Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

03/05/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na “Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” sunuldu. Teklifte yer alan bazı maddeler 6102 sayılı Ticaret Kanunu’na (TTK) dair değişiklikler oluşturmaktadır. Söz konusu değişiklikler ile ilgili mevcut uygulamalara bir düzen getirilmesi ve ticari hayatın kolaylaştırılması amaçlanmaktadır.

Yönetim Kurulu Görev Bölümü

Mevcut durumda Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyeleri 1 (Bir) yıl süreyle görev yapmak üzere Başkan ve Başkan Vekili olarak atanmaktadır. Yeni değişiklik ile atanan üyeler görev süreleri boyunca bu ünvanı taşıyabileceklerdir. Böylelikle YK başkan ve başkan vekilinin de YK üyeleri gibi üç yılı aşmayacak görev süresine uyumlu olarak seçilebilmesine imkân tanınmaktadır.

Mevcut Madde Metni

Yeni Madde Metni

Görev dağılımı

MADDE 366– (1) Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer.

Görev dağılımı

MADDE 366– (1) Yönetim kurulu, her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer.

Şirketlerde üst düzey yöneticiler dışında kalan yetkililerin atanma ve görevden alınmalarına ilişkin yetki Yönetim Kurulunca devredilebilecektir.

Burada Şirketler açısından yoğun iş yükü ve mali külfete yol açan, bir işlemin kolaylaştırılması amaçlanmıştır. TTK’nın 375/1-d bendinde müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların tamamının atanmaları ve görevden alınmaları YK’nın devredilmez görev ve yetkileri arasında sayılmaktadır. Yani mevcut uygulamada bu kişi/kişilerin atanmasında mutlaka YK tarafından alınması gereken bir karar bulunması zorunludur. Yeni değişiklik ile bu yetki, Yönetim Kurulu’nun devredilemez yetkileri arasından çıkarılmıştır. Bu sayede banka, finans ve geniş şube ağına sahip olan ve temsile yetkili çalışan sayısı fazla olan şirketlerin yetkili atanma ve görevden alınmalarına ilişkin yetkinin Yönetim Kurulunca devredilememesinin önü açılmış olacaktır.

Mevcut Madde Metni

Yeni Madde Metni

Devredilemez görev ve yetkiler

MADDE 375- (1) Yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri şunlardır:

d) Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları.                                                                            

Devredilemez görev ve yetkiler

MADDE 375- (1) Yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri şunlardır:

d) Şube müdürleri hariç olmak üzere Mmüdürlerin ve aynı işleve sahip kişilerin ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları.

YK’nın toplantıya çağrılma usulü müzakere ortamının oluşmasına katkı sağlayacak nitelikte düzenlenmektedir.

TTK’nın 392.maddesinde YK’yı toplantıya çağırma yetkisi yalnızca YK başkanına ve Kanunun genel düzenlemeleri uyarınca YK başkanına ulaşılamadığı hallerde YK başkan vekiline bırakılmıştır. Ancak YK toplantısı yapılması ve müzakere ihtiyacının ortaya çıktığı bazı hallerde YK başkanı bu isteme sessiz kalabilmektedir. Bu durum şirketin idaresi yetki ve görevini yürüten YK’nın karar alma süreçlerini zora sokmakta ve YK’nın çoğunluğunun iradesinin uygulamaya yansımasına engel olmaktadır. Bu halde konu yargılama süreçleri neticesinde çözüme kavuşturulabiliyor olsa da bu durum şirketin karar alma süreçlerini uzatmakta ve yargının iş yükünü artırmaktadır. Yapılması öngörülen değişiklikle; YK üyelerinin çoğunluğu tarafından yapılan toplantı istemlerinde, YK başkanına YK’yı toplantıya çağırma yükümlülüğü getirilmekte, YK başkanınca YK’nın yine de toplantıya çağırılmadığı veya başkana veya başkanvekiline ulaşılamadığı hallerde istemin doğrudan çağrı sahiplerince yapılabilmesine imkân sağlanmaktadır. Böylelikle yönetim organında müzakere ortamının oluşmasına katkı sağlanması amaçlanmaktadır.

Mevcut Madde Metni

Yeni Madde Metni

Bilgi alma ve inceleme hakkı MADDE 392

(7) Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                   

Bilgi alma ve inceleme hakkı MADDE 392

(7) Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir. İstemin uygun görülmesi halinde çağrı, yönetim kurulu başkanınca yapılır. Ancak yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunun yazılı istemi üzerine, yönetim kurulu başkanı yönetim kurulunu istemin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç otuz gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağırmak zorundadır. Bu süre içinde yönetim kurulu toplantıya çağrılmadığı veya yönetim kurulu başkanı veya başkan vekiline ulaşılamadığı hallerde, çağrı doğrudan istem sahiplerince yapılabilir. Çağrı üzerine yapılacak toplantılarda toplantı ve karar nisapları hakkında 390 ıncı maddenin birinci fıkrası uygulanır. Esas sözleşmede yönetim kurulunun toplantıya çağrılmasına ilişkin farklı bir usul belirlenebilir.

01.01.2024 öncesi kurulmuş anonim ve limited şirketlerin yükseltilen asgari sermaye tutarlarına intibakına yönelik düzenleme yapılmaktadır.

Bu sayede kanun uyarınca asgari sermayeye sahip olmayan şirketler 31/12/2026 tarihine kadar sermayelerini asgari düzeye ulaştırmamaları durumunda infisah etmiş sayılacakladır. Ayrıca söz konusu kanun maddesinin (3). fıkrasında bu süreyi en az 2 yıl uzatmak üzere Ticaret Bakanlığına yetki verilmiştir. Bu doğrultuda TTK’ya aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

EKLENEN GEÇİCİ MADDE METNİ

GEÇİCİ MADDE 15- (1) Sermayeleri en az sermaye tutarının altında olan anonim ve limited şirketler, 31/12/2026 tarihine kadar sermayelerini 332 ve 580 inci maddelerde öngörülen tutarlara yükseltirler, aksi halde infisah etmiş sayılırlar. Çıkarılmış sermayesi en az 250.000 Türk Lirası olan kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketler ise başlangıç sermayeleri ile çıkarılmış sermayelerini anılan tarihe kadar 500.000 Türk Lirasına yükseltmedikleri takdirde, bu sistemden çıkmış sayılırlar.

(2) Sermayenin 332 ve 580 inci maddelerde öngörülen tutarlara yükseltilmesi için yapılacak genel kurullarda toplantı nisabı aranmaz, kararlar toplantıda mevcut oyların çoğunluğu ile alınır ve bu kararlar aleyhine imtiyaz kullanılmaz.

(3) Ticaret Bakanlığı birinci fıkrada yazılı süreyi birer yıl olarak en çok iki defa uzatabilir.

01.01.2024 Öncesi Asgari Sermaye (TL)

01.01.2024 Sonrası Asgari Sermaye (TL)

Anonim Şirketler

     50.000

250.000

Kayıtlı Sermaye Sistemini Kabul Etmiş Halka Açık Olmayan

Anonim Şirketler

100.000

500.000

Limited Şirketler

        10.000

50.000

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Değişikliği PDF olarak İndirmek İçin Tıklayınız

Linkedin paylaşımından Alıntı yapılmıştır

Vergi Usul Kanunun 234. maddesinde düzenlenen gider pusulası, tevsik edici belgeler arasında yer almakla birlikte, uygulamada mükellefler nezdinde bahse konu belgenin düzenlenmesi gereken durumlar hakkında tereddütler yaşanabilmektedir.

Düzenlemeye göre gider pusulası sadece vergiden muaf esnaftan alınan mal ve hizmetler için değil, Vergi Usul Kanunu kapsamındaki belgeleri düzenleme zorunluluğu bulunmayan, örneğin bir gerçek kişinin ticari işletmelere sattığı kişisel varlığı için de düzenlenecektir.

Ancak, bazı işlemlerde düzenlenen belgeler gider pusulası yerine geçtiğinden, bu tür işlemlerde ayrıca gider pusulası düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Örneğin vergi mükellefiyeti olmayan kişilerden noterden yapılan araç satış sözleşmesi ile satın alınan taşıtlar için ödemenin banka, ödeme kuruluşu ve PTT aracılığıyla yapılması halinde, bu kurumlarca düzenlenen belgeler (dekont, alındı vb.) gider pusulası yerine kabul edilecek ve bu hallerde mükellefler tarafından ayrıca gider pusulası düzenlenmeyecektir.

Ancak, bazı işlemlerde düzenlenen belgeler gider pusulası yerine geçtiğinden, bu tür işlemlerde ayrıca gider pusulası düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Örneğin vergi mükellefiyeti olmayan kişilerden noterden yapılan araç satış sözleşmesi ile satın alınan taşıtlar için ödemenin banka, ödeme kuruluşu ve PTT aracılığıyla yapılması halinde, bu kurumlarca düzenlenen belgeler (dekont, alındı vb.) gider pusulası yerine kabul edilecek ve bu hallerde mükellefler tarafından ayrıca gider pusulası düzenlenmeyecektir.

Alper KAYA YMM

Murat ÇAVDAR YMM

METASENTEZ YMM

Danıştay 3. Daire

Tarih : 28.02.2023

Esas No : 2020/688

Karar No : 2023/493

6736 s KANUN Md. 5

6736 SAYILI KANUN KAPSAMINDA YAPILAN VERGİ ARTIRIMININ SONRAKİ DÖNEMLERE DEVREDEN KDV YÖNÜNDEN YAPILAN İNCELEMEYE ETKİSİ

Sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden yapılan incelemelerde, 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında artırım talebinde bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemeyeceği yolundaki kuralın, artırım talebinde bulunulan yıldan izleyen yıla devreden indirilecek katma değer vergisi tutarının azaltılması ya da 0,00 TL (sıfır) olarak belirlenmesi nedeniyle ödenecek verginin çıktığı izleyen yıl ve yıllar için yapılacak tarhiyatları da kapsadığının kabulü gerektiği hk.

İstemin Konusu: İstanbul 13. Vergi Mahkemesinin 30.01.2019 tarih ve E:2018/463, K:2019/210 sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesinin 15.10.2019 tarih ve E:2019/1405, K:2019/2457 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Dava Konusu İstem: Davacı şirketin, 2015 yılının Şubat ila Nisan dönemine ait 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 11. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerçekleştirdiği teslimlerden doğan katma değer vergisi alacağının nakden iadesi talebinin, 15.12.2017 tarih ve 2017-A-440/11 sayılı İnceleme Raporu uyarınca reddine dair 17.01.2018 tarih ve 59758 sayılı işlem ile aynı rapora dayanılarak bir sonraki takvim yılına devreden katma değer vergisinin 0,00 TL (sıfır) olarak belirlenmesi işleminin iptali istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Davacı adına iadeye konu faturaları düzenleyen ... Petrokimya Lojistik İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkındaki saptamalar, düzenlediği faturaların gerçek bir emtia teslimine dayanmadığını gösterdiğinden, katma değer vergisi alacağının nakden iadesi talebinin reddine dair işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan 2015 hesap dönemi sahte belge kullanma yönünden de incelenmesine karşın 6736 sayılı Kanun kapsamında kurumlar vergisi matrah ve katma değer vergisi vergi artırımında bulunulduğundan, indirim konusu yapılan ve yüklenim listesine dahil edilen sahte faturalar hakkında işlem yapılmamakla birlikte 2015 yılının Aralık döneminden sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarının 0,00 TL dikkate alınmasının önerildiği uyuşmazlıkta ilgili dönemlerde davacı adına fatura düzenleyen ... ve ... hakkındaki vergi tekniği raporundaki saptamalardan düzenledikleri faturaların gerçeği yansıtmadığı sonucuna varıldığından, izleyen yıla devreden indirilecek vergi tutarının 0,00 TL (sıfır) olarak belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları: İhraç edilen malların alındığı firmaların sahte fatura düzenlediğinin bilinmesinin mümkün bulunmadığı, fatura ve beyannamelerde yer alan malların cins ve miktarlarında uyuşmazlık olmadığı ve şirket yetkilisinin ceza davasından beraat ettiği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

Karşı Tarafın Savunması: Savunma verilmemiştir.

Karar: Davacı şirketin, 2015 yılının Şubat ila Nisan dönemine ait 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 11. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerçekleştirdiği teslimlerden doğan katma değer vergisi alacağının nakden iadesi talebinin, 15.12.2017 tarih ve 2017-A-440/11 sayılı İnceleme Raporu uyarınca reddine dair 17.01.2018 tarih ve 59758 sayılı işlem ile aynı rapora dayanılarak bir sonraki takvim yılına devreden katma değer vergisinin 0,00 TL (sıfır) olarak belirlenmesi işleminin iptali istemi bakılan davanın konusunu oluşturmaktadır.

Davacı şirket tarafından, nakden iade talebinde bulunulan 2015 yılı için 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında kurumlar vergisi ve katma değer vergisi yönünden matrah artırımında bulunulmuştur.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19. maddesinde; vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı kurala bağlanmıştır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinin 1. fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisinin konusunu teşkil eden işlemlerden olduğu, 10. maddesinin a) işaretli bendinde ise mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması hallerinde vergiyi doğuran olayın meydana geleceği hükümlerine yer verilmiştir.

6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun'un "Matrah ve vergi artırımı" başlıklı 5. maddesinin (3). fıkrasında, mükelleflerin bu fıkrada belirtilen şartlar dahilinde katma değer vergisini artırdıkları takdirde, kendileri nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılamayacağı, söz konusu fıkranın (e) bendinde ise artırım talebinde bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırım talebinde bulunulan dönemler için, sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden ve artırım talebinde bulunulan dönemler için ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan terkin ve iade işlemleri ile ilgili inceleme ve tarhiyat hakkının saklı olacağı, sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden yapılan incelemelerde artırım talebinde bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Temyiz istemine konu Vergi Dava Dairesi kararının, katma değer vergisi alacağının nakden iadesi talebinin reddine dair işleme ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Dairemizce de uygun bulunmuştur.

6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun'un matrah ve vergi artırımına ilişkin yukarıdaki düzenlemelerine göre matrah ve/veya vergi artırımı uygulamasında asıl olan, katma değer vergisi yönünden vergi artırımında bulunan mükelleflerin artırdıkları vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi yapılmamasıdır.

Artırım talebinde bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden inceleme yapılabilecek olması bu kuralın istisnası olarak getirilmiş olmakla birlikte bu tür incelemelerde artırım talebinde bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemeyeceği hüküm altına alınarak mükelleflere ilave bir vergi yükü getirilmemesi amaçlanmıştır.

Sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden yapılan incelemelerde artırım talebinde bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemeyeceği yolundaki bu kuralın, artırım talebinde bulunulan yıldan izleyen yıla devreden indirilecek katma değer vergisi tutarının azaltılması ya da 0,00 TL (sıfır) olarak belirlenmesi nedeniyle ödenecek verginin çıktığı izleyen yıl ve yıllar için yapılacak tarhiyatları da kapsadığının kabulü gerekir.

Nitekim, mükelleflerin kayıtlara intikal ettirdikleri faturalara dayalı indirimlerinin reddedilmesi sonucunda izleyen yıllara azalarak veya 0,00 TL (sıfır) olarak devreden indirilebilecek katma değer vergisi tutarı gözetilerek yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca izleyen yıl veya yıllar için yapılan tarhiyatlarda vergiyi doğuran olay, söz konusu faturaların yasal defter ve kayıtlara alınmak suretiyle haksız indirime sebebiyet verildiği ilgili yılda gerçekleşmektedir.

Davacının 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında katma değer vergisi yönünden matrah artırımında bulunduğu 2015 takvim yılında kendisine yapılan teslim ve/veya hizmetlerden kaynaklanan indirilebilecek katma değer vergisi tutarının, hesaplanan katma değer vergisi tutarından fazla olması nedeniyle sahte faturalara dayalı indirimlerinin reddi neticesinde ödenecek vergi farkı çıkmamış ise de indirilebilecek katma değer vergisi haksız yere indirim konusu yapılan tutarda azaltılarak 2015 takvim yılı beyanlarının azaltılan bu tutara göre yeniden düzenlenmesi sonucu devreden katma değer vergisi tutarı 0,00 TL (sıfır) olarak belirlenmek suretiyle izleyen yıl ve/veya yıllar için ilave bir vergi yüküyle karşı karşıya bırakılacak olmasının matrah artırımı düzenlemesinin öngörülüş amacına uygun düştüğünden söz edilemeyeceğinden, davanın bir sonraki takvim yılına devreden katma değer vergisinin 0,00 TL (sıfır) olarak belirlenmesi işleminin iptali istemine ilişkin kısmının yazılı gerekçeyle reddi yolundaki Vergi Mahkemesi kararının söz konusu hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusunun reddinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kısmen reddine, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının; katma değer vergisi alacağının nakden iadesi talebine ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına, temyiz isteminin kısmen kabulüne, Kararın; bir sonraki takvim yılına devreden katma değer vergisinin 0,00 TL (sıfır) olarak belirlenmesi işlemine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, oyçokluğuyla karar verildi.(*)

(*)            KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Dava Dairesi kararının, davanın bir sonraki takvim yılına devreden katma değer vergisinin 0,00 TL (sıfır) olarak belirlenmesi işlemine ilişkin hüküm fıkrasının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, kararın değinilen hüküm fıkrası yönünden bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın sözü edilen hüküm fıkrasının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.

Danıştay VDD Kurulu

Tarih : 07.06.2023

Esas No : 2022/1513

Karar No : 2023/582

VUK Md. 116, 124

KDVK Md. 32

İHRACAT TESLİMLERİ NEDENİYLE YÜKLENİLEN KDV’NİN İADESİ TALEBİYLE DÜZELTME VE ŞİKÂYET YOLUNA BAŞVURULAMAYACAĞI

Katma değer vergisi iade alacağının bulunmasının, haksız yere fazla vergi alındığı anlamına gelmeyeceği gibi bu durumda yürürlükteki mevzuat hükmüne aykırı olarak işlem tesis edildiğinden de söz edilemeyeceğinden, ihracat teslimleri nedeniyle yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin iade edilmesi talebiyle düzeltme ve şikâyet yoluna başvurulabilmesine imkân bulunmadığı, vergi dairesi işlemine karşı doğrudan idari dava açılabileceği hk.

İstemin Konusu: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesinin 15.09.2022 tarih ve E:2022/1972, K:2022/1458 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Dava Konusu İstem: Davacı tarafından, ihracat teslimleri nedeniyle yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan 2014 yılının Temmuz ve Ağustos dönemlerine ilişkin katma değer vergisinin YMM tasdik raporu uyarınca iade edilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine dair vergi dairesi işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Katma değer vergisi iadesi talebiyle yapılan düzeltme başvurusunun reddi üzerine yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açıldığını kabul eden Ankara 2. Vergi Mahkemesinin 30.11.2016 tarih ve E:2016/457, K:2016/1820 sayılı kararı:

14.09.2000 tarih ve 24170 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan indirimli orana tabi işlemlerde iade uygulamasına ilişkin 74 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin "İade Tutarının Hesaplanması" başlıklı bölümünün son paragrafında, iadenin nakden veya mahsuben talep edilmesinin mümkün olduğu, mükelleflerin kendi vergi borçları için yapacakları mahsuben iade taleplerinin miktara bakılmaksızın inceleme ve teminat aranmaksızın yerine getirileceği düzenlenmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında ihracat yapan davacı şirket, tevkifat dolayısıyla yüklendiği katma değer vergisinin YMM tasdik raporu uyarınca geçmiş dönemlerin vergi borçlarına mahsuben/nakden iadesini talep etmiştir. İdarece, YMM raporunun incelenmesi sonucunda eksiklikler bulunduğunun tespit edilmesi üzerine bu eksikliklerin tamamlanması istenmiş, eksikliklerin tamamlanamaması nedeniyle iade talebinin vergi inceleme raporunun sonucuna göre yerine getirileceği belirtilmiştir. Bu arada Adana Gümrük Müdürlüğüne bir ihbarda bulunulmuş, bu Müdürlük tarafından gereğinin yapılması ilgili vergi dairesinden istenilmiştir. Davacı tarafından düzeltme yoluna başvurulmasının ardından şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 32. maddesinin birinci fıkrası ve bu fıkra uyarınca yayımlanan 74 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin yukarıda yer alan düzenlemesi karşısında, davacı şirketin ihracat istisnası kapsamında olduğu anlaşılan satışları dolayısıyla yüklendiği katma değer vergisinin yasal koşulları oluştuğu halde mahsuben/nakden iade işleminin yerine getirilmemesinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116. maddesi bağlamında vergi hatası olarak nitelendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu durumda, düzeltme-şikayet kapsamında yapılan başvurunun davalı idarece zımnen reddine dair işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

Davalının istinaf istemini inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesinin 08.11.2017 tarih ve E:2017/128, K:2017/1944 sayılı kararı:

Vergi Dava Dairesi, istinaf istemine konu kararın usul ve hukuka uygun olduğu ve kaldırılmasını gerektiren bir nedenin bulunmadığı gerekçesiyle istinaf istemini reddetmiştir.

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 21.04.2022 tarih ve E:2018/59, K:2022/2827 sayılı kararı:

Vergi Usul Kanunu'nun vergi hatalarına ilişkin düzenlemelerine göre, dava açma süresi geçtikten sonra ancak kanunda belirtilen durumlarla sınırlı olarak hukuki ihtilaf içermeyen basit ve açık hataların düzeltme ve şikayet yolu ile dava konusu edilmesi mümkündür. Aksi takdirde, her türlü uyuşmazlığın düzeltme zamanaşımı içinde dava konusu edilebilmesi söz konusu olur ki bu da dava açma sürelerine ilişkin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinin konuluş amacına uygun düşmeyecektir.

Uyuşmazlık konusu olayda, iade talebinin yerine getirilmeme gerekçesi hukuki yorum gerektirdiğinden, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların, ancak iade isteminin yerine getirilmemesi işlemine karşı süresi içerisinde açılan davada incelenmesi mümkündür. Dolayısıyla, hukuki ihtilaf niteliğindeki dava konusu uyuşmazlığın vergi hatası kapsamında incelenmesi mümkün olmadığından, iade talebinin esası incelenmek suretiyle verilen vergi mahkemesi kararına yöneltilen istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesinin 15.09.2022 tarih ve E:2022/1972, K:2022/1458 sayılı ısrar kararı:

Vergi Dava Dairesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları: Olayda Vergi Usul Kanunu'nda sayılan türden bir hatanın bulunmadığı, uyuşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu, davacı hakkında tesis edilen işlemlerin katma değer vergisi mevzuatına uygun olduğu, davacının iade talebinin ihbar dilekçesinde belirtilen hususlarla ilgili olarak yapılacak inceleme sonucuna göre yerine getirileceği belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Karşı Tarafın Savunması: Danıştay tarafından, indirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin iadesi isteminin düzeltme-şikayet başvurusu yoluyla vergi hatası kapsamında incelenebileceğinin kabul edildiği, iade talebine ilişkin olarak olumlu vergi inceleme raporlarının düzenlendiği, tüm yasal şartlar sağlanmasına rağmen iade talebinin yerine getirilmediği, olayda vergi hatası bulunduğu, sahte fatura düzenlediği ve kullandığına ilişkin herhangi bir tespit bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Karar: Davacı tarafından, ihracat teslimleri nedeniyle yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan 2014 yılının Temmuz ve Ağustos dönemlerine ilişkin katma değer vergisinin YMM tasdik raporu uyarınca iade edilmesi talebiyle vergi dairesine muhtelif tarihlerde başvuru yapılmıştır.

Bu başvurular üzerine vergi dairesince tesis edilen son işlemde iade talebinin inceleme sonucuna göre yerine getirileceği belirtilmiştir.

Daha sonra davacı tarafından, iade talebi sürecinde vergi dairesince tesis edilen işlemlerle alakalı şikayet ve itirazların bildirilmesi amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığına başvuru yapılmıştır. Bu başvurunun zımnen reddi üzerine işbu dava açılmıştır.

Yargılama sürecinin önceki aşamalarında yargı mercilerince, katma değer vergisinin iadesi talebiyle yapılan düzeltme başvurusunun reddi üzerine yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açıldığı kabul edilerek Gelir İdaresi Başkanlığı husumetiyle yargılama yapılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116. maddesinde, vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlandıktan sonra bu hatalar hesap hataları ve vergilendirme hataları başlığı altında 117 ve 118. maddelerde düzenlenmiştir. Kanun'un 117. maddesinde, hesap hataları; matrah hataları, vergi miktarında hatalar ve verginin mükerrer olması; 118. maddesinde de vergilendirme hataları; mükellefin şahsında hata, mükellefiyette hata, mevzuda hata ve vergilendirme veya muafiyet döneminde hata olarak sayılmıştır.

Aynı Kanun'un 122. maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri; 124. maddesinde vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri kurala bağlanmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun "İstisna edilmiş işlemlerde indirim" başlıklı 32. maddesinin birinci fıkrasının uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan halinde, bu Kanun'un 11, 13, 14 ve 15. maddeleri ile 17. maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinden indirileceği, vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen katma değer vergisinin, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı belirtilmiştir.

Kanun koyucu tarafından, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116 ve devamı maddelerinde, anılan Kanun'da belirtilen vergi hatalarına yönelik ayrı ve sınırlı bir başvuru yolu olan düzeltme ve şikâyet yolu öngörülmüştür. Bu düzenlemeler ile Vergi Usul Kanunu'nun aradığı anlamdaki vergi hatalarının bulunması haline özgü olmak kaydıyla doğrudan vergilendirme işlemine karşı süresi içinde açılabilecek dava hakkından ayrı olarak zamanaşımı süresi içinde olmak koşuluyla düzeltme ve şikâyet yoluna başvurularak vergi hatasının düzeltilmesinin yetkili idari makamlardan istenilebilmesine, başvurunun reddi halinde uyuşmazlığın yargı mercii önüne getirilebilmesine imkân tanınmaktadır.

Sınırlı uygulama alanı olan düzeltme ve şikayet yoluna konu edilebilecek hataların tespiti önem arz etmektedir. Vergi Usul Kanunu'nun yukarıda yer verilen düzenlemeleri uyarınca, düzeltme ve şikayet yoluna başvurulabilmesi için vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması gerekmektedir. Haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması ise yürürlükteki mevzuat hükümlerine aykırı olarak işlem tesis edilmesi halinde mümkündür.

Katma Değer Vergisi Kanunu'nda öngörülen sistemin bir sonucu olarak katma değer vergisi iade alacağının bulunması, haksız yere fazla vergi alındığı anlamına gelmeyeceği gibi bu durumda yürürlükteki mevzuat hükmüne aykırı olarak işlem tesis edildiğinden de söz edilemez.

Belirtilen hususlar dikkate alındığında, ihracat teslimleri nedeniyle yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin iade edilmesi talebiyle düzeltme ve şikayet yoluna başvurulabilmesine imkan bulunmadığından, uyuşmazlıkta, iade talebiyle vergi dairesine yapılan başvurunun reddine dair vergi dairesi işleminin iptali istemiyle dava açıldığı kabul edilerek Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı (Yahya Galip Vergi Dairesi Müdürlüğü) husumetiyle davanın görülmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, vergi dairesi işleminin iptali istemiyle dava açıldığı dikkate alınıp Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı (Yahya Galip Vergi Dairesi Müdürlüğü) husumetiyle yapılacak yargılamada işin esası incelenerek karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır. Öte yandan, işin esası incelenirken, davacının katma değer vergisi iade alacağı ihracat teslimlerinden kaynaklandığından olaya indirimli orana tabi işlemlerde iade uygulamasına ilişkin 74 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin uygulanmasının mümkün olmadığı gözetilerek uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerinin dikkate alınmasının gerektiği tabiidir.

Açıklanan nedenlerle; davalının temyiz isteminin kabulüne, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesinin 15.09.2022 tarih ve E:2022/1972, K.2022/1458 sayılı ısrar kararının bozulmasına, oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.(*)

(*)            KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

Hisse senedi yoğun fonlar ile 2 yıldan fazla süreyle elde tutulan girişim sermayesi yatırım fonu ve gayrimenkul yatırım fonu katılma paylarından elde edilen gelir ve kazançlar yüzde 0 stopaj devam ediyor!

Değerli okurlar, yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlar için bir süredir uygulanan ve 30 Nisan 2024 tarihinde sona eren indirimli stopaj uygulaması 31 Temmuz 2024 tarihine kadar uzatıldı (1 Mayıs 2024 tarihinde yayımlanan 8434 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı)

İlginçtir, bugüne kadar gündeme gelmeyen bir tartışma bu defa indirimli oran yüzde 0 (sıfır) yerine yüzde 7,5 olarak belirlenince hararetli bir şekilde başladı.

Fitili kimin ateşlediğini bilmiyorum, ancak anlı şanlı vergi uzmanları art arda bugüne kadar yüzde 0 stopaja tabi olan hisse senedi yoğun fonlar[1] ile 2 yıldan fazla süreyle elde tutulan girişim sermayesi yatırım fonu ve gayrimenkul yatırım fonu katılma paylarından elde edilen gelir ve kazançlar için geçerli olan yüzde 0 oranının yüzde 7,5 olarak belirlenmiş olup olmadığı tartışmaya başladılar.

Oysa son düzenleme sadece fonlara ilişkin yüzde 0 uygulanan indirimli oranı yüzde 7,5’e ve bu oranın geçerli olacağı tarihi 31.07.2024 tarihi (bu tarih dâhil) uzatmıştı. Yani esas ilişkin herhangi bir değişiklik yapılmamıştı (22/7/2006 tarihli ve 2006/10731 sayılı Karar Geçici Madde 3/2).

Öncelikle bu tartışmaya gerek olmadığını ve ortada bir tedvin zaafı bulunmadığını ifade etmek isterim. Bence olan hisse senedi yoğun fonlar ile 2 yıldan fazla süreyle elde tutulan girişim sermayesi yatırım fonu ve gayrimenkul yatırım fonu katılma paylarından elde edilen gelir ve kazançlar için yüzde 0 oranı geçerliğini koruyor. Yani bu gelir ve kazançlar için oran yüzde 7,5’e yükselmedi ve ortada bir düzenleme hatası yok!

Vergi alanında bu tür tartışmalara çok sık rastlıyoruz. Bu tür tartışmaları “olmayan sorunu sorun haline getirme ve sonra çözme çabası” olarak nitelendirdiğimi beni tanıyanlar bilirler.

Şimdi neden ortada bir hata bulunmadığını açıklamaya çalışalım.

Öncelikle geçici maddelerle yatırım fonları için özel düzenleme yapılmadan önce geçici 67’nci madde ile ilgili stopaj oranlarını belirleyen 2006/10731 sayılı Kararnamenin 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (ç) bendinde, hisse senedi yoğun fonlar ile 2 yıldan fazla süreyle elde tutulan girişim sermayesi yatırım fonu ve gayrimenkul yatırım fonu katılma paylarından elde edilen gelir ve kazançlar için stopaj oranı yüzde 0 olarak belirlenmişti. Bu bentlerde sayılan diğer gelir ve kazançlar için ise yüzde 10 veya yüzde 15 oranları geçerli idi.

İndirimli stopaj oranları ı düzenleyen ilk karar 3321 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı olup, bu Kararla 23 Aralık 2020-31 Mart 2021 tarihleri arasında iktisap edilen (değişken, karma, eurobond, dış borçlanma, yabancı, serbest fonlar ile unvanında döviz ifadesi geçen yatırım fonları hariç) yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlar üzerinden yapılacak stopajın oranı yüzde 0’a düşürülmüştü.

Bu Kararın geçici 3/2 inci maddesinde, kapsama giren yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlar için bu Kararın 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (ç) bendinde yer alan oranların yüzde 0 uygulanacağı düzenlenmişti.

O tarihlerde hiç kimse bu geçici maddeyi, kararın zaten 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (ç) bendine göre yüzde 0 stopaj tabi hisse senedi yoğun fonlar ile 2 yıldan fazla süreyle elde tutulan girişim sermayesi yatırım fonu ve gayrimenkul yatırım fonu katılma paylarından elde edilen gelir ve kazançlar yönünden sorgulamamıştı.

Çünkü bu gelirler Kararın geçici olmayan hükümlerine (1 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (ç) bendine) göre zaten yüzde 0 stopaja tabi idi. Zaten yüzde 0 stopaja tabi bu gelirleri bir geçici madde ile yüzde 0 stopaja tabi tutmaya gerek olmadığı, düzenlemenin bu şekilde yorumlanması gerektiği çok açıktı. Yani geçici madde ile ilgili bentlerde yer alana yüzde 0’ın üzerinde bir oranda stopaja tabi tutulan gelirler için oran yüzde 10 veya 15’ten yüzde 0’a düşürülmüştü.

İzleyen dönemlerde indirimli stopaj oranı (yüzde 0) çeşitli Cumhurbaşkanı Kararları ile 30 Nisan 2024 tarihine kadar uzatıldı.

Bu defa, 8434 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 01.05.2024 ile 31.07.2024 tarihi (bu tarih dâhil) arasında iktisap edilen (değişken, karma, eurobond, dış borçlanma, yabancı, serbest fonlar ile unvanında "döviz" ifadesi geçen yatırım fonları hariç) yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlara yüzde 7,5 (Önceki Oran yüzde 0) oranında stopaj uygulanacağı düzenlendi.

Karar’ın yürürlük maddesi uyarınca; yüzde 7,5 oranındaki tevkifat, 1 Mayıs 2024 ile 31 Temmuz 2024 tarihleri arasında (bu tarih dahil) iktisap edilen yukarıdaki yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlara uygulanacak.

Bu düzenlemeyi, 23 Aralık 2020’den beri yüzde 0 stopaj tabi hisse senedi yoğun fonlar ile 2 yıldan fazla süreyle elde tutulan girişim sermayesi yatırım fonu ve gayrimenkul yatırım fonu katılma paylarından elde edilen gelir ve kazançlar için yüzde 0 stopajın devam ettiği, 1 Mayıs 2024 ile 31 Temmuz 2024 tarihleri arasında (bu tarih dahil) iktisap edilen diğer yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlar için yüzde 7,5 oranında stopaj yapılacağı şeklinde okumak gerekir.

Kararın geçici olmayan (kalıcı) maddelerine göre zaten yüzde 0 stopaja tabi bulunan yatırım fonu gelir ve kazançları için geçici maddenin geçerli olmadığını düşünüyorum.

Özetle ortada bence bir tedvin zaafı yok, Maliye bir sirküler ile konuya açıklık getirebilir.

Erdoğan Sağlam YMM

https://t24.com.tr/yazarlar/erdogan-saglam/hisse-senedi-girisim-sermayesi-ve-gayrimenkul-yatirim-fonlari-yuzde-sifir-stopaj-hangi-olculerle-devam-ediyor,44710


[1] Aylık ağırlıklı ortalama bazda portföylerinin en az  yüzde 80'i Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetlerinden (menkul kıymet yatırım ortaklıkları hariç) oluşan hisse senedi yoğun fonlarını ifade eder.

Salı, 07 Mayıs 2024 07:41

Mayıs Ayına Özgü Yükümlülükleri

Mayıs ayı, muhtasar-prim hizmet beyannamesi, KDV veya geçici vergi beyannamesi verilmesi, berat yüklemesi veya Ba-Bs bildirimi gibi aylık klasik yükümlülüklerin dışında, gerek maddi gerek şekli pek çok mali yükümlülüğün toplandığı ay. Öte yandan son günü geçen ayda olmakla birlikte kurumlar vergisi beyannamesi ile Ba-Bs formlarının verilmesi, e-Defter oluşturulması, beratların yüklenmesi süreleri de süre uzatımları ile bu aya taştı. Bu nedenle bizde bu yazımızda bu aya özgü olan ve dolayısıyla atlanma ihtimali olan yükümlülükleri, bir hatırlatma olarak listeleyelim istedik. 

  1. Emlak vergisi taksit dönemi

Bina, arsa ve arazilerin idarelerce belirlenmiş değerleri üzerinden alınan emlak vergisinin birinci taksitinin bu ay içerisinde ödenmesi gerekiyor. İkinci taksit ise Kasım ayı içerisinde ödenecek.

Öte yandan emlak vergisinin %10’u oranında hesaplanacak Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı’nın birinci taksitinin de bu ay içerisinde emlâk vergisi ile birlikte ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca işyerlerine ait çevre temizlik vergilerinin de bu ay içerisinde ödenmesi gerekiyor. Bu yükümlülüklerin ikinci taksiti, Kasım ayı içerisinde ödenecektir. Çevre temizlik vergisi konutlarda su faturalarına dahil edilerek tahsil edildiğinden, konutlar için bu yükümlülük söz konusu değil.  

  1. Vergi levhasının tasdiki

Gelir vergisi mükelleflerinden ticari ve mesleki kazanç sahiplerinin, büro sahibi zirai kazanç sahiplerinin, adi şirketlerle kolektif ve adi komandit şirketlerin ve ayrıca sermaye şirketlerinin vergi levhalarını bu ay içerisinde, internet vergi dairesinden elektronik ortamda almaları gerekmektedir.

Vergi levhasının ihdas sebebi, vergi bilincinin oluşturulmasında kamuoyu baskısından yararlanmaktır. Ancak levhaların işyerlerine asılması yükümlülüğünün kaldırılması ile bu amaçtan uzaklaşılmıştır. O halde bu levhanın niçin alındığı ve neye hizmet ettiği sorularının yanıtları açıktadır. Bize göre, asma yükümlülüğünün yeniden getirilmesi gerekmektedir.  Asılmayan bu levhaların saklanılmak ve istenildiğinde ibraz edilmesi gerekmektedir. İbraz edilmemesi, özel usulsüzlük cezasına yol açacaktır. 

  1. Yabancı sermayeli şirketlerle irtibat bürolarının bildirim yükümlülükleri

Yabancı sermayeli şirket, şube ve irtibat bürolarının kuruluşu, sermaye artışı ve hisse devirleri başta olmak üzere gerçekleştirdikleri işlemlerde izin ve onay alma zorunluluğu kaldırılmış, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nun Uygulama Yönetmeliği’ne göre, yabancı sermayeli şirketlerle irtibat bürolarına, söz konusu yönetmeliğin ekinde yer alan Bilgi Formlarını, yıllık bazda bir önceki yıla göre doldurarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne göndermeleri zorunluluğu getirilmiştir. Bu yükümlülüğünde bu ay yerine getirilmesi gerekmektedir. 

  1. Veraset ve intikal vergisi taksiti

Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu ile veraset vergisinin üç yılda ve altı taksitte ödenmesi gerekmektedir. Kanunda bu taksitlerin her yıl mayıs ve kasım aylarında ödenmesi öngörülmüştür. Dolayısıyla bu yıla düşen veraset vergisi tutarının birinci taksitinin de bu ay içerisinde ödenmesi gerekmektedir.

  1. Yatırım indirimi stopajı

2019 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde yatırım indiriminden yararlanan mükelleflerin, indirim konusu yaptıkları tutarın, Gelir Vergisi Kanunu’nun Ek 1 ila 6 no’lu mülga maddelerine göre yatırım indirimine hak kazandıkları kısmı üzerinden %19,8 oranında kesinti yaparak muhtasar beyannamelerinde beyan etmeleri gerekmektedir.

Gelir Vergisi Kanunu’na 4842 sayılı Kanun’la eklenmiş ancak daha sonra mülga olmuş 19. maddesine göre yatırım indiriminden yararlananlar ile 24 Nisan 2003 tarihinden önce yapılan başvurulara istinaden düzenlenen teşvik belgesi kapsamında yatırım yapan mükelleflerden bu tarihten sonraki yatırım harcamalarını anılan yeni hükme göre yatırım indiriminden yararlandırmayı tercih edenlerin yararlandıkları yatırım indirimi tutarı üzerinden, %19,8 oranında stopaj yapmaları söz konusu değildir.

Yıllık beyannamede yararlanılan yatırım indirimi tutarı üzerinden söz konusu stopajın yapılması, kâr dağıtımı koşuluna bağlı değildir, bu istisna kazanç dağıtılmasa da yapılması gerekmektedir. Bu stopaj tutarının 27 Mayıs (mücbir sebep içerisinde olanlar için 27 Temmuz) akşamına kadar beyan edilmesi ve ödenmesi gerekmektedir. 

  1. Elektrik Üretimi Lisans Harçları

Harçlar Kanunu’nun 113. maddesi ile getirilen hidrolik kaynaklara dayalı elektrik üretimi lisans yıllık harçları, her yıl kurumlar vergisi beyanname verme süresi içerisinde verilen bildirim üzerine elektrik üretim faaliyetlerinden elde edilen gayri safi iş hasılatı üzerinden (üreticilerin kendi ihtiyaçları için kullandıkları elektriğin bedeli hariç) binde 15 oranında tahakkuk ettirilir ve 6 Mayıs akşamına kadar verilmesi gereken bildirimden doğan harcın mükellefe tebliği yapılmaksızın mayıs ayı içerisinde ödenmesi gerekmektedir.        

  1. Denetim Kuruluşları Yetkilendirilme Harçları

Harçlar Kanununun yine 113. maddesine dayanılarak alınan Denetim Kuruluşları Yetkilendirme Belgesi Harcı’nın kurumlar vergisi beyanname verme süresi içerisinde verilen bildirim üzerine, bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen gayri safi iş hasılatı esas alınarak binde 5,75 oranında tahakkuk ettirilir. 6 Mayıs akşamına kadar verilmesi gereken bildirim ile ortaya çıkan bu harç ayrıca tebliğ edilmez ve Mayıs ayı içinde ödenmek durumundadır. 

  1. Yıllık İşletme Cetveli Verilmesi

6948 sayılı Sanayi Sicili Kanunu'nun 5'inci maddesi gereğince, sanayi siciline kayıtlı işletmeler; her yıl bir yıllık faaliyetlerini gösteren yıllık işletme cetvellerini takvim yılı sonundan itibaren en geç dört ay içinde bağlı bulundukları Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlükleri’ne bildirmek zorundadırlar. Elektronik ortamda verilen bu bildirimi verme süresi de 6 Mayıs 23:59’a kadar uzatılmıştır. Bu bildirimin de unutulmaması gerekmektedir. Bumin DOĞRUSÖZ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/mayis-ayina-ozgu-yukumlulukleri/741403

Bilindiği üzere, Bağımsız Denetim Yönetmeliği’nin (BDY) 34/1-d maddesi uyarınca, denetim kuruluşları ve denetçilerin son takvim yılına ait gelirlerini Kurumumuza bildirmesi gerekmektedir.

2023 takvim yılına ait gelirlerin Kurumumuza bildirilmesine ilişkin yükümlülüğün zamanında, tam ve doğru olarak yerine getirilmesi ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi nedeniyle herhangi bir yaptırımla karşılaşılmaması adına aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi önem arz etmektedir:

1) Kimler gelir bildiriminde bulunmalıdır?

Denetimin yapılış amacına/kapsamına bağlı olmaksızın 01.01.2023-31.12.2023 tarihleri arasında bağımsız denetim sözleşmesi imzalamış olan tüm denetim kuruluşları ve denetçilerin 2023 takvim yılına ait gelirlerini Kurumumuza bildirmesi gerekmektedir.

2) Bildirim ne zamana kadar yapılmalıdır?

2023 takvim yılına ait gelirlere ilişkin bildirimin Mayıs ayının on beşinci gününün sonuna kadar yapılması gerekmektedir.

3) Bildirim nasıl yapılmalıdır?

Bildirimler yukarıda belirtilen süre içerisinde Sözleşme Bilgi Girişi Sisteminde (SBG) yer alan “Gelir Bildirimi” menüsü üzerinden elektronik ortamda yapılmalıdır.

2023 takvim yılına ait gelirler bildirilirken;

  • Bağımsız denetim faaliyetlerinden,
  • Diğer denetim faaliyetlerinden,
  • Defter tutma hizmetlerinden,
  • Danışmanlık hizmetlerinden,

kaynaklanan gelirler ayrı ayrı gösterilmelidir.

Tahsil edilip edilmediğine bakılmaksızın, 2023 takvim yılı içerisinde gerçekleştirilen yukarıdaki faaliyetlerden kaynaklanan gelirler bildirilmelidir.

4) Şeffaflık raporu yayımlayan ve raporda 2023 takvim yılına ait gelirlerine yer veren denetim kuruluşlarının da gelir bildiriminde bulunması gerekiyor mu?

2023 takvim yılına ilişkin şeffaflık raporu yayımlayan ve söz konusu şeffaflık raporunda anılan takvim yılına ait gelirlerine yer veren denetim kuruluşlarının da SBG’de yer alan “Gelir Bildirimi” menüsü üzerinden gelir bildiriminde bulunması gerekmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Kaynak: KGK

7440 sayılı Kanunun 6/1 maddesi kapsamında mükellefler stoklarında bulunan ancak kayıtlarında yer almayan emtialara ilişkin yapılan bildirim sonucunda bildirilen stok tutarı Stoklar hesabına karşılık 525 KAYDA ALINAN EMTİA ÖZEL KARŞILIK HESABINA kaydedilir. 7440 sayılı Kanuna göre emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi hâlinde, sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez.

525 No.lu Hesap, parasal olmayan öz sermaye unsuru kıymet olarak enflasyon düzeltmesine tabidir. Bu durumda enflasyon düzeltmesi sonrası farkın da ortaklara dağıtılıp dağıtılamayacağının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu Mükerrer 298. maddesi ile 555 Seri No.lu Vergi Usul Genel Tebliği hükümlerine göre açıklanması gerekir.

555 Seri No.lu Vergi Usul Genel Tebliğine göre 7440 sayılı Kanun kapsamında, işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtianın kayda alınmasına ilişkin olarak oluşturulan karşılık hesapları bilançoda düzeltilmiş değerleriyle yer alır. 555 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliğine öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz. Bunun haricinde enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur ve kar dağıtımı tabi tutulur.

Bu durumda 7440 sayılı Kanun 525 KAYDA ALINAN EMTİA ÖZEL KARŞILIK HESABINA yönelik 2024 sonrasında ortaklara dağıtımı halinde:

  • 7440 sayılı Kanuna göre emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi hâlinde, sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez.
  • 555 Seri No.lu Vergi Usul Genel Tebliğine göre enflasyon düzeltme farkı ortaklara dağıtılırsa, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur ve kar dağıtımı tabi tutulur.

Burada üzerinde durulması gereken nokta öz sermaye enflasyon düzeltme farklarının başka hesaba aktarımı, ortağa dağıtımı 525 No.lu hesap özelinde değil örneğin 213 sayılı Kanunun 328 ve 329 uncu maddeleri kapsamında oluşturulan sabit kıymet yenileme fonu ile aynı Kanunun 325/A maddesi kapsamında ayrılan girişim sermayesi fonu; 5520 sayılı Kanunun 5/1-e, j ve k bentleri gereğince oluşturulan fonlar;; 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun ek 3 üncü maddesi ile 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3. maddesi kapsamında oluşturulan fon hesapları  içinde geçerlidir.

Amortisman Süresi Biten Ancak Amortisman Ayrılmayan / Daha Az Ayrılan İktisadi Kıymetlerin Enflasyon Düzeltmesi

2023 Hesap Dönemi öncesinde ayrılmamış amortisman tutarları enflasyon düzeltmesinde dikkate alınmayacaktır. Faydalı ömür süresini tamamlayan ve amortisman yoluyla değeri tamamen yok edilmiş iktisadi kıymetlerin birikmiş amortismanlarının enflasyon düzeltmesine tabi tutulması ihtiyaridir.
Amortisman süresi bitmiş ama amortisman ayrılmamış iktisadi kıymetler açısından ise durum açıklanmaya değerdir. Burada daha önce ayrılmayan amortismanlar açısından muhasebenin çift kayıt sistemi yönünden 257 / 570-580 – 590 No.lu hesaplar açısından karşılıklı düşünmek gerekir. Bu durumda geçmiş dönemlerde ayrılmamış olsa dahi 570-580 – 590 No.lu hesaplarda da bir değişiklik yapılmayacaktır. Bunun neticesinde bu hesaplar enflasyon değerlemesine tabi olduğu için 2023 döneminde 698 – 2024 döneminde 590 hesapları açısından değerlenecektir ve enflasyon düzeltmesi sonrası kâr zarar açısından bir değişikliğe neden olmayacaktır.

296 Geçici Hesap ve Enflasyon Düzeltmesi

7440 sayılı Kanunun 6/3. Fıkrasına Göre Mükelleflerin Bilançolarında Görülmekle Birlikte İşletmelerinde Bulunmayan;

– Kasa Mevcutlarını,

– İşletmenin Esas Faaliyet Konusu Dışındaki İşlemleri Dolayısıyla (Ödünç Verme Ve Benzer Nedenlerle Ortaya Çıkan) Ortaklarından Alacaklı Bulunduğu Tutarlar İle Ortaklara Borçlu Bulunduğu Tutarlar Arasındaki Net Alacak Tutarlarını, (“131. Ortaklardan Alacaklar” ve “231. Ortaklardan Alacaklar” toplamından “331. Ortaklara Borçlar” ve “431. Ortaklara Borçlar” toplamının çıkarılması sonucunda kalan net tutar esas alınarak)

– Bunlarla İlgili Diğer Hesaplarda Yer Alan İşlemlerini(136. Diğer Çeşitli Alacaklar Hesabı)

%3 Oranında Vergi Ödenmesi Suretiyle Vergi Dairelerine Beyan Etmek Suretiyle Kayıtlarını Düzeltebileceklerdir. Yapılan düzeltme tutarları ve ödenecek vergi 689 Diğer Olağandışı Gider Ve Zararlar Hesabına (7440 sayılı Kanun 6/3 md.) (Kanunen Kabul Edilmeyen Gider) kaydedilir.  7440 sayılı Kanunun 1 sayılı Tebliğine göre kayıtlarda bu hesap yerine dileyen mükellefler 296 Geçici Hesabı kullanabilir. Söz konusu Geçici Hesapta izlenen tutarın herhangi bir şekilde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamaz. 296 Geçici Hesabı kullanma tercihinde bulunmayan mükellefler açısından dönem karı azalacak veya dönem net zararı artış gösterecektir. Bu durumda teknik iflas v.b. konularda analizler mükellef aleyhine olacaktı. Bu durum göstermektedir ki 296 Geçici Hesabı aslında aktif/ pasifi değil özkaynağı düzenleyici bir hesap kodudur ve özkaynaklarla birlikte değerlendirilmesi gerekir.

Nevi itibarıyla iktisadi işletmelere dâhil bulunan kıymetlerden parasal ve parasal olmayan kıymetler 555 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listelerde (EK 1 ve EK 2) yer almaktadır. Bu listelerde parasal / parasal olmayan kıymetlerin arasında 296 Geçici Hesabı sayılmamıştır. 555 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre söz konusu listelerde öz sermaye kalemlerine yer verilmemekle birlikte, aksine bir hüküm olmaması ve Tebliğde bir belirleme yapılmamış olması şartıyla, bu Tebliğ uygulamasında öz sermaye kalemleri “parasal olmayan kıymet” olarak addolunur. 296 Geçici Hesabı özkaynağı düzenleyici bir hesap olması nedeniyle “parasal olmayan kıymet” olarak addolunması gerektiği düşünülmektedir. Bunun sonucunda enflasyon düzeltmesine tabi olduğu düşünülmekte ve düzeltme katsayısı ile değerinin düzeltilmesi gerekmektedir.

Enflasyon Düzeltmesi Sonrası Dikkate Alınacak Bilançolar

Enflasyon Düzeltmesi Öncesi Bilançonun Dikkate Alınması Durumları

·      Net Dönem Karının Dağıtılmasında: Kar Payı Tutarı, Enflasyon Düzeltmesi Uygulanmış Finansal Tablolarda Bulunan Kar Dağıtımına Konu Kaynakların Toplamını Aşamaz.
·      Yedek Akça Ayrılmasında
·      İntifa Senedi Sahiplerine Ödeme Yapılmasında
·      Kar Payı Avansı Hesaplamalarında

Enflasyon Düzeltmesi Sonrası Bilançonun Dikkate Alınması Durumları

·      Serbest Yedek Akçelerden* Ve Dağıtılabilir Diğer Kaynaklardan Yapılacak Zarar Mahsubundan Sonra Kalan Kar Payının Dağıtılmasında
·      Sermaye Artırımı/Azaltımı İşlemlerinde: Şirketin Sermayesine İlişkin Yapılacak Değerlendirmelerde, Ticaret Siciline Tescil Edilmiş Olan Sermaye Tutarı Esas Alınır.
·      Birleşme/Bölünme/Tür Değişikliğinde
·      Sermaye Kaybı/Borca Batık Olma Hallerinde

Enflasyon Düzeltmesinin Borca Batıklığa Etkisi

Ticaret Bakanlığı Tarafından Yayımlanan Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Esas Alınacak Finansal Tablolara İlişkin Tebliğ Taslağı’na Göre Borca Batıklık Tespitinde Enflasyon Düzeltmesi Uygulanmış Bilanço Esas Alınır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 376. maddesine Göre Sermayenin Kaybı, Borca Batık Olma Durumunu 3 Şekilde Açıklamıştır.
·       Sermaye İle Kanuni Yedek Akçeler Toplamının Yarısının Zarar Sebebiyle Karşılıksız Kalması Hali: İyileştirici Önlem Yeterlidir
·       Sermaye İle Kanuni Yedek Akçeler Toplamının 2/3’ünün Zarar Sebebiyle Karşılıksız Kalması Hali: Sermayenin Üçte Biri İle Yetinme Veya Sermayenin Tamamlanmasına Karar Verilmesi Gerekir.
·       Borca Batık: Aktiflerin Şirket Alacaklılarının Alacaklarını Karşılamaya Yetmediğinin Anlaşılması Hâli Yani Aktiflerin Şirket Borcundan Düşük Olmasıdır.

2023 Hesap Dönemi Bilançoları Üzerinde Enflasyon Düzeltmesi Uygulanması İle Stok Ve Maddi Duran Varlığı Olan Şirketler Açısından Olumlu Etki Yapmıştır. Bu Durumda Enflasyon Düzeltmesi Sonucu Şirketlerin Borca Batık Olma Durumundan Çıkmış Olması Muhtemeldir Ve Bu Durum Şirket Lehinedir. Burada Öz Sermaye Hesaplarının Enflasyon Düzeltmesi Sonucu Zarar Etkisi Akla Gelmekle Birlikte Öz Sermaye Hesabı Artışı Geçmiş Yıl Zararı/ Geçmiş Yıl Karındaki Azalmayı Nötrler Durumda Ve Bilançoya Etki Etmemektedir. Buna Ek Olarak 555 No.lu Tebliğ Öz Sermaye Kalemlerine Ait Enflasyon Farklarını Düzeltme Sonucu Oluşan Geçmiş Yıl Zararlarına Mahsubuna Olanak Tanımıştır.

Arsa Alımı Sonrası Özel İnşaatlarda Enflasyon Düzeltmesi

Bir mamul üretimi olarak görülmesi gereken özel inşaat üretiminde, üretim maliyetinin bir unsuru niteliğine dönüşen arsa payı maliyetinin, inşaat maliyetine yüklenmesi gerekmektedir. İnşaat yapmak üzere satın alınan arazilerin maddi duran varlık olarak “250 Arazi ve Arsalar” hesabında kayıtlara alınması ancak, giderlerin yansıtma hesapları aracılığıyla üretim hesaplarına aktarma işleminde “250 Arazi ve Arsalar” hesabından “151 Yarı Mamuller- Üretim” hesabına aktarılması gerekmektedir. Arsa için inşaat yapı ruhsatı alınması tek başına “150 İlk Madde ve Malzeme” hesabında izlenmesini gerektirmez.  “150 İlk Madde ve Malzeme” ve “250 Arazi ve Arsalar” hesapları farklı şekillerde enflasyon düzeltmesine tabidir. (20.04.2005 – 017665 Sayılı Özelge)

Toplulaştırılmış yöntemler kullanılarak düzeltilebilecek parasal olmayan kıymetler, stoklarla sınırlıdır. bu durumda 250 Arazi ve Arsalar Hesabı stok mahiyetinde olmadığından Toplulaştırmış Yöntem Uygulanamaz ve gerçek yöntemle enflasyon düzeltmesi yapılması gerekir. Boş arsa ve araziler amortismana tabi değildir.

Yıllara Sari İnşaat Enflasyon Düzeltmesi Hesap Kodları

Yıllara sâri inşaat ve onarma işlerine ilişkin maliyetleri ile hakedişler deftere kayıt tarihi esas alınarak düzeltme işlemine tabi tutulacaktır.  Mahsuben verilen veya alınan avanslar, ödeme veya tahsil tarihinden mahsup tarihine kadar düzeltilir. 2023 hesap dönemi sonu itibarıyla düzeltme sonucu oluşan düzeltme farkları işin bitiminde mali kâr/zarar tutarının tespitinde dikkate alınmayacaktır.

* 697 Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı: Yıllara sâri inşaat işlerine ilişkin maliyetlerin ve hakediş bedellerinin düzeltmesinden ortaya çıkan farklar bu hesapta izlenir.

* 178 Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı: 697 Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı borç kalanı vermesi durumunda bu hesaba devredilerek kapatılır.

* 358 Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı: 697 Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı alacak kalanı vermesi durumunda bu hesaba devredilerek kapatılır.

Sermayeye İlave Edilen Enflasyon Düzeltme Farklarının Kurumlar Vergisi – Kâr Dağıtımı Karşısında Durumu

Öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları Kurumlar Vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kar dağıtımı sayılmaz. Özelgelerin analizinde sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının, şirketin sermaye azaltımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağıtılması halinde,

* işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması( ilgili dönem kar zararı ile ilişkilendirmeden enflasyon düzeltmesi yapılan dönem itibariyle),

* vergi sonrası dağıtılan kazancın da kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.

501 Ödenmemiş Sermaye Hesabı Enflasyon Düzeltmesi

Enflasyon Düzeltme işleminde bilançoda yer alan parasal olmayan 500 Sermaye Hesabı Enflasyon Düzeltmesine göre:

» Nakit Olarak Ödenmiş Sermaye Tahsil Tarihi

» Ayni Sermaye Olarak Konulan Kıymetler Mülkiyetin İntikal Ettiği Tarih Düzeltmeye Esas Tarih olarak dikkate alınır.

Bu durumda ödenmeyen sermaye enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaz. Ödenmiş sermayenin enflasyon düzeltmesi sonucu ortaya çıkan olumlu/olumsuz farkları “500-Sermaye Hesabında değil:

*“502- Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları Hesabı” veya

*“503- Sermaye Düzeltmesi Olumsuz Farkları Hesabında (-)” takip edilir.

2003 Hesap Dönemine İlişkin 502- Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları Hesabı ve 503- Sermaye Düzeltmesi Olumsuz Farkları Hesabında yer alan tutarlarda düzeltmeye tabidir.

2024 Toplulaştırılmış Yöntemden 3 Hesap Dönemi Boyunca Vazgeçilemez.

Stokların düzeltilmesinde gerçek yöntemi kullanan mükellefler mümkün olduğunca inebildikleri kadar alt ayrıma giderek düzeltme işlemini gerçekleştireceklerdir. Toplulaştırılmış yöntemleri seçenler ise her bir mal grubu ve mümkün olduğunca inebildikleri her bir alt ayrım itibarıyla diledikleri toplulaştırılmış yöntemi kullanmakta serbesttirler. Bu durumda enflasyon düzeltmesi sırasında gerçek yöntem- toplulaştırmış yöntem uygulamasına mamul- yarı mamul- ham madde bazında alt ayrıma göre karar vermek, her bir alt ayrımlar için yöntem seçimi gerekir.

2024 hesap dönemi ilk geçici vergi dönemi itibarıyla yapılan toplulaştırılmış yöntem tercihi sonraki dönemlerde değiştirilemediği gibi, toplulaştırılmış yöntem tercihinde bulunanların her bir mal grubu ve alt ayrım itibarıyla seçtikleri toplulaştırılmış yöntemden üç hesap dönemi boyunca vazgeçmeleri mümkün değildir. Ancak, 2024 hesap dönemi ilk geçici vergi dönemi itibarıyla yapılan gerçek yöntem tercihi sonraki hesap döneminde değiştirilebilecektir.

Karşılık Hesabı ve Enflasyon Düzeltmesi

Düzeltme işlemine tabi olacak karşılıklar Vergi Usul Kanun hükümlerine göre ayrılması mümkün olan karşılıklardır. Buna göre Vergi Usul Kanununda yer almayan:

» Kıdem Tazminatı Karşılığı

» Garanti Gider Karşılığı gibi karşılıklar enflasyon düzeltmesinde de dikkate alınmaz.

Vergi Usul Kanununda yer alan Şüpheli Alacak Karşılığı ise parasal mahiyet taşıdığından enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacaktır.

2023 yılında Sermayeye İlave Edilen Yeniden Değerleme Fonu ve 503 Sermaye Düzeltmesi Olumsuz Farkı Hesabı

1/1/2024 tarihinden önce  213 sayılı Kanunun geçici 31-32. maddesi ve/veya mükerrer 298. maddesinin (Ç) fıkrası kapsamında fonda bekletilen ve sermayeye ilave edilmiş olan yeniden değerleme fonların sermayeye ilavesi nedeniyle oluşan sermaye artışları, artış olarak dikkate alınmaz ve bunlar enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaz.  Sermayenin, düzeltmeye esas tutarına ulaşılırken (sermayeye ilave edilmiş olan) bu nevi fonlar düzeltmeye tabi tutulmadan sermayeden düşülür. Bu durumda nakdi / ayni sermaye artışlarının enflasyon düzeltmesi yapılması sonrasında sermayede olumsuz fark oluşabilir. Bu durumda olumsuz fark 503 Sermaye Düzeltmesi Olumsuz Farkları Hesabına kaydedilir.

580 Geçmiş Yıllar Zararı Hesabı ile 502 Sermaye Düzeltme Olumlu Farkları Hesabı Mahsubu

31.12.2023 tarihinde enflasyon düzeltmesi öncesinde rutin kayıtlar yapılmak suretiyle dönem sonu kar zarar oluşacak ve buna göre enflasyon düzeltme öncesi bilanço verileri ile Kurumlar Vergisi beyanı oluşacaktır. Bundan sonra enflasyon düzeltme kaydı yapılacak ve parasal olmayan kıymetlerin düzeltilmesi sonucu oluşan farklar “698- Enflasyon Düzeltme Hesabı” ile karşılıklı çalışacaktır. Yapılan düzeltme sonucu zarar tutarı yüksekse 580 Geçmiş Yıllar Zararları Hesabı kullanılacaktır. 555 VUK Tebliğine göre öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları ( 502, 549) düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz. Bu durumda 2023 yılında düzeltme sonucu hesaplanan 580 No.lu hesap ile 502-549 No.lu hesaplar mahsuplaştırılabilir. Bu durumda enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan zarar enflasyon düzeltmesi kapsamında tanzim edilen bilançoda gösterilmeyebilecektir.

Gelecek Dönemlere İlişkin Sigorta Giderlerinin Enflasyon Düzeltmesi Karşısındaki Durumu

Peşin ödenen ve cari dönem içinde ilgili gider hesaplarına kaydedilmemesi gereken180 ve 280 No.lu Hesaplarda izlenen gelecek aylara – yıllara ait giderler parasal olmayan kıymetlerden sayıldığı için Defterlere Kayıt Tarihi itibariyle enflasyon düzeltmesine tabi tutulur. Bunlara mahsuben verilen veya alınan parasal olmayan avanslar, ödeme veya tahsil tarihinden mahsup tarihine kadar düzeltilir. Bunlara örnek olarak peşin ödenen işyeri kira gideri – işyerine ilişkin sigorta gideri – güvenlik için bina kamera bedelleri verilebilir. Bu tutarlarda enflasyon düzeltmesine tabi tutulur.

180- 280 Nolu Gider Hesapları Enflasyon Düzeltmesine Tabi İken 181-281 Gelir Tahakkuk Hesapları Enflasyon Düzeltmesine Tabi Değildir.

Enflasyon Düzeltmesi Sonrası Stokların – Arsaların / Maddi Duran Varlıkların Zararına Satışı

Enflasyon düzeltme işlemine tabi tutulmuş olan 2023 hesap dönemi sonuna ait bilançoda yer alan parasal olmayan kıymetlerden amortismana tabi olmayan kıymetlerin, düzeltilmiş değerlerinin altında bir bedelle satılması halinde, düzeltme sonrası değerle, düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet eden zarar, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmayacaktır. Bu durumda 2024 Hesap Döneminde parasal olmayan kıymetlerden olan stokların -arsaların amortismana tabi olmaması nedeniyle zararına satışı gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmayacak olup, amortismana tabi olan maddi duran varlıkların zararına satışı gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınabilir.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.alomaliye.com/2024/05/06/enflasyon-duzeltmesi-bilinmesi-gerekenler/

Pazartesi, 06 Mayıs 2024 11:42

Emeklilik Başvurusu Ve Bayram İkramiyesi

Ramazan’da 3.000 TL olarak ödenen emeklilere bayram ikramiyesi, bir değişiklik olmazsa Kurban Bayramı’nda da 3.000 TL olarak ödenecek. Emeklilerle birlikte dul ve yetim aylığı alanlara da bayram ikramiyesi ödeniyor. Emekliler ile dul ve yetim aylığı alanlara ödenen ikramiye rakamı ise farklı.

Bayram ikramiyesi her yıl Ramazan ve Kurban Bayramının içinde bulunduğu ay itibarıyla SGK’dan gelir veya aylık alanlara ödeniyor. Dolayısıyla emekliler, dul ve yetim aylığı alanlar, malulen emekliler yılda iki kez bayram ikramiyesi alıyorlar. Bayram ikramiyesi alabilmek için bayramın içinde bulunduğu ayda SGK’dan aylık ve gelir almak gerekiyor. Bu yıl Kurban Bayramı’nın ilk günü 16 Haziran Pazar. Dolayısıyla haziran ayı itibarıyla SGK’dan gelir ve aylık almaya hak kazanmış ve talepte bulunmuş kişiler Kurban Bayramı’nda bayram ikramiyesi alabilecekler.

Bayram ikramiyesinden yalnızca emekliler değil, SGK’dan gelir ve aylık alan bütün kişiler yararlanabiliyor. Bunlar emekliler, maluller, dul ve yetim aylığı alan kişiler, iş kazası sonrası sürekli iş göremezlik geliri alan kişiler, iş kazası sonrası sürekli iş göremezlik geliri alırken vefat eden kişilerin hak sahipleri, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülkelerde çalışması bulunan ve Türkiye’den kısmi gelir ve aylık alan kişiler de bayram ikramiyesi alabiliyorlar.

Emekliler ve malulen emekli olmuş malullük aylığı alan kişiler için bayram ikramiyesinin tutarı 1.100 TL. 1.000 TL olarak başlayan bayram ikramiyesi tutarı 2021 yılında 1.100 TL’ye çıkartılmıştı. 2023 yılında 1.100 TL olan rakam 2.000 TL’ye çıkartılmıştı. Son olaraksa bu yılın mart ayında ikramiye tutarı 3.000 TL’ye yükseltildi.

Herkes aynı almıyor

Bayram ikramiyesinin tutarı, ölüm aylığı alan kişiler için ölüm aylığı payına endeksli. Örneğin kocasından dul aylığı alan ve çalışan kadın, yüzde 50 oranında ölüm aylığı alır. Bu durumda aylık alan dul eşe 1.500 TL bayram ikramiyesi ödenir. Çalışmayan ve emekli olmayan dul eş aylık alan tek kişi ise yüzde 75 oranında ölüm aylığı alır.

Bu durumda dul eşe 2.250 TL bayram ikramiyesi ödenecek. Diğer yandan babasından dolayı aylık almakta olan kız çocuk yüzde 25 oranında aldığı yetim aylığı nedeniyle 750 TL bayram ikramiyesi alabilecek. Dolayısıyla dul ve yetim aylığı alan kişilerin ikramiyesi ölüm aylığı oranına göre belirlenecek. Bayram ikramiyesi tutarındaki artış aynı ölçüde bu durumdaki kişilerin ikramiyelerini de artıracak.

Haczi olan ne yapacak?

Emeklilerin emekli aylıkları nafaka ve SGK borcu dışında haczedilemiyor. Dolayısıyla borcu bulunan ve hakkında haciz başlatılmış emekli aylığını almaya devam edebiliyor.

Bayram ikramiyesi için de aynı durum geçerli. Haczi bulunan emeklinin maaşı haczedilemeyeceği gibi, bayram ikramiyesine de haciz konulamıyor. Emeklinin, dul ve yetimin bayram ikramiyesinden haciz ya da borç nedeniyle kesinti yapılamıyor ve bayram ikramiyesinin tutarında bir azalma yaşanmıyor.

Halen Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan aylık alanların bayram ikramiyesi alması için başvuru yapmalarına gerek yok. Bu kişilere ikramiyeler herhangi bir başvuru olmaksızın ödenecek. Ödemeler doğrudan emekli aylıklarının yatırıldığı bankalara yapılacak. Dolayısıyla bayram ikramiyelerini emekliler kendi bankalardan çekebilecekler.

Ölüm aylığı almakta olan kız çocukları evlenmeleri halinde aylıklarını kaybediyorlar. Ancak evlenirken ölüm aylıklarının iki yıllık tutarını çeyiz parası olarak alıyorlar. Bayram ikramiyeleri çeyiz parasının hesabında dikkate alınmıyor. Evlilik hazırlığındaki kişilerin bayram ikramiyesi alabilmek için düğünü ertelemeleri söz konusu olabilir. Düğünü bayram sonrası yaptığı için bayram ikramiyesi ödendiği tarihte aylık alıyor olan kız çocuğu bayram ikramiyesi alabilir.

Bu ay emekli dilekçesi

Emeklilerin bayram ikramiyesi alabilmesi için bayramın içinde bulunduğu ay SGK’dan aylık alıyor olmaları gerekiyor. SSK ve Bağ-Kur’lular için aylık talebinde bulunulan ayı takip eden ayın başından itibaren aylığa hak kazanıldığı için mayıs ayının son günü olan 31 Mayıs’a kadar aylık talebinde bulunan kişiler 1 Haziran itibarıyla aylığa hak kazanmış olacakları için Kurban Bayramı’nda ikramiye alabilecekler.

Cem Kılıç

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/emeklilik-basvurusu-ve-bayram-ikramiyesi-7122593

Pazartesi, 06 Mayıs 2024 10:31

296 GEÇİCİ HESAP VE ENFLASYON DÜZELTMESİ

7440 Sayılı Kanunun 6/3. Fıkrasına Göre Mükelleflerin Bilançolarında Görülmekle Birlikte İşletmelerinde Bulunmayan;

-Kasa Mevcutlarını,

-İşletmenin Esas Faaliyet Konusu Dışındaki İşlemleri Dolayısıyla (Ödünç Verme Ve Benzer Nedenlerle Ortaya Çıkan) Ortaklarından Alacaklı Bulunduğu Tutarlar İle Ortaklara Borçlu Bulunduğu Tutarlar Arasındaki Net Alacak Tutarlarını, ("131. Ortaklardan Alacaklar" ve "231. Ortaklardan Alacaklar" toplamından "331. Ortaklara Borçlar" ve "431. Ortaklara Borçlar" toplamının çıkarılması sonucunda kalan net tutar esas alınarak)

-Bunlarla İlgili Diğer Hesaplarda Yer Alan İşlemlerini(136. Diğer Çeşitli Alacaklar Hesabı)

%3 Oranında Vergi Ödenmesi Suretiyle Vergi Dairelerine Beyan Etmek Suretiyle Kayıtlarını Düzeltebileceklerdir. Yapılan düzeltme tutarları ve ödenecek vergi 689 Diğer Olağandışı Gider Ve Zararlar Hesabına (7440 sayılı Kanun 6/3 md.) (Kanunen Kabul Edilmeyen Gider) kaydedilir.  7440 Sayılı Kanunun 1 Sayılı Tebliğine göre kayıtlarda bu hesap yerine dileyen mükellefler 296 Geçici Hesabı kullanabilir. Söz konusu Geçici Hesapta izlenen tutarın herhangi bir şekilde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamaz. 296 Geçici Hesabı kullanma tercihinde bulunmayan mükellefler açısından dönem karı azalacak veya dönem net zararı artış gösterecektir. Bu durumda teknik iflas v.b. konularda analizler mükellef aleyhine olacaktı. Bu durum göstermektedir ki 296 Geçici Hesabı aslında aktif/ pasifi değil öz kaynağı düzenleyici bir hesap kodudur ve öz kaynaklarla birlikte değerlendirilmesi gerekir.

Nevi itibarıyla iktisadi işletmelere dâhil bulunan kıymetlerden parasal ve parasal olmayan kıymetler 555 Seri Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listelerde (EK 1 ve EK 2) yer almaktadır. Bu listelerde parasal / parasal olmayan kıymetlerin arasında 296 Geçici Hesabı sayılmamıştır. 555 Seri Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre söz konusu listelerde öz sermaye kalemlerine yer verilmemekle birlikte, aksine bir hüküm olmaması ve Tebliğde bir belirleme yapılmamış olması şartıyla, bu Tebliğ uygulamasında öz sermaye kalemleri "parasal olmayan kıymet" olarak addolunur. 296 Geçici Hesabı öz kaynağı düzenleyici bir hesap olması nedeniyle "parasal olmayan kıymet" olarak addolunması gerektiği düşünülmektedir. Bunun sonucunda enflasyon düzeltmesine tabi olduğu düşünülmekte ve düzeltme katsayısı ile değerinin düzeltilmesi gerekmektedir.

ERSAN KARACA

ERSAN KARACA YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR

Page 10 of 1211

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ Türk Ticaret Kanununun 332. Maddesi Uyarınca Anonim Şirketler Asgari 250.000,00…
  • 2023 Yılında Yapılan Enflasyon Düzeltmesi, 2024 Yılında Ortaya Çıkacak "ENFLASYON DÜZELTMESİ KARINI" Etkiler Mi? CEVAP : HAYIR 2- 2023 yılında yapılan enflasyon düzeltmesi, 2024…
  • İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ 32/A MADDESİ KAPSAMINDA VERGİ ZİYAI CEZASI İndirimli Kurumlar Vergisi uygulamasında; KVK 32/A maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen…
Top