Mehmet Özdoğru
Yurt Dışına Ödenen İthalat Komisyonları KDV'ye Tabi mi?
İthalat Komisyonculuğu Nedir?
İthalat komisyonculuğu, yurt dışındaki firmanın Türkiye'ye ihraç edeceği mallar ile ilgili aracılık hizmetidir. Söz konusu hizmeti veren firma yurtdışındaki firma adına hareket ederek Türkiye'den müşteri bulur ve ona yönlendirir. Komisyoncu fiziki mal transferine taraf olmaz.
KDV'de Hizmet İhracı İstisnası
KDV Kanunu'nun 1'inci maddesine göre; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV'ye tabidir. Aynı Kanun'un 11'inci maddesinde ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV' den istisna olduğu belirtilmiştir. Kanun'un 12'inci maddesinde ise bir hizmetin yurtdışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için;
- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılmış olması,
- Hizmetten yurtdışında faydalanılmış olması,
gerektiği belirtilmiştir.
Tartışmaların yoğunlaştığı nokta daha çok hizmetten yurt dışında faydalanma unsurudur. Kanun burada bir tanım veya belirleme yapmazken; uygulama daha çok Vergi İdaresi tarafından genel tebliğler ile yapılan açıklamalara paralel yürütülmüştür. 26 seri no.lu KDV Genel Tebliği'nde (mülga) hizmet ihracatında KDV istisnasın uygulanabilmesi için gerekli şartlar sayılırken; Daha önemlisi, "hizmetten yurtdışında yararlanma"'nın tespitinde, yurtdışındaki müşteri için verilen hizmetin bu müşterilerin, Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisinin olmaması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
İthalat Komisyonculuğu Hizmet İhracı İstisnasından Yararlanır mı?
Bu sorunun cevabını verebilmek için öncelikle ithalat komisyonculuğu hizmetinde faydalanılmanın nerede olduğunu tespit edilmesi gerekir.
a. Vergi İdaresi'nin görüşü
Vergi İdaresinin görüşü 1 seri no.lu KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Hizmet İhracı" bölümünde açıklanmış olup mülga 26 seri no.lu KDV Genel Tebliği'nde benimsenen yaklaşım ile büyük ölçüde uyum içindedir:
"Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.
Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.
Yurtdışındaki firmaların, Türkiye'ye gönderecekleri mal ve hizmetler Türkiye'de tüketildiğinden, bu firmalara söz konusu mal ve hizmetler için Türkiye'de verilen danışmanlık, aracılık, gözetim, müşteri bulma, piyasa araştırması vb. hizmetler, hizmet ihracı istisnası kapsamında değerlendirilmez ve KDV'ye tabidir. Bu durumda faydalanma kriterinin tespitinde, yapılan hizmetin ithal edilen mal ile doğrudan ilişkili olması gerekir.
Örnek 4: Türkiye'de yerleşik olan ve aracılık faaliyetinde bulunan (A) şirketi, Japonya'da yerleşik bir firmanın mallarına Türkiye'de müşteri bulmaktadır. Bu şirketin aracılık faaliyeti kapsamında yaptığı hizmetten Türkiye'de faydalanılmakta olup bahse konu hizmet ihracat istisnası kapsamında değerlendirilmez. Faturanın yabancı firma adına düzenlenmiş ve hizmet bedelinin Türkiye'ye getirilmiş olması bu durumu etkilemez.
Vergi İdaresinin özelge bazında vermiş olduğu görüşlerde de yukarıdaki yaklaşım aynen benimseniyor.
Görüleceği üzere, Vergi İdaresinin istikrar kazanmış görüşü ithalat komisyonculuğu hizmetinin KDV'ye tabi olduğu ve istisna olmadığıdır. Vergi İdaresi KDV'nin "Varış Yeri" prensibini katı yorumluyor ve ithalat ile ilgili tüm hizmetlerin KDV'ye tabi olduğunu ileri sürüyor.
b. Vergi Yargısının görüşü
Vergi İdaresinin istikrar kazanmış yorumuna karşı vergi mahkemelerine intikal ettirilmiş olaylarda, mahkemeler genellikle mal ithalatı ile aracılık hizmetinin KDV açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği ve ithalat komisyonluğunda hizmetten yurtdışındaki firmanın yararlandığının kabul edilmesi gerektiğine hükmediyor. Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay nezdinde de vergi mahkemelerinin bu yaklaşımı kabul görüyor.
Sorumlu Vergicilik Bakışıyla…
Mal ithalatı ile ithalat işlemine ilişkin komisyon hizmeti farklı işlemlerdir ve bunların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. İthalat komisyonculuğunda hizmet Türkiye'deki bir şirket tarafından yurt dışındaki ihracatçı şirkete veriliyor. Hizmeti alan yurtdışındaki şirket olup, yurt dışında elde ettiği gelir ile ilgili hizmeti de yurt dışında tüketmiştir. Sonuç olarak bize göre ithalat komisyonculuğu hizmeti KDV'den istisna olmalıdır.
Ancak, Vergi İdaresinin Genel Tebliğ metnine de girmiş aksi yönde görüşü açık iken, ithalat komisyon bedelleri üzerinden KDV hesaplanmaması durumunda muhtemel bir vergi incelemesinde eleştiriye ve cezalı vergi tarhiyatına hazır olunmalıdır.
Mükelleflere tavsiyemiz, ihtirazi kayıt ile KDV hesaplayarak beyanname verip, daha sonra kendi beyanlarına karşı 30 gün içinde vergi mahkemeleri nezdinde dava açmalarıdır. Mevcut veriler ışığında bu şekilde açılan bir dava da kazanma ihtimalinin yüksek olduğu kanaatindeyiz. Hakan Orhan https://www.kpmgvergi.com
Mükellef Rıza Göstermedikçe Vergi Dairesi Tebliğ İşlemi Yapılamaz
213 sayılı VUK ‘a göre tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden bilimum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak; adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edilir.[1]
Diğer yandan, tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesi işlemidir.[2] Mükellefin veya ceza sorumlusunun rızası ile tebligat işlemi daire veya komisyon huzurunda da yapılabilir. Öncelikle tebligat işlemlerinde prensip, mükellefin veya ceza sorumlusunun işyerinde tebliğ işleminin yapılması zorunludur.
Uygulamada tebligat işlemleri hatalı olarak yapılmaktadır. Hatalı tebligatların tespiti halinde yargıdan iptali sağlanmaktadır. Doğal olarak, hatalı tebligatlar hukuken geçerli olamazlar. Buna göre;
1) Mükellefin işyerinde tebligat yapılması esastır.
2) Tebligatın bilinen adreslere yapılması gerekmektedir. (213 sayılı VUK md. 101)
3) Tebliğ muhatabının geçici olarak o adresten ayrılması halinde, (tatil, seyahat, vs. nedeni ile) bilinen adresinde bulunanlar veya komşuları tarafından bildirildiği takdirde keyfiyet ve beyanda bulunanın kimliği tebliğ alındısına yazılarak altı beyanı yapan tarafından imzalanır. Daha sonra aynı tebligat uygun bir zamanda yeniden tebligata çıkarılır.
4) Tebliğ sırasında mükellefin mevcut olmaması halinde bunların yasal temsilcilerine veya genel vekillerine veya vergi cezası kesilenlere tebliğ yapılır.
5) Tebligat sırasında muhatabın adresinde olmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerinde memur veya diğer personellerinden birisine yapılır.
6) Tebligat yapılacak kişi (18) yaşından küçük ise, bu kişiye tebligat yapılamaz. (213 sayılı VUK md. 94)
7) Mükellef yerine geçen, veli, vasi veya kayyım gibi vergi sorumlusu birden çok olursa tebligat bunlardan sadece birisine yapılabilir.
8) Dolaylı tebligat: kara, deniz ve hava ve jandarma eratına yapılacak tebligatlarda kıta komutanı veya kurum amiri gibi en yakın üst vasıtasıyla yapılır.
9) Yabancı ülkelerde yaşayanlara tebligat : o memleketin yetkili kanalı ile yani, türk siyası memuru veya konsolosluk kanalı ile yapılabilir.
10 )Kamu kurumlarına tebligat : bu kurum ve müesseselerin en büyük amirlerine veya bunların yardımcılarına veya en büyük amirin yetkili kılacağı memurlardan birisine yapılabilir.
11) Tebligatın mutlak surette, posta ile ya da kapalı bir zarf içerisinde memur marifetiyle yapılması mümkündür. (Bkz. 213 sayılı VUK md. 99, 100)
12) Mükellef veya ceza sorumlusu tebliğden kaçınırsa tebliğ edilecek evrak o kişinin önüne bırakılarak bu şekilde tebligat yapılır. (213 sayılı VUK md. 102)
13) Muhatap imza edecek kadar yazı bilmez veya herhangi bir nedenle imza atamayacak durumda ise, sol elinin baş parmağı bastırılmak suretiyle tebligat gerçekleştirilir.
14)Tebligat bazen “ilan yolu” ile yapılabilir. Bu gibi haller kısaca şunlardır; muhatabın adresinde hiç olmayışı, adresi bilinmiyorsa, yanlı adres beyan etmişse, gönderilen tebligatların geri dönmesi halinde, yabancı ülkelerde yaşayanlara tebligat yapılamaması halinde, başkaca nedenlerden dolayı posta ile tebligat yapılmasına olanak yok ise…
15) e-Tebligat : Maliye Bakanlığı bazı hallerde 213 sayılı VUK md. 93 ‘de usullere bağlı kalmaksızın tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtası ile e-tebligat yapabilir. (Bkz. 213 sayılı VUK md. 107/A)
16) yeni vergi tasarısında mükellefleri KEP veya E-tebligat adreslerine yapılacak tebligatlar mükellefe tebliğ edilmiş sayılacaktır. Bu tebligat KEP veya mükellefin e-tebligat adresine düştükten sonra 7 gün içinde geçerlilik taşıyacağı vergi tasarılarında yer almaktadır.
Sonuç olarak, tebligat vergi hukukunda en önemli bir konu olup, tebligat yapılmadan hiçbir işlem daha sonra sürdürülemez. Usulüne uygun yapılan tebligattan sonra süreç tahakkuk ve tahsilata yönelik olarak bütün prosedürler devam eder. Tebligat yapılmadan ne bir tahakkuk işlemi ve ne de tahsilat işlemi sürdürülebilir. Nazlı Gaye Alpaslan
-------------
[1]Bkz. 213 sayılı VUK md. 93
[2]Bkz. 213 sayılı VUK md. 21
Emekli Maaşına Blokede Sözleşmeye Dikkat!
Emekliler, aylıklarını çektikleri bankadan kredi kullanırken imzaladıkları sözleşmeye çok dikkat etmeli. Sözleşmede borcun ödenmemesi halinde aylığa bloke konulabileceği ifadesi varsa banka, kredi borcunu aylıktan tahsil edebilir.
Emekli maaşlarına nafaka borcu dışında haciz konulamıyor. Dolayısıyla emeklinin borcu varsa bu borcun maaşına haciz konularak tahsil edilmesi mümkün değil. Ancak bu konuda istisnai düzenlemeler söz konusu. Bunun yanında emeklilerin kredi çekerken imzaladıkları sözleşmelerdeki hükümler dolayısıyla emekli maaşına bloke konulması da mümkün hale gelebiliyor. Emeklilerin hem maaşlarını aldıkları bankayla imzaladıkları promosyon sözleşmelerine, hem de kredi çekerken imzalanan kredi sözleşmelerini çok dikkatli şekilde okumaları gerekiyor.
HACİZ KONULAMIYOR
Genel kural olarak emekli maaşlarına haciz konulamıyor. Bu kuralın istisnaları nafaka ve prim borçları. Yani emeklinin SGK’ya prim borcu varsa emekli aylığı haczedilebiliyor. Ayrıca nafaka borcu bulunan emeklinin de aylığına haciz konulabiliyor. Dolayısıyla SGK’ya prim borcu veya nafaka borcu bulunan emeklinin aylığına haciz konulması mümkün. Ancak bunun dışındaki herhangi bir borç için emekli aylığı haczedilemiyor. Emekli aylıklarına haciz konulması için alacaklının icra müdürlüğüne talepte bulunması gerekiyor. Öte yandan bayram ikramiyesine de haciz konulması mümkün değil.
HUKUKA AYKIRI DEĞİL
Emekli aylığını aldığı bankadan kredi çeken emekli, kredi çekerken bankayla bir sözleşme imzalıyor. Sözleşmede kredinin ödenmemesi halinde bloke konulabileceği hükmü de yer alıyor. Emekli bu hükmün yer aldığı sözleşmeyi imzalamışsa kredi borcunu ödeyememesi halinde banka, aylığına bloke koyabiliyor. Bu blokenin gerekçesi emeklinin imzaladığı sözleşme olduğu için hukuka aykırılık da söz konusu olmuyor.
İMZALAMAZSANIZ KESEMEZ
Konuya ilişkin Yargıtay kararına göre, emeklilerin, aylıklarını çektikleri bankadan kredi kullanırken imzaladıkları sözleşmeye çok dikkat etmeleri gerekiyor. Emekli, kredi çekerken borcunun ödenmemesi halinde emekli aylığına bloke konulabileceğini, kredi borçlarının aylığından tahsil edilebileceğini kabul eder, bu yöndeki sözleşmenin her sayfasını imzalarsa, banka kredi borcunu emeklinin aylığından da tahsil edebiliyor. Bu nedenle emekliler sözleşmeleri dikkatlice okumalılar. Emekli eğer bu yönde madde içeren bir kredi sözleşmesi imzalamamışsa aylığına bloke konulması veya kredi borcunun emekli aylığından tahsil edilmesi mümkün değildir.
Yargıtay, kararında bankayı haklı buldu
Yargıtay, emeklinin bankayla imzaladığı kredi sözleşmesinde borcun ödenmemesi halinde emeklinin aylığına bloke konulacağını kabul etmesi halinde, bankanın aylığa bloke koyulabileceğine hükmetti. Bunun yanında Yargıtay emeklinin konuyla ilgili yasaları bilerek bankayla her sayfasını okuyarak imza altına aldığı hükümlerin haksız şart olarak da değerlendirilemeyeceğine hükmetmiş. Yargıtay aylığına konulan blokenin kaldırılmasını isteyen emeklinin talebini reddederek, hukuka aykırı olmadığına karar vermiş. Okan Güray Bülbül
Emeklinin İşe İade Hakkı Var
Vergi indiriminden faydalanıp emekli oldum. İki yıldır bir firmada çalışıyorum. Firma eleman çıkarmayı düşünüyor. Emekli olduğum için de başta beni çıkaracaklarını söylediler. Çıkış aldıktan sonra mahkemeye versem işe iade alabilir miyim? E.P.
4857 sayılı İş Kanunun 18. maddesine göre "Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az 6 aylık kıdemi olan işçinin, belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren; işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır." Salt işçinin emekli olarak çalıştığını sebep göstererek işveren iş akdini fesih edemez. Bunun üzerine işçi işverene karşı işe iade davası açabilir.
Genel Sağlık Sigortası (GSS) ödüyorum, emeklilik hakkım var mı? 5...177148 Nolu SMS
Sadece sağlık primi ödüyorsanız yani emekli değilseniz, herhangi bir işte çalışmıyor, ticari veya tarımsal faaliyette bulunmuyor, isteğe bağlı sigorta ödemiyor ve işsizlik sigortası parası almıyorsanız; zorunlu GSS primi ödüyorsunuz demektir. Zorunlu GSS primi ödeyenler sağlık yardımı alabilirler ancak ödenen bu primlerle emekli olamazlar. Sağlık primleri emeklilikte geçerli değildir. Emeklilik için yukarıda saydığım faaliyetlerden birisi ile ilgili prim ödenmesi gerekmekte. Aşi Şerbetçi
https://www.takvim.com.tr/yazarlar/aliserbetci/2018/10/02/emeklinin-ise-iade-hakki-var
Konkordatonun Avantajları Neler?
Türkiye’de tek borçtan kurtulma müessesesi konkordatodur. İflas ertelemesi ortadan kalktığı için ödeme güçlüğü içine giren borçlular konkordato istemezlerse iflas tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu durumu önlemek ve takiplerden korunmak için konkordatodan başka yol yoktur. Son dönemdeki artışın nedeni ekonomideki ciddi bozulmalardır. Dövizin artması da tuz biber ekti.
Konkordatonun iflas erteleme gibi kötüye kullanılmasının şimdilik sözkonusu olmadığını anlatan Altay, "Eğer konkordato kötüye kullanılırsa mahkemeler reddeder”
FAİZ YOK, DÖVİZ YOK
Konkordato teklifinin yapılması için birçok şartın bir araya gelmesi gerekli. “Öncelikle şirketin malvarlığın ile ödeme projesi ile uyumlu ve orantılı olması gerekiyor. Belli bir harcın yatırılıyor. İşçi alacakları gibi bazı alacaklara mühletten sonra doğan borçların ödenmesi için teminat olarak veriliyor. Kamu alacakları da imtiyazlıdır ancak kamu alacakları takip yapamaz. Ancak onlar da tam olarak ödenir."
Konkordatonun indirimli, vadeye bağlı veya karma konkordato olarak ayrıldı. Uygulamada vadeye bağlı konkordatonun uygulamasının yoğun olarak görüldüğünü açıklayarak "Süre boyunca ödeme ve takip olmuyor. Ödemesiz geçen bir süreden sonra ödemeler plan dahilinde yapılıyor” dedi. İndirimli konkordatoda borç miktarında indirime gidildiğini, karma konkordatoda ise hem borç miktarının indirildiğini hem de vade yapıldığını kaydeden Altay, tüm bunları alacaklıların kabul etmesi gerekli
Konkordato süresi boyunca aksi kararlaştırılmadıkça faiz alınmamasının alacaklılar için büyük imkan sağladığını diğer avantajın ise döviz alacaklarının Türk Lirası’na çevrilmesi. Bu nedenle konkordatonun borçluya büyük bir imkan sağladığının ifade etti. İsteyen alacaklılar daha cazip gelsin ve konkordato teklifini kabul kabul etsinler diye faizli konkordato teklifinde bulunabiliyor.
konkordato süreci özetle:
- Borçlu konkordato şartları oluşmuşsa mahkeme tasdiki için asliye ticaret mahkemesine başvurarak istekte bulunulur.
- Alacaklıların yarıdan bir fazlasının bazı hallerde alacaklıların dörtte birinin (ancak bunların alacaklarının miktarı toplamın üçte ikisine denk gelmesi gerekiyor) kabulü ve mahkeme onayı ile bir müessese oluşuyor. Mahkeme konkordatoyu tasdik ediyor.
- Başvuru yaparken belirli mali belgeler gerekiyor. Bunlar ayrıntılı bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu, defterlerin tasdik listesi, finansal analiz raporu, iflasla arasındaki garame farkı gibi belgeler oluyor.
- Başvuru yapıldıktan sonra mahkeme komiser atayıp, üç ay mühlet veriyor. Bu süre içinde işlemler yetişmemişse mahkeme 2 ay daha mühlet verebiliyor. Geçici mühlet 5 aya çıkıyor.
- İkinci safha konkordatonun başarıya ulaşma süreci varsa 1 yıl kesin mühlet veriliyor. Kararı hakim veriyor. Eğer muameleler yetişmez ise 6 ay daha uzatılabiliyor. Toplamda geçici ve kesin mühlet süresi 23 aya çıkıyor.
- Eğer şirketin borçlarını ödeyebilecek başarıya ulaşma imkanı yoksa alacaklılar veya komiser konkordatonun kaldırılmasını isteyebilir. Bu durumda mahkemeye konkordatonun tasdikini reddeder. Tacirin iflası istenir.
- Tasdikin yetişmeyeceği anlaşılırsa ticaret mahkemesindeki süreç 6 ay daha uzatılıyor. Toplam mühlet 29 aya kadar çıkıyor.
- Eğer konkordatonun kesinleşmesinden sonra belirli bir ödemesiz sürenin geçmesi de öngörülmüş olursa bu sürede de 29 aya ekleniyor. Bu müddet içinde borçlunun iflası istenemiyor, borçlu aleyhine icra takibi yapılamıyor. Ödemeler başladıktan sonra borçlu takvime uygun ödemeleri yapıp bitirirse zor süreçten kurtulmuş oluyor. Eğer belirlenen vadelerde ödeme yapılmadıysa konkordatonun feshi isteniyor. Sonraki süreç ise haciz ve iflas.
OYLAMAYA KİMLER KATILIYOR?
Diğer önemli konu alacak listesinin nasıl oluştuğu. Buna göre borçlu ayrıntılı bilançosunda alacaklıların listesini veriyor. Bu alacaklıların bir daha listeye eklenmesine gerek olmuyor. Eğer alacaklı ile borçlunun bildirdiği miktar arasında fark varsa kalan tutar çekişmeli alacaklılar arasına yazılıyor. Oya katılanlar öncelikle ayrıntılı bilançoda yazılarak kabul edilenler ve bir de alacaklı ile borçlu arasında mutabakat sağlanamayan çekişmeli alacaklılar oluyor. Çekişmeli alacaklılara ise mahkeme karar veriyor. Ayrıntılı bilançoda kabul edilen kişilerin alacakları da eğer yazıldığından fazlaysa fazlası çekişmeli alacak olarak yazılıyor. Buna da yine Asliye Ticaret Mahkemesi karar veriyor. Bir ayrıntı olarak adi şirket için konkordato istenemiyor ticaret şirketlerinin konkordato talep etmeleri mümkün.
https://www.haberturk.com/konkordatonun-avantajlari-neler-2163841-ekonomi
İşten Ayrılma Durumunda Bile Kıdem Tazminatı Alma Halleri
1999 yılında emeklilik yaşı kademeli olarak kadınlarda 58, erkeklerde 60'a yükseltildi. Emeklilik yaşı yükseltilirken çalışanların kıdem tazminatı konusunda mağduriyet yaşamaması için bir hak sağlandı. Buna göre, “kısmi emekli aylığı” bağlanabilmesi için gerekli olan, yaş dışındaki koşulları yerine getiren tüm işçiler, kıdem tazminatı alabilirler.
Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre bu haktan şimdilik sadece 8 Eylül 1999 tarihinden önce işe girenler yararlanabiliyor. Normalde işçinin kendi isteğiyle işten ayrılması durumunda kıdem tazminatı alabilmek için iş akdinin feshinin haklı bir nedene dayanması, askerlik nedeniyle işten ayrılması, kadınların evlendikten sonra bir yıl içinde istifa etmesi veya emekli olması gerekiyor.
Ancak, 8 Eylül 1999 tarihinden önce işe girenler, 15 yıl sigorta ve 3600 prim günü koşulunu yerine getirdiklerinde, istifa ederek kıdem tazminatı alabiliyorlar.
YAŞI BEKLEYENLER KIDEM TAZMİNATINI NASIL ALABİLİR?
Emekli olmadan kıdem tazminatı alma koşulları, işe ilk defa başlanan tarihe göre değişiyor. İşe giriş tarihine göre, koşullar şöyle:
- 8 Eylül 1999'dan önce işe girenler: 15 yıl sigorta, 3600 prim günü.
- 9 Eylül 1999-30 Nisan 2008 tarihleri arasında işe girenler: 25 yıl sigorta, 4500 prim günü.
- 1 Mayıs 2008'den sonra işe girenler: 25 yıl sigorta, 5400 prim günü.
- 9 Eylül 1999'dan sonra işe girenler: Sigortalılık süresi 25 yılın altında olmakla birlikte 7000 prim gününü tamamlayarak.
Buna göre, 9 Eylül 1999 tarihinden sonra işe başlayanlar, 7000 prim gününü tamamladıkları takdirde 2024 yılından itibaren emekli olmadan kıdem tazminatlarını alabilecekler. 7000 prim gününü dolduramayanlar ise 25 yıl sigortalılık süresinin yanı sıra işe başladıkları tarihe göre, 4500 veya 5400 prim gününü doldurdukları tarihten itibaren istedikleri an kıdem tazminatını alarak işlerinden ayrılabilecekler.
SGK'DAN YAZI ALMAK GEREKİYOR
Yaş dışındaki koşulları yerine getirerek kıdem tazminatı alabilmek için öncelikle Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan kıdem tazminatına hak kazanıldığına dair yazı almak gerekiyor. SGK'dan gerekli yazıyı alanlar, hangi gerekçeyle olursa olsun istifa ettiklerinde kıdem tazminatı alabilirler.
Bir işte çalışırken, SGK’dan yazı almak suretiyle kıdem tazminatını alıp ayrılmış olanlar, girdikleri ikinci işten ayrıldıklarında da aynı yöntemle kıdem tazminatı alabiliyor. Bu konuda yasada herhangi bir kısıtlama bulunmuyor.
YENİ BİR İŞTE ÇALIŞMAYA ENGEL DEĞİL
15 yıl 3600 günle kıdem tazminatı alarak işten ayrılıp yeni bir işe girmenin önünde hiçbir yasal engel yok. Önceki yıllarda işverenlerin itirazı üzerine Yargıtay dairelerinde işçiler aleyhine kararlar verilmişti. En son 2015 yılında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun verdiği içtihat kararıyla konu tartışmalı olmaktan çıktı. Bu karar uyarınca, 15 yıl 3600 günle kıdem tazminatı alıp işten ayrılan kişi, yeniden başka bir işte çalışma hakkına sahip bulunuyor.
SGK’DAN YAZI ALMADAN İSTİFA ETMEYİN
Sigortalılık süresi ve prim günü koşulunu yerine getirdiği halde, SGK’dan “Kıdem tazminatını alabilir” yazısını almadan istifa edenler kıdem tazminatı haklarını kaybeder. Yazının, istifa ettikten sonra alınmasının faydası yok.
Nitekim Yargıtay 22. Hukuk Dairesi bu yıl verdiği içtihat kararında, 15 yıl sigorta ve 3600 prim günü koşulunu yerine getirdiği halde önce istifa edip sonradan SGK’dan yazı alan bir işçinin kıdem tazminatı alamayacağına hükmetti.
HER YIL İÇİN 5 BİN 434 TL’YE KADAR TAZMİNAT
Kıdem tazminatı, aynı işverene bağlı işyerlerinde bir yıl ve üzerinde çalışanlara veriliyor. Her tam yıl için 30 günlük brüt ücret üzerinden tazminat ödeniyor. Kıdem tazminatında tavan uygulanıyor ve 6 ayda bir memur maaş katsayısına göre yeniden hesaplanıyor.
2018 yılı temmuz-aralık döneminde 5 bin 434.42 TL kıdem tazminatı tavanı uygulanıyor. Buna göre, brüt ücreti 5 bin 500 lira olan da 10 bin lira olan da her bir yıl için 5 bin 434.12 TL üzerinden kıdem tazminatı alabiliyor.
https://www.haberturk.com/kidem-tazminati-icin-emekliligi-beklemek-gerekmez-2164312-ekonomi
özdoğrular 02 Ekim 2018 e-Bülten
özdoğrular 02 Ekim 2018 e-Bülten için tıklayınız
Geçici Vergi Beyanlarında Değişiklik Yapıldı
Gelir İdaresi Başkanlığı Defter Beyan Sistemi Geçici Vergi Beyannamelerinde yapılan yenilik ve güncellemeler
Geçici Vergi Beyannamesinin “İndirimler” tablosunda yer alan “türlerin” kar veya zarar durumlarına göre aktif veya pasif olmasına ilişkin geliştirme kullanıma açılmıştır.
Geçici Vergi Beyannamesinin “Brüt Kazanç Dağılımı” bölümünde ve “Serbest Meslek Kazançlarına Ait Bildirim” tablosunda yer alan “faaliyet kodları”na ilişkin bilgilerin sicil kayıtlarından hareketle otomatik aktarımı sağlanmıştır.
Geçici Vergi Beyannamesinin “Vergi Bildirimi” bölümünde yer alan “Mahsup Edilecek Tevkifat Tutarı”nın gelir kayıtlarından hareketle beyannameye otomatik aktarım sağlanmıştır. Bununla birlikte bahse konu “tevkifat tutarı”nda beyanname üzerinden manuel (elle) değişiklik yapılabilecektir.
Geçici Vergi Beyannamesinin “Ekler” bölümüne, “eğitim ve sağlık harcamaları”na ilişkin bilgilerin bir önceki dönem beyannameden otomatik aktarımı sağlanmıştır. İstenirse bu bilgiler üzerinde manuel (elle) değişiklik yapılabilecektir.
7143 Sayılı Yapılandırma Kanunu Kapsamında Olan Vergi Borçları İçin İlk Taksit Ödeme Süreleri Uzatıldı
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Uygulaması Başladı
2016 yılında 6728 sayılı Kanun’la getirilen Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi uygulaması Kırşehir, Çankırı, Bartın ve Amasya illerinde muhtelif tarihlerde uygulanmaya başlamış, diğer iller için ise yürürlük tarihi 1 Temmuz 2018 iken 29 Mayıs 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “4 Sıra No.lu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Tebliği” ile 1 Ekim 2018 olarak değiştirilmişti.
Dolayısıyla 1 Ekim 2018 itibariyle Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi uygulaması, yeni bir erteleme söz konusu olmazsa, tüm ülke genelinde uygulanmaya başlayacak. Bu sebeple Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile ilgili bilinmesi gerekenleri bu yazımızda tekrar özetlemeye çalışacağız.
Beyannamenin İçeriği Nasıl Olacak?
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi;
a) Vergi kanunlarına göre vergi kesintisi yapmak zorunda olanlar tarafından, bir ay içinde yaptıkları ödemeleri veya tahakkuk ettirdikleri kârlar ve iratlar ile bunlardan kestikleri vergileri,
b) 5510 sayılı Kanuna göre sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerini bildirmekle yükümlü olanlar/işverenler tarafından, sigortalıların cari aya ait prime esas kazanç ve hizmet bilgilerini içerecek.
Alt işverenler, asıl işverenin Kurum işyeri sicil numarası ve kendilerine ait alt işveren kodunu yazarak çalıştırdıkları sigortalılar için Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini verecekler.
Beyanname Ne Zaman ve Nereye Verilecek?
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi, ertesi ayın 23 üncü günü saat 23.59’a kadar yetkili vergi dairesine elektronik ortamda gönderilecek. Beyannamenin kağıt ortamında verilmesi mümkün olmayacak.
Ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerinin bildiriminde esas alınacak ay, 15 inci günün içinde bulunduğu ay olacak. Buna göre söz konusu bilgiler, en geç beyannamenin ilişkin olduğu ayı takip eden ayın 23 üncü günü saat 23.59’a kadar yetkili vergi dairesine elektronik ortamda verilecek Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesine dahil edilecek.
Ayrıca daha önceden muhtasar beyannamelerini üçer aylık dönemler halinde veren ve işçi çalıştıran mükelleflere de Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini aylık dönemler halinde beyan etme zorunluluğu getirildi.
Bununla birlikte yanında işçi çalıştırmayan mükellefler, üçer aylık dönemlerde Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi (önceden olduğu gibi Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının 23 üncü günü akşamına kadar ) vermeye devam edecekler.
Özel Bina İnşaatı ve İhale Konusu İşlerde Dikkat
Biten özel bina inşaat ve ihale konusu işler ile çalıştırılan tüm sigortalıların işten ayrılış bildirgesi verilmiş olan işyerleri için, sadece prime esas kazanç ve hizmet bilgilerini ihtiva eden Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi, işlemlerin gerçekleşmiş olduğu ay içerisinde de verilebilecek.
Şu kadar ki söz konusu işlemlere ilişkin sigortalıların bir önceki aya ait prime esas kazanç ve hizmet bilgilerinin beyan edilmesini gerektiren bir durum olması halinde bu beyannamenin de verilmesi gerekli. Bununla birlikte, aynı döneme ait olup kanuni süresi içerisinde verilmesi gereken Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin, söz konusu işlemlere münhasır olarak verilen Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamelerinde yer alan bilgileri de kapsaması gerekiyor.
Vergi ve Prim Ödeme Tarihleri Değişmedi
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin uygulamaya geçmesi vergi ve prim ödeme tarihlerini değiştirmedi. Dolayısıyla beyan edilen vergi ve sigorta primleri ayrı ayrı tahakkuk ettirilecek ve bunların ödemeleri ilgili vergi kanunları ile 5510 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yapılmaya devam edilecek.
Beyanname Hatalı Verilirse…
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin kanuni beyanname verme süresi içerisinde elektronik ortamda verilmesi gerekiyor.
Kanuni süresi içerisinde veya kanuni süresinden sonra verilen beyannamenin hatalı ve/veya eksik olduğu hallerde, süresinde veya süresi geçtikten sonra bu hata ve/veya eksiklikleri düzeltici mahiyette elektronik ortamda yeni bir beyanname verilmesi mümkün olacak.
5510 sayılı Kanuna göre sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerine ilişkin yasal süresi geçirildikten sonra düzenlenecek olan Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannameleri elektronik ortamda verilecek ve bu beyannameler SGK tarafından, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 103 üncü maddesine istinaden incelenerek uygun görülmesi halinde işleme alınacak.
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi’nin Verilmemesinin Yaptırımı Ne Olacak?
Prim tahakkukuna ve sigortalıların sosyal güvenlik haklarına dayanak teşkil eden Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesindeki sigortalıların, prime esas kazançlarının veya hizmetlerinin bildirilmediği, eksik ya da geç bildirildiği anlaşılan her bir işyeri için;
1) Beyannamenin asıl olması hâlinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla beyannamede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri tutarında,
2) Beyannamenin ek olması hâlinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek beyannamede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri tutarında,
3) Ek beyannamenin, 5510 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin beşinci fıkrasına istinaden Kurumca resen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek beyannamede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin yarısı tutarında,
4) Beyannamenin mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri ve kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği ya da sadece hizmetlerinin Kuruma eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması hâlinde, beyannamenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık beyannamedeki her bir işyeri için,
a) Kamu idareleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar hakkında asgari ücretin üç katını geçmemek üzere sigortalı başına aylık asgari ücret tutarında,
b) Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar hakkında asgari ücretin iki katını geçmemek üzere sigortalı başına yarım asgari ücret tutarında,
c) Defter tutmakla yükümlü olmayanlar hakkında aylık asgari ücreti geçmemek üzere sigortalı başına asgari ücretin üçte biri tutarında,
ç) Beyannamedeki her bir işyerinden bildirilen sigortalıların sadece prime esas kazançlarının eksik bildirildiğinin anlaşılması hâlinde ise beyannamenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin onda birinden az, iki katından fazla olmamak üzere tespit edilen prime esas kazanç tutarında, idari para cezası uygulanacak.
Ayrıca, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesine ilişkin fiillerin vergi kanunlarına göre vergi cezası kesilmesini gerektirmesi halinde 213 sayılı Kanun uyarınca vergi dairelerince de ceza kesilecek. Dr. Mehmet BULUT İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. http://www.sadettinorhan.net/1_10_2018_makale.html