Danıştay 4. Dairesi |
Tarih : 27.11.2017 |
Esas No : 2016/1359 |
Karar No : 2017/7736 VUK Md. 3, 134 |
ÖZEL MALİYET HARCAMALARININ AİT OLDUĞU İKTİSADİ KIYMETLERİN TAHLİYE SIRASINDA KİRAYA VERENE TESLİMİNDE KDV |
Kiralanan gayrimenkule yapılan özel maliyet harcamalarının ait olduğu iktisadi kıymetlerin tahliye sırasında kiraya verene teslimine ilişkin olarak, söz konusu kıymetlerin iktisadi bir değerinin bulunup bulunmadığına yönelik herhangi bir tespit olmaksızın yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı hk.
İstemin Özeti: Davacı adına, kiralamış olduğu gayrimenkuller için yapmış olduğu özel maliyet harcamalarının ait olduğu iktisadi kıymetleri kiraya verenlere teslim ettiğinden bahisle tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle vergi ziyaı cezalı olarak tarh edilen 2009/11, 12, 2010/1 ila 9, 12, 2011/1 dönemleri katma değer vergisi ile 2009/11 ve 2010/6 dönemlerinde alınan katma değer vergisi iadelerinin haksız olduğu gerekçesiyle yapılan tahakkukun kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Vergi Mahkemesi kararıyla; özel maliyet bedeli niteliğine haiz iktisadi kıymetlerin tahliye aşamasında kiraya verenlere bırakılmasının teslim niteliği taşıdığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, kararın hukuka aykırı olduğunu, davalı idare karar harcına hükmedilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Karar: Davacı adına, kiralamış olduğu gayrimenkuller için yapmış olduğu özel maliyet harcamalarının ait olduğu iktisadi kıymetleri kiraya verenlere teslim ettiğinden bahisle tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle vergi ziyaı cezalı olarak tarh edilen 2009/11, 12, 2010/1 ila 9, 12, 2011/1 dönemleri katma değer vergisi ile 2009/11 ve 2010/6 dönemlerinde alınan katma değer vergisi iadelerinin haksız olduğu gerekçesiyle yapılan tahakkukun kaldırılması istemiyle açılan davanın reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) fıkrasında “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.” kuralı yer almıştır.
Yine anılan Kanun’un 134. maddesinde, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu, incelemeye yetkili olanlar tarafından lüzum görüldüğü takdirde incelemenin, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili envanterinin yapılmasına ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların tetkiklerine de teşmil edilebileceği hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin kiralamış olduğu ve liste halinde belirtilen gayrimenkullerine normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü genişletmek ve iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla vitrin, aydınlatma, elektrik tesisatı, raf gibi giderler yaptığı, söz konusu giderlerin Özel Maliyetler hesabına borç kaydedilmek suretiyle aktifleştirildiği, gayrimenkullerin kira sözleşmelerinde öngörülen kira süreleri tamamlanmadan davacı şirket tarafından tahliye edildiği, tahliye tarihleri itibariyle özel maliyet bedeli niteliğine haiz giderlerden müteşekkil olan iktisadi kıymetlerin mülkiyetinin bedelsiz olarak taşınmazları kiraya veren maliklere devredildiği ve bu devir işlemi nedeniyle vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatının gerçekleştirildiği görülmüştür.
Bu durumda, davacı tarafından tahliye esnasında bıraktığı kıymetlerin karşılığında herhangi bir gelir elde etmediğinin ihtilafsız olduğu, ticari icaplar gereğince ekonomik bir değere sahip kıymetlerin bedelsiz teslim edilmesinin söz konusu olamayacağı anlaşıldığından, dava konusu kıymetlerin iktisadi bir değerinin bulunup bulunmadığına yönelik herhangi bir tespit olmaksızın yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin mahkeme kararı bozulduğundan yeniden verilecek kararda yargılama giderleri ile ilgili ayrıca hüküm kurulacağından bu nedenle reddine, davacının temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay’da kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi(*).