Vergi konulu yargı kararlarını ve Gelir İdaresi özelgelerini olabildiğince izlemeye çalışıyorum. Bazılarını da bu köşede zaman zaman yazıyorum, karar ve özelgelerdeki konularla ilgili uyarılarda, hatırlatmalarda bulunuyorum.
Bazı yargı kararlarını ve özelgeleri okuduğumda inanamıyorum. Özellikle iki konu bana ilginç geliyor. Birincisi uzun yıllar, bazen 1950’li 1960’lı yıllardan beri yürürlükte olan ve yaygın olarak uygulanan bir konuda hala ihtilafların/görüş aykırılıklarının çıkmaya devam etmesi. İkincisi de kanunun oldukça açık olduğu (ya da bana öyle gelen) bir konuda çok farklı görüş farklılıklarının veya yargı kararlarının çıkıyor olması.
Geçtiğimiz günlerde gördüğüm ve aşağıda bahsedeceğim bir yargı kararı, ikinci konuya iyi bir örnek oluşturuyor. Konu şu: Pişmanlıkla beyan üzerine İdare bir işlem yapmış, konu yargıya taşınmış, Vergi Mahkemesi İdari işlemde hukuka aykırılık görmemiş, Danıştay’ın ilgili dairesi yapılan işlemi hukuka uygun bulmayarak vergi mahkemesi kararını bozmuş, vergi mahkemesi ısrar etmiş, konuyu inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu (DVDDK) ilgili dairenin kararının dayandığı gerekçelerle vergi mahkemesinin ısrar kararını bozmuş.
Dava konusu olaya uygulanan kanun hükmüne bak düşünceni söyle deseler, düzenleme açık diye düşünürüm, muhtemelen ikinci bir görüş çıkartmakta zorlanırım. Ama bakın hiç öyle olmamış.
Aşağıda hem konuyu hem de süreci özetlemeye çalıştım. Kararı neden şaşırarak okuduğumu da yeri gelince ifade ettim.
Pişmanlık nedir?
Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesinde ifade edildiği şekliyle pişmanlık ve ıslah, beyana dayanan vergilerde, vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerin, kanuna aykırı hareketlerini Vergi İdaresi’ne kendiliğinden haber vermeleri halinde, belli şartlarla vergi ziyaı cezası kesilmemesini öngören bir müessese.
Düzenleme esas olarak, vergi kanunlarına aykırı hareket ederek vergi ziyaına yol açan mükelleflere, belli şartlarla vergiye gönüllü uyum sağlama olanağı veriyor. Buna karşılık uygulamadan yararlananlara vergi ziyaı cezası uygulanmıyor.
Pişmanlıktan yararlanmanın koşulları neler?
Pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmek için;
- Pişmanlıkla beyan konusu hakkında daha önce ihbarda bulunulmamış olması,
- Daha önce vergi incelemesine başlanmamış veya takdir komisyonuna intikal ettirilmemiş olması,
- Onbeş gün içinde beyanname verilmesi veya düzeltilmesi,
- Verginin ve pişmanlık zammının onbeş gün içinde ödenmesi,
gerekiyor.
Onbeş gün içinde ödeme koşuluyla ilgili hüküm ne diyor?
Yukarıda da ifade ettim, pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmek için, verginin ve pişmanlık zammının onbeş gün içinde ödenmesi gerekiyor. Hüküm aynen şöyle:
“Mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanun’un 51’inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde ödenmesi.”
Maddede onbeş gün içinde yapılması gereken ödemenin “ödeme süresi geçmiş bulunan vergiler” ve pişmanlık zammı olduğu açıkça yazılı. O zaman ihtilaf nereden çıkmış? Özetle şöyle:
Konu ne?
Mükellef, Mart ayında vermesi gereken yıllık gelir vergisi beyannamesini pişmanlıkla Mayıs ayında vermiş. Beyannamenin verildiği tarih itibariyle vadesi geçmiş olan birinci taksit ve pişmanlık zammı onbeş günlük sürede ödenmiş ama vadesi gelmemiş olan ikinci taksit onbeş gün içinde ödenmemiş. İkinci taksidin onbeş gün içinde ödenmemesi pişmanlık şartlarının ihlali olarak görülmüş ve cezalı tarhiyat yapılmış.
Şaşkınlıkla karşıladığım konu tam da bu. Kanunda “ödeme süresi geçmiş bulunan vergiler” dendiğine göre, ödeme süresi gelmemiş vergiler ödenmedi diye neden ihtilaf çıktığı. Yukarıda birkaç cümleyle özetledim, ihtilaf da öyle böyle değil. İdare mükellef gibi düşünmüyor, vergi mahkemesi İdare gibi düşünüyor, Danıştayın ilgili dairesi vergi mahkemesi gibi düşünmüyor, vergi mahkemesi kararında ısrar ediyor ama DVDDK da vergi mahkemesi kararını hukuka uygun bulmuyor.
Vergi mahkemesi kararı
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararında vergi mahkemesi kararı, Vergi Usul Kanunu'nun 371. maddesinden faydalanarak pişmanlıkla verdiği beyanname üzerine tahakkuk eden gelir vergisinin ikinci taksidini süresi içerisinde ödemediği sabit olan davacı adına pişmanlık hükümlerini ihlâl ettiğinden bahisle kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık görülmediği özetiyle yer alıyor. Vergi mahkemesi kararında belki daha fazla ayrıntı vardır ama DVDDK kararında yer alan bilgi bu kadar.
Danıştay Dokuzuncu Dairesi kararı
Temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi;
- Vergi Usul Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan düzenlemede vadesi gelmemiş vergilerin ödeneceğine dair bir hükme yer verilmediği,
- Aksine pişmanlık talebinde bulunan mükelleflerce haber verme tarihinden başlayarak 15 günlük süre içerisinde haber verilen vergilerden "ödeme süresi geçmiş olanların" pişmanlık zammı ile birlikte ödenmesi gerektiğinin vurgulandığı,
- Bu durum karşısında ancak vadesi geçmiş verginin mükelleflerce ödenmemesi halinde pişmanlık şartlarının ihlâlinin söz konusu olacağı,
- Mükellef tarafından haber verme tarihi itibarıyla henüz vadesi gelmeyen vergilerin süresinde ödenmemiş olmasının pişmanlık şartlarının ihlâli sonucunu doğurmayacağının açık olduğu,
- Pişmanlık hükümlerinden yararlanıldığı sırada henüz vadesi gelmemiş vergi borcunun vadesinde ödenmemesi halinde 6183 sayılı Kanun gereği gecikme zammı ile birlikte tahsili yoluna gidileceği,
- Uyuşmazlıkta, davacının 2011 yılı gelir vergisi beyannamesini pişmanlık talepli olarak verdiği tarih olan 25.05.2012 tarihi itibarıyla sadece gelir vergisinin birinci taksidinin ödeme süresinin geçmiş olduğu, ikinci taksidin ödeme süresi (31.07.2012) ise henüz geçmediğinden, ikinci taksidin ödenmemesinin pişmanlık şartlarının ihlâli sayılmayıp yukarıda da bahsedildiği üzere süresinde ödenmeyen ikinci taksit için 6183 sayılı Kanun hükümlerince hesaplanacak gecikme zammı uygulanarak ödeme emri ile tahsili yoluna gidilmesi gerektiği,
- Bu durumda davacı adına pişmanlık şartlarını ihlal ettiğinden bahisle vergi ziyaı cezası kesilemeyeceğinden, Vergi Mahkemesi’nce davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen kararda isabet bulunmadığı,
gerekçeleriyle Vergi Mahkemesi kararını bozmuş, davalının karar düzeltme istemini de reddetmiş.
Bir an için madde açık değil de ben mi abartıyorum diye düşündüm ama Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nin kararında düzenlemenin açık olduğunun belirtildiğini görünce rahatladım doğrusu.
Vergi Mahkemesi ısrar kararında ek gerekçeler
DVDDK kararında yer alan bilgiden, Vergi Mahkemesi ısrar kararında, ilk kararda yer alan gerekçeye ek olarak;
- Gelir Vergisi Kanunu'nun 117. maddesinde mart ayında verilmesi gereken beyanname üzerine tahakkuk ettirilen gelir vergisinin mart ve temmuz aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödeneceğinin ifade edilmesi karşısında süresinde beyanname verilmemesi nedeniyle taksit imkânının ortadan kalkmış olacağı,
- Pişmanlık hükümlerinden yararlanmak amacıyla verilen beyanname üzerine tahakkuk ettirilen vergilerin "iki taksitte" ödeneceğine ilişkin yazılı hüküm de bulunmaması nedeniyle pişmanlıkla verilen beyanname üzerine hesaplanan vergilerin Vergi Usul Kanunu'nun 371. maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde belirlenen sürede ödenmemesi nedeniyle pişmanlık hükümlerinden yararlanılmasının söz konusu olamayacağı,
gerekçelerine yer verilmiş.
DVDDK kararı
DVDDK, 04.11.2020 tarihli ve E:2019/808 K:2020/1175 sayılı kararıyla, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin yukarıda özetlenen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçelerle, Vergi Mahkemesi kararını bozmuş.
Bütün bu yazdıklarımdan sonra, hiç olmazsa bir tane olumlu şey söyleyeyim, konuyla ilgili. DVDDK kararı oybirliğiyle alınmış, farklı görüşler yok. Recep Bıyık