Mehmet Özdoğru
Anonim Şirket Genel Kurul Toplantılarına Temsilci Aracılığı İle Katılma
Pay sahibinin paylarından doğan haklarını kullanabilmesi ve karar alma süreçlerine dahil olabilmesi, genel kurul toplantılarına katılması ile mümkün oluyor. Dolayısıyla, anonim şirketlerde pay sahiplerinin genel kurul toplantılarında temsili, karar süreçlerine katılımın kolaylaştırılması ve artırılması açısından büyük öneme sahip.
Türk Ticaret Kanunu ve Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik uyarınca, genel kurul toplantılarına, yönetim kurulunun pay defteri kayıtları ve Merkezi Kayıt Kuruluşu’ndan alınan pay sahipleri çizelgesine göre hazırladığı hazır bulunanlar listesinde yer alan bütün pay sahipleri katılabiliyor. Pay sahiplerinin genel kurul toplantısına katılma hak ve yetkisi bulunsa da bu durum pay sahibi için bir yükümlülük oluşturmuyor. Pay sahipleri genel kurul toplantılarına bizzat katılabilecekleri gibi üçüncü bir kişiyi de temsilci olarak atayabiliyor. Pay sahipleri kimliklerini ibraz ederek genel kurula katılabilirken gerçek veya tüzel kişi pay sahiplerinin temsilcilerinin ikincil mevzuatta öngörülen özel vekâletname şeklinde düzenlenen bir temsil belgesine de sahip olması gerekiyor.
Türk Ticaret Kanunu’na göre senede bağlanmamış paylar, nama yazılı pay senetleri ve ilmühaberlerden doğan pay sahipliği hakları, pay sahibi veya pay sahibi tarafından yazılı olarak yetkilendirilmiş kişi tarafından kullanılabiliyor. Hamiline yazılı pay senedi için ise senedin zilyedi olan ve Merkezi Kayıt Kuruluşu’na bildirilen kimse pay sahipliğinden doğan hakları kullanmaya yetkili oluyor. Gerek nama gerek hamiline yazılı pay senetleri sahiplerinin, pay sahipliğinden doğan haklarını kullanarak genel kurul toplantılarında vekilleri vasıtasıyla temsil edilebilmeleri, yukarıda bahsettiğimiz noter onaylı şekilde düzenlenen özel vekâletnameyle yetkilendirilmeleri ile mümkün oluyor.
Temsil yetkisinin verilme şekli bakımından Türk Ticaret Kanunu ve Yönetmelik’te birbirinden ayrışan düzenlemelere dikkat çekmek gerekiyor. Türk Ticaret Kanunu, temsilcinin pay sahibi tarafından yazılı şekilde yetkilendirilmesini yeterli bulurken; Yönetmelik uyarınca, vekâletnamenin yönetmelik ekindeki örneğe uygun olarak noter onaylı şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Bu doğrultuda, pay sahipleri temsilcileri ancak Yönetmelik ekindeki vekâletname örneğine uygun olarak düzenlenmiş noter onaylı temsil belgesi ile genel kurula katılabiliyor. Vekâletnamenin şekline ilişkin düzenlemenin Yönetmelik ile getirilmesi hukuk tekniği bakımından eleştiriye açık olsa da uygulamada bu şekil şartına uymayan pay sahibi temsilcilerinin genel kurul toplantılarına katılmaları mümkün değil.
Yönetmelik’te öngörülen özel vekâletnamede; temsilcinin genel kuruluna katılacağı şirketin unvanı, toplantı tarihi, temsilcinin adı ve soyadı, pay sahibinin pay adedi ile adı ve soyadı veya unvanı ve imzasının bulunması gerekiyor. Temsil yetkisinin süresi, temsilcinin katılacağı genel kurul toplantısı ve hukuken bu toplantının devamı sayılan toplantıları kapsıyor. Bunlara ek olarak, temsilcinin pay sahibinin talimatlarına uygun şekilde oy kullanması gerekiyor. Bu hakkın talimatlara uygun kullanılmaması halinde ise temsilcinin pay sahibine karşı sorumluluğu devam etmekle birlikte kullanılan oy geçerli oluyor.
Pay sahibinin temel haklarından biri olan genel kurula katılma hakkının esas sözleşmeyle sınırlandırılması ve bu hakkın kullanılmasının zorlaştırılması mümkün değil. Türk Ticaret Kanunu nezdinde temsilcinin pay sahibi olmasını öngören esas sözleşme hükümlerinin geçersiz sayılması sebebiyle pay sahibinin temsilci aracılığıyla genel kurula katılmasını engellemek de aynı şekilde mümkün bulunmuyor.
Yönetmelik uyarınca pay sahiplerinin genel kurulda tek bir temsilci tarafından temsil edilmesi gerekiyor. Pay sahibinin paylarını temsilen genel kurula katılmak üzere birden fazla temsilci ataması halinde hangi temsilcinin oy kullanma yetkisine sahip olduğunun pay sahibi tarafından belirlenip temsil belgesinde gösterilmesi gerekiyor. Bir payın birden çok sahibi olması halinde bu kişiler ancak kendi içlerinden veya dışarıdan seçtikleri temsilci aracılığıyla genel kurulda paydan doğan haklarını kullanabiliyor.
Fiziki yapılan genel kurullarda yukarıda kısaca değindiğimiz esaslar geçerli olmakla birlikte hem fiziki hem elektronik ortamda (hibrit) yapılan genel kurullarda temsilcinin toplantıya elektronik ortamda katılmasını isteyen pay sahibi, elektronik genel kurul sistemi üzerinden temsilci atayarak ve bu durumu iki gün önceden şirkete bildirerek temsilcinin genel kurula katılmasını sağlayabiliyor. Bunun için temsilcinin kimlik ve vekâlet bilgilerinin elektronik genel kurul sistemine yüklenmesi gerekiyor. Pay sahibi elektronik genel kurul toplantısı için sistem üzerinden talimatlarını ve temsil yetkisinin kapsamını belirleyebiliyor.
Sonuç olarak, anonim şirketlerde pay sahiplerinin atadıkları temsilciler aracılığıyla genel kurula katılabilmesi ile pay sahibinin genel kurul toplantılarına bizzat katılması esasına bir esneklik getiriliyor. Böylece pay sahiplerinin şirket nezdindeki menfaatlerinin korunması ve paydan doğan haklarının kullanımı bakımından bir kolaylık sağlanıyor. Dolayısıyla, pay sahiplerinin paydan doğan haklarını kullanmalarında kendilerine sağlanan bu imkânlardan faydalanabilmeleri için genel kurul toplantılarına katılacak temsilcilerin atanmasında mevzuatta öngörülen esaslara uyulması önem arz ediyor.
Tevdi eden temsilcisine ilişkin Türk Ticaret Kanunu düzenlemeleri ile sermaye piyasası mevzuatına tabi olan halka açık anonim şirketlerde genel kurulda temsile ilişkin düzenlemelerin farklı olması sebebiyle halka açık şirketlere ilişkin düzenlemeleri gelecek yazımızda ele alacağız.
Av. Duygu Çetin’in katkılarıyla
Av. Umut KOLCUOĞLU
İş Dünyasının Siyam İkizleri: Mali Müşavir + Avukat
Değerli okurlar,10 Şubat’ta Kastamonu Barosu’nda kıymetli meslektaşlarıma da ifade ettiğim görüşlerimi paylaşayım. 28 Ağustos ve 4 Eylül 2023’de yayınlanan yazılarımı da okumanızı tavsiye ediyorum.
Çok boyutlu sorunlar çok boyutlu yaklaşımla çözülür
İşletmelerin sorunlarını masaya yatırdığımızda görüleceği üzere, tüm sorunların çok boyutlu ele alınması sağlıklı bir değerlendirme ve faydalı bir çözüm için zorunluluktur. Bu çok boyutlu yaklaşım göstermektedir ki konuların mutlaka mali ve hukuki boyutu da olmaktadır. Bu nedenle, işinizi en az riskle yönetmek istiyorsanız her türlü kararınızı alırken, işin mali ve hukuki boyutunun da değerlendirildiğinden, mali müşavir ve konunun uzmanı avukatlardan destek alınıldığından emin olun.
Bu çağrı aynı zamanda her iki meslek grubuna da. Müşteriniz/müvekkiliniz olan işletmenin zarar görmesini istemiyorsanız, ister dava öncesi aşamalarda isterse dava aşamasında konunun dört başı mamur, sorunsuz yürütülebilmesi için işin (müşavir-avukat)iş birliği içinde yürütülmesi elzemdir. 1984 yılından beri mali konuları ilgilendiren tüm meslekleri yürütmüş birisi olarak, 40 yıldır yaptığım gözlemler ve yaşadıklarımdan hareketle, kendim için vardığım sonuçları sizlerle de paylaşmak istedim.
1-Avukatlar mali konuları tamamen mali müşavirlere bırakmış. Mali konuların karmaşıklığı, sürekli mevzuatın değişmesi, kendi içinde bile çok sayıda ayrı uzmanlık alanları barındırması vb. nedenlerle, avukatlar mali konulara ilgi duymamışlar. Avukatların bu yaklaşımı nedeniyle şirketler de mali konuların adeta her aşamada yönetimini şirketlerin mali işler yöneticilerine, mali müşavirlerine bırakmaktalar.
2-Mali müşavirler de sanki avukat gibi davranır olmuş. Duruşmalarda sıklıkla, avukatların hatta bazen doğrudan mükelleflerin yanında müşavirlerin duruşmaya katıldığını, avukatların bir açılış cümlesi sonrasında hızla topu müşavire atma çabasında olduklarını görüyorum. Avukatlar müvekkillerini düşünüyorlarsa, vergi davalarında kendilerini şişe veya imzacı durumuna sokmamalıdır.
3-İfrat ve tefrit durumu. Her iki yaklaşımında doğru olmadığını, iki ucu temsil ettiğini, her iki meslek gurubunun birlikte çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Ne avukat ne de müşavir, müşterilerine/ müvekkillerine zarar vermek istemiyor veya daha faydalı olmak istiyorlarsa, mali konuları tek başına yürütmemelidir.
4-Avukatınız da ilk günden işin içinde olsun. Örneğin bir vergi incelemesi başladığında, mali müşavirinizle birlikte avukatınız da konuya dâhil olsun. İlk günden konuların içinde olsun ki konunun yargıya götürülmeden çözülüp çözülmeme kararı alırken, konu yargıya gidecekse yargı aşamasında da daha faydalı olabilsin. Konu bir gazete yazısının boyutlarının çok ötesinde olduğu için diğer konuların sadece başlıklarını zikrederek geçeceğim.
5-Bu iki meslek birbirinin tamamlayıcısıdır, rakibi değildir.
6-Dava aşaması mutlaka avukatla götürülmeli, avukat da mutlaka şirketin mali müşaviri, muhasebe, mali işler sorumluları ve işin gerektirdiği uzmanlardan destek almalıdır.
7-Sadece vergi davalarında değil her türlü özel hukuk hatta şirketlerin dâhil olduğu ceza davalarına mali müşavirlerinizi de işe dâhil edin.
8-Avukatlar da mali mevzuatı en azından genel hatları ile bilmelidir.
9-Avukatlar da mali tablolar ve muhasebe konusunda genel de olsa bilgi sahibi olmalıdır.
10-TÜRMOB ve Barolar Birliği bu iki meslek grubunun birbirini anlaması için çaba sarf etmelidir.
Zeki GÜNDÜZ
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/is-dunyasinin-siyam-ikizleri-mali-musavir-avukat/718281
Kaynana Vergisi Ödemeye Hazır mısınız?
Şu an yürürlükte olan vergiler arasında "Kaynana Vergisi" diye bir vergi bulunmuyor. Ancak, adı tam olarak "Kaynana Vergisi" olmasa da, kaynanadan kaynaklanan bir vergi var!.. Bu duruma daha çok konutların kiraya verilmesi halinde karşılaşılıyor.
Rahmetli Hocam Prof. Dr. Şükrü KIZILOT, her yıl gelir vergisi beyan dönemi yaklaşırken ya da beyanın yapılacağı Mart ayı içerisinde bu konuyu gündeme getirir, sahibi oldukları konutlarda kaynanalarını kira almadan oturtan gelin ve damatları uyarırdı! Hatta bu konu kamuoyu tarafından o kadar çok benimsendi ki, Şükrü Hoca kitaplarından birisine “Kaynana Vergisi” adını verdi.
Biz de, Maliye’nin 2023 yılı kira gelirlerinin vergi dışı bırakılmasını önlemeye yönelik olarak fiilen sahaya indiği ve yaklaşık 2 milyon konutu denetleyeceği bugünlerde bu konuyu gündeme getirmeye ve vatandaşları uyarmaya karar verdik.
Kaynana vergisi tam olarak ne ile ilgili?
Hemen belirtelim, “Kaynana Vergisi”, sahibi oldukları konutta kira almadan kaynanalarını oturtan gelin ve damatların emsal kira bedeli üzerinden ödeyecekleri gelir vergisi ile ilgili. Şimdi hemen “kira alınmadığı halde neden vergi ödensin ki” diye itiraz edebilirsiniz! Ancak, bu düzenleme yeni değil, yıllardır yürürlükte!
İçinde kaynanaların da oturduğu yaklaşık 2 milyon kiralık konut tespit edildi!
Maliye, 2024 yılı Mart ayında beyan edilecek olan 2023 yılı kira gelirlerine yönelik kira denetim çalışmalarına başladı.
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden elde edilen veriler karşılaştırılarak, kira geliri elde edebilme potansiyeline sahip yaklaşık 4,5 milyon konut, kiracı ve ev sahipliği yönünden analiz edildi. Daha sonra,
- Konutlarla mal sahiplerinin Mernis (ikametgah) adresleri karşılaştırılarak, konut adresi ile Mernis adresi aynı olanlar,
- Daha sonra konutlarda oturanlar ile bu konutların mal sahipleri karşılaştırılarak, mal sahiplerinin anne ve babası, çocukları ile kardeşlerinin oturdukları konutlar,
- Kira gelirleri nedeniyle yıllık gelir vergisi beyannamesi verilen konutlar
düşülerek, yaklaşık 2 milyon konutun kira geliri elde edebilme potansiyeline sahip olduğu tespit edildi.
Bu konutlar içerisinde, kaynanaların kirasız olarak oturdukları konutlarda var!
Maliye bu konuda oldukça hassas davranıyor. İlgili kurumlardan elde edilen verilerle kendisinde bulunan verileri analiz ederek, kira geliri elde edildiği halde gelir vergisi beyannamesi vermeyen mükelleflere bu yolla ulaşmaya çalışıyor.
İlk yazılar gelmeye başladı, telaş etmeye gerek yok!
Maliye, yaklaşık bu 2 milyon konuta tek tek giderek, kiralık olanları ve kimlerin oturduğunu tespit edecek.
Bu konutlarda oturanlara ilk yazılar gelmeye başladı, telaş etmeye gerek yok. Kiracılardan kira sözleşmesi, hangi tarihten itibaren kiraladıkları, kira bedeli ve ödemeyi nasıl yaptıklarına dair bilgiler isteniliyor.
Konumuza dönelim: Konut, kira alınmadan kaynananın kullanımına bırakılamaz mı?
Evet, sahip olunan konutun kira alınmadan (kirasız) kaynanaların kullanımına tahsis edilmesi mümkün. Bu aslında akraba olmanın da bir gereği. Ancak, kira alınmasa dahi, kaynananın kullanımına bırakılan konutlar için gelir vergisi ödenmesi gerekiyor. Hemen şaşırmayın, bu yeni bir düzenleme değil, yıllardır yürürlükte. İşin enteresan yanı, bu husus, uygulamada en çok atlanılan veya gözardı edilen konuların başında geliyor.
Kaynana vergisinin dayanağı, emsal kira bedeli düzenlemesi!
Vergi Hukukunda “ev kirasız, para faizsiz olmaz” kuralı geçerli. Bu kurala göre, sahip olunan konutlar kira alınmaksızın başkalarının kullanımına bırakılamıyor. Bunu önlemek için Gelir Vergisi Kanunu’nda “emsal kira bedeli” düzenlemesi yapılmış bulunuyor.
Gelir Vergisi Kanunu'nun "emsal kira bedeli" başlıklı 73. maddesine göre; bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılan gayrimenkullerin emsal kira bedeli, bu gayrimenkullerin kirası sayılıyor. Konutlarda emsal kira bedeli, konutun emlak vergisi değerinin yüzde 5’i olarak hesaplanıyor. Bu düzenlemeye göre, örneğin, bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılan konutun emsal kira bedeli, bu konutun kirası sayılıyor. Bu emsal kira bedeli üzerinden de vergilendirme yapılıyor.
Tabi, her düzenlemenin olduğu gibi, emsal kira bedeli düzenlemesinin de istisnaları bulunuyor. Söz konusu düzenlemeye göre, mal sahiplerinin usul (anne-baba, büyükanne-büyükbaba), füruğ (çocuk, torun) veya kardeşlerinin ikametine bedelsiz olarak tahsis edilen konutlar için emsal kira bedeli beyan edilmiyor ve gelir vergisi ödenmiyor.
Emsal kira bedeli uygulanmayacaklar arasında kaynana yok!
Evet, söz konusu maddede sayılan “emsal kira bedelinin uygulanmayacağı kişiler” arasında maalesef kaynanalar bulunmuyor!
Dolayısıyla, sahibi olunan konutun kaynananın kullanımına bedelsiz bırakılması halinde, bu konutun emsal kira bedeli üzerinden "kira alınıyormuş gibi" kira geliri beyan edilip gelir vergisi ödenmesi gerekiyor!..
Örneğin; (A) şahsı, sahibi olduğu konutu kira almadan annesine tahsis ederse gelir vergisi ödemeyecek, ancak kaynanasına tahsis ederse emsal kira bedeli üzerinden gelir vergisi ödeyecek. Aynı şey, (A) şahsının eşi olan gelin hanım için de geçerli olacak. Tapusu gelinin adına olan konutta kaynana oturursa, gelin hanım emsal kira bedeli üzerinden gelir vergisi yani "Kaynana Vergisi" ödeyecek, kendi annesi oturursa gelir vergisi ödemeyecek!
Kaynana vergisini, konutun sahiplik durumuna göre damat veya gelin ödeyecek!
Emsal kira sadece kaynanalarla sınırlı değil!
Söz konusu maddede sayılan “emsal kira bedelinin uygulanmayacağı kişiler” arasında maalesef kaynanalar değil, amca, dayı, hala, teyze, yeğen de yer almıyor.
Dolayısıyla, sahibi olunan konutların amca, dayı, hala, teyze, yeğenin kullanımına bedelsiz bırakılması halinde de, bu konutların emsal kira bedeli üzerinden "kira alınıyormuş gibi" kira geliri beyan edilip gelir vergisi ödenmesi gerekiyor!.. Yani, amca, dayı, hala, teyze, yeğen ve arkadaş vergileri de var...
Her an Kaynana Vergisi ile karşı karşıya kalabilirsiniz!
Geçen yıllarda Maliye tarafından yapılan kira denetimleri sırasında kaynana Maliyeci’ye; “Ev damadımın evi, iki yıldır, kira ödemeden ben oturuyorum” diyor. Tutanak tutuluyor ve damat vergi dairesine çağrılıyor. Damada, “Kendi annen olsa, kira almadan oturtabilirdin. Ancak, kayınvalide, ilgili kanun maddesinde, kira ödemeden oturabilecek akrabalar arasında yer almıyor. Bu nedenle, iki yıllık kira vergisi ödeyeceksin.” deniliyor. Daha sonra da, damattan iki yıllık tarh ve tahakkuk ettirilen gelir vergisi, 1 kat vergi ziyaı cezalı olarak isteniyor. Gecikme faizi de cabası!
Bu şekilde sahibi oldukları konutlarda kira almadan kaynanalarını, amca, dayı, hala, teyze, yeğenlerini oturtanların, emsal kira bedeli üzerinden gelir vergisi ödemek zorunda olduklarını bilmelerinde fayda var. Bu atlanılacak bir şey değil, çünkü ciddi yaptırımları var!
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/kaynana-vergisi-odemeye-hazir-misiniz/730352
“Ba” İle “Bs” Formlarının Beyan Edilmesinde Mutlu Sona Doğru
I- GİRİŞ
362 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde; bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi 5.000,00 TL’yi aşması halinde mal ve hizmet alışlar ile satışlarını Form “Ba”-“Bs” ile bildirimde bulunmak zorunda olduğu belirtilmiştir. Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin tüm alış ve satışları belirtilen hadlerin altında kalması halinde bile Form “Ba”-“Bs” bildirim formlarını aylık dönemler halinde elektronik ortamda göndermeleri zorunlu iken, son çıkarılan 543 No.lu tebliğ ile bu zorunlulukta ortadan kalkmıştır. Ancak, nadiren de olsa vergi mükelleflerinin bazı alış ve satışları “Ba” ile “Bs” bildirimine konu edilmeye devam ettiği de aşikardır. Bunlara uymayan vergi mükellefleri için de uygulanacak cezai müeyyide ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesine göre özel usulsüzlük cezasıdır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Bilgi Verme" başlıklı 148. maddesi; “Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Maliye Bakanlığı’nın veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar. Bilgiler yazı veya sözle istenilir. Sözle istenen bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit ve cevap vermeleri için kendilerine münasip bir mühlet tayin olunur. Bilgi istenmek üzere ilgililer vergi dairesine zorla getirilemez. Memleket dışı imtiyazlarından faydalanan yabancı Devlet memurları bilgi verme mecburiyetine tabi olamazlar. ve aynı Kanun’un "Devamlı Bilgi Verme" başlıklı 149. maddesi ise; “Kamu idare ve müesseseleri (Kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) ile gerçek ve tüzelkişiler vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve vergi dairesince kendilerinden yazı ile istenecek bilgileri belli fasılalarla ve devamlı olarak yazı ile vermeye mecburdurlar.” hükmünü içermektedir.
Aynı Kanun’un "Yetki" başlıklı Mükerrer 257/4. maddesinde; "Maliye Bakanlığı; (5228 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle değiştirilen bent) Bu Kanun’un 149. maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgiler ile vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim ve bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname, bildirim veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya, (5398 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle eklenen ibare) kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik oltamda tebliğ etmeye ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye, yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen hukuki (yasal) dayanakların (VUK'nun 148, 149 ve Mükerrer 257/4. maddeleri) Maliye Bakanlığı'na verdiği yetkiye dayanılarak, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflere belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir.
II- “Ba” VE “Bs” FORMLARININ ORTAYA ÇIKIŞ AMACI
Vergi Usul Kanunu’nun “Bilgi Verme” başlıklı 148. maddesi ile “Devamlı Bilgi Verme” başlıklı 149. maddesi ile getirilen yükümlülüğün amacı, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflere belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirimlerini bakanlık olarak toplayarak, mükellefleri çapraz denetime tabi tutmak ve bu yolla mükelleflerin işlemlerinin otokontrol mekanizması ile kayıt altına alınmalarını sağlamaktır.
2005 yılında getirilen ve daha sonra bildirim limit sınırının giderek daraltılması ile kapsamı biraz daha genişletilen bu bildirim müessesesinin, vergi denetimi açısından iki şekilde etkisinin olacağı düşünülmektedir. İlk etki olarak bu bildirimler, vergi denetim elemanlarının mükellefleri karşıt ya da çapraz incelemeye tabi tutarak vergi ziyaına neden olan mükellefleri kolaylıkla ve maliyeti düşük bir şekilde tespitine imkan sunmaktaydı. Özellikle elektronik olarak yapılan bu bildirimler, vergi denetim elemanlarının adeta masa başında ve ekran karşısında denetimlerini gerçekleştirmelerine imkan vermekteydi. Hatta ileride personel kullanmaksızın bu bildirimlerin elektronik programlar yolu ile takibi bile mümkün hale geleceği düşünülmektedir([1]).
İkinci olarak, Bakanlığın bu imkanlara sahip olduğunu düşünen mükellefler mutlaka denetleneceklerini düşüneceklerinden en gerçekçi rakamları beyan edecekler ve vergi kurallarına uyacaklardı. Bu ve benzer bildirimler denetim faaliyetlerini kolaylaştırmakta ve etkili denetimlere zemin hazırlamaktaydı. Etkili olduğunu düşündüğümüz bu bildirimlerin, mükelleflerin belge düzenine uymalarında da katkısı bulunmakta iken bu durum güncelliğini zamanla yitirdi.
Tabi ki geçmiş dönemlerde, Ba-Bs bildirimleri vergi denetimlerinde kullanılan çok etkili bir denetim aracıydı. Bizde bu düşünceyi taşımaktayız. Ancak, bugün için teknolojide yaşanan gelişmeler sayesinde bu durum tam tersine dönmüştür. Günümüzde, mükelleflerinin büyük bir kısmının yasal defterlerini elektronik ortama aktarmak suretiyle tutması, aynı anda gelir idaresi başkanlığı ile e-Arşiv uygulaması ve entegratör firmaları ile de e-arşiv ve e-fatura uygulamalarının yaygınlaşmış olması kağıt faturanın da yok denecek düzeye indirgenmiş olması nedeniyle Ba ve Bs bildirimlerinin vergi güvenlik müessesine katkısından çok vergi mükellefleri ve meslek mensupları açısından uygulanması KADÜK (Değerini, önemini yitirmiş, geçerliliği ve hükmü kalmamış, eskimiş)([2]) haline gelen bir bildirim haline dönüşmüştür. Bu konuda, aşağıdaki görselde görüleceği üzere e-Arşiv faturalarının da görüntülenmesine yönelik LUCA programında görüldüğü üzere ERİŞİLEBİLİR hale gelmesi ve Bakanlık tarafından Digital Vergi Dairesi uygulamasının başlaması gibi yenilikler ve ileride gerçekleşecek teknolojik gelişmeler nedeniyle bu bildirimin bir an önce kaldırılması yönündeki düşüncemizin ne derece haklı olduğunu göstermektedir.
Ayrıca, Maliye Bakanlığının Resmi Gazete'nin 7 Ekim tarihli sayısında yayımlanan vergi usul Kanunu Genel Tebliğine göre, dijital vergi dairesine digital.gib.gov.tr adresi üzerinden veya GİB tarafından oluşturulan mobil uygulama üzerinden giriş yapılabilecek. Sistemden daha önce kullanıcı kodu ve şifresi olan, e-Devlet şifresi bulunan ve tebliğ kapsamında şifre edinen kişiler yararlanabilecek.
Digital vergi dairesi üzerinden kişiler, vergi dairesi sistemlerinde kayıtlı olan ve GİB tarafından belirlenen bilgilerini elektronik ortamda görüntüleyebilecek. Bu kapsamda ivd.gib.gov.tr ve intvrg.gib.gov.tr adresleri ile birlikte dijital.gib.gov.tr adresi de tebliğe elverişli elektronik tebligat adresi olarak kabul edilecek.
Aynı gazetede yer alan diğer vergi usul kanunu tebliğine göre, şarj ağı işletmecileri, verilen hizmet karşılığında düzenlenen faturada yer alan bilgileri anlık olarak elektronik ortamda GİB Teknoloji sistemlerine bildirecekler([3]).
III- “Ba” ve “Bs” FORMLARININ MEVZUAT SÜRECİ
A- 256 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
“Ba” ile “Bs” form uygulaması, 256 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin B-"Katma Değer Vergisi Beyannamelerine İlişkin Yıllık Bildirim" Vermek Yükümlülüğünde Olan ve "Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Mükellefler İçin Yıllık Faaliyet Bildirimi"nde Yapılan Değişiklik ve İlaveler: kısmında, bu bildirimde, form "A" ve form "B" şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Form "A" da esas olarak bilanço ve gelir tablosu bilgileri ile diğer bilgilere ilişkin alanlar bulunmaktadır. Tablo II'de 39 ve 40 No.lu alanlar ilave edilmiştir. Ayrıca Tablo III'deki alanlar "Dönem İçinde Yapılan Faturalı Satışlara İlişkin Bilgi" olarak ilave edilmiştir. Tablo III'de geçen "Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Yapılan Faturalı Satışlar"dan maksat, satılan mal ve hizmet bedellerinin ödenmesine ilişkin işlemlerin "saymanlık"larca yapıldığı satışlardır.
Form "B" bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirim olarak düzenlenmiştir. "B" formundaki Tablo II'nin alanlarına hesap döneminde kendisinden mal ve/veya hizmet satın alınan kişilere ilişkin bilgiler kaydedilecektir, denilmiştir([4]).
B- 350 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun(1) 148 ve 149. maddelerinin Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanılarak, 256 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin bir kişiden satın alınan mal ve/veya hizmetlerin tutarları toplamı katma değer vergisi hariç 1 milyar lirayı aşan alımlarına ilişkin olarak Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formunu (Form B) vermesi zorunluluğu getirilmiş olup, 265, 276, 285, 305 ve en son 318 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile de mal ve hizmet alımlarına ilişkin had 25 milyar liraya artırılarak uygulamaya devam edilmiştir.
Bakanlığımızca, Vergi Usul Kanunu’nun yukarıda belirtilen maddeleri yanı sıra Mükerrer 257. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak söz konusu mükelleflerden mal ve hizmet alışları bilgileri ile birlikte mal ve hizmet satışlarına ilişkin bilgilerinin de alınması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 148, 149 ve Mükerrer 257. maddelerinin Maliye Bakanlığı'na verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükellefler "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim" ile "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim"leri elektronik ortamda vermeleri zorunluluğu getirilmiştir. “Ba” ile “Bs” formlarına yönelik milat ise bu tebliğdir.
Mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirim formu (Form Ba) ile bildirilmesi gereken, bir kişiden yapılan mal ve hizmet alımları toplamı, katma değer vergisi hariç 30.000 YTL (Otuz Bin Yeni Türk Lirası) olarak; mal ve hizmet satışlarına ilişkin bildirim formu (Form Bs) ile bildirilmesi gereken, bir kişiye yapılan mal ve hizmet satışları toplamı katma değer vergisi hariç 30.000 YTL (Otuz Bin Yeni Türk Lirası) olarak belirlenmiştir.
Dolayısıyla, belirtilen mükellefler bu yıl verecekleri Ba ve Bs formlarında 2004 yılında her bir kişiye veya her bir kişiden yapılan ve 30.000 YTL’nı aşan alım ve satımlarına ilişkin bilgileri bildireceklerdir([5]).
Gelir veya kurumlar vergisi beyannamesini elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler ile Katma Değer Vergisi beyannamesini ihtiyari olarak elektronik ortamda veren mükellefler, “Ba” ve “Bs” formlarını elektronik ortamda Eylül ayının sonuna kadar vermek zorundadırlar. Formları elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler kağıt ortamında kesinlikle vermeyeceklerdir. Bildirimlerin elektronik ortamda Eylül ayı sonuna kadar verilmesi katma değer vergisi beyannamesinin verilme süresini değiştirmemektedir.
C- 362 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmişti.
Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin mal ve hizmet alımları ile mal ve hizmet satışlarının 2005 yılı ve müteakip yıllarda bildirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır([6]).
- Bildirimlerin Dönemi ve Verilme Zamanı
“Ba” ve “Bs” bildirim formları takvim yılı itibarıyla düzenlenir ve müteakip yılın Şubat ayı içinde verilir.
Özel hesap dönemine tabi olan mükellefler de, “Ba” ve “Bs” bildirim formlarını, tabi oldukları özel hesap dönemi itibarıyla değil, takvim yılı itibarıyla düzenlerler.
- Bildirimlere İlişkin Hadler
Bir kişi veya kurumdan yapılan Katma Değer Vergisi hariç 30.000 YTL (Yeni Türk Lirası) ve üzerindeki mal ve hizmet alımları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma yapılan katma değer vergisi hariç 30.000 YTL (Yeni Türk Lirası) ve üzerindeki mal ve hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildireceklerdir.
350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği bu Tebliğin yayımlanması ile yürürlükten kaldırılmıştır.
D- 381 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
362 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmişti.
Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin mal ve hizmet alımları ile mal ve hizmet satışlarının 2008 yılı ve müteakip yıllarda bildirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır([7]).
- Bildirimlerin Dönemi ve Verilme Zamanı
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler 2007 takvim yılına ilişkin olarak düzenleyecekleri Ba ve Bs bildirim formlarını 2008 yılı Şubat ayı içinde vereceklerdir. Özel hesap dönemine tabi olan mükellefler de, Ba ve Bs bildirim formlarını, tabi oldukları özel hesap dönemi itibariyle değil, takvim yılı itibariyle düzenleyeceklerdir.
2007 takvim yılına ilişkin bildirim formları için 362 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenen hadlerin geçerli olacağı tabidir.
Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflere, 2008 yılı ve müteakip yıllarda düzenleyecekleri “Ba” ve “Bs” bildirim formlarını aylık dönemler halinde vermeleri hususunda zorunluluk getirilmiştir. Mükellefler bildirim formlarını aylık dönemler halinde düzenleyerek, takip eden ayın 5. gününden itibaren bir sonraki ayın 5. günü akşamına kadar vermekle yükümlüdürler (Örneğin; bir mükellef 2008 yılı Haziran ayına ait Ba-Bs bildirimlerini 5 Temmuz 2008 gününden itibaren 05 Ağustos 2008 tarihi akşamına kadar verebilecektir). Özel hesap dönemine tabi olan mükelleflerin de, Ba ve Bs bildirim formlarını tabi oldukları özel hesap dönemi itibariyle değil, aylık dönemler halinde düzenlemeleri gerekmektedir.
- Bildirimlere İlişkin Hadler
. 2008 yılı ve takip eden yıllara ilişkin mükelleflerin mal ve/veya hizmet alımları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 8.000,00 YTL (Yeni Türk Lirası ) olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 8.000 YTL (Yeni Türk Lirası) ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alımları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 8.000 YTL (Yeni Türk Lirası) ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirilecektir. Limitin altında kalan alış ve satış bedelleri toplamı ise "Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı" (Tablo III) bölümüne yazılacaktır (Ödeme kaydedici cihazlar kullanılmak suretiyle yapılan satışların toplamı KDV hariç tutarlar olarak Tablo III’e dahil edilecektir).
. Bildirim verme yükümlülüğünde olan, ancak, tüm alış ve satışları belirtilen hadlerin altında kalan mükellefler, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar. Bu bildirimlerinde limit altında olan tüm alışları için “Ba” formunun, limit altında olan tüm satışları için de “Bs” formunun Tablo III bölümünde yer alan "Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı" alanları doldurulacaktır.
E- 396 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
Form "A" da esas olarak bilanço ve gelir tablosu bilgileri ile diğer bilgilere ilişkin alanlar bulunmakta iken, Form "B" bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirim şeklinde düzenleme ile “Ba” ile “Bs” formları uygulamanın ilkine dair düzenleme sayılabilir. Daha sonra, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir. Sonraki, 362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle de bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmıştır.
Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.
362 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile noterlere yönelik olarak getirilmiş bulunan bildirim yükümlülüğü, 2010 yılından itibaren kaldırılmıştır.
Belirlenen hadlerin altında kalan alış ve satış bedellerinin bildirildiği, “Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı” (Tablo III) bölümü Ba-Bs bildirim formlarından çıkartılmıştır.
Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)"nun Tablo II alanında bildirilecektir([8]).
F- 523 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
523 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile artık elektronik ortamda düzenlenen belgeler tamamen bildirim dışı bırakılmıştır. 04.02.2010 tarihli ve 27483 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 396)’nin “1-KAPSAM” başlıklı bölümünün 1.1.7. numaralı bendinden sonra gelmek üzere aşağıda yer alan 1.1.8. numaralı bent eklenmiştir([9]).
“1.1.8. Vergi Usul Kanunu kapsamında elektronik belge olarak düzenlenen belgeler, 2021 yılının Temmuz ayına ilişkin dönemden itibaren Form Ba ve Form Bs bildirimlerine dâhil edilmeyecektir.”
“Bir kişi veya kurumdan yapılan mal ve/veya hizmet alış tutarları ile bir kişi veya kuruma yapılan mal ve/veya hizmet satış tutarlarına ilişkin 5.000,00 TL tutarındaki haddin belirlenmesinde, elektronik olarak ve kâğıt ortamında düzenlenen tüm belgelerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu haddin aşılması halinde sadece kâğıt ortamında düzenlenen belgeler bildirimlere dâhil edilecektir.
Örnek 1: Form Ba ve Form Bs bildirimi verme yükümlülüğü bulunan A işletmesine 2021/Kasım dönemi içerisinde, B firması tarafından KDV hariç 4.800 TL tutarında e-Arşiv Fatura ve her biri 150 TL tutarında 2 adet kâğıt ortamında fatura düzenlenmiştir. Söz konusu mükellefe, aynı ay içerisinde B firmasınca düzenlenen belge tutarı toplamı KDV hariç (4.800+150+150) 5.100 TL olduğundan, A işletmesi B firmasından yaptığı alımlara ilişkin olarak 2021/Kasım dönemi Form Ba bildiriminde sadece kâğıt ortamında düzenlenen 2 adet belgeyi, KDV hariç toplam 300 TL olarak bildirecektir.
Diğer taraftan, B firması A işletmesine yaptığı satışlara ilişkin olarak 2021/Kasım dönemi Form Bs bildiriminde elektronik ortamda oluşturduğu belgeyi dikkate almayacak, elektronik ortamda ve kâğıt ortamında düzenlenen belgelerin KDV hariç toplam tutarlarının 5.000 TL’yi geçmesi nedeniyle, sadece kâğıt ortamında düzenlediği 2 adet belgeyi, KDV hariç toplam 300 TL olarak bildirecektir.
MADDE 3 – Aynı Tebliğin “3-BİLDİRİMLERİN VERİLME ŞEKLİ VE DOLDURULMASI” başlıklı bölümünün 3.2.4. numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“3.2.4. Bildirim verme yükümlülüğü bulunan ancak, tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan veya elektronik belge olarak düzenlenen belgelerden oluşan mükelleflerin, Form Ba ve/veya Form Bs bildirimlerini “Ba/Bs bildiriminde beyan edilecek bilgim bulunmamaktadır.” kutucuğunu işaretlemek suretiyle vermeleri gerekmektedir.
Örnek 2: Form Ba ve Form Bs bildirimi verme yükümlülüğü bulunan C firmasına 2021/Eylül döneminde D firması tarafından elektronik ortamda düzenlenen belge tutarı toplamı KDV hariç 4.000 TL, kâğıt ortamda düzenlenen belge tutarı toplamı KDV hariç 500 TL’dir. C firmasına D firmasınca düzenlenen belge tutarı toplamı KDV hariç (4.000+500) 4.500 TL olduğundan, Tebliğde belirtilen haddin altında kalmaktadır. İlgili ayda C firmasının bildirime konu başka bir alımı da olmamıştır. Bu durumda C firmasının 2021/Eylül dönemi mal ve/veya hizmet alımları Tebliğde belirtilen haddin altında kaldığından Form Ba bildirimini “Ba bildiriminde beyan edilecek bilgim bulunmamaktadır.” kutucuğunu işaretlemek suretiyle vermesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, bildirim verme yükümlülüğü bulunan D firmasının 2021/Eylül döneminde C firmasına yaptığı satışlar toplamı KDV hariç 4.500 TL olduğundan, belirtilen haddin altında kalmaktadır. D firmasının ilgili dönemde bildirime konu başka mal ve/veya hizmet satışı olmamıştır. Bu halde D firmasının 2021/Eylül dönemi mal ve/veya hizmet satışları Tebliğde belirtilen haddin altında kaldığından Form Bs bildirimini “Bs bildiriminde beyan edilecek bilgim bulunmamaktadır.” kutucuğunu işaretlemek suretiyle vermesi gerekmektedir.
Örnek 3: K Ltd.Şti. 2021/Kasım döneminde Z firmasına elektronik belge düzenlemek suretiyle KDV hariç toplam 50.000 TL’lik satış yapmıştır. K Ltd.Şti.’nin Z firmasına ve/veya herhangi bir kişi veya kuruma, ilgili dönemde düzenlediği kâğıt fatura ise bulunmamaktadır. Bu durumda K Ltd.Şti.’nin 2021/Kasım dönemi Form Bs bildirimini “Bs bildiriminde beyan edilecek bilgim bulunmamaktadır.” kutucuğunu işaretlemek suretiyle vermesi gerekmektedir.
Z firması ise 2021/Kasım döneminde N firmasından elektronik belge tutarı toplamı KDV hariç 7.000 TL, K Ltd. Şti.’den ise elektronik belge tutarı toplamı KDV hariç 50.000 TL mal alımında bulunmuş, ilgili dönemde başka bir mal/hizmet alımı da olmamıştır. Bu durumda Z firmasının 2021/Kasım dönemi Form Ba bildirimini “Ba bildiriminde beyan edilecek bilgim bulunmamaktadır.” kutucuğunu işaretlemek suretiyle vermesi gerekmektedir.”
G- 543 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
03.12.2022 tarihli ve 32032 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 543 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile (Form Ba) ve (Form Bs) yükümlülüklerinin usul ve esasları ile bildirim hadlerine ilişkin açıklamaların yapıldığı 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde bazı değişiklikler yapıldı([10]).
“3- BİLDİRİMLERİN VERİLME ŞEKLİ VE DOLDURULMASI” başlıklı bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“3.2.4. Bildirim verme yükümlülüğü bulunan ancak tüm alış ve/veya satışları belirtilen haddin altında kalan veya elektronik belge olarak düzenlenen belgelerden oluşan mükelleflerin, ilgili dönem Form “Ba” ve/veya Form “Bs” bildirimlerini vermelerine gerek bulunmamaktadır.”
Örnek 4: Form “Ba” ve Form “Bs” bildirimi verme yükümlülüğü bulunan C firmasına, 2023/Şubat döneminde D firması tarafından elektronik ortamda düzenlenen 4 adet belge tutarı toplamı KDV hariç 4.000 TL, kâğıt ortamda düzenlenen 3 adet belge tutarı toplamı ise KDV hariç 2.500 TL’dir. Ayrıca, C firmasınca aynı dönemde E firmasına elektronik ortamda düzenlenen 2 adet belge tutarı toplamı KDV hariç 6.000 TL’dir. İlgili ayda C firmasının bildirimlere konu başka bir alım-satımı olmamıştır.
Bu durumda, C firmasının 2023/Şubat dönemi Form “Ba” bildiriminde, D firmasınca elektronik ortamda ve kâğıt ortamında düzenlenen belgelerin KDV hariç toplam tutarı olan (4.000+2.500) 6.500 TL’nin Tebliğde belirtilen haddi geçtiği göz önünde bulundurulduğunda, sadece kâğıt ortamında düzenlenen 3 adet belge tutarı toplamı olan KDV hariç 2.500 TL’nin bildirime dâhil edilmesi, elektronik ortamda düzenlenen belgelerin ise bildirime dâhil edilmemesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, C firmasının, E firmasına 2023/Şubat döneminde yaptığı satışlara ilişkin düzenlenen belgelerin tamamının elektronik ortamda düzenlenmesi nedeniyle, Form “Bs” bildirimini vermesine gerek bulunmamaktadır.
IV- “Ba” İLE “Bs” BİLDİRİMİNE KONU EDİLEBİLECEK ALIŞ VE SATIŞLAR
A- KİRA ÖDEMELERİ
T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı, Büyük Mükellefler Grup Başkanlığı Mükellefler Hizmetleri Grup Müdürlüğü tarafından 11.11.2010 tarihinde verilen özelge:
“….396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yayımlanmış olup, söz konusu tebliğin "Bildirime Konu Alış/Satışlar Ve Hadler" başlıklı bölümünün 1.2.1. numaralı bendindeki açıklamalara göre, bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edileceği belirtilmiştir.
Tebliğin, 1.2.2. bölümünde, Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Belgelerde gelir vergisi tevkifatına da yer verilen hallerde ise tevkifattan önceki brüt tutarların dikkate alınacağı belirtilmiştir.
Aynı Tebliğin, "2. Bildirimlerin Dönemi ve Verilme Süresi" başlıklı bölümünün 2.2.1 numaralı bendinde ise; bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yıllarda Form Ba-Bs bildirimlerini aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00'e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlü oldukları açıklamalarına yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 268 Sıra No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde; işyeri ve konut kiralama işlemlerinde yapılacak tahsilat ve ödemelerin banka veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğuna ilişkin açıklamalar yapılmış olup;
Söz konusu tebliğ ile konutlarda, her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin, işyerlerinde ise tutarı ne olursa olsun işyerini kiraya verenler ile kiracıların kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin 01.11.2008 tarihinden itibaren banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
Yine aynı tebliğde, banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle, para yatırma veya havale, çek veya kredi kartı gibi araçlar kullanılmak suretiyle yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinden bu belgelerin tevsik edici belge olarak kabul edileceği ile bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatların da aynı kapsamda değerlendirileceğine ilişkin açıklamalar yer almaktadır.
Buna göre, gerçek kişilere yapmış olduğunuz aylık kira ödemelerinin, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen tutarı aşması halinde, 268 Sıra No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen tevsik edici belgelere dayandırılarak, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile bildirilmesi gerekmektedir, şeklinde beyan edilmiştir([11]).
523 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğ gereğince “Ba” bildirimine konu edilmemesinin gerektiği, (Devlet onaylı, güvenli, taklit edilemez ve doğruluğu ilgili banka tarafından kontrol edilebilir, nitelikte elektronik imzalı, barkodlu ve GİB amblemli olması nedeniyle) ile Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre vergi tevkifatı yaparak bunları Muhtasar Beyanname ile beyan etmekte ve kiraya veren hakkında ile ilgili daha detaylı bilgiler yer verilmesi nedeniyle kira gelirleri için “Ba” formu verilmesinin ne kadar gereksiz ve anlamsız hale getirmektedir.
B- NOTER SATIŞ SÖZLEŞMESİ İLE ARAÇ ALIMI
T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı, Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü tarafından 07.12.2011 tarihinde verilen özelge:
“………………Söz konusu 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin, 1.2.1. bölümünde, bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edileceği belirtilmiştir.
Bu itibarla; vergi mükellefiyeti olmayan şahıslara yapılan arsa, taşıt vb. varlıkların alım ve satımlarının katma değer vergisi hariç 5.000-TL ve üzerinde olması halinde 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan esaslar çerçevesinde Ba - Bs bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.” şeklinde beyan edilmiştir([12]).
C- AKARYAKIT ALIMI BAZINDA ÖKC FİŞİ DÜZENLENEREK YAPILAN ALIMLAR
T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı Tekirdağ Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü’nün 21.05.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.01.17.02-VUK.MÜK.257-12 sayılı Akaryakıt pompalarına bağlı ÖKC fişlerinin “Bs” Formuna dahil edilip edilmeyeceği konulu özelgesinde;
“…… Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 148, 149 ve mükerrer 257. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca bilanço esasına göre defter tutan mükellefler 2010 yılı ve müteakip yıllarda Form Ba-Bs bildirimlerini aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00’e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlüdürler.
Aynı Tebliğin 1.2.1 bölümündeki açıklamalara göre, bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.
Ayrıca, 396 Sıra No.lu Genel Tebliğin 1.2.2. bölümünde “Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)”nun Tablo II alanında bildirilecektir.” açıklaması bulunmaktadır.
Bu çerçevede, akaryakıt satışı yapan mükellefler tarafından bir kişi veya kuruma akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi ile yapılan satışlarda, ödeme kaydedici cihaz fişinin faturaya dönüştürülmesi durumunda düzenlenen fatura veya faturalar yukarıda belirtilen haddi aşıyorsa bu satışlar Form Bs ile bildirilecektir.
Diğer taraftan, bir kişi veya kuruma yapılan akaryakıt satışlarında ödeme kaydedici cihaz fişlerinin faturaya dönüştürülmemesi durumunda ise bu belgelerde mükellefe ait adı, soyadı, unvanı ve T.C. Kimlik Numarası/Vergi Kimlik Numarası bilgileri yer almadığından tebliğde belirlenen haddin aşılıp aşılmadığının tespiti de mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu satışlara ait belgeler Bs formu ile bildirilmeyecektir.
Öte yandan, akaryakıt istasyonlarından ödeme kaydedici cihaz fişi ile yapılan alımların 396 Sıra No.lu Genel Tebliğinde belirlenen haddi aşması halinde Ba bildirim formu ile bildirileceği tabidir.” şeklinde konu açıklanmıştır([13]).
Ayrıca, Sinop Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü tarafından verilen özelge de “….. Anılan hükümlerle Bakanlığımıza tanınan yetkiye dayanılarak, akaryakıt pompalarının bağlı olduğu ödeme kaydedici cihazlar kullanılmak suretiyle otomatik olarak düzenlenen fişlerin, fatura düzenleme tutarının (2006 yılı için 520,00 YTL) altında veya üstünde olsa dahi "fatura yerine geçen belge" olarak kabul edilmesi ve bu şekilde belgelenen satışlar dolayısıyla nihai tüketiciler veya vergi mükelleflerince yapılan fatura düzenleme taleplerinin dikkate alınmaması uygun görülmüştür.
Buna göre, nihai tüketicilerin tüketim amacıyla, mükellef olanların ise ticari, zirai ve mesleki faaliyetleriyle ilgili olarak satın aldıkları akaryakıt karşılığında düzenlenecek (üzerinde "TAŞIT VEYA MÜŞTERİ TANIMA SİSTEMİ FATURAYA DÖNÜŞTÜRÜLECEK" ibaresi bulunanlar hariç) söz konusu ödeme kaydedici cihaz fişleri, üzerinde yazılı tutar ne olursa olsun fatura yerine geçen belge olarak kabul edilecek, ayrıca faturaya dönüştürülmesi istenmeyecek ve yapılan incelemeler ve kontroller sırasında bu fişleri gider belgesi olarak kullananlardan fatura ibrazı talep edilmeyecektir." ifadeleri yer almaktadır.
Bu bağlamda, somut durumda, Pompaya bağlı ÖKC kağıdının bitmesi halinde yerine yeni kağıt rulo takılarak ÖKC fişinin temini sağlanabilmektedir. Bununla birlikte, ilgili akaryakıt istasyonunda Ekü'lü Eski Nesil Pompa ÖKC kullanıldığı sistem kayıtlarımızdan tespit edilmiş olup, bahsi geçen satışa ilişkin bilgiye ÖKC'nin EKÜ'sünden ulaşılması da mümkündür.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilgili özelge talep formunda bahsi geçen akaryakıt satışına istinaden, akaryakıt istasyonu işletmesi tarafından akaryakıtın verildiği pompanın bağlı olduğu ÖKC'den ÖKC fişinin düzenlenip mükellefe verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, ilgide kayıtlı başvurunuzda ÖKC fişi yerine alındığı belirtilen, Vergi Usul Kanunu kapsamında düzenlenmesi/kullanılması zorunlu belgeler kapsamında olmayan bahse konu EPDK otomasyon sistemine bağlı olan otomasyon cihazından alınan pompa fişinin kayıtlarınızın tevsikinde tevsik edici belge olarak kabul edilmesi mümkün değildir, denilmektedir([14]).
D- TAŞINMAZ (GAYRİMENKUL) ŞEKLİNDE YAPILAN ALIMLAR
T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı, Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü tarafından 07.12.2011 tarihinde verilen özelge:
“….213 sayılı VUK’nun 229. maddesinde; fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır. Kanun’un 231. maddesinin 5 numaralı bendinde de; faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 7 gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmemiş olan faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı, 232. maddesinde ise, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin, birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere, vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde oldukları” hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un "İspat Edici Kağıtlar" başlıklı 227. maddesinin birinci fıkrasında; "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan mezkur Kanun'un 234. maddesinde; "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin: …
- Vergiden muaf esnafa;
… Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir." hükmü mevcuttur.
Buna göre, şirketiniz tarafından vergi mükellefiyeti olmayan şahıslardan alınacak arsa veya ikinci el taşıtlar için gider pusulası düzenlenmesi ve bu kişilere imzalatılması gerekmektedir. Bununla birlikte vergi mükellefiyeti olmayan şahıslara yapılacak satışların da fatura ile belgelendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, 213 sayılı VUK’nun 148, 149 ve Mükerrer 257. maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmış, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri yeniden belirlenmiştir.
Söz konusu 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin, 1.2.1. bölümünde, bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edileceği belirtilmiştir.
Bu itibarla; vergi mükellefiyeti olmayan şahıslara yapılan arsa, taşıt vb. varlıkların alım ve satımlarının katma değer vergisi hariç 5.000-TL ve üzerinde olması halinde 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan esaslar çerçevesinde Ba - Bs bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir., şeklinde beyan edilmiştir([15]).
İşletmelerin ticari faaliyetleri esnasında, vergi mükellefi olmayan nihai gerçek kişilerden taşınmaz alımı söz konusu olmaktadır. Bu alımlarını ise, TÜRKİYE CUMHURİYETİ TAPU SENEDİ ile yapılmaktadır. Ancak, tapu senetlerinin, ispat gücü yüksek resmi bir belge olmasına rağmen, Maliye Bakanlığı tarafından “GİDER PUSULASI”nın düzenlenmesi gerektiği yönündeki görüşünün gereksiz olduğunu savunanlar ağırlıktadır. Hakeza, yargının da yorumu mükelleflerle aynı yöndedir.
Sonuçta, KDV ve Stopaj gibi vergisel yönünden herhangi bir hesaplama söz konusu olmamasına rağmen “Vergiden muaf esnaf için düzenlenen gider pusulası, bu kişiler tarafından verilmiş fatura hükmündedir.” hükmü değiştirilmediği sürece “GİDER PUSULASI”nın düzenlenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Aksi halde, VUK’un 353 maddesi gereği Cezai Müeyyide ile karşılaşır ve bu cezayı kabul etmeyip itiraz yoluna gitmek suretiyle de uzun süreli yargı süreci ile uğraşmak zorunda kalınabilir. Mali İdaresinin de, yargı, vergi mükellefleri ve bu konudaki uzmanlarının düşünceleri doğrultusunda yorum ve düzenlemelere gideceği zamana kadar “GİDER PUSULASI” düzenleme ihmal edilmemelidir([16]).
E- SİGORTA POLİÇE HİZMET ALIMI
Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü tarafından verilen 21.02.2013 tarih ve 11395140-220.99[2012/VUK-1-.....]-256 sayılı Banka kredisi karşılığı külçe altın alımında geri ödemenin altınla yapılması, banka aracılığıyla altın alım satımı, müşterilerin banka hesabına altın göndermesi ile sigorta hizmeti alımı ve Ba-Bs ile bildirimi hakkında mukteza verilmiştir. Buna göre;
Mukteza da Sigorta Poliçeleri ile ilgili olarak;
“….…..Yukarıda yer alan açıklamalara göre, sigorta şirketlerinden acenteler aracılığıyla almış olduğunuz sigorta hizmetlerinde (kasko, trafik sigortası vb) mevcut poliçe tutarlarının tebliğ ile belirlenen hadleri aşması halinde söz konusu sigorta şirketine ait unvan ve vergi kimlik numarası yazılarak poliçede yer alan net prim bedelinin Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formuna (Form Ba ) dahil edilmesi gerekmektedir.” açıklamasına yer verilmiştir([17]).
V- SONUÇ
21.07.2005 yılında yayımlanan 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim" ile "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim" formları uygulamaya sokulmuştur. İlk olarak ortaya çıktığında “Vergi Güvenlik Müessesi” olarak Bakanlık tarafından vergi mükelleflerini çapraz denetime tabi tutmak ve bu yolla mükelleflerin işlemlerinin otokontrol mekanizması ile kayıt dışına alınmasında çok önemli bir görev ihtiva etmiştir. Ancak, “Ba/BS” formları, Maliye Bakanlığına bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın önemli araçlarından biri iken teknolojik gelişmelerden sonra önemi ortadan kalkan ve görevini tamamlamış bir bildirim beyannamesi haline gelmiştir.
“Ba/BS” formları beyan etme zorunluluğu, 30.000 TL tutarından 8.000,00 TL ve daha sonra ise 5.000,00 TL’ye indirmek suretiyle “Ba/BS” formları veren mükellef sayısını genişletmeyi amaçlayan düzenlemelere rağmen, son yapılan değişikliklerle mükellef sayısında ciddi bir düşüş yaşanması,
381 Seri No.lu VUK Tebliği gereğince, Bildirim verme yükümlülüğünde olan, ancak, tüm alış ve satışları belirtilen hadlerin altında kalan mükellefler, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorunda iken, bu bildirimlerinde limit altında olan tüm alışları için “Ba” formunun, limit altında olan tüm satışları için de “Bs” formunun Tablo III bölümünde yer alan "Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı" alanları doldurulması gerektiği,
Daha sonra, 396 Seri No.lu VUK Tebliği gereğince, Belirlenen hadlerin altında kalan alış ve satış bedellerinin bildirildiği, “Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı” (Tablo III) bölümü Ba-Bs bildirim formlarından çıkartılmış olması,
25.01.2021 tarihinde 31375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No:396)'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 523) ile 01.07.2021 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, e-Belge (e-Fatura ve e-Arşiv Fatura) olarak düzenlenen belgelerin, Form BA ve Form BS bildirimlerine dâhil edilmeyeceğinin belirtilmesi, “3.2.4. Bildirim verme yükümlülüğü bulunan ancak, tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan veya elektronik belge olarak düzenlenen belgelerden oluşan mükelleflerin, Form Ba ve/veya Form Bs bildirimlerini “Ba/Bs bildiriminde beyan edilecek bilgim bulunmamaktadır.” şeklinde boş olarak beyanname verilmeye devam edilmesi,
“Ba”-“Bs” bildirim formlarının aylık dönemler halinde elektronik ortamda boş olarak gönderilme zorunluluğunun, 03.12.2022 tarihli ve 32032 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 396)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 543) ile zorunluluk kaldırılması şeklinde, ilk ortaya çıktığı tarihten itibaren bir çok değişikliğe uğramış olmasına rağmen, sadece
. Tutarı 5.000 TL’yi geçen ÖKC fişi ödemelerinde,
. Tutarı 5.000 TL’yi geçen brüt kira ödemelerinde,
. Tutarı 5.000 TL’yi geçen kâğıt fatura düzenlenmesinde,
. Tutarı 5.000 TL’yi geçen sigorta poliçeleri düzenlenmesinde,
. Tutarı 5.000 TL’yi geçen kağıt ortamında gider pusulası düzenlenmesi durumu için beyanname verilmeye devam edilmesinin doğru bir uygulama olmadığını ve bu uygulamanın aslında KADÜK (Değerini, önemini yitirmiş, geçerliliği ve hükmü kalmamış, eskimiş) haline gelmesi nedeniyle Bakanlık tarafından bu sene sonu itibariyle kaldırılmasının hem bakanlık hem de meslek mensupların açısından yerinde bir karar olacağını düşünmekteyiz.
Ramazan AKTAR*
E-Yaklaşım / Şubat 2024 / Sayı: 374
* Vergi Müfettişi
[1] Cahit ŞANVER, Ateş OKTAR, Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Vergi Güvenlik Önlemleri ve Mükelleflerin Ba-Bs Bildirimlerine Bakışı Araştırması, Çevrimiçi: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1025357 Erişim Tarihi:22.09.2023.
[2] Çevrimiçi: https://sozluk.gov.tr/ Erişim Tarihi:10.10.2023.
[3] Digital Vergi Dairesi uygulaması başlıyor Çevrimiçi: https://www.dunya.com/ekonomi/dijital-vergi-dairesi-uygulamasi-basliyor-haberi-707172 Erişim Tarihi:09.10.2023.
[4]256 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Çevrimiçi: https://www.gib.gov.tr/node/88811/pdf Erişim Tarihi:20.09.2023.
[5] 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Çevrimiçi: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/07/20050721-11.htm Erişim Tarihi:20.09.2023.
[6] 362 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Çevrimiçi: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/08/20060817-8.htm Erişim Tarihi:11.10.2023
[7] 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Çevrimiçi: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2008/02/20080206-14.htm Erişim Tarihi:20.09.2023.
[8] 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Çevrimiçi: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/02/20100204-11.htm Erişim Tarihi: 02.10.2023.
[9] 523 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Çevrimiçi: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/01/20210125-11.htm Erişim Tarihi: 21.09.2023.
[10] 543 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Çevrimiçi: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/12/20221203-3.htm Erişim Tarihi:21.09.2023.
[11] Kira Giderlerinin “Ba” Bildirimine Gerek Var Mı? Çevrimiçi: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/metineren/005/ Erişim Tarihi:21.09.2023.
[12] Araç Satış Sözleşmesi İle Alınan Araçlar İçin Gider Pusulası Düzenlenip Düzenlenmemesi İle 'BA' Formunda Bildirime Konu Edilmeli Mi? Çevrimiçi: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/metineren/006/ Erişim Tarihi: 21.09.2023.
[13] Üç veya Beş Adet Ödeme Kaydedici Cihaz Fişi İle Yapılan Akaryakıt Alımlarının “BA” Formunda Bildirim Yükümlülüğünün Gereksizliği
Çevrimiçi: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/metineren/004/ Erişim Tarihi:
[14] Otomasyon Cihazından Alınan Pompa Fişinin Tevsik Edici Belge Olarak Kullanılıp Kullanılamayacağı
Çevrimiçi: https://www.ozdogrular.com.tr/v1/tr/vergi-usul-kanunu-%C3%B6zelgeleri/247-2023/37652-otomasyon-cihaz%C4%B1ndan-al%C4%B1nan-pompa-fi%C5%9Finin-tevsik-edici-belge-olarak-kullan%C4%B1l%C4%B1p-kullan%C4%B1lamayaca%C4%9F%C4%B1 Erişim Tarihi:19.09.2023.
[15] Araç Satış Sözleşmesi İle Alınan Araçlar İçin Gider Pusulası Düzenlenip Düzenlenmemesi İle 'BA' Formunda Bildirime Konu Edilmeli Mi? Çevrimiçi: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/metineren/006/ Erişim Tarihi: 28.09.2023.
[16] Vergi Mükellefi Olmayan Gerçek Kişiden Gayrimenkul Alımlarında 'BA' Bildirim İle Düzenlenmesi Gereken Belge Türü Çevrimiçi: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/metineren/008/ Erişim Tarihi:28.09.2023.
[17] Vedat NAİR. Sigorta Poliçe Tutarlarının Form Bs-Ba’ya Dahil Edilmesi, Çevrimiçi: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/vedatnair/046/ Erişim Tarihi:12.10.2023.
2023 Yılı Enflasyon Muhasebesi: Muhasebe Sistemi ve Kayıtlar
Enflasyon düzeltmesi ile ilgili olarak Tekdüzen Muhasebe Sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar/düzenlemeler 12 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde yer almaktadır.
Enflasyon düzeltmesine dair, 2023 yılı sonunda kullanılacak iki farklı hesap bulunmakta olup bunlar;
- Enflasyon Fark Hesapları
- Enflasyon Düzeltme Hesabı
2023 yılı için yapılacak enflasyon düzeltme işlemi sonrası enflasyon düzeltmeleri, ilgili kıymetlere ait fark hesaplarına ve enflasyon düzeltme hesabına kaydedilecektir.
Bununla birlikte, Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım işi ile iştigal eden ve bu faaliyetleri nedeniyle tak düzen hesap planında bu hesapları kullanan firmalar için farklı fark hesapları ve düzeltme öngörülmüş olup, konu bu başlığın ilerleyen bölümlerinde açıklanacaktır.
Enflasyon Fark Hesapları Nasıl Kullanılacak?
Enflasyon fark hesapları, parasal olmayan kıymetlerin düzeltme işlemi sonrası değeri ile düzeltme öncesi değeri arasındaki farklarının kaydedildiği tali hesaplardır.
Parasal Olmayan Kıymetin |
Kayıt Yeri |
|||
Düzeltme Sonrası Değeri |
- |
Düzeltme Öncesi Değeri |
= |
Enflasyon Fark Hesabı |
Enflasyon fark hesapları, enflasyon düzeltme hesabı ile karşılıklı olarak çalışırlar.
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
… Enflasyon Fark Hesabı |
xxxx |
|
698 – Enflasyon Düzeltme HEsabı |
xxxx |
|
Örnek Enflasyon Fark Hesaplarının Kullanımı?
Enflasyon fark hesapları, parasal olmayan kıymetlerin düzeltme işlemi sonrası değeri ile düzeltme öncesi değeri arasındaki farklarının kaydedildiği tali hesap olduğu için, her bir 31.12.2023 tarihi itibariyle düzeltmeye muhatap olan parasal olmayan kıymetin alt kırılımında bu hesapların açılması gerekmektedir.
254 .000 .001 |
Taşıtlar Enflasyon Fark Hesabı |
255.000.001 |
Demirbaşlar Enflasyon Fark Hesabı |
257.001 |
Birikmiş Amortismanlar Enflasyon Fark Hesabı |
380.001.001 |
Gelecek Aylara Ait Gelirler Enflasyon Fark Hesabı |
540.001 |
Yasal Yedekler Enflasyon Fark Hesabı |
Ödenmiş Sermaye Tutarı İçin Kullanılacak Enflasyon Fark Hesapları?
Diğer parasal olmayan kıymetlerin aksine 500- Ödenmiş Sermaye hesabı için; ödenmiş sermaye tutarının düzeltilmesi sonucu ortaya çıkan olumlu/olumsuz farkların izlenmesinde kullanılmak üzere “502- Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları” ve “503- Sermaye Düzeltmesi Olumsuz Farkları (-)” hesapları ihdas edilmiştir.
502 |
Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları |
503 |
Sermaye Düzeltmesi Olumsuz Farkları (-) |
Enflasyon Düzeltme Hesabı Nasıl Kullanılacak?
Enflasyon düzeltme hesabı, parasal olmayan kıymetlerin düzeltilmesi sonucu oluşan farkların toplu olarak kaydedildiği hesabı ifade eder.
- 698- Enflasyon Düzeltme Hesabı
Enflasyon düzeltme hesabı enflasyon fark hesapları ile karşılıklı olarak çalışırlar. Parasal olmayan varlıkların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan farklar bu hesabın alacağına, parasal olmayan kaynakların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan farklar ise borcuna kaydedilir.
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
… (Parasal Olman VARLIKLAR) Enflasyon Fark Hesabı |
xxxx |
|
503 - Sermaye Düzeltmesi Olumsuz Farkları (-) |
xxxx |
|
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
502 - Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları |
xxxx |
|
… (Parasal Olman KAYNAKLAR) Enflasyon Fark Hesabı |
xxxx |
|
Sıfırlanacak Özsermaye Kalemleri Nasıl İşleme Tabi Tutulacak?
Daha önce enflasyon düzeltmesi aşamasında sıfırlanacak, bir başka ifade ile düzeltilmiş bilançoda gösterilmeyecek özsermaye kalemlerinden bahsetmiştik. Bu kalemler aşağıdaki gibidir:
Sıfırlanacak/Bilançoda Gösterilmeyecek Özkaynak Kalemleri |
Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları (Mük 298/Ç Yeniden Değ.) |
Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları (Geçici 31-32 Yeniden Değ.) |
Geçmiş Yıl Karları (Düzeltme öncesi dönemlerden kaynaklanan Örn: 2022) |
2023 Yılı Dönem Net Karı |
Geçmiş Yıl Zararları (-)(Düzeltme öncesi dönemlerden kaynaklanan Örn: 2022) |
2023 Yılı Dönem Net Zararı (-) |
Yukarıda yer verilen bu kalemler, 698- Enflasyon Düzeltme Hesabına aktarılarak kapatılacaktır. Bu aktarma işlemi hiçbir enflasyon düzelmesi yapılmadan da yapılabilecektir. Daha sonra düzeltme işlemine istinaden muhasebe kayıtları yapılabilir. Şöyle ki;
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları (Mük 298/Ç Yeniden Değ.) |
xxxx |
|
Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları (Geçici 31-32 Yeniden Değ.) |
xxxx |
|
Geçmiş Yıl Karları (Düzeltme öncesi dönemlerden kay.) |
xxxx |
|
2023 Yılı Dönem Net Karı |
xxxx |
|
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
Geçmiş Yıl Zararları (-)(Düzeltme öncesi dönemlerden kay.) |
xxxx |
|
2023 Yılı Dönem Net Zararı (-) |
xxxx |
|
Enflasyon Düzeltme Hesabının Bakiyesi Hangi Hesaba Aktarılacak?
Parasal olmayan varlık ve kaynakların düzeltmesi sonrası yapılan muhasebe kayıtları ile 698 - Enflasyon Düzeltme Hesabının görünümü aşağıdaki gibi olacaktır.
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
|
Parasal Olmayan KAYNAK Kalemlerinde Enflasyon Düzeltmesi Sonucu Ortaya Çıkan Artışlar |
Parasal Olmayan VARLIK Kalemlerinde Enflasyon Düzeltmesi Sonucu Ortaya Çıkan Artışlar |
Daha önce 2023 yılı için yapılacak enflasyon düzeltmesi sonrası oluşan farkların vergilendirilmeyeceği, bu farkların gelir gider hesaplarına aktarılmayacağı, oluşan farkların Geçmiş Yıl Karı yahut Zararı hesabının altında ayrı hesapta izleneceğini belirtmiştik. Yukarıda yer verilen 698 - Enflasyon Düzeltme Hesabının borç bakiye vermesi halinde, bu bakiye 580 – Geçmiş Yıl Zararlarına, alacak bakiyesi vermesi halinde ise 570 – Geçmiş Yıl Karı hesabına aktarılarak kapatılacaktır.
- 698 - Enflasyon Düzeltme Hesabının Borç Bakiye Vermesi:
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
580.09 – Geçmiş Yıl Zararı Hesabı (2023 Enf.Düz. Kaynaklanan) |
xxxx |
|
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
- 698 - Enflasyon Düzeltme Hesabının Alacak Bakiye Vermesi:
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
570.09 – Geçmiş Yıl Karı Hesabı (2023 Enf.Düz. Kaynaklanan) |
xxxx |
|
Dolayısıyla yukarıdaki kayıtlar ile beraber, yapılan enflasyon düzeltmesi işleminin vergisel etkisi olmayacaktır.
2023 Yılı Düzeltmesi Sonrası Ortaya Çıkan Geçmiş Yıl Karı/Zararı Hesaplarının Durumu Ne Olacak?
2023 yılına dair yapılacak enflasyon düzeltmesi sonrası ortaya çıkan;
- Geçmiş yıl kârı vergiye tâbi tutulmaz,
- Geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmez.
Yani 2023 yılı için yapılan düzeltme için istisnai olarak ileride yapılacak düzeltmelerden farklı olarak, matrahı etkileyen bir durum ortaya çıkmayacaktır.
2023 Yılı Düzeltmesi Sonrası Ortaya Çıkan Ve Yeni Bilançoda Görünecek Olan PASİF Kalemlere Ait Enflasyon Fark Hesaplarının Durumu Ne Olacak?
2023 yılına dair yapılacak enflasyon düzeltmesi sonrası ortaya çıkan enflasyon fark hesaplarından PASİF Kalemlere ait olanların;
- Herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi,
- İşletmeden çekilmesi,
Hallerinde bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin (yani herhangi bir gider yahut maliyetle veya geçmiş yıl zararı ile mahsup edilmeksizin) bu dönemde vergiye tâbi tutulur.
2023 Yılı Düzeltmesi Sonrası Ortaya Çıkan Ve Yeni Bilançoda Görünecek Olan ÖZKAYNAK Kalemlerine Ait Enflasyon Fark Hesaplarının Durumu Ne Olacak?
Aynı şekilde ÖZKAYNAK Kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının;
- Herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi,
- İşletmeden çekilmesi,
Hallerinde de işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin (yani herhangi bir gider yahut maliyetle veya geçmiş yıl zararı ile mahsup edilmeksizin) bu dönemde vergiye tâbi tutulur.
Ancak; öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarının;
- Düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi veya
- Kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilmesi,
Hallerinde bu işlemler vergiye tabi tutulmayacağı gibi yine bu işlemler kâr dağıtımı da sayılmayacaktır.
BYZ Firmasının enflasyon düzeltmesi sonrası, parasal olmayan kıymetlere ilişkin farklar aşağıdaki gibidir:
VARLIKLAR |
DÜZELTME FARKLARI |
110 Hisse Senetleri |
5.000,00 |
150 İlk Madde Ve Malzeme |
250.000,00 |
151 Yarı Mamuller - Üretim |
400.000,00 |
152 Mamüller |
1.000.000,00 |
153 Ticari Mallar |
800.000,00 |
250. Arazi Ve Arsalar |
2.000.000,00 |
252. Binalar |
750.000,00 |
253. Tesis, Makine Ve Cihazlar |
500.000,00 |
254. Taşıtlar |
400.000,00 |
255. Demirbaşlar |
200.000,00 |
264. Özel Maliyetler |
150.000,00 |
TOPLAM |
6.455.000,00 |
KAYNAKLAR |
DÜZELTME FARKLARI |
BORÇLAR |
|
340. Alınan Sipariş Avansları |
200.000,00 |
380. Gelecek Aylara Ait Gelirler |
50.000,00 |
TOPLAM |
250.000,00 |
ÖZ SERMAYE |
|
Sermaye |
500.000,00 |
Yasal Yedekler |
200.000,00 |
Statü Yedekleri |
100.000,00 |
Olağanüstü Yedekler |
50.000,00 |
TOPLAM |
850.000,00 |
Hesaplanan enflasyon düzeltme farkları için yapılacak muhasebe kaydı aşağıdaki gibidir:
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
110.00 Hisse Senetleri Enflasyon Fark Hesabı |
5.000,00 |
|
150.00 İlk Madde Ve Malzeme Enflasyon Fark Hesabı |
250.000,00 |
|
151.00 Yarı Mamuller – Üretim Enflasyon Fark Hesabı |
400.000,00 |
|
152.00 Mamüller Enflasyon Fark Hesabı |
1.000.000,00 |
|
153.00 Ticari Mallar Enflasyon Fark Hesabı |
800.000,00 |
|
250.00 Arazi Ve Arsalar Enflasyon Fark Hesabı |
2.000.000,00 |
|
252.00 Binalar Enflasyon Fark Hesabı |
750.000,00 |
|
253.00 Tesis, Makine Ve Cihazlar Enflasyon Fark Hesabı |
500.000,00 |
|
254.00 Taşıtlar Enflasyon Fark Hesabı |
400.000,00 |
|
255.00 Demirbaşlar Enflasyon Fark Hesabı |
200.000,00 |
|
264.00 Özel Maliyetler Enflasyon Fark Hesabı |
150.000,00 |
|
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
6.455.000,00 |
|
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
1.150.000,00 |
|
340.00 Alınan Sipariş Avansları Enflasyon Fark Hesabı |
200.000,00 |
|
380.00 Gelecek Aylara Ait Gelirler Enflasyon Fark Hesabı |
50.000,00 |
|
502 - Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları |
500.000,00 |
|
540.00 Yasal Yedekler Enflasyon Fark Hesabı |
200.000,00 |
|
541.00 Statü Yedekleri Enflasyon Fark Hesabı |
100.000,00 |
|
542.00 Olağanüstü Yedekler Enflasyon Fark Hesabı |
50.000,00 |
|
Parasal olmayan varlık ve kaynakların düzeltmesi sonrası yapılan muhasebe kayıtları ile 698 - Enflasyon Düzeltme Hesabının görünümü aşağıdaki gibidir:
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
|
1.150.000,00 |
6.455.000,00 |
Yukarıda yer verilen muavin görüntüsünde firmanın enflasyon düzeltmesi sonrası 698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı (6.455.000,00 - 1.150.000,00=) 5.305.000,00 alacak kalanı vermektedir.
Yukarıda yer verilen 698 - Enflasyon Düzeltme Hesabının 5.305.000,00 alacak bakiyesi vermesi nedeniyle, bu bakiye 570 – Geçmiş Yıl Karı hesabına aktarılarak kapatılacaktır.
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
698 – Enflasyon Düzeltme Hesabı |
5.305.000,00 |
|
570.09 – Geçmiş Yıl Karı Hesabı (2023 Enf.Düz. Kaynaklanan) |
5.305.000,00 |
|
Firmanın 31.12.2023 dönemi bilançosunu enflasyon düzeltmesine tabi tutması sonucu ortaya çıkan 5.305.000,00-TL’nin, vergisel etkisi olmayacak ve ilerleyen yıllarda bu tutar da enflasyon düzeltmesine tabi tutulacaktır.
Yıllara Sâri İnşaat Ve Onarma İşlerine İlişkin Özellikli Husus Nedir?
Daha önce de belirtildiği üzere, 170 - YYİO İşleri Maliyetleri ve 350 – YYİO İşleri Hakedişleri parasal olmayan kıymet olup bu hesaplar da 2023 dönem sonu itibariyle enflasyon düzeltmesine tabi tutulacaktır.
Düzeltme esnasında, 2023 hesap dönemi sonu itibari ile hakediş raporlarından istihkak bedellerinin alındığı tarihlerin tespit edilmesi ve bunlara ilişkin düzeltmenin bu tarihler esas alınarak yapılmasını gerektirmektedir.
Yıllara Sâri İnşaat Ve Onarma İşlerine İlişkin Muhasebe Kayıtları Hangi Hesaba Yapılacaktır?
Yıllara sâri inşaat ve onarma işlerine ait maliyet ve hakedişlerine ilişkin düzeltmeler, “698 - Enflasyon Düzeltme Hesabı” yerine “697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı”na kaydedilecektir.
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
170.00 YYİOİ Maliyeti Enflasyon Fark Hesabı |
xxxx |
|
697 – Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
697 – Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
350.00 YYİOİ Hakedişleri Enflasyon Fark Hesabı |
xxxx |
|
YYİO İşleri İle İlgili Olan Diğer Hesapların Durumu Ne Olacak?
Parasal olmayan verilen depozito ve teminatlar, verilen sipariş avansları, taşeronlara verilen avanslar ve alınan sipariş avansları gibi yıllara sâri inşaat işi ile ilgili değerler de belirtilen düzeltmeye esas tarihler baz alınmak suretiyle düzeltmeye tabi tutulacak; söz konusu hesapların, yıllara sâri inşaat ve onarma işi ile ilgili olan kısımlarının 2023 hesap dönemi sonu itibariyle hesaplanan enflasyon düzeltme farkları da “697- Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı” ile ilişkilendirilecektir.
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
340.00 – Alınan Sipariş Avansları Enflasyon Fark Hesapları |
xxxx |
|
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
159.000 |
xxxx |
|
697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
YYİO İşleri İle İlgili Olan İlk Madde Malzeme/Yarı Mamul/Mamul/Diğer Stokların Durumu Ne Olacak?
Yıllara sâri inşaat ve onarma maliyetleri ile ilgili olmayan ilk madde malzeme/yarı mamul/mamul/diğer stokların düzeltilmesi sonucu oluşan farkların, “697- Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı” ile ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. Bu kıymetlere ait düzeltme işlemleri daha önce de anlatıldığı üzere 698 – Enflasyon Düzeltme Hesabına atılması gerekmektedir.
Ancak söz konusu kıymetlerin inşaat maliyetlerine aktarılması halinde, bu tarih itibariyle düzeltme sonucu oluşan farkların, “697- Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı” ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir.
Yani 150, 151, 152,157 no.lu hesaplarda bulunan ancak YYİO işleriyle alakalı olanlar, ayrıştırılarak 698 hesap yerine “697- Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı”na atılması gerekmektedir.
697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı Alacak Yahut Borç Kalanı Verirse Ne Yapılacak?
Parasal olmayan 170 ve 350 hesaplarının düzeltmesi sonrası yapılan muhasebe kayıtları ile 697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabının görünümü aşağıdaki gibi olacaktır:
697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı |
|
350 No.lu Hesaba İlişkin Düzeltme Farkları |
170 No.lu Hesaba İlişkin Düzeltme Farkları |
Yukarıda yer verilen 697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabının;
- BORÇ bakiye vermesi halinde, bu bakiye 178 – YYİ Enflasyon Düzeltmesi Hesabına,
- ALACAK bakiyesi vermesi halinde ise 358 – YYİ Enflasyon Düzeltme Hesabına,
aktarılarak kapatılacaktır.
- 697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabının Borç Bakiye Vermesi:
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
178 – YYİ Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabının |
xxxx |
|
- 697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabının Alacak Bakiye Vermesi:
Yevmiye Tarihi: 31.12.2023 |
Borç |
Alacak |
697 - Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabının |
xxxx |
|
358 – YYİ Enflasyon Düzeltme Hesabı |
xxxx |
|
YYİO İşlerine İlişkin 2023 Düzeltme Farkları Vergilendirilecek Mi?
Hayır. Yıllara sâri inşaat ve onarma işlerine ait maliyet ve istihkak tutarları ile ilgili olarak 2023 hesap dönemi sonu itibariyle düzeltme sonucu oluşan düzeltme farkları işin bitiminde (2023 hesap dönemi sonundan önce başlayan işlerde) mali kar/zarar tutarının tespitinde dikkate alınmayacaktır.
YYİO İşlerine İlişkin Reel Olmayan Finansman Maliyeti (ROFM) Ayrıştırması Yapılacak Mı?
Hayır. Yıllara sâri inşaat ve onarma maliyetlerinin düzeltilmesi sırasında söz konusu kıymetler, reel olmayan finansman maliyeti ihtiva edebilen iktisadi kıymetler arasında yer almadıkları için, bünyelerinde reel olmayan finansman maliyeti ihtiva etseler bile ayrıştırma yapılmaksızın düzeltme işlemine tabi tutulacaklardır.
Yabancı Para Cinsinden YYİO İşlerine İlişkin Düzeltme Yapılacak Mı?
Hayır. Yabancı paralar ile yabancı para cinsinden ifade edilen kıymetler parasal kıymet olarak kabul edildiğinden; yıllara sâri inşaat ve onarma işlerinde mükellefler yabancı para üzerinden yapmış oldukları işlemlerini 213 sayılı Kanunun mevcut hükümleri doğrultusunda değerlemeye devam edecekler, bunlar için ayrıca düzeltme yapmayacaklardır.
Not: VUK Geçici 33. Madde ve yayımlanan tebliğ taslağı sonrası, aşağıda yer verilen bilgilendirme yazısının kapsamı, yine tebliğ taslağına (24/11/2023 tarihli) dayanarak ve 31.12.2023 tarihinde yapılması planlanan “Enflasyon Düzeltmesine” ilişkin olarak hazırlanmıştır. Hazırlanan bu yazı içeriği, taslağın resmi gazetede yayımlanmasını müteakip güncellenecektir
12.12.2023
Muhammed Kutub Bağırgan
Vergi Direktörü
EMA YMM A.Ş.
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/muhammedkutubbagirgan/046/
Sigorta Şirketinin Aktifinde Kayıtlı Gayrimenkulün Hasılat Paylaşımı Sözleşmesiyle Elden Çıkarılmasında İstisna Uygulaması
Danıştay 7. Daire |
Tarih : 27.09.2022 |
Esas No : 2019/5396 Karar No : 2022/3465 |
6802 s. GVK Md. 29 KVK Md. 5 |
SİGORTA ŞİRKETİNİN AKTİFİNDE KAYITLI GAYRİMENKULÜN HASILAT PAYLAŞIMI SÖZLEŞMESİYLE ELDEN ÇIKARILMASINDA İSTİSNA UYGULAMASI |
6802 sayılı Gider Vergilerini Kanunu'nun 29. maddesinin (v) bendinin atıfta bulunduğu 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/1-(e) maddesi uyarınca, faaliyet konusu taşınmaz ticareti dışında kalan kurumların 2 yıldan uzun süredir aktiflerinde bulunan taşınmazların satışından (doğrudan arsa satışı veya hasılat paylaşımına dayalı inşaat sözleşmesi kapsamında satış olup olmadığı fark etmeksizin) doğan kazancın tamamının BSMV'den istisna olduğu hk.
İstemin Konusu: İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. Vergi Dava Dairesinin 27.06.2019 tarih ve E:2019/1342, K:2019/2827 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Hayat sigortası ve bireysel emeklilik alanında faaliyet gösteren davacı şirket tarafından 2017 yılının Ağustos dönemine ilişkin ihtirazi kayıtla beyan edilerek ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin, adına iki yıldan uzun süredir kayıtlı bulunan gayrimenkulün hasılat paylaşımına dayalı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında yapılan satışından doğan kazanç üzerinden hesaplanan kısmının, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 29. maddesinin (v) bendi uyarınca vergiden müstesna olduğu ileri sürülerek iptali ile fazladan ödenen 168.967,08 TL'nin iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İstanbul 1. Vergi Mahkemesinin 04.10.2018 tarih ve E:2017/2426, K:2018/2900 sayılı kararıyla; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 29. maddesinin (v) bendi, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun geçici 1. maddesi ile aynı Kanun'un 5. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi birlikte değerlendirildiğinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna olduğu, ancak taşınmaz ticareti ile uğraşanların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında bulunduğu sonucuna ulaşıldığı, uyuşmazlığın çözümünün, davacının müştereken mülkiyetinde bulunan taşınmazın hasılat paylaşımına dayalı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında satılarak elde edilen kazancın 6802 sayılı Kanun'un 29. maddesinin (v) bendi uyarınca banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna olup olmadığının tespitine bağlı olduğu, bu hususun tespiti için de öncelikle 5520 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde öngörülen şartların varlığının somut olayda irdelenmesinin gerektiği, bu bakımdan, davacı şirketin esas sözleşmesi incelendiğinde, faaliyet konusunun hayat sigortası, kaza sigortası, hastalık sigortası ve bireysel emeklilik faaliyetleri ile bu konulara ilişkin aracılık hizmetleri olduğu, taşınmaz satışının davacının faaliyet konusu dışında bulunduğu, taşınmaz ticareti ile uğraşmadığı, davalı idarece aksi yönde bir bilgi ve belgenin dosyaya ibraz edilmediği hususları dikkate alındığında, gayrimenkul satışından elde edilen kazancın 6802 sayılı Kanun'un 29. maddesinin (v) bendinde öngörülen istisna kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, söz konusu satıştan elde edilen kazanca isabet eden 168.967,08 TL tutarındaki banka ve sigorta muameleleri vergisinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, fazladan ödenen 168.967,08 TL'nin davacıya iadesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: Davacı şirketin unvanında ve faaliyet konusunda taşınmaz ticareti ile uğraştığına dair ibare bulunmasa da kâr elde etmek amacıyla hasılat paylaşımına dayalı sözleşme imzaladığı, arsa üzerinde yaptırılan taşınmazın satışından elde edilen hasılatın arsa sahibi olan davacı ile müteahhit arasında paylaşılmasının davacının taşınmaz ticareti yaptığını gösterdiği, arsa karşılığında kendisine yönetim binası gibi faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik taşınmaz inşa ettirmediği, arsanın doğrudan satılmasından elde edilen kazancın istisna kapsamında bulunduğu, arsa üzerine yapılan taşınmazların satışından elde edilen kazancın istisna dışında olduğu ileri sürülmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: İstisnadan yararlanmanın öncelikli şartının taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması olduğu, arsa satışındaki kazancın faaliyetlerinden bağımsız arızi bir kazanç olduğu, hasılat paylaşımlı arsa satışının normal bir arsa satışından farkının bulunmadığı, söz konusu modelde yalnızca satış bedelinin tespitinin farklılaştığı, arsa satışının ticari bir organizasyon niteliğinin olmadığı, istisna hükümlerinde öngörülen şartların kendileri nezdinde gerçekleştiği savunulmaktadır.
Karar: Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. Vergi Dava Dairesinin 27.06.2019 tarih ve E:2019/1342, K:2019/2827 sayılı kararının onanmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Yüzde 1 KDV Oranına Tabi Olan Alımların Yüzde 18 Oranında Faturalarla Belgelendirilerek Alınan KDV İadesi
Danıştay 3. Daire |
Tarih : 09.03.2023 |
Esas No : 2020/1540 Karar No : 2023/756 |
KDVK Md. 32 |
YÜZDE 1 KDV ORANINA TABİ OLAN ALIMLARIN YÜZDE 18 ORANINDA FATURALARLA BELGELENDİRİLEREK ALINAN KDV İADESİ |
Davacının ihracat teslimlerine ilişkin alışlarını %18 oranında katma değer vergisi hesaplanan faturalarla belgelendirmesine karşın söz konusu alışların %1 oranında katma değer vergisine tabi olduğu dikkate alındığında, gerçekte yüklenilmesi gereken katma değer vergisinin istisna kapsamında iade edilemeyeceği hususunun ortaya konulması amacıyla davacıya fatura düzenleyen mükellef nezdinde bir araştırma yapılmasına gerek bulunmadığı hk.
İstemin Konusu: İstanbul 12. Vergi Mahkemesinin 04.07.2019 tarih ve E:2018/1448, K:2019/1428 sayılı kararının aleyhe olan hüküm fıkrasına davalı idare tarafından yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 20.12.2019 tarih ve E:2019/3360, K:2019/4103 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı şirketin, %1 oranında vergiye tabi olan alımlarını %18 oranında faturalarla belgelendirmek suretiyle ihracat istisnası kapsamında haksız olarak katma değer vergisi iadesi aldığından bahisle %1 oranına isabet eden tutarı aşan verginin geri alınması amacıyla 2017 yılının Temmuz dönemi için adına re'sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması ve iade taleplerine karşılık verilen teminat mektuplarının iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Davacı şirketin ihracata konu alımlarının %1 oranında katma değer vergisine tabi olmasına karşın alış faturalarında %18 oranında vergi hesaplandığı görülmekle birlikte davacının vergi oranları arasındaki fark tutarı kadar haksız iade aldığı iddia ediliyor ise uyuşmazlık konusu faturaların sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge niteliğinde olduğu hususunun söz konusu faturaları düzenleyen mükellef nezdinde yapılacak vergi incelemesiyle ortaya konulması gerektiğinden, davacının yüklenmiş olduğu katma değer vergisi tutarına yönelik yeterli tespit ve araştırma olmaksızın yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı, Mahkemelerince verilen ara kararı gereğince davalı idarece teminat mektuplarının iadesi amacıyla yürütülen vergi incelemesinin devam ettiği bildirildiğinden ve davalı idareye herhangi bir başvuru yapılmadan söz konusu teminat mektuplarının iadesi amacıyla doğrudan açılan bu davada idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülebilir işlem bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu cezalı vergi kaldırılmış, teminat mektuplarının iadesi istemi yönünden ise dava incelenmeksizin reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının aleyhe olan hüküm fıkrasının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: Davanın 30 günlük yasal dava açma süresi geçirildikten sonra açılması nedeniyle süre yönünden reddi gerektiği, ihracata konu alımların 03.02.2017 tarihinden itibaren %1 oranında katma değer vergisine tabi olmasına karşın alış faturasında %18 oranında vergi hesaplanmak suretiyle yüklenim tutarının vergi oranları arasındaki fark kadar fazla gösterildiği, haksız olarak alınan katma değer vergisinin geri alınması amacıyla yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: Savunma verilmemiştir.
Karar: Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin 2017 yılının Temmuz döneminde gerçekleştirdiği ihracata konu yat alımlarının 31.05.2017 ve 19.06.2017 tarihlerinde yapıldığı ve alış faturalarında %18 oranında katma değer vergisi hesaplandığı, ihracatın gerçekleştiği dönem için yüklendiği ve indirim yoluyla gideremediği katma değer vergisini teminat mektubu karşılığında 19.09.2017 tarihinde nakden iade aldığı, davalı idare tarafından %1 oranında vergiye tabi olan alımların %18 oranında faturalarla belgelendirmek suretiyle ihracat istisnası kapsamında haksız olarak katma değer vergisi iadesi aldığından bahisle %1 oranına isabet eden tutarı aşan verginin geri alınması amacıyla dava konusu tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 11. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin katma değer vergisinden istisna olduğu, 29. maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, Kanunda aksine hüküm yoksa faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, 30. maddesinde, vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili vergilerin vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği, 32. maddesinin 1. fıkrasında, Kanun'un 11, 13, 14 ve 15. maddeleri uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinden indirilebileceği, vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen katma değer vergisinin, Bakanlıkça tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı, 34. maddesinde ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin indirilebilmesi için verginin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesinin şart olduğu hüküm altına alınmıştır.
31.01.2017 tarih ve 2017/9759 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 03.02.2017 tarihinden geçerli olmak üzere yat teslimlerinin %1 oranında katma değer vergisine tabi olduğu karara bağlanmıştır.
Katma değer vergisi sisteminde, iadenin yapılması için mükellefler tarafından talep edilmesi tek başına yeterli olmayıp iade taleplerinin yerine getirilebilmesi, düzenlenen ve kullanılan belgelerin gerçeği yansıtmalarına bağlıdır. Diğer bir deyişle mükelleflere nakden veya mahsuben iade yönünden yasayla tanınan hakkın biçimsel koşulların varlığının yanı sıra iadeye konu katma değer vergisi işlemlerine yönelik olarak herhangi bir olumsuz saptamanın bulunmaması gerekir.
Öte yandan, mükelleflere vergi iadesi gerçekleştirildikten sonra, vergi idaresince, iadenin haksız olduğunun ortaya konulması halinde söz konusu verginin geri alınması amacıyla tarhiyat yapılabileceği hususu tartışmasızdır.
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelere göre davacının uyuşmazlık konusu ihracat teslimlerine ilişkin alışlarını %18 oranında katma değer vergisi hesaplanan faturalarla belgelendirmesine karşın ilgili tarihte söz konusu alışların %1 oranında katma değer vergisine tabi olduğu açık olup ihracat teslimi konusu yat alımları için gerçekte yüklenilmesi gereken katma değer vergisinin istisna kapsamında iade edilemeyeceği hususun ortaya konulması amacıyla davacıya fatura düzenleyen mükellef nezdinde vergi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığından dava konusu bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin yazılı gerekçeyle kaldırılmasına ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinat başvurusunun reddine dair Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasına, oyçokluğuyla karar verildi.(*)
(*) KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar bozulması istenen Vergi Dava Dairesi kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında istemin kabulünü gerektirecek durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve kararın onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
Düzeltme Öncesi Bilançolarda Görülen Dönem Net Kârı Ve Geçmiş Yıllar Kârlarının, Enflasyon Düzeltmesinde Göreceği İşlem Ve Akıbetleri
I- GENEL AÇIKLAMALAR
Bilindiği üzere, enflasyon muhasebesi, Vergi Mevzuatımıza ilk olarak 5024 sayılı Kanunla girmiş ve 31.12.2003 tarihli bilançoların düzeltmesiyle başlamış ve 2004 yılında uygulama alanı bulmuştur. Ancak, VUK Mükerrer 298. maddesinde yer alan enflasyon düzeltmesi için öngörülen şartların birlikte gerçekleşmesi halinde uygulanacağı hüküm altına alınan enflasyon düzeltmesi, 2021 yılına kadar Kanunda öngörülen şartların gerçekleşmemesi nedeniyle uygulanmamıştır.
Öte yandan, VUK’na 7352 sayılı Kanunla eklenen Geçici 33. maddesiyle, VUK Mükerrer 298. maddesinde öngörülen şartların gerçekleşmesiyle 2021 yılında uygulanması gereken enflasyon düzeltmesi, 2024 yılına ertelenmiştir. Buna göre, 31.12.2023 Bilançosu başlangıç düzeltmesine esas olmak üzere, enflasyon düzeltmesi 2024 yılında uygulanacaktır.
2021 yılında uygulanması gereken enflasyon düzeltmesi için GİB “Enflasyon Düzeltmesi Tebliğ Taslağı” yayımlamış, ancak, uygulamanın VUK Geçici 33. maddesiyle 2024 yılına ertelenmesi, Tebliğin taslak halinde kalması sonucunu doğurmuştur. Enflasyon düzeltmesinin yürürlüğe girmesiyle, bu tebliğin de gerçeklik kazanarak uygulamaya gireceği tabiidir.
Bu tebliğ taslağında, 2004 yılında uygulanan enflasyon düzeltmesi mevzuatı esas alınarak ve bu mevzuata atıf yapılarak hazırlanmıştır. Nitekim Tebliğ taslağında, şu ifadelere yer verilmektedir;
“31.12.2021 (31.12.2023) tarihli bilançonun düzeltilmesi; 213 sayılı Kanun’un mükerrer 298. Maddesinin (A) fıkrası hükümleri, mezkûr fıkranın uygulamasına ilişkin daha önce yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile bu Tebliğde belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yapılır.” İfadelerine yer verilmiştir.
Her ne kadar taslakta, enflasyon düzeltmesi için yaklaşık 18 yıl öncesine dayanan mevzuata atıf yapılarak, 2004 yılında uygulanan enflasyon muhasebesinin ve VUK mevzuatının esas alınacağı belirtilmekle beraber; günümüzün gerek vergi mevzuatının, o gün geçerli olan vergi mevzuatına göre önemli değişikliklere uğraması, Yeni TTK’nun yürürlüğe girmesi ve o yılarda uygulanan mevzuata ilişkin eleştirilerin ve aksaklıkların olması ve bir yıl uygulanabildiği için sorunların üzerine gidilmediği dikkate alınması, yargıya intikal eden ihtilaflar gibi nedenlerden ötürü, bu taslağın gözden geçirilerek, güncel duruma uyarlanması amacıyla, 18.10.2023’de 2., 24.11.2023’de de 3. enflasyon düzeltme tebliğ taslakları yayımlanmıştır. Yazımızın konusu, taslaklarda meydana gelen tüm değişikliklerin açıklanması ile ilgili olmadığı için bu değişikliklerden bahsetmeyeceğiz. Ancak, yazımızın konusunu doğrudan ilgilendirdiği için, diğer iki tebliğ taslağında yer almayan, fakat 3. taslakta yer alan, 31.12.2023 tarihli bilançolarda görülen, “Dönem Net Kârı ve Geçmiş Yıllar Kârlarının” düzeltilmesi ve takip eden yıllarda akıbetlerine ilişkin düzenlemeler önem taşımaktadır.
Söz konusu tebliğ taslağındaki değişikliklere geçmeden önce, 5024 Sayılı Kanuna göre 2003 ve 2004 yıllarında uygulanan enflasyon muhasebesinde söz konusu hesapların nasıl işlem gördüğüne ilişkin açıklamalarımıza geçelim.
A- 31.12.2003 TARİHLİ BİLANÇOLARDA GÖRÜLEN, “DÖNEM NET KÂRI VE GEÇMİŞ YILLAR KÂRLARININ DÜZELTMESİ;
31.12.2003 tarihli Mali Bilançonun, VUK’un Mükerrer 298 ve Geçici 25. maddelerine göre enflasyon düzeltmesi sonucunda, düzeltme öncesi bilançoda yer alan dönem net karı ve Geçmiş Yıl Kârları, düzeltme sonucuna göre mukayyet değerleri ile Enflasyon Geçmiş Yıl Kârları veya Zararları içinde yer alarak ortadan kalkmaktadır. VUK’un Geçici 25. maddesinin (g) fıkrasında, düzeltme sonucu ortaya çıkan bu geçmiş yıl zararları veya kârlarının, Vergi hukuku yönünden zarar kabul edilmeyeceği, kârlarının da, vergiye tabi tutulmayacağı belirtilmiştir. Geçici 25. maddeye ilişkin yayımlanan VUK 328 Seri No.lu Genel Tebliğindeki örneklerde görüleceği üzere, enflasyon muhasebesine ilişkin olarak, 12 Seri No.lu. M.U.G.T.’de “698- Enflasyon Düzeltme veya Enflasyon Fark Hesabı” ihdas edilmiştir. Bu hesapta, parasal olmayan kıymetlerin enflasyona göre düzeltilmesi sonucu ortaya çıkan farklar yer alır. Buna göre, parasal olmayan ve VUK 328 Seri no.lu tebliğe göre düzeltilmesi gereken öz kaynaklara ilişkin farklar bu hesabın borcunda, parasal olmayan varlıklara ilişkin düzeltme farkları da bu hesabın alacağında yer alır. Düzeltme konusu olmayan, “DÖNEM NET KÂRI” ve “GEÇMİŞ YILLAR KÂRLARI” bu hesabın alacağına atılarak kapatılır. (698) hesabın bakiyesi ise; eğer alacak vermişse, 570- ENFLASYON GEÇMİŞ YILLAR KÂRLARI”, borç bakiyesi vermişse, “580- ENFLASYON GEÇMİŞ YILLAR ZARARLARI”na atılarak kapatılır.
31.12.2003 tarihli düzeltme öncesi bilançoda yer alan Dönem Net Kârını ve geçmiş yıllar karlarının düzeltmesi veya kapatılması aşağıdaki muhasebe kaydıyla mümkün olacaktır;
/
590, 570- Dönem Net Kârı ve Geçmiş Yıllar Kârları…….
698- Enflasyon Düzeltme Hesabı…….
/
Görülüyor ki, bu hesaplar 698 hesapla kapatılarak (0)lanmaktadır. Tabii, bu tutarlar, 698 hesabın alacağına yazılarak kapatıldığı için, bu hesabın alacak tarafı da bu tutarlar kadar artacaktır. Dolayısıyla, bu hesabın bakiyesi alacak bakiyesi vermişse, Enflasyon Geçmiş Yıllar Karları da o kadar fazla olacaktır. Veya (698) hesabı borç bakiyesi vermişse, enflasyon geçmiş yıllar zararları söz konusu tutarlar kadar az olacaktır.
Eğer, bir şirket varlıklarının finansmanını büyük ölçüde yabancı kaynaklarla karşılıyorsa, 31.12.2023 tarihli bilançonun düzeltmesi; “Enflasyon Geçmiş Yıllar Karları”, yabancı kaynaklardan ziyade kendi öz kaynakları ile karşılıyorsa, bu durumda düzeltme “Enflasyon Geçmiş Yıllar Zararları” ile sonuçlanacaktır.
Yaklaşım Dergisi Ağustos/2007, 176 Sayısında, yayımlanan “Enflasyona Göre Düzeltilmiş Bilançoda Yer Alan Geçmiş Yıl Kârlarının Dağıtılması” isimli makalemde, dönem net kârının ve geçmiş yıllar kârlarının, enflasyon geçmiş yıllar kârları veya enflasyon geçmiş yıllar zararlarını azaltmak suretiyle, enflasyon geçmiş yıllar zararları içinde olmasının, bu karların ortakların müktesep hakları olarak dağıtılması imkanı olmasına rağmen, hali hazırdaki enflasyon düzeltmesine ilişkin VUK Mevzuatının buna izin vermediği, daha doğrusu idare ile ihtilaf yaratabileceği belirtilmiştir. Makalemizde, bu soruna ilişkin Maliye Bakanlığı’nın bir tebliğ veya sirkülerle herhangi bir düzenleme yoluna gitmediği de belirtilerek, aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir;
“Gerek, okuyucularımızın yönelttiği sorularda, gerekse şirketlerin yasal defter kayıtlarında, bu sorunla çok sık karşılaşmaktayız. Sorunun çözümü ile ilgili olarak, Maliye Bakanlığı tarafından bugüne kadar herhangi bir tebliğ veya sirküler de yayımlanmış değildir. Bize göre, enflasyon düzeltmesiyle ilgili olmayan söz konusu geçmiş yıl kârlarının, 570 hesap kodunun ayrı bir dijitinde takibinde yarar vardır. Aksi halde, kâr dağıtımına karar verildiğinde, bu kârların içinde enflasyon düzeltmesi ile ilgili geçmiş yıl kârlarının da dağıtılması ihtimali de söz konusu olabilecektir. Bu durumda, VUK’un mükerrer 298. maddesinin 5 numaralı bendin 5. fıkrası gündeme gelebilecektir.” Bu fıkrada özet olarak, enflasyon geçmiş yıllar karlarının kar dağıtımına konu olmayacağı, ancak, sermayeye ilave edilebileceği, sermayeye ilavenin ise, kar dağıtımı sayılmayacağı, bu hesabın başka bir hesaba nakli veya ortaklar tarafından çekilmesi halinde, işlemin yapıldığı dönemin kazancı ile ilgilendirilmeksizin bu dönemde vergiye tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Görülüyor ki, enflasyon geçmiş yıllar kârları içinde yer alan, söz konusu kârların akıbeti hakkında hiçbir açıklamaya yer verilmemiştir. Bu durumda, mükellefler; enflasyon geçmiş yıllar karları içinde, hakkımız olan kar payları vardır. Bu nedenle, biz bu karları dağıttık iddiaları hukuki olarak haklı olmakla birlikte, yukarıda bahsi geçen düzenleme karşısında bir ihtilaf yaratacağı açıktır. Bildiğimiz kadarıyla, bu konuda yargıya intikal eden bir duruma rasgelmedik. Ancak, İdare 2024 yılında uygulanacak enflasyon muhasebesine ilişkin olarak, 31.12.2023 tarihli bilançonun enflasyon düzeltmesinde, son tebliğ taslağında bu konuyu çözdüğü anlaşılmaktadır. Bu konuya ilişkin açıklamalarımız aşağıda belirtilmiştir.
B- SON ENFLASYON DÜZELTMESİ TEBLİĞ TASLAĞINDA, 31.12.2023 TARİHLİ BİLANÇODA YER ALAN “DÖNEM NET KÂRI VE GEÇMİŞ YILLAR KÂRLARINA” İLİŞKİN DÜZENLEMELER
Yukarıdaki açıklamalarımızda da belirttiğimiz üzere, 2024 yılında uygulanacak enflasyon muhasebesinde, 31.12.2023 yılı bilançosu başlangıç bilançosu olarak düzeltme konusu olacaktır. Doğal olarak, hesap döneminin sonucunda, düzeltme öncesi bu bilançolarda dönem net karı veya dönem zararı söz konusu olacaktır. Öte yandan, genelde sermaye şirketlerinin büyük bir kısmının halka açık şirketler olmaması ve aile şirketleri olmaları sebebiyle, TTK’na aykırı olarak, genel kurullarında dönem net karlarının ortaklara dağıtılmasına veya olağan üstü yedeklere ayrılmasına ilişkin kararlar vermemektedirler. Dolayısıyla, bu kârlar, eğer ortaklara dağıtılmamışsa, bilançolarda geçmiş yıllar karlarında yer almaya devam etmektedirler. Doğal olarak, yine bu bilançoda düzeltme 31.12.2023 tarihi itibariyle olacağı için, dönem net kârının ve geçmiş yıllar kârlarının da enflasyon düzeltmesi işlemine tabi olacağı açıktır.
Son tebliğ taslağında, 2023 yılı bilançolarının enflasyon düzeltmesinde, yukarıda bahsi geçen dönem net kârı ve geçmiş yıllar kârlarının düzeltilmesi ve sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerimizin dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Tebliğ Taslağının 55. maddesinde aynen şu açıklamalar yer almaktadır. “Tebliğin üçüncü bölümüne göre 2023 yılı hesap dönemine ilişkin yapılan hesaplama ve düzeltme sonucu oluşan 2023 yılı geçmiş yıllar karları hesabında takip edilen; düzeltme öncesi geçmiş yıl ve/veya cari dönem ticari karının, 01.01.2024 tarihinden sonra kâr dağıtımına konu edilmesi durumunda, dağıtılan tutar gelir ve kurumlar vergisine tabi tutulmayacak, elde edenlerin hukuki statüsüne göre kar payı stopajına tabi tutulacak ve kâr paylarının vergilendirilmesine ilişkin hükümler doğrultusunda vergilendirilecektir.”
Görülüyor ki, Vergi İdaresi son enflasyon düzeltme tebliği taslağı ile 31.12.2023 tarihli bilançonun düzeltmesinde, (0)lanarak, enflasyon geçmiş yıllar kârlarında veya zararları içinde yer alan düzeltme öncesi dönem net kârı ve geçmiş yıllar kârlarına ilişkin, kar dağıtım statükosunun devam edeceğini belirtmektedir. Diğer bir deyişle, genel kurulca dağıtımına karar verilen, örneğin 2021 yılı geçmiş yıl karının, 2024’de veya takip eden yıllarda ortaklara dağıtımında, yine kurum bünyesinde GVK 94/6-b/ii bendine göre % 10 oranında stopaj yapılarak, sorumlu sıfatıyla bağlı bulunduğu vergi dairesine ödenecektir.
Dönem Net Kârı ve Geçmiş Yıllar Kârları, Enflasyon Geçmiş Yıllar Zararları İçinde Kaybolmuşsa;
Söz konusu tebliğ taslağında dikkat edilirse, 31.12.2023 tarihli bilançonun düzeltmesinin enflasyon geçmiş yıllar kârları ile sonuçlanacağı varsayımına göre düzenleme yapılmıştır. Oysa, yukarıda da belirttiğimiz üzere, varlıklarının finansmanında daha ziyade öz kaynaklarını kullanan şirketlerin enflasyon düzeltmesi ENFLASYON GEÇMİŞ YILLAR ZARARLARI ile sonuçlanabilecektir. Bu durumda, 698- Enflasyon Düzeltme Hesabı’nın “alacağına yazılmak suretiyle kapatılan “Geçmiş Yıllar Kârları” ve “Dönem Net karı”, enflasyon düzeltme hesabının borç bakiyesi vermesi halinde, bu hesabın kapatılması “Enflasyon Geçmiş yıllar Zararları Hesabı” ile olacağı için, söz konusu kârlar, bu düzeltme zararının içinde olacaktır.
Bu durumda, geçmiş yıllar karları ve dönem net kârlarının ortakların müktesep hakları olarak, 2024 ve takip eden yıllarda dağıtılmasının mümkün olabileceğini belirten taslak tebliğe göre, söz konusu enflasyon geçmiş yıllar zararları içinde mündemiç olan bu karların da dağıtılması mümkün olabilecektir. Görüşümüz, bu karların, 580- Enflasyon Geçmiş Yıllar Zararları içinde, ayrı bir dijitte (+) unsur olarak takip edilmesidir. Bunu matematiksel olarak formüle edersek şu şekilde olacaktır; 580- Enflasyon Geçmiş Yıllar Zararları- (698-Hesaptaki Dönem Net Kârı+ Geçmiş yıllar Kârları)= Enflasyon Net Geçmiş Yıllar Zararları, Bu durumda, , enflasyon düzeltme sonrası bilançoda, enflasyon geçmiş yıllar zararları 580-02 dijiti olarak kullanılması halinde, Bu dijitin alt dijiti de(580-02-001) enflasyon öncesi dönem net kârı ve geçmiş yıllar kârlarına tahsis edilebilir. Bilançoda, pasifte Öz kaynaklar içinde (-) olarak yer alan Enflasyon geçmiş yıllar zararlarının alt dijitinde (580-02-001) (+) olarak dönem net karı ve geçmiş yıllar karları olacaktır. Bu bize, enflasyon düzeltmesi geçmiş yıllar zararları ile sonuçlansa bile, ortakların geçmişten gelen müktesep hakları mahiyetinde olan dağıtılabilir karların takibine imkanını verecektir.
Bu açıklamalarımızı, örnek bir olay üzerinden somutlaştırmak, konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.
II- ÖRNEK OLAYLAR VE DEĞERLENDİRMELERİMİZ;
A- ENFLASYON DÜZELTMESİNİN “ENFLASYON GEÇMİŞ YILLAR KÂRLARI” OLARAK SONUÇLANMASI HALİNDE
Örnek Olay-1;
AKTİF 31.12.2023 TARİHLİ BİLANÇO (DÜZELTME ÖNCESİ BİLANÇO) PASİF |
|||
KASA |
50.000,- |
K.VADELİ YABANCI KAYNAKLAR |
1.000.000.- |
BANKALAR |
500.000,- |
U.VADELİ YABANCI KAYNAKLAR |
4.000.000.- |
MAKİNELER |
4.250.000.- |
ÖZ KAYNAKLAR |
6.450.000.- |
BİRİKMİŞ AMORTİSMAN (-) |
(-)2.550.000.- |
SERMAYE. (5.000.000.-) |
|
BİNALAR |
10. 000.000:- |
ÖZEL FON(S.K.Y.F.) (125.000.-) |
|
BİRİKMİŞ AMORTİSMAN (-) |
(-) 800.000.- |
YASAL Y. AKÇELER (50.000.-) |
|
GEÇMİŞYIL. KÂRL. (900.000.-) |
|||
DÖNEM KÂRI. (375.000.-) |
|||
TOPLAM |
11.450.000.- |
TOPLAM |
11.450.000.- |
* Enflasyon Düzeltmesine İlişkin Veriler
* Makinelerin İktisap Tarihi Mayıs/2018 olup, Binaların İktisap Tarihi ise, 01.02.2020’dir. Şirket, 2018 yılı ocak ayında kurulmuş olup, Sermayesinin tamamı ortaklar tarafından nakden taahhüt edilip, aynı ay içinde ödenmiştir. Yasal Yedek akçeler, 2022 yılının Haziran ayında ayrılmıştır. Satılan makine ile ilgili olarak, Temmuz/2022’de 125.000 TL sabit kıymet yenileme fonu oluşturulmuştur.
* 31.12.2023 TAHMİNİ Yİ-ÜFE. 3031,79 olarak hesaplanmıştır. (2023 yılında, 2022 yıl Aralık ayı endeksi 2021.199 esas alınarak, Yİ-ÜFE’nin 0.50 oranında artış olacağı varsayımına göre, 2021.19*1.50=3031.79)
* Düzeltme Katsayılarının Hesaplanması;
* Makinelerin İktisap Tarihi Olan Mayıs/2018 Yİ-ÜFE endeksi;354,85
* Binaların İktisap Tarihi Olan Şubat/2020 Yİ-ÜFE endeksi;464,64
* Makinelerin E. Düzeltme Katsayısı; 3.031,79/354.85= 8.5439
* Binaların E. Düzeltme Katsayısı; 3.031,79/46 4.64= 6.5250
* Sermayenin E. Düzeltme Katsayısı; 3.031,79/319.60= 9.4862
* Sabit Kıymet Yenileme Fonu E. Düzeltme Katsayısı;3.031,79/1.738,21= 1.7442
* Y.Y. Akç. E. Düzeltme Katsayısı; 3.031,79/1.652,75= 1.84.
Yukarıda parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesine ilişkin endeks katsayılarını tespit ettikten sonra, bilançonun düzeltmesi aşağıdaki gibi olacaktır;
Enflasyon Düzeltme Hesabı(698)
Sermaye E.D.F. 42.431.000.-. Makineler E.D.F. 32.061.575.-
S.K.Y.F.E.D.F. 93.025.- Binalar E.D.F. 55.250.000.-
Yasal Yedekler E.D.F. 42.000.- Dönem Kârı. 375.000.
Geçmiş Yıllar Kârları. 900.000.-
M.B. Amortism. E.D.F. 19.236.945.-
Bin.B. Amortism. E.D.F.4.420.000.-
TOPLAM. 66.222.970TL TOPLAM 88.586.575TL
FARK : 22.363.605TL
* Dönem Net Kârı ve Geçmiş Yıllar Kârlarının Enflasyon Düzelme Hesabı ile Kapatılması;
/
590- DÖNEM NET KÂRI………… 375.000TL
570- GEÇMİŞ YILLAR KÂRLARI……900.000TL
698- ENFLASYON DÜZELTME HESABI…………1.275.000TL
/
* Enflasyon Düzeltme Hesabının Kapatılması;
/
698- ENFLASYON DÜZELTME HESABI………. 22.363.605TL
570-02 ENFLASYON GEÇMİŞ YIL KÂRLARI………………. 22.363.605TL
/
*Bu hesaplamalar sonucu şirketin düzeltilmiş bilançosu aşağıdaki gibi olacaktır;
AKTİF 31.12.2023 TARİHLİ BİLANÇO (Enf. Göre Düzelt. Bilanço.) PASİF |
|||
KASA |
50.000.- |
K.VADELİ YABANCI KAYNAKLAR |
1.000.000.- |
BANKALAR |
500.000.- |
U.VADELİ YABANCI KAYNAKLAR |
4.000.000.- |
MAKİNELER |
36.311.575.-. |
ÖZ KAYNAKLAR |
70.104.630,- |
BİRİKMİŞ AMORTİSMAN (-) |
(-) 21.786.945.- |
SERMAYE 47.431.000. |
|
BİNALAR |
65.250.000, |
S.K.Y.F. 218.025.- |
|
BİRİKMİŞ AMORTİSMAN (-) |
- 5.220.000.- |
YASAL YEDEK AKÇELER. 92.000.- |
|
|
|||
|
ENFL. GEÇ. YIL KÂRL 22.363.605.- |
||
TOPLAM |
75.104.630TL |
TOPLAM |
75.104.630TL |
Yukarıdaki örnekten de görüleceği üzere, düzeltme öncesi bilançoda görülen dönem net kârı ve geçmiş yıllar kârları, 698 hesabın alacağına atılmak suretiyle mukayyet değerleriyle ortadan kalkmıştır. Diğer bir deyişle, (0)lanmıştır. 698 hesabın alacak bakiyesi vermesi nedeniyle, bu bakiye enflasyon geçmiş yıllar kârlarına atılarak kapatılmıştır. Bu durumda, şirketin düzeltme öncesi dönem net kârı ve geçmiş yıllar kârları artık, enflasyon geçmiş yıllar kârları içindedir.
Bu kârların 2024 yılında genel kurulca dağıtılmasına karar verildiğinde, 570- Enflasyon Geçmiş yıllar kârları içinden bu hesabın alt dijitine alınarak, ortaklara dağıtılması mümkün olabilecektir. Ancak, bu kârların 2024 yılı içinde değil de, takip eden herhangi bir yılda dağıtımına karar verildiğinde şöyle bir durumla karşılaşılacaktır. Örneğin, söz konusu kârların 2025 yılında dağıtılacağını varsayalım. Bu durumda, 2024 yılında geçici vergi dönemlerinde ve son dönemde taşıma katsayısı ile düzeltilen enflasyon geçmiş yıllar karlarına ilişkin enflasyon farkları, kâr dağıtımına konu olmayacaktır. Zira, VUK Mükerrer 298. maddesinin 5. fıkrasının son paragrafına istinaden, pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının dağıtılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Dağıtılması halinde, işlemin yapıldığı dönemde, dönemin kazancı ile ilgilendirilmeksizin kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Taşıma katsayısı ile düzeltme sonucu ortaya çıkan söz konusu karlara ilişkin enflasyon farkları, artık son tebliğ taslağı ile dağıtımı mümkün olan dönem net karından ve geçmiş yıllar karlarından ayrı olarak enflasyon muhasebesi statüsünde işlem görecektir.
Ancak, söz konusu 31.12.2023 Tarihli bilançonun düzeltmesinin, “enflasyon geçmiş yıllar zararları” ile sonuçlanması da mümkündür. Bu durumda, ortaya çıkan sorunların değerlendirilmesi ve görüşümüz ayrı bir makale konusu olacaktır.
III- SONUÇ
31.12.2023 Tarihli bilançonun enflasyon düzeltmesi ile uygulamaya girecek enflasyon muhasebesi, 2024 yılı hesap döneminde işlerlik kazanarak, 2024 yılı dönem matrahını doğrudan etkileyecektir. Tebliğ taslaklarından anlaşılacağı üzere, eski yasal düzenlemenin aksine, şartlardan birinin gerçekleşmemesi halinde, enflasyon muhasebesi devam edecektir. Dolaysıyla, enflasyon geçmiş yıllar karları veya zararları içinde yer alan ve ortakların müktesep hakları mahiyetinde olan, düzelme öncesi bilançonda yer alan ve yeni mevzuata göre de dağıtılması da mümkün olacaktır. DÖNEM NET KÂRI VE GEÇMİŞ YILLAR KÂRLARININ takip eden yıllarda dağıtılması halinde, tartışma konusu olabilecek sorunlara yol açacaktır. Bu sorunların değerlendirilmesi ve görüşlerimiz ayrı bir makale konusu olacaktır.
Ferhat FAHRAN*
E-Yaklaşım / Ocak 2024 / Sayı: 373
YARARLANILAN KAYNAKLAR
1- Ferhat FAHRAN, “Enflasyon Düzeltmesi Tebliğ Taslağında Yapılan Değişikliklere İlişkin, Kayda Alınan Emtia Karşılık Hesabında Yapılan Değişiklik Ve Sonuçları.” E- Yaklaşım Dergisi, Aralık/2023 Sayısı,
2- Ferhat FAHRAN, “Enflasyon Düzeltmesinde, Sabit Kıymet Yenileme Fonunun Çalışması ve Değerlendirmelerimiz; E- Yaklaşım Dergisi, Mayıs/2023
3- Ferhat FAHRAN, “Enflasyon Düzeltmesi Yapılmış Arsa ve Arazinin Satışından Doğan Kâr Veya Zararın Vergi Matrahına Etkisi” E- Yaklaşım Dergisi, Ekim/2023
4- Ferhat FAHRAN, “Enflasyon Düzeltmesinde Reel Olmayan Finansman Maliyeti İle Finansman Gider Kısıtlaması İlişkisi” E-Yaklaşım Dergisi, Kasım/2023
______________________________________________
* Yeminli Mali Müşavir, Maliye E. Baş Hesap Uzmanı
İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ (İhracat: 2017/4)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (İhracat: 2024/1)
16 Şubat 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32462
Ticaret Bakanlığından:
MADDE 1- 18/5/2017 tarihli ve 30070 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ (İhracat: 2017/4)‘in 1 inci maddesinde yer alan “İhracat, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Karar” ibaresi “İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Karar” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 2- Aynı Tebliğin 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan “Kalkınma Bakanlığınca yayımlanan” ibaresi “Cumhurbaşkanı kararı ile yürürlüğe konulan” şeklinde değiştirilmiş, “uluslararası ihaleye çıkarılanların ihalesini kazanan veya” ibaresi ile aynı bendin (1) numaralı alt bendinde yer alan “uluslararası ihalelerde tamamı üzerinden, yabancı para ile finanse edilenlerde ise” ibaresi yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkranın (c) bendinde yer alan “Tebliğ” ibaresi “27/1/2005 tarihli ve 25709 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İhracat Sayılan Satış ve Teslimler Hakkında Tebliğ (İhracat: 2005/2)” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 3- Aynı Tebliğin 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren vergi, resim ve harç istisna belgesi almak için Bakanlığa yapılan başvurularda, faaliyet konusu işin ihale tarihinin 9/8/2016 tarihinden önce olduğunun tevsik edilmesi durumunda, ilgili başvuruya istinaden işbu Tebliğin yürürlük tarihinden önceki mevzuat hükümleri çerçevesinde belge tanzim edilir.”
MADDE 4- Aynı Tebliğe aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“7491 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin hüküm
GEÇİCİ MADDE 7- (1) Bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla bu Tebliğin 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yapılan değişiklikler, 27/12/2023 tarihli ve 7491 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun yayım tarihi olan 28/12/2023 tarihinden sonra çıkılan ihalelere uygulanır. İhaleye çıkılma tarihi olarak, ilan yapılan ihalelerde ilan tarihi, ilan yapılma zorunluluğu olmayan ihalelerde ise ihaleye davet tarihi esas alınır.”
MADDE 5- Aynı Tebliğin Ek-1’inin 9 numaralı maddesinde yer alan “, ihalenin pazarlık usulü ile gerçekleştirildiği durumlarda ihaleye davet edilen firma listesi” ibaresi yürürlükten kaldırılmış, Ek-3’ünde yer alan “EKONOMİ BAKANLIĞI” ibaresi “TİCARET BAKANLIĞI” şeklinde ve Ek-4’ü ekteki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 6- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 7- Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.
Enflasyon Düzeltmesi Uygulaması Vergi Usul Kanunu Sirküsü (TASLAK)
T.C.
HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
Konusu : Enflasyon Düzeltmesi Uygulaması
Tarihi : … / … / 2024
Sayısı : VUK-164/2024-1/Enflasyon Düzeltmesi Uygulaması-15
İlgili olduğu maddeler : 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Mükerrer Madde 298, Geçici Madde 33
VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ /…
- Giriş;
213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrası ile geçici 33 üncü maddesi uyarınca, 2023 hesap dönemi sonunda ve düzeltme şartlarının gerçekleşmesine/varlığına bağlı olarak (geçici vergi dönemleri dâhil) izleyen hesap dönemlerinde enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak mali tablolar ve yapılacak düzeltme işlemlerinin usul ve esasları 30/12/2023 tarihli ve ikinci mükerrer 32415 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenmiştir.
Söz konusu düzeltme işlemlerinde kullanılacak ortalama ticari kredi faiz oranlarının belirlenmesi ile uygulamaya yönelik bazı hususlara ilişkin açıklamaların yapılması bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.
- 2023 Hesap Dönemi Sonuna Ait Bilançonun Düzeltilmesi 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 4 üncü maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre, enflasyon düzeltmesi;
1- Mali tabloda yer alan kıymetlerden hangilerinin parasal olmayan kıymet olduğunun tespit edilmesi,
2- Tespit edilmiş parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde dikkate alınacak tutarlarının (düzeltmeye esas tutarlarının) bulunması,
3- Tespit edilmiş parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde, düzeltmeye esas tarihlerinin ve düzeltme/taşıma katsayılarının belirlenmesi,
4- Tespit edilmiş düzeltmeye esas tutarların ait oldukları düzeltme katsayılarıyla çarpılarak, parasal olmayan kıymetlerin düzeltilmiş tutarlarının hesaplanması ve düzeltilmiş değerler ile düzeltme öncesi değerler arasındaki enflasyon farklarının kayıtlara intikal ettirilmesi,
5- Parasal olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerleriyle, parasal kıymetlerin ise düzeltmeye tabi tutulmaksızın mali tabloda gösterilmesi işlemleri/adımları takip edilmek suretiyle yapılabilecektir. Bu çerçevede, 2023 hesap dönemi sonuna ait bilançonun düzeltilmesine ilişkin örnek aşağıdaki gibidir.
Tamamı İçin Tıklayınız