Ülkemizde geçerli olan vergi sisteminde bazı istisnalar dışında yıllık olarak tespit edilen kazançlar vergilendirilmektedir. Dolayısıyla uygulamada kazancın elde edilmesi ile söz konusu kazancın vergilendirilmesi arasında belli bir süre geçmiş olmaktadır. Ancak bu süre kaybı nedeniyle elde edilen kazancın vergilendirilmesinde “PEŞİN VERGİLEME” adı verilen bir sistem uygulanmaktadır. Şöyle ki;
Peşin vergileme temel iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15’inci ve 30’uncu maddeleri kapsamında yapılan VERGİ TEVKİFATI uygulamasıdır. İkincisi ise Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120’nci maddesi kapsamında yapılan geçici vergi kesintisi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 25’inci maddesi ile ilgilidir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 120’nci maddesi uyarınca ticari kazanç sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç) ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümlerine göre (indirim ve istisnalar ile Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak) belirlenen ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançları üzerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 103’üncü maddesinde yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda (%15) geçici vergi ödemek zorundadırlar.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/2 maddesi uyarınca; kurumlar vergisi mükelleflerinin (ticari ve zirai kazanç elde eden dar mükellef kurumlar dahil) cari edilmek üzere Gelir Vergisi Kanunu’nda belirtilen esaslara göre ve cari dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödemesi gerekmektedir. Söz konusu madde hükmünden anlaşılacağı üzere, geçici vergi, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120’nci maddesi hükmüne göre ödenecek olup, geçici vergi oranı kurumlar vergisi oranı olan %20’dir (Geçici madde 10 hükmü uyarınca 2020 yılı için yüzde 22).
Bir hesap dönemi ile ilgili olarak 4 (dört) ayrı geçici vergi dönemi söz konusu olup, hesaplanan geçici vergi üçer aylık dönemi izleyen ikinci ayın 14’üncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve 17’nci günü akşamına kadar ödenir.
Geçici vergi dönemleri, hesap dönemi takvim yılı olanlar ile kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenler açısından farklılık gösterir. Bunun yanında bazı durumlarda geçici hesap dönemi üç aydan kısa da olabilir. Bu şekilde hesap dönemi takvim yılı olan mükellefler ilgili hesap döneminin 3 (Ocak - Mart), 6 (Ocak - Haziran), 9 (Ocak - Eylül) ve 12 (Ocak - Aralık) aylık mali tablolarını esas alarak geçici vergi dönem kazancını Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120’nci maddesi hükmüne göre belirler. Özel hesap dönemi tayin edilen mükellefler için geçici vergi dönemleri özel hesap döneminin başlangıç tarihinden itibaren üçer aylık dönemler olarak hesaplanır. Üçer aylık dönemi izleyen ikinci ayın 14’ü beyan zamanı ve aynı ayın 17’si ödeme zamanı olacaktır. Üç aydan kısa olan vergilendirme dönemlerinde ise işe başlanılan tarihin içinde bulunduğu dönemin sonuna kadar olan süre, işin bırakıldığı tarihe kadar olan süre, yeni hesap döneminin başladığı tarihe kadar olan süre ayrı bir geçici vergilendirme dönemi sayılır.
Geçici vergi dönemleri üçer aylık olmakla birlikte beyan edilecek kazancın hesaplanmasında 3, 6, 9 ve 12 aylık mali tablolar esas alınır. Örneğin ikinci döneme ilişkin geçici vergi; Ocak - Haziran dönemine ilişkin olarak çıkarılacak 6 (altı) aylık mali tablolara göre bulunan kazanç üzerinden hesaplanan vergiden, birinci dönemde ödenmesi gereken geçici verginin indirilmesiyle bulunur.
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120’nci maddesi uyarınca; yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, ilgili hesap döneminin üçer aylık dönemlerine ilişkin olarak ödenen geçici vergi mahsup edilir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için tahakkuk ettirilmiş geçici verginin mutlak suretle ödenmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla, tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş bulunan geçici verginin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir. Tahakkuk ettirilmiş ancak tahsil edilmemesi dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkanı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilecektir. Terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe kadar gecikme zammı uygulanır.
Ödenen geçici vergi tutarının, geçici verginin ilgili olduğu döneme ilişkin olarak verilen beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden fazla olması halinde; mahsup edilemeyen tutar, mükellefin o yılın sonuna kadar yazılı olarak başvurması kaydıyla kendisine nakden iade edilir.
Geçici vergi uygulamasına ilişkin olarak;
• Adi ortaklıklar ile kolektif şirketlerde ortakların adi ve eshamlı komandit şirketlerde komandite ortakların elde ettikleri kazançlar Gelir Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesi uyarınca (Gelir Vergisi Kanunu’nun 66’ncı maddesi hükmü saklı kalmak üzere) şahsi ticari kazanç mahiyetinde olduğundan söz konusu ortakların geçici vergi ödeme mükellefiyetleri bulunmaktadır.
• Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri ücret geliri elde edenler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri, zirai kazanç sahipleri, diğer kazanç ve irat elde edenler, kazançları vergiden istisna edilen serbest meslek erbabı, tasfiye halindeki kurumlar vergisi mükelleflerinin tasfiye dönemlerinde noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden sağladıkları kazançları nedeniyle ve yıllara yaygın inşaat ve onarım işi yapan mükelleflerin münhasıran bu kazançları nedeniyle geçici vergi ödeme yükümlülüğü yoktur. Ancak geçici vergi ödemeyeceği belirtilen bu kişiler bu işlerinden elde ettikleri kazançları dışında kalan ticari veya mesleki kazançları nedeniyle geçici vergi ödemek zorundadır.
• Geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı dönemi içeren gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi halinde bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmez. Örneğin birleşme ve devir hallerinde birleşme ve devir tarihi itibarıyla hukuki varlığı sona eren kurumların birleşme karı veya devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar için 15 (on beş) gün içinde beyanname verilmesi gerektiğinden, hukuki varlığı sona eren kurumlar, birleşme veya devir tarihinin içinde bulunduğu dönemler için geçici vergi beyannamesi vermeyecektir.
• Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesi kapsamında indirimli kurumlar vergisi uygulamasından faydalanan mükelleflerde geçici vergi, yatırım faaliyeti sonucu elde edilen kazanca, yatırım devlet tarafından finanse edilecek kısmına ulaşıncaya kadar indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanması suretiyle bulunur. Bu tür mükelleflerde geçici vergi hesabında, mükellefin yatırım dışındaki faaliyetlerinin olması durumunda, bu faaliyetlerden elde ettiği kazançlara ayrıca normal kurumlar vergisi oranı uygulanmaya devam edilir. Veysi Seviğ
https://www.dunya.com/kose-yazisi/pesin-ve-gecici-vergi-donem-sonu-islemleri/605138