Sigorta Aracılık Şirketlerinin Mal Ve Hizmet Alımlarına İlişkin BA Bildirim Formu Verme Zorunluluğu
Danıştay 3. Dairesi |
Tarih : 21.06.2017 |
Esas No : 2016/7342 |
Karar No : 2017/5463 VUK Md. Mük. 355 |
SİGORTA ARACILIK ŞİRKETLERİNİN MAL VE HİZMET ALIMLARINA İLİŞKİN Ba BİLDİRİM FORMU VERME ZORUNLULUĞU |
Sigorta aracılık şirketlerince, Ba formu vermesini gerektirecek mal ve hizmet alışlarının olması durumunda Ba formuyla bildirimde bulunulacağı hk.
İstemin Özeti: Davacı adına, 2007 ila 2010 yıllarına ait Ba formlarının elektronik ortamda süresinde verilmemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarına karşı dava açılmıştır. Vergi Mahkemesi’nce; 2007 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için mükerrer olarak kesilen özel usulsüzlük cezasının düzeltme fişiyle terkin edildiğinin görüldüğü, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 355. maddesinde, Mükerrer 257. madde uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlara özel usulsüzlük cezası kesileceğinin düzenlendiği, maddenin devamında ise ceza kesilebilmesi için süresi içinde bildirimin verilmesi, verilmediği takdirde cezaya muhatap olacaklarının yazıyla ilgililere bildirilmesi gerektiğinin hükme bağlandığı, Ba ve Bs formlarının verilmesi ödeviyle ilgili usul ve esaslara ilişkin düzenleme Resmi Gazete’de yayımlandığından davacıya ayrıca yazılı bildirim yapılmasına gerek bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından uyuşmazlık dönemlerine ait bildirim formlarını süresinde vermediği tartışmasız olan davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak, 5904 sayılı Yasa’nın 01.08.2009 tarihinden yürürlüğe giren 22. maddesiyle, 213 sayılı Kanun’un mükerrer 355. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ceza tutarları azaltıldığından ve lehe olan kanun hükümlerinin geçmişe yürüyeceği yolundaki ceza hukukunun genel prensibi idari cezalar için de geçerli olduğundan dava konusu her bir özel usulsüzlük cezasının 1.000 lirayı aşan kısmında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle, özel usulsüzlük cezalarının 1.000 liralık kısmı yönünden dava reddedilmiş, fazlaya ilişkin kısımları kaldırılmış, düzeltme fişiyle terkin edilen özel usulsüzlük cezaları hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı tarafından, Ba formu düzenlenmesini gerektirecek mal ve hizmet alımı bulunmadığı, söz konusu form verilse dahi boş olarak verileceği, verilmemesi ile boş olarak verilmesi arasında fark olmadığı, kesilen cezanın ölçülülük ilkesine aykırı olduğu gibi ve hakkaniyete de uygun düşmediği, ortada yapılmış tek tespit varken her dönem için ayrı ayrı ceza kesildiği, Tebliğ hükümlerine dayanılarak ceza kesilmesinin kanunilik ilkesiyle bağdaşmayacağı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenmiştir.
Karar: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257. maddesinin 4. fıkrasında Maliye Bakanlığı’nın, bu Kanun’un 149. maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgiler ile vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim ve bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname, bildirim veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un mükerrer 355. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun’un mükerrer 257. maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlara maddede üç bent halinde sayılan özel usulsüzlük cezalarının kesileceği belirtilmiş, 2. fıkrasında, bu hükmün uygulanması için, bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belgelerin süresi içinde ibraz edilmemesi durumunda haklarında Kanun’un ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesinin şart olduğu hükme bağlanmış, 2. fıkrasına 5904 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle eklenen ve 01.08.2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren cümlesinde de, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı’nca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde ilgililere ayrıca yazılı bildirimde bulunma şartının aranmayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 213 sayılı Kanun’un mükerrer 257. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığınca çıkarılan 06.02.2008 gün ve 26779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 381 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin beyannameleri elektronik ortamda aylık dönemler halinde vermek zorunda oldukları, tebliğlerle belirlenen tutarın üstünde alış ve satışları olmasa da bilanço usulünde defter tutanların sözü edilen formları verecekleri, ancak ilgili sütunun boş bırakılacağı, Genel Tebliğin “4.9.” bölümünde; bankalar, katılım bankaları, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıkları ile sigorta şirketleri yapmış oldukları, işlemleri belirli periyotlarla Bakanlığa bildirdiklerinden, hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont bilgilerini form Bs ile bildirmelerine gerek bulunmadığı, ancak bu kurumların faturalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alımlarını genel esaslar çerçevesinde Ba formu ile bildirmek zorunda oldukları belirtilmiş, aynı yöndeki düzenlemeler 04.02.2010 gün ve 27483 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 396 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde de yer almıştır.
Davacı şirket adına 2007 ila 2010 yıllarına ait Ba formlarını elektronik ortamda süresinde verilmemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarına karşı dava açılmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinden, sigorta aracılık şirketlerinin mal ve hizmet alımları varsa bunlara ait bildirimi Ba formu ile yapmaları gerekmekte ise de olayda, davacının Ba formu vermesini gerektirecek mal ve hizmet alışlarının olduğu yönünde davalı idarece herhangi bir tespitin yapılmaması karşısında Ba formlarını verme yükümlülüğünden söz edilemeyeceğinden davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uygunluk görülmemiş olup Vergi Mahkemesi kararının, özel usulsüzlük cezalarının 1.000 liralık kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi’nin kararının temyize konu hüküm fıkrasının bozulmasına, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.