Çifte vergileme, vergiye tabi bir gelirin birden fazla ülkede vergi konusu olması, aynı gelirin hem elde edildiği ülkede hem de geliri elde edenin mukim (yerleşik) olduğu ülkede vergilendirilmesidir. Ülkeler bu istenilmeyen durumu ortadan kaldırmak amacıyla aralarında vergi anlaşmaları yapmaktadırlar.
KVK’nın 35. maddesinde, diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümlerin kurumlar vergisi bakımından geçersiz olduğu, ancak uluslararası anlaşma hükümlerinin saklı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Dar mükellef kurumun mukim olduğu ülkenin Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması mevcut ise, vergilendirme esnasında bu anlaşma hükümlerine de dikkat etmek gereklidir. Bu durumda anlaşma hükümleri uyarınca dar mükellef kurumun yasalarla belirlenenden daha düşük oranda vergiye tabi olması ya da hiç vergilenmemesi söz konusu olabilir.
Yurtdışından ilişkili kurumlardan kredi temin edilmesi durumunda kurumlar vergisi stopajı ve KDV stopajı konusunun doğru tahlil edilmesi önemlidir.
Dar mükellefiyete tabi kurumların fıkrada belirtilen kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında Kurumlar Vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş ve anılan maddenin sekizinci fıkrası ile Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye istinaden yayımlanan 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1 inci maddesinin (5) numaralı bendinde, her nevi alacak faizlerinden vergi kesintisi yapılacağı belirtilmiş olup, söz konusu bendin (a) alt bendinde; yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden yapılacak tevkifat oranı (katılım bankalarının kendi usullerine göre yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kar payları dahil) % 0, (ç) alt bendinde de diğer alacak faizi ödemeleri üzerinden yapılacak tevkifat oranı % 10 olarak belirlenmiştir.
3065 sayılı KDV Kanununun; 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, 6 ncı maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının; malların teslim anında Türkiye'de bulunmasını, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği, 9/1 inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği, 10/a maddesi ile mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği, 24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim, kur farkı gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzeri adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin katma değer vergisi matrahına dâhil olduğu, 26 ıncı maddesinde de, bedelin döviz ile hesaplanması halinde dövizin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrileceği, hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu durum ile ilgili verilen bazı özelgeler aşağıdaki gibidir:
Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 29.01.2020 tarih ve B.07.1.GİB.4.41.15.01-125[12-13-2014/17]-12204 sayılı özelgede aşağıdaki açıklamalar bulunmaktadır:
“…yurtdışında mukim yabancı ortağınızdan kredi temin ederek işletmede kullanılan kredi için ödenen faiz tutarları üzerinden %10 vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Bu çerçevede, şirketinizin yabancı ortağından yaptığı borçlanmaların transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına konu olması ve/veya örtülü sermaye şartlarının gerçekleşmesi durumunda, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç veya örtülü sermaye üzerinden yapılan ödemeler dağıtılmış kâr payı sayılacak ve 5520 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacaktır.
Ancak, ödenen faiz tutarları üzerinden daha önceden % 10 vergi kesintisi yapılmış olması halinde, yapılacak % 15 vergi kesintisinden, daha önce bu tutarlara ilişkin olarak yabancı ortağa ödenen faiz tutarları üzerinden kesilen % 10 oranındaki vergi mahsup edilebilecektir.
Diğer taraftan, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderler ile transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerine göre kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, hizmet veren yurtdışı firmasının mukim olduğu ülke ile Türkiye Cumhuriyeti arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının mevcut olması halinde, söz konusu faaliyetlere ilişkin olarak yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı hususunun ilgili ülke ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde değerlendirileceği tabiidir.
Şirketiniz tarafından yurtdışında mukim olan yabancı ortağınızdan üç yıl vadeli olarak döviz cinsinden temin edilen kredinin Vergi Usul Kanununun 280 inci maddesi uyarınca değerleme günü itibariyle kur değerlemesine tabi tutulması, Kanunun 285 inci maddesi uyarınca değerleme günü itibariyle hesaplanacak faizinin Kanunun 287 nci maddesine göre mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenmesi, ayrıca söz konusu kredinin bir iktisadi kıymetin iktisabında kullanılması halinde, krediye ilişkin faizin iktisadi kıymetin aktifleştirildiği hesap döneminin sonuna kadar olan kısmının iktisadi kıymetin maliyetine intikal ettirilmesi, bu hesap döneminden sonrasına isabet eden kısmının ise maliyete intikal ettirilerek veya doğrudan gider yazılmak suretiyle işleme tabi tutulması gerekmektedir.
Yetkilendirilmiş bir finans şirketi olmayan yurt dışında mukim yabancı ortağınızdan aldığınız kredi, finansman hizmeti niteliğinde olduğundan bu işlemler nedeniyle hesaplanacak faiz tutarları üzerinden KDV hesaplanarak şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi, faiz tutarlarının döviz ile hesaplanması halinde dövizin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilmesi gerekmektedir. Şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenen KDV nin 1 no.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkündür.
Ayrıca yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan değerlemeler sonucu oluşan kur farkları herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından bu tutarlar için KDV hesaplanmayacaktır.”
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 17.01.2017 tarih ve 62030549-125[30-2015/280]-14801 sayılı özelgede aşağıdaki açıklamalar bulunmaktadır:
“…şirketinize kredi veren … mukimi firmanın, sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren bir kurum olması ve ilgili ülke mevzuatı gereğince banka veya kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsiki şartıyla, bu kuruma ödeyeceğiniz faizler üzerinden %0 oranında, aksi halde ise %10 oranında vergi kesintisi yapmanız gerekmektedir. Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir." hükmüne yer verilmiştir.
Bu bağlamda, kredi veren firmanın, şirketinizle ilişkili kişi olması durumunda Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı tabiidir.
Bir şirketin banker kapsamında BSMV mükellefi olabilmesi için Türkiye'de yerleşik olması ve Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri (menkul kıymet alım satım, menkul kıymet alım satımına aracılık, kredi verme) esas iştigal (ana faaliyet) konusu olarak yapması gerekmektedir.
Bu itibarla, … unvanlı firmanın şirketinize kullandırdığı kredi dolayısıyla lehe aldığı paralar (faiz tutarları), BSMV'nin konusuna girmemektedir.
Öte yandan, … unvanlı firmanın kredi verme işleminin mahiyet itibarıyla (işlem Türkiye'de yapılmadığından BSMV'nin konusuna girmemekle birlikte) BSMV kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususu, bu işlem dolayısıyla söz konusu şirketin faaliyette bulunduğu ülkenin mevzuatına göre kredi kuruluşu (banka veya banka benzeri kredi kuruluşu) olarak kabul edilip edilmemesine göre değerlendirilmelidir. Bu kapsamda, söz konusu şirketin kredi verme işlemi/işlemleri dolayısıyla faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına göre kredi kuruluşu olarak kabul edilmesi durumunda mahiyet itibarıyla BSMV'nin kapsamında değerlendirilebilecek bir işlem söz konusu olacaktır.
Söz konusu şirketin kredi verme işlemi/işlemleri dolayısıyla faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına göre kredi kuruluşu olarak kabul edilmemesi durumunda ise kredi verme işleminin mahiyet itibarıyla da BSMV'nin konusu dışında değerlendirilmesi gerekeceği tabiidir.
… yerleşik … unvanlı firmanın kredi verme işlemi/işlemleri dolayısıyla faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına göre kredi kuruluşu olarak kabul edilmesi durumunda söz konusu işlem mahiyeti itibarıyla BSMV'nin kapsamında değerlendirileceğinden yurt dışı kredi kullanımı, Kanunun 17/4-e maddesi gereğince katma değer vergisinden istisna olacaktır.
Söz konusu şirketin kredi verme işlemi/işlemleri dolayısıyla faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına göre kredi kuruluşu olarak kabul edilmemesi durumunda ise kredi verme işleminin mahiyet itibarıyla da BSMV'nin konusu dışında değerlendirileceğinden kredi üzerinden hesaplanan faiz tutarları KDV Kanununun 1/2 nci maddesine göre katma değer vergisine tabi olacaktır. Faiz tutarları üzerinden hesaplanan KDV'nin ise Kanunun 9 uncu maddesi gereğince şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.”
Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 26/08/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.41.15.01-KVK-2010/1-121 sayılı özelgede aşağıdaki açıklamalar bulunmaktadır:
“Türkiye'de yerleşik bulunan firmanızın yurt dışından finansman temini hizmetinin Kanunun 17/4-ı maddesinde yer alan istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Diğer taraftan KDV uygulamasında, mal ve hizmetlerin yurt dışından veya yurt içinden temin edilmesi hallerinde, bu işlemler arasında özellikle oran ve istisna uygulaması bakımından bir farklılık bulunmamasının esas olmasından hareketle; 46 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde, Türkiye'de BSMV'ye tabi tutulmamış olan yurt dışı kredi işlemlerinin mahiyet itibariyle BSMV'ye tabi olan yurt içi bankacılık hizmetlerinden farksız olduğu; dolayısıyla, yurt dışı kredi işlemlerinin Kanunun 17/4-e maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve bu kapsamdaki işlemler nedeniyle ödenen faiz, komisyon ve bunlara ilişkin kur farklarının KDV'ye tabi olmadığı açıklanmıştır.
Bu açıklamalara göre Türkiye'de BSMV kapsamına giren ve Kanunun 17/4-e maddesine göre KDV'den istisna olan kredilerin, bu kapsamda yurt dışından temini de KDV'den istisna olacaktır. Bu kapsamda olmayan krediler ise Kanunun 1/2 nci maddesine göre KDV'ye tabi tutulacak kredilere ilişkin faiz ödemeleri üzerinden hesaplanacak KDV firmanız tarafından sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV beyannamesinde beyan edilerek ödenecektir.
Diğer taraftan, kredi alınan kurumun ilgili ülke mevzuatı gereğince kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan olduğunun tevsik edilmesi kaydıyla 03.02.2009 tarih ve 2009/14593 sayılı Kararnamenin Eki Karar'ın 1 inci maddesinin 5-a bendi ile belirlenen %0 oranında, aksi halde aynı maddenin 5-ç bendi ile belirlenen %10 oranında kurumlar vergisi kesintisine tabi tutulacağı tabiidir.”
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 16/09/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.17.02-DMG-1715-736 sayılı özelgede aşağıdaki açıklamalar bulunmaktadır:
“…şirketinize kredi veren Almanya mukimi kurumun, sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurum olması ve ilgili ülke mevzuatı gereğince banka veya kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsiki şartıyla ödenecek faizler üzerinden 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca % 0 oranında, aksi halde % 10 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir." hükmüne yer verilmiştir.
Bu bağlamda, kredi veren kurumun şirketinizle ilişkili kişi olması durumunda Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi hükmünün uygulanacağı tabiidir. şirketinize kredi veren Almanya mukimi firmanın Almanya mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluş olması halinde, söz konusu kredi üzerinden hesaplanan faiz ödemeleri katma değer vergisine tabi olmayacaktır.
Ancak, kredi veren Almanya mukimi firmanın Almanya mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluşlardan olmaması halinde, bu firmadan temin edilen kredilerin geri ödenmesi sırasında uygulanan faiz, komisyon vb. adlar altında yapılan ödemeler, bir finans hizmetinin karşılığını teşkil ettiğinden katma değer vergisine tabi olup, sözkonusu ödemeler nedeniyle ortaya çıkan katma değer vergisinin, Katma Değer Vergisi Kanununun 9 uncu maddesi hükmü gereğince tevkifata tabi tutularak şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.
Şirketinize kredi veren Almanya mukimi ......... International firmasının Almanya mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsik edilmesi halinde, söz konusu kredi sözleşmesine damga vergisi istisnasının uygulanması mümkün bulunmaktadır.”
Yurtdışından ilişkili (kredi vermeye yetkili kuruluş olmaması halinde) kurumlardan bedelsiz olarak kredi çekilmesi durumunda; eğer yurtiçindeki tam mükellef kurum tarafından ödeme yapılmaması, hesaben de kayıt yapılmaması ya da faiz tahakkuk ettirilmemesi halinde KVK’nın 30. Maddesi hükmüne göre Kurumlar Vergisi stopajı yapılacak bir durum olmayacaktır. Ancak KDVK’nın 9. Maddesi hükmüne göre yurtiçindeki tam mükellef kurum tarafından KVK’nın 13. Maddesi hükmüne göre emsal hesaplanan faiz tutarı üzerinden hesaplanan KDV tutarının 2 no’lu KDV beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir. Yurtdışından ilişkili kurumun kredi vermeye yetkili kuruluş olması halinde ise alınan kredi işlemi; Türkiye'de BSMV'ye tabi tutulmamış olan yurt dışı kredi işlemlerinin mahiyet itibariyle BSMV'ye tabi olan yurt içi bankacılık hizmetlerinden farksız olması dolayısıyla, yurt dışı kredi işlemlerinin KDVK’nın17/4-e maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve bu kapsamdaki işlemler nedeniyle ödenen faiz, komisyon ve bunlara ilişkin kur farklarının KDV'ye tabi olmayacağından KDV tevkifatı yapılmaması gerekmektedir.
Ancak nakden ya da hesaben ödeme yapılması ya da faiz tahakkuk ettirilmesi halinde yurtdışından ilişkili kurumun kredi vermeye yetkili kuruluş olmaması halinde faiz ödemesi üzerinden % 10 oranında, kredi vermeye yetkili kuruluş olması halinde % 0 oranında Kurumlar Vergisi stopajı yapılması gerekmektedir. İlgili ülke ile Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması olması halinde ise Anlaşmanın “Faiz” kısmında yer alan açıklamalara göre vergileme yapılacaktır.
Ayrıca Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasında yer alan kurum stopaj oranlarının uygulanabilmesi için 20/12/2013 tarih ve ÇVÖA/2013 - 1 sayılı sirkülere göre; Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları hükümleri, Anlaşmaya taraf ülkelerde mukim olanlara uygulandığından, Anlaşmalardan yararlanmak isteyenlerin, mukim oldukları ülkenin yetkili makamlarından, bu ülkede tam mükellef olduklarına dair mukimlik belgesi almaları gerekmektedir. Anlaşmaya taraf diğer ülkede yerleşik (tam mükellef) olanların Türkiye’de elde ettikleri kazanç veya iratların ilgili anlaşma çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için de kendi ülkelerinin yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları ve bu belgenin aslı ile birlikte Noterce veya bu ülkelerdeki Türk konsolosluklarınca tasdik edilmiş Türkçe tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkifatı yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır. Ahmet Korkmaz