Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıkları, her yıl Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere iki kez ve bir önceki altı ayda gerçekleşen TÜFE oranında artırılmaktadır.

Bu çerçevede, emekli aylıklarına 2024 yılı Ocak ayında %49,25, Temmuz ayında da %24,73 oranında artış yapılmıştır.

Ancak, emekli aylıklarındaki artış oranları kişinin sisteme gerçekte ödenmiş primlerine göre hesaplanan aylıklarına (kök aylık) uygulanmakta, artış sonrasında bulunan aylık tutarı eğer 5510 sayılı Kanunun ek 19’uncu maddesi uyarınca ek ödeme dahil belirlenmiş olan en düşük aylıktan az ise, kişiye kanunla belirlenmiş olan en düşük aylık ödenmektir. 

2024/Ocak ayında yapılan yasal düzenleme ile daha önce 7 bin 500 TL olan en düşük emekli aylığı 10 bin TL’ye çıkarılmıştı.

2024 yılı ilk altı ayında gerçekleşen %24,73 TÜFE oranının uygulanması sonucunda, kök aylığı 8 bin 20 TL ve altında olan çok sayıda emekli 2023/Temmuz ayında zam alamama durumu ile karşı karşıya kalmıştı.

En düşük emekli aylığında yapılan artış ve mali etkisi

İşçi sendikalarının, emekli derneklerinin, kısacası kamuoyunun baskısı sonucunda şu anda TBMM’de görüşmeleri devam eden 16/07/2024 tarihli 2/2290 sayılı “ergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde öngörülen düzenleme ile 2024/Temmuz ayı ödeme döneminden geçerli olmak üzere 10 bin TL olan en düşük emekli aylığı 12 bin 500 TL’ye çıkarılacaktır.

Kanun teklifi ile ilgili yapılan resmî açıklamalara göre, en düşük emekli aylığındaki 2 bin 500 TL’lik artıştan 16,3 milyon civarında olan toplam emekli içinden 3,7 milyon kişinin etkileneceği ve toplam bütçeye maliyetinin de 6 aylık dönemde 33,2 milyar lira olacağı açıklanmıştır.

En düşük emekli aylığında yapılan artışın maliyetini işverenler karşılayacak

Yapılan açıklamalarda, en düşük emekli aylığında yapılan 2500 TL’lik artıştan kaynaklanacak maliyetin bütçeden (Hazine tarafından) karşılanacağı belirtilmesine karşın, kanun teklifinde yapılması öngörülen iki düzenleme maliyetin işverenlere yansıtılacağını göstermektedir.

Bu düzenlemelerden birisi kısa vadeli sigorta kolları (iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık) prim oranında 0.25 puanlık yapılacak olan artış, diğeri de 5 puanlık EYT prim teşvikinin (15510 kanun numaralı) kaldırılacak olmasıdır.

- Kısa vadeli sigorta kolları prim oranında yapılacak artış

 Kısa vadeli sigorta kolları (KVSK) prim oranı, şu anda sigortalının prime esas kazancının %2’si olup, bu primin tamamını işveren ödemektedir.

Kanunun teklifinin 28’inci maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 81’inci maddesinde öngörülen değişiklikle, kısa vadeli sigorta kolları prim oranının %2’den %2,25’e artırılması öngörülmektedir.

Ayrıca bu oranı %1,5 oranına kadar düşürmeye ya da %2,5 oranına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı’na yetki verilmektedir.

Düzenlemenin yasalaşması sonucunda, alt sınırdan (20.002,50 TL) çalıştırılan bir kişi için işveren maliyetinde 50 TL, üst sınırdan (150,018.90 TL) çalıştırılan bir kişi için işveren maliyetinde 375 TL artış olacaktır.

Bu artıştan, özellikle SSK kapsamında işçi çalıştıran işverenler, Bağ-Kur sigortalıları etkilenecektir ve SGK istatistiklerine göre bunların sayısı yaklaşık 20 milyon kişi civarındadır.

Sigorta primleri; asgari ücret ile asgari ücretin 7,5 katı arasındaki matrahtan ödenmekle birlikte sigortalıların yarısına yakınının primi asgari ücret seviyesinden ödenmektedir.

Sigorta primlerinin ortalama olarak asgari ücretin iki katı matrah (40 bin TL civarı) üzerinden ödendiğini varsaydığımızda, kısa vadeli sigorta kolları prim oranındaki 0,25 puanlık artış sonucunda SGK aylık 2 milyar lira civarında ek gelir elde edecektir. 

- EYT prim teşvikinin kaldırılması

2023/Mart ayında yapılan EYT düzenlemesiyle uzun vade sigorta kolları başlangıcı 8 Eylül 1999 ve öncesinde olan kişilere yaş şartı kaldırılarak sigortalılık süresi ve prim gün sayısını tamamlamış olması şartıyla emekli olmalarına imkân sağlanmıştı.

SGK’nın yaptığı etki analiz raporuna göre, EYT kapsamına giren 4,8 milyon kişi içinden 1,4 milyonu bir işte çalışıp hemen emekli olabilecek işçiler oluşturmaktaydı.

Dolayısıyla, aktif işgücü içinde yer alan bu kadar büyük bir kesimin EYT kapsamında emekli olup, işten ayrılması işverenlerin yetişmiş, tecrübeli işgücünü kaybetmesi anlamına geliyordu.

Bu nedenle, bir yandan bağlanan emekli aylıklarının düşük olması nedeniyle işçilerin çalışmaya devam etmek istemeleri, bir yandan da işverenlerin deneyimli personellerini kaybetmek istememeleri sonucunda, emekli personel istidamından kaynaklanan işveren maliyetini azaltmak amacıyla belli şartlarla işverenlere 5 puanlık sigorta primi teşviki (15510 kanun numaralı) sağlanmış ve işverenler yaklaşık 1,5 yıldır bu teşvikten yararlanmaktaydı. 

Ancak, kanun teklifinin 30’uncu maddesi ile 5510 sayılı Kanunun geçici 95’inci maddesinde öngörülen değişiklikle, 5 puanlık EYT prim teşvikinin kaldırılması öngörülmektedir. 

SGK istatistiklerine göre, 2022/Aralık ayı itibariyle sosyal güvenlik destek primine (emekli) tabi olarak çalışan sayısı 945 bin 652 kişidir. 2024/Nisan ayında bu sayı 1 milyon 964 bin 66 kişi olmuştur.

Yukarıdaki rakamlar bize şu ana kadar EYT kapsamında emekli olan yaklaşık 2,2 milyon kişiden 1 milyon kişinin emekli olduktan sonra sosyal güvenlik destek primli olarak çalışmaya devam ettiğini, işverenlerin de bu kişilerden dolayı 5 puanlık teşvikten yararlanmakta olduklarını göstermektedir.

Yukarıda belirttiğimiz üzere, sigorta primleri; asgari ücret ile asgari ücretin 7,5 katı arasındaki matrahtan ödenmekle birlikte EYT kapsamında emekli olup, çalışmaya devam eden kişilerin belli bir kıdeme sahip deneyimli personel olduğu dikkate alınarak, sigorta primlerinin ortalama olarak asgari ücretin üç katı matrah (60 bin TL civarı) üzerinden ödendiğini varsaydığımızda, işverenlerin yararlanmakta olduğu 5 puanlık EYT prim teşvikinin kaldırılması sonucunda Hazine aylık 3 milyar lira civarında tasarruf sağlamış, başka bir ifadeyle işverenlerin maliyeti bu kadar artmış olacaktır.

Yukarıdaki açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, en düşük emekli aylığında yapılan 2 bin 500 TL tutarındaki artıştan kaynaklanan maliyet (5,3 milyar/Aylık), doğrudan işverenleri etkileyen ve işgücü maliyet artışı anlamına gelen kısa vadeli sigorta kolları prim oranında artış yapılarak (2 milyar/Aylık) ve EYT prim teşviki kaldırılarak (3 milyar/Aylık) işverenlere yüklenmiştir.

Söz konusu iki düzenleme, teklifin Temmuz/2024 ayı içinde yasalaşması halinde Ağustos ayından itibaren yürürlüğe gireceğinden işverenlerin iş gücü maliyeti ile ilgili bütçelerini buna göre planlamaları gerekmektedir.

Düzenlemelerle ilgili kendi değerlendirmelerimizi paylaşmak gerekirse, kısa vadeli sigorta kollarından tahsil edilen prim gelirleri, bu sigorta kolunda yapılan giderleri fazlasıyla karşılayan, başka bir ifadeyle bütçe açığı olmayan bir sigorta koludur. Dolayısıyla, ortada SGK açısından kısa vadeli sigorta kolları prim oranın artırılmasını gerektiren haklı bir neden bulunmamaktadır.

Yine, 1,5 yıl önce çıkarılan EYT düzenlemesi ile emeklilikte yaş şartının kaldırılması sonucunda uzun yıllardır çalışmakta olan personelini kaybetmek istemeyen işverenlere, bu kişileri tekrar 30 gün içinde işe başlatmaları durumunda süresiz 5 puanlık prim indirimi sözü verilmişken aradan geçen 1,5 yılsonunda bu teşvikin kaldırılması ve işverenlere emekli personel yerine genç işsizlerin istihdam edilmesi şeklinde gerekçe sunulmasının doğru olmadığı değerlendirilmektedir.  

Dolayısıyla, en düşük emekli aylığında yapılan artıştan kaynaklanan maliyetin işverenler tarafından değil, sosyal devlet olma gereği genel bütçe gelirlerinden karşılanması daha doğru bir tercih olurdu. Celal ÖZCAN

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/en-dusuk-emekli-ayliginda-yapilan-artisin-maliyeti-isverenlere-yuklendi/756435

24 Temmuz 2024 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 32611

Ticaret Bakanlığından:

MADDE 1- 29/8/2012 tarihli ve 28396 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurullarında Uygulanacak Elektronik Genel Kurul Sistemi Hakkında Tebliğin 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 5- (1) Anonim şirket genel kurul toplantısına elektronik ortamda katılım için sisteme giriş, genel kurulun gerçekleştirileceği gün saat 06.00’da başlar, genel kurulun başlama saatinden beş dakika öncesine kadar sürer.”

MADDE 2- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3- Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.

7491 sayılı kanunun 59. maddesinde yapılan düzenleme ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Diğer İndirimler” başlıklı10/1 (ğ) maddesinde yer alan indirim oranı yüzde 80’e çıkarılmıştır.

İndirim Kapsamındaki Hizmetler:

Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye'de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan,

Mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın %80'ni

İlgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın %80'ni

İndirimden Faydalanma Şartları:

İndirimden faydalanabilecek şirketlerin ana sözleşmelerinde yazılı esas faaliyet konusu

Hizmetin, Türkiye'den münhasıran yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum için yapılmış olması

Faturanın yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum adına düzenlenmesi

Türkiye'den verilen, mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmetlerinden yurt dışında yararlanılması

İndirim Tutarının Tespiti

İndirim kapsamında kabul edilen faaliyetlerden elde edilen hasılattan bu faaliyetler nedeniyle yüklenilen gider ve maliyet unsurlarının düşülmesi sonucu bulunacak kazancın %80'si, kurumlar vergisi beyannamesinin "Kazancın Bulunması Halinde İndirilecek İstisna ve İndirimler" bölümünde gösterilmek suretiyle indirim konusu yapılabilecektir.

Diğer indirim ve istisnalar ile geçmiş yıl zararları nedeniyle indirim konusu yapılamayan tutar izleyen dönemlere devredilemeyecektir. Faaliyet sonucunun zararlı olması halinde ise indirim söz konusu olmayacaktır.

İndirime Tabi Kazançların Kayıtlarda İzlenmesi

Mimarlık, mühendislik, hizmetleri ile ilgili olarak indirim kapsamında kabul edilen faaliyetlerden elde edilen kazancın, kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından, hasılat, maliyet ve gider unsurlarının; ayrı ayrı izlenmesi, diğer faaliyetlerle ilişkilendirilmemesi ve kayıtların da bu ayrımı sağlayacak şekilde tutulması gerekmektedir.

İndirim kapsamında kabul edilen faaliyetler ile bu kapsama girmeyen işlerin birlikte yapılması halinde, indirim uygulanacak kazanca ilişkin hasılat, gider ve maliyet unsurlarının ayrı olarak tespit edilmesi esastır.

Gider ve maliyet unsurlarının ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespitinin mümkün olmadığı hallerde ise müşterek genel giderler, bu faaliyetler ile ilgili olarak cari yılda oluşan hasılatın toplam hasılata oranı esas alınarak dağıtılacaktır.

İndirim kapsamında kabul edilen faaliyetler ile bu kapsamda değerlendirilmeyen faaliyetlerde müştereken kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının yıpranma paylarının ise bunların her bir işte kullanıldıkları gün sayısına göre dağıtımının yapılması gerekmektedir.

Hangi işte ne kadar süreyle kullanıldığı tespit edilemeyen sabit kıymetlere ilişkin aşınmalar ise, müşterek genel giderlerle birlikte dağıtıma tabi tutulacaktır.

YMM/BD HASAN SANCAK

Kaynakça;

  • 552 sayılı Yasa
  • 7491 sayılı Yasa
  • YMM İrfan VURAL

Kanun No: 7521

Kabul Tarih: 18/7/2024

MADDE 1- 18/11/1960 tarihli ve 132 sayılı Türk Standardları Enstitüsü ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“F) Genel bütçeden yapılacak Hazine yardımlarından,”

MADDE 2- 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 2- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetveller kapsamındaki kamu idareleri ve bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kamu kurum ve kuruluşları, 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları her çeşit kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketler, özelleştirme kapsam ve programına alınmış hisselerinin yarısından fazlası kamuya ait olan özel hukuk hükümlerine tabi kuruluşlar, fonlar, döner sermayeler ve diğer tüm kamu kurum ve kuruluşlarının (il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile kurdukları birlik, müessese ve işletmeler hariç) 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan taşıt ve iş makineleri ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına devredilen bu neviden taşıt ve iş makinelerinin idareler adına satılmasına yönelik esas ve usulleri belirlemeye ve belirlenen esas ve usuller kapsamında açık ihale ve/veya e-ihale yöntemiyle ihaleleri yapmaya Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yetkilidir. Bu madde kapsamında yapılacak satış işlemlerinde 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun ve 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaz.

Birinci fıkradaki işlemler ve ihale sürecinin yürütülmesi dâhil ihtiyaç duyulan her türlü danışmanlık hizmeti alımının 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi için yapılacak giderler Özelleştirme Fonundan karşılanır. Yapılan satışların bedellerinden masraflar düşülür ve kalan tutar genel bütçeli idareler için Hazine ve Maliye Bakanlığı Merkez Muhasebe Müdürlüğü hesabına, diğerlerinde ise ilgili idare muhasebe birimi hesaplarına aktarılır, aktarılan bu tutarlar ilgisine göre genel bütçeye veya ilgili kamu kurum ve kuruluşu bütçelerine gelir kaydedilir.”

MADDE 3- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (43) numaralı fıkrasında yer alan “kâğıtlar.” ibaresi “kâğıtlar ve yatırımlarda Devlet yardımları hakkında kararlar kapsamında Sanayi ve Teknoloji Bakanı ile 5/6/2003 tarihli ve 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanununda tanımlanan yatırımcılar arasında imzalanan yatırım sözleşmeleri.” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 4- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun ek 207 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu maddeye bağlı ekli (1) sayılı liste Kanuna eklenmiştir.

“EK MADDE 207- Ekli (1) sayılı listede yer alan öğretim elemanı kadroları ihdas edilmiştir.”

MADDE 5- 18/4/2001 tarihli ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 8- BOTAŞ’ın, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Ticaret Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine vadesi geldiği halde ödenmemiş olan her türlü vergi, fon ve paylar, idari para cezaları ile bunlara bağlı gecikme zammı ve gecikme faizi borçları BOTAŞ’ın Hazineden görevlendirme bedeli alacaklarına karşılık, merkezi yönetim bütçesinin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin mahsup suretiyle, Ticaret Bakanlığınca terkin edilir. Bu kapsamda mahsuba konu olacak borçlara bu maddenin yayımlandığı tarihten sonra feri alacak hesaplanmaz.

Bu madde kapsamında BOTAŞ’ın Hazineden olan görevlendirme bedeli alacağı tutarını tespit etmeye ve mahsup suretiyle yapılacak terkin işlemlerini belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanı yetkilidir.”

MADDE 6- 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“m) Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) tarafından yapılacak her türlü doğal gaz alımları,”

MADDE 7- 4734 sayılı Kanunun ek 11 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi kapsamında yapılacak alımlara yönelik olarak satın alma yöntemleri dâhil alım sürecinin yürütülmesi ve sonuçlandırılmasına ilişkin gerçekleştirilecek iş ve işlemler hakkında usul ve esaslar piyasa koşulları, gizlilik, güvenilirlik, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve kaynakların verimli kullanılması ilkeleri doğrultusunda Cumhurbaşkanınca belirlenir.”

MADDE 8- 4734 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “ve Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketinin ve bu şirketlerin bağlı ortaklıkları ile” ibaresi “ve BOTAŞ’ın ve bu şirketlerin bağlı ortaklıkları ile” şeklinde, “yapılacak” ibaresi “yapacakları” şeklinde değiştirilmiş, cümleye “yapım işlerinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün faaliyet ve görev alanı kapsamında yer alan tarımsal ürünlerle ilgili olmak üzere, ilgili bakanın onayı ve Toprak Mahsulleri Ofisi Yönetim Kurulunun görevlendirmesi ile ithalat yoluyla yapacağı tarımsal ürün alımlarında ve buna ilişkin hizmet alımlarında” ibaresi ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Beşinci fıkra kapsamında BOTAŞ ve Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak alımlarda Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen temel ilkeler doğrultusunda uygulanacak satın alma yöntemleri, ilan ve davet süreleri ile kuralları, doküman hazırlanması, tekliflerin sunulması, değerlendirilmesi ve alımların sonuçlandırılması dahil ihale süreci ve çerçeve anlaşmalara ilişkin iş ve işlemler ile ilgili esas ve usuller Kurum görüşü üzerine BOTAŞ ve Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir ve ihale sürecindeki işlemler kısmen veya tamamen Kurum tarafından kurulan ve işletilen EKAP üzerinden gerçekleştirilebilir.”

MADDE 9- 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 8- 30/6/2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti arasında imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin Kurulmasına Dair Anlaşmanın 2 nci maddesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla, 18/6/2017 tarihli ve 7034 sayılı Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin Kuruluşu Hakkında Kanunla kurulan Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin Japonya Hükümeti ve/veya Japonya ülke kuruluşlarından kendi adına yılı yatırım programında yer almaksızın sağlayacağı dış finansmana bu Kanunda öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde Hazine geri ödeme garantisi vermeye Bakan yetkilidir.

Bu madde uyarınca verilen Hazine geri ödeme garantileri kapsamında doğacak Hazine alacakları hakkında 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.”

MADDE 10- 4749 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 41- Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi Piyasa İstikrar ve Denge Alt Fonuna kamu bankalarının sermaye yapılarının güçlendirilmesi amacıyla 2024 mali yılı içerisinde ikrazen özel tertip Devlet iç borçlanma senedi ihraç etmeye Bakan yetkilidir.”

MADDE 11- 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listeye 87.03 G.T.İ.P. numaralı sırasının “- Diğerleri” satırında yer alan “– Sadece elektrik motorlu olanlar” alt satırından önce gelmek üzere karşılarında gösterilen oranlarıyla birlikte aşağıdaki alt satırlar eklenmiştir.

MADDE 12– 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 9 uncu maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yeterli depolama ve kendi araçlarına akaryakıt ikmal kapasitesine sahip olmaları ve akaryakıtı kendi ihtiyaçları için kullanmaları şartıyla; kamu kurum ve kuruluşlarına, liman, havalimanı, fabrika, şantiye, maden veya taş ocaklarına yapılan teslimler hariç, araçlara yapılacak akaryakıt ikmali bayilik lisansı ve yeterli donanımı olan akaryakıt istasyonları dışında yapılamaz. Akaryakıt istasyonu dışında yapılacak akaryakıt teslimlerinde akaryakıtın alıcı deposuna taşınması veya taşıttırılması bayilik lisansına sahip satıcı tarafından gerçekleştirilir.”

MADDE 13- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 9- Kamu kurum ve kuruluşlarının harcama ve uygulamalarının tasarruf tedbirlerine uygunluğunun idarelerince ve/veya Hazine ve Maliye Bakanlığınca izlenmesi ve denetlenmesi sonucunda, alınan tedbirlere aykırı iş ve işlemleri tespit edilenler hakkında tabi oldukları mevzuat uyarınca disiplin hükümleri uygulanır ve sonuçları idarelerince Cumhurbaşkanlığına bildirilir.”

MADDE 14- 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “ödenekleri il özel idarelerine aktarmak” ibaresi “ödenekleri kullanarak il özel idarelerine kaynak aktarmak” şeklinde, beşinci cümlesinde yer alan “ödenekler ile” ibaresi “kaynaklarla” şeklinde değiştirilmiş, altıncı cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve fıkraya aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

“Bu işlere ilişkin kaynak transferleri, mevzuatı gereğince yapılacak avans ödemeleri hariç ilgili işe ait hakediş raporlarına istinaden hizmeti yaptıran idare bütçesine gider kaydedilmek suretiyle yapılır. İl özel idareleri aracılığıyla yapılacak işlere ilişkin ödenekler kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerinde ayrı tertiplerde izlenir, bu ödeneklerden diğer tertiplere aktarma yapılamaz ve başka amaçlarla kullanılamaz. Söz konusu tertiplerde yer alan ödeneklerden harcanmayan kısımlar ertesi yıl bütçesine devren ödenek kaydedilebilir. Bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşları bütçelerinden il özel idarelerine yapılacak kaynak aktarımının hangi aşamada ne surette avans veya gider kaydı suretiyle yapılacağı, il özel idarelerince ihaleye çıkılmasında hizmeti yaptıran ilgili idare bütçesindeki ödeneğin esas alınmasına ilişkin usul ve esaslar ile avans karşılığı ödeneğin saklı tutulması, ödenek devri, aranacak belgeler ve bu kapsamdaki diğer hususlar İçişleri Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından müştereken belirlenir.”

MADDE 15- 5302 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 5- Bu Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilmeden önceki haline göre Bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşları tarafından il özel idarelerine aktarılan kaynaklardan bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kullanılmayan kısımları il özel idarelerince hizmeti yaptıran idareye iade edilir. İade edilen tutarlar genel bütçeli kuruluşlarda genel bütçeye gelir, diğer idarelerde ise kendi bütçelerine gelir kaydedilmek üzere ilgili idarenin merkez muhasebe birimi hesabına yatırılır. Yatırılan bu tutarlar karşılığı ilgili kurum veya kuruluş bütçesine idarelerce ödenek kaydedilebilir. Bu madde kapsamında kaydedilen ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesine devren ödenek kaydetmeye ilgili kamu idaresi yetkilidir.”

MADDE 16- 5/5/2005 tarihli ve 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun 29 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Gelir uzmanları ve gelir uzman yardımcıları; müdür yardımcısı, vergi dairesi müdür yardımcısı, müdür ve vergi dairesi müdürü tarafından verilen görev ve işleri belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yerine getirmekle yükümlü olup kendilerine verilen görev ve işleri yerine getirirken ilgisine göre müdür yardımcısı, vergi dairesi müdür yardımcısı, müdür ve vergi dairesi müdürüne karşı sorumludurlar.”

MADDE 17- 5345 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinde yer alan “defterdara ve defterdarlığa yapılmış atıflar ilgisine göre vergi dairesi başkanı ve başkanlığına, vergi dairesi başkanlığı bulunmayan yerlerde vergi dairesi müdürü veya müdürlüğüne; gelir müdürlüğüne, takdir komisyonu başkanı veya başkanlığına, tahsil dairesine, mal müdürü ve müdürlüğüne yapılmış atıflar ilgisine göre vergi dairesi başkanı ve başkanlığına veya ilgili müdür veya müdürlüğüne yapılmış sayılır.” ibaresi “defterdara, defterdarlığa, vergi dairesi başkanı ve vergi dairesi başkanlığına yapılmış atıflar ilgisine göre Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı defterdara ve defterdarlığa; gelir müdürlüğüne, takdir komisyonu başkanı veya başkanlığına, tahsil dairesine, mal müdürü ve müdürlüğüne yapılmış atıflar ise ilgisine göre Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı defterdar veya defterdarlığa veya ilgili müdür veya müdürlüğüne yapılmış sayılır.” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 18- 5345 sayılı Kanunun mülga ek 1 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

“Defterdarın mali hakları

EK MADDE 1- Gelir İdaresi Başkanlığına ait defterdar kadrosu mali ve sosyal hak ve yardımlar ile diğer özlük hakları bakımından vergi dairesi başkanı kadrosuna denktir.”

MADDE 19- 5345 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 8- 1/9/2024 tarihi itibarıyla kadroları kaldırılan Defterdar Yardımcısı unvanlı personel, kadro derecelerine uygun olarak Gelir İdaresi Başkanlığı taşra teşkilatında bulunan Gelir İdaresi Grup Müdürü kadrolarına başkaca bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır. Söz konusu unvanda geçirmiş oldukları hizmet süreleri atandıkları kadroda geçirilmiş sayılır.”

MADDE 20- 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine “spor kulüpleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası ile alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kapsamında yürütülen mesleki faaliyetler sırasında edinilen bilgiler hariç olmak, savunma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak ve yalnızca avukatların yapabileceği işlerle ilgili olarak 1136 sayılı Kanunun 36 ncı maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla, taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi ile bunların idaresi, devredilmesi ve tasfiyesi işlerine ilişkin finansal işlemlerin gerçekleştirilmesi, banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıkların idaresi işleriyle sınırlı olmak üzere serbest avukatlar” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 21- 5549 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine altıncı fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir.

“(7) Bu Kanun uyarınca verilen idari para cezası kararlarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir.”

MADDE 22- 2/7/2008 tarihli ve 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 3- (1) 2 nci maddenin beşinci fıkrasına göre hesaplanacak nüfuslarda bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın başından 30/6/2027 tarihine kadar 6/2/2023 tarihinde vuku bulan depremler dolayısıyla genel hayata etkili afet bölgesi olarak kabul edilen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde yer alan ve 2023 yılı Ocak ayı verilerine göre nüfusu azalan belediyeler bakımından 2023 yılı Ocak ayı nüfus verileri esas alınır. Bu tarih aralığında 2023 yılı Ocak ayı nüfus verilerinin geçildiği belediyelerde yüksek olan veriler dikkate alınır.”

MADDE 23- 13/10/2010 tarihli ve 6015 sayılı Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.

“a) Başkan: Strateji ve Bütçe Başkanını,”

“j) Başkanlık: Strateji ve Bütçe Başkanlığını,”

MADDE 24- 6015 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan “Bakan” ibaresi “Başkan” şeklinde ve 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bakan” ibaresi “Başkan” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 25- 6015 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(1) Devlet desteklerinin bildirimi ve denetlenmesine ilişkin yönetmelikler Cumhurbaşkanınca alınacak karar üzerine yürürlüğe konulur.

(2) Kamu kurum ve kuruluşları, teşebbüslere mali fayda sağlayan uygulamalarına ilişkin her türlü kayıt ve veriyi Başkanlık bünyesindeki bilgi sistemine aktarır.”

“(4) Başkanlık ve devlet yardımının uygulanmasından sorumlu olan kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişilerden, devlet yardımlarının izlenmesi ve etkilerinin değerlendirilmesi amacıyla bilgi, belge, kayıt ve veri talep edebilir. Söz konusu bilgi, belge, kayıt ve veriler bunlara sahip olan genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile kamu tüzel kişiliğini haiz kurumlardan da talep edilebilir. Bu suretle kendisi ile bilgi paylaşılanlar, paylaşılan verinin gizliliğinden ve güvenliğinden sorumludur. Kişisel verilerin korunması ile ilgili hükümleri ihlal edenler, muhtelif kanunlar gereğince gizli kalması lazım gelen bilgileri ifşa edenler ile bu fıkrada belirtilen amaç dışında kullananlar hakkında, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır.”

MADDE 26- 6015 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“Protokol

GEÇİCİ MADDE 6- (1) Devlet Destekleri Bilgi Sisteminde yer alan her türlü kayıt ve veri ile sisteme ilişkin mevcut teknik dokümantasyon ve kaynak kodları bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde bir protokol ile Başkanlığa devredilir.”

MADDE 27- 26/1/2011 tarihli ve 6107 sayılı İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “9.000.000.000 (dokuz milyar)” ibaresi “60.000.000.000 (altmış milyar)” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 28- 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 46- Vergi Müfettişlerinin Vergi Başmüfettişi kadrolarına atanmasında aranan performans değerlendirmesinde başarılı olma şartıyla ilgili olarak ek 32 nci maddenin üçüncü fıkrasında yer alan süre, Vergi Müfettişi ve Vergi Müfettiş Yardımcısı kadrolarına 7/12/2019 tarihinden önce atanmış olanlar bakımından üç yıl olarak uygulanmaya devam eder.

Bu maddenin uygulanması, kapsama girenler bakımından geçmişe yönelik herhangi bir mali veya özlük hakkı doğurmaz.”

MADDE 29- 4/7/2001 tarihli ve 631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 12- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetveller kapsamındaki kamu idareleri ve bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlar, sermayesinin yarısından fazlası tek başına veya birlikte ya da ayrı ayrı doğrudan veya dolaylı olarak kamuya ait olan ortaklıklar, fonlar, döner sermayeler, il özel idareleri, belediyeler, il özel idareleri ve belediyelerin bağlı kuruluşları, kurdukları veya üye oldukları birlikler ile doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları şirketler, kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip olduğu kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketler, özelleştirme kapsam ve programında bulunanlardan sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait kuruluşlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen her statüdeki personel ile belediye başkanları, belediye meclisi üyeleri ve il genel meclisi üyelerinden; özel veya kamu ayrımı gözetilmeksizin her statüdeki kurum ve kuruluşun yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyeliğinde ve komisyon, heyet, komite ile benzeri organlarda görev alanlara, kurum içi ve kurum dışı ayrımı yapılmaksızın bu görevlerinden sadece biri için ücret ödenebilir.

Birinci fıkra kapsamındakilere, anılan fıkra kapsamında yürütülen görevler nedeniyle huzur hakkı, ücret, ikramiye gibi her ne ad altında olursa olsun bir ayda yapılabilecek ödemelerin toplam net tutarı, (108.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçemez. İlgililere bu fıkrada belirtilen üst sınıra tabi ödemeler dışında, söz konusu görevler nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir ad altında ayni veya nakdi menfaat sağlanamaz.

Birinci fıkra kapsamındakiler, birinci fıkraya tabi olarak yürüttükleri görevleri ve birden fazla görev olması halinde hangi görevin ücretini alacaklarını asli görevli oldukları kuruma beyan eder. Birinci fıkra kapsamında yürütülen görevler karşılığında ödenmesi öngörülen tutarlar, ilgili kurum veya kuruluşlarca brüt tutarları üzerinden gerekli vergi kesintileri yapılarak ilgilinin asli görevli bulunduğu kurumca bildirilen bir emanet hesabına yatırılır. İlgililere mevzuatı uyarınca yapılacak ödemeye ilişkin işlemler bu maddede belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde asli görevli bulundukları kurumlarca herhangi bir vergi kesintisi yapılmaksızın gerçekleştirilir ve üst sınırı aşan ya da ücret alınamayan görevlere ilişkin ödeme tutarları genel bütçe kapsamındaki idarelerde genel bütçeye, diğer idarelerde ise ilgili kurum bütçesine gelir kaydedilir.

Birinci fıkra kapsamında bulunmayan kişilerden; birinci fıkrada sayılan kurum ve kuruluşların anılan fıkrada belirtilen kurul ve organlarında görev alanlar (bu kurum ve kuruluşlara ait olmayan hisseleri temsilen görev alanlar hariç) ile hisse oranına bakılmaksızın birinci fıkra kapsamında sayılanlar dışındaki kamu payı veya temsil hakkı olan kurum ve kuruluşların söz konusu kurul ve organlarında kamuyu temsilen görev alanlar hakkında da bu madde hükümleri uygulanır. Ancak, bunların bu fıkrada belirtilenler dışında kalan diğer kurum ve kuruluşlardaki görevleri hakkında bu fıkra hükümleri uygulanmaz. Bu fıkra kapsamına girenler için üçüncü fıkranın uygulanmasında asli görevli olunan kurum için düzenlenen yetki ve sorumluluklar bunların temsil ettikleri veya görevli oldukları kurum ve kuruluşlar tarafından yerine getirilir.

Diğer mevzuatın bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz.

Bu maddenin uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye Cumhurbaşkanlığı yetkilidir.”

MADDE 30- Bu Kanunun;

a) 3 üncü maddesi 1/7/2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

b) 12 nci ve 29 uncu maddeleri 1/1/2025 tarihinde,

c) 17 nci, 18 inci ve 19 uncu maddeleri 1/9/2024 tarihinde,

ç) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

MADDE 31- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.

Not: Listeler Alınmamıştır.

Henüz Resmi Gazete’de Yayımlanmamıştır.

Öncelikle kazanç, GVK'nın mükerrer madde 80'e göre Türkiye’ de yerleşik olan gerçek kişilerce,
yurtdışı borsalardan alım satımı yapılan hisse senetlerinden elde edilmeli,


Sonrasında, alış bedeline, Yİ-ÜFE'ye göre endeksleme yapılmalı.

Örnek: Yurtdışı Borsalarda, İşlem Gören Bir Hissenin 2022/Ocak ayında alınıp 2023/Aralık ayında satıldığını varsayalım.

Alış bedeli, 10.000 USD

Satış Bedeli ise 20.000 USD olsun.

Lot adedimiz de 10 adet olsun.

Öncelikle tüm bu işlemlerin o günki döviz kuruna göre TL karşılığını hesaplanmalı.

Alış Bedeli 2022 Ocak 1 USD TL Karşılığı: 13,4221 10.000*13,4221= 134.221₺

Satış Bedeli 2023 Aralık 1 USD TL Karşılığı: 29,4382 20.000*29,4382= 588.764₺

Sonrasında, Endeksleme Yapmayı Unutmayın.

2021 Yılı Aralık Ayındaki Yİ-ÜFE: 1.022,25

2023 Yılı Kasım Ayındaki Yİ-ÜFE: 2.882,04

Endeks Değişim Oranı: %181,93 artış

Değerlenmiş Alış Bedeli: 378.410,65 TL

Böylelikle, aslında 134.221 TL'ye almış olduğunuz hisse senedinin size güncel maliyeti 378.410,65 TL olacak.

Satış Tutarı (588.764₺) - Güncel Alış Bedeli (378.410,65) = 210.353,35 TL kazancınız üzerinden vergiden istisna edilen tutarı da düşerek, vergi dairesine beyanda bulunmanız gerekecek.

Bir işverene bağlı olarak hizmet akdiyle uzun süre çalışarak yaşlılık aylığı için gerekli 7200 gün prim ödeme sayısına ulaşmak, özel sektör çalışanları için bazen mümkün olmamaktadır. 

Bu nedenle, yasa yapıcı, belirli yaşı doldurmuş sigortalıların daha az gün primle de yaşlılık aylığı alabilmelerine imkân sağlayan bazı düzenlemeler yapmıştır.

Bu bağlamda, SSK’lı olarak (yeni deyimle 4/a sigortalı olarak) işe ilk giriş tarihine göre, 3600 gün, 4500 gün ve 4600 ile 5400 gün arasında prim bildirilen kadın sigortalılar da emekli olabilirler. 

Kadın sigortalıların erken emekliliği

3600 PRİM

- 8.9.1981 ve öncesi sigortalı olan ve 50 yaşını dolduran kadın sigortalılar 3600 gün prim bildirimi ile emekli olabilirler. 8.9.1999 tarihi öncesi sigorta girişi olup, 15 yıl sigortalılık ve 3600 gün prim bildirilme ve 50 yaş koşulunu;

- Mayıs 2002 ile 23.5.2005 tarihleri arasında yerine getirenler 52 yaşını,

- Mayıs 2005 ile 23.5.2008 tarihleri arasında yerine getirenler 54 yaşını,

- Mayıs 2008 ile 23.5.2011 tarihleri arasında yerine getirenler 56 yaşını,

- Mayıs 2011 tarihinden sonra yerine getirenler 58 yaşını, doldurdukları tarihte emekli olabilirler.

Tabloyu nasıl kullanacaksınız?

15 yıl sigortalılık, 3600 gün ve 50 yaş koşullarını sağladığınız tarihteki yaş koşuluna tabi olacaksınız. Söz gelimi 15 yıl sigortalılık, 3600 gün ve 50 yaş koşullarının tamamını 24.5.2011 tarihinden sonra sağlarsanız 58 yaşına tabi olarak emekli olabileceksiniz.

4500 GÜN PRİM

9.9.1999 tarihi ile 30.4.2008 tarihi arasında sigorta girişi olan kadın sigortalılar, 25 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 4500 gün prim bildirimi ile 58 yaşında emekli olabilirler.

4600-5400 GÜN PRİM

1.5.2008 tarihinden itibaren işe giren kadın sigortalıların, 4500 gün prime her yıl 100 gün prim ilave edilmesi ve 61 yaş koşulu ile emekli olabilir. Şöyle ki:

- Mayıs 2008 ile 31.12.2008 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 4600 gün,

- Ocak 2009 ile 31.12.2009 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 4700 gün,

- Ocak 2010 ile 31.12.2010 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 4800 gün,

- Ocak 2011 ile 31.12.2011 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 4900 gün,

- Ocak 2012 ile 31.12.2012 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 5000 gün,

- Ocak 2013 ile 31.12.2013 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 5100 gün,

- Ocak 2014 ile 31.12.2014 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 5200 gün,

- Ocak 2015 ile 31.12.2015 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 5300 gün,

- Ocak 2016 ile 31.12. 2016 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 5400 gün,

Prim bildirilmesi koşuluyla 61 yaşını doldurdukları tarihte emekli olabilirler..

Kaynak: 506 Sayılı Kanun Geçici 81. madde. 5510 Sayılı Kanun Geçici 6 ve 9. madde

Erkek Sigortalıların Erken Emekliliği

A 3600 gün prim

1- a) 8.9.1976 tarihinden önce sigorta girişi olan erkek sigortalılar, 15 yıl sigortalılık, 55 yaş ve 3600 gün prim bildirilme koşulunu sağlayarak emekli olabilirler.

2- b) 8.9.1999 tarihi öncesi sigorta girişi olup, 15 yıl sigortalılık, 55 yaş ve 3600 gün prim bildirilme koşulunu;

3- Mayıs 2002 ile 23.5.2005 tarihleri arasında yerine getirenler 56 yaşını,

4-  Mayıs 2005 ile 23.5.2008 tarihleri arasında yerine getirenler 57 yaşını,

5- Mayıs 2008 ile 23.5.2011 tarihleri arasında yerine getirenler 58 yaşını,

6- Mayıs 2011 ile 23.5.2014 tarihleri arasında yerine getirenler 59 yaşını,

7- Mayıs 2014 tarihi ve sonrası yerine getirenler 60 yaşını doldurdukları tarihte emekli olabilirler.

Tabloyu nasıl kullanacaksınız?

8.9.1999 tarihi öncesi sigorta girişiniz varsa, 15 yıl sigortalılık, 3600 gün ve 55 yaş koşullarının tamamını sağladığınız tarihteki yaş koşuluna tabi olacaksınız.

Başka bir anlatımla, 55 yaş+15 yıl+3600 gün koşullarından hangisini en son sağlamış iseniz bunun sağlandığı tarihteki yaş haddine tabi olacaksınız.

Örneğin, 15 yıl sigortalılık, 3600 gün ve 55 yaş koşullarının tamamını 24.5.2014 tarihinden sonra sağlarsanız 60 yaşına tabi olarak emekli olabileceksiniz

B- 4500 gün prim

8.9.1999 tarihi (dahil) ile 30.4.2008 (dahil) tarihi arasında sigorta girişi olan erkek sigortalılar, 25 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 4500 gün prim bildirilmesi ile 60 yaşında emekli olabilirler.

C- 4600 gün prim-5400 gün prim

1.5.2008 tarihinden itibaren sigorta girişi olan erkek sigortalıların, 4500 gün prime her yıl 100 gün prim ilave edilmesi ve 63 yaş koşulu ile emekli olmaları mümkündür.

Şöyle ki;

- Mayıs 2008 ile 31.12.2008 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 4600 gün,

- Ocak 2009 ile 31.12.2009 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 4700 gün,

- Ocak 2010 ile 31.12.2010 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 4800 gün,

- Ocak 2011 ile 31.12.2011 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 4900 gün,

- Ocak 2012 ile 31.12.2012 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 5000 gün,

- Ocak 2013 ile 31.12.2013 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 5100 gün,

- Ocak 2014 ile 31.12.2014 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 5200 gün,

- Ocak 2015 ile 31.12.2015 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 5300 gün,

- Ocak 2016 tarihi ile 31.12.2016 tarihi arasında sigorta girişi olanlar 5400 gün,

Prim bildirilmesi koşuluyla 63 yaşını doldurdukları tarihte emekli olabilirler.

Kaynak: 506 Sayılı Kanun geçici 81. madde, 5510 Sayılı Kanun geçici 6 ve geçici 9. madde

Ahmet Metin Aysoy

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/emekli-olmak-icin-7200-gun-prim-sart-degil/756189

Şirket çalışanlarına pay senedi verilerek onların şirkete ortak edilmesi düşüncesi 1950’li yıllarda ABD’de, yeni kurulan, küçük şirketlerin iyi eğitimli ve kaliteli çalışanlara sahip olabilmesi ve bu kişilerin şirkete bağlılıkları sağlanarak büyük şirketlere kaptırılmaması için geliştirilmiş bir düşünce ve model olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu yöntem günümüzde devasa şirketler için de kullanılır olmuştur.  

Çalışanlara pay verilmesinin temelinde günümüzde, onların çalışma isteklerinin arttırılması, gerektiğinde bu yolla şirketin mali durumunun güçlendirilmesi, emeklilik ücretleri veya kıdem tazminatlarına ek olanaklar getirilmesi ve yine gerektiğinde şirket personel giderlerinin artmasının önüne geçilmesi gibi düşünceler yatmaktadır.

Çalışanlara pay verilmesinin çeşitli yolları vardır. Normal sermaye artırımı ile olabileceği gibi pay devir / devir vaatleri ile de yapılabilir. Öte yandan yeni Ticaret Kanunumuz 463. maddesinde “şartlı sermaye artırımı” müessesesini getirerek bu konuda güzel ve kolaylaştırılmış bir yol da hazırlamıştır.

Elbette ki çalışanların tümüne bu hak sağlanabileceği gibi objektif koşullara bağlanmak suretiyle belli yöneticilere veya belli kademelerden yukarıda olanlara da bu hak sağlanabilir. Öte yandan bu şekilde çalışanlara sunulan paylar, çeşitli kısıtlamalara tabi tutulabilirler. Bunların başında da belli sürelerle devir yasaklarının öngörülmesidir. Çalışanların yönetime katılmasının temin ve uzun süreler şirket bünyesinde kalmalarını sağlama amacı güden şirketlerde, -ki bunlar daha ziyade küçük şirketlerdir- uzun süreli devir yasakları görülmektedir. Çalışanların ücret artışlarını dizginleme ve/veya onları pay senetlerinin değer artışından yararlandırtma amacı güden büyük şirketlerde devir yasakları genelde daha kısa süreli olmakta veya hiç olmamaktadır.

Ülkemiz uygulamasında da, hizmet erbabı ile yapılan sözleşmeler kapsamında, hizmet erbabına, belirli bir süre işverene bağlı çalışılması, belirlenen performans ve benzeri kriterlerin sağlanması kaydıyla, işverenin veya grup şirketlerinin pay senetlerinden bedelsiz veya indirimli satın alma hakkı verildiği görülmektedir. Hizmet erbabına bedelsiz pay senedi verilmesi suretiyle sağlanan menfaatler, bu pay senetlerinin hukuki ve ekonomik olarak tasarruf edilebilir olduğu tarihte, pay senedi alım hakkı verilmesi suretiyle sağlanan menfaatler ise bu hakkın fiilen kullanıldığı tarihte elde edilmiş sayılmaktadır. Hizmet erbabına pay senedi verildiği durumlarda pay senedinin rayiç değeri, pay senedi alım hakkı verildiği durumlarda ise hakkın kullanıldığı tarihteki pay senedinin rayiç değeri ile hizmet erbabına maliyeti arasındaki fark, ücret olarak kabul edilmektedir.

Bu uygulamayı teşvik maksadı ile halen Meclis Gündeminde olan vergi paketinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca belirlenen kriterlere göre tekno girişim şirketi niteliğindeki şirketler için bir düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemeyle; “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca belirlenen kriterlere göre tekno girişim şirketi niteliğini haiz işverenlerce hizmet erbabına bedelsiz veya indirimli olarak verilen ve ücret niteliğinde kabul edilen pay senetlerinin, verildiği tarihteki rayiç değerinin o yıldaki bir yıllık brüt ücret tutarını aşmayan kısmı gelir vergisinden istisna” edilmektedir.

Ancak bu istisna uygulamasında hizmet erbabı tarafından bu şekilde iktisap edilen pay senetlerinin; iktisap tarihinden itibaren 3 tam yıl içerisinde elden çıkarılması halinde istisna edilen verginin tamamının, 4 ila 6 yıl içerisinde elden çıkarılması halinde istisna edilen verginin %75'inin, 7 ila 12 yıl içerisinde elden çıkarılması halinde istisna edilen verginin %25'inin, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faizi ile birlikte işverenden tahsil edilmesi de hükme bağlanmaktadır. Bu şekilde istisna nedeniyle zamanında alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, hizmet erbabına bedelsiz veya indirimli olarak verilen pay senetlerinin hizmet erbabı tarafından elden çıkarıldığı tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlayacaktır.

Çalışanların pay senedi edinerek şirketlerine ortak olmalarının teşviki yerinde bir düşüncedir. Özelikle yeni kurulmuş ve/veya büyüme aşamasındaki tekno girişim şirketlerinin önemli ve/veya kilit çalışanlarının şirkete bağlılıkları sağlanarak büyük şirketlere kaptırılmaması açısından, bu şirketlerin lehinedir.

Diğer taraftan, hizmet erbabına verilen hisse senetlerinin daha uzun süre elde tutulmasının teşvik edilmesi amacıyla süreler öngörülmesi yerinde olmakla birlikte, bu sürelerde çalışanın pay devri yapıp yapmadıklarını izleme yükünde ve ihlalinde istisnanın uzun süreler için işlemiş gecikme faizi ile kısmen de geri alınmasında işverenin (teknogirişim şirketinin) muhatap alınması, bana biraz haksızlık gibi geldi. Burada tekno girişim şirketlerine diğer şirketlere nazaran bir ayrıcalık mı sağlanıyor, yoksa bir kazık mı atılıyor, pek anlayamadım. Bence burada çalışanın hisse devir kazancının her durumda vergiye tabi olduğuna ve verginin muhatabının da pay senedini elden çıkartan çalışan olduğuna dair bir düzenleme, daha yerinde olurdu. Özellikle çalışanın vefatı halinde mirasçılarının davranışından işvereni muhatap almak veya şirketin devir, birleşme vb. sebeplerle tüzel kişiliğinin değişmesi yahut şirketin tekno girişim şirketi olmaktan çıkması, payların hamiline şekilde olması gibi haller, ileride soruna yol açacaktır. Öte yandan buradaki pay devirlerinin idarece izlenmesi de kolay olmayacaktır.

Şimdilik, bu istisnadan yararlanmak isteyen tekno girişim şirketlerine kendilerini garanti altına almaları için önerim, çalışanların pay senedi edinmeleri veya edinme hakkına sahip olmalarını Ticaret Kanunu’nun şartlı sermaye artırımı müessesinden yararlanarak gerçekleştirmeleri ve bu konudaki ana sözleşme maddelerine bu şekilde edinilecek payların belli sürelerle devrinin şirkete karşı ileri sürülemeyeceğine dair hükümler koymaları. Bumin DOĞRUSÖZ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/tekno-girisim-sirketlerine-ayricalikli-mi-yoksa-sikintimi-mi/756190

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre, vadesinde ödenmeyen kamu alacakları için düzenlenen ödeme emri hakkında açıklamaların yer aldığı “Ödeme Emrine Karşı Yapılacak İşlemler Broşürü” güncellenerek kullanıma sunulmuştur.

Söz konusu Broşürde;

  • Kamu alacaklarının takip ve tahsili,
  • Ödeme emrinin niçin ve kimler adına düzenlendiği,
  • Ödeme emrinde hangi hususların yer aldığı,
  • Ödeme emrinde belirtilen borcun nasıl ödeneceği,
  • Mal bildirimi,
  • Mal bildiriminde bulunmayalar hakkında yapılacak işlemler,
  • Hangi durumlarda ödeme emrine karşı dava açılabileceği,

gibi konularda açıklayıcı bilgilere yer verilmiştir.

Ödeme Emrine Karşı Yapılacak İşlemler Broşürüne ulaşmak için tıklayınız

- Vergi Ziyaı Cezası: Gecikme Zammı İşler. ( DAVA AÇMA HALİNDE OLUŞACAK TEK RİSK GECİKME ZAMMIDIR. ANCAK YAPILANDIRMA KANUNLARINDA VERGİ ZİYAI CEZALARI TERKİN EDİLMEKTEDİR.)

- Adli Para Cezası: Yarısı Oranında Gecikme Zammı İşler ( Mahkemeler Tarafından Verilen Ve Ceza Mahiyetinde Olan Amme Alacaklar Kapsamında)

- İdari Para Cezası: Kabahatler Kanunu’na Göre Verilen İdari Para Cezalarına Gecikme Zammı İşlemez.

- Özel Usulsüzlük Cezası: Gecikme Zammı İşlemez ( Bu durumda 23.000,00 TL geçen Özel Usulsüzlük Cezası için uzlaşmayıp dava konusu yapmak daha mantıklı olabilir. Dava süreci ortalama 1-2 sene sürmekte ve genel olarak Özel Usulsüzlük Cezası açısından davalar kazanılmaktadır. YAPILANDIRMA KANUNLARINDA ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARININ 3/4'Ü TERKİN EDİLMEKTEDİR.)

- Usulsüzlük Cezası: Gecikme Zammı İşlemez.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

19/07/2024 Hizmet Vergisi Beyannamesi (Sigorta Muameleleri Vergisi) Veren Mükelleflere Önemli Duyuru

15/06/2024 tarihinde yapılan duyuru ile Hizmet Vergisi Beyannamesi (Sigorta Muameleleri Vergisi)’nin canlı sistemlere yüklenmeden önce son kullanıcı testlerinin yapılması amacıyla “e-Beyan Test” ortamının hazırlanarak kullanıma açıldığı, sistemin “Hizmet Vergisi Beyannamesi (Sigorta Muameleleri Vergisi)” gönderme yetkisine sahip kullanıcılar tarafından erişilebilir durumda olduğu ve 1/8/2024 tarihinden itibaren Hizmet Vergisi Beyannamesinin (Sigorta Muameleleri Vergisi) Temmuz/2024 vergilendirme dönemine ilişkin beyannamelerden başlamak üzere Türkiye genelinde yeni e-Beyan sisteminden alınacağı duyurulmuştur.

“e-Beyan Test” ortamında mükelleflerle birlikte yapılan çalışmalar başarı ile sonuçlanmış olup, Temmuz/2024 vergilendirme döneminden itibaren Hizmet Vergisi Beyannamelerinin (Sigorta Muameleleri Vergisi) yeni e-Beyan sisteminden düzenlenmesi gerekmektedir.

Temmuz/2024 öncesine ait beyannameler eski sistemden (BDP üzerinden) alınmaya devam edilecektir.

Duyurulur.

Kaynak, GİB

 
Page 93 of 1348

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
Top