Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

“529- Diğer Sermaye Yedekleri Hesabı”nın enflasyon düzeltmesine tabi tutulup tutulmayacağı konusunda tereddütler yaşanmaktadır.

555 Seri No.lu Tebliğin 9. Maddesinde; “…aksine bir hüküm olmaması ve Tebliğde bir belirleme yapılmamış olması şartıyla, bu Tebliğ uygulamasında öz sermaye kalemleri "parasal olmayan kıymet" olarak addolunur.” şeklinde açıklama mevcuttur.

Ancak, 20.02.2024 tarih 165 No.lu VUK Sirkülerinin “4. Sermayenin Düzeltilmesi” başlıklı bölümünde;

“4.3. Nevi itibarıyla iktisadi işletmelere dâhil bulunan kıymetlerden parasal ve parasal olmayan kıymetler esas itibarıyla 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ eki listelerde (EK 1 ve EK 2) yer almaktadır. Mezkûr listelerde yer alan iktisadi kıymetler, uygulayıcılar için kolaylık sağlamak üzere, “Tek Düzen Hesap Planı”nında izlendikleri hesap kodları ile gösterilmiştir. Bu listelerde yer almayan iktisadi kıymetler mahiyet itibarıyla listelerdeki kendilerine en yakın iktisadi kıymet gibi işleme tabi tutulurlar. Bunun yanı sıra, söz konusu listelerde öz sermaye kalemlerine yer verilmemekle birlikte, anılan Tebliğin 9 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca, aksine bir hüküm olmaması ve Tebliğde bir belirleme yapılmamış olması şartıyla, bu Tebliğ uygulamasında öz sermaye kalemleri "parasal olmayan kıymet" olarak kabul edilecektir.

Bu kapsamda, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı maddesi uyarınca sermayenin tamamlanmasına karar verilen şirketin ortakları tarafından zarar sebebiyle karşılıksız kalan kısmı kapatacak miktarda aktarılan ve öz kaynaklar içerisinde takip edilen sermaye tamamlama fonu parasal olmayan kıymet olarak kabul edilecek ve düzeltmeye tabi tutulacaktır.

Öte yandan, 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (8) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, 6102 sayılı Kanunun 376 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ve sermaye avansı olarak sermaye yedekleri hesabında takip edilen tutarların parasal kıymet olarak kabul edilmesi ve düzeltmeye tabi tutulmaması uygun bulunmuştur.”

Bu açıklamalara göre; Tebliğde her ne kadar aksi yönde bir belirleme yapılıncaya kadar Tebliğ uygulamasında öz sermaye kalemleri “parasal olmayan kıymet” olarak kabul edileceği belirlenmiş ise de, 165 Seri No.lu Sirkülerde “Sermaye Yedekleri Hesabında” takip edilen tutarların “Parasal Kıymet” olarak kabul edileceği belirtildiğinden, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacağı anlaşılmaktadır.

Bu hesabın 31.12.2023 tarihinden önce Sermayeye eklenmiş olması halinde, aksi yönde bir düzenlemeye rastlanılmadığından sermayeye eklendiğinin tescil tarihinden 31.12.2023 tarihine kadar geçen süre için “Sermaye” olarak enflasyon düzeltmesine tabi tutulabileceği yorumlanmaktadır. Hamza Ertekin/ Boğaziçi Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş.

 

Esas Sayısı : 2024/63

Karar Sayısı : 2024/75

Karar Tarihi : 14/3/2024

R.G. Tarih – Sayı : Tebliğ edildi.

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi

İTİRAZIN KONUSU: 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 50. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Maliye Bakanlığının uygun görüşü alındıktan sonra…” ibaresinin “yönetmelik değişikliğine dayanak alınan bentler” yönünden Anayasa’nın 135. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.

OLAY: Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odaları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı’nın bazı maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığınca uygun görülmemesi yönündeki işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ

Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 50. maddesi şöyledir;

Yönetmelikler

Madde 50- Bu Kanunla ilgili olarak aşağıda belirtilen hususlar çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.

a) Serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirliğe ait çalışma usul ve esasları.

b) 7 nci maddeye göre sınav için teşekkül ettirilecek komisyonun çalışma usulleri, sınav esasları, sınavın konuları, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavir yanında çalışma şekli, süresi (staj) ile ilgili diğer hususlar.

c) Yeminli mali müşavirlerin tasdik işlerine dair işlemler.

d) Müracaat usulleri.

e) Ruhsat verilmesi ve unvanın kullanılması.

f) Üye kayıt defteri, meslek kütüğü ve meslek sicil numarası.

g) Üye aidatları.

h) Taşınmaz mallara sahip olma.

i) Müşavirlik ve muhasebecilik ücretinin esasları.

j) Meslek mensuplarınca tutulacak defter ve kayıtlar ile bunların bildirim mecburiyeti.

k) Disiplin kovuşturması yapılması konusunda karar verecek merci, disiplin cezalarını vermeye yetkili merciler, disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazın usul ve şartları ve disiplinle ilgili diğer hususlar.

l) Oda ve birlik personelinin istihdamı ve özlük hakları ile ilgili hususlar.

m) Kanunun uygulaması ile ilgili diğer hususlar.

n) Değerlendirme ve sınav komisyonlarının çalışma usul ve esasları, bunların kimlerden oluşacağı, nerelerde ve ne zaman çalışmaya başlayacakları ve diğer hususlar.

a, b, c, j, k, l, m bentlerinde belirtilen yönetmelikler Odalar Birliğince birliğin kurulmasından itibaren bir yıl içinde hazırlanır. Maliye Bakanlığının uygun görüşü alındıktan sonra Resmi Gazetede yayımlanır.

(n) bendinde belirtilen yönetmelik en geç altı ay içinde Maliye Bakanlığınca, diğer yönetmelikler Birlikçe, Birliğin kurulmasından itibaren altı ay içinde çıkarılır.

II. İLK İNCELEME

1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Cem GÜNDOĞDU tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

2. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” başlıklı 40. maddesinde Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem belirtilmiştir. Maddenin (1) numaralı fıkrasında, bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu fıkrada sayılan belgeleri dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği kurala bağlanmış; anılan fıkranın (a) bendinde de “İptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslı” Mahkemeye gönderilecek belgeler arasında sayılmıştır. Anılan maddenin (4) numaralı fıkrasında ise açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.

3. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde itiraz yoluna başvuran Mahkemenin gerekçeli kararında; Anayasa’ya aykırılıkları ileri sürülen hükümlerin her birinin Anayasa’nın hangi maddelerine, hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

4. Anılan İçtüzük’ün 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde de Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede başvuruda eksikliklerin bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde itiraz yoluna ilişkin işlerde esas incelemeye geçilmeksizin başvurunun reddine karar verileceği, (2) numaralı fıkrasında ise anılan (b) bendi uyarınca verilen kararın itiraz yoluna başvuran mahkemenin eksiklikleri tamamlayarak yeniden başvurmasına engel olmadığı belirtilmiştir.

5. Yapılan incelemede başvuru kararında itiraz konusu kuralın “yönetmelik değişikliğine dayanak alınan bentler” yönünden belirsiz ve genel bir anlatımla Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülmüş ve hangi bentler yönünden kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu açıkça belirtilmemiştir. Söz konusu belirsizlik sebebiyle başvuru kararında açıklanan gerekçelerin hangi bentler yönünden ileri sürüldüğü de anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla başvuru kararının 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi anlamında bir gerekçeli başvuru kararı niteliğini haiz bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

6. Açıklanan nedenlerle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.

III. HÜKÜM

1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 50. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Maliye Bakanlığının uygun görüşü alındıktan sonra…” ibaresinin “yönetmelik değişikliğine dayanak alınan bentler” yönünden iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE 14/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Cuma, 19 Nisan 2024 15:17

PRİMLİ PAY ve MUHASEBE UYGULAMA

Anonim şirketlerde kuruluş veya sermaye artırımı sırasında, pay senedinin üzerinde yazılı değerden daha yüksek değerle çıkarılması halinde, bu itibari değer ile satış bedeli arasındaki oluşan farka EMİSYON PRİMİ veya PRİMLİ PAY denir.

Örneğin ilgili şirketin esas sözleşmesinde şirketin her bir payının 1 (bir) Kuruş değerinde olduğu öngörülmüşse, dolayısıyla payların itibari değeri 1 (bir) Kuruş ise, ilgili payların 1 Kuruş’un üzerindeki bir değerle, örneğin 8 Kuruş olarak olması halinde, aradaki fark 7 Kuruş emisyon primi niteliğinde olur.

TTK 347 :İtibarî değerinden aşağı bedelle pay çıkarılamaz. Payların itibarî değerinden yüksek bir bedelle çıkarılabilmeleri için esas sözleşmede hüküm veya genel kurul kararı bulunmalıdır.

Şirketler gerek duydukları mali kaynakları elde etmeleri için en uygun yollardan biri emisyon primleridir. Emisyon primli pay çıkarıldığı zaman, artırılan veya konulan sermaye miktarı şirket sermayesinin bir parçası haline gelir ancak emisyon primi şirket sermayesine değil şirket malvarlığına katılacaktır.

Primin sermaye olarak kabul edilmesine olanak yoktur.

Prim her ne kadar şirketin aktifini artırıcı nitelikte olsa da primin ortaklara dağıtılamaz ve kâr olarak nitelendirilmez.

Payların primli olarak ihraç edilmesi eski yeni pay sahipleri arasında bir denge kurmakla birlikte, eski pay sahiplerinin uğrayacağı zararı da bertaraf eder niteliktedir. Diğer bir ifade ile Emisyon priminin asıl amacı şirkete mali kaynak sağlarken pay sahiplerini korumaktır.

Primli sermaye artırım kararı da şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği bir genel kurul toplantısında, toplantıda bulunanların salt çoğunluğu ile alınacaktır .

Primli sermaye artırımı esas sözleşmede bir hüküm bulunmaksızın, genel kurulun bu yönde alacağı karar ile de yapılabilir. Genel kurul alacağı primli sermaye artırımı kararında primin miktarını tayin edebileceği gibi, alt ve üst sınır belirleyerek prim miktarının belirlenmesini yönetim kuruluna da bırakabilir.

Kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kuruluna sermaye artırımı ile bağlantılı yetkiler kapsamında itibarî değerin üzerinde pay ihraç etme yetkisi tanınabilir.

Tescilden önce Payın itibari değer ile primin toplamının, nakden ve tamamen ödenmesi zorunlu bulunmaktadır.

Primli Pay İhracı Yoluyla Sermaye Artırım Usulü

a)    Esas Sermaye Sisteminde Artırım Kararı Alınması

b)    Kayıtlı Sermaye Sisteminde Artırım Kararı Alınması

Esas Sermaye Sisteminde Artırım Kararı Alınması

TTK m. 347 uyarınca primli pay çıkarılması şirket esas sözleşmesinde, bu yönde hüküm olması veya şirket genel kurulunun bu yönde karar almasına bağlıdır.

Kayıtlı Sermaye Sisteminde Artırım Kararı Alınması

TTK m. 480 uyarınca kayıtlı sermaye sistemini kabul eden anonim şirketlerde esas sözleşme ile yönetim kuruluna primli pay çıkarma yetkisi tanınabilmektedir.

Bu hükme paralel olarak SPK. m. 18 kapsamında yönetim kurulunun itibari değerinin üzerinde pay çıkarmasının esas sözleşme ile yetkili kılınmasına bağlı olduğu belirtilmiştir.

EMİSYON PRİMİ NE ŞEKİLD KULLANILIR

  • Kuruluş yahut sermaye artırımında yapılan tescil ile ilân giderleri, pay senetlerinin basımı için yapılan masraflar ve damga vergileri, banka yahut aracı kurumlara ödenen ücretler, Kurul’a ödenen ücretler, Borsa İstanbul’a ödenen kota alma ve pazar kayıt ücretleri, kaydî paylara ilişkin harçlar çıkarılma giderleri gibi giderlerdir.
  • Anonim şirketlerde sermaye azaltımı payların itibarî değerlerinin düşürülmesi, payların birleştirilmesi ve itfa olmak üzere üç yöntem ile yapılabilir.
  • Payların itfası yönteminin seçildiği hâllerde, pay sahibine payının bedeli geri ödenmekte ve söz konusu paylar yok edilmektedir. Bu bağlamda da pay sahibi yok edilen paylarına ilişkin pay sahipliğini yitirmekte ve esas sermaye miktarında da yok edilen pay sayısı kadar bir azalma yaşanmaktadır.
  • Hayır amaçlı ödemeler, ortaklık içinde, çalışanlar ve işçiler lehine yardım akçesi ayırmak için yapılan ödemelerdir.

· 5520 sayılı KVK 5/10-ç maddesine göre emisyon primi, Agio veya hisse senedi ihraç primi kurumlar vergisinden istisnadır.

· KDV Yasasında emisyon primi KDV ye tabi değildir.

EMİSYON PRİMLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ:

Örnek 1 : Pay senetleri halka arz olunan şirket, sermayesini 10.000.000,00 lira artırma kararı almıştır. Bunun için 1.000,00 TL. Saymaca değerli pay senetleri 1.500.00 liradan satılma kararı alınmıştır

Pay senetlerinin çıkarılması ile ilgili olarak 70.000,00 TL. Denetim ücreti,50.000,00 TL. TTSG ilanı, 30.000,00 TL. Diğer giderler olmak üzere toplam 150.000,00 TL. Gider yapılmıştır.

Pay senetleri bedelleri bir defada ödenmiştir.

……………………………………/……………………………

501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE 10.000.000.00

500 SERMAYE10.000.000.00

Sermayenin Taahhüdü

-------------------------/-----------------------

102 BANKALAR 15.000.000,00

501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE10.000.000,00

520 PAY SENEDİ İHRAÇ PRİMİ 5.000.000.00

Pay senetlerinin emisyon primli olarak satılması işlemi

………………………………/……………………

…………………………./……………………………………………..

770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 150.000..00

770.80. Pay denetim, ilan ve diğer giderleri

102 Bankalar 150.000.00

Pay senedi ihracına yönelik yapılan giderlerin kayıtlara alınması

----------------------------/--------------.-----------

520 PAY SENEDİ İHRAÇ PRİMİ150.000,00

770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 150.000,00

770.80.Pay denetim, ilan ve diğer giderleri

Pay senedi ihracına yönelik yapılan giderlerin emisyon primlerinden düşülmesi

------------------------------- /------------------------------

Bu kayıtlar sonucunda, pay senedi ihraç priminden pay senedi çıkarma  giderleri düşüldükten sonra 5.000.000,00 – 150.000,00 = 4.850.000,00 lira olarak sermaye hesabının altında görülecektir.

Örnek 2 :

SANCAK Anonim Şirketinin Sermayesi 6.000.000,00 TL’dir. Şirket bu sermayesinin 9.000.000,00 TL’ye çıkarılması konusunda karar almış ve artırılan 3.000.000,00 TL saymaca bedelli pay senedini 5.000.000,00 TL’ye başka bir şirket almıştır.

——————————–

501 Ödenmemiş Sermaye   3.000.000,00

500 Sermaye                                3.000.000,00

Pay Senedi Çıkarılması

——————————- / ———————————

102 Bankalar                   5.000.000,00

501 Ödenmemiş Sermaye         3.000.000,00

520 Pay Senedi İhraç Primleri   2.000.000,00

Çıkarılmış bulunan pay senetlerinin satılması işlemi

——————————- / ———————————

520 PAY SENEDİ İHRAÇ PRİMİ 106.000,00

770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 106.000,00

Pay senedi ihracına yönelik yapılan giderlerin emisyon primlerinden düşülmesi

------------------------ ....../....../......------------------------------

Bu kayıtlar sonucunda, pay senedi ihraç priminden pay senedi çıkarma  giderleri düşüldükten sonra 2.000.000,00 ( – ) 106.000,00 = 1.894.000,00 lira olarak sermaye hesabının altında görülecektir.

YMM HASAN SANCAK

Kaynakça:

6362 Yasa SPK

6102 Yasa TTK

5520 Yasa KVK

213 Yasa VUK

193 Yasa GVK

7339 sayılı Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 26/10/2021 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunla 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen Geçici Madde 9; “Kooperatifler ve üst kuruluşları, anasözleşmelerini en geç üç yıl içinde (26 Ekim 2024 tarihine kadar) bu Kanun hükümlerine intibak ettirmek zorundadır. Anasözleşmelerini intibak ettirmeyen kooperatif ve üst kuruluşları dağılmış sayılır.” hükmünü haizdir.

Kooperatiflerin intibak işlemleri için yapılacak başvurularda hizmetin yerinden, hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne verilen yetkiye ilişkin hususlara aşağıda yer verilmiştir.

a)  İntibak Edecek Kooperatifler:

Bakanlık Makamı’nın 19.12.2022 tarihli Onayına istinaden yürürlüğe konulan yeni örnek anasözleşmeler 29.12.2022 tarihinde MERSİS’e yüklenmiştir. Bu tarihten önce MERSİS üzerinden başlattıkları işlemlerde hazırladıkları eski anasözleşmeler ile Bakanlığımızdan ya da ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden aldıkları izne istinaden kurulan tüm kooperatiflerin intibak etmesi zorunludur.

Bu kapsamda 29.12.2022 tarihinden önce kuruluşu veya Bakanlığımız yetki alanındaki bir kooperatife dönüşümü tescil ve ilan edilmiş olan her kooperatif kesin olarak intibak etmekle yükümlüdür. Bu tescil ve ilan işlemi söz konusu tarihi takip eden 6 aylık süre içerisinde gerçekleştirilmiş olan ve bu sebeple intibakla yükümlü olup olmadığı hususunda tereddüde düşen kooperatif yönetimlerinin, üzerinde izin merciinin mührü ile yetkili amirin kaşesi ve imzası bulunan mevcut anasözleşmeleri ile ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne başvurmaları halinde anasözleşme incelenerek söz konusu tereddüt giderilecektir. Anasözleşme kontrol edildiği halde tereddüdün devam etmesi durumunda konu sonuçlandırmak üzere Bakanlığımıza iletilecektir.

İntibak işlemi hukuki durumu Faal olan kooperatifler tarafından gerçekleştirilecek olup, tasfiye halindeki kooperatifler genel kurullarında tasfiyeden dönüş kararı almadıkça; münfesih durumda olanlar faaliyetlerinin devam ettiği yönünde, terki ve re ’sen terki durumundaki kooperatifler ise kooperatifin ihyası yönünde mahkeme kararı getirmedikleri sürece intibak işlemi gerçekleştirilemeyecektir. Bu durumdaki kooperatiflerin intibak talepleri Bakanlıkça sonuçlandırılacaktır.

b) İntibak İşlemlerinde Yetki Devri:

Aşağıda yer verilen kooperatiflerin, kendi türlerine ait örnek anasözleşmeye intibak etmeleri ve daha önce izin verilmiş olup hali hazırda yürürlükte olan mevzuatla çelişmeyen değişiklikler dışında kalan yeni örnek anasözleşmeyi aynen kabul etmeleri kaydıyla yapacakları intibak taleplerinin ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüklerince sonuçlanması uygun görülmüştür.

  1. Konut Yapı Kooperatifi,
  2. Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi,
  3. İhtisas Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi,
  4. Karma Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi,
  5. Yapı Kooperatifleri Birlikleri,
  6. Küçük Sanayi Siteleri (Karma/İhtisas Sanayi Sitelerinden kendilerine uygun olan)

cİntibak izin İşlemleri Yürütülürken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

İntibak Esnasında Değiştirilebilecek Anasözleşme Maddeleri:

İhtiyaç duyulması halinde anasözleşmelerin “unvan”, “süre”, “sermaye ve paylar” başlıklı maddelerinde de değişiklik yaparak intibak işlemini gerçekleştirmek isteyen kooperatifler Anasözleşme değişikliğindeki hükümlere uymak kaydıyla ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünce sonuçlandırılacaktır. Ancak intibak esnasında kooperatifin merkezi değiştirilemez.

ç) İntibak Esnasında Kooperatifin Türünün Değiştirilmesi;

İntibak işlemi esnasında amacına ulaşarak ferdileşme işlemini tamamlayıp İşletme Kooperatifine dönüşmek üzere türünü değiştirmek isteyen kooperatiflerin başvuruları Bakanlığımızca sonuçlandırılacaktır.

d) Örnek Anasözleşmenin Dışına Çıkarak Yapılacak İntibak Başvuruları ve Daha Önce Alınan İzinler:

İntibak işlemi esnasında anasözleşmenin önceki başlıkta maddelerinden farklı maddelerinde değişiklik yapılması da mümkündür. Bu yönde irade gösteren kooperatiflerin başvurularının herhangi bir işlem yapılmadan sonuçlandırmak üzere Bakanlığımıza iletilecektir.

Ancak mevcut anasözleşmesini daha önce Bakanlığımızca verilen kuruluş yahut değişiklik iznine binaen örnek anasözleşmelerden farklı olan kooperatiflerin bu izinlere konu farklılıkları yeni anasözleşmeye derç ederek yapacakları intibak başvuruları ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünce sonuçlandırılacaktır.

Örneğin anasözleşmenin “Sermaye” başlıklı yedinci maddesine “Ayni Sermaye konulabilir. Ayni, nevinden sermaye konulması halinde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 20, 21 ve 22 inci maddelerine göre hareket edilir.”   Şartını eklemek için Bakanlığımızdan daha önce madde tadili izni almış, konuyu genel kurulunda görüşerek kabul etmiş ve tescil ettirerek anasözleşmesine işletmiş olan bir kooperatifin bu hususu yeni anasözleşmesine derç ederek yapacağı intibak başvurusu ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünce sonuçlandırılabilecektir.

e) İntibak izin İşlemlerinde Kooperatiflerden İstenecek Belgeler:

İntibak amaçlı anasözleşme değişikliği izin başvurularında, kooperatif dilekçesi ekinde aşağıdaki belgeler izin merciine sunulur.

Dilekçe: Dilekçe güncel tarihli olmalıdır ve kooperatif kaşesi altında kooperatifi temsile yetkili kılınmış en az iki kişi tarafından imzalanmalıdır. Bu dilekçe kooperatif anasözleşmesinin yeni örnek anasözleşmeye intibakının talep edildiği açıkça belirtilir.

Yönetim Kurulu Kararı

-İntibak izni için sunulacak yönetim kurulu kararında intibak edileceği (Küçük Sanayi Sitelerinde İntibak edilecek anasözleşmenin Bakanlıkça yayımlanan hangi türe ait yeni örnek anasözleşme olacağı) açıkça belirtilir.

-Yeni anasözleşmede örnek anasözleşmenin dışına çıkılan maddeler var ise bu maddelerin numaraları yönetim kurulu kararında belirtilir.

-Başvuru dosyasında noter onaylı yönetim kurulu kararı örneği ve karar defteri açılış sayfası örneği sunulur.

İmza Sirküleri

Görevdeki yönetim kuruluna ait noterde düzenlenmiş kooperatifi temsile yetkili olduklarını gösterir imza sirküleri başvuru dosyasında yer almalıdır.

Anasözleşme Örneği

Kooperatifin hali hazırda kullandığı ve üzerinde kuruluş, anasözleşme değişikliği yahut intibak işlemi dolayısı ile izin merciinin mührü ve/veya izin merciinde görevli ilgili amirin kaşe ve imzası bulunan anasözleşmesinin bir örneği başvuru dosyasına eklenir. (6 adet)

   Yeni Anasözleşme

Yeni anasözleşme “İntibak Anasözleşmesinin Hazırlanması Kılavuzu) takip edilerek MERSİS üzerinde hazırlanmalıdır.

MERSİS üzerinde oluşturulan anasözleşme Ticaret Sicil Müdürlüğü (TSM) onayına gönderildikten sonra mezkûr kılavuzda gösterilen bölümden 6 nüsha çıktı alınarak tüm nüshaların her bir sayfası mevcut yönetim kurulu üyeleri tarafından imzalanır.

Bu imza işlemi yönetim kurulu üyelerinin kendi aralarında yapması gereken bir işlem olup, Noter yahut Ticaret Sicil Müdürlüğü (TSM)’de yetkilendirilmiş personel huzurunda yapılmaz

Yeni anasözleşmenin MERSİS’ten alınan çıktısında anasözleşmenin ilk yönetim kurulu ve ilk denetim kurulu başlıklı maddeleri ile kurucular listesi boş olarak gelecektir.

Bu bölümler mevcut yönetim kurulunca tükenmez kalem ile kuruluş anasözleşmesinde yer alan bilgilere göre doldurulacaktır. Bu bilgiler için kuruluş anasözleşmesine ulaşılabiliyorsa kurucuların TCKN, ad-soyad, Sermaye Bilgileri yazılır. Mevcut anasözleşmeden bu kişilerin söz konusu bilgilerine ulaşılamıyorsa yalnızca ad-soyad yazılması yeterlidir.

Kurucular ile ilk yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ad-soyad bilgilerine de ulaşılmıyor ise başvuruculardan konunun Ticaret Sicil Müdürlüğü (TSM) nezdinde araştırılması istenir. Buradan da herhangi bir bilgi edinilmemesi halinde bu bölümler boş bırakılarak intibaka izin verilir. Bu durum da söz konusu boşluğa

“kooperatifin mevcut yönetim kurulu olarak kurucu ortaklar ile ilk yönetim ve denetim kurulu üyelerine ait bilgileri ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü (TSM) nezdinde

araştırdığımızı beyan ederiz” ifadesi elle yazılarak altı mevcut yönetim kurulu üyelerince imzalanır.

Otuzdan fazla ortak ile kurulmuş olan kooperatiflerin kurucu ortak listesini elle tek tek yazarak doldurulmasına gerek yoktur. Kuruluş anasözleşmesinin kurucu ortak listesini fotokopi ile çoğaltarak yeni anasözleşmenin sonuna eklenmesi yeterlidir. Ancak eklenen bu listede anasözleşmenin diğer sayfaları gibi mevcut yönetim kurulu tarafından imzalanır.

Bu bölümlerin kurucu ortaklarca yahut ilk yönetim ve denetim kurulu üyelerince imzalanmasına gerek yoktur.

Taahhütname

Başvuru dosyasında MERSİS üzerinde oluşturulan anasözleşme metninde hiçbir değişiklik yapılmadığına dair veya daha önce Bakanlıktan izin alınarak tescil ettirilmiş olan ve intibak için alınan yönetim kurulu kararında belirtmek suretiyle örnek anasözleşmenin dışına çıkarılarak düzenlenen maddeler haricinde anasözleşme metninde hiçbir değişiklik yapmadığına dair yönetim kurulu tarafından imzalı taahhütname sunulur.

İNTİBAK ANASÖZLEŞME HAZIRLAMA KLAVUZU (EK-1)

KOOPERATİF İNTİBAK EVRAKLARI:

  1. Dilekçe (EK-2)
  1. Yönetim Kurulu Kararı
    1. ÖRNEK Yönetim Kurulu Kararı (AYNEN KABUL)- (EK-3-a)
    2. ÖRNEK Yönetim Kurulu Kararı (SÜRE DEĞİŞİKLİĞİ TALEBİ) - (EK-3-b)
    3. ÖRNEK Yönetim Kurulu Kararı (TESCİL EDİLMİŞ DEĞİŞİKLİKLER VE VARSA YENİ   DEĞİŞİKLİK TALEBİ)- (EK-3-c)
  1. Yönetim Kurulu İmza Sirküsü (Noter Onaylı)
  2. Anasözleşme (6 ad.)
  3. Taahhütname (EK-4)

İNTİBAK BAŞVURUSUNA İL MÜDÜRLÜĞÜMÜZCE VERİLECEK ONAY SONRASINDA YAPILACAK İLK GENEL KURULDA “KOOPERATİF ANASÖZLEŞMESİNİN YENİ ANASÖZLEŞMEYE İNTİBAKI” HUSUSUNUN AYRI BİR GÜNDEM MADDESİ OLARAK GÖRÜŞÜLMESİ VE KARAR ALINMASI GEREKMEKTEDİR.

İNTİBAK EDİLEN YENİ ANASÖZLEŞME GENEL KURUL ONAYINI TAKİBEN TESCİL VE İLAN EDİLEREK YÜRÜRLÜĞE GİRECEKTİR.

Kaynak, https://istanbul.csb.gov.tr/kooperatiflerin-anasozlesme-intibak-islemleri-i-111351#:~:text=Bu%20Kanunla%201163%20say%C4%B1l%C4%B1%20Kooperatifler,Kanun%20h%C3%BCk%C3%BCmlerine%20intibak%20ettirmek%20zorundad%C4%B1r.

Başlık, Kayseri İl Tarım ve Orman Bakanlığı İl Müd.

Kanun No: 7500

Kabul Tarihi: 17/4/2024 

MADDE 1- 7/6/2012 tarihli ve 6326 sayılı Turist Rehberliği Meslek Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 3- (1) Turist rehberi unvanı mesleğe kabulle kazanılır ve mesleğe kabul için aşağıdaki koşullar aranır:

a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.

b) Başvuru tarihi itibarıyla onsekiz yaşını doldurmuş olmak.

c) Üniversitelerin turist rehberliği bölümlerinin ön lisans, lisans veya yüksek lisans programlarından mezun olmak veya üniversitelerin turist rehberliği bölümü dışındaki diğer bölümlerinden en az lisans düzeyinde mezun olduktan sonra turizm sektörünün ihtiyaçları da dikkate alınarak belirlenen dillerde, gerektiği hâllerde belirlenen bölgelerde, yönetmelikle kurs ve sınavlara ilişkin belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Bakanlığın talebiyle Bakanlığın gözetim ve denetimi altında birlikler veya konusunda uzmanlaşmış kamu kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenen ülkesel veya bölgesel turist rehberliği eğitim programını başarıyla tamamlamak.

ç) Bakanlık tarafından belirlenen yabancı dillerden birinde, mesleğe kabul sınavına başvuru tarihinden önceki son beş yıl içinde Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) tarafından yapılan Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından (YDS) en az 75 puan almış olmak veya ÖSYM tarafından YDS’ye eşdeğerliliği kabul edilen uluslararası yabancı dil sınavlarında bu puana denk yabancı dil yeterlilik belgesine sahip olmak; Bakanlığın sınav yapılmasını istediği yıl içerisinde ÖSYM tarafından sınav takvimine alınmayan dillerde ise Bakanlığın talebiyle Bakanlığın gözetim ve denetimi altında birlikler veya konusunda uzmanlaşmış kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan yabancı dil sınavında başarılı olmak.

d) Maliyetlerin katılımcılardan karşılanması kaydıyla, Bakanlığın talebiyle Bakanlığın gözetim ve denetimi altında birlikler veya konusunda uzmanlaşmış kamu kurum ve kuruluşlarınca düzenlenen uygulama gezisini tamamlamak ve gezi sonunda yapılan sınavda başarılı olmak.

e) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından; bu Kanuna veya 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa muhalefetten mahkûm olmamak.

f) Daha önce meslekten çıkarılmamış olmak.

(2) Birinci fıkrada belirtilen mesleğe kabul koşullarının tümünü yerine getirenler, Bakanlığın talebiyle konusunda uzmanlaşmış kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan mesleğe kabul sınavında başarılı olmaları hâlinde başarılı oldukları yabancı dilde turist rehberi olmaya hak kazanır. Birinci fıkranın (ç) bendinde belirtilen mesleğe kabul koşulunu yerine getiremeyenler, diğer mesleğe kabul koşullarını yerine getirmeleri ve Bakanlığın talebiyle konusunda uzmanlaşmış kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan mesleğe kabul sınavında başarılı olmaları hâlinde, katıldıkları uygulama gezisine bağlı olarak bölgesel veya ülkesel Türkçe turist rehberi olmaya hak kazanır.

(3) Çince başta olmak üzere ülkemize yönelik turizm potansiyelini karşılamak amacıyla Bakanlıkça kültür ve turizm politikaları doğrultusunda belirlenecek Uzak Doğu dillerindeki adaylar için birinci fıkranın (c) bendindeki koşul aranmaz. Bu kişiler birinci fıkrada belirtilen diğer koşulları yerine getirmek ve en az ön lisans düzeyinde üniversite mezunu olmak kaydıyla turizm sektörünün bu alandaki acil ihtiyaçlarını karşılamak üzere Bakanlığın talebiyle Bakanlığın gözetim ve denetimi altında birlikler veya konusunda uzmanlaşmış kamu kurum ve kuruluşları tarafından, yönetmelik ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yapılan en az yüz saatlik eğitim programı ile uygulama gezisini başarıyla tamamlamaları şartıyla katıldıkları uygulama gezisine bağlı olarak ilgili yabancı dilde bölgesel veya ülkesel turist rehberi olmaya hak kazanır.

(4) Üniversitelerin sanat tarihi ve arkeoloji bölümlerinden lisans düzeyinde mezun olanlar için birinci fıkranın (c) bendinde düzenlenen turist rehberliği eğitim programına katılma koşulu aranmaz. Bu kişiler, birinci fıkrada belirtilen diğer koşulları yerine getirmek, Bakanlığın talebiyle Bakanlığın gözetim ve denetimi altında birlikler veya konusunda uzmanlaşmış kamu kurum ve kuruluşları tarafından, yönetmelik ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yapılan en az yüz saatlik eğitim programı ile uygulama gezisini başarıyla tamamlamaları şartıyla başarılı oldukları yabancı dilde, katıldıkları uygulama gezisine bağlı olarak bölgesel veya ülkesel turist rehberi olmaya hak kazanır.

(5) Mesleğe kabul başvurusu Bakanlığa yapılır. Bakanlık, otuz gün içinde gerekli incelemeleri yapar, başvuruyu kabul ettiği takdirde ruhsatnameyi düzenler, başvuruyu reddettiği hâllerde ret kararını gerekçesi ile birlikte başvuru sahibine bildirir.

(6) Mesleğe kabul koşullarını taşımamalarına rağmen mesleğe kabul edilmiş olanlar, mesleğe kabulü engelleyen bir suçtan hüküm giyenler ile mesleğe engel hâli ortaya çıkanlar Bakanlık kararı ile meslekten çıkarılır.

(7) Birinci fıkranın (c) bendinde, üçüncü ve dördüncü fıkralarda belirtilen eğitim programının, birinci fıkranın (ç) bendinde belirtilen yabancı dil bilgisi seviye tespit sınavının ve (d) bendinde belirtilen uygulama gezisinin Bakanlığın talebine rağmen altı ay içerisinde birlikler tarafından düzenlenmemesi hâlinde eğitim programı, yabancı dil seviye tespit sınavı ve uygulama gezisi Bakanlık tarafından düzenlenir.”

MADDE 2- 6326 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin beşinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Meslek, sadece çalışma kartında belirtilen yabancı dillerde, turist rehberinin Türkçe turist rehberi olması ya da tura katılanların Türkçe bilmeleri ve talep etmeleri hâlinde ise Türkçe olarak hukuka ve meslek etik ilkelerine uygun olarak icra edilir.”

MADDE 3- 6326 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan “14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere” ibaresi madde metninden çıkarılmış, bende aşağıdaki alt bent ile (ç) bendine aşağıdaki alt bent eklenmiştir.

“10) Bu Kanunun 7 nci maddesinin altıncı fıkrasında belirtilen fiilin beş yıl içinde iki kez işlenmesi.”

“7) Bu Kanunun 7 nci maddesinin altıncı fıkrasında belirtilen fiilin beş yıl içinde üç kez işlenmesi.”

MADDE 4- 6326 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş, mevcut ikinci fıkrasında yer alan “taban ücret tarifesinde belirlenen ücretin” ibaresi “Bakanlık tarafından belirlenerek ilan edilen ücretlerin” şeklinde, “Taban ücret” ibaresi “Bu ücretlerin” şeklinde değiştirilmiştir.

“(2) Mesleğin Türkçe olarak icra edilmesi hâlinde, ücretler birinci fıkra kapsamında belirlenen taban ücretin yüzde yetmişinden az olmamak üzere Bakanlık tarafından belirlenir ve ilan edilir.”

MADDE 5- 6326 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş, dördüncü fıkrasında yer alan “ve durum en geç üç gün içinde Cumhuriyet savcılığına bildirilir” ibaresi madde metninden çıkarılmış, maddeye dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

“Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okul ve kurumlar tarafından öğrencilere yönelik olarak öğretmen refakatinde ve ticari amaç gözetilmeksizin yapılan geziler bu Kanun kapsamı dışındadır.”

“(5) Ruhsatname sahibi olmadan rehberlik hizmetinde bulunulamaz, bulunanlar hakkında hizmet verilen kişi sayısı ve bölgenin özellikleri dikkate alınarak ilgili mülki idare amiri tarafından yirmibeşbin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.

(6) Turist rehberliği hizmetinin verilmesi sırasında, bu hizmeti alanların bilgisi ve onayı dışında alışveriş amaçlı belirli bir işletmeye gönderilmeleri karşılığında kendisine veya yönlendireceği kişiye herhangi bir menfaat temin eden turist rehberleri hakkında ilgili mülki idare amiri tarafından yirmibeşbin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.”

MADDE 6- 6326 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 9- (1) Bakanlık, meslek kuruluşlarının ve iştiraklerinin her türlü iş, işlem, faaliyet ve hesaplarını müfettişler ve kontrolörler aracılığıyla gerektiğinde ve en geç üç yılda bir zorunlu olarak denetleme yetkisini haizdir. Meslek kuruluşları denetim esnasında her türlü bilgiyi vermek ve belgeyi göstermekle yükümlüdür.

(2)  Meslek kuruluşlarının organ üyeleri ile personeli, görevlerini yerine getirirken görevleriyle ilgili suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden, meslek kuruluşlarının paralarıyla para hükmündeki evrak, senet ve sair varlıkları ile muhasebe ve muamelata ilişkin her çeşit defter ve evrak ile ilgili olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılırlar.

(3) Birinci fıkrada belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen veya ikinci fıkrada belirtilen suçlardan dolayı haklarında kovuşturmaya başlanan ya da yapılan denetim bakımından görevi başında kalması sakıncalı görülen meslek kuruluşunun personeli Bakanlık müfettişinin teklifi üzerine üç ay süre ile Bakanlık tarafından geçici olarak görevden uzaklaştırılabilir. Gerekli görülmesi hâlinde bir defaya mahsus olmak üzere bu süre Bakanlık tarafından üç ay daha uzatılabilir. Görevden uzaklaştırılan personele, uzaklaştırma süresi boyunca yapılacak ödemelerin üçte ikisi ödenir.

(4)  Bu madde kapsamında görevden uzaklaştırılanlar; denetim sırasında veya denetimin tamamlanmasından sonra Bakanlık kararıyla veya haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ya da mahkûmiyetlerine karar verilmediği takdirde görevlerine dönerler. Görevine iade edilenlerin uzaklaştırma süresi boyunca mahrum kaldığı ödemeleri, kanuni faizleri ile birlikte istihdam edildikleri meslek kuruluşu tarafından ödenir.

(5) Milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hâllerde gecikmede sakınca varsa, birliklerin ve odaların organları Bakanlık tarafından faaliyetten men edilebilir. Faaliyetten men kararı, yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.

(6) Bakanlık, bu madde kapsamında açılan davaları katılan sıfatıyla takip edebilir.”

MADDE 7- 6326 sayılı Kanunun 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 12- (1) Turist rehberliği niteliğindeki hizmet, faaliyet ve bunlara yönelik sözleşmeler, turist rehberlerinin disiplin, sicil ve çalışma kartlarına ilişkin hususlar ile meslekte uzmanlığa yönelik kurs, seminer ve eğitim programları birlik tarafından çıkarılan yönetmelik ile düzenlenir.

(2) Bakanlığın meslek kuruluşları üzerindeki idari ve mali denetimine ilişkin usul ve esaslar ile bu Kanunla Bakanlığa verilen yetki ve görevlere ilişkin hükümlerin uygulanmasına dair hususlar Bakanlık tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.”

MADDE 8- 6326 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“Rehberlik kimlik kartının ruhsatname ile değiştirilmesi

GEÇİCİ MADDE 4- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında rehberlik kimlik kartını ruhsatname ile değiştirmeyenlerin rehberlik kimlik kartları, bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (e) ve (f) bentlerindeki koşulları taşımaları ve bu Kanuna göre kurulan ilgili odaya kaydolmaları şartıyla, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde başvurmaları hâlinde ruhsatname ile değiştirilir. Bu süre Bakanlık tarafından bir yıl uzatılabilir.”

MADDE 9- 6326 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“Yabancı dil yeterliliği bakımından saklı tutulan haklar

GEÇİCİ MADDE 5- (1) Bu Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında rehberlik kimlik kartını ruhsatname ile değiştirenlerin, bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen belgeyi sunmaları zorunludur. Aksi takdirde Türkçe turist rehberi olarak mesleklerini icra edebilirler. Yabancı dil yeterliliğini belgelemeleri hâlinde ise çalışma kartı alarak, yeniden başarılı oldukları dilde mesleklerini icra edebilirler.”

MADDE 10- 6326 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“Mesleğe yeniden kabul sınavı

GEÇİCİ MADDE 6- (1) Bu Kanunun geçici 1 inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında Bakanlıkça yapılan sınava katılmayanlar ile sınavda başarısız olanlar bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde Bakanlığa başvurmaları, bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentlerinde öngörülen koşulları taşımaları ve Bakanlık tarafından yapılan sınavda başarılı olmaları kaydıyla mesleğe kabul edilir. Bu madde kapsamında mesleğe kabul edilenlerin bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen belgeyi sunmaları zorunludur. Aksi takdirde Türkçe turist rehberi olarak mesleklerini icra edebilirler. Yabancı dil yeterliliğini belgelemeleri hâlinde ise çalışma kartı alarak, yeniden başarılı oldukları dilde mesleklerini icra edebilirler.”

MADDE 11- 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Seyahat acentaları, müşterilerine verdiği hizmetler sırasında, müşterilerinin bilgisi ve onayı dışında alışveriş amaçlı belirli bir işletmeye gönderilmeleri karşılığında kendisine veya yönlendireceği kişiye herhangi bir menfaat temin etmeleri halinde bu seyahat acentalarının belgeleri Bakanlıkça iptal edilir ve bunlar beş yıl süreyle seyahat acentalığı yapamaz.”

MADDE 12- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 13- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.

Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin yaptığı denetimde raporlu olan çalışanlarımızın 2 günlük ücretini ödemedik diye SGK bizden her ay için 2 günlük ek bildirge isteyip her ay için idari para cezası uygulamış. Ayrıca hem asgari ücret desteklerimizi geri almışlar, hem de prim teşvikleri için bir ay yasaklama yapmışlar, yapılan işlem doğru mudur? H.Selim Yıldız

Çalışma hayatına yön veren en önemli mihenk taşlarından biri hiç kuşkusuz 4857 sayılı İş Kanunu, diğeri 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunudur. Borçlar Kanunu, Deniz İş Kanunu ve Basın İş Kanunu da çalışma hayatını düzenleyen diğer kanunlardır.

Esasen İş Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun birbirini tamamlayacak şekilde kurgulanmış olması, haliyle sosyal güvenlik mevzuatına göre yürütülen bir uygulamanın İş Kanunu’na aykırı olması veya İş Kanunu’na göre yürütülen bir uygulamanın sosyal güvenlik mevzuatına aykırı olması gibi bir manzarayla karşılaşılmaması gerekir.

Ne var ki Okurumuz Selim beyin karşılaştığı istirahatli sigortalılarla ilgili uygulamada olduğu gibi iki kanunun uygulama farklılığından dolayı kimi zaman telafisi çok güç yaptırımlarla karşılaşılabilmektedir.

Şöyle ki,

Sosyal güvenlik mevzuatında sigortalılara maktu ücret veya günlük ücret karşılığı çalıştıkları üzerinde durulmaksızın, istirahatli oldukları süreler zarfındaki ücretleri ile geçici iş göremezlik ödeneğinden karşılanmayan kısmı arasındaki fark işverenlerince ödenmemiş ise prim gün sayısı ve prime esas kazanç bildirimi yapılmayarak 01-İstirahat eksik gün nedeni seçilerek bildirim yapılmasına izin verilmiştir. Ayrıca sosyal güvenlik mevzuatında istirahatli sigortalıların maktu ücret veya günlük ücret karşılığı çalıştıklarına yönelik bir düzenleme yer almadığından maktu ücret karşılığı çalışan sigortalıların istirahatli oldukları süreler zarfındaki iki günlük ücretinin ödenip ödenmediği ve prime esas kazanca dahil edilip edilmediği noktasında SGK’nın denetim elemanlarınca bir inceleme de yürütülmemektedir.

İş Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda yer alan hükümlere göre ise maktu ücret karşılığı çalışan sigortalıların hem hastalık nedeniyle istirahatli oldukları süreler zarfında geçici iş göremezlik ödeneği verilmeyen ilk iki günün ücretinin hem de istirahatli oldukları diğer günlerdeki ücretleri ile geçici iş göremezlik ödeneği arasındaki farkın işverenlerince ödeme zorunluluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla Çalışma Bakanlığı İş Müfettişlerince yapılan denetimlerde maktu ücret karşılığı çalışan sigortalıların ücretleri ile geçici iş göremezlik ödeneğince karşılanmayan kısmının işverenlerince ödenmediği tespit edildiği takdirde Borçlar Kanunu ve İş Kanunu hükümleri doğrultusunda aradaki farkın geriye yönelik ödenmesi cihetine gidilmektedir.

Çalışma Bakanlığı iş müfettişlerince düzenlenen raporlarda sosyal güvenlik mevzuatını ilgilendiren bir husus varsa bu raporlar işyerinin bağlı bulunduğu SGK müdürlüğüne de gönderildiğinden SGK Müdürlüğünce raporda belirtilen hususlar doğrultusunda işlem yapılmaktadır. Bu durumda iş müfettişlerinin raporlarında maktu ücret karşılığı çalışan sigortalıların istirahatli oldukları sürelere ilişkin ücretlerinin ödenmediği veya eksik ödendiği hususunda bir kanaate yer verilmiş ise işverenlerden ilgili aylar için geriye yönelik ek beyanname verilmesi istenilmekte, sonrasında sigortalıların prim gün sayısının ve prime esas kazancının eksik bildirildiği gerekçesiyle sosyal güvenlik mevzuatında öngörülen yaptırımlar uygulanmaktadır.

Taşlar yerine oturmuyor!

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 102.maddesinin onüçüncü fıkrasında,

“ Ay içinde otuz günden az çalışan veya eksik ücret ödenen sigortalılara ilişkin;

a)Kurumca elektronik ortamda alınabilenler hariç Kurumca yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularından veya işyeri hekimlerinden alınmış istirahatli olduğunu gösteren rapor,

***

eksik çalışmaya ilişkin belgelerdendir.” şeklindeki açıklamayla, maktu ücret veya günlük ücret karşılığı çalıştığı üzerinde durulmaksızın, sigortalıların istirahatli olduğu süreler zarfında işverenlerince eksik gün ve kazanç bildiriminde bulunulmasına imkân sağlanmıştır.

Haliyle Çalıma Bakanlığı Müfettişlerince İş Kanunu hükümleri doğrultusunda maktu ücret karşılığı çalışan sigortalıların istirahatli oldukları süreler zarfındaki geçici iş göremezlik ödeneğinden karşılanmayan fark ücretlerinin ödenmesi yönünde rapor düzenlendiği durumlarda, sosyal güvenlik mevzuatı yönünden mevcut yönetmelik hükümlerini yok sayıp, istirahatli sigortalıların raporlu olduğu süreler için işverenlerinden ek bildirge isteyip, her ay için idari para cezası uygulamanın, bir yıllık asgari ücret desteğini geri almanın ve prim teşviklerinden bir ay süreyle yasaklama yapmanın doğruluğunu kabul etmek mümkün değildir.

Sonuç olarak maktu ücret karşılığı çalışan sigortalılar yönünden sosyal güvenlik mevzuatında bir boşluk olduğu ortadadır. Bu bakımdan İş Kanunu’nda olduğu gibi sosyal güvenlik mevzuatında da maktu ücretli sigortalıların geçici iş göremezlik ödeneğinden karşılanmayan ücretlerinin hak kazandıkları ayın prime esas kazancına dahil edilme şartı getirilmelidir.

Şimdilerde 4857 sayılı İş Kanunu ile Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu’nun güncelleştirilerek birleştirilmesine yönelik bir çalışma yürütüldüğü dikkate alındığında, İş Kanunlarının yanı sıra sosyal güvenlik mevzuatının da bu çalışmalara dahil edilmesinin faydalı ve gerekli olduğu değerlendirilmektedir. Eyüp Sabri Demirci

https://www.karar.com/yazarlar/eyup-sabri-demirci/istirahat-eksik-gun-nedeni-ise-bu-cezalar-neden-uygulanir-1599618

Son dakika!

Anayasa Mahkemesi Ek Vergi kararını açıkladı. Ek Vergi düzenlemesi Anayasaya uygun bulundu ve Anayasaya aykırılık iddiası kabul edilmedi.

Kanunla ilgili incelemenin sadece konuyu Anayasa Mahkemesi önüne getiren Mahkemenin baktığı somut olay çerçevesinde incelenebileceği,bir geriye yürüme olsa da olağanüstü durumlarda bu tür düzenlemelerin yapılabileceği sonucuna varıldı.

Anayasa Mahkemesi Ek MTV konusundaki düzenlemeyi de Anayasaya uygun bulmuş,iptal taleplerini reddetmişti. Bu karar mükellefler nezdinde ilave bir vergi yükü yaratmayacaktır.Çünkü bu vergiler beyan edildi ve ödendi.

Bilindiği üzere, 7440 sayılı Kanunla,2022 Kurumlar Vergisi beyanlarındaki indirim ve istisna tutarları üzerinden,bir kereye mahsus %10 Ek Vergi alınmıştı. Birçok mükellef yapılan düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile ihtirazi kayıtla beyanda bulunmuş ve ödenen tutarın faiziyle iadesi talebiyle dava açmıştı.Davaların büyük bölümü ilk derece mahkemelerince mükellef aleyhine karara bağlanmış,az sayıda davada da ilk derece mahkemesi yapılan düzenlemeye ilişkin Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bularak konuyu değerlendirilmek üzere Anayasa Mahkemesine taşımıştı.

Anayasa Mahkemesi 14.3.2024 tarihli oturumunda ,vergi mahkemelerince önüne taşınan 09.03.2023 tarih ve 7440 sayılı Kanun’la getirilen Ek Verginin Anayasaya aykırılık iddiasını reddetti.Vergi Mahkemeleri karara uymak zorunda.

Anayasa Mahkemesi ile Vergi Yargısı Çatışması Olasılığı!

Emisyon primi konusunda daha farklı bir gelişme de yaşanmış ve bir vergi mahkemesinde konu Anayasaya Mahkemesine taşınmadan,mevcut yasal düzenlemeden hareketle, vergi mahkemesince mükellefin istemi doğrultusunda,fazladan ödenen verginin faizi ile iadesi şeklinde karara bağlanmıştı.

Daha sonra bu karar istinaf aşamasında da aynı şekilde kabul edildi. Bu kabul sırasında Danıştayın daha önce emisyon primleri konusunda,emisyon primlerinin gelir olmadığı,istisnanın açıklama mahiyetinde getirildiği yolunda verilen kararı da zikredildi.

Öte yandan Ek Vergi Tebliğinin yürütmesinin durdurulması ve iptaline ilişkin doğrudan Danıştay’da açılan davada emisyon primi konusu da dahil tüm talepler reddedilmişti.

Danıştayın Anayasa Mahkemesi kararından sonra emisyon primi konusunda konuyu nasıl sonuçlandıracağı önem kazandı. Kuvvetle muhtemel konu emisyon primi konusunda da Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda karara bağlanacaktır.

Aksi durumda bu kez Anayasa Mahkemesi ile Danıştayın karşı karşıya kaldığı bir durum oluşacaktır.

Mali İdare Ek Vergi Beyanlarını da Mercek Altına Aldı İnceliyor

Diğer yandan, Mali İdarece çok sayıda mükelleften beyan ettiği Ek Verginin olması gerekenden az olduğu iddiası ile izahat istenmiş, yapılan izahatların bildiğimiz kadarıyla hiç biri kabul edilmemiş, mükelleflere kendiliklerinden beyanlarını düzeltme ve ödeme için bir ay süre verilmişti. Süre verilen bu şirketler incelenmeye başlanacaklar. Zeki Gündüz

Anayasa Mahkemesi Ek Vergi kararını İçin Tıklayınız

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri /65

Konusu: Geçici Vergi Dönemlerinde Yeniden Değerleme Oranı

Tarihi: 29/03/2024

Sayısı: KVK-65 / 2024-1 / Yatırım İndirimi – 51

İlgili olduğu maddeler:

Vergi Usul Kanunu Mükerrer Madde 298

Kurumlar Vergisi Kanunu Madde 32/A

Gelir Vergisi Kanunu Geçici Madde 69

İlgili olduğu kazanç türleri: Ticari Kazanç, Zirai Kazanç

213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrasına istinaden 2024 yılı birinci geçici vergi döneminde uygulanacak yeniden değerleme oranı % 7,55 (yüzde yedi virgül ellibeş) olarak tespit edilmiştir.

Duyurulur.

Bekir BAYRAKDAR

Gelir İdaresi Başkanı

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü

DUYURU

2024/ŞUBAT DÖNEMİ SGK PRİM BORÇLARININ KDV MAHSUBU İLE 26/04/2024 TARİHİNE KADAR ÖDENEBİLMESİ

Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca 2024 yılı Nisan ayının ikinci haftasına denk gelen Ramazan Bayramı tatili nedeniyle mükelleflerin KDV iade alacaklarının 2024/Şubat dönemi SGK prim borcuna 20/04/2024 tarihine kadar mahsubunda gecikmeler yaşanabileceğinin belirtilmesi üzerine, söz konusu mahsuplara yönelik vade tarihinin bir defaya mahsus olmak üzere 26/04/2024 tarihine kadar uzatılması karar altına alınmıştır.

Bu doğrultuda her ayın 1’i ila 30’u arasındaki çalışmaları karşılığı ücret ödenen 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenler yönünden 2024/Şubat ayına ilişkin sigorta prim borcunun katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle ödenmesi halinde vade tarihi 26/04/2024 olarak uygulanacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Kaynak: SGK

Belirli ve Belirsiz süreli sözleşme olmak üzere işçi ve işveren arasında iki tür sözleşme yapılabilmektedir. Bu sözleşmelerin içerik ve özlük hakları bakımından da farklı sonuçları vardır.

İş mevzuatı uyarıca esas olan sözleşme türü belirsiz süreli iş sözleşmesidir.

Diğer bir anlatımla belirli süreli iş sözleşmesi istisnai bir sözleşmedir. Bu kapsamda belirli süreli iş sözleşmesinin kurulması esaslarının incelenmesi önem arz eder.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 11’inci maddesinde belirli süreli iş sözleşmesi hüküm altına alınmıştır:

“İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir.”

Hüküm incelendiğinde belirli süreli iş sözleşmesinin kurulması objektif nedenlerin varlığına bağlıdır.

Objektif nedenler, işin süreli olması, işin tamamlanacak ve bir daha işi üstlenen işveren tarafından yapılmayacak olması, belirli bir olgunun ortaya çıkması olarak özetlenebilir.

Objektif nedenleri örnekle somutlaştırmak gerekirse, geri dönmek üzere izne çıkan çalışanın yarattığı istihdam açığının tamamlanması için belirli süreli iş sözleşmesi kurulabilir veya süreli olan ihale konusu işlerde de belirli süreli iş sözleşmesi kurulabilir.

Başka bir anlatımla, işin süreli olması genel anlamı ile ihale konusu işleri, işin tamamlanacak olması işveren tarafından bir daha yapılmayacak işleri, belirli bir olgunun ortaya çıkması ise kadın işçinin doğum iznine çıkması, erkek işçinin askere gitmesi gibi dönemsel ihtiyaçların varlığı hali olarak ifade edilebilir.

Belirli süreli iş sözleşmesinin en önemli sonuçlarından biri, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin kıdem süresi bir yıl ve üzeri olsa dahi kıdem tazminatı hakkının bulunmamasıdır. Bu nedenle belirli süreli iş sözleşmesinin kuruluş aşamasında objektif ve esaslı nedene dikkat edilmesi önemlidir.

Diğer yandan belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz.

Aksi halde kurulan iş sözleşmesi, başlangıçtan itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilecektir. Ek olarak esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini koruyacaklardır.

Son olarak, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Bu hususun en önemli sonucu ise belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin işe iade davası açma hakkının bulunmamasıdır.

Nihayetinde, belirli süreli iş sözleşmesi kurulurken objektif nedene dikkat edilmesi hem çalışanın işçilik haklarının korunması hem de çeşitli uyuşmazlıkların gündeme gelmemesi ve çalışma barışının bozulmaması açısından önem arz etmektedir. Resul KURT

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/belirli-sureli-is-sozlesmesinin-kurulma-esaslari/738865

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • AK Parti'den Açıklama Geldi: Genel Sağlık Sigortası (GSS) Borçları Silinecek AK Parti Grup Başkanvekili Usta, AK Parti grubunun Meclis Başkanlığı'na…
  • TAM İSTİSNA KAPSAMINDA YÜKLENİM KDV İADESİ ANALİZİ * Yüklenilen KDV’nin Yüklenildiği Dönem İle İadenin Talep Edildiği Dönem…
  • İTUS, HİS , ATU KAPSAMINDA KDV İADE HADLERİ İndirimli Teminat Uygulama Sistemi ( İTUS) Hızlandırılmış İade Sistemi (…
Top