Mehmet Özdoğru
Yeme İçme Hizmeti Veren Yerlerde KDV Uygulamasına İlişkin Yeni Tebliğ Düzenlemesi
Bilindiği üzere; KDV oranlarının belirlendiği ve güncellenmiş 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na ekli I Sayılı Liste’nin “A-Gıda Maddeleri” bölümünde yer alan malların teslimi (özel tüketim vergisine tabi olanlar hariç) %1 oranında katma değer vergisine tabidir. Anılan Kararın eki II nolu Liste’nin 24 nolu bendi hükmünde yer alan “gazino, açık hava gazinosu, bar, dans salonu, diskotek, pavyon, taverna, birahane, kokteyl salonu ve benzeri yerler hariç olmak üzere kahvehane, kır kahvesi, çay bahçesi, çay ocağı, kıraathane, kafeterya, pastane, ayakta yemek yenilen yerler, yemeği pakette satan veya diğer şekillerde yemek hizmeti sunan yerler, lokanta, içkili lokanta, kebapçı ve benzeri yerlerde verilen hizmetler (bu yerlerde verilen hizmetlerin alkollü içeceklere isabet eden kısmı hariç) ise %10 oranında katma değer vergisine tabidir.
KDV Uygulama Genel Tebliği’nin “2.4. Yiyecek ve İçecek Sunulan Yerlerde KDV Oran Uygulaması”-“2.4.1. Kapsam” başlığı altında açıklandığı üzere; 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na ekli (II) sayılı listenin 24’üncü sırasında yer alan; kahvehane, kır kahvesi, çay bahçesi, çay ocağı, kıraathane, kafeterya, pastane, ayakta yemek yenilen yerler, yemeği pakette satan veya diğer şekillerde yemek hizmeti sunan yerler (hazır yemek şirketleri dâhil), lokanta, içkili lokanta, kebapçı ve benzeri yerlerde verilen hizmetlerde KDV oranı 1/1/2008 tarihinden itibaren (% 8) (10 Temmuz 2023 tarihinden itibaren ise %10) olarak uygulanmaktadır.
İndirimli oran uygulanan yerlerde verilen hizmetler içinde alkollü içecek servisinin de bulunması halinde, hizmetin alkollü içeceklere ilişkin kısmına (%18) (10 Temmuz 2023 tarihinden itibaren ise %20) KDV oranı uygulanır.
Alkollü içecekler, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (III) sayılı listenin (A) cetvelinde yer alan içecekleri (kolalı gazozlar hariç) ifade etmektedir. Yukarıda sayılan işletmeler toplam hizmet bedeli içinde alkollü içeceklere ilişkin olan ve olmayan kısmı hesaplayarak faturada ayrıca gösterirler ve alkollü içeceklere isabet eden kısım üzerinden (%18) (10 Temmuz 2023 tarihinden itibaren ise %20), diğer kısım üzerinden (%8) (10 Temmuz 2023 tarihinden itibaren ise %10) KDV hesaplayarak KDV tutarını ayrı ayrı ve toplam olarak faturada gösterirler.
27 Nisan 2024 tarihli Resmi Gazete’de yeme içme hizmetlerinde KDV oranlarının uygulanmasına ilişkin açıklamaların yer aldığı ve 1 Mayıs 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe giren, 51 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayınlanmıştır. Anılan tebliğle, yukarıdaki açıklamaların peşine şu açıklama eklenmiştir:
“Bu işletmeler prensip olarak hizmet işletmesi mahiyetinde olduklarından buralarda imal edilen veya dışarıdan temin edilen gıda maddelerinin buralarda veya dışarıda tüketilmek üzere müşterilere satışında %10 (alkollü içeceklerde %20) oranında KDV hesaplanır.”
Konuya ilişkin verilen örnekler ise şöyledir:
Örnek 1: (K) Kahvecisi, kendi hazırladığı kahvelerin yanında (T) işletmesinden temin ettiği keklerin de satışını yapmaktadır. Self-servis olarak hizmet veren işletmeye gelen müşteri sipariş ettiği kahvenin yanında ıslak kek satın almış ve işletmeye ait alanda oturmak yerine siparişlerinin paketlenmesini istemiştir. Ayrıca 100 gr Türk kahvesi çektirmiştir. Kafeterya ruhsatına sahip olan (K)’nın yaptığı bu satışların tamamında %10 oranında KDV hesaplanacaktır.
Örnek 2: (G) Lokantasında yemek yiyen müşteri (D), lokantadan ayrılırken 1 kg baklava satın almıştır. Lokanta, müşteriye vermiş olduğu yemek hizmeti ile baklava satışında %10 oranında KDV hesaplayacaktır.
Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı mahiyettedir.
Örnek 3: (A) Pastanesi, telefonla verilen sipariş üzerine imalathanesinde 8 kişilik doğum günü pastası hazırlamıştır. Müşteri pastanın ev adresine gönderilmesi yerine iş çıkışı pastaneye gelerek pastayı alacağını bildirmiştir. İş çıkışında sipariş pastanın yanında 1 kg kuru pasta ve 2 şişe limonata satın almıştır. Pastane işletme ruhsatına sahip (A)’nın sipariş suretiyle hazırladığı pasta ve yanındaki gıda satışlarında %10 oranında KDV hesaplanacaktır.
Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgâh gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları gıda maddeleri satışları da 2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listenin 24’üncü sırası kapsamındadır.
Örnek 4: Sahilde faaliyet gösteren (B) Büfe İşletmesi, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde büfesinin önüne yerleştirdiği masa ve taburelerde oturan müşterileri ile sahilde bulunan şezlonglarda denize girenlere tost, çay ve meşrubat satışı yapmaktadır. (B) Büfe İşletmesi, fiilen yiyecek ve içecek hizmetleri sunduğundan büfede hazırladığı tost ve çayın yanında dışarıdan hazır temin ettiği gıda maddelerinin satışında %10 oranında KDV hesaplayacaktır.”
Yapılan ilave açıklamalar ve verilen örneklerden görüleceği üzere; yiyecek ve içecek hizmetlerinin verildiği yerlerdeki tüm satışların (bu yerlerde yenilip içilmeden alınan mal niteliğindeki teslimler dahil) hizmet ifası olduğu kabul edilmekte, bu yerlerde ve bunlar için uygulanması gereken katma değer vergisi oranının %10 (alkollü içkilerde %20) olması gerektiği belirtilmektedir.
Anılan tebliğin yayımından önce, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde aynı içerikle Taslağı yayınlanmış olup, taslakta yer alan düzenlemelerin “KDV oran artışı” şeklinde haber yapılması üzerine de sitede mevcut 16 Nisan 2024 tarihli basın açıklamasında;
- Tebliğ ile KDV oranlarında herhangi bir artış yapılmadığı,
- Tebliğin uygulamada görülen yanlışların düzeltilmesi ve suistimallerin önlenmesine yönelik hazırlandığı,
- Esasen KDV oran artışlarının sadece Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılabileceği,
belirtilmiştir.
Anılan tebliğle ilgili açıklamalarda, düzenlemenin yeni bir durum yaratmadığı, sadece yanlış uygulamalara ve suistimallere engel olunması amacıyla, mevcut uygulamanın açıklığa kavuşturulduğu belirtilmekte birlikte; anılan yerlerde mal teslimi olarak kabul edilebilecek işlemlerde de, hizmet kabul edilerek, %10 oranının uygulanması tartışmalara açık olup, sık sık ihtilaflara yol açabilecektir. Tebliğin yürürlük tarihinin 1 Mayıs 2024 olarak belirlenmesi de yapılan düzenlemenin eski uygulamaya açıklık getirmek değil, bu yerlerdeki mal teslimlerinde uygulama değişikliğine gidildiği ve oran artırıldığı eleştirilerini güçlendirmektedir. Kanımızca, oran artırma yetkisinin Bakanlıkta olmadığı, Cumhurbaşkanı’nda olduğu da dikkate alınarak, konu yeniden değerlendirilmeli ve mal teslimi sayılacak işlemlerin neler olabileceği daha ayrıntılı açıklanarak, bu teslimlerde %1 oranının uygulanmasına imkân verilmelidir. Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK
Deprem Bölgesinde Bazı Yerler İçin SGK Yönünden Mücbir Sebep Hali Uzatıldı
T.C.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü
DUYURU
Kahramanmaraş’ta Meydana Gelen Depremlerden Etkilenen Bazı Yerler İçin Mücbir Sebep Halinin Uzatılmasına İlişkin Duyuru
Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ili İslâhiye ve Nurdağı ilçelerinde 30/4/2024 günü sonu itibarıyla sona erecek olan mücbir sebep hali 31/8/2024 tarihine kadar uzatılmıştır.
Belirtilen illerde yaşanan deprem felaketi nedeniyle 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında sigortalı çalıştıran işyerleri, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılar ile diğer sigortalılar ve genel sağlık sigortalıları açısından 5510 sayılı Kanunun 91 inci maddesi kapsamında gerekli işlemlerin tesis edilmesi Kurum Yönetim Kurulumuzun 29/4/2024 tarihli ve 2024/123 sayılı Kararı ile uygun görülmüştür.
Bu doğrultuda meydana gelen deprem felaketi tarihi itibarıyla Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ili İslâhiye ve Nurdağı ilçelerinde faaliyet gösteren 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında sigortalı çalıştıran işyerleri, 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılar ile diğer sigortalılar ve genel sağlık sigortalılarının;
-06/02/2023 ila 31/8/2024 tarihleri arasında, 5510 sayılı Kanuna göre vermekle yükümlü oldukları her türlü bilgi, belge ve beyannamelerin, işyeri kayıt ve belgelerinin (işyeri tescil bildirgesi, iş kazaları ile meslek hastalıkları bildirimleri dahil) 16/9/2024 (15/9/2024 tarihi resmî tatil olduğundan) tarihine kadar (bu tarih dahil), Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannameleri/Aylık Prim ve Hizmet Bildirgeleri yönüyle ise (2023 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık, 2024 Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz dönemine ilişkin Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannameleri/Aylık Prim Hizmet Belgeleri) 31/10/2024 tarihine kadar (bu tarih dahil) Kuruma verilmesi halinde yasal süresi içinde verilmiş sayılacaktır.
-06/02/2023 tarihinden önce ödeme süresi dolmuş mevcut prim borçları 30/9/2024 tarihine (bu tarih dahil) kadar, 2023 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos Eylül, Ekim, Kasım, Aralık, 2024 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz aylarına ait prim borçları ise (Ayların 15 ila 14 döneminde işlem gören işyerleri için 2022 Aralık ayı, 2023 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ,2024 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ayları) 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinde belirtilen gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmaksızın 28/2/2025 tarihine (bu tarih dahil) kadar ertelenecektir.
– 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi ile aynı Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamındaki sigortalıların 06/02/2023 tarihinden önce ödeme süresi dolmuş mevcut prim borçları ile 2023 yılı Ocak ila Aralık dönemine ait primleri ile 2024 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran aylarına ait primlerinin 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinde belirtilen gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmaksızın 28/2/2025 tarihine (bu tarih dahil) kadar ertelenecektir.
– 06/02/2023 ila 26/8/2024 tarihleri arasında verilmesi gereken muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinin/aylık prim ve hizmet belgelerinin 31/10/2024 tarihine kadar (bu tarih dahil) verilmesi ve muhteviyatı prim borçlarının 28/02/2025 tarihine, 06/02/2023 tarihi öncesi yasal ödeme süresi geçmiş borçlarının 30/09/2024 tarihine kadar (bu tarih dahil) ödenmesi kaydıyla işyerleri teşviklerden yararlandırılacaktır.
– Ödeme vadesi geçmiş borçları çeşitli kanunlar uyarınca yeniden yapılandırılmış veya 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca tecil ve taksitlendirilmiş olup, 06/02/2023 tarihi itibarıyla yapılandırma/taksitlendirme işlemleri bozma koşuluna girmemiş işveren, sigortalı ve hak sahiplerinin ödeme vadesi 06/02/2023 ila 31/8/2024 tarihleri arasında sona eren taksitlerini 30/9/2024 tarihine kadar ödemeleri halinde yasal süresi içinde ödenmiş sayılacaktır.
– Erteleme kapsamındaki borçlar, 28/02/2025 tarihine kadar (bu tarih dahil) başvuru yapılması ve ilgili mevzuat kapsamında belirtilen diğer şartların sağlanması kaydıyla 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin altıncı fıkrası kapsamında azami 24 ay süre ile tecil faizi alınmaksızın tecil ve taksitlendirilecektir.
– Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illerinde faaliyet gösteren meslek mensuplarıyla 6/2/2023 tarihi itibarıyla aracılık ve sorumluluk sözleşmesi bulunan ve Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri dışında işyeri bulunan işverenlerin 2023 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos Eylül, Ekim, Kasım, Aralık, 2024 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinin “SGK Bildirimleri” kısmının 31/10/2024 tarihine kadar verilmesi ve tahakkuk edecek prim borçlarının 28/2/2025 tarihine kadar ödenmesi halinde söz konusu yükümlülükler yasal süresi içinde yerine getirilmiş sayılacaktır.
– Borçlanma ve ihya kapsamındaki borçlarından 06/02/2023 ila 30/9/2024 olanlar için son ödeme tarihi 30/9/2024 olarak dikkate alınacaktır.
– Kontrol muayenesine tabi olup kontrol muayene tarihleri 01/02/2023 ila 30/09/2024 olanların kontrol muayene tarihleri 30/09/2024 olarak kabul edilecektir.
– Fazla veya yersiz ödemeler ve kamu zararlarından kaynaklanan kurum alacaklarından 06/02/2023 tarihi itibarıyla yapılandırma/taksitlendirme işlemleri bozma koşuluna girmemiş ve ödeme süresi dolmuş mevcut alacaklar ile 31/8/2024 tarihine kadar tahakkuk edecek olan alacakların son ödeme tarihinin 30/9/2024 tarihine (bu tarih dahil) ilgili mevzuatı gereği gecikme zammı uygulanmaksızın ertelenecektir.
– Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ili Islahiye ve Nurdağı ilçelerinde afet kapsamında yer alan işveren, sigortalı ve hak sahiplerinin 7440 sayılı Yapılandırma Kanunu kapsamındaki başvurularını 2/12/2024 tarihine kadar (30/11/2024 tarihi resmi tatile denk geldiğinden) yapılabilmesine ve bu borçluların borçlarının ilk taksitini başvuruyu takip eden ay sonuna kadar (31/12/2024 tarihi), diğer taksitlerini ise bu taksiti takip eden aylık dönemler hâlinde ödeyebilmesine imkan sağlanacaktır.
Ayrıca Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ili İslâhiye ve Nurdağı ilçelerinde mücbir sebep hali 31/8/2024 tarihine kadar uzatıldığından 2024 yılı Ağustos ayı ve sonrasına ait aylık prim ve hizmet belgeleri/muhtasar ve prim hizmet beyannameleri yasal süreleri içerisinde verilecek ve söz konusu aylık prim ve hizmet belgeleri/muhtasar ve prim hizmet beyannamelerine ait primler de yine yasal süresi içerisinde ödenecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Kaynak: SGK
SGK’YA OLAN PRİM VE DİĞER BORÇLAR HERGÜN 00:15-23:00 SAATLERİ ARASINDA KREDİ KARTI VEYA BANKA KARTIYLA ÖDENEBİLECEKTİR
SGK’ya olan prim ve diğer borçlar www.sgk.gov.tr web sayfasında yer alan “Kart ile Prim Ödeme” Uygulaması üzerinden kredi kartı veya banka kartları aracılığıyla haftanın 7 günü 00:15 - 23:00 saatleri arasında ödenebilecektir.
SGK’YA OLAN BORÇLARIN KREDİ KARTI VEYA BANKA KARTIYLA ÖDENMESİ:
SGK, internet sitesinde yaptığı duyuru ile prim ve diğer borçların kredi kartı veya banka kartıyla ödenmesine ilişkin açıklama yaptı. Yapılan açıklamaya göre;
SGK’ ya olan prim ve diğer borçların www.sgk.gov.tr web sayfasında yer alan “Kart ile Prim Ödeme” Uygulaması üzerinden kredi kartı veya banka kartları aracılığıyla haftanın 7 günü ödenebilmektedir.
Söz konusu ödemeler her gün 00:15 - 22:00 saatleri arasında yapılabiliyorken, saat 22:00’den sonra da uygulama üzerinden prim ödeme başvurusunda bulunulduğu görülmüştür. Prim ödeme başvurularının kabul edilebilmesi için ödeme süresi 00:15 - 23:00 olarak yenilenmiştir.
Bu kapsamda SGK’ ya olan prim ve diğer borçların, www.sgk.gov.tr web sayfası üzerinden haftanın 7 günü 00:15 - 23:00 saatleri arasında ödenebilecektir.
https://e.sgk.gov.tr/Uygulamalar/Detay/Kart-ile-Prim-Odeme-2022-10-31-09-58-15 bağlantısı üzerinden “Uygulamaya Giriş İçin Tıklayınız” butonu ile ödeme ekranına ulaşılabilir.
Kredi Kartı veya Banka Kartıyla Prim Ödeme Süresinin Uzatılması Hakkında Basın Duyurusu…>>>
SMMM HAKKINDA 10 SEÇKİN VERGİ YARGISI EMSALİ
1️⃣✅️Danıştay 4. D., E. 2016/20983 K. 2020/3399 T. 30.9.2020 sayılı kararı:
Mükellef adına yapılan vergi ve ceza tahakkuku kesinleşmesinden SMMM adına ödeme emri düzenlenemez.
2️⃣✅️Adana BİM, 2. VDD, E. 2020/245 K. 2020/532 sayılı kararı:
SMMM'lerin inceleme yapmamaktan sorumlu tutulması ve bu durumu vergi dairelerine bildirmemekten dolayı vergi ve cezaların kendilerinden tahsil edilmesini gerektiren yasal düzenleme bulunmamaktadır.
3️⃣✅️İzmir 4. Vergi Mahkemesi ESAS NO : 2020/502 KARAR NO : 2020/1277 sayılı kararı:
SMMM'nin üzerine düşen sorumlulukları tam ve eksiksiz olarak yerine getirmeyerek vergi kayıp ve kaçagına sebebiyet verdiği idarece her türlü şüpheden uzak somut tespitlerle ortaya konulmalıdır.
4️⃣✅️İstanbul BİM, 6. VDD, E. 2019/2264 K. 2020/841 T. 17.6.2020 sayılı kararı:
Görüş ve öneri raporu tebliğ edilmeyen SMMM hakkında düzenlenen ödeme emri hukuka aykırıdır.
5️⃣✅️Danıştay 3. D., E. 2016/14017 K. 2019/6191 T. 12.11.2019 sayılı kararı:
SMMM'nin bağlı olmadığı vergi dairesince müteselsil sorumluluk ödeme emri düzenlenemez.
6️⃣✅️Danıştay VDDK., E. 2020/1315 K. 2020/1271 T. 18.11.2020 sayılı kararı:
Mali müşavirler sahip olmadıkları yetkinin kullanılmamasından dolayı sorumlu tutulamaz.
7️⃣✅️Danıştay 9. Dairesi’nin E: 2020/593, K: 2020/4949 sayılı kararı:
Mali müşavirlerin müteselsil sorumluluğu fatura ve defterlerin beyannamelere uygun olmamasıyla sınırlıdır.
8️⃣✅️Ankara BİM 3. Vergi Dava Dairesi’nin E: 2017/481, K: 2017/1162 sayılı kararı:
Mali müşavirlerin vergi incelemesi yapma yetkileri bulunmadığından sahip olmadıkları yetkileri kullanmadıklarından bahisle müteselsil sorumlu tutulması düşünülemez.
9️⃣✅️Gaziantep BİM, 2. VDD, E. 2020/1244 K. 2020/1480 sayılı kararı:
Vergi ziyaının muhasebecilik faaliyeti ile ilgili hususlardan kaynaklanmadığının açık olması karşısında meslek mensubunun müteselsilen sorumlu tutulması için gerekli yasal şartların oluştuğu söylenemez.
?✅️İzmir BİM 2. Vergi Dava Dairesi’nin E: 2021/81 YD İtiraz nolu kararı:
Mali müşavirlerin müteselsil sorumluğunun sınırları belirlenmeden çeşitli resen tarh nedenlerine dayanarak salınan tüm vergi ve cezalardan sorumlu olduğu söylenemez.
İhracat Bedelinin Yurda Getirilmesinde Gümrük Beyannamesinde Yer Alan Tutarın Yüzde Ellisinin (%50) Tasarrufunun Serbest Bırakıldığı Ülkeler
İhracat Bedelinin Yurda Getirilmesinde Gümrük Beyannamesinde Yer Alan Tutarın Yüzde Ellisinin (%50) Tasarrufunun Serbest Bırakıldığı Ülkeler (EK:3)
1- Azerbaycan
2- Cezayir
3- Fas
4- Kazakistan
5- Libya
6- Özbekistan
7- Tunus
8- Türkmenistan
9- Ukrayna’ya
yapılan ihracat işlemlerinde, bedellerin yüzde ellisinin (%50) tasarrufu serbesttir.
Yarı istisna tanınan ülkeler için gümrük beyannamesi tutarının önce yarısının hesaplanması, kalan bedelin terkin limitleri altında olması durumunda Aracı Banka ya da Vergi İdare tarafından terkin işlemlerinin yapılması gerekmektedir.
Terkin limitlerinin sadece hesapların kapatılmasında göz önünde bulundurulacağı tabiidir. Gümrük beyannamesi tutarından düşülmemesi gerekir.
Yarı istisna kapsamındaki ülkelere yapılan ihracat bedellerinin yüzde ellisinin tasarrufu serbest bırakıldığından;
Bu ülkelere yapılan ihracat bedellerinin yurda getirilmemesi durumunda gümrük beyannamesi tutarının yüzde ellisinin, gelen bedel var ise gümrük beyannamesi tutarının yarısından gelen bedel düşüldükten sonra kalan bedelin, yurda getirilmediği belirtilmelidir.
ÖRNEK 1
GB Tutarı : 29.000.-USD
% 50'si : 14.500.-USD
Gelen Tutar : 0,00.-USD
Kalan Tutar : 14.500.-USD
Sonuç : Banka/Vergi İdaresi hesabı kapatır.
ÖRNEK 2
GB Tutarı : 50.000.-USD
% 50'si : 25.000.-USD
Gelen Tutar : 12.000.-USD
Kalan Tutar : 13.000.-USD
Sonuç : Banka/Vergi İdaresi hesabı kapatır.
ÖRNEK 3
GB Tutarı : 100.000.-USD
% 50'si : 50.000.-USD
Gelen Tutar : 20.000.-USD
Kalan Tutar : 30.000.-USD
Sonuç : 30.000.-USD Üzerinden İdari Para Cezası Hesaplanır.
Linked Paylaşımından alıntı yapılmıştır
İngiltere (Birleşik Krallık) ve Türkiye Arasındaki Çifte Vergilendirme Anlaşması
İngiltere ve Türkiye, 1992 yılında bir çifte vergilendirme anlaşması imzalamıştır. Bu anlaşma, iki ülke vatandaşları ve şirketlerinin, iki ülke arasında elde ettikleri gelir ve kazançlardan kaynaklanan vergi yükünü azaltmayı amaçlamaktadır.
Anlaşmanın Kapsamı
Anlaşma, gelir ve kazanç vergilerini kapsamaktadır. Bu vergiler, gelir vergisi, kurumlar vergisi, gayrimenkul geliri vergisi ve sermaye kazancı vergisini içermektedir.
Anlaşmanın Temel İlkeleri
Anlaşmanın temel ilkeleri şunlardır:
Mülkiyet esası: Bir kişi, bir ülkede mülk sahibi ise, o ülkede o mülkün gelirinden vergilendirilir.
Yerleşim esası: Bir kişi, bir ülkede ikamet ediyorsa, o kişi, o ülkede elde ettiği tüm gelir ve kazançtan vergilendirilir.
Kaynak esası: Bir gelir veya kazanç, bir ülkede elde ediliyorsa, o gelir veya kazanç, o ülkede vergilendirilir.
Anlaşmanın Uygulaması
Anlaşma, iki ülke arasında elde edilen gelir ve kazançların vergilendirilmesini aşağıdaki şekilde düzenlemektedir:
Mülkiyet geliri: Bir kişi, bir ülkede mülk sahibi ise, o kişi, o mülkün gelirinden, o mülkün bulunduğu ülkede vergilendirilir. Ancak, kişi, diğer ülkede ikamet ediyorsa ve o mülkü elde ettiği geliri, diğer ülkedeki gelirinden ayırabiliyorsa, bu gelir, diğer ülkede vergilendirilmez.
İşyeri geliri: Bir şirketin bir ülkede işyeri varsa, o şirketin o ülkedeki işyeri geliri, o ülkede vergilendirilir.
Sermaye kazancı: Bir kişi, bir ülkede sermaye kazancı elde ediyorsa, bu kazanç, o ülkede vergilendirilir. Ancak, kişi, diğer ülkede ikamet ediyorsa ve bu kazancı, diğer ülkede elde ettiği kazançtan ayırabiliyorsa, bu kazanç, diğer ülkede vergilendirilmez.
Anlaşmanın Önemi
İngiltere ve Türkiye arasındaki çifte vergilendirme anlaşması, iki ülke vatandaşları ve şirketlerinin, iki ülke arasında elde ettikleri gelir ve kazançlardan kaynaklanan vergi yükünü azaltmaktadır. Anlaşma, aşağıdaki avantajları sağlamaktadır:
Vergi yükünün azaltılması: Anlaşma, iki ülke vatandaşları ve şirketlerinin, iki ülke arasında elde ettikleri gelir ve kazançlardan kaynaklanan vergi yükünü azaltmaktadır. Bu durum, iki ülke arasındaki ticaret ve yatırımın artmasına katkı sağlamaktadır.
Vergi iadelerinin kolaylaştırılması: Anlaşma, iki ülke vatandaşları ve şirketlerinin, bir ülkede ödedikleri vergileri, diğer ülkede ödedikleri vergilerden mahsup etmelerini kolaylaştırmaktadır. Bu durum, vergilendirmenin daha adil olmasını sağlamaktadır.
Vergi uyuşmazlıklarının önlenmesi: Anlaşma, iki ülke arasında vergi uyuşmazlıklarının önlenmesine yardımcı olmaktadır. Bu durum, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin daha sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkı sağlamaktadır.
Uygulamadan Örnekler
DTA, aşağıdaki örneklerde çifte vergilendirmenin önlenmesine yardımcı olmaktadır:
Bir İngiliz şirketi, Türkiye’de bir şube açarsa, bu şubenin elde ettiği gelir Türkiye’de vergilendirilecektir. Ancak, bu gelirin bir kısmı İngiltere’ye transfer edilirse, İngiltere’de de vergilendirilecektir. DTA, bu durumda, Türkiye’de ödenen verginin İngiltere’de vergiden düşülmesini öngörmektedir.
Bir Türk vatandaşı, İngiltere’de bir iş kurarsa, bu işten elde ettiği gelir İngiltere’de vergilendirilecektir. Ancak, bu gelirin bir kısmı Türkiye’ye transfer edilirse, Türkiye’de de vergilendirilecektir. DTA, bu durumda, İngiltere’de ödenen verginin Türkiye’de vergiden düşülmesini öngörmektedir.
Anlaşmanın Geleceği
İngiltere ve Türkiye arasındaki çifte vergilendirme anlaşması, 2024 yılında sona erecektir. İki ülke, anlaşmanın süresini uzatmak için görüşmeler yapmaktadır. Anlaşmanın süresinin uzatılması, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da güçlenmesine katkı sağlayacaktır.
Kaynak,
EMRE KURT
Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına Sermaye Koyarak Veya Girişim Sermayesi Yatırım Fonu Payı Satın Alarak Daha Az KV Ödeyebilirsiniz
KVK’nun 10/1-g maddesinde: VUK 325/A maddesine göre girişim sermayesi fonu (GSF) olarak ayrılan tutarların beyan edilen gelirin %10'unu aşmayan kısmının KV mükelleflerince beyan edilecek matrahtan indirilmesine imkanı getirilmiştir.
İndirimin şartları aşağıdaki gibidir
a) İlgili yılda ayrılan fon tutarının beyan edilen gelirin %10'unu, toplam fon tutarının ise öz sermayenin %20'sini aşmaması (İki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir),
b) Fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar Türkiye'de kurulmuş veya kurulacak olan ve SPK'nın düzenleme ve denetimine tabi girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına veya fonlarına yatırım yapılması, ( Yatırım yapılması ; girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına -GSYO- sermaye olarak konulması , girişim sermayesi yatırım fonu -GSYF- paylarının satın alınmasıdır)
c) Ayrılan fon tutarının ilgili yılın KV beyannamesinde ayrıca gösterilmesi gerekmektedir.
Geçici vergilendirme dönemlerinde fon ayrılması ve indirim uygulamasından yararlanılması mümkün değildir.
GSF olarak ayrılan tutarların mükelleflerce pasifte geçici bir hesapta tutulması, fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar GSYO veya GSYF yatırım yapılması gerekmektedir. Söz konusu yatırımın yapılmaması halinde, indirim konusu yapılan tutar nedeniyle tahakkuk ettirilecek vergi gecikme faiziyle birlikte mükelleften tahsil edilecektir.
İndirim konusu yapılacak tutarın tespitinde, her yıl GSF olarak ayrılan tutarlar ayrı ayrı dikkate alınacak, önceki yıllarda ayrılan fon tutarları için tekrar indirim uygulanmayacaktır. Ancak, ayrılan toplam fon tutarı hiçbir suretle öz sermayenin %20'sini aşamayacaktır.
İndirim tutarının hesaplanması İndirim tutarının tespitinde beyan edilen gelir olarak;
[Ticari bilanço kârı (zararı) + kanunen kabul edilmeyen giderler - geçmiş yıl zararları - tüm indirim ve istisnalar]
dikkate alınacaktır.
GSF ilgili dönem kazancından ayrılacağından, pasifte özel bir fon hesabına alınacak tutar hesap dönemi sonu itibarıyla tespit edilebilecektir. Bu çerçevede, fon hesabına alınma işleminin, izleyen hesap döneminin başından itibaren KV beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir.
Fonun ayrıldığı yılın (2024 yılı) sonuna kadar GSYO veya GSYF yatırım yapılmakla birlikte, fon olarak ayrılan tutarların;
-Amacı dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi
-İşletmeden çekilmesi
-Ortaklara dağıtılması
-Dar mükelleflerce ana merkeze aktarılması
-İşin terki
-İşletmenin tasfiyesi devredilmesi veya bölünmesi
-GSYO hisse senetlerinin veya GSYF katılma paylarının elden çıkarılmasından
itibaren 6 içinde aynı amaçla yeniden kullanılmaması hallerinde, bu işlemlerin yapıldığı veya sürenin dolduğu dönemde diğer kazançlarla ilişkilendirilmeksizin vergiye tabi tutulur.
Son olarak GSF enflasyon düzeltmesine tabi tutulacaktır.
Linkedin paylaşımından Alıntı yapılmıştır.
Şirket Ortağına, Vergi Ödemeden Nasıl Huzur Hakkı Ödeyebilirim!
Huzur hakkı, işletmelerin ortaklarına, yönetim kurulu üyelerine, müdürlerine işletmelerdeki görev ve sorumlulukları nedeniyle yapılan ödemelerdir. Huzur hakkının tanımı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer almamakla birlikte anılan kanunun 394. maddede “Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “ücretin tarifi” başlıklı 61. maddesinde ise; “Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” belirtilmiştir.
Huzur hakkı ödemeleri gelir vergisi kanunu uygulamasında ücret olarak vergiye tabi bulunmaktadır. Huzur hakkı ödemelerinden de, Gelir Vergisi Kanununun 103. maddesinde ücretler için belirlenen vergi dilimlerine göre stopaj kesintisi yapılmaktadır. 319 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin istisnanın kapsamı ve uygulaması başlıklı 4/6 maddesi gereğince huzur hakkı ödemelerine, Gelir Vergisi Kanununun 23/18 maddesinde yer alan asgari ücretten gelir vergisi istisnası ve damga vergisi istisnasının uygulanması mümkündür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde; huzur hakkı adı altında yapılan ödemelerin prime tabii olup olmadığı hususu sigortalıların statüsüne göre belirlenecek olup huzur hakkı ödenen veya ödenecek yerde 5510 sayılı Kanunun 4-1/a maddesi kapsamında hizmet akdine bağlı olarak çalışıyorlarsa, bu kişilere yapılan huzur hakkı ödemeleri sigorta primine tabi tutulacaktır. 5510 sayılı Kanunun 4- 1/b kapsamında sigortalı ise (Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları) bu kişiye ödenecek huzur hakkı ödemesi sigorta primine tabi değildir.
Huzur hakkı ödemeleri Gelir Vergisi Kanunun 61’inci maddesi düzenlemesi gereğince ücret olarak vergiye tabi olmakla birlikte işletmeler tarafından yapılan bu ödemeler Gelir Vergisi Kanunun 40/1 maddesi kapsamında vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmaktadır.
Huzur hakkı ödemeleri, kurum kazancından indirim konusu yapılabilmektedir ve bu ödemeler şirketin mali yapısına uygun ve orantılı olmalıdır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesinde; “Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel ve ya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir. İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder.” belirtilmektedir.
Huzur hakkı ödemelerinin bir taraftan vergiye tabi olması öte yandan vergi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınması neticesinde bu ödemelerin belli bir tutara kadarlık kısmında kurumlar vergisi mükellefleri açısından vergi yükü sıfır olarak karşımıza çıkmaktadır.
VERGİSİZ HUZUR HAKKI
ABC Anonim Şirketi XYZ adlı Yönetim Kurulu Üyesi Şirket Ortağına Aylık 17.002 TL, Yıllık 204.024 TL tutarı huzur hakkı olarak ödediğinde, her yıl ortak başına 204.024 TL’ye kadar hiçbir maliyete katlanmadan şirket ortağına huzur hakkı olarak ödeyebiliyor.
Ödenen huzur hakkı asgari ücret düzeyinde kaldığından, dolayısıyla asgari ücretin gelir vergisi ve damga vergisi istisnası nedeniyle, vergisiz çektiğiniz bu tutara ek olarak, bu tutarlar sayesinde daha az kurumlar vergisi ödeyebiliyorsunuz.
Şirketten ödenen bu tutar huzur hakkı olduğundan, kurumlar vergisinden indirilebilecek bir gider. Yani hem şirket ortağına vergisiz para ödüyorsunuz, hem de bu sayede 2024 yılında (204.024,00* Kurumlar vergisi oranı % 25) 51.006 TL az kurumlar vergisi ödeniyor.
Ayrıca şirket zarar ediyor bu işleme gerek var mı diye düşünüyorsanız, 5520 Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 9. maddesine göre, kurumlar vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar, kurum kazancından indirilebilir. İleride kar edildiğinde bu kayıtlar sayesinde daha az vergi ödemenizde mümkün.
VERGİSEL AÇIDAN OPTİMUM HUZUR HAKKI
2024 yılında vergisel açıdan optimum huzur hakkı ücreti huzur hakkı elde edenlerin başkaca bir gelirleri olmadığı varsayımı altında, asgari ücretteki vergi istisnası dikkate alınarak ve kurumlar vergisinde % 25 lik vergi avantajı etkisiyle (huzur hakkından ötürü kesilen gelir vergisi ve indirilecek gider olarak dikkate alınarak) bir hesaplama yapılmaktadır. Yapılan hesaplamalar neticesinde 2024 yılı için yaklaşık 74.500 TL net huzur hakkı ödemelerinin kurumlar vergisi mükelleflerine ekstra vergi yükü olmadığı hesaplandığı görülmektedir.
Linked paylaşımından Alıntı yapılmıştır.
Yeme-İçme Tesisleri Deniz Turizmi Tesisleri, Havayolu İşletmeleri, Havalimanı Ve Terminal İşletmelerine Turizm Payı Ödeme Yükümlülüğü Getirilmiştir
Bilindiği üzere 7183 sayılı kanun ile bileşik tesisler, konaklama tesisleri, seyahat acentaları, turizm işletmesi belgesine sahip yeme-içme tesisleri deniz turizmi tesisleri, havayolu işletmeleri, Havalimanı ve terminal işletmelerine turizm payı ödeme yükümlülüğü getirilmiştir.
Turizm payına yönelik mükellefiyet tesisi, beyan, ödeme, uygulanacak oran ve hangi kazançların matraha dahil olduğuna yönelik her bir mükellef açısından ayrı olarak usul ve esaslar 1 Sıra Nolu Turizm Payı Beyannamesi Genel Tebliğinde düzenlenmiştir.
Söz konusu vergiye yönelik mükellefiyet başlangıç dönemi Ekim/2019 vergilendirme dönemi olup, kurumlar vergisi mükellefleri için aylık, gelir vergisi mükellefleri için 3 aylık dönemler itibariyle beyan edilmektedir.
Ödenen turizm payı gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmektedir.
Söz konusu vergi türünden (vergi kodu; 068) mükellefiyet yükümlülüğü bulunan işletmelerin defterini tutan meslek mensuplarının mükelleflerinin söz konusu vergi türünden mükellefiyeti olup olmadığının takibi, cezalı tarhiyatlara, özel usulsüzlük cezalarına ve gecikme faizine mahal vermemek adına elzemdir.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca yapılan denetimlerde söz konusu vergi türünden mükellefiyeti olmayan işletmelerin tespiti durumunda gerekli işlemlerin yapılması adına mükellefin gelir ve/veya kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairesi müdürlüklerine bildirilmektedir.
Yine söz konusu vergi türüne yönelik ödeme yapılmaması durumunda(beyan ve tahakkuk yeterli değil ödeme şartı aranmaktadır) 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu gereğince idari işlem uylanmaktadır.
Bir vergilendirme dönemine ait turizm payının ödenmemesi halinde ilgili kanunun 32. Maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereğince uyarma verilmekte olup, söz konusu verginin ödenerek 15 gün süre içerisinde ödendiğine dair belgenin Bakanlığa gönderilmesi talep edilmektedir. Yapılan uyarıya rağmen söz konusu döneme ait turizm payının ödenmemesi veya ödenmiş olsa dahi ödemeye ilişkin evrakın Bakanlığa gönderilmemesi halinde aynı kanunun 33. Maddesinin birinci fıkrasının (L) bendi gereğince 01.01…. İtibariyle yeniden değerleme oranı ile ilgi yıl için tespit edilen idari para cezası uygulanmaktadır.
(2024 yılı için belirlenen maktu tutar; 64.952,00-TL). Turizm katkı payının art arda 3 vergilendirme dönemi ödenmemesi durumunda ise aynı kanunun 33. Maddesinin üçüncü fıkrası (Ek fıkra: 18/7/2021-7334/14 md.) gereğince (L) bendine belirtilen maktu ceza tutarı 2 kat (64.952,00*2=129.904,00-TL) uygulanmakta olup, işletmenin faaliyeti 15 gün süreyle valilik kararıyla durdurulmaktadır.
Dört ve beş yıldızlı oteller ile dört ve beş yıldızlı tatil köyleri, özel tesis, butik oteller ve kruvaziyer liman ile yat limanları hariç diğer işletmeler için yukarıda belirttiğimiz maktu para cezası yarısı oranında uygulanmaktadır. (Örneğin 1 yıldızlı otel, Gastronomi tesisleri için 32.476,00-TL)
tmeni
Linkedin paylaşımından Alıntı yapılmıştır
İŞÇİLERİN GECE ÇALIŞMASI VE KESİN YASAKLAR
4857 sayılı İş Kanunu’na göre gece saat 20:00’da başlayıp en erken saat 06:00’da biten ve en fazla 11 saat süren zaman aralığıdır. Gece çalışması ve sınırları da bu tanım çevresinde şekillenmiştir. Gece çalışması en geç 20:00’da başlayıp en geç 06:00’da sona ermeli ve 7,5 saati geçmemelidir. Bu şartları sağlayan ve çalışma süresinin yarısından fazlası gece gerçekleşen çalışmalar İş Hukukuna göre Gece Çalışması olarak adlandırılır.
Gece Çalışmasında Esneklik Olan Durumlar nelerdir?
Normal şartlarda işin ve işçinin niteliğine bakılmaksızın geçe çalışmasının 7,5 saati geçmesi yasaktır. Ancak kanunda bazı sektörlerde işin yapısı gereği esnekliğe izin verilmiştir. Turizm, özel güvenlik, sağlık hizmetleri ve petrol arama-araştırma ve sondaj faaliyetlerinde yer alan işçiler ancak yazılı onaylarının alınması şartı ile 7,5 saatin üzerinde gece çalışması yapabilirler.
Ancak işçi işe başlayacağı dönemde vardiyalı çalışacağını biliyorsa ve buna onay vermişse, iş sözleşmesinde yer almasa bile işçinin tekrar yazılı bir onay vermesine gerek yoktur. Ancak bilmiyorsa yazılı onay şarttır.
Gece Çalışmasında Kesin Yasaklar Nelerdir?
4857 Sayılı İş Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri gereği, gece çalışmasında uyulması gereken kesin yasaklar aşağıda sıralanmıştır.
a-18 yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin gece çalıştırılması koşullar ne olursa olsun kesinlikle yasaktır.
b-Kadın işçiler gebeliğin 24. haftasından doğuma kadar olan sürede kesinlikle gece çalıştırılamazlar.
c- Kadın işçi doğum yaptıktan sonra, doğumu takip eden 1 yıl içerisinde gece çalıştırılmaları yasaklanmıştır.
d- Kadın işçiler gece çalıştırılacaksa işyeri hekiminden gece vardiyasında çalışmasında bir sakınca olmadığına dair sağlık raporu almadan çalıştırılamazlar.
e-İşyerinde işçilerin gece çalışması yapması için işyerinin 24 saat faaliyet göstermesi esastır. Yani işyeri 24 saat faaliyet göstermek zorunda olan bir iş yeri değilse işçiler gece vardiyasında çalıştırılamaz.
f-Gece çalışması, usul olarak postalar halinde yapılan işler ve en fazla art arda 2 hafta olabilir. Yani bir posta gece çalışması yaptıysa (en fazla 2 hafta) sonraki hafta veya gece çalışması yaptığı 2 haftada gündüz çalışması yapması zorunludur.Vardiyalar mutlaka değiştirilmelidir.
CEVAT NEVRUZ
Linkedin paylaşımından Alıntı yapılmıştır