Danıştay 3. Daire |
Tarih : 15.02.2018 |
Esas No : 2014/3169 |
Karar No : 2018/634 VUK Md. 13 |
UZLAŞMA GÜNÜ KALP KRİZİ GEÇİREN EŞE REFAKAT ETMENİN MÜCBİR SEBEP SAYILMASI |
Davacı şirket tüzel kişiliği yetkilisinin, uzlaşma günü kalp krizi geçiren eşine refakat ettiğinin dosyaya sunulan belgelerle kanıtlandığı olayda, refakatin mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi gerektiği hk.
İstemin Özeti: Tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde bulunan davacı şirket yetkilisi tarafından, uzlaşma toplantısına katılamaması nedeniyle toplantının başka bir güne ertelenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır. Vergi Mahkemesinin kararıyla; davacının şirket yetkilisinin, uzlaşma gününde kalp krizi geçiren eşine refakat ettiğinin dosyada sunulan raporlar ile ortaya konulduğu olayda, refakatin mücbir sebep hali kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir. Davalı idare tarafından, davacı şirket yetkilisinin eşine refakat etmesinin mücbir sebep kapsamında değerlendirilemeyeceği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Karar: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oyçokluğuyla karar verildi(*).
(*) KARŞI OY: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Mücbir Sebepler” başlıklı 13. maddesinde; vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk hali ile yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetlerin, kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler ile sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması gibi hallerin mücbir sebepler olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
213 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesinin birinci fıkrasında, ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının (359. maddede yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilen vergi ve kesilen ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen ceza hariç) tahakkuk edecek miktarları konusunda idarenin, Kanun’da yer alan hükümler çerçevesinde mükellefler ile uzlaşabileceği, ikinci fıkrasında da uzlaşmaya ilişkin esas ve usullerin Yönetmelikte belirtileceği hükme bağlanmış, yayımlanan Uzlaşma Yönetmeliği’nin 11. maddesinin birinci fıkrasında da, belirlenen uzlaşma günü bildirildikten sonra komisyonun o gün toplanamayacağının anlaşılması halinde yeni bir uzlaşma günü belirlenerek mükellefe bildirileceği belirtilmiştir.
Söz konusu düzenlemeyle, sadece 359. maddede yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde uzlaşma yapılamayacağı konusundaki kısıtlama dışında herhangi bir konuda kısıtlama yapılmaksızın uzlaşma ile ilgili konularda düzenleme yapmak üzere Maliye Bakanlığı’na takdir yetkisi tanınmıştır. Dolayısıyla Kanun’da, uzlaşma, her mükellef için bir hak olarak öngörülmemiş aksine, Maliye Bakanlığı’nın izni halinde olanaklı bir müessese olarak uygulanabilir olduğu kurala bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, mücbir sebep hallerinin vergi ödevlerinin yerine getirilmesiyle ilgili olduğu, uzlaşmanın ise Maliye Bakanlığı izin verdiği takdirde mükelleflere hak olarak tanındığı, kaldı ki uzlaşma gününün ertelenmesi ancak komisyonun toplanamaması durumunda söz konusu olduğundan, uzlaşma gününün başka bir güne ertelenmesi için yapılan başvurunun reddi yolundaki davalı idare işleminde hukuka aykırılık bulunmadığından, dava konusu işlemin yazılı gerekçeyle iptali yolundaki Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen temyiz isteminin kabul edilerek kararın bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.