamanaşımı süresince sıfatlarına göre müteselsilen sorumlu olurlar. Dönüştürmeye bu Kanunun 264 ilâ 266 ncı maddeleri de uygulanır.”

hükümleri yer almaktadır.

Buna göre, bir sermaye şirketinin nev’i değişikliği yoluyla şahıs işletmesine dönüşmesi mümkün bulunsa da özelge talep formunuzda belirtilen devir işleminin nasıl vergilendirileceği hususunda vergi kanunlarının dikkate alınacağı tabiidir.

Bu bağlamda, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 17 nci maddesinde kurumların ticari faaliyetlerinin tamamen sona erdirilmesine yönelik yapılan işlemler süreci olan tasfiye hükümlerine yer verilmiş olup, aynı Kanunun 19 ve 20 nci maddelerinde nev’i değişikliğine ilişkin olarak yapılan düzenlemelere göre, kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunan bir kurumun kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunan kuruma dönüştürülmesi, münfesih kurumun tür değişikliği tarihindeki bilanço değerlerinin bir bütün olarak devri ve aynen bilançosuna geçirilmesi halinde mümkün olabilecektir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, … Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti.’nin tür değiştirerek şahıs işletmesine dönüştürülmesi Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında “devir” olarak değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu tür değişikliğinden doğan kârlar vergiye tabi tutulacaktır.

Dolayısıyla, Kurumlar Vergisi Kanununun 17 nci maddesi uyarınca …Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti.’nin tasfiyeye tabi tutularak hükmi şahsiyetine son verilmesi; şahıs işletmenizin de yeni kuruluş merasimine tabi tutularak mükellefiyetinin tesisi gerekmektedir.

B- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (2/1) maddesinde, teslimin; bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu,

- 4 üncü maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanların KDV'nin mükellefi olduğu,

- (10/a) maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması anında, 10/b maddesinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geleceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, limited şirketin aktifinde kayıtlı olan ve teslimleri KDV’ye tabi olan varlıkların (stoklar, duran varlıklar vs.) devir tarihi itibariyle emsal bedeli üzerinden KDV hesaplanıp beyan edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, gelir vergisinden mükellefiyet tesis ettirerek ticari faaliyet çerçevesinde yapacağınız teslim ve hizmetler KDV Kanununun (1/1) maddesine göre KDV'ye tabi olacaktır.

C- VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

1. Tutulacak Defter Yönünden:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesinde; vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, kurumlar vergisi mükellefleri, kollektif ve adi şirket ortaklarıyla, komandit şirketlerin komandite ortaklarından işe başlayanların keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.

Mezkur Kanunun 176 ncı maddesinde de, “Tüccarlar, defter tutmak bakımından iki sınıfa ayrılır:

I inci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre;

II nci sınıf tüccarlar, işletme hesabı esasına göre;

defter tutarlar.” hükmüne yer verilmiş olup, defter tutma bakımından kimlerin I inci sınıfa dahil olacağı Kanunun 177 nci maddesinde 6 bent halinde, kimlerin II nci sınıfa dahil olacağı ise Kanunun 178 inci maddesinde 2 bent halinde sayılmak suretiyle belirlenmiştir.

Ayrıca, Kanunun 178 inci maddesinin son fıkrasında, yeniden işe başlayan tüccarların yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar II nci sınıf tüccarlar gibi hareket edebilecekleri; 221 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde ise, yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenlerin işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce defterlerini tasdik ettirmeye mecbur oldukları hükme bağlanmış, 179, 180 ve 181 inci maddelerde de sınıf değiştirmeye ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

Bu itibarla, şirketinizi Türk Ticaret Kanunu uyarınca ferdi işletmeye dönüştürmeniz durumunda ticaret erbabı olarak işe başlamanız söz konusu olacaktır. Bu durumda, yeni işe başlamanız nedeniyle işletme hesabı esasına göre defter tutmanız mümkün bulunmaktadır. Ancak, sonraki hesap dönemlerinde tutulacak defterlerin tayininde Vergi Usul Kanununun sınıf değiştirmeye ilişkin hükümlerinin dikkate alınması gerektiği tabiidir.

2. Aktife kayıtlı iktisadi kıymetler yönünden:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İspat edici kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinde "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almaktadır.

Mezkur Kanunun 229 uncu maddesinde; fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 231 inci maddesinin 5 numaralı bendinde de, faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı, 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla, kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin sattıkları emtia veya yaptıkları iş için fatura vermek, satın aldıkları emtia ve hizmetler için de fatura istemek ve almak zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 328 inci maddesinde de devir ve trampanın satış hükmünde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Buna göre limited şirketinizin şahıs işletmesine devir işlemleri Vergi Usul Kanunun 328 inci maddesi gereği satış hükmünde olduğundan, şahıs işletmesine devredilecek olan limited şirketin aktifinde kayıtlı emtialar, ticari araçlar ile demirbaşlar vb. kıymetler için emsal bedel üzerinden fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

3. Ba-Bs Formu Verme Yükümlülüğü Yönünden:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257'nci maddelerinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile, mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirimleri verme yükümlülüğüne yönelik uyulacak usul ve esaslar sırasıyla 350, 362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile duyurulmuştur.

04.02.2010 tarih ve 27483 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile de bildirim yükümlülüğü bulunan mükelleflerin mal ve hizmet alış/satışlarına ilişkin olarak, 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uyulacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri yeniden belirlenmiştir.

396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

- "1. Kapsam" başlıklı bölümünde, "Bilindiği üzere, belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile, mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirme yükümlülüğü, bilanço esasına göre defter tutan mükellefleri kapsamaktadır.".

(1.1.1) numaralı maddesinde, "Bilanço esasına göre defter tutmakta iken, işletme hesabı esasına geçen mükellefler, işletme hesabına geçtikleri hesap döneminden itibaren bildirimde bulunmayacaklardır. Buna karşın, işletme hesabına göre defter tutmakta iken, bilanço esasına geçen mükelleflerin, bilanço esasına geçtikleri hesap döneminden itibaren bildirim formu verme zorunlulukları bulunmaktadır.",

- "1.2. Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler" başlıklı bölümünün;

(1.2.1) numaralı maddesinde, "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba ve Bs bildirimine dâhil edilecektir.",

(1.2.2) numaralı maddesinde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları "Mal ve Hizmet Satımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)"nun Tablo II alanında bildirilecektir.",

- "2. Bildirimlerin Dönemi ve Verilme Süresi" başlıklı bölümünün;

(2.1) numaralı maddesinde, "Yükümlülük kapsamındaki mükelleflerin mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirilmesi gerekmektedir. Mal ve/veya hizmet alış/satışlarının bildirilecekleri aylık dönemler, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirlenir.",

(2.2.1) numaralı maddesinde, "Mükellefler söz konusu bildirim formlarını aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00'e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlüdürler.",

(2.2.5) numaralı maddesinde, "5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun;

- 18'inci maddesi uyarınca gerçekleştirilen birleşmelerde, münfesih kurumun birleşmenin gerçekleştiği döneme ilişkin bildirimleri bunlar adına, birleşilen kurum veya 3568 sayılı Kanununa istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından,

- 19'uncu maddesi uyarınca yapılan devirlerde, münfesih kurumun devrin gerçekleştiği döneme ilişkin bildirimleri bunlar adına, devir alan kurum veya 3568 sayılı Kanuna istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından,

- 19'uncu maddesi uyarınca gerçekleştirilen tam bölünmelerde, münfesih kurumun bölünmenin gerçekleştiği döneme ilişkin bildirimleri bunlar adına, münfesih kurumun varlıklarını devralan kurumlardan müteselsil sorumluluk kapsamında herhangi biri veya 3568 sayılı Kanuna istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından,

takip eden ayın son günü akşamına kadar verilmesi gerekmektedir.",

- "3. Bildirimlerin Verilme Şekli ve Doldurulması" başlıklı bölümünün (3.2.4) numaralı maddesinde, "Bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükellefler, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar.",

- "4. Cezai Uygulama" başlıklı bölümünün (4.1) numaralı maddesinde, "Bildirim formlarını bu Tebliğde belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355'inci maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacaktır. Söz konusu cezai işlemin uygulamasında, Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilecek ve tek özel usulsüzlük cezası kesilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, 1/1/2013 tarihi ile ticaret sicilinde tescil tarihi olan 5/4/2013 tarihi arasında yapılan mal ve/veya hizmet alış/satışlarına ilişkin Ba ve Bs bildirim formlarının omotiv San. ve Tic. Ltd. Şti. adına, mükellef veya 3568 sayılı Kanuna istinaden yetki verilmiş meslek mensupları tarafından ilgili Genel Tebliğde belirtilen süreler içinde elektronik ortamda verilmesi gerekmektedir. Şahıs işletmeniz için 5/4/2013 tarihi itibariyle ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı esasına göre defter tutmanız halinde; Ba ve Bs bildirim formlarını verme yükümlülüğünüz bulunmamaktadır. Ancak ihtiyari şekilde birinci sınıf tüccar olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih etmeniz halinde, söz konusu tarih itibariyle yapılan mal ve/veya hizmet alış/satışlarına ilişkin Ba ve Bs bildirim formlarının ilgili Genel Tebliğde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde elektronik ortamda verilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, 2014 takvim yılı ve sonrası için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177, 178, 179 ve 180 inci maddelerinde belirtilen defter tutma hadleri ve sınıf değiştirme hükümleri doğrultusunda değerlendirme yapılarak defter tasdik ettirilmesi gerektiğinden, bilanço esasına göre defter tutulması durumunda ilgili dönemler için Ba ve Bs bildirim formlarının verilmesi gerekmektedir. Ancak mezkûr Kanunun ilgili maddelerinde geçen defter tutma hadleri ve sınıf değiştirme hükümleri uyarınca işletme hesabı esasına göre defter tutulması durumunda ilgili dönemler için Ba ve Bs bildirim formlarının verilme zorunluluğu bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Çalışma hayatında son yıllarda kadınların işgücüne katılım oranının hızla yükseldiğini görmekteyiz. Birçok sektörde kadınların etkin bir şekilde çalışma hayatında yer alması nedeniyle kadınlara yönelik birtakım koruyucu düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerle kadınlar, erkek çalışanlara oranla pozitif ayrımcılığa maruz bırakılmaktadır; böylece hem kariyerlerini devam ettirmeleri hem de aile, sosyal yaşam ile çalışma hayatı arasında denge kurabilmeleri amaçlanmaktadır.

Kadınların büyük bir bölümünün çalışma hayatında sahip olduğu hakları bilmemesinden dolayı hak kaybına uğradıkları görülmektedir. Kadın çalışanlar çalışma hayatında özel olarak korunması gereken gruplar içerisinde yer almaktadır. Kadın çalışanlar; kadınlara eşit davranılması gerektiği, yer ve su altında çalışma yasağı, gebe çalışanların gece postalarında çalıştırılma yasağı, gebe kadınların periyodik kontrollerine izin verilmesi, doğum halinde istirahat ve gürültü, radyasyon gibi özel risk etmenlerine karşı korunma hakkına sahiptir.

İş Kanunu'na göre, maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yeraltında veya su altında çalışılacak işlerde on sekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaklanmıştır. Gebelik süresince çalışanların daha dikkatli ve sağlıklı bir ortamda çalıştırılmaları hem bebeklere hem de kendileri için büyük bir önem taşımaktadır.

Bu nedenle gebe veya emziren çalışan günde yedi buçuk saatten fazla çalıştırılamaz. Ayrıca yeni doğum yapmış çalışanın doğumu izleyen bir yıl boyunca gece çalıştırılması yasaktır. Bu sürenin sonunda sağlık ve güvenlik açısından sakıncalı olduğunun sağlık raporu ile belirlendiği dönem boyunca gece çalıştırılmaz.

Gebe çalışanların yaptıkları işle bağlantılı hareketleri, duruşları, zihinsel ve bedensel yorgunluğu olumsuz etkilemeyecek şekilde olması gerekir. Gebe çalışan, gebeliğin tespitinin ardından işyeri hekimine durumu bildirmelidir. Gebe çalışanlar için işyeri hekimi tarafından özel bir politika belirlenmelidir.

Gebe çalışanların çalıştığı yerdeki gürültü seviyesinin, en düşük maruziyet etkin değeri olan 80 desibeli geçmemesi gerekmektedir. Eğer gürültü seviyesi düşürülemiyorsa çalışanın yeri değiştirilir. Limitleri aşan gürültülü ortamda gebe çalışanların kişisel koruyucu donanım kullanarak dahi çalıştırılmaları yasaktır.

Gebe çalışanın, ani darbelere, sarsıntıya, uzun süreli titreşime maruz kalacağı işlerde ve iş makinelerinde çalıştırılmaları yasaktır. Vücudun alt kısmını, özellikle karın bölgesini etkileyen düşük frekanslı uzun süreli titreşime ve sürekli sarsıntıya maruziyeti önleyecek tedbirler alınması gerekmektedir.

Kanserojen, mutajen, çok toksik, toksik, zararlı, alerjik, üreme için toksik ve emzirilen çocuğa zararlı olabilen kimyasalların üretildiği, işlendiği, kullanıldığı işlerde gebe, yeni doğum yapmış ve emziren çalışanın çalıştırılması yasaktır.

Gebe ve yeni doğum yapmış çalışanın kendilerinin ve bebeklerinin sağlığını olumsuz etkileyecek şekilde elle yükleme ve araçsız taşıma işlerinde çalıştırılmaları yasaktır. Bu tür işlerde risk değerlendirmesi yapılır, gerektiğinde iş değişikliği sağlanmalıdır. Resul Kurt

https://www.dunya.com/kose-yazisi/gebe-kadinlarin-calisma-yasaklarina-dikkat/428707

2019-2021 dönemini kapsayan Yeni Ekonomik Program (YEP) 20 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. İlgilenenler için, işte programda yer alan vergi konularının kısa bir özeti.

Vergide temel kanunların yeniden yazılması 2022 sonrasında

29 Ağustos tarihinde bu köşede yayımlanan makalede, Hazine ve Maliye Bakanı tarafından 10 Ağustos tarihinde “Yeni Ekonomi Yaklaşımı” başlığı altında yapılan açıklamalardan hareketle, yakın süreçte kapsamlı vergi konularının gündemde olmayacağının anlaşıldığını yazmıştım. Bakanın açıklamalarıyla Orta Vadeli Program paralel içerikte.

Programda Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’nun yeniden yazımına ilişkin bir eylem yok. Zaten Hazine ve Maliye Bakanı'nın 10 Ağustos tarihli açıklamalarından, bu çalışmaların 2022-2023 dönemini kapsayan süreçte yapılacağını söylemişti. Program da bunu teyit etti.

İndirim, istisna ve muafiyetlerin azaltılması

YEP'te, etkinliği olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin kademeli olarak kaldırılması ve vergi mevzuatının sadeleştirilmesi hedefi yer alıyor. Programda hangi istisna ve muaflıkların kaldırılacağına ilişkin bir belirleme yok. Muhtemelen vergi kanunlarında yer alan istisna ve muaflıklar listelenip bir analizleri yapılacak ve bir kısmının kaldırılması gündeme gelecektir.

Vergi aflarına bir süreliğine son

Aslında programda tam olarak bu ifade yok. “Vergi, prim ve diğer kamu alacaklarına ilişkin yapılandırmaya gidilmeyecektir” deniyor. Programın 2019-2021 dönemini kapsadığını düşünürsek, 2022 veya Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılında af olmayacağı anlamına gelmiyor bu ifade.

İnteraktif vergi dairesi üzerinden mükellef hizmetleri

Programda, uygulamaya geçirilen İnteraktif Vergi Dairesi projesi ile tüm hizmetlerin elektronik ortamda sunulması ve küçük ölçekli mükelleflerin vergi kayıtlarını elektronik ortamda tutması ile vergiye gönüllü uyumun artırılacağı ifade edilmiş.

Cumhurbaşkanımız tarafından 3 Ağustos tarihinde açıklanan “100 Günlük İcraat Programı’nda da İnteraktif Vergi Dairesi kapsamına 10 yeni hizmetin alınacağı, 35 farklı mükellef hizmeti sunulan interaktif vergi dairesi kapsamında sunulan hizmetlerin biraz daha çeşitlendirileceği belirtilmişti.

Bu açıklamalardan, kısa sürede İnteraktif Vergi Dairesi projesi kapsamında verilen hizmetlerde önemli bir iyileştirme yapılacağı, önümüzdeki üç yıllık süreçte de bu hizmetlerin geliştirileceği anlaşılıyor.

Özel tüketim vergisi kapsamının yeniden belirlenmesi

Programda, lüks ve/veya ithal yoğunluğu yüksek ürünler listesinin güncellenerek vergi düzenlemesi yapılması hedefi yer alıyor.

Bu ifadeden, özel tüketim vergisine tabi mallar listesinin yenileneceği, bazı malların vergi kapsamına alınacağı anlaşılıyor. Bir süredir, bazı malların listeden çıkartılması talepleri tartışılıyor. Her ne kadar programda yer alan ifadeden listenin genişletilmesi anlamı çıkıyorsa da, sınırlı da olsa, bazı malların listeden çıkartılması sürpriz olmaz.

Diğer hedefler

Yukarıda özetlediğim konular dışında Programda şu hedefler de yer alıyor.
- Tapu harçları ve emlak vergilerinin gerçek değerler üzerinden alınmasını sağlayacak şekilde gayrimenkul vergilendirme sisteminin yeniden düzenlenmesi.
- Vergi Veri Analiz Merkezi kurulması ile tahsilatta etkinliğin artırılması ve kayıt dışılığın azaltılması.
- İhracat teşvik sisteminin daha verimli ve etkin olarak yeniden yapılandırılması.
- Kayıtlı istihdamın teşvikine yönelik olarak risk odaklı denetim faaliyetlerinin yaygınlaştırılması.
- İstihdam teşviklerinin etki analizinin yapılarak, teşviklerin ihtiyaçlara göre yeniden tasarlanması.

Sonuç olarak

Önümüzdeki üç yıllık süreçte vergi mevzuatında değişiklikler yerine uygulamaya odaklanılacağını söylemek mümkün. Hem son yıllarda yapılan çok sayıda düzenlemenin iyi uygulamasına odaklanmak, hem de kapsamlı düzenlemeler için yeterli zaman ayırarak gerekli hazırlıkları yapmak bence de son derece yerinde. Recep Bıyık

https://www.dunya.com/kose-yazisi/yeni-ekonomik-programdan-vergi-notlari/428706

Vergi dairesi kayıtları aktif olmayan mükellefler, idare tarafından resen terk sistemi ile vergi kayıtları sonlandırılmaktadır. Böyle bir durum karşısında vergi kaydı kapalı olan bir gerçek veya tüzel kişinin düzenlediği fatura hakkında problemler yaşanmaktadır. Vergi dairelerinin 2004/13 sayılı Uygulama İç Genelgesi hükümlerine göre mükelleflerin adresinde bulunmaması nedeni ile; vergi kayıtlarını tek taraflı olarak kapatma yetkisine sahiptir (2004/13 sayılı İç Genelge 21.12.2004 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir).

Öte yandan, 213 sayılı VUK'un 160. Md. uyarınca gerçek kişiler işi bırakma durumunu işi terk dilekçesi ile ilgili vergi dairesine bildirmek zorundadırlar. Şirketlerde işi terk ya resen terk yöntemi ile veya ticaret sicilinden tasfiye ile son bulur. Bazı hallerde vergi daireleri adresinde bulunmayan mükellefleri iki ayrı tarihte yoklama yaparak resen terk yöntemi ile kayıtları sonlandırmaktadırlar.

Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından, yeni geliştirdiği ve internet vergi dairesinde kullanıma açtığı uygulama ile 2004/13 sayılı Genelge gereğince resen terk ettirilen mükellefleri sorgulama imkânı getirmiştir. Yine, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın internet sitesinde; mükelleflerin vergi levhaları sorgulanarak mükellefin vergi kaydının açık veya kapalı durumda olup, olmadığı bakılabilmektedir.

Gelir İdaresi'nin internet sitesinde BA - BS formlarında da mükellefin aktif mükellef ise, kaydının açık olduğu; eğer kapalı ise, vergi kaydının sonlandırıldığı görülebilmektedir. Böylece Gelir İdaresi tarafından vergi mükelleflerine, muhasebecilere, malî müşavirlere mükellefler ile ilgili bazı hususlar araştırma ve sorgulama açısından inceleme olanağı kısmen de olsa verilmektedir. Bütün bu olanakların yanı sıra, sahte ve muhteviyatı itibariyle belge kullananlar veya düzenleyenler ve ayrıca haklarında vergi tekniği raporu düzenlenen gerçek veya tüzel kişiler hakkında da Gelir İdaresi'nin internet sitesinde 3568 sayılı yasaya göre unvan almış SM, SMMM ve YMMM'lere bilgi alma olanağı verilmelidir. Ayrıca özel esaslara geçen mükelleflerle ilgili olarak da vergi daireleri tarafından, işbu durum mükelleflere tebliğ edilmeli ve yine meslek mensuplarına özel esaslara alınan mükellefler hakkında VEDOP sisteminde bilgi edinme bölümü açılmalıdır. Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/mukellefler-is-yapacagi-kisi-veya-sirketleri-vergi-dairesi-kayitlarinda-sorgulayabilecek/haber-21797

Enflasyon tahmini gerçekleşirse Bağ-Kur emeklilerine % 10.65 oranında zam yapılacak. Bu oranda zam yapılması halinde maaş zammı 165 TL ila 563 TL arasında değişecek. En düşük Bağ-Kur maaşı zam sonrası 1.718 TL olacak.

Yazı dizimizin son gününde Bağ-Kur emeklilerinin ocak zammının ne kadar olacağını anlatacağız. Bağ-Kur emeklileri yılda iki kez temmuz ve ocak aylarında zam alıyorlar. Tarım Bağ-Kurlu olup emekli olanlar da yılda iki kez zam alıyor. Zam da bir önceki altı ayın enflasyon oranına göre belirleniyor. Yalnızca emekliler değil, Bağ-Kur’lu anne-babası veya eşinden dolayı dul ve yetim aylığı alanlar da her yıl iki kez temmuz ve ocak aylarında maaşlarına zam alıyor.

ZAM BEKLENTİSİ 10,65

Bağ-Kur emeklileri ocak-haziran döneminde gerçekleşen enflasyon oranında zammı temmuz ayında aldı. Emeklilerinin maaşlarına temmuzda yüzde 9.17 oranında zam yapıldı. Bu zam sonrası en düşük Bağ-Kur emeklisinin maaşı 1.553 TL’ye yükseldi. Tarım Bağ-Kurluların en düşük maaşı ise 1.164 TL oldu. Geçtiğimiz günlerde açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nda 2018 yılsonu enflasyon oranı hedefi olarak yüzde 20.8 tahmin edilince temmuz-aralık enflasyonunun de yüzde 10.65 olarak gerçekleşmesi beklentisi ortaya çıktı. Enflasyon hedeflenen şekilde gerçekleşirse Bağ-Kur emeklileri ocak ayında yüzde 10.65 oranında zam almış olacak.

EN DÜŞÜK AYLIK 1.718 TL’YE YÜKSELİYOR

Enflasyon tahmini gerçekleşirse Bağ-Kur emeklilerine yüzde 10.65 oranında zam yapılacak. Bu oranda zam yapılması halinde maaş zammı 165 TL ila 563 TL arasında değişecek. En düşük Bağ-Kur maaşı zam sonrası 1.718 TL olacak. Tarım Bağ-Kur’lular için de en düşük maaş 1.287 TL’ye yükselecek.

SADECE EMEKLİYE DEĞİL

Zam oranı 3 Ocak 2019’da TÜİK tarafından açıklanacak orana göre kesinleşecek.Enflasyon oranı açıklanınca 1 milyon 641 bin Bağ-Kur emeklisinin ve Bağ-Kurlu anne-babası veya eşinden ölüm aylığı alan kişinin aylığı zamlanacak. Bağ-Kur’dan malulen emekli olmuş 22 bin kişi, 940 bin ölüm aylığı alan kişi, iş göremezlik geliri alan 230 bin kişinin de aylıkları zamlanacak.

HEM AYLIK ALIP HEM ÇALIŞABİLİR

Bu arada emekli olduktan sonra Bağ-Kurlu olarak çalışmaya devam edenler için sosyal güvenlik destek primi ödeme zorunluluğu kalktı. Dolayısıyla bu kişiler hem emekli aylıklarını alıp, hem de çalışabiliyor. Bu çerçevede Bağ-Kur’dan emekli olup esnaflığa devam edenler hem emekli aylıklarını alıp, hem de prim ödemeden çalışabiliyor. Diğer taraftan enflasyon hedefi yalnızca bir tahmin. Enflasyon oranı daha yüksek veya daha düşük oranda gerçekleşebilir. Okan Güray Bülbül

https://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/bagkurlularin-ocak-zammi-563-liraya-kadar-cikacak/haber-777773

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Gayrimenkule Yeni Vergi Sistemi Geliyor! Gayrimenkul sektörüne yönelik yeni vergi sistemi üzerinde çalışıldığı belirtiliyor. Yeni…
  • KGK, 23 Kasım 2024 Tarihli Sürdürülebilirlik Denetçiliği Sınav Soruları ve Cevap Anahtarı A Grubu Sınav Soru ve Cevaplarına Ulaşmak İçin Tıklayınız B Grubu…
  • Sosyal Sigortalar ve GSS Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Meclise Sunuldu 5 PUANLIK SGK PRİM İNDİRİMİNDE DEĞİŞİKLİK ÖNGÖREN KANUN TEKLİFİ TBMM'YE…
Top