Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, taşeron çalışan kişiler ‘amasız-fakatsız’ direkt kadroya geçirilecek, yani kendilerine hiçbir şart koşulmayacak, diyor. Kadroya geçirilecek kişilerde belirli bir süre o kamu kurumunda çalışmış olma şartı da aranmayacak. Aynı şekilde yaş, eğitim düzeyi gibi kriter de söz konusu değil. Sanayi Bakanlığındaki taşeron şirkette çalışan ilköğretim mezunu 56 yaşındaki işçi de taşeron şirkette sekreter olarak çalışan üniversite mezunu 20 yaşındaki kişi de kadroya geçme hakkına sahip olacak. Bu konudaki tek değerlendirilecek husus 5 Aralık 2017 tarihi itibarıyla herhangi bir kamu kurumunda taşeron işçisi olarak çalışıyor olup olmamak. 

Asıl ile yardımcı ayrımı yapılır mı?

Böyle bir ayrıma gidilmeyecek. Taşeron işçilerinin tümü kapsama alınacak. Sürekli çalışmak yeterli olacak. İş sözleşmesi askıda dahi olsa kapsama alınacaklar. Yani kişi askere gitmiş olsa da, yeni hamile veya yeni doğum yapmış kadın çalışan olsa da yine de geçişten yararlanabilecek.

Şehir hastaneleri sisteme dahil mi?

Şehir hastanelerinin kurulmasıyla birlikte bu hastanelere devrolan çalışanların Sağlık Bakanlığı ile bağlantısı kesiliyordu. İlgili geçişler bir süredir devam ediyordu. Birçok çalışanın daha önce şehir hastanelerine geçişi olmuştu. Geçişle birlikte ilgili kişiler özel sektör işvereni yanında çalışmaya başlamış kişiler olarak kabul ediliyor ve idare ile asıl işverenleri olarak dahi bağları kalmamış oluyordu. Bakan Sarıeroğlu’nun yaptığı açıklamaya göre, şehir hastanelerine geçmiş olsa da 30 bin kişilik sağlıktaki işçiler de bu kapsama alınacak.

Hangi ek haklar geliyor?

4-D statüsüne geçirilen kişiler herhangi bir istisna getirilmezse ilerde kamu toplu iş sözleşmesine tabi olabilecek, kamu işçilerine ödenecek ilave tediyeden yararlanabilecek. Bu kişiler sürekli bir şekilde kamuda istihdam edilebilecekler.

Bu kişilerin en önemli kazanımı iş güvencesi olacak. Diğer yandan bu kişilerin ücret düzeyleri de korunacak. Ayrıca kamu işçisi olacak işçiler kamu toplu iş sözleşmesinde belirlenen zamlardan yararlanabilecek. Kamu kurumlarında taşeron işçi olarak çalışan kişiler ocak ayında geçişler tamamlanırsa yüzde 3,5 zamdan ve bu sözleşmeye tabi oldukları andan itibaren sözleşmede belirlenmiş ilave haklardan da faydalanabilecekler. Kendi toplu iş sözleşmeleri olması halinde oradaki hakları da korunacak. TÜRK-İŞ Başkanı Sayın Ergün Atalay’ın açıklamasına göre, kamu işçisi statüsüne geçen işçiler 52 gün üzerinden ödenen ilave tediye hakkından yararlanabilecek. Kamu toplu iş sözleşmesinde yer alan haklardan, 4/D statüsüne geçen kamu işçileri de yararlanabilecek. Bu geçiş ilgili kişilerin artan refahtan pay almalarını sağlayacak. Ücret seviyeleri asgari ücretin üzerine yükselecek, hem de iş güvencesine sahip olmuş olacaklar. Sözleşmenin yenilenmemesi kaygısı ortadan kalkacak.

Peki ‘sendikalar’ değişecek mi?

Mevcut düzenlemelere göre taşeronun işkolu ile idarenin işkolu aynı ise ancak işçinin üye olduğu sendika aynı kalabiliyor, bu iki işveren farklı işkollarında ise önceki sendikadaki üyeliği kendiliğinden sona erip yeni sendikaya üye olması gerekiyor. 

Bu da çalışanın mevcut toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkının sona ermesi anlamına gelebiliyor. Fakat Bakan Sarıeroğlu’nun yaptığı açıklamaya göre, mevcut sendikalarındaki üyeliklerini korumaya yönelik bir düzenleme yapılacak ve mevcut toplu iş sözleşmesi düzeninin devamı sağlanmış olacak.

Geçiş için süre kaç gün olur?

Geçişin en kısa sürede tamamlanacağı ifade edildi. Buna göre, ilgili düzenlemenin TBMM’den çıkmasından itibaren üç ay içerisinde geçiş süreci tamamlanacak. Taşeron işçi düzenlemesi henüz Meclis’e gönderilmedi. Çalışmanın tamamlandığı ve 12 maddeden oluşan bir düzenleme olacağı belirtildi. En kısa sürede Meclis gündemine gelmesi bekleniyor.

Emeklilik durumu

Öte yandan taşeron çalışanlar emeklilik hakkını kullanıncaya kadar kapsamda olacaklar. Kişinin emeklilik yaşı gelmiş olsa da geçiş yapılacak. Fakat emekliliği hak edip emekliye ayrıldıktan sonra çalışmaya devam edenlerin bu haktan yararlanamayacağı düşünülüyor.

Devirden önceki haklar ne olacak?

Bakan Sarıeroğlu’nun ifadesine göre, bu kişiler mevcut taşeronlarından devralınacaklar. İş hukukuna göre iş sözleşmesinin veya işyerinin devrinde çalışanların önceki işyeri veya işvereninin yanında geçen süreler tüm hakları bakımından dikkate alınır. Yeni işveren daha önceki işveren yanında doğmuş bulunan alacaklardan da sorumlu hale gelir. Bu nedenle taşeronların kadroya geçirilmesinde tüm hakları korunacak, kıdeme bağlı hakları eski kıdemleri de dikkate alınarak hesaplanacak. Cem Kılıç

http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/taseronlarda-kadroya-geciste-2570826/

454 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu kapsamında e-fatura, e-defter ve e-arşiv uygulamalarına 1.1.2018 tarihinden itibaren geçme zorunluluğu bulunan mükelleflere ilişkin hatırlatmalar yapılmaktadır. 

1) E-Fatura ve E-Defter Uygulamasına Geçmek Zorunda Olanlar 

20.6.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve e-Fatura ve e-Defter uygulamaları çerçevesinde zorunluluk getirilen mükelleflerin kapsamını belirleyen 454 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca;

  1. a) 2016 hesap dönemi brüt satış hasılatı 10 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler,
  2. b) 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb. faaliyetleri nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’ndan lisans alan mükellefler,
  3. c) 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa ve ithal eden mükellefler,

en geç 1.1.2018 tarihine kadar E-Defter ve E-Fatura uygulamasına geçmek zorundadırlar.

Bu kapsamda, belirtilen özellikleri haiz mükelleflerin vergisel uygulamalar bakımından hukuki bir sorun yaşamaması ve cezai işlemlere maruz kalmaması adına 31.12.2017 tarihine kadar (bu tarih dahil) e-Fatura ve e-Defter uygulamalarına ilişkin gerekli başvurularını ve hazırlıklarını aşağıdaki adresler üzerinden elektronik ortamda yapmaları gerekmektedir. 

MALİ MÜHÜR BAŞVURUSU İÇİN: https://mportal.kamusm.gov.tr/bp/edf.go  

E-FATURA BAŞVURUSU İÇİN : https://portal.efatura.gov.tr/efaturabasvuru/

E-DEFTER BAŞVURUSU İÇİN: https://uyg.edefter.gov.tr/edefterbasvuru/  

Temin işlemlerinin alabileceği süreler de göz önünde bulundurularak elektronik imza araçlarının, e-Fatura ve e-Defter uygulamalarına son başvuru tarihi olan 31.12.2017 tarihinden önce temin edilmesi, söz konusu uygulamalara mükelleflerin süresinde başvuru yapılması bakımından önem arz etmektedir. 

2) E-Arşiv Uygulamasına Geçmek Zorunda Olanlar

İnternet üzerinden mal ve hizmet satışı yapan, 2016 ve müteakip hesap dönemlerinde brüt satış hasılatları 5 Milyon TL ve üzerinde olanlar 1.1.2018 tarihi itibariyle e-Arşiv Uygulamasına geçmeleri gerekmektedir. 

Örneğin, hesap dönemi takvim yılı olan bir firmanın 2016 yılı gelir tablosu brüt satış hasılatı 5 milyon lira ve üzerinde, ayrıca internet satışı da var ise 01.01.2018 tarihi itibariyle e-arşiv fatura uygulamasına geçmesi gerekmektedir.

Kapmasa girenlerin, ilgili hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi takip eden hesap döneminin başına kadar başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Arşiv Uygulamasına geçmesi gerekmektedir. 

e-Arşiv Uygulamasına geçiş yapacakların, 433 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan düzenlemeler uyarınca internetten yaptıkları satışlara ait e-arşiv faturalarını elektronik ortamda iletmeleri ve söz konusu faturalarda gösterilmesi istenen bilgilere yer vermeleri zorun olacaktır. http://www.verginet.net

Kayıtdışılıkla mücadelede incelenen belgelerin başında işverence düzenlenmesi zorunlu olan ücret bordroları geliyor. Eğer işveren ücret bordrosunda yer alan sigortalıların ücretlerini olduğundan düşük göstermişse hapis cezası ile karşı karşıya kalabilir.

Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesine göre sigortalıların ücretlerinin eksik gösterilmesi halinde söz konusu ücret bordrosu“muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge” olarak tanımlanıyor. Bu durumda da işverenler hakkında 1,5 ila 3 yıl arasında hapis cezası öngörülüyor.

Ayrıca böyle bir durumun tespiti halinde işverene gelir idaresi tarafından vergi ziyaı cezası, SGK tarafından da idari para cezası kesiliyor ve eksik ödenen vergi ve primler geriye dönük olarak faiziyle tahsil ediliyor.

Suçun Kapsamı Netleşti 

Ücret bordrosunun yanıltıcı şekilde düzenlenmesi şeklindeki Vergi Usul Kanunu’ndaki hüküm SGK uygulamalarında çoğu zaman göz ardı edilmekteydi. Ancak geçen hafta Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nde yapılan düzenleme ile hangi durumlarda Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulacağının kapsamı netleştirildi.

Buna göre SGK’ya verilmesi gereken belge, bildirge ve beyannamelerin;

  • Daha az prim ödemek,
  • Yararlanamayacağı sigorta prim teşvik, destek veya indirimlerinden yararlanmak veya daha fazla yararlanmak,
  • Özel nitelikteki inşaat işleri ve ihale konusu işlerde asgari işçilik tutarını tamamlamak,
  • İş kazası ve meslek hastalığı, hastalık, analık, genel sağlık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından  haksız menfaat sağlamak,

gibi amaçlarla kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespit edilmesi halinde TCK kapsamında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulacak.

Burada suç duyurusunda bulunulabilecek kişiler, işverenlerin yanı sıra, bilerek suça iştirak eden mali müşavir ile iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık, analık, genel sağlık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından  haksız menfaat sağlayan sigortalılar olacak. Söz konusu suçlar, kayıtdışı istihdam ve gerçek ücreti gizlemenin yanı sıra sahte sigortalılık halinde de ortaya çıkabiliyor.

​Beş Yıla Kadar Hapis

Yukarıda belirtilen konularda Cumhuriyet Savcılıklarına yapılacak suç duyuruları TCK’nın 204 üncü, 206 ncı ve 207 nci maddeleri kapsamında ele alınacak. Dolayısıyla söz konusu belgelerdeki gerçeğe aykırı düzenlemelerin resmi belgede sahtecilik olarak nitelendirilmesi söz konusu. Bu durumda da ilgililer hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası istenebilecek. Sadettin Orhan

http://www.sadettinorhan.net/11_12_2017_makale.html

Meslek Mensupları Büyük Cezalara Maruz Kalabilir

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Devrim Niteliğinde Değişiklikler;

1- Meslek mensuplarının sorumluluğu

EK MADDE 4 – (1) Kanun uyarınca düzenlenmesi ve verilmesi gereken muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin defter kayıtlarına veya bu defter ve kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından işverenlerle birlikte 3568 sayılı Kanuna göre yazılı sözleşme ile yetki verilmiş meslek mensupları da müştereken ve müteselsilen sorumludur.

(2) Kanun uyarınca düzenlenmesi ve verilmesi gereken muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin meslek mensupları tarafından düzenlenmesi ve verilmesi amacıyla işverenler ve ilgili meslek mensupları arasında yazılı sözleşme düzenlenir.

(3) Bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sözleşmede Kanunun 86 ncı maddesinin on üçüncü fıkrasına dayanılarak Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından müştereken çıkarılan Tebliğ eki sözleşmeler esas alınır.

(4) Meslek mensupları ile işverenler arasında düzenlenen sözleşmenin iptali halinde yeni sözleşme bir aylık süre içerisinde Kuruma bildirilir.

(5) Bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren ilk defa tescil edilecek işyerlerine ilişkin olarak işverenler ve meslek mensupları arasında düzenlenen sözleşmenin bir örneği gerekli görülmesi halinde Kurumca istenir. Bu maddenin yürürlük tarihinden önce tescil edilen işyerlerine ilişkin olarak Kanuna ait hususların da yer aldığı yeni sözleşmenin bir örneğinin gerektiğinde ibrazı istenir.

(6) Yazılı sözleşme ile yetki verilmiş meslek mensuplarının, Kanuna göre düzenledikleri muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde yer alan bilgilerin, defter ve kayıtlara ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasına kendi kusurlu davranışları ile sebebiyet verdiklerinin, Kurumca veya yetkili adli mercilerce tespit edilmiş olması halinde meslek mensupları ortaya çıkan prim kaybından, gecikme cezasından, gecikme zammından, idari para cezalarından ve Kanunun 96 ncı maddesi kapsamında fazla veya yersiz yapılan ödemelerden işverenlerle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulur.

(7) Kanuna göre düzenlenecek ve verilecek muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin uygunluğuna esas olan defter kayıtları ve belgelerin saklanmasından ve ibrazından işverenler sorumludur.

(8) Kanuna göre düzenlenecek ve verilecek muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin defter ve kayıtlara ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından meslek mensuplarının sorumlu olması için, defter, kayıt ve belgelerin imza karşılığı veya yazılı tutanak yoluyla, bilgilerin ise mail, kısa mesaj veya yazılı tutanak gibi yollarla meslek mensuplarına intikali gerekir.

(9) İşveren veya işveren tarafından yetki verilen kişinin imzası olmayan veya bu kişiler tarafından intikal ettirilmeyen bilgi ve belgelere istinaden meslek mensupları tarafından düzenlenen defter, belge ve bilgiler için ilgili meslek mensupları sorumlu sayılacaktır.

https://www.ozdogrular.com/component/k2/item/589-sosyal-sigorta-i%C5%9Flemleri-y%C3%B6netmeli%C4%9Fine-g%C3%B6re-meslek-mensubunun-sorumlulu%C4%9Fuhttps://www.ozdogrular.com/component/k2/item/589-sosyal-sigorta-i%C5%9Flemleri-y%C3%B6netmeli%C4%9Fine-g%C3%B6re-meslek-mensubunun-sorumlulu%C4%9Fu

213 sayılı VUK’nun 413. maddesi hükmü  gereği vergi uygulamasında özelge veya mukteza talebi konusuna yer verilmiştir.  Yasal düzenleme gereği özelge talebinin mutlak surette mükellef tarafından yapılması ve bunun Maliye Bakanlığına veya yetkili kıldığı vergi dairesi başkanlıklarına veya defterdarlıklara yapılması gerekmektedir.[1]  Uygulamada çoğu zaman mukteza talepleri  bizzat vergi mükellefleri veya sorumluları tarafından yapılabilmektedir. Mükelleflerin veya vergi sorumlularının muhasebecileri, mali müşavirleri veya yeminli mali müşavirleri tarafından 213 sayılı VUK’nun 413. madde hükmüne göre mukteza talebi yani mükelleflerin  “izahat talebinde” bulunması pek kabul edilmemektedir. Başka bir ifade ile, 3568 sayılı yasaya göre mükelleflerin mali müşavir veya muhasebecileri mükellef adına bugünkü koşullarda özelge talep etmeleri gelir idaresi tarafından kabul edilmemektedir. Oysaki, VUK’nun 413. maddesinde bu konuda mükellef adına mali müşavir veya muhasebecilerin mukteza talep edemeyeceklerine ilişkin aykırı bir hüküm bulunmamaktadır.

Yasal düzenleme gereği mukteza taleplerinde öncelikle bu durumun bir tereddüt  içermesi ve vergi uygulamaları konusunda yer alan yasal düzenlemelerin  kapalı  olması yani müphem hükümler içermesi gerekmektedir. Müphem olmayan ve vergi uygulaması ile ilgili tereddüt içermeyen konularda özelge talep edilmesi mümkün görülmemektedir.  Bununla beraber esas itibariyle vergi uygulaması ile ilgili tereddüt yaşanan ve kapalı olan çeşitli hükümlerin açıklanması konusunda veya aydınlatılması konusunda vergi mükellefleri tarafından mukteza yani özelge istenebilmektedir.[2]  Maliye Bakanlığı tarafından verilen özelgelerle ilgili olarak bu özelgelerde  mükellefle ilgili ceza kesilmesini gerektirecek bir durum ortaya çıkması halinde mükelleflere ceza kesilmemektedir. Ancak, alınan cevaba göre mükelleflerin hareketleri gerektirecek olsa dahi ceza tarh edilmemektedir.  Ziya uğratılan bir vergi olması halinde ise, mükelleflere mukteza verilse bile bu vergi ileride gecikme zammı olarak mükelleften geri talep olunabilecektir.

Mükelleflerin bu  şekilde mukteza talebinde bulunabilmeleri için sordukları hususun öncelikle mükellefiyetleriyle ilgili olması gerekir. mükellefiyetleriyle ilgili olmayan konularda Bakanlık dilekçelere cevap vermemektedir. Özellikle mali müşavir ve muhasebecilerin müşterilerinin sorunlarını kendi birikimleriyle  çözemedikleri durumda soruları  cevaplamaz.

178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 12. maddesi ile Gelirler Genel Müdürlüğüne verilen açıklama görevi, 5345 sayılı kanunla Gelir İdaresi Başkanlığının kurulması üzerine söz konusu kararnamenin 12. maddesi bu kanunla yürürlükten kaldırılarak aynı kanunun 4. maddesinde “mükellefleri vergi mevzuatından doğan hakları ve ödevleri konusunda bilgilendirmek” şeklinde Gelir İdaresi Başkanlığının görevleri arasında sayılmıştır.

Maliye Bakanlığı, mükelleflerin mukteza taleplerine ilişkin olarak 188 Sıra Nolu VUK Genel Tebliği ile açıklama yapmıştır. Buna göre mükellefler öncelikle bağlı oldukları vergi dairesinin bulunduğu yerin defterdarlığından (vergi dairesi başkanlığı  kurulan yerlerde vergi dairesi başkanlığından) açıklama isteyebileceklerdir. Bu defterdarlıkların (vergi dairesi başkanlığı kurulan yerlerde vergi dairesi başkanlığının grup müdürlükleri) gelir müdürlükleri  mükellef dilekçesinde sorulan hususa öncelikle kendileri cevap vermeye çalışacak, cevap vermemeleri halinde  dilekçeyi, görüşleriyle birlikte, Gelirler Genel Müdürlüğüne (5345 sayılı kanunla Gelir İdaresi Başkanlığının kurulmasından sonra aynı kanunun 33. maddesi uyarınca bu başkanlığa)  intikal ettireceklerdir. Kendilerinin cevap vermeleri durumunda da mükellef  dilekçesi ile verdikleri cevabın birer örneğini Gelirler Genel Müdürlüğüne (Gelir İdaresi Başkanlığına) göndermeleri gerekir. gelir müdürlüklerinden aldıkları cevabı  tatmin edici bulmayan mükellefler de, Gelirler Genel Müdürlüğüne (Gelir İdaresi Başkanlığına) başvurabilirler.

Son yıllarda Maliye Bakanlığı sirküler adı altında  çeşitli vergi kanunları ile ilgili konularda düzenleyici bir hukuk kuralı niteliğinde  belli konularda  sirküler yayınlamaktadır. Sirküler yazılı hukuk kurallarının bir türü gibi değerlendirilebilir. Vergi uygulamasında sirküler daha çok benzeri konularda idarenin topluca görüşlerini içerir nitelikte kanunlara ve genel tebliğlere aykırı olmamak üzere yayımlanan idari görüşler şeklinde  özetlenebilir.    

Sirküler vergi hukukunda belli bir konuda pek çok mükellefi alakadar eden konularla ilgili olarak, uygulamanın ne şekilde yapılması gerektiği konusunda, yapılan yazılı başvurular üzerine, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan yazılardır. Verilen yanıt yazılı olup, belirli bir kişinin veya kurumun  tüzel kişiliğine yönelik değildir. Bir diğer ifade ile, sirküler, soru soranlara yönelik cevap niteliğindeki genel özellik taşıyan ve muhatabı ortak olan yazılardır.[3]  Sirkülerin vergi mükellefleri veya mahkemeler bakımından bağlayıcılık tarafı bulunmamaktadır. Ancak sirkülerin iptali  için idari dava açılması mümkündür.[4]

Maliye Bakanlığı tarafından bugüne değin yayımlanan sirkülerle yapılan izahatlar ve düzenlemelere bakıldığında, bunların esasında özelge, iç genelge, açıklayıcı genel tebliğ, düzenleyici genel tebliğ olmak üzere çeşitli içerik ve niteliklerde yayınlanmış olduğunu görebiliyoruz.  Esasen sirkülerle Maliye Bakanlığı son yıllarda beyanname ve bildirim verme dönemleri, çeşitli süre uzatımları ve vergi ödemeleri ile ilgili genellikle ekonomik olaylardan kaynaklanan  durumlara süre uzatımı getiren  ara çözüm  formülleridir.

Kanımızca  vergi uygulaması hakkında kendi mükellefinin yaşadığı bir vergisel problemi veya tereddüdü mali müşavir veya muhasebeci mükellefin adına gelir idaresinden özelge olarak talep edebilmelidir. 

Avukatlar bu konuda müvekkilleri adına gelir idaresinden mükellef için  mukteza talep  ettiklerini  çoğu zaman görebilmekteyiz. Avukatların, 1136 sayılı yasa hükümlerine göre müvekkil mükellef adına özelge yani mukteza talep ettikleri görülmektedir. Buradan hareketle 3568 sayılı yasaya göre meslek mensuplarının mükellefleri adına gelir idaresinden mukteza talep etmelerinin yolu açılmalıdır. Neticede, mükelleflerin vergi yasalarını yeterince nüfus edemedikleri  bilinmektedir. Bu konuda da kendileri adına sözleşmesi olan veya vekaleti olan bir mali müşavirin veya muhasebecisinin  VUK 413. maddesine göre özelge talep etmesi mümkün olabilmelidir. 1136 sayılı  Avukatlık Kanunu hükümlerine göre, avukatların müvekkil mükellef adına özelge istemeleri mümkün iken, 3568 sayılı yasaya göre de mali müşavirlerin de vekaletini taşıdıkları mükellefleri adına özelge talep etmelerinin hiçbir sakıncası olamayacağı görüşündeyiz. Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.ozdogrular.com/fla-haberler-gizli-245/36532-d%C3%BCzenlenen-faturalar-y%C3%B6n%C3%BCnden-yap%C4%B1lan-tespitlerin-faturalar%C4%B1n-sahte-oldu%C4%9Funu-ispatlamak-i%C3%A7in-yeterli-olmamas%C4%B1


[1] Bkz. VUK GT, 188, 315. Aynı zamanda bu sirkülerler Gelir İdaresi Başkanlığının (www.gib.gov.tr)  sitesinde ilan edilmektedir.

[2] Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen  28.3.2007 gün ve E:2006/3015-K:2007/1057 sayılı kararlarında, Maliye Bakanlığına sirküler yayımlama konusunda verilen yetkinin amacı, mükelleflerin, vergi durumları ve vergi uygulaması  bakımından müphem ve duraksama yaratan hususlarda istemiş oldukları izahatın (açıklamanın), her mükellefe ayrı ayrı yazı ile  verilmesi yerine; aynı durumda bulunan tüm mükelleflere, aynı anda ve tek  işlemle duyurulmasının sağlanmasıdır” şeklinde karar verilmiştir

[3] GERÇEK Adnan, “Sirkülerin Vergi Hukuku Kaynağı Olma Niteliği”, Yaklaşım Dergisi, Mart 2004, s.206

[4] Dnş. 4. D. 31.10.2006 gün ve E:2006/1452-K:2006/2080 sayılı karar. Bu karar,  Şükrü KIZILOT’un Danıştay Kararları isimli kitabının Cilt 8, s.1019’da yer almaktadır. 

Pazartesi, 11 Aralık 2017 10:01

Limited Şirket Kuruluş Maliyeti (2021)

2021 Cost of Establishing Limited Company in Turkey
2021 Расходы на открытие бизнеса в Турции
2021 تكلفة أنشاء اعمال في تركيا

Limited şirket nedir?

Bir veya birden çok, gerçek ya da tüzel kişi tarafından kurulabilen şirket türüdür. Limited şirket, sermaye şirketidir ve sermaye şirketlerinde hissedarlar sadece taahhüt ettikleri sermaye kadar şirkete karşı sorumlu olurlar. Limited şirkette ortakların sayısı elliyi geçemez. Limited şirkette payların devri genel kurul onayına tabidir ve Limited şirketler halka arz olunamaz.
Limited şirket, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir. Fakat sigortacılık ve bankacılık alanında faaliyet gösteremezler.

Limited şirketin sermayesi ne kadar olmak zorundadır?

Limited şirketin esas sermayesi en az 10,000 TL'dir. Nakdi olarak getirilen sermayenin şirketin tescilinden sonraki 24 ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Ödeme takvimi şirket sözleşmesinde düzenlenebilir veya müdürler tarafından da belirlenebilir.

Limited şirketin kaç organı vardır?

Genel Kurul: Tüm ortakların temsil edildiği, şirkete ait önemli kararları almaya (örneğin, şirket sözleşmesinde değişiklik yapılması, şirket müdürlerinin atanması, şirketin feshedilmesi vs.) yetkili olan organdır.

Müdürler Kurulu: Şirketin yönetimi ve temsili ile görevli olan organdır. Şirkette bir veya birden fazla müdür olabilir, Ancak müdürlerden en az bir tanesinin şirket ortağı olması zorunludur.

2021 Limited şirket kuruluş maliyetleri ve evrakları nelerdir?

Limited şirket kuruluş maliyetleri şehirlere göre değişiklik gösterebilmektedir. Bu hesaplama 1 müdür, 1 ortak, 1.000 TL kira bedeli ve 10.000 TL sermayeye göre yapılmıştır.

  • Sermaye 10,000 TL
  • Kira 1,000 TL
  • Müdür için noterden İmza Beyannamesi 39,00 TL
  • Şirket kuruluş vekaleti noterden 100,00 TL
  • Müdür için noterden İmza Sirküleri (2 adet) 300,00 TL
  • Mali Müşavir vekaleti noterden 200,00 TL
  • Ticaret Odasına; Sözleşme Onayı, Resmi Defterlerin Tasdik Ücreti, Rekabet Kurulu Harcı ve Ticaret Sicil Gazetesi İlanı yaklaşık olarak 1.100,00 TL
  • Mali Müşavire Kuruluş Hizmet Bedeli 579,00 TL
  • Kaşe: 40,00 TL
  • Damga Vergisi: 25 TL

Limited şirket nasıl kurulur?

Öncelikle hangi sektörde faaliyet göstereceğinize, şirketin kaç ortak olacağına, ana paranın ne kadar olacağına, ortakların hisse oranlarına, kimin müdür olacağına ve şirketin unvanının ne olacağına karar vermeniz gerekmektedir.

Kuruluş işlemlerini elektronik ortamda Merkezi Sicil Kayıt Sisteminin (MERSİS) internet adresinden https://mersis.gtb.gov.tr/ gerçekleştirebilirsiniz. MERSİS, kanuni olarak sözleşmede bulunması zorunlu olan unsurların doldurulması için kullanıcıyı yönlendirir ve gerekli bilgilerin girilmesiyle şirket sözleşmesi hazırlanır. Şirketin vergi numarası da MERSİS tarafından otomatik olarak atanır. Böylece şirket unvanı, vergi dairesi ve vergi numarası belirlenmiş olur.

Şirket sözleşmesi hazırlandıktan sonra, kurucuların sözleşmeyi imzalaması gerekmektedir. Bu imzaların gerçekten kuruculara ait olup olmadığının yetkili bir makam tarafından tasdik edilmesi gerekir. Bu işlem için kurucuların ya da yetkili temsilcilerin ilgili kuruluşa gitmeleri gerekmektedir. Limited şirketlerde bu işlem şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Sicili Müdürlüğünde gerçekleştirilir. Tasdik işleminin noterde yapılmak istenmesi durumunda, MERSİS'ten alınan takip numarası ile herhangi bir notere başvurabilirsiniz. Sözleşme MERSİS tarafından noterlere elektronik ortamda iletildiğinden, notere fiziki çıktı alınarak gidilmesine gerek yoktur.

Ticaret Sicili Müdürlüğünde gerçekleştirilen işlemin ardından şirket ana sözleşmesini, sicil tasdiknamesini ve şirket defterlerini alabilirsiniz.

Kuruluş işlemleri tamamlandıktan sonra Sicil Tasdiknamesi ile noterden İmza Sirküleri çıkartılarak, kaşe hazırlatılması gerekir.

Tüm bu işlemlerin ardından vergi dairesine internet üzerinden girerek, tüzel kişi olarak kayıt oluşturmanız, ardından da 15 gün içerisinde Damga Vergisi ve e-Tebligat, bildirimlerini yapmanız gerekir.

Limited şirketlerin vergisel sorumlulukları nelerdir?

  • Geçici Vergi, 3 ayda bir defa
  • Kurumlar Vergisi, yılda bir defa
  • Stopaj, 3 ayda bir defa
  • KDV, aylık
  • Sigorta pirimi, aylık
  • Yasal defter tasdiki
  • Yasal defter kapanış tasdiki, yıl da bir defa
  • Mali Müşavirlik ücreti, aylık
  • Müdürler için her ay 4B SGK primi
  • Meslek odası üye aidatı, yılda bir defa
  • Belediye vergileri

Limited şirket ile Anonim şirket arasındaki farklar nelerdir?

  • Limited şirketlerde asgari sermaye 10,000 TL, Anonim şirketlerde 50,000 TL'dir.
  • Limited şirketlerde ortak sayısı 50'den fazla olamaz. Anonim şirkette ise, ortakların sayısı bakımından bir sınır yoktur.
  • Limited şirketlerde payların devri için genel kurulun onayı gerekmektedir. Anonim şirketlerde, payların devri için genel kurul onayına ihtiyaç yoktur. Pay sahipleri istedikleri zaman paylarını başkalarına devredebilirler.
  • Her iki şirket türünde hissedarlar, şirket borcundan sorumlu değildir ancak Limited şirketlerde, şirket ortakları şirketin kamu borçlarından, taahhüt ettikleri sermaye oranında kendi malvarlıkları ile sorumludur. Anonim şirketlerde ortakların, kamu borçlarından dolayı sorumlulukları yoktur.
  • Limited şirketler, halka arz edilemez.
  • Limited şirketler sermaye payı karşılığı hisse senedi çıkaramazlar.
  • Limited şirketler uzun vadeli borçlanmak amacıyla tahvil çıkaramazlar.
  • Limited şirketler bankacılık ve sigortacılık alanlarında faaliyet gösteremezler. Anonim şirketler, her türlü ekonomik amaç ve konular (yasal olarak yasaklanmamış) için kurulabilir.
  • Limited şirketler en fazla 99 yıl süreyle kurulabilir, Anonim şirketler ise sınırsız süre ile kurulabilir.
Şirketinizi kurduktan sonra sizi bekleyen giderler ise aşağıdaki gibidir. Bu kalemlere tutar belirtmiyoruz. Çünkü tutarlar iş hacmimize göre değişecektir.
  • Her ay KDV
  • Her ay çalışanınız var ise sigorta primi
  • Her ay Müdürler için 4B SGK primi
  • Üç ay da bir Stopaj
  • Üç ay da bir Geçici Vergi
  • Yılda bir Yıllık Kurumlar Vergisi
  • Yılda bir yasal defter tasdiklerini
  • Yılda bir yasal defter kapanış tasdiki
  • Yılda bir meslek odası üye aidatlarını
  • Belediye Vergileri
  • Her ay Mali Müşavirlik Ücreti

Ersin Umdu - İş ve Sosyal Güvenlik Danışmanı -E. SGK müfettişi - E. SGK İstanbul İl Müdür Yard.-Bilirkişi

11 Aralık 2017 PAZARTESİ

Sayı : 30267

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan:

TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI TEBLİĞİ NO: 63 (ÖZET FİNANSAL TABLOLARA İLİŞKİN RAPOR VERMEK ÜZERE YAPILAN DENETİMLER HAKKINDA BAĞIMSIZ DENETİM STANDARDI 810)

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; Ek’te yer alan Özet Finansal Tablolara İlişkin Rapor Vermek Üzere Yapılan Denetimler Standardı (BDS 810)’un yürürlüğe konulmasıdır.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğin kapsamı, Ek’te yer alan BDS 810 metninde belirlenmiştir.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğde geçen;

  1. Başkan: Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Başkanını,
  2. Denetçi: Bağımsız denetçiyi,
  3. Kurum: Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunu,

ifade eder.

Yürürlükten kaldırılan tebliğ

MADDE 5 – (1) 22/4/2014 tarihli ve 28980 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özet Finansal Tablolara İlişkin Rapor Vermek Üzere Yapılan Denetimler (BDS 810) Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 37 yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ; 1/1/2017 tarihinde ve sonrasında başlayan hesap dönemlerinin denetiminde uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Başkan yürütür.

Eki için tıklayınız

11 Aralık 2017 PAZARTESİ

Sayı : 30267

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan:

TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI TEBLİĞİ NO: 61 (ÖZEL HUSUSLAR – ÖZEL AMAÇLI ÇERÇEVELERE GÖRE HAZIRLANAN FİNANSAL TABLOLARIN BAĞIMSIZ DENETİMİ HAKKINDA BAĞIMSIZ DENETİM STANDARDI 800)

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; Ek’te yer alan Özel Hususlar – Özel Amaçlı Çerçevelere Göre Hazırlanan Finansal Tabloların Bağımsız Denetimi Standardı (BDS 800)’ün yürürlüğe konulmasıdır.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğin kapsamı, Ek’te yer alan BDS 800 metninde belirlenmiştir.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğde geçen;

  1. a) Başkan: Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Başkanını,
  2. b) Denetçi: Bağımsız denetçiyi,
  3. c) Kurum: Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunu,

ifade eder.

Yürürlükten kaldırılan tebliğ

MADDE 5 – (1) 9/4/2014 tarihli ve 28967 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Hususlar – Özel Amaçlı Çerçevelere Göre Hazırlanan Finansal Tabloların Bağımsız Denetimi (BDS 800) Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 35 yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ; 1/1/2017 tarihinde ve sonrasında başlayan hesap dönemlerinin denetiminde uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Başkan yürütür.

Kapıcıların ellerine geçen asgari ücret farklı olduğu gibi, kıdem tazminatlarına esas ücretleri de farklıdır. Kapıcıya ödenecek kıdem tazminatı hesabında kapıcının oturduğu dairenin kirasının da tazminata eklenmesi gerekir.

Kapıcılar apartmanlarda apartmanın güvenliğini sağlamak, kat maliklerinin çarşı işlerini görmek, apartmanın bahçesinin bakımını yapmak gibi faaliyetleri yürütürler. Aslında diğer çalışanlardan farklı bir durumları söz konusu değildir. Diğer yandan apartmanlarda kapıcıya ilişkin borç ve yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin kim tarafından yapılacağı, kapıcıya ücretin nasıl ödeneceği gibi konular diğer işyerlerine göre farklılık gösterir.

YAZILI OLMAYABİLİR

Bütün bu nedenlerle kapıcıların istihdamı konusunda önemli detaylar söz konusudur. Kapıcının işvereni aslında apartmandaki bütün kat malikleridir. Apartmanın seçilmiş yöneticisi, kapıcıyla kurulan ilişkiyi kat maliklerinin tamamı adına yürütür. Kapıcı ile apartman yönetimi arasında iş sözleşmesi yapılması gerekir. Ancak sözleşmenin mutlaka yazılı yapılması gerekmez. İş sözleşmesi yazılı olarak yapılmış ise sözleşmede; iş sözleşmesinin türü ve çalışma biçimi ile işveren ve işyeri adı ve adresi, kapıcının kimliği, işe başlama tarihi, yapacağı işler, temel ücreti ve varsa ücret ekleri, ücret ödeme şekli ve zamanı, çalışma süresi ve ara dinlenmesi, varsa özel hükümler, düzenleme tarihi ve tarafların imzası bulunmalıdır. İş sözleşmesinin yazılı olarak yapılmamış olması, iş sözleşmesinin bulunmadığı ve kapıcının apartmanda çalışmadığı anlamına gelmez. İşveren kapıcının hangi şartlar dâhilinde çalıştığını sözleşme yazılı olarak yapılmışsa kolayca ispatlayabilir.

45 SAAT ÇALIŞABİLİR

Kapıcılar da diğer işçiler gibi haftalık 45 saat çalıştırılmalıdır. Bunun üzerine çıkan süreler için kapıcılara fazla mesai ödenmesi gerekir. Ancak çoğu kez kapıcılar herhangi bir saat sınırı gözetilmeksizin çalıştırılırlar. Kapıcının bu durumu şikâyet etmesi halinde apartman yönetimine fazla mesai borcu çıkar. Bu nedenle kat maliklerinin bu durumu göz önünde bulundurarak kapıcının görevlerini planlamaları ve eğer haftalık 45 saatin üzerinde çalışma yapılıyorsa bu saatler için fazla mesai ücreti ödemeleri gerekir. Aksi takdirde apartman yönetimi yüksek idari para cezaları yanında SGK prim borcu da ödemek durumunda kalır.

Yıllık izin hakkı vardır

Kapıcılarla ilgili kafaları karıştıran bir diğer konu da yıllık izindir. Kapıcının, bütün işçiler gibi yıllık izin hakkı vardır. Altı yıldır aynı apartmanda kapıcılık yapan kişiye en az yirmi gün yıllık izin verilmelidir. Yıllık izin süresince kapıcıya ücret ödenmesi gerekir. Yıllık izin boyunca, apartmanda başka bir kapıcı istihdam edilebilir. Kapıcının işten ayrılması halinde kullandırılmamış yıllık izin sürelerinin ücretlerinin ödenmesi gerekir.

Ücrette düşüş yapılamaz

Apartman kapıcısının, kapıcı dairesinde oturması şart değildir. Diğer yandan eğer kapıcı, kapıcı dairesinde oturuyorsa kapıcı dairesinin kirasının ücretinden düşülmesi mümkün değildir. Bu nedenle kapıcıya ücret ödenmemesi ve kapıcı dairesinde oturması karşılığı kapıcılık hizmetlerini yürütmesi söz konusu olamaz. Kapıcı eğer kapıcı
dairesinde oturuyorsa, bu daire için kapıcılık yaptığı müddetçe kira ödemez. Bütün bu nedenlerle kapıcı dairesi için kapıcıdan kira alınması mümkün değildir. Kapıcının kapıcı dairesinde oturması apartman yönetimi tarafından kapıcıya sağlanan bir menfaat olarak değerlendirilir.

Hakkını mahkemede aramalı

Kapıcılar kapıcı dairesinde oturuyorlarsa bu daireye kira ödemedikleri gibi, kıdem tazminatını alarak işten ayrılmaları durumunda oturdukları dairenin kirası da kıdem tazminatlarına esas ücretlerine eklenir. Örneğin brüt ücreti 2 Bin TL olan bir kapıcı, rayiç kira bedeli 350 TL olan bir kapıcı dairesinde oturuyorsa ve 15 yıllık çalışmasının
sonucunda emekli olacaksa, apartman yönetiminin kapıcıya 2 Bin 350 TL üzerinden 15 aylık tazminat hesaplayarak ödemesi gerekir. Yani toplamda kapıcıya 35 bin 250 TL kıdem tazminatı ödenmesi gerekecektir. Kıdem tazminatının bu eklenmeden hesaplanması halinde kapıcı, apartmana dava açarak bu hakkını mahkeme yoluyla elde edebilir. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/kapicinin-tazminatina-dairenin-kirasi-da-eklenmeli/haber-687465

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kamuda çalışan taşeron işçilerinin kadroya geçirileceğini duyurdu. Gündeme bomba gibi düşen bu açıklamayla kamuda istihdam edilen 850 bin işçi için güçlü bir umut doğdu. Sayın Erdoğan’ın açıklamasına göre, belediye ve il özel idaresindekiler hariç taşeron işçileri çalıştıkları kurumda, belediye ve il özel idaresindeki taşeron işçileri ise çalıştıkları yerlerdeki belediye iktisadi teşekküllerinde istihdam edilecekler. Bu açıklamayla geçişin ne şekilde olacağı, ne zaman yapılacağı, çalışanların mevcut haklarının nasıl korunacağı gibi sorular gündeme geldi. Yazı dizimizde kafalara takılan bu soruları cevaplamaya çalışacağım.

Kamuda çalışan taşeron işçileri kimler?

Kamu İhale Kanunun 62. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde sayılan şartlara uymak şartıyla idare, personel çalıştırılmasına dair hizmet alımı gerçekleştirebilmektedir. İlgili hüküm uyarınca idareye ait bir işyerinde yürütülen asıl işin bir bölümünde idarenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde ve kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması hâlinde personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işlere ilişkin hizmetlerde taşeron ilişkisi kurabilecektir. Bu kapsamda çalıştırılan kişiler kamuda çalışan taşeron işçilerini oluşturmaktadır. Bu kişiler birçok kamusal işte görev yapmakla birlikte, doğrudan kamunun işçisi sayılmaz, dolayısıyla kamunun taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanamaz ve kamu işçilerine ödenen ikramiyeleri alamazlar. Bu durumlara ek olarak taşeron diye nitelendirilen alt işverenin ekonomik yönden zayıflığı da sürece eklenince, ilgili kişiler yasal haklarını dahi alamaz duruma gelebiliyordu. Kamu yasal hakları güvenceye kavuşturmak için birçok önlem alsa da (örn. kıdem tazminatının idare tarafından ödenmesi) yine de haklar konusunda birçok mağduriyet yaşanabiliyordu. Yapılan açıklamayla artık bu sorunların ortadan kalkacağı öngörülüyor. Toplamda 850 bin kişinin kadroya geçirileceği ifade edildi.

Taşeron şirketler devreden çıkartılacak

Belediye ve İl Özel İdarelerinde taşeron şirketlerde çalışan işçiler ise doğrudan Belediyenin bünyesindeki Belediye İktisadi Teşebbüsünün işçisi haline gelecekler. Yani aradaki taşeron şirketler devreden çıkartılacak. Bu kişiler Belediyenin mevcutta var olan iktisadi teşebbüsünün işçisi olacaklar. Belediyenin mevcutta bir iktisadi teşebbüsü yoksa kurulacak teşebbüsün işçisi olacaklar.

İl Özel İdarelerinde taşeron şirketlerde çalışan işçiler de kurulacak yeni iktisadi teşebbüslerin işçisi olacaklar. Bu sayede bu kişiler de iş güvencesine kavuşacaklar. Bu durumdaki yaklaşık 400 Bin kişi de bu sayede taşeron şirket yerine doğrudan belediyenin teşebbüsünde çalışmaya devam edecek.

Kimler kadroya geçiyor?

Kadroya geçirilecek olan kişiler, geçtiğimiz salı günü yani 5 Aralık 2017 tarihi itibarıyla herhangi bir kamu kurumunda, belediyede veya il özel idaresinde alt işveren işçisi olarak çalışan kişiler. Şu an itibarıyla taşeron işçi hangi kamu kurumunda çalışıyor ise o kamu kurumunda kadroya geçecek. Belediye ve İl Özel İdarelerinde çalışan taşeron işçiler ise o Belediyenin veya İl Özel İdaresinin bünyesindeki Kamu İktisadi Teşebbüslerinde kadroya geçecek. Dolayısıyla kamuda çalışan bütün taşeron işçiler için kadroya geçiş hakkı doğdu. Bu kişiler mevcutta çalıştıkları kamu kurumunda, şu an yapmakta oldukları işi yapmaya devam edecekler.

Belediye ve il özel idaresi çalışanları

Belediye ve İl Özel İdaresinde çalışan taşeron işçilerinin Belediye İktisadi Teşebbüslerinde istihdam edileceği açıklandı. Belediye İktisadi Teşebbüsleri, belediyelerin hizmet alanlarında kurmuş olduğu şirketleri ifade etmektedir. Bu kanuna göre Belediyeler, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 70.maddesi çerçevesinde; Büyükşehir Belediyeleri ise 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26.maddesine göre ve ilgili maddelerde belirtilen şartlar çerçevesinde şirket kurabilirler. Belediye İktisadi Teşebbüslerinde yani belediye şirketlerinin Türk Ticaret Kanunu’na tabi kuruluşlarına yani kısaca BİT’lere özel hukuk hükümleri uygulanmaktadır. BİT’ler “özel hukuk tüzel kişileri” olup, bağımsız bütçeleri bulunmaktadır. Dolayısıyla bu şirketlerde istihdam edilecek kişiler de özel şirket çalışanı gibi olacaklar. Fakat idareye bağlı bir şirket olması nedeniyle ekonomik yönden güçlü olan bu şirket çalışanların haklarının kaybına engel olacak, taşeron firmaların güvencesizliği karşısında çalışanların yasal haklarını daha üst düzeyde güvenceye kavuşturacaktır.

Herkes kamu işçisi mi oluyor?

Kamu işçisi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinin (D) bendini ifade ediyor. İlgili bentte kamu işçisi tanımlanmış durumda. Bu kişiler ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçilerdir. Kamuda çalışan taşeron işçilerinden belediye ve il özel idaresindekiler hariç taşeron işçileri çalıştıkları kurumda istihdam edilecekler. 4-D’li olacak işçiler de bu kişilerdir. Mevcutta bu durumda olan 450 bin kişi bulunuyor. 450 bin kişinin kamu işçisi olması sağlanacak. Cem Kılıç

http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/taseron-iscilerine-gun-isigi-2570266/

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top