Mehmet Özdoğru
Mükellef Olmayanları Da İlgilendirilen Vergi Düzenlemeleri
Kamuoyunda da sıkça tartışılan 7524 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanunlarda Ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun TBMM’de kabul edilmiş olup, söz konusu kanun vergi mükelleflerine ilişkin düzenlemelerin yanı sıra vergi mükellefi olmayanlara da bir takım yaptırımlar öngörmektedir.
Özetle ifade etmek gerekirse söz konusu kanunla;
1- Mal ve hizmet satışlarında kendi banka hesaplarını (IBAN) başkalarına kullandıranlara özel usulsüzlük cezası kesilmesi öngörülmektedir.
2- Mal ve hizmet satışlarına ilişkin tahsilatları başkalarına ait POS ve benzeri cihazları aracılığıyla tahsil edenler ile bu elektronik cihazları/sistemleri kullandıranlara da özel usulsüzlük cezası kesilmesi öngörülmektedir.
3- Alışverişlerde fiş-fatura almayan vatandaşlara verilecek özel usulsüzlük cezası arttırılmaktadır.
4- Vergi mükellef olmayanlara da, tahsilat ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğu getirme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yetki verilmektedir. Tahsilat ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik zorunluluğuna uyulmaması halinde söz konusu kişilere de özel usulsüzlük cezası verilmesi öngörülmektedir.
5- Yurtdışı harç pulu tutarı arttırılmış olup, bu tutarın her yıl yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmektedir.
1. Kendi Banka Hesaplarını ve Ödeme Sistemlerini Başkalarına Kullandıranlar
7524 sayılı Kanun’la Vergi Usul Kanunu’nun 355’inci maddesine şu hükümler eklenmiştir:
“Mal teslimi veya hizmet ifalarına ilişkin tahsilatların, banka ve benzeri finans kurumları, ödeme kuruluşları veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi aracılığıyla başkalarının adı ve/veya hesabı kullanılarak yapılması durumunda, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere işleme konu tutarın %10’u nispetinde, mal teslimi veya hizmet ifasını yapanlar ile adına ve/veya hesabına ödeme yapılanlara ayrı ayrı özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu şekilde ceza kesilen mükellefler hakkında üçüncü fıkra hükmü uygulanmaz. Ancak, bu fıkra uyarınca bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı 20 milyon Türk lirasını geçemez.
“23/2/2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu uyarınca izin verilen durumlar hariç olmak üzere kredi kartı, banka kartı, ön ödemeli kart, karekod, elektronik cüzdan ve benzeri ödeme araçları kullanılmak suretiyle gerçekleştirilen tahsilatların, kendi mükellefiyeti adına kayıtlı olmayan ödeme sistemleri veya cihazları aracılığıyla yapılması durumun da, tahsilatı yapan mükelleflere ve kendi adına kayıtlı olan bu sistemleri veya cihazları kullandıranlara ayrı ayrı her bir işlem için bu maddeye göre tatbik olunan özel usulsüzlük cezasının üç katı uygulanır. Şu kadar ki, bu fıkra uyarınca bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı 20 milyon Türk Lirası’nı geçemez.”
Getirilen söz konusu düzenlemelerle özellikle son yıllarda mükellef olmayanların vergi mükelleflerinin vergi kaçırmalarına yardımcı olmalarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
2. Alışverişlerde fiş-fatura almayan vatandaşlara verilecek cezanın arttırılması
Kamuoyunda “10 liralık çikolataya 5.000 liralık vergi cezası” olarak da ifade edilen yaptırımla ilgili olarak 213 sayılı Kanunu’nda şu düzenleme yapılmıştır:
“232’nci maddenin birinci fıkrasının 1 ila 5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma biletlerini almadıklarının tespit edilmesi halinde bunlara her bir belge için 5 bin Türk Lirası özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak, bu bent uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı bir takvim yılı için 50.000 Türk Lirasını geçemez. Şu kadar ki, bu bent kapsamındaki kişiler tarafından, idarenin bilgisine girmeden önce belgenin düzenlenmesi gereken tarihi takip eden beş iş günü içerisinde belgenin düzenlenmediğinin idareye bildirilmesi durumunda, bunlar adına özel usulsüzlük cezası kesilmez.”
Benzer düzenleme daha önce de 213 sayılı Kanun’da bulunmakla birlikte cezanın miktarı mükellefe kesilen cezanın (3 bin 400 TL) beşte biri oranında yani 680 TL tutarındaydı. Getirilen yeni düzenleme ile bu cezanın her bir alışveriş için 5 bin TL tutarında ve bir takvim yılı için toplam 50 bin Türk Lirası’na kadar uygulanmasına imkan sağlanmıştır.
Getirilen düzenleme vatandaşların da vergi bilincine sahip olup maliye idaresine yardımcı olmaları açısından önemli olmakta birlikte bu kişilerin fiş-fatura almadıklarının yerinde ve zamanında tespiti de önem arz etmektedir.
3. Tahsilat ve ödemelerin banka ve benzeri finans kurumları aracılığıyla yapılmaması halinde ceza verilmesi
Kanunda yapılan düzenleme ile vergi mükellef olmayanlara da, tahsilat ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğu getirme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yetki verilmiştir.
Tahsilat ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik zorunluluğuna uymayan söz konusu kişilere da özel usulsüzlük cezası verilmesi (işlem tutarının %10’u oranında) öngörülmektedir. Bununla birlikte, tevsik zorunluluğuna aykırı bir şekilde ödeme yapanların, durumu ödemeyi takip eden beş iş günü içerisinde kendiliğinden maliye idaresine bildirmesi halinde, ödemede bulunan adına bu tür bir özel usulsüzlük cezası kesilmez.
Söz konusu düzenleme özellikle elden yapılan konut kira ödemeleri açısından önem arz etmektedir.
4. Yurtdışı çıkış harcının arttırılması
Yurtdışı çıkış harç puluna ilişkin olarak 5597 sayılı Yurt Dışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da yapılan değişiklik ile söz konusu kanunda yer alan “50 Türk Lirası” ibaresi “500 Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiş ve bu tutarın her yıl yeniden değerleme oranında arttırılması öngörülmüştür.
Böylece, vergi mükellefi olsun olmasın yurtdışına çıkan herkesten alınacak harç pulu tutarı 150 TL’den 500 TL’ye yükseltilmiş bulunmaktadır.
Sonuç;
7524 sayılı Kanun’la vergi mükellefi olmayanları da ilgilendiren düzenlemeler kayıtdışı işlemlerin önüne geçmeye yönelik bulunmaktadır.
Bununla birlikte, söz konusu düzenlemelerden beklenen faydanın elde edilebilmesi için düzenlemelere ilişkin tespitlerin maliye idaresince yerinde ve zamanında yapılması ve vergi mükellefi olmayanların da vergi bilincine ve vatandaşlık görevi ve sorumluluğuna sahip olarak maliye idaresine yardımcı olmaları gerekmektedir.
Ahmet Arslan
CPA, MBA
Finansal Raporlama Standartlarına Uygun Hesap Planı Yayımladı
Hesap Planının zorunlu olmadığı, finansal tablolarını TFRS veya BOBİ FRS’ye göre hazırlayan işletmeler tarafından ihtiyari olarak kullanılabileceği belirtildi.
Hesap planının tamamı için: Finansal Raporlama Standartlarına Uygun Hesap Planı İçin Tıklayınız
Kaynak, KGK
ULUSLARARASI TİCARET MAL TESLİM ŞEKİLLERİ VE KDV YÖNÜNDEN İHRACAT İSTİSNASI SAYILMASI
( Hizmet İfası Kapsamında İhracat İstisnasında Yurtdışında Yararlanma ve Yurtdışı Müşteri Adına Yapılması Önemlidir.)
KDV Kanunu 12. Maddesine göre Teslim Konusu MAL Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesinden çıkarak
* Bir dış ülkeye veya
* Bir serbest bölgeye vasıl olmalı
* Gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına veya yetkili gümrük antreposuna konulmalıdır.
> Teslim konusu Malın ihraç edilmeden önce yurt dışındaki alıcı adına hareket eden yurt içindeki firmalar veya bizzat alıcı tarafından işlenmesi veya herhangi bir şekilde değerlendirilmesi durumu değiştirmez.
Teslim yerine kadar olan zayiat KDV Kanununa göre ihracat sayılmaz. KDV İndirimi kabul edilmez.
Dış Ticaret Mevzuatı ile KDV Mevzuatı arasında mal ihracatı tanımında farklılık söz konusudur.
Dış Ticaret Mevzuatı uyarınca Tüm taşıma türlerini kapsayan Teslim Şekilleri aşağıdaki gibidir.
* EXW (Ex Works): Ticari işletmede teslim - KDV Kanununa göre Gümrük Bölgesinden çıkana kadar ihracat sayılmaz. Dış Ticaret Mevzuatında ise ihracat sayılır.
* FCA (Free Carrier): Belirlenen yerde taşıyıcıya teslim. Teslim yeri satıcının deposu olabileceği gibi taşıyıcının belirlediği bir yer de olabilmektedir. Varış yerine kadar navlun alıcıya aittir. Taşıyıcı firma, alıcı tarafından belirlenmektedir. Ayrıca risk de ürünlerin teslim edildiği noktadan varış noktasına kadar alıcının sorumlulukları arasındadır.
* CPT (Carriage Paid To): Taşıma ücreti ödenmiş teslim
* CIP (Carriage and Insurance Paid To): Taşıma ve sigorta ödenmiş teslim
* DDP (Delivered Duty Paid): Gümrük vergileri ödenmiş teslim
* DAP (Delivered at Place): Belirlenen noktada teslim
*DAT (Delivered at Terminal): Terminalde teslim
Aşağıdakiler İse Deniz Yoluyla Teslime İlişkindir.
* FAS (Free Alongside Ship): Gemi yanında teslim
* FOB (Free on Board): Gemi bordasında teslim
* CFR (Cost and Freight): Navlun ödenmiş teslim
* CIF (Cost, Insurance, Freight): Sigorta, masraflar ve navlun ödenmiş teslim.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Enflasyon Düzeltmesi Enflasyona Neden Olur Mu?
Kıymetli okurlarım, yine ilginç olabileceğini düşündüğüm bir konu ile karşınızdayım.
Yüksek enflasyon dönemlerinde devreye giren ve yüksek enflasyon koşulları ortadan kalktığında da otomatik olarak devreden çıkan Enflasyon Muhasebesi uygulaması (vergi literatüründe Enflasyon Düzeltmesi kavramı olarak da yaygın bir şekilde ifade edilmektedir) daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim üzere yaklaşık 20 yıl aradan sonra tekrar gündemimize girdi.
Uygulama tecrübesi yönünden hiç de alışık olmadığımız bu düzenlemenin her geçen gün farklı özelliklerini ve doğurabileceği sorunlu ve sıkıntılı yanlarını görmeye başlıyoruz. Mevcut pek çok vergi müessesesinin işleyiş sistematiği ile de uyumlu olmayan yanları ortaya çıkıyor.
Bu aralar gerek işletmeler gerekse işletmelerimizin mali iş ve işlemlerini yürüten mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin ve de Mali İdarenin önemli gündem konusu yine Enflasyon Muhasebesi Uygulaması.
Enflasyon Düzeltmesi Enflasyona Neden Olabilir mi?
Yazımızın başlığını çok ilginç bulduğunuzu tahmin ediyorum. Enflasyon Muhasebesi uygulaması, enflasyonun bir sonucu olarak doğduğuna göre nasıl olur da enflasyona sebep olabilir? diye sorduğunuzu da duyar gibiyim. Şunu en başta ifade etmek isterim: Enflasyon Muhasebesi enflasyona sebep olan temel nedenlerden biri değildir, olamaz da. Ancak, enflasyon muhasebesi uygulamasının doğurduğu sonuçlar arasında işletmelerin yeni üretim yatırımlarına girme arzusunda yaşanacak azalma nedeniyle üretim (arz) da yaşanacak düşme zaten talep karşısında yetersiz kalan arzın daha da azalması sonucunda mal ve hizmet fiyatlarının artmasına yol açabileceği ihtimali nedeniyle enflasyona neden olabileceği kanaatini taşıyorum.
Kendimi bir iktisatçı/ekonomist tanımlaması içine dahil etmeden, genel ve temel bir yaklaşımla Enflasyon kavramının fiyatlar genel seviyesinde sürekli artışların olduğu, https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/b62e1fb7-ebc1-4922-99dc-b3ba23320b9f/enflasyon.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-b62e1fb7-ebc1-4922-99dc-b3ba23320b9f-m5lk-1M , arzın (üretimin) talebi (tüketimi) karşılayamadığı, talebin arzdan fazla olduğu ve de para arzının genişlediği dönemlerde ortaya çıkan ve her yönü ile toplumun özellikle sabit ve dar gelirli kesimlerini büyük ölçüde olumsuz etkileyen bir ekonomik dengesizlik hali olarak ifade edilebileceği kanaatindeyim.
Bu ekonomik dengesizlik halinde, işletmelerin de mali tablolarında tarihi maliyetleri ile yer verilen unsurlar güncel değerlerini maalesef gösterememektedir. Mali tabloların güncel değerlerinin gösterilmesini sağlayacak matematiksel bir güncelleme-taşıma işleminin; esas itibariyle parasal olmayan varlığın veya kaynağın reel değerinde bir artış yaratmaması (ilgili varlığın sadece parasal değerinde bir değişim olduğu, varlığın fiziksel değerinde ise herhangi bir artış olmaması nedeniyle reel bir artış olarak dikkate alınmaması gerektiği görüşümüz) nedeniyle vergisel bir etkisi olmaması gerektiğini düşünenlerdenim.
Enflasyonist dönemlerde maliye ve para politikaları ile enflasyonla mücadele edilmektedir. Bu dönemde, sıkı para politikası ile piyasadaki tüketim talebinde kısılmaları sağlayan tedbirlerin alındığını yakinen görüyoruz. Artık daha yüksek faiz oranları ile işletme ve tüketici kredilerine erişilebildiği (kredilere neredeyse erişilemediği) bir dönem içindeyiz.
İşletmeler daha yüksek faiz oranları ile borçlanarak üretimlerini sürdürebilmekte ve tüketiciler de daha yüksek faiz oranları ile kredi kaynaklarına ulaşarak tüketimlerini sürdürmek ile karşı karşıya kalmaktadır.
Bireysel görüşüm olarak, tüketimi kontrol altına almaya yönelik tedbirler önemli olmakla birlikte, üretimi artıracak arz yönlü politikaların hayata kazandırılmasının da enflasyonla mücadelede etkili olacağı kanaatindeyim.
Konuya üretimi (ya da yeni yatırımları) etkileme yönünden baktığımızda, enflasyon muhasebesinin mevcut uygulanan halinde küçük ve orta ölçekli ve öz kaynak yerine borçlarla faaliyetlerini sürdürmekte olan işletmelerin doğabilecek yeni vergi etkisi nedeniyle yeni yatırım yapma arzularını olumsuz etkileyebilecek özellikleri olduğu kanaatindeyim. Bu kanaatime ilişkin tespitlerimi ana başlıklar halinde aşağıdaki şekilde özetlemek isterim:
1- Enflasyon Muhasebesi, parasal olmayan varlıklarını (stok, demirbaş, tesis, makine, bina, vb. varlıklarını) geçmiş dönemlerdeki uygun faiz koşulları nedeniyle daha çok borçlanma ile sürdüren (bir başka ifade ile öz kaynakları düşük olan) işletmelerde, enflasyon muhasebesi olmayan döneme göre daha fazla bir vergi yükü ile karşı karşıya kalınmasına sebep olmaktadır.
Zira, bilançoların aktifinde yer alan parasal olmayan varlıkları enflasyon oranında değerleri artığından bahisle değer artışları gelir olarak değerlendirilmekte, bilançonun pasifinde yer alan kısa ve uzun vadeli borçları ise düzeltme işlemine tabi tutulamamakta sadece oransal olarak daha düşük kalan öz kaynaklar tutarı enflasyon oranında değeri artırılarak bu değer artışı da gider olarak değerlendirilmekte ve tüm düzeltme işlemleri neticesinde GELİR etkisi yaratan enflasyon farkı tutarları GİDER etkisi yaratan enflasyon farkı tutarlarından fazla olduğundan bu ilave gelir (enflasyon düzeltmesi ile ortaya çıkan ve realize edilmiş bir kazanç olmayan tutar) üzerinden vergi ödenmesi ile karşı karşıya kalınabileceği endişelerini taşıyorum.
2- Henüz yatırım döneminde olan ya da yüksek stok ve yüksek duran varlık düzeyleri ile cari faaliyetlerini yürütmekte olan ve ancak bu yatırım, stok ve duran varlıklarını borçla finanse etmekte olan ve yeterli öz kaynağı bulunmayan özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde ya da yeni bir yatırıma borçlanma ile başlayacak olan girişimlerde, esasen nakit artışı sağlamayan ancak enflasyon düzeltmesi nedeniyle gelir olarak değerlendirilen (parasal olmayan varlıkların enflasyon nedeniyle değerlendiğinden bahisle ) enflasyon farkları işletmelere reel-cari bir gelir, nakit akışı sağlamadığı halde vergi arttırıcı sonuçları olabileceği konusunda pek çok vergi uzmanı tarafından ifade edilmektedir.
3- Realize edilmeden ortaya çıkan, enflasyon düzeltmesi hesabı net alacak bakiyesi gelir kalemi olarak değerlendirileceğini gören ve henüz işletmeye nakit girişleri olmadığı dönemlerde dahi bu yeni gelir nedeniyle vergiyi ödemek ile karşı karşıya kalacağını değerlendirecek işletmelerimizin üretim faaliyetleri bu süreçten olumsuz etkilenirse (bir başka ifadeyle yatırım yapma kararlarından vazgeçerlerse) arz tarafında oluşacak bir kısılma mal ve hizmet fiyatlarının daha da artmasına düşük de olsa sebep olabileceği endişesini paylaşmak isterim.
Kanaatimce enflasyon düzeltmesi nedeniyle varlık maliyetlerindeki artışın cari-reel gelir olarak değerlendirilmesinin ilgili varlıkların satışı anına kadar bekletilmesi, bu varlıkların ancak satışı sırasında gelir ve maliyet olarak dikkate alınması daha adil bir sonuç yaratabilecektir.
Geçici Vergi Dönemlerinde Enflasyon Düzeltmesi Uygulamasının Fiili İmkânsızlığı Üzerine Değerlendirmelerim…
Kıymetli okurlarım, malumlarınız olduğu üzere; vergi mükelleflerinin kazanç vergileri yönünden nihai vergilendirme dönemi genellikle bir takvim yılını ihtiva eden hesap dönemleridir. Hesap döneminin tamamı itibariyle yapılan hesaplamalar sonucunda işletmelerin nihai kâr veya zararları esasen vergiye tabi kazanç olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenledir ki, Geçici Vergi adıyla dönem içinde 3 aylık dönemlerde yapılan geçici vergi beyanları işletmelerin nihai kâr veya zararını tam olarak ifade edememekte ve ilgili mevzuatlarında yapılan düzenlemelerde mükelleflere % 10 a kadar yanılma / hata payı dahi verilmektedir. Bunun da önemli sebebi, envanter işlemi ile bilanço çıkartmak gibi temel muhasebe işleminin Vergi Usul Kanunu’nda (md.185: Envanter defterine işe başlama tarihinde ve mütaakıben her hesap döneminin sonunda çıkarılan envanterler ve bilânçolar kaydolunur ve bu tarihe "bilânço günü" denir.) ve Türk Ticaret Kanunu’nda (MADDE 68- (1) Tacir, ticari faaliyetinin başında ve her faaliyet döneminin sonunda, varlık ve borçlarının tutarlarının ilişkisini gösteren finansal tabloyu (sırasıyla açılış bilançosunu ve yıllık bilançoyu) çıkarmak zorundadır.) HESAP DÖNEMİ SONUNDA yapılması zorunluluğuna ve bu zorunluluğun da kapsamlı envanter çalışmalarının (VUK 186: Envanter çıkarmak, bilânço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir.) ancak hesap dönemi sonu olan bilanço gününde sağlıklı olarak yapılabileceği gerçeğine dayanmaktadır. Hesap dönemi sonu yerine, dönem içinde bilanço çıkartma ve envanter çalışmalarını yürütme faaliyetleri özellikle tam entegre yapı kullanamayan küçük ve orta boy işletmeler için fiilen imkânsız düzeydedir.
Kanaatimce de tüm bu gerçekler nedeniyle, Geçici Vergi düzenlemesine ilişkin temel mevzuat olan ve 27.12.1998 yılında yürürlüğe giren 217 Sıra No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde de [82.Bilanço esasında defter tutan mükellefler verecekleri geçici vergi beyannamesine, geçici verginin ilgili olduğu dönem sonu itibariyle çıkaracakları gelir tablosunu ekleyeceklerdir. 83. Söz konusu gelir tablosu, dönem sonu işlemler kayıtlarda gösterilmeksizin geçici vergi döneminin son günü itibariyle çıkarılacak mizandan hareketle düzenlenebilecektir. Bu durumda, dönem sonunda yapılması gereken işlemlere ilişkin olarak yasal defter kayıtları dışında yapılan hesaplamalar ve mizan, istenildiğinde ibraz edilmek üzere muhafaza edilecektir.] geçici vergi beyannamesine bilançoların eklenmesi istenmemiştir.
Bilançoların, yukarıda hükümlerine yer verdiğimiz VUK, TTK hükümleri ve 217 SN Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca da geçici vergi döneminde çıkartılması zorunluluğu olmadığı, hesap dönemi sonunda hazırlanması gereken bir mali tablo olduğu hususu dikkate alındığında ENFLASYON DÜZELTME İŞLEMLERİNİN de Geçici Vergi Dönemlerinde yapılmasının fiili imkânsızlığını açıkça göstermektedir.
“Geçici Vergi Dönemlerinde Enflasyon Düzeltmesi Uygulanmaması Sadece Yıl Sonu Bilançolar Bakımından Enflasyon Düzeltmesi Uygulanması” yönünde muhasebe meslek camiası tarafından ortak bir dille ifade edilen görüş ve önerilerin; bu meslek camiasının iş dünyasının kalbinde yer alması, firmalarımızın ekonomik-mali nabzını da yerinde tutmaları nedeniyle, Hazine ve Maliye Bakanlığımızca daha önce iletilen pek çok makul talebi değerlendirdiği gibi bunu da değerlendirmeye almasının, gerek işletmelerimizin öngörülmeyen ve finansman ihtiyacını daha da artıracak ilave vergi yükleri ile karşılaşmaması gerekse mali sistemin önemli paydaşları olan muhasebe meslek camiamızın var olan iş yüklerine fiili imkânsızlıkları barındıran yeni iş yüklerini getirmemesi bakımından önem arz ettiğini ve talep edilen bu önerinin hayata geçirilmesi halinde ise özellikle küçük ve orta boy işletmelerimiz ile muhasebe meslek camiasını son derece memnun edecek bir sonuç yaratacağı görüş ve izlenimimi paylaşmak isterim.
Yazımın tüm ilgililere katkı sağlaması ümidiyle…
Abdullah KİRAZ
Yeminli Mali Müşavir
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/enflasyon-duzeltmesi-enflasyona-neden-olur-mu/757642
Vergi Usul Kanunu Mükerrer 257' De Değişiklikler
2. BENT: Hazine Ve Maliye Bakanlığı Mükelleflere VE MÜKELLEF OLMAYANLARA Muameleleri İle İlgili TAHSİLÂT VE ÖDEMELERİNİ Banka, Benzeri Finans Kurumları Veya Posta İdarelerince Düzenlenen Belgelerle Tevsik Etmeleri Zorunluluğunu Getirmeye Ve Bu Zorunluluğun Kapsamını Ve Uygulamaya İlişkin Usul Ve Esaslarını Belirlemeye Yetkilidir.
7. BENT: Hazine Ve Maliye Bakanlığı Elektronik Ticarette VE İNTERNET DÂHİL OLMAK ÜZERE HER TÜRLÜ DİJİTAL ORTAMIN ALIM, SATIM, KİRALAMA, İLAN VE REKLAM GİBİ İKTİSADİ VE TİCARİ AMAÇLARLA KULLANILDIĞI HALLERDE Vergi Güvenliğini Sağlamak Amacıyla Elektronik Ortamda İKTİSADİ VE Ticari Faaliyette Bulunan Gerçek Ya Da Tüzel Kişi Hizmet Sağlayıcılara, ELEKTRONİK TİCARET HİZMET SAĞLAYICILARA, Başkalarına Ait İktisadi Ve Ticari Faaliyetlerin Yapılmasına ORTAM Sağlayan Gerçek Ve Tüzel Kişi Aracı Hizmet Sağlayıcılara, ELEKTRONİK TİCARET ARACI HİZMET SAĞLAYICILARA, ERİŞİM SAĞLAYICILARA, İÇERİK SAĞLAYICILARA, YER SAĞLAYICILARA VE SOSYAL AĞ SAĞLAYICILARA İKTİSADİ VE Ticari Faaliyetlerine İlişkin Bildirim Verme Yükümlülüğü Getirmeye, Bildirimin İçerik, Format, Standart, Verilme Süresi Ve Yöntemini Belirlemeye, Bunlarda Değişiklik Yapmaya, Bildirim Verme Yükümlülüğünü İş Hacmi, Sektör, Mükellef Grupları, Alış-Satış Tutarı, ALIM, SATIM, KİRALAMA, İLAN VE REKLAMA Konu Mal Ve Hizmet Türleri İtibarıyla Belirlemeye, Başkalarına Ait İktisadi Ve Ticari Faaliyetlerin Yapılmasına İlişkin Bildirime Konu BİLGİLER İLE İÇERİK SAĞLAYICILAR TARAFINDAN ÜRETİLEN YA DA SAĞLANAN BİLGİLERİN ARACI HİZMET SAĞLAYICILARI, ELEKTRONİK TİCARET ARACI HİZMET SAĞLAYICILARI, ERİŞİM SAĞLAYICILAR, YER SAĞLAYICILAR VE/VEYA SOSYAL AĞ SAĞLAYICILAR Tarafından Alınması Zorunluluğunu Getirmeye, Bu Bent Kapsamındaki Bilgi Ve Bildirimlerin Elektronik Ortamda Muhafaza Ve İbraz Edilmesi Yükümlülüğü Getirmeye Ve Uygulamaya İlişkin Diğer Usul Ve Esasları Belirlemeye Yetkilidir.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Özel Usulsüzlük Cezalarında Gecikme Zammı Var Mı?
VERGİ USUL KANUNU Madde 353 ÖZEL USULSÜZLÜKLER ( ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASINA GECİKME ZAMMI İŞLEMEZ. YÜKSEK TUTARLI CEZALARDA DAVA AÇMAK DAHA RASYONEL OLABİLİR. TARH ZAMANAŞIMI 5 YILDIR.)
İLK TESPİT- SONRAKİ TESPİTİ AYRIMI YAPILIYOR. MÜKELLEF OLMAYANLARA DA 5 İŞ GÜNÜ İDAREYE BELGE HAKKINDA BİLDİRİM YAPANLARA CEZA KESİLMEZ. TEK DÜZEN HESAP PLANI UYMAMA 65.000,00 TL
2 SAYILI CETVEL |
||
353/1. Bendi Ceza Miktarı (Asgari-TL) |
353/2. Bendi Ceza Miktarı (Asgari-TL) |
|
2. Tespit |
20.000 |
20.000 |
3. Tespit |
30.000 |
30.000 |
4. Tespit |
40.000 |
40.000 |
5. Tespit |
50.000 |
50.000 |
6. ve Sonraki Tespitler |
100.000 |
100.000” |
Özel Usulsüzlükler Ve Cezaları
A) Fatura Ve Benzeri Evrak Verilmemesi Ve Alınmaması İle Diğer Şekil Ve Usul
Hükümlerine Uyulmaması Madde 353
- Elektronik Belge Olarak Düzenlenmesi Gerekenler De Dâhil Olmak Üzere, Verilmesi Ve
Alınması İcabeden Fatura, Gider Pusulası, Müstahsil Makbuzu İle Serbest Meslek Makbuzlarının Verilmemesi, Alınmaması, Düzenlenen Bu Belgelerde Gerçek Meblağdan Farklı Meblağlara Yer Verilmesi, Bu Belgelerin Elektronik Belge Olarak Düzenlenmesi
Gerekirken Maliye Bakanlığınca Belirlenen Zorunlu Haller Hariç Olmak Üzere Kâğıt Olarak Düzenlenmesi Ya Da Bu Kanunun 227, 231 Ve 234. Maddelerine Göre Hiç Düzenlenmemiş
Sayılması Halinde; Bu Belgeleri Düzenlemek Ve Almak Zorunda Olanların Her Birine, Her
Bir Belge İçin BİR TAKVİM YILI İÇİNDE İLK TESPİTTE 10.000,00 TÜRK LİRASINDAN, SONRAKİ TESPİTLERDE KANUNA BAĞLI 2 SAYILI CETVELDE YER ALAN TUTARLARDAN AŞAĞI OLMAMAK ÜZERE ( 2024 Eski Tutar 3.400,00 TL) Bu Belgelere Yazılması Gereken Meblağın Veya Meblağ Farkının %10'u Nispetinde Özel Usulsüzlük Cezası Kesilir.
Bir Takvim Yılı İçinde Her Bir Belge Nevine İlişkin Olarak Tespit Olunan Yukarıda Yazılı Özel Usulsüzlükler İçin Kesilecek Cezanın Toplamı 10.000.000,00 ( 2024 Eski Tutar 1.700.000,00 TL) Türk Lirasını Geçemez.
Tek tespitte ayni neviden birden fazla belgenin düzenlenmediğinin tespit edilmesi durumunda her bir belge için ayri ayri ceza kesilir ancak bu tespit, bu bent uyarinca kesilecek ceza uygulamasinda, kanuna bağli 2 sayili cetvelde yer alan tespit sayisinin belirlenmesinde bir adet tespit olarak değerlendirilir. Şu kadar ki, bu bentte yer alan özel usulsüzlük cezasina tabi fiillerin, belgeleri almak zorunda olanlar tarafindan, idarenin bilgisine girmeden önce belgenin düzenlenmesi gereken süreyi takip eden beş iş günü içerisinde idareye bildirilmesi durumunda, alici adina özel usulsüzlük cezasi kesilmez. Bu bent kapsamindaki belgelerin düzenlenmediğinin belgeyi almak zorunda olanlar tarafindan, idarenin bilgisine girmeden önce belgenin düzenlenmesi gereken Süreyi takip eden beş iş günü içerisinde idareye bildirildiği durumlarda, belgeleri düzenlemek zorunda olanlar adina bu bentte yer alan özel usulsüzlük cezasi üç kat Olarak uygulanir. Bu bent kapsamindaki belgeler yerine bu kanun kapsaminda olmayan belgelerin düzenlenmesi halinde, belgeleri düzenlemek zorunda olanlar adina bu bentte yer alan özel usulsüzlük cezasi iki kat olarak uygulanir. Bu bent kapsamindaki belgelerin yerine bu kanun kapsaminda olmayan belgelerin düzenlendiğinin belgeyi almak zorunda olanlar tarafindan beş iş günü içerisinde idareye bildirildiği Durumlarda, söz konusu belgeleri düzenleyenler adina bu bentte yer alan cezalar alti kat olarak uygulanir
- Elektronik Belge Olarak Düzenlenmesi Gerekenler De Dâhil Olmak Üzere, Perakende Satış Fişi, Ödeme Kaydedici Cihazla Verilen Fiş, Giriş Ve Yolcu Taşıma Bileti, Sevk İrsaliyesi,
Taşıma İrsaliyesi, Yolcu Listesi, Günlük Müşteri Listesi İle Maliye Bakanlığınca Düzenlenme Zorunluluğu Getirilen Belgelerin; Düzenlenmediğinin, Kullanılmadığının,
Bulundurulmadığının, Düzenlenen Belgelerin Aslı İle Örneğinde Farklı Meblağlara Yer
Verildiğinin, Gerçeğe Aykırı Olarak Düzenlendiğinin Veya Elektronik Belge Olarak
Düzenlenmesi Gerekirken Maliye Bakanlığınca Belirlenen Zorunlu Haller Hariç Olmak Üzere Kâğıt Olarak Düzenlendiğinin Tespiti Ya Da Bu Belgelerin Bu Kanunun 227 Nci Maddesine Göre Hiç Düzenlenmemiş Sayılması Halinde, Her Bir Belge İçin TAKVİM YILI İÇİNDE İLK TESPİTTE 10.000,00 TÜRK LİRASINDAN, SONRAKİ TESPİTLERDE KANUNA
BAĞLI 2 SAYILI CETVELDE YER ALAN TUTARLARDAN AŞAĞI OLMAMAK
ÜZERE ( 2024 Eski Tutar 3.400,00 TL) Türk Lirası Özel Usulsüzlük Cezası Kesilir.
Ancak, Her Bir Belge Nevine İlişkin Olarak Kesilecek Özel Usulsüzlük Cezasının Toplamı
Her Bir Tespit İçin 1.000.000,00 ( 2024 Eski Tutar 170.000,00 TL) Türk Lirasını, Bir Takvim Yılı İçinde İse 10.000.000,00 ( 2024 Eski Tutar 1.700.000,00 TL) Türk Lirasını Geçemez.
“TEK TESPİTTE AYNI NEVİDEN BİRDEN FAZLA BELGENİN DÜZENLENMEDİĞİNİN TESPİT EDİLMESİ DURUMUNDA HER BİR BELGE İÇİN AYRI AYRI CEZA KESİLİR ANCAK BU TESPİT, BU BENT UYARINCA KESİLECEK CEZA UYGULAMASINDA, KANUNA BAĞLI 2 SAYILI CETVELDE YER ALAN TESPİT SAYISININ BELİRLENMESİNDE BİR ADET TESPİT OLARAK DEĞERLENDİRİLİR. BU BENT KAPSAMINDAKİ BELGELERİN DÜZENLENMEDİĞİNİN BELGE MUHTEVİYATI İŞLEMİN MUHATAPLARI TARAFINDAN, İDARENİN BİLGİSİNE GİRMEDEN ÖNCE BELGENİN DÜZENLENMESİ GEREKEN SÜREYİ TAKİP EDEN BEŞ İŞ GÜNÜ İÇERİSİNDE İDAREYE BİLDİRİLMESİ DURUMUNDA, BELGELERİ DÜZENLEMEK ZORUNDA OLANLAR ADINA BU BENTTE YER ALAN ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI ÜÇ KAT OLARAK UYGULANIR. BU BENT KAPSAMINDAKİ BELGELER YERİNE BU KANUN KAPSAMINDA OLMAYAN BELGELERİN DÜZENLENMESİ HALİNDE, BELGELERİ DÜZENLEMEK ZORUNDA OLANLAR ADINA BU BENTTE YER ALAN ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI İKİ KAT OLARAK UYGULANIR. BU BENT KAPSAMINDAKİ BELGELERİN YERİNE BU KANUN KAPSAMINDA OLMAYAN BELGELERİN DÜZENLENDİĞİNİN BELGE MUHTEVİYATI İŞLEMİN MUHATAPLARI TARAFINDAN BEŞ İŞ GÜNÜ İÇERİSİNDE İDAREYE BİLDİRİLDİĞİ DURUMLARDA, SÖZ KONUSU BELGELERİ
DÜZENLEYENLER ADINA BU BENTTE YER ALAN CEZALAR ALTI KAT OLARAK UYGULANIR.”
- 3. 232. Maddenin Birinci Fıkrasının 1 İla 5 Numaralı Bentlerinde Sayılanlar DIŞINDA Kalan Kişilerin Fatura, Gider Pusulası, Müstahsil Makbuzu, Serbest Meslek Makbuzu, Perakende Satış Fişi, Ödeme Kaydedici Cihaz Fişi Ve Giriş Ve Yolcu Taşıma Biletlerini Almadıklarının Tespit Edilmesi Halinde Bunlara Her Bir Belge İçin 5.000 Türk Lirası Özel Usulsüzlük Cezası Kesilir. Ancak, Bu Bent Uyarınca Kesilecek Özel Usulsüzlük Cezasının Toplamı Bir Takvim Yılı İçin 50.000 Türk Lirasını Geçemez. Şu Kadar Ki, Bu Bent Kapsamındaki Kişiler Tarafından, İdarenin Bilgisine Girmeden Önce Belgenin Düzenlenmesi Gereken Tarihi Takip Eden BEŞ İŞ GÜNÜ İçerisinde Belgenin Düzenlenmediğinin İdareye Bildirilmesi Durumunda, Bunlar Adına Özel Usulsüzlük Cezası Kesilmez.
- Bu Kanuna Göre Belirlenen Muhasebe Standartlarına, Tek Düzen Hesap Planına Ve Mali Tablolara İlişkin Usul Ve Esaslar İle Muhasebeye Yönelik Bilgisayar Programlarının Üretilmesine Ve Kullanılmasına İlişkin Kural Ve Standartlara Uymayanlara 65.000 (2024 Eski Tutar 40.000 TL) Türk Lirası Özel Usulsüzlük Cezası Kesilir.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yurt Dışından Elde Edilen Kâr Paylarının Vergilendirilmesi
Gerçek kişilerce tam mükellef sermaye şirketlerinden elde olunan kâr paylarının vergilendirilmesi konusunu daha önce de yazılarıma konu etmiştim. Ancak özellikle yabancı ülkelerdeki -dar mükellef- sermaye şirketlerinden alınan kâr paylarının vergilendirilmesi konusundaki bir yeni özelgeden hareketle konuyu bu defa dar mükelleflerden elde olunan kâr payları açısından değerlendirmek istiyorum
Bilindiği gibi Gelir Vergisi Kanunumuzda sermaye şirketlerinden alınan kâr payları, menkul sermaye iratları kapsamında verginin konusuna alınmıştır. Bu doğrultuda kâr paylarının ülke içinden veya dışından elde edilmesi bir önem taşımamaktadır. Ancak kâr payını dağıtan sermaye şirketinin (kurumun) tam veya dar mükellef olması, söz konusu kâr paylarının beyanı ve/veya yararlanacağı istisna düzenlemeleri açısından önem taşımaktadır.
Önce gerçek kişilerce tam mükellef kurumlardan alınan kâr paylarının vergilendirilmesine kısaca bir göz atmak gerekiyor.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 22/2. maddesine göre, tam mükellef kurumlardan elde edilen kâr paylarının yarısı gelir vergisinden istisna edilmiştir. Bu düzenlemelere göre yarısı vergiden istisna olan kâr payları anonim şirketlerde, hisse senedi veya ilmühaber sahiplerine, menkul kıymete bağlanmamış çıplak pay sahiplerine, kurucu senetlerine veya intifa senetlerine, yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenen kâr paylarıdır. Limitet şirketlerde istisnadan yararlanacak kâr payları ise ortaklara ödenen kâr payları ile organ sıfatını haiz müdürlere ödenen kâr paylarıdır. İstisnadan yararlanabilecek bu kâr payları -kural olarak- stopaja tabi tutulmuş şekilde elde edilen kâr paylarıdır. Bu nedenle, kâr payı elde edenlerin, istisna olan yarı tutarı hesaplamadan önce elde ettikleri kâr paylarını brütleştirmeleri, sonra yarısını alarak istisna ve vergiye tabi tutarı hesaplamaları gerekmektedir.
Söz konusu kâr paylarının vergiye tabi olan, istisna dışı yarısının, Gelir Vergisi Kanunu’nun 86’ncı maddesinde yazılı beyan sınırını aşması halinde, bu vergiye tabi olan kısmın tamamının yıllık beyanname ile beyan olunması gerekmektedir. Beyan olunan bu kâr paylarına isabet eden yıllık vergiden stopajın tamamı mahsup edilmektedir. (Bu aktardığım kurallar genel kurallardır, Kurumların 2003 ve 1998 öncesine ait kurum kazançlarından yapacakları kâr dağıtımlarının vergilendirilmesinde ayrık durumların varlığı unutulmamalıdır)
Ancak aktardığım istisna uygulaması, tam mükellef kurumlardan elde olunan kâr payları ile ilgilidir. Bu istisnadan dar mükellef kurumlardan elde olunan kâr payları için de yararlanma olanağı 1.1.2023 tarihinden sonrası için Gelir Vergisi Kanunu’nun 22’nci maddesine 7491 sayılı Kanun’un 8’inci maddesi ile eklenen dördüncü fıkra ile sağlanmıştır. Ancak burada istisnadan yararlanma iki koşula bağlanmıştır. Bunlardan birincisi kâr payını elde edenin, kâr payını elde ettiği kurumun ödenmiş sermayesinin en az %50'sine sahip olunması koşuludur. İkinci koşul ise kâr payının elde edildiği takvim yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmesi gereğidir.
Dar mükellef kurumlardan Türkiye'de tevkif yoluyla vergilendirilmemiş şekilde elde olunan bu kâr paylarının, Gelir Vergisi Kanunu’nun 86’ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi gereğince, ilgili yıla ilişkin beyan haddini (2024 yılı için 13 bin TL) aşması durumunda yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Ancak yukarıda aktardığım %50 sahip olma ve Türkiye’ye getirme şeklindeki koşullar sağlanarak kâr payının yarısının istisna hesaplamasına konu edilmesi halinde ise kalan kısmın beyan haddini geçip geçmediğine bakılması gerekmektedir.
Öte yandan kanunun 123’üncü maddesinde tam mükelleflerin yabancı memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratlardan mahallinde ödedikleri benzeri vergilerin, Türkiye'de tarh edilen gelir vergisinin yabancı memleketlerde elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden kısmından indirileceği, indirilecek miktarın gelir vergisinin yabancı memleketlerde elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden kısmından fazla olması halinde, fazla olan tutarın indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu vergi indiriminin yapılabilmesi için yabancı memlekette ödenen vergilerin gelir üzerinden alınan bir vergi olması ve yabancı memlekette vergi ödendiğinin yetkili makamlardan alınan ve mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan memleketin aynı mahiyetteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.
Ancak bu konuda, kârı dağıtan kurumun ülkesi ile Türkiye arasında bir çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması var ise, bu anlaşmaya da mutlaka bakılması gerekmektedir. Çünkü bu gibi konulardan anlaşmalarda özel vergilendirme kuralları veya yapılacak vergi tevkifatlarına sınırlar çizen düzenlemeler yer alabilmektedir.
Yazımıza esin kaynağı olan Rize Defterdarlığının 22775 sayı ve 8.7.2024 günlü Özelgesi’de yukarıda aktardıklarımızla aynı doğrultudadır. Bumin DOĞRUSÖZ
USULSÜZLÜK CEZALARINDA 20 KATA KADAR ARTIŞ VAR AMA CEZALARDA BİRLEŞME VE 2 YILLIK USULSÜZLÜK CEZASI TARH ZAMANAŞIMINA DİKKAT ETMEK GEREKİR!!!
Usulsüzlük Fiili Re'sen Takdiri Gerektirirse Cezalar 2 Kat Olarak Kesilir. Bu Durumda Kayıtlı Mükellefler Açısından Bunlar Bile Tek Başına Ciddi Ceza Tutarlarını Oluşturur. AMA TUTARIN YÜKSEK OLMASI TARHİYAT ÖNCESİ / SONRASI UZLAŞMAYA GİRMEYİ SAĞLAR. 23.000,00 TL ALTINDA CEZALARDA UZLAŞMA YOK. CEZADA İNDİRİM % 75 UYGULANIR.
VERGİ ZİYAI - USULSÜZLÜK CEZALARI BİRLEŞMESİ TEK FİİLLE Madde 336
Cezayı İstilzam Eden Tek Bir Fiil İle Vergi Ziyaı Ve Usulsüzlük Birlikte İşlenmiş Olursa Bunlara Ait Cezalardan Sadece Miktar İtibariyle En Ağırı Kesilir.
Usulsüzlük Cezası Kesilen Bir Fiil İle Vergi Zıyaına Da Sebebiyet Verildiği Sonradan Anlaşıldığı Takdirde, Evvelce Usulsüzlük Cezası Kesilmiş Olması, Bu Cezanın Ziyaa Uğratılan Vergiden Dolayı Kesilmesi Gereken Vergi Ziyaı Cezası İle Mukayesesine Ve Noksan Kesilen Cezanın İkmaline Mani Değildir.
CEZA KESMEDE ZAMANAŞIMI Madde 374
Aşağıda Yazılı Süreler Geçtikten Sonra Vergi Cezası Kesilmez :
1. Vergi Ziyaı Cezasında Cezanın Bağlı Olduğu Vergi Alacağının Doğduğu Takvim Yılını Takip Eden Yılın Birinci Gününden; 353 Ve Mükerrer 355. Maddeler Uyarınca Kesilecek Usulsüzlük Cezalarında, Usulsüzlüğün Yapıldığı Yılı Takip Eden Yılın Birinci Gününden Başlayarak 5 Yıl
2. Usulsüzlükte, Usulsüzlüğün Yapıldığı Yılı Takip Eden Yılın Birinci Gününden Başlayarak 2 Yıl;
Ancak 336. Madde Hükmüne Göre Vergi Ziyaı Cezası İle Usulsüzlüğün Birleşmesi Halinde Kesilecek Ceza, Vergi Ziyaı Cezası İçin Belli Edilen Zamanaşımı Süresi İçinde Kesilir.
Bu Süreler İçinde Ceza İhbarnamesi Tebliğ Edilmekle Zamanaşımı Kesilmiş Olur.
BAĞLI 1 SAYILI CETVEL
Mükellef Grupları |
1. Derece Usulsüzlük İçin (TL) - ( ESKİ TUTAR) |
2. Derece Usulsüzlük İçin (TL) - ( ESKİ TUTAR) |
|
1. |
Sermaye Şirketleri |
20.000,00 - (1.100,00) |
10.000,00 – (580,00) |
2. |
Sermaye Şirketleri Dışında Kalan Birinci Sınıf Tüccar Ve Serbest Meslek Erbabı |
10.000,00 - (660,00) |
5.000,00 - (330,00) |
3. |
İkinci Sınıf Tüccarlar |
5.000,00- (330,00) |
3.500,00- (150,00) |
4. |
Yukarıdakiler Dışında Kalıp Beyanname Usulüyle Gelir Vergisine Tabi Olanlar |
3.500,00 - (150,00) |
2.250,00- (150,00 |
5. |
Kazancı Basit Usulde Tespit Edilenler |
2.250,00 - (87,00) |
1.500,00- (87,00) |
6. |
Gelir Vergisinden Muaf Esnaf |
1.500,00 - (40,00) |
1.000,00- (40,00) |
Usulsüzlük Dereceleri ve Cezaları Madde 352
Usulsüzlükler, Aşağıda Yazılı Derecelere Ve Bu Kanuna BAĞLI 1 SAYILI CETVELE Göre Cezalandırılır. Usulsüzlük Fiili Re'sen Takdiri Gerektirirse, BAĞLI 1 SAYILI CETVELDE Yazılı Cezalar 2 Kat Olarak Kesilir.
1. Derece Usulsüzlükler:
- Vergi Ve Harç Beyannamelerinin Süresinde Verilmemiş Olması;
- Bu Kanuna Göre Tutulması Mecburi Olan Defterlerden Herhangi Birinin Tutulmamış Olması;
- Defter Kayıtlarının Ve Bunlarla İlgili Vesikaların Doğru Bir Vergi İncelemesi Yapılmasına İmkân Vermeyecek Derecede Noksan, Usulsüz Veya Karışık Olması;
- Çiftçiler Tarafından Madde Hükmüne Göre Muhtar Ve İhtiyar Heyetlerince Yapılan Davete Müddetinde İcabet Edilmemesi;
- Bu Kanunun Kayıt Nizamına Ait Hükümlerine (Madde 215 – 219 İle Mükerrer Madde 242) Uyulmamış Olması (Her İncelemede İnceleme Tarihine Kadar Aynı Takvim Yılı İçin Tespit Edilen Usulsüzlükler Tek Fiil Sayılır);
- İşe Başlamanın Zamanında Bildirilmemesi;
- Tasdiki Mecburi Olan Defterlerden Herhangi Birinin Tasdik Muamelesinin Yaptırılmamış Olması (Kanuni Sürenin Sonundan Başlayarak 1 Ay Geçtikten Sonra Tasdik Ettirilenler, Tasdik Ettirilmemiş Sayılır.);
- Diğer Ücretler Üzerinden Salınan Gelir Vergisinde, Tarh Zamanı Geçtiği Halde Verginin Tarh Ettirilmemiş Olması;
- Veraset Ve İntikal Vergisi Beyannamesinin 342. Maddenin İkinci Fıkrasında Belirtilen Süre İçerisinde Verilmiş Olması.
2. Derece Usulsüzlükler:
- Veraset Ve İntikal Vergisi Beyannamelerinin Süresinin Sonundan Başlayarak Maddenin
- Fıkrasında Belirtilen Süre İçinde Verilmiş Olması;
- Ekim Ve Sayım Beyanlarının Süresi İçinde Veya Kanunda İstenilen Bilgileri İhtiva Edecek Doğru Bir Şekilde Yapılmaması;
- Vergi Kanunlarında Yazılı Bildirmelerin Zamanında Yapılmamış Olması (İşe Başlamayı Bildirmek Hariç);
- Vergi Karnesinin Süresinin Sonundan Başlayarak 15 Gün Geçtiği Halde Alınmamış Olması;
- Tasdiki Mecburi Olan Defterlerden Herhangi Birinin Tasdik Muamelesinin, Süresinin Sonundan Başlayarak Bir Ay İçinde Yaptırılmış Olması
- Beyannameleri, Bildirimler, Evrak Ve Vesikaların Kanunen Belli Şekil Ve Muhteviyatı Ve Ekleri İle Bunlarla İlgili Olarak Yapılan Diğer Düzenlemelere İlişkin Hükümlere
Uyulmamış Olması;
- Hesap Veya Muamelelerin Doğruluk Veya Açıklığını Bozmamak Şartıyla Bazı Evrak Ve Vesikaların Bulunmaması Veya İbraz Edilmemesi
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
MÜKELLEF OLMAYANLARA DA BANKADAN ÖDEME YAPMAMA ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI KESİLİR
Tahsilât Ve Ödemelerini Banka, Benzeri Finans Kurumları Veya Posta İdarelerince Düzenlenen Belgelerle Tevsik Etme Zorunluluğuna UYMAYANLARIN Her Birine, Her Bir İşlem İçin Bu Maddeye Göre Uygulanan Cezalardan Az Olmamak Üzere İşleme Konu Tutarın % 10’U Nispetinde Özel Usulsüzlük Cezası Kesilir. Bu Şekilde Ceza KESİLENLER Hakkında Üçüncü Fıkra Hükmü Uygulanmaz. Ancak, Bu Fıkra Uyarınca Bir Takvim Yılı İçinde Kesilecek Özel Usulsüzlük Cezasının Toplamı 20.000.000,00 Tl’yi (2024 Eski Tutar 8.700.000,00 Tl) Geçemez.
TEVSİK ZORUNLULUĞUNA AYKIRI BİR ŞEKİLDE ÖDEME YAPANLARIN, DURUMU ÖDEMEYİ TAKİP EDEN BEŞ İŞ GÜNÜ İÇERİSİNDE KENDİLİĞİNDEN İDAREYE BİLDİRMESİ HALİNDE, ÖDEMEDE BULUNAN ADINA BU FIKRA UYARINCA ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI KESİLMEZ.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
5 YIL TAŞINAN KDV DAHA SONRA İNDİRİLEMEYECEK !
7524 sayılı Kanun ile Katma Değer Vergisi indirim yasağına bir yenisi eklenmiştir.
Yeni yapılan düzenlemeye göre,
i. Beş takvim yılı boyunca indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi altıncı takvim yılı artık indirilemeyecektir.
ii. Beş takvim yılı geçtikten sonra Devlet artık KDV yi KDV olarak görmemektedir.
iii. Beş yılı, 60 ay olarak değil, takvimin yılları olarak anlamak gerekir. Dolayısıyla KDV nin KDV liğini yaşayabileceği süre 60-71 ay olabilecektir
iv. 5 yıldan sonra Devreden KDV tutarının ne kadarının 5 yıl öncesinden geldiğini, aradaki aylarda ödenecek KDV çıkıp çıkmadığına, indirimi yasaklanacak KDV tutarının son aya ait KDV tutarından büyük olup olmadığına bakarak belirlemek gerekir.
v. 5 yıl sonra mevcut Sonraki Döneme Devreden KDV katma değer vergisi hesabından çıkarılarak özel bir hesaba alınacaktır.
vi. Özel hesaba alınan sonraki döneme devreden katma değer vergisi, vergi incelemesi ile gelir veya kurumlar vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır
vii. Özel hesaba alınan atıl KDV, üç yıl içinde mükellefler tarafından ‘gider yazabilir miyim’ talebi üzerine vergi incelemesine sevkedilecektir.
viii. Talep tarihinden itibaren, Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen zamanaşımı süreleri ile bağlı olmaksızın, bir yıl içerisinde vergi incelemesi yapılacaktır.
ix. Talepte bulunulmayan katma değer vergisi gider kaydedilemeyecektir.
x. Talepte bulunulmayan KDV nin bilançodaki akıbeti ve niteliği belirsiz hale gelecektir. Zira bu KDV şirket için artık ne bir varlıktır, ne de alacak. Hatta değersiz ve bilançoyu gereksiz yükselten bir kalem haline gelecektir
xi. Talepte bulunulması üzerine vergi incelemesinin nasıl yapılacağı meçhuldür. Bu incelemelerin tamamlanamaması nedeniyle olumsuz sonuçlanacağı tahmin edilebilir. Zira, 60 aydan sonra mükellefin alım yaptığı tedarikçilerin defter-belge muhafaza ve vergi inceleme elemanına ibraz etme mecburiyeti bulunmadığından KDV ler teyit edilemeyecektir:)
xii. Hazine ve Maliye Bakanlığı 1.1.2030 tarihinde yürürlüğe girecek olan uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını bir tebliğ ile belirleyecektir.
Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır.