1944 henüz İkinci Dünya Savaşı bitmemişken ...
Dünyanın önde gelen ülkelerinin temsilcileri ABD’nin New Hampshire eyaletinin Carroll kasabasının, Bretton Woods bölgesinde, resmi adı Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansında yeni bir uluslararası para sistemi yaratmak amacıyla müzakereler yürüttüler.
Konferansta, Bretton Woods adıyla ünlenen ve 1971 yılına kadar yürürlükte kalacak olan iktisadi sistemin temelleri atıldı. Sistem ile 1929 Ekonomik Buhranı ve ardından yaşanan Dünya Savaşının uluslararası ticarette yarattığı çöküntünün düzeltilmesi ve ekonomik istikrarın sağlanması amaçlanmıştır.
Uluslararası para sisteminin kurallarının belirlendiği bu anlaşma ile Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kurulması kararlaştırılmış, alınan kararlar ABD’li iktisatçı Harry Dexter White’ın önerileri üzerine inşa edilmiştir.
Konferansta İngiliz iktisatçı John Maynard Keynes tarafından önerilen ancak reddedilen bir çalışma daha vardı. Keynes, uluslararası ticareti yeniden şekillendirmek için “Bancor” adında uluslarüstü para birimi yaratılmasını öneriyordu. Bu para birimi uluslararası ticarette takas için kullanılacak yeni bir hesap birimini ifade ediyordu.
Bugün tüm dünyada yaygın olan ve oldukça büyük ekonomik hacme sahip kripto paranın temellerinin Keynes’in “Bancor” yaklaşımına dayandığını değerlendirmekteyiz.
Keynes bu yaklaşımı ortaya atarken kripto para teknolojisini tahayyül etmiş midir? bilinmez, nitekim Keynes’e göre: “Uzun vadeli planlar güncel vakalar için yanıltıcı bir rehberdir. Uzun vadede hepimiz öleceğiz.”
Ancak; Keynes’in “Bancor” yaklaşımı IMF’nin 13 Nisan 2010 yılında yayımlamış olduğu “Rezerv Birikimi ve Uluslarası Para İstikrarı” raporunda da kendine yer bulmuş ve belki de Keynes’in onuruna kendine özgü küresel bir para biriminin, bir değişim aracı olarak kullanılabileceği ifade edilmiştir.
Küresel para birimine ilişkin bu öneriler bir yana dursun konuya devam etmeden önce burada kısa bir parantez açalım.
Para mı, Varlık mı ?
İfade edilmesi ya da tanımlanması gereken kavramların net bir şekilde belirlenebilmesi için kelimeler önemlidir. Ekonomik anlamda varlık, değer muhafaza eden mülkiyet unsurlarıdır. Para, tahvil, hisse senedi, altın vb. değerli taşlar, gayrimenkul, makine, teçhizat,… Bunların tamamı birer varlıktır. Bu bağlamda dikkat edilecek olursa ülkemizde yürütülen mevzuat çalışmalarında kripto “para” yerine kripto “varlık” kelimesinin kullanıldığı görülecektir.
Merkezi otoritenin kontrolü altında kullanıma sunulmayan kripto varlıklarla (!) ilgili güncel gelişmeleri Hazine ve Maliye Bakanlığı yakından takip etmektedir. Bakanlık, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve ilgili diğer kurumlarla işbirliği halinde çalışmalar yürüterek reaksiyonlar almaktadır.
Bu konuda yürütülen dikkat çekici çalışmaları şu şekilde sıralayabiliriz:
- 16 Nisan 2021 tarihli “Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik” le ilgili, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca yapılan düzenlemelerde; kripto varlıkların ödemelerde, ödeme hizmetlerinin sunulmasında ve elektronik para ihracında doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmayacağı bunun yanında kripto varlıkların ödemelerde doğrudan veya dolaylı şekilde kullanılmasına yönelik hizmet sunulamayacağı belirlenmiştir.
- 1 Mayıs 2021 tarihli “Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” le, Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nca; “kripto varlık hizmet sağlayıcıları” suç gelirlerinin aklanmasının ve terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla “yükümlüler” kapsamına dahil edilerek kripto varlık hizmet sağlayıcılarına; müşterinin tanınması, şüpheli işlem bildirimi, bilgi ve belge verme, devamlı bilgi verme ile muhafaza ve ibraz ödevleri yüklenilmiştir.
- Konu hakkında MASAK’ın yayımladığı rehberde yükümlülük ihlallerinin tespiti halinde Kanunda belirtilen miktarlar ve işlem başına idari para cezası uygulanacağı, bilgi ve belge verme ile muhafaza ve ibraz yükümlülüklerinin ihlali halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunacağı ayrıca belirtilmiştir.
- Son olarak, 13 Temmuz 2021 tarihli 529 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında, Gelir İdaresi Başkanlığı’nca yapılan düzenlemelerde; kripto varlık hizmet sağlayıcıları ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimlerinin Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından talep edildiğinde müşterileri tarafından gerçekleştirilen işlemlerin gerçek faydalanıcı bilgisini Başkanlığa bildirme zorunluluğu getirilmiştir.
Problemi çözmeden önce verileri doğru okuyup, anlamamız gerekir. Çünkü veriler doğru anlaşılıp, doğru yerde kullanılmazsa basit bir problem dahi çözüme kavuşmayacaktır. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri dikkatle incelendiğinde ilgili kurum ve kuruluşların, çok bilinmeyenli bir denklemin çözümü için veri elde etme maksadıyla hareket ettikleri de görülecektir. Şöyle ki; bu varlıklara sahip olan gerçek veya tüzel kişilerin kim ya da kimler olduğu, mükellef olup olmadıkları, bu varlıkları hangi mecralarda, hangi amaçlarla kullandıkları özetle; ülkedeki kripto varlık potansiyelinin öncelikli olarak yasal bir zemine oturtularak tespit edilmesi, bu varlıklarla ilgili iktisadi sonuçlar doğuracağı açık olan hukuki süreçlerin karar alıcılar tarafından doğru bir şekilde analiz edilerek yürütülmesine de katkı sağlayacaktır.
Uzun sözün kısası vergi bilimiyle ilgilenen herkes Türk vergi mevzuatının temelinde yatan “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” hükmünden haberdardır. Yapılan yasal düzenlemelere yaklaşımımız ışığında, bugün (!) itibariyle varlık olarak adlandırılan geniş kapsamlı bu unsurlar, yarın nasıl tanımlanırsa tanımlansın bu varlıklar üzerinden gelir elde ediliyorsa, ilgili gelir sahipleri Anayasamızın 73’üncü maddesinde yer alan herkes tanımı içerisine dahil olacaktır. Ancak mevcut vergi mevzuatının Verginin Kanuniliği ilkesi gereğince temellendirilmesi de şarttır.
Kripto varlıklarda elde edilen gelirin vergilendirilmesi sonucuna varıldığında, asıl sorun vergilendirilecek gelirin miktarının diğer bir deyişle vergi matrahının nasıl tespit edileceğidir. Bu noktada, ilk aşamada yalnızca aracı kuruluşların yükümlü kılınması, sonrasında ise mükellef olsun veya olmasın belli tutarlardaki kripto varlığa sahip herkesin vergi idarelerine bildirim yükümlülüğünün getirilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Burak ÖZBEK Vergi Müfettişi
https://www.dunya.com/kose-yazisi/kripto-varlik-vergilendirilmeli-mi/645680