Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

 Vergi daireleri 213 sayılı VUK’nun 160. maddesine göre  işi bırakma bildiriminde bulunmayan  bir mükellefin işi bıraktığı konusunda  tespitler yapması halinde mükellefiyet kayıtlarını resen silebilmektedir.  Yine aynı şekilde mükellefin adresinde yapılan yoklama işlemleri sonucunda  adresinde bulunmadığı tespit  edilmesi durumunda  vergi daireleri resen mükelleflerin  mükellefiyet kayıtlarını silebilmektedirler.(1)

Mükelleflerle ilgili vergi dairelerinin resen mükellefiyet kaydını silmeleri konusunda  213 sayılı VUK’nunda 5228 sayılı yasanın 6. md hükmü ile önemli düzenlemeler yapılmıştır.  Buna göre vergi daireleri adresinde bulunamayan mükelleflerle ilgili olarak resen vergi kayıtlarını silebilmektedir.  Aynı mükellefin bir başka adreste faaliyette bulunması durumunda  bu takdirde mükellefiyet kaydı yeni adreste devam ettirilecektir.(2)

  Uygulamada, daha çok sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyen mükellefler konusundan vergi daireleri bu durumu önlemek amacıyla bir dizi yetkiler almış bulunmaktadır.  Şu halde 213 sayılı VUK’nun 160. maddesine 5228 sayılı yasa ile eklenen hüküm gereğince;

1- Sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet kaydı açtıran mükelleflerle ilgili vergi daireleri resen  bu mükellefiyeti sonlandırabilmeleri için mutlak surette bir vergi inceleme raporu ile bu mükellefiyet kaydını ancak  terkin edebileceklerdir.

2- Yine adresinde bulunmayan veya bir başka adrese nakil olduğu halde  bu durumu vergi dairesine bildirmeyen mükelleflerle ilgili resen terk işlemi yapılabilir.

3- Anonim veya limited şirketlerde şirket tüzel kişiliğinin adresinde bulunmaması durumunda  veyahutta şirket ortak veya müdürlerine ulaşılmaması halinde  bu şirketler vergi daireleri tarafından mükellefiyet kayıtları resen silinebilir.

4- Adresinde bulunmayan şirketlerle ilgili olarak sahte fatura düzenlediği konusunda somut tespitlerin olması durumunda bu şirketlerin mükellefiyet kayıtları ancak vergi incelemesi sonucunda inceleme elemanları tarafından düzenlenecek raporlarla mükellefiyet kayıtları ancak sonlandırılabilir.(3)

5- Ortada vergi incelemesi yokken hiçbir şekilde hiçbir şirketin  vergi  kaydı sonlandırılamaz.

Uygulamada vergi daireleri adresinde bulunmayan ya da o anda yoklama memurları tarafından yoklama sırasında bulunmayan  mükelleflerin  bu yoklama  işlemlerinin  en az 2 kez farklı tarihlerde takip edilmesi gerekmektedir.  Buna rağmen, adresinde bulunmayan  mükelleflerle ilgili sahte belge düzenlediği konusunda vergi inceleme raporu bulunmayan mükelleflerin mükellefiyetleri resen silinemeyecektir.   Gayrifaal ve adresinde bulunamayan şirketler ise  geçici olarak mükellefiyet kayıtları kapatılabilir. Bu mükelleflerin herhangi bir şekilde  ortaya çıkması halinde düzenlenecek yoklama fişleri ile tekrar mükellefiyet kayıtları açılacaktır.

Öte yandan, uzun zamandan beri çalışmayan içi boş gayrifaal şirketler bir şekilde fesh ve tasfiye hükümlerine göre tasfiye edilmeleri halinde  mükellefiyet kayıtları yeniden açılacaktır.  Vergi daireleri uygulamada adresinde bulunmayan şirketler  için vergi incelemesine sevk işlemi yapmak suretiyle aynı anda da  mükellefiyet kayıtlarını kapatmaktadırlar.  Bu aşamada mükellefin bağlı olduğu meslek kuruluşuna hiçbir şekilde bilgi verilmemekte ve  ilgili oda ile yazışma yapılmamaktadır. 

Oysaki,  213 sayılı VUK’nun 160. maddesinin 3. fıkrası değiştirilmiş olup, maddenin sonuna eklenen yeni fıkra ile adresinde bulunmayan şirketler hakkında  sahte fatura düzenlediği konusunda somut bir tespit bulunması halinde durum bir vergi inceleme elemanı raporu ile bu mükelleflerin vergi kayıtları  terkin olunmaktadır.  Uygulamada  bu madde hükmü vergi daireleri tarafından yanlış tatbik edilerek pek çok iyi niyetli mükellef hakkında yanlış kanaatler nedeniyle bu mükelleflerin vergi kayıtları sonlandırılarak çeşitli mağduriyetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ortada herhangi bir vergi  inceleme raporu bulunmazken  mükelleflerin  sahte fatura düzenledikleri iddiasıyla mükellefiyet kayıtların tek taraflı silinmesi hukuka uyarlı bir uygulama olamaz.

Diğer yandan, 213 sayılı VUK’nun 160/3 md hükmüne göre esasen vergi mükellefiyet kayıtlarının  silinebilmesi için kesinleşmiş bir mahkeme kararının da aranması gerektiği bilinmektedir. Aksi  takdirde idarenin  vergi mükellefiyetini kapatma konusunda genişletilmiş somut bir yetkisi yoktur.  Böyle bir yetkinin idarelere verilmesi  durumunda  keyfi bir uygulama olup, idare  bu yetkiyi gelişi  güzel kullanabilir. Mükellefiyet hakkı anayasal  bir haktır. Böyle bir anayasal  temel  hakkın kullanımı idarenin inisiyatifine bırakılmamalıdır. Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/sahte-belge-duzenleme-amaci-ile-kurulan-sirketlerin-akibeti/haber-22564

---------------

(1) 213 sayılı VUK md. 160

(2) Bu konuda Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan iç genelgeler için bkz.  2000/12 iç genelge, yayım tarihi 29/10/2000’dır.  Yine aynı şekilde 2004/13 sayılı ve  2009/3 sayılı iç genelgeler incelenmelidir.

(3) Vergi Daireleri Uygulama İç Genelgesi 2009/3. bu genelgeye göre daha önce mükellefiyet kaydı  terkin edilen mükelleflerden tasfiyeye girdikleri öğrenilenlerin mükellefiyet kayıtları tasfiyeye  girilen tarih olarak tesis edilmesi yolunda işlem yapılması  uygulamada  sorunlara neden olmaktadır. Özellikle, geçmiş 5 yılla ilgili beyanname verilmediği iddiasıyla e-beyan özel usulsüzlük cezaları ve takdire dayalı  KDV, gelir, kurumlar ve stopaj tarhiyatları mükellefleri cezalandırmaktadır.

Uygulamada zirai üretimde kullanılan tavuk çiftliklerindeki binalar kümeslerin emlak vergisine tabi olup olmadığı konusunda tereddütler yaşanmaktadır. Buna göre;  Uygulamada tarımsal üretimde kullanılan ve kiraya verilmemek koşuluyla makine ve alet depoları, zahire ambarları, samanlıklar, arabalıklar, ahırlar, ağıllar, kümesler, kurutma mahalleri, böcekhaneler, seralar vb. binalarla, işçi ve bekçi bina, kulübe ve barakaları, su ürünlerinde ise; mahsullerin üretimde kullandıkları ağ, alet ve depoları, kayıkhaneler, denizler ve göllerdeki işçi ve balıkçı kulübe ve barakaları emlak vergisinden muaftır. (Bkz: İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi, 19.08.2013 gün ve 43 sayılı Özelge)

Bilindiği üzere, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye sınırları içinde bulunan binaların bu Kanun hükümlerine göre bina vergisine tabi olacağı; 2 nci maddesinde de, bu Kanundaki bina tabirinin, yapıldığı madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaatın hepsini kapsadığı ve bu Kanunun uygulamasında Vergi Usul Kanununda yazılı bina mütemmimlerinin de bina ile birlikte nazara alınacağı, yüzer havuzlar, sair yüzer yapılar, çadırlar ve nakil vasıtalarına takılıp çekilebilen seyyar evler ve benzerlerinin ise bina sayılmayacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 1319 sayılı Kanunun 4/h maddesinde ise, kiraya verilmemek ve zirai istihsalde kullanılmak şartlarıyla, makina ve alet depoları, zahire ambarları, samanlıklar, arabalıklar, ağıllar, ahırlar, kümesler, kurutma mahalleri, böcekhaneler, serler (seralar) ve benzeri binalarla, işçi ve bekçi bina, kulübe ve barakalarının bina vergisinden daimi olarak muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümlere göre, tapu kayıtlarında vasfı bağ olarak tescil edilmiş olan taşınmaz üzerinde inşa edilen ahırın kiraya verilmemek ve zirai üretimde kullanılmak şartıyla emlak vergisinden muaf tutulması gerekir. Ancak, söz konusu ahırın zirai üretimde kullanılmayıp boş tutulması halinde bu muafiyetin uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Mustafa Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/dr-mustafa-alpaslan-smmm/tavuk-kumeslerindeki-emlak-vergisi-muafiyeti/haber-22563

Cuma, 02 Kasım 2018 10:09

Kasım Ayı Vergi Takvimi

Özel sektörde çalışmaktayım. İşyerinin tahsis ettiği arabayı şirketin özel işlerinde kullanmaktayım. Trafik cezası yersem bu cezayı kim ödemeli? Bu tip ceza nedeniyle işveren beni işten çıkartabilir mi? 5...177148 Nolu SMS 
İş Kanunu'na göre, işçinin işini özenle yapma yükümlülüğü bulunmaktadır. Sizin şahsi bir hatanızdan dolayı şirket zarara uğramış ise uğranılan bu zarar size rücu edilebilir. Ancak bu gerekçe ile işveren sizi tazminatsız işten çıkaramaz. Ama sürekli hata yapıyor iseniz ve bu durum da yaptığınız işi etkiliyor ise bu konuda yazılı olarak uyarıldığınız halde hata yapmaya devam ediyorsanız, işveren haklı nedenle sizi işten çıkartabilir. Bu durumda da tazminat ödemez.

Doğuştan engelliyim. Çalışma gücünü yüzde 60 kaybedenlerin malullük aylığına bağlanabileceği belirtiliyor. Başvuru yapsam maluliyetten emekli olabilir miyim? H.İ.Ç.
Çalışma gücünün yüzde 60'ını sonradan kaybedenler tam teşekküllü bir hastaneden alacağı raporla ve bu raporun SGK Sağlık Kurulu heyeti tarafından yapılacak değerlendirilmesi sonucunda maluliyet aylığına bağlanabilmektedir. Ancak sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce çalışma gücünü yüzde 60 kaybedenler maluliyet aylığından faydalanamaz. Siz doğuştan engel veya hastalığınızdan dolayı malulen emekli olamazsınız. Ayrıca vergi indiriminden faydalanıp alacağınız engel oranına göre daha erken ve daha az primle engelli emeklilik şartlarından faydalanma imkanınız olabilir.

Ne zaman emekli olurum?
01.03.1964 doğumluyum, 07.1986 tarihinde işe başladım, 2780 günüm var. 5...816483 Nolu SMS 
Mevcut girişinize göre 5300 prim gün şartlarına tabisiniz. İşe giriş askerden sonra ise borçlanarak 5225 prim gün şartlarına tabi olabilirsiniz. 25 yıl ve yaş ile ilgili sıkıntı yok, ikisi de tamamlanmış. Prim gün tamamlanınca tam emekli olabilirsiniz. Kısmi emeklilik için ise; 3600 prim günü tamamlayıp 60 yaşınızın dolacağı 01.03.2024 tarihini beklemeniz gerekmektedir.

02.06.1973 doğumluyum. 01.12.2004 tarihinden beri esnaf Bağ-Kur'luyum. Kesintim yok. 5...465753 Nolu SMS 
Bağ-Kur'dan 9000 prim gün ve 60 yaşa tabisiniz. Emekli olabilmeniz için 9000 prim günü tamamlayıp 60 yaşınızın dolacağı 02.06.2033 tarihini beklemeniz gerekiyor. Son 3.5 yıl SSK ödemeniz halinde yine aynı tarihte 7000 günle SSK'dan emekli olabilirsiniz. Ali Şerbetçi

https://www.takvim.com.tr/yazarlar/aliserbetci/2018/11/02/trafik-cezasi-isten-cikis-nedeni-mi

Perşembe, 01 Kasım 2018 13:18

Vergide İzaha Davet Uygulaması

İzaha davet uygulaması, 213 sayılı VUK’a 370.madde olarak yeni bir yöntem olarak vergi incelemesi öncesi pratik bir düzeltici beyan mahiyeti taşıyan bir uygulama mahiyeti taşımaktadır. 01.09.2017 tarihinden itibaren uygulamaya konulan bu yöntem ile vergi inceleme süreci bir anlamda öne çekilerek mükelleflerin gönüllü beyan sistemi benzeri bir sistem ile pratik sonuca gitmeleri hedeflenmektedir. Buna göre, 6728 sayılı yasanın 22.maddesi ile 213 sayılı VUK mülga 370.maddesi “izaha davet” metodu uygulamaya konulmuştur.

İzaha davet uygulaması ile ilgili koşullara uymayan mükelleflerin, vergi incelemesini gerektiren işlemleri eskiden olduğu gibi “vergi incelemesi” yoluyla gerçekleştirilecektir. İzaha davet uygulaması henüz yeni bir uygulama ve bir müessese olması nedeniyle bu uygulama hakkında bugünlerde leh veya lehte görüşler veya eleştiriler ileri sürülebilmektedir (Bkz. ERDEM Tahir, Vergi Usul Kanunu’nda Yeni Bir Kurum “İzaha Davet”, Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 347, Ağustos 2017).

Uygulama, aşağıdaki işlemlerin ortaya çıkması durumunda devreye sokulabilecek bir yöntem olarak kullanılabilecektir:

1- BA-BS form analizlerinin karşılaştırılması sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar,

2- Kredi kart satışları ile KDV beyannamelerindeki ortaya çıkan olumsuzluklar,

3- Yıllık kurum veya gelir vergisi beyannameleri ile muhtasar beyanname-SGK PHB bildirimlerinin analizi sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar,

4- İlgili kurum ve kuruluşlardan gelen mali veriler ile mükellef bilgilerinin karşılaştırılması sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar,

5- Yıllık kurum veya gelir vergisi beyannameleri üzerinde yapılan indirim veya mahsupların yasal oranları aşması durumunda ortaya çıkan negatif durumlar,

6- Kar dağıtımı uygulamalarında yasal kurallara uyulmaması ile ilgili olumsuzluklar,

7- Zarar mahsubu ilkelerine uyulup uyulmaması halinde ortaya çıkan olumsuzluklar,

8- Kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde yapılan revizyonlar sırasında ortaya çıkan olumsuzluklar: İştirak kazançları ile ilgili uygulamalar, KVK md.1/1-e ile ilgili uygulamalar,

9- Örtülü sermaye uygulaması ile ilgili durumlar,

10- Ortaklardan alacaklar için yürütülecek faizler hakkında izahat taleb

11- (131) ve/veya (331) hesapların işleyişleriyle ilgili olumsuz durumlar,

12-Şirket ortaklarının ortaklık hakları veya hisse satışları ile ilgili MSİ beyannamesinin verilmemesi odaklı olumsuzluklar,

13- Gayrimenkul satışları ile ilgili eksik veya noksan bedel beyanları ile ilgili harç veya vergi uygulamaları,

14- Gayrimenkul satışlarındaki değer artışı kazançları beyanlarının teyidi,

15- Konut veya işyeri kira gelirlerinin doğru beyan edilip edilmediği hakkında uygulamalar,

16- Sahte veya içeriği itibariyle problemli fatura düzenlenmesi veya kullanılması hakkında olumsuz uygulamalar,

17- Vergi müfettişlerinin veya gelir idaresi denetime yetkili vergi dairesi müdürü veya diğer görevli kimselerin, mükellef tarh dosyası üzerinde yapacağı revizyonlar sırasında tereddüt ettikleri hususlarla ilgili talep edilecek durumlar ve bilgiler,

18- Diğer lüzum görülebilecek haller.

VUK md.370 hükmü gereğince, incelemeye başlanılmadan veya takdire yollanmadan önce, mükellefin ilgili durumu izaha davete konu edilebilir. Ayrıca, mükellef hakkında herhangi bir ihbarda bulunulmamış olması ve herhangi bir ön tespit yapılmamış olması da gerekmektedir. İzaha davet konusunda ön tespit yapmaya yetkili merciiler, Gelir İdaresi Başkanlığı veya Vergi Denetim Kurulu’dur. Bu komisyonlar VDK bünyesinde veya GİB bünyesinde oluşturulan komisyonlardır. Kendisine izaha davet yazısı tebliğ edilen mükellefler 15 gün içerisinde yetkili komisyona başvurmak zorundadır. Haklarında yapılan ön tespite ilişkin olarak, izaha davet yazısında yer verilen ziya uğramış olabilecek vergi tutarını doğrular nitelikte vergi ziyaına neden olunduğu yönünde mükelleflerce izahta bulunulması durumunda, izahın yapıldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin verilmesi, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının tamamlanması veya düzeltilmesi, ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı kanunun 51.maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranındaki izah zammıyla ödenmesi şartıyla vergi ziyaı cezası, ziya uğratılan vergi üzerinden %20 oranında kesilecektir. Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/vergide-izaha-davet-uygulamasi/haber-22523

Perşembe, 01 Kasım 2018 13:14

2019 Emekli Olmak Mı?

Okurum ısrarla 2018 yılı mı emekli olmalıyım yada tercihimi 2019 yılına mı kullanmalıyım diyerek ısrarla benden cevap yazmamı istedim.

Kendisi Kasım ayında yaşının dolacağını,emeklilik dilekçesini vermesi halinde 2018 yılında geçerli emekli maaşı bağlanacağını belgeleriyle gösterdi.

Oysa bizler ne sihirbazız ne de gelecek hakkında yorum verecek kahin/falcı değiliz.

Önce bu yıl emekli olursa ne kadar emekli maaşı bağlanır onu hesap edelim

99

1039

70%

9475

2008/09

2563

51%

630,41

2008/10

3159

37,56%

2557,76

6761

 

4/a-SSK sigortalının elimizdeki verileri yukarıdaki gibi olup;1.382 TL. Ek ödeme dahil olmak .

2019 Yılında 4/a emekli aylıklarını belirleyen aylık tüketici fiyat endeksleri - çıkmaması olasılığı ile %10 gibi zam dikkate alıyoruz(Tahmini) Ocak 2019 1520 TL.Ek Ödeme Dahil

Emekliliğe müracaat etmez ise Aralık+Ocak maaşları=2.902.-TL.kaybı olabilecektir.

2019 yılı Enflasyon (TÜFE) %25-%20-%15 ile Mart sonu Nisan Başında belli olan Büyüme hızı GH %3-5 arasında olması halinde 2008/10 ayından -2019/Ocak ayına kadar sigorta primine esas kazançlar güncellenerek bulunacaktır.

Bununla birlikte,

A-Dönemi olan 1999 öncesi

B-Dönemi olan 2000-2008/09 Dönemi

Bulunarak 2008/10 Dönemine taşınacaktır.

C-Dönemi olan 2008/10 ve sonrası güncellenmiş olan rakam

Tüm rakamlar maaş hesaplama mantığı/ kısmileştirme/2019 yılı Ocak zammı+Ek Ödeme

99

1039

70%

9475

2008/09

2563

53%

630,64

2008/10

3249

38,06%

2950,07

6851

Yukarıdaki yer alan  verilere göre ek ödeme dahil 1.558 TL.

2019-2018 FARK,

38 Lira emekli aylığı artmıştır.

2902 TL emekli aylığını almamıştır.

99

1039

70%

9475

2008/09

2563

53%

630,64

2008/10

3249

38,06%

3014,63

6851

Yukarıdaki yer alan verilere göre ek ödeme dahil  1.596 TL.

2019-2018 FARK,

76 TL emekli aylığı artmıştır.

2902 TL emekli aylığını almamıştır.

Yukarıdaki rakamlar tüm sigortalılar için farklı olacağı için bu konuda mağdur olmama adına Sosyal Güvenlik Müşavirinden destek almalarını salık veririm.

Karar sigortalının olacaktır.

VEDAT İLKİ

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

05415161962 tel-whatsapp

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=9233

Yıllık ücretli izin, işçilerin yasayla güvence altına alınan temel haklarından biri. İşçi, kanunda öngörülen sürelerdeki yıllık izninden feragat edemez. Çalışmaya devam ettiği dönemde, kullanılmayan yıllık izinler için para ödenemez. 

Bununla birlikte kimi işveren, kullanılmayan iznin ücretini ödememek için çeşitli yolları deneyebiliyor. İşçinin yıllık iznini kullandığının ispat yükü işverene ait. İşveren, yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamak zorunda. 

Kimi işveren, fiilen kullanılmayan izinler için işçiden yazı alabiliyor. Yargıtay, bu tür belgelere rağmen iznin fiilen kullanılıp kullanılmadığının belirsiz olduğu durumlarda işçinin beyanının sorulması gerektiği yönünde kararlar veriyor. 

BEŞ YIL İÇİNDE ALINABİLİR

İşten ayrıldıktan sonra izin parasının 5 yıl içinde işverenden istenmesi gerekiyor. İşveren ödemediği takdirde 5 yıllık süre içinde dava açılmalı. Beş yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra izin parası alınamaz.

KANIT TOPLAYIN


İşini kaybetmemek için, iznini kullanmadığı halde işverenin baskısıyla belge imzalamak zorunda kalan işçinin, işten ayrıldığında izin parası alabilmek için kanıt toplaması gerekir. Emrivaki ile yıllık ücretli izinli gösterilen günlerde fiilen çalıştığını kanıtlayan işçi dava açarak hakkını alabilir.

İZİN PARASI NET ÜCRETTEN HESAPLANIR


Kullanılmayan yıllık iznin parası, iş akdinin sona erdiği tarihte ödenmek zorunda. İzin parası, brüt ücretten yüzde 14 sosyal güvenlik primi, yüzde 1 işsizlik sigortası primi, gelir vergisi ve damga vergisi düşüldükten sonra kalan net tutar üzerinden ödeniyor. İzin parasının hesabında, asgari geçim indirimi de düşülüyor. 

EN AZ ON GÜN BLOK İZİN


Yönetmeliğe göre, yıllık ücretli izin işveren tarafından bölünemez. İznin, işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesi zorunlu. Ancak, tarafların anlaşması halinde bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere, bölümler halinde de kullanılabiliyor. İşveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler ya da hastalık nedeniyle verilen izinler yıllık izne mahsup edilemiyor. 

DENEME SÜRESİ İZİN HESABINDA DİKKATE ALINIYOR


İzin süresi, işçinin hizmet süresine göre belirleniyor. İşe başlandığı günden itibaren deneme süresi de içinde olmak üzere en az bir yıl çalışmış işçiler, izne hak kazanıyor. Çalışma süresi 1-5 yıl arasında olanlara 14, 5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara 20, 15 yıldan fazla olanlara 26 günden az izin kullandırılamaz. 

18 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük işçiler, çalışma süreleri kaç yıl olursa olsun yıllık en az 20 gün izin hakkına sahip.
İşçilerin yıllık izin sürelerinin hesaplanmasında, aynı işverenin işyerlerindeki hizmet süreleri dikkate alınıyor. Bankalar veya çok şubeli şirketlerin farklı işyerlerinde geçen hizmet süreleri, yıllık iznin hesabında birleştiriliyor. https://www.haberturk.com/iscinin-izin-kullandigini-isveren-ispatlamak-zorunda-2198842-ekonomi

01 Kasım 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30582

Kişisel Verileri Koruma Kurumundan:

KARAR

Karar Tarihi               :  16/10/2018

Karar No                    :  2018/119

Toplantı Sıra Sayısı   :  2018/26

Konu Özeti                 :  Veri sorumluları ve veri işleyenler tarafından ilgili kişilerin e-posta adreslerine veya SMS ya da çağrı ile cep telefonlarına reklam bildirimleri/aramaları yönlendirilmesinin önüne geçilmesini teminen ilke kararı alınması

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Kanun) hükümlerine aykırı olarak ilgili kişilerin açık rızaları alınmaksızın e-posta adreslerine veya SMS veya çağrı ile cep telefonlarına reklam bildirimleri/aramaları geldiği hususunda Kişisel Verileri Koruma Kurumuna (Kurum) intikal eden çok sayıda başvuru ile bu kapsamda yürütülmekte olan incelemeler çerçevesinde ulaşılan tespitler dikkate alınarak;

– İlgili kişilerin rızalarını almadan ve Kanunun 5 inci maddesinde hüküm altına alınan işleme şartlarını sağlamadan, telefon numaralarına SMS göndermek, arama yapmak veya e-posta adreslerine posta göndermek suretiyle reklam içerikli ileti yönlendiren veri sorumluları ile veri sorumluları adına reklam içerikli mesaj/e-posta göndermek veya arama yapmak amacıyla ilgili kişilerin açık rızaları bulunmaksızın bu verileri kullanan veri işleyenlerin söz konusu veri işleme faaliyetlerini Kanunun 15 inci maddesinin (7) numaralı fıkrası uyarınca derhal durdurması gerektiği,

– Kanunun 12 nci maddesi kapsamında veri sorumlusunun kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek, kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek ve kişisel verilerin muhafazasını sağlamak amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almak zorunda olduğu ve kişisel verilerin kendi adına başka bir gerçek veya tüzel kişi tarafından işlenmesi hâlinde, anılan tedbirlerin alınması hususunda bu kişilerle birlikte müştereken sorumlu olduğu,

– Belirtilen şekilde söz konusu faaliyetlerde bulunan veri sorumluları hakkında Kanunun 18 inci maddesi hükümleri çerçevesinde işlem tesis edileceği,

– Bahse konu şekilde işlenen kişisel verilerin hukuka aykırı olarak elde edilmiş olabileceği de göz önüne alınarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme” başlıklı 136 ncı maddesi çerçevesinde ilgili veri sorumluları hakkında gerekli hukuki işlemlerin tesisi için konunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 158 inci maddesi uyarınca ihbaren ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirileceği

hususlarında kamuoyunun bilgilendirilmesine ve bu İlke Kararının Kurumun internet sitesi ile Resmî Gazete’de yayımlanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • KDV İadelerinde Yeni Düzenlemeler KDV (Katma Değer Vergisi), Türkiye'de işletmelerin alışveriş yaptıkları mal ve…
  • E-Defterlerin Yüklenmeme - Yanlış Kayıt Riskleri (Mücbir Sebepler Hariç) 2025 Hesap Döneminden İtibaren Bilanço Esasına Tabi Mükellefler E Defter…
  • E-Fatura Yerine E-Arşiv/ Kağıt Fatura Düzenlenmiş Olması Hali * Fatura İçeriği Mal Teslimi/ Hizmet İfasının Yapılmadığı Anlamına Gelmez…
Top