Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 22.07.2019 |
Sayı : 66813766-170[2019/6]-E.275345 |
TASFİYESİ KAPATILAN ŞİRKET ADINA KAYITLI ARAÇLARA İLİŞKİN İŞLEMLER İÇİN YENİDEN MÜKELLEFİYET TESİSİ |
Tasfiyesi kapatılan şirket adına kayıtlı araçlara ilişkin yapılacak işlemler için önce şirket tüzel kişiliğinin ek tasfiye işlemlerinin sağlanıp şirketin tescil edilmesi, sonra yeniden mükellefiyet tesisi isteminde bulunulması gerektiği hk.
Dilekçenizden; …… Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi iken şirketinizin iflasının mahkeme kararı ile kapatılması nedeniyle mükellefiyet kaydınızın da kapatıldığı, ancak şirket adına 35 BBC .., 35 U … ve 35 R … plakalı 3 adet aracın mevcut olduğu belirtilerek, söz konusu araçların kayıtlarının kapatılması ve bu işlemler için kurumlar vergisi kaydının yeniden açılmasının talep edildiği anlaşılmaktadır.
Konuyla ilgili olarak Başkanlığımız Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü’nden alınan 03.07.2019 tarih ve 119895 sayılı yazıda;
“Bilindiği üzere, öğreti ve yargı kararlarında bilinen ve benimsenen ek tasfiyeye 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda ilk kez yer verilmiş ve Kanun’un 547. maddesinde düzenlenmiştir. Kanun maddesinin 1. fıkrasında tasfiyenin kapatılmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
Ek tasfiye kararı geçici bir tedbir kararıdır. Ek tasfiye ile yeni bir hukuki durum meydana getirilmemekte, alınması ihmal edilmiş tedbirler alınmaya çalışılmaktadır. Yapılması ihmal edilmiş tasfiye işlemlerinin yapılmasını takiben, şirket yine sona erdirilecektir. Ek tasfiye sadece tasfiyenin kapanmış olmasına rağmen halen alınması zorunlu ek tedbirlere gereksinim duyulması halinde söz konusu olabilir. Zorunluluk yoksa ek tasfiyeye gidilmez. Bu hüküm bağlamında şirketin yeniden sicile kaydedilmesini ve ek tasfiye yapılmasını zorunlu kılabilecek durumlar özellikle şunlar olabilir:
- a) Şirkete ait bazı aktifler, dağıtım sırasında dikkate alınmamaları nedeniyle, dağıtım dışında kalmışlarsa; (bu malvarlığı unsuru bilinmekle beraber unutulmuş olabileceği gibi, sonradan bir malvarlığı unsuru da olabilir).
- b)Anlaşmazlık konusu olan ve bu nedenle tasfiyeye ilişkin özel hüküm gereği tevdi edilmiş veya güvenceye bağlanmış bir borç, şirket lehine çözülmüşse ve söz konusu borçların karşılıkları boşta kalmışsa,
- c)Malvarlığının dağıtımı esnasında ilgili kanuni hükümlere uyulmamışsa,
- d)Pay sahiplerince haksız olarak alınmış olan tasfiye payları için geri verme davasının açılması gerekiyorsa,
- e)Organlara karşı sorumluluk davası açılacaksa,
- f)Şirket tarafından yapılması ve web sitesine konulması gerekli olan açıklamalar ve şirket tarafından kabul edilmesi zorunluluğu bulunan işlemler varsa,
- g) Şirketin yararına sonuç doğuracak bir davanın açılması, şirketin bir davada davalı
olarak bulunması veya aleyhine icra takibi yapılması söz konusu ise,
Bu durumda yeniden tescil isteğinde bulunulabilmesi ve ek tasfiye yapılabilmesi, üç ana şartın gerçekleşmesine bağlıdır. Bu şartlar yukarıda örnek olarak verilen hallerde aranır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir.
- Yeniden tescil isteği korunmaya değer bir menfaate dayanmalıdır (menfaat şartı). Korunmaya değer menfaatin varlığı inandırıcı delillerle açıklanmalıdır. İstemin ve ilgili delillerin inandırıcı olmaları yeterlidir. İspat şart değildir.
- Yeniden tescil isteği amaca ulaşmada kullanılabilecek tek yol olmalıdır (amaca ulaşma şartı). Bu nedenle amacın gerçekleştirilmesinin bir başka yolu varsa ve örneğin alacağın bir başka şekilde elde edilmesi imkanı bulunuyorsa yeniden tescil isteğinde bulunulamaz.
- Sicil memurunun şirketi sicilden silme kararına karşı; bir alacağın veya aktifin varlığı kanaat doğuracak bir şekilde belgelendirilerek, silme kararının iptali dava olunmalıdır.
Ek tasfiye, tasfiyenin gayesinde herhangi bir değişikliğe yol açmaz. Şirket yine tasfiye şirketidir ve şirket organları tasfiye gayesi çerçevesinde işlem yapmak zorundadır. Ek tasfiyeyi talep edebilecek kişiler sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar, tasfiye memurları, son yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri ve şirket alacaklılarıdır. Ticaret sicil memurunun talepte bulunma yetkisi yoktur. O sadece ilgilileri talepte bulunmaya zorlayabilir.
Ek tasfiye, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeden talep edilir. Ek tasfiye, şirketin sicile yeniden tescilini talep etmeye yöneliktir. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin yeniden ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.
Ek tasfiye kararının tescili bildiricidir. Zira, eksik kalan işlemler nedeniyle gerçekte tasfiye sona ermemiştir. Tescil üzerine şirket, tüzel kişiliğini yeniden kazanır ve organlar yeniden çalışmaya başlarlar. Ancak, bu durum şirketin sona ermiş olduğu gerçeğini değiştirmez. Şirket yine tasfiye şirketidir. Ek tasfiye tamamlandıktan sonra, yeni bir kapanış bildirimi, tescil ve defterlerin korunmaya alınması işlemlerine ihtiyaç vardır. Ek tasfiyeye ilişkin prosedür emredicidir. Bu usulden sözleşme hükümleri ve genel kurul kararıyla ayrılmak caiz değildir.
Yukarıda yapılan açıklamaların somut olayla birlikte değerlendirilmesi neticesinde;
Ek tasfiyenin bir zorunluluk hali olmakla birlikte, bu zorunluluğun bazı hallerle sınırlı olduğu, ek tasfiyeyi zorunlu kılan durumlar arasında özellikle tasfiye sürecinin kanuni esaslara uygun bir şekilde sürdürülmemiş olması veya şirketin tasfiye sonrası bir davada davalı veya davacı olması gibi sebeplerin öne çıktığı, dolayısıyla, ek tasfiye sürecinde meydana gelecek olası bir temel eksiklik veya ortaya çıkacak yeni bir gelişme nedeniyle devreye konabilecek tedbirsel bir işlem niteliğinde olup, ek tasfiyeye neden olan işlemi çözümleyebilmek amacıyla şirkete yeniden hayatiyet kazandırılmasını sağladığı, diğer taraftan ek tasfiyenin söz konusu olabilmesi için öncelikle şirketin tasfiye sürecinin tamamlanmış olması ve tasfiyenin kapanmış olmasının şart olduğu, değerlendirilmiştir.
Netice itibarıyla; Ticaret Kanunu hükümlerine göre, şirketlerin tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleri ile sona erer. Somut olayda, anılan şirketin tüzel kişiliği de 30.12.2016 tarihinde sona ermiş bulunmaktadır. Bu tarihten sonra, adı geçen şirketin haklara sahip olması, borçlu kılınması hukuken olanaklı değildir. Bunun sonucu olarak, şirketin ek tasfiye işlemleri yapılarak tescil edilmedikçe adı geçen şirket adına kayıtlı araçların trafik kayıtlarının kapatılabilmesi için mükellefiyet tesisi yapılması isteminin hukuka uygun olmayacağı ancak şirket tüzel kişiliğinin ek tasfiye işlemlerinin sağlanıp şirket tescil edildikten sonra istenebileceği mütalaa edilmiştir.” denilmektedir.