4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesine göre, iş sözleşmesi, bir tarafın bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Hukukumuzda kural olarak, aksi yasa veya sözleşme ile öngörülmedikçe, sözleşmenin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı değildir. Buna göre işçi ile işveren arasındaki iş sözleşmeleri yazılı olarak yapılmasa dahi, geçerli olarak sonuç doğuracaktır.
Yasa hükmüne göre, yazılı iş sözleşmesi bulunmayan çalışma ilişkilerinde, yazılı sözleşme bulunmasa dahi çalışma ilişkisi kurulmuş bulunduğundan, işveren tarafından işçiye iş ilişkisinin kurulmasından itibaren en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma koşulları ile günlük ve haftalık çalışma süresini çalışma ücretini, varsa eklerini, ücret ödeme dönemini, belirli bir süre ile kurulmuşsa çalışma süresini, fesih durumunda tarafların uymakla yükümlü oldukları şartları gösteren belge verilmelidir. İş sözleşmesi, iki aylık sürenin dolmasından önce sona ermişse, bu durumda işveren en geç sona erme tarihinde bu bilgileri işçiye vermekle yükümlüdür. Eğer belirli süreli iş sözleşmesinin süresi bir ayı geçmiyorsa, işveren bu belgeyi işçiye verme yükümlülüğü altında değildir. Yasada düzenlenen bu belgeler taraflar arasında çalışma koşulları yönünden ispat niteliği taşıyacak bir belge vasfındadır.
Yasamız, süresi bir yıl ve daha uzun olan iş sözleşmelerinin ise yazılı şekilde yapılmasını zorunlu kılmıştır. Belirli süresi bir yıl ve daha uzun süreli sözleşmelerin yazılı yapılmaması durumunda bu hususun hangi yaptırımla karşılaşacağı, geçersiz sayılıp sayılmayacağı tartışılmıştır. Yargıtay’ın 1958/28 Esas, 1957/17 Karar sayılı 18/02/1959 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı’yla, yazılılık koşulunun bir ispat şartı olduğunu, yazılı yapılması gerekirken yazılı yapılmayan iş sözleşmelerinin geçersiz sayılmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Yasa ve emsal içtihatlardan yola çıkarak, çalışma ilişkisinin koşulları olan ücret ve ücrete ek olarak yapılan ödemeler, iş sözleşmesinin süresi, haftalık çalışma saati, fesih koşulları ve tarafların hakları bakımından ispat aracı olması sebebiyle çalışma ilişkisinin yazılı olarak yapılması uygundur. Ancak iş sözleşmesinin yazılı yapılmaması sebebiyle işçinin hak sahibi olmadığı yönünde bir yorum ise hatalı olur. Çünkü bu durumda işçinin ücreti, haftalık çalışma saati, iş sözleşmesinin süresi, ücret ödeme dönemi ve fesih koşulları ve yapılması gereken işlemler yönünden İş Kanunu’nun hükümleri uygulanacaktır. Örneğin işçinin ücreti asgari ücretin altında olamayacaktır, haftalık çalışma saati tam zamanlı çalışıyor olması durumunda kırk beş saat kabul edilecektir. İşveren işçiye ücretini her ayın sonunda ödeyecektir.
Av. Arb. Özden YAĞMUROĞLU
İŞHUKUKU ENSTİTUSİ