Danıştay 3. Daire |
Tarih : 17.03.2020 |
Esas No : 2018/397 |
Karar No : 2020/1484 VUK Md. 162, Mük. 355 |
TASFİYEYE GİREN ŞİRKETİN MÜKELLEFİYETTEN KAYNAKLANAN ÖDEV VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ |
Şirketin tasfiyeye girmiş olması faaliyetinin sona erdiği anlamına gelmeyeceğinden mükellefiyetten kaynaklı ödevlerin ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerektiği hk.
İstemin Konusu: Danıştay Üçüncü Dairesi’nin bozma kararı uyarınca davayı yeniden inceleyen Vergi Mahkemesinin kararının aleyhe olan hüküm fıkrasının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı tarafından, 2010 yılına ilişkin kurumlar beyannamesi, 2010 yılının Mart ila Aralık, 2011 yılının Ocak ile Ağustos dönemleri katma değer vergisi beyannameleri, 2010 yılının Ocak-Mart, Ekim-Aralık, 2011 yılının Ocak-Mart, Nisan-Haziran dönemleri geçici vergi beyannameleri, 2010 yılının Mart ila Aralık, 2011 yılının Şubat ila Ağustos dönemlerine ilişkin Ba-Bs bildirim formlarının verilmemesi nedeniyle takdir komisyonu kararı uyarınca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezaları ile beyanname verme yükümlülüğünün kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Beyanname verme yükümlülüğünün kaldırılması isteminin idari davaya konu edilebilecek bir işlem olmadığı, bu istem üzerine davalı idarece tesis edilmiş herhangi bir işlem bulunmadığı, davacı şirketin 24.11.2009 tarihinde Mahkeme kararıyla tasfiyesine karar verilmesi ve sonrasında tasfiye memuru atanmış olmasından, şirketin tasfiye tarihinden itibaren gayrifaal olduğunun anlaşıldığı, tasfiyeye giren şirketin amacının yalnızca şirketin tasfiyesi yani, borçların ödenmesi ve alacakların toplanması suretiyle şirketin faaliyetini sonlandırmak olduğu, kâr elde etme amacı bulunmadığı, bu durumda şirketin yetkili organlarının görev ve yükümlülüklerinin de tasfiye işleriyle sınırlı olduğu, tasfiye halindeki şirketin, normal faaliyetine devam eden şirketler gibi aylık veya yıllık vergi beyannameleri ile Ba-Bs bildirimleri vermesinin beklenemeyeceği, tasfiye halindeki şirketin vergisel ödevlerinin de yalnızca tasfiyeye ilişkin olan ödevlerle (tasfiye giriş ve sonlandırma beyanlarıyla) sınırlı olduğu gerekçesiyle beyanname verme yükümlülüğünün kaldırılması istemi yönünden dava incelenmeksizin reddedilmiş, özel usulsüzlük cezaları ise kaldırılmıştır.
Temyiz Edenin İddiaları: Kesilen özel usulsüzlük cezalarının hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenmiştir.
Karar: Davacı şirket adına, tasfiye dönemlerine ilişkin olarak muhtelif beyanname ve Ba-Bs bildirim formlarının verilmediğinden bahisle sevk edildiği takdir komisyonu kararları uyarınca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesinin 1. fıkrası uyarınca özel usulsüzlük cezaları kesilmiştir.
Davacı tarafından, adına kesilen özel usulsüzlük cezaları ile beyanname verme yükümlülüğünün kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 160. maddesinde, işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi hâlinde, (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dâhil) işi bırakmış kabul edileceği ve mükellefiyet kaydının vergi dairesince terkin edileceği, 162. maddesinde ise tasfiye ve iflas hallerinde mükellefiyetin, vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam edeceği hükme bağlanmıştır.
Bu düzenlemeler uyarınca, şirketin tasfiyeye girmiş olması faaliyetinin sona erdiği anlamına gelmeyeceğinden dolayısıyla tasfiyeye girmekle son bulmayan mükellefiyetten kaynaklı ödev ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekeceğinden, tasfiye halindeki şirketin, normal faaliyetine devam eden şirketler gibi aylık veya yıllık vergi beyannameleri ile Ba-Bs bildirim formu vermesinin beklenemeyeceği yolundaki yargısı hukuka uygun düşmeyen Vergi Mahkeme kararının; tasfiye döneminde gelir vergisi, geçici vergi ve katma değer vergisi beyannamesi vermeme eylemi ile Ba-Bs bildiriminde bulunmama eyleminin her birisinin ilgili oldukları yasal mevzuat çerçevesinde ayrı ayrı değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesinin kararının, özel usulsüzlük cezalarının kaldırılmasına ilişkin bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oyçokluğuyla karar verildi(*).
(*) KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenen vergi mahkemesi kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında istemin kabulünü gerektirecek durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği oyuyla Karara katılmıyoruz.