Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Perşembe, 21 Kasım 2024 08:52

Geçici İş İlişkisi

İş Kanunu'nun 7.maddesinde, geçici iş ilişkisinin 2 yolla yapılabileceği belirtilmiştir.

a) Özel istihdam bürosu aracılığıyla

b) Holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde görevlendirme yapılması ile

- Geçici İş İlişkisi Özel İstihdam Bürosu Aracılığı İle Yapılması Durumunda

a) Özel istihdam bürosuna İŞKUR tarafından özel izin vermesi gerekir.

b) Özel istihdam bürosu ancak geçici işçi sağlama yetkisi yoksa işveren özel istihdam bürosundan geçici işçi temin edemez.

- Geçici İş İlişkisi kurulurken özel istihdam bürosu ile işveren arasında yazılı sözleşme yapılır burada sözleşmesinin başlangıç ve bitiş tarihi belirtilmelidir.

Sözleşmede belirtilen sürenin dolmasına rağmen geçici iş ilişkisinin devam etmesi hâlinde, geçici işçi çalıştıran işveren ile işçi arasında sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi kurulmuş sayılır.

Son olarak, geçici iş ilişkisi düzenleme yetkisi olmayan istihdam bürolarında veya geçici iş ilişkisi kurma yetkisi iptal edilen özel isthidam bürolarından işçi temin etmenin bir takım yaptırımı olacaktır.

2024 Yılı İçin

Kurumdan izin almadan veya yetkisi iptal edilmesine rağmen geçici iş ilişkisi düzenlemek " 473.148 TL

Kurumdan izin almadan veya yetkisi iptal edilmesine rağmen geçici iş ilişkisi düzenleme fiilini tekrar etmek 946.308 TL

İzinsiz olarak geçici iş ilişkisi düzenleyenlerden hizmet almak 189.245 TL

idari para cezası uygulananır.

görüldüğü üzere işverenler yetkisi olmayan özel ihtihdam bürolarından geçici işçi temin etmesi durumunda sadece istihdam bürosu değil aynı zamanda işveren olarak ta idari para cezası alacaktır.

Perşembe, 21 Kasım 2024 08:45

SGK, Prim İndiriminde Yeni Dönem

Düzenli prim ödeyen işverenlere sağlanan 5 puanlık indirimde yeni bir modele geçilmesi planlanıyor. Buna göre istihdam kaybı olabilecek sektörlerde SGK prim teşvik oranı 7 puana çıkarken, diğer tüm sektörlerde yüzde 4’e çekilecek. Sağlanacak gelir istihdam deposu sektörlere kredi olarak verilecek.

Primini düzenli ödeyen işverenlere sağlanan 5 puanlık prim desteğinde uygulanacak yeni model belli olmaya başladı. Yeni dönemde son dönemde istihdam kaybı artan tekstil, deri gibi sektörlerde prim desteği 7 puana çıkarılacak, diğer sektörlerde 4 puana düşürülecek.

Vergi ve primlerini düzenli ödeyenler için uygulanan 5 puanlık prim indirimi 2008 yılında uygulamaya girdi. O tarihten bu yana sektör ve işletme büyüklüğü dikkate alınmadan, vergi ve primlerini düzenli ödeyen işverenlerden yüzde 20.75 yerine yüzde 15.75 oranında prim alınıyor.

Beş puanlık prim indirimi işçiye ödenen toplam brüt ücret üzerinden yapılıyor. Asgari ücretli işçi için aylık bin TL, prime esas kazancı tavandan olan işçi için ise aylık 7 bin 500 TL prim teşviki uygulanıyor. Türkiye’deki en geniş kapsamlı teşvik niteliği taşıyan bu uygulama yakın zamanda masaya yatırıldı.

YENİ MODEL ÇALIŞILIYOR

Kamu harcamalarının gözden geçirilmesi ve teşviklerin değerlendirilmesi kapsamında 5 puanlık indirimde neler yapılabileceği bakıldı. Üzerinde durulan yeni formül ise bazı sektörler için prim teşvik oranının artırılması, bazıları içinse düşürülmesi oldu. Buna göre istihdam kaybı olabilecek sektörlerde prim teşvik oranı artırılacak. Bu sektörler ilk aşamada tekstil, mobilya, deri, hazır giyim olarak belirlendi. Sadece bu sektörlere yönelik olarak 5 puanlık prim indirimi gelecek yıl 7 puana çıkarılarak uygulanacak. Buna karşılık diğer tüm sektörlerde bu oran yüzde 4’e çekilecek. Böylece istihdam kaybı olabilecek sektörlere destek miktarı artırılırken, diğer sektörlerde de tamamen kaldırmadan prim teşvikinin sürdürülmesi amaçlanıyor.

KREDİYE DÖNÜŞTÜRÜLECEK

Sektörlerin genelinde prim teşvikinin 1 puan düşürülmesinden sağlanacak tasarrufla ise kredi paketleri oluşturulması amaçlanıyor. Bu kaynak özellikle istihdam kaybı yaşama ihtimali olan sektörlere uygun faizli kredi olarak verilecek. Bu yolla ekonomi programı zarar görmeden, sorun yaşama ihtimali olan sektörlerin desteklenmesi hedefleniyor.

EKK’DA İŞARETİ VERİLDİ

EKONOMİ Koordinasyon Kurulu’nun 3 Kasım’da yapılan toplantısında da sanayi sektörlerinde istihdam kaybı olmaması için adım atılacağı belirtilmişti. Toplantı sonrası yapılan açıklamada şöyle denilmişti: “Ayrıca bu süreçte sanayi sektörünün karşılaştığı zorluklara yönelik çözüm önerileri ve atılabilecek ilave adımlar istişare edilmiştir. Uzun vadeli yatırım kredilerinin gelişimi ve kompozisyonu ile reel sektörün bu kredilere erişimine yönelik değerlendirmeler yapılmıştır. Uluslararası kuruluşlardan sağlanan kredi niteliğinde dış finansman kaynaklarına erişim ile söz konusu kredilerin kullanımına ilişkin gelişmeler ele alınmıştır.”

https://bigpara.hurriyet.com.tr/haberler/ekonomi-haberleri/prim-indiriminde-yeni-donem_ID1603542/

Manavından fırınına, mobilyacısından marketine kadar 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta sayılan binlerce işletme için yeni bir uygulama başlıyor. 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren bu işletmelerde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurmak zorunlu hale gelecek.

Aralık sonu itibarıyla binlerce işletmeyi ilgilendiren yeni uygulama başlıyor. Manavından fırınına, mobilyacısından eczanesine, nalburundan marketine, terziye kadar 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta sayılan işyerlerine, 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu geliyor. Aynı tarihte aynı zorunluluk kamuya ait işyerleri için de geçerli olacak.

Konunun detayına girmeden önce kısa bir hatırlatma yapayım. İş kazalarını önlemek amacıyla 2012 yılında, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkartıldı. Her iş yerinde bir iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu getiren kanun kapsamında da işyerleri; az tehlikeli, tehlikeli, çok tehlikeli olmak üzere üç gruba ayrıldı ve bu gruplara geçiş süreleri tanındı. Zaman içinde de tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi bulundurma zorunluluğunu yeri getirdi. Son olarak 50 kişinin altında çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri için hekim ve iş güvenliği uzmanı istihdam etme zorunluluğu, 2014’ün Ocak ayında başladı.

UZUN YILLAR ERTELENDİ

Geriye bir tek 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta sayılan işyerleri ile kamu kurumları kaldı. Aslında bu işyerleri de 2014 yılında iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu uygulamasına geçecekti ancak o tarihten bu yana her yıl çıkarılan kanunla 11 yıl boyunca ertelendi. En son 2023 sonunda yapılan düzenleme ile 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde ve kamuya ait işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme zorunluluğu 31 Aralık 2024 tarihine ertelendi.

Aslında ertelemenin haklı bir gerekçesi de var. Esnaf statüsünde sayılan bu işyerlerinin iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi bulundurması ek bir maliyet anlamına geliyor. İkincisi, bu kadar sayıdaki işyeri için hekim bulmak da çok kolay olmayacak. İşte bu nedenlerden 11 yıldır uygulama erteleniyordu.

1 ÇALIŞANA 1 DOKTOR DÜŞECEK

Eğer yeni bir erteleme olmazsa 2025 başında 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için de iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu başlıyor. Peki, kim bu işyerleri? Tarımdan gıdaya, mobilyadan otomotive, elektronikten taşımacılığa kadar yüzlerce mesleği kapsıyor. Belli başlılarını sıralayayım. Eczaneler, restoranlar, marketler, okullar, terziler, küçük imalathaneler, ekmek fırınları, pastaneler, oto yedek parçacıları, nalburlar, halıcılar, mobilyacılar, ayakkabıcılar, oto bayileri, sigorta acenteleri gibi; liste uzayıp gidiyor.

SGK’nın son açıkladığı verilere baktım; 50’den az çalışanı olan işletme sayısı 2.5 milyon yakın. Bunların yarısının az tehlikeli sınıfta yer aldığını düşünürsek 1.2 milyona yakın az tehlikeli meslek sınıfında olan bu işletmeler; en az 1 çalışan bile olsa iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmek zorunda.

Yeri gelmişken kanun bu işyerleri için bazı esneklikler de tanıyor. Mesela, işverenin kendisi ya da görevlendireceği bir kişi, gerekli eğitimleri almak kaydıyla; işe giriş ve periyodik muayeneler, tetkikler hariç, iş sağlığı ve güvenliği hizmetini kendi yürütebilecek. Bir başka yöntem ise işverenler, Ortak Sağlı ve Güvenlik Birimlerinden (OSGB) hizmet alabilmesi. Bir diğer yöntem ise kısmi süreli hekim ve uzman istihdam edilmesi.

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/50den-az-calisanli-isletmeler-icin-yeni-uygulama-basliyor-42598976

Emlak Vergisi Kanununa göre, Türki­ye sınırları içerisinde gayrimenkulü olanlar, her yıl mayıs ve kasım aylarında ol­mak üzere iki taksit halinde emlak vergisi öderler. İkinci taksit ödeme süresinin son günlerine yaklaştığımızı hatırlatarak, bi­na, arsa ve arazi için ödenen bu vergilerin belediyelerce tahsil edildiğini de belirtmiş olalım.

Kanunda yer alan yetki maddesine istinaden şartları sağlamaları halinde bazı kişiler emlak vergisinden muaf olabilmek­te ve bu kişiler ödememeleri gereken bu vergiyi ödemeleri halinde geçmişe dönük olarak iade talep edebilmektedirler.

Muafiyet şartları nelerdir

Söz konusu uygulama zaman zaman em­lak vergisi muafiyeti olarak adlandırılsa da aslında indirimli emlak vergisi (sıfır oran­lı) uygulamasıdır. Emlak vergisi muafiyeti sadece konutlar için geçerli olup, muafiyet için gerekli şartlar şunlardır:

Türkiye sınırları içinde sahip olunan ko­nutun brüt yüzölçümünün 200 metrekare­yi aşmaması, tek bir konuta (mesken) sa­hip olunması gerekmektedir.

Kimler emlak vergisinden muaf

Emlak vergisinden aşağıdaki kişiler mu­af olup, muafiyet şartlarını taşımaları ha­linde bunlar için sıfır oranlı emlak vergisi uygulanır.

Emekliler,

Hiçbir geliri olmayanlar,

Engelliler,

Gaziler,

Şehitlerin dul ve yetimleri.

Emekliler çalışmaya devam ederse emlak vergisi tam ödenecek

Sosyal güvenlik kurumlarından emekli, dul, yetim, ölüm ve malûliyet aylığı alan­ların, bu aylıkları dışında başka gelirleri­nin bulunması halinde, bunların meskeni­ne indirimli vergi oranı uygulanmayacak­tır. Bunların gelir getirmeyen işyeri, arsa ve araziye sahip olmaları, indirimli vergi oranından yararlanmalarına engel teşkil etmemektedir.

Kirada oturan emekliler

Sahip olduğu tek meskeni kiraya veren ancak kendisi de kirada oturan emekli­ler indirimli emlak vergisi uygulamasın­dan yararlanabilirler. Eşlerin her ikisi adı­na gayrimenkul bulunması halinde birinde oturulması diğerinin ise kiraya verilme­mesi ve bu meskenden gelir elde edilme­mesi durumunda ise her iki mesken için de indirimli emlak vergisi oranı (sıfır) uygu­lanması gerekmektedir.

Muafiyet için gerekli belgeler nelerdir

Muafiyet kapsamında olan kişilerin mu­afiyet durumlarını belirten dilekçeyle bir­likte ilgili kurumlardan veya e devlet üze­rinden temin ettikleri evrakları ilgili bele­diyelere iletmeleri gerekmektedir.

Emekliler için emekli olduklarını göste­ren belge, engelliler için engelli kimlik kar­tı fotokopisi ve sağlık kurulu raporu, hiç­bir geliri olmayan kişiler için vergi mükel­lefiyetinin olmadığına dair belge, Emekli Sandığı, Bağ-Kur, SGK gibi kurumlardan alınan aktif sigortasının olmadığını gös­teren belge, şehit ve gaziler için dul, yetim ya da gazi olduğunu gösteren belge talep edilmektedir. Belediyelere verilecek olan formların ıslak imzalı olarak talep edildiği­ni de hatırlatmış olalım.

Yeni emekli olanlar için vergi muafiyeti

Yıl içinde emekli olanlar, emekli olduk­ları tarihi izleyen yıldan itibaren indirimli emlak vergisi ödeyeceklerdir. 2024 yılında emekli olanlar şartları taşımaları halinde önümüzdeki yıldan itibaren vergiden mu­af olacaktır.

Ödenen verginin iadesi

Emlak vergisinden muaf olduğu halde vergisini ödeyen kişiler geriye dönük ola­rak ödedikleri verginin iadesini talep ede­bilirler. Zamanaşımı süresinde olmak kay­dıyla 5 yıl geriye dönük olarak ödenen ver­gilerin iadesi alınabilir. İade için gerekli olan formlar doldurularak ilgili belediye­lere müracaat edilir ve iade süreci başlatıl­mış olur.

Mahmut Bülent YILDIRIM

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/geriye-donuk-5-yil-emlak-vergisi-iadesi-alinabilir/754199

E FATURA:

·       E-Fatura Uygulamasına Dâhil Olduktan Sonra Veya Dâhil Olmak Zorundayken İşi Bırakıp Daha Sonra Yeniden Mükellefiyet Tesis Ettiren Gerçek Kişi Mükellefler, İşe Başladıkları Tarih İtibarıyla E-Fatura Uygulamasına Geçmek Zorundadır.

·       E-Fatura Uygulamasına Geçme Zorunluluğu Olan Mükelleflerin; Tam Bölünme, Birleşme Veya Tür Değişikliğine Gitmeleri Halinde Devrolunan Veya Birleşilen Tüzel Kişi Mükellefler İle Tam Bölünme Veya Tür Değişikliği Sonucunda Ortaya Çıkan Yeni Tüzel Kişi Mükellefler E-Fatura Uygulamasına Geçmek Zorundadır.

E DEFTER

·       1.1.2025 Tarihinden İtibaren Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Mükellefler 1.1.2025 Tarihinden E-Defter Uygulamasına Geçmek Zorundadır.

·       E-Defter Uygulamasına Dâhil Olmak Zorunda Olmasına Rağmen Uygulamaya Dâhil Olmayan Mükelleflerin E-Defter Hesapları, Zorunluluğun Başladığı Tarih İtibarıyla Başkanlık Tarafından Re’sen Açılır Ve Durum Mükellefe Bildirilir.

·       E-Defter Uygulamasına Dâhil Olduktan Sonra Veya Dâhil Olmak Zorundayken İşi Bırakıp Daha Sonra Yeniden Mükellefiyet Tesis Ettiren Gerçek Kişi Mükellefler, Bilanço Esasına Göre Defter Tutma Yükümlülüğünün Bulunması Halinde, İşe Başladıkları Tarih İtibarıyla E-Defter Uygulamasına Geçmek Zorundadır.

·       1.1.2025 Tarihinden İtibaren (Bu Tarih Dâhil) Yeni İşe Başlayan, Yeniden İşe Başlayan, Sınıf Değiştiren, Yeni Bir Mükellefiyete Giren Ve Vergi Muafiyeti Kalkan Mükelleflerden İhtiyari Ya Da Zorunlu Olarak Bilanço Esasına Göre Defter Tutacaklar İşe Başlama, Sınıf Değiştirme, Yeni Mükellefiyete Girme Ve Muaflıktan Çıkma Tarihinden İtibaren E-Defter Uygulamasına Geçmek Zorundadır.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

1-SMMM'ye 2018 için sorumluluk raporu yazılır. Buna ilişkin ödeme emirleri tebliğ edilir. Ancak gelen tebligatlar içinde 2017 döneminin de olduğu görülür.

2- Vergi dairesiyle görüşülür, 2017 ödeme emrini kaldırmaları rica edilir. Dairedeki memurlar "hatalı olmuş haklısınız ama kaldırmamız mümkün değil, siz dava açın, nasıl olsa iptal edilir" der. Bunun üzerine 2018'lere dava açıldığı gibi 2017 dönemi ödeme emri için de dava açılır.

3- Vergi mahkemesi ödeme emrini yetkisiz vergi dairesince (SMMM'nin bağlı olduğu dairece) düzenlendiği gerekçesiyle iptal eder.

4- BİM bu kararı onar.

5- Danıştay 4. Daire "SMMM'nin dairesinin düzenlemesi doğrudur, esasa girilerek bir karar verilmelidir" diyerek kararı bozar.

6- BİM ilk kararında ısrar eder, "asıl mükellefin dairesi düzenlemelidir" der.

7- Danıştay VDDK "SMMM'nin dairesinin düzenlemesi yerindedir, esasa girilerek bir karar verilmesi gerekir" der.

8- Bunun üzerine dosya BİM'e döner ve 2024/Ocak ayında yeni esas alır ancak aradan geçen 11 aya ve tüm taleplere rağmen bir türlü karar verilmez.

9- Bu arada 2018'e ilişkin ödeme emirleri çoktaaan aynı BİM dairesince esasa girilerek iptal edilmiştir bile. Ama 2017 ödeme emrine ilişkin olan hakkında bir türlü karar verilmez.

10- Ve beklenen olur; vergi dairesi, %100 haksız ve hukuksuz olduğunu kabul ettiği ödeme emrinden hareketle SMMM'nin hesaplarına 1,9 milyonluk haciz koyar.

Nasıl, fantastik geliyor değil mi? Keşke öyle olsaydı.

 

@MKemalGoze

https://www.linkedin.com/in/av-mustafa-kemal-goze/

KDV:

A) PEŞİN TAHSİLÂT: Birden Fazla Vergilendirme Dönemine Yayılarak Verilen Hizmetlerde, Hizmet Bedelinin Tamamının Veya Bir Kısmının Hizmet İfa Edilmeden Önce Tahsil Edilmesi Halinde, SERBEST MESLEK MAKBUZU DÜZENLENMEMİŞ OLMASI KOŞULUYLA  KDV Doğmaz. Öte Yandan, Bir Vergilendirme Döneminden Fazla Devam Eden Hizmetlerde, Takvim Yılının Aylık Dönemlerinden Oluşan Vergilendirme Dönemleri İtibarıyla KDV’nin Hesaplanması Ve Verilecek Hizmetlere İlişkin Serbest Meslek Makbuzunun Aylık Ödeme Tutarı Belirtilerek Tanzim Edilmesi Gerekmektedir. Belli Bir Vergilendirme Döneminde Beyan Edilecek KDV Matrahının İse Toplam Hizmet Bedelinin, Hizmetin İfa Edileceği Aylık Sürelere Bölünmesi Suretiyle Tespiti Mümkün Bulunmaktadır.

B) İŞLEM BİTTİĞİNDE TAHSİLÂT: Toplam Bedel Hizmet Tamamlandığında Alınsa Dahi Hizmetin Gerçekleştiği Vergilendirme Dönemlerine İsabet Eden Tutarın İlgili Olduğu Dönemde Beyan Edilmesi Gerekmekte Olup, Hizmet Bedelinin Tamamının Hizmet İfasının Sonunda Beyan Edilmesi Mümkün Değildir. ( KDV SERBEST MESLEK MAKBUZUNDA GÖSTERİLİR. ÖDEME YAPILMADIĞI SADECE KDV İÇİN DÜZENLENDİĞİ BELİRTİLİR.)

BANKADAN ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ: Serbest Meslek Erbabı Bir Yıl Süreyle Vereceği Hizmet Karşılığında Toplam 7.000,00 TL Üstünde Bedel Belirlemişse Peşin Ödemelerin / Kısım Kısım Yapılan Her Bir Tahsilât Ve Ödeme Banka Yoluyla Tevsik Edilmesi Gerekir.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Öncelikle, Abdullah'ın görüşüne katılıyorum. Dileyen mükellefler özel fona almak yerine, 698 hesaba ve dolayısıyla da dönem kâr zararına dahil edebilirler görüşündeyim. (Yakın zamanda çıkmasını beklediğimiz Tebliğde konunun açık şekilde düzenleneceğini ümit ediyorum.)

PEKİ, BEDEN BÖYLE BİR ŞEYE GEREK DUYALIM?

Pek çok sebebi olabilir.

Örneğin, özel fona kaydetmek, ilgili şirketin dönem zararını, dolayısıyla da gelecek yıla devreden zararını artırıyorsa, burada duraklamak gerekebilir.

Çünkü, önümüzdeki sene asgari kurumlar vergisi uygulamaya giriyor ve Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde yapılan açıklamaya göre geçmiş yıl zararları düşülmeden önceki kurum kazancının yüzde 10'undan daha az vergi ödenmesi mümkün olmayacak. (Örneğin, gelecek seneye devreden zararımız 100 TL, gelecek yılın (2025) kurum kazancı 80 TL ise, matrah sıfır olduğu halde 8 TL kurumlar vergisi ödenmesi gerekecek.)

Haliyle, devreden zararın kısmen hebâ olma ihtimali olabilir. Ve dolayısıyla, 258 hesabın düzeltme farkını 549 yerine gelir olarak dikkate almak daha avantajlı bir alternatif olabilir.

BU GİBİ KONULARDA UYGUN ALTERNATİFLER OLUŞTURULMASI VE DOĞRU YÖNLENDİRMELERİN YAPILMASI, MESLEK CAMİAMIZ AÇISINDAN ESKİYE NAZARAN ÇOK DAHA ÖNEM KAZANIYOR.

Bu konu yıllardır kafamı karıştırır durur; hangi müfettişe sorsam farklı cevap alırım, VDK nezdinde bir görüş birliği, hatta aynı il içindeki VDK birimleri arasında bile bir yeknesaklık yoktur. Özelge konusuna hiç girmiyorum (yol göstericilikten çok uzak). Doktrini ise çok deşmedim ama böyle bulanık konulara girmeye kimsenin cüret etmediği de bilinir. YARGI KARARLARI İSE FEVKALADE RENKLİ.

Bu konu, matrah artırımı içeren tüm yasalarda “inceleme ve tarhiyat yasağı”nın bir istisnası olarak düzenleniyor. Sanırım ilk kez 4811 sayılı Kanun’da rastlanıyor ve bu Kanun’un 8/7 maddesinde: “Artırımda bulunulan yıllarla ilgili olarak kendileri hakkında sonraki dönemlere devreden indirilebilir katma değer vergileri ve ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan tecil-terkin ve nakden ya da mahsuben iade işlemleriyle sınırlı olmak üzere, inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır.” şeklinde düzenlenmiş idi. Sonraki matrah artırımlı yasalarda ise, yani 6111, 6736, 7143, 7346 ve 7440 sayılı yasalarda ise tam olarak şu şekilde;
"Artırım talebinde bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırım talebinde bulunulan dönemler için, sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden... ...inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır. Sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden yapılan incelemelerde artırım talebinde bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemez."

@MKemalGoze

https://www.linkedin.com/in/av-mustafa-kemal-goze/

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), akaryakıt satışlarında kullanılacak Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi'nin (UTTS) etkin şekilde uygulanabilmesi için açıklama yaptı. GİB, akaryakıtta vergi kaybını önlemeyi hedefleyen sistem için ilgili tüm tarafların görevlerini tam, doğru ve zamanında yerine getirmesi gerektiği uyarısında bulundu.

Akaryakıtta vergi kaybını önlemeyi hedefleyen Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’nin (UTTS) devreye alındı. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), sistem ile ilgili istasyonlara uyarılarda bulundu.

İş yerinde kullanılan taşıtlar için zorunluluk ocak ayında başlıyor

GİB'den yapılan açıklamada, UTTS'nin, vergi mükelleflerinin işte kullandıkları taşıtlar için yapılacak akaryakıt ve LPG alımlarında 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren zorunlu olarak kullanılmasının öngörüldüğü anımsatıldı.

Plaka bilgisinin elle girilmesi devri sona erecek

Sistem kapsamındaki taşıtların depo girişlerine gerekli bilgileri içeren taşıt tanıma birimi takılması gerektiğine işaret edilen açıklamada, "Akaryakıt pompalarının tabancalarına taşıt tanıma okuyucu cihazı takılması, bu cihazın taşıt tanıma birimini okuması sonucunda taşıt plakasının otomatik olarak yeni nesil pompa ödeme kaydedici cihaza (YN Pompa ÖKC) güvenli olarak iletilmesi söz konusu olacaktır. Akaryakıt alımı sırasında, pompalara takılan taşıt tanıma okuyucu cihazı ile depolara takılacak birimlerin elektronik haberleşmesiyle taşıtın plaka bilgisi YN Pompa ÖKC'lere otomatik aktarılacak ve plaka bilgisinin elle girilmesi söz konusu olmayacaktır" ifadeleri kullanıldı.

ÖKC fişi otomotik düzenlenecek

Açıklamada, yakıtın verilmesinin ardından da ÖKC fişinin, sistem kapsamında düzenlendiğini gösteren bilgiyi ihtiva edecek şekilde otomatik düzenleneceğine dikkat çekilerek, "Taşıt tanıma birimi takılma zorunluluğu getirilen taşıtlar için UTTS kapsamında düzenlenmeyen belgeler, vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılacağından, sistem üzerinden düzenlenmeyen ÖKC fişleri akaryakıt giderlerinin belgelendirilmesinde kullanılamayacak" değerlendirmesinde bulunuldu.

Tüm yetkili firma listesi, bilgi ve rehberler paylaşıldı

Konuya ilişkin tüm yetkili firma listesi, bilgi ve rehberlerin "www.utts.gov.tr" adresinde yayımlandığının aktarıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Akaryakıt satışlarına ilişkin düzenlenecek ÖKC fişlerinin, plaka bilgisi elle girilmeden otomatik olarak akaryakıtı alan taşıtların plaka bilgilerini ihtiva edecek şekilde düzenlenmesini temin edecek sistemin zamanında ve etkin şekilde uygulanabilmesi için akaryakıt istasyonu, yetkili montaj firmaları, yeni nesil ödeme kaydedici cihaz üreticileri, yetkili taşıt montaj firmaları, bayi denetim sistemi yazılımları ve akaryakıt dağıtım şirketleri ile taşıt sahiplerinin yapmaları gereken işlemleri tam, doğru ve zamanında yerine getirmeleri gerekmektedir."

https://www.ekonomim.com/ekonomi/gelir-idaresinden-ulusal-tasit-tanima-sistemi-uyarisi-is-yeri-araclarinda-zorunlu-olacak-haberi-781111

Konu İle İlgili GİB Açıklamaları

Page 1 of 1346

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Geçici İş İlişkisi İş Kanunu'nun 7.maddesinde, geçici iş ilişkisinin 2 yolla yapılabileceği belirtilmiştir.…
  • SGK, Prim İndiriminde Yeni Dönem Düzenli prim ödeyen işverenlere sağlanan 5 puanlık indirimde yeni bir…
  • 50’den Az Çalışanlı İşletmeler İçin Yeni Uygulama Başlıyor Manavından fırınına, mobilyacısından marketine kadar 50’den az çalışanı olan ve…
Top