Danıştay 9. Daire |
Tarih : 26.12.2019 |
Esas No : 2016/16008 |
Karar No : 2019/7545 EVK Md. 3 |
ÜST HAKKI SAHİBİNİN İNŞA ETTİĞİ BİNALARA İLİŞKİN EMLAK VERGİSİ MÜKELLEFİYETİ |
Üst hakkı sahibinin bu hakka istinaden inşa ettiği binalar yönünden Emlak Vergisi Kanunu’nun 3. maddesi kapsamında malik sıfatıyla bina vergisinin mükellefi olduğu, ancak binaların üzerinde bulunduğu arsaların mülkiyetinin hazineye ait olması durumunda, sadece binanın maliki olduğundan, emlak vergisi değerinin hesabında bina normal inşaat maliyetlerine göre bulunan değere arsa değerinin ilave edilmemesi gerektiği hk.
İstemin Konusu: Vergi Mahkemesi’nin kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı şirket tarafından, üst hakkı sahibi olduğu taşınmazlar üzerinde yer alan binalar için tahakkuk ettirilen ve ödenen bina vergisinin yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle yapılan düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin 10.08.2015 tarih ve 462 sayılı işlemin iptali ile tahsil edilen bedelin faizi ile birlikte iadesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun “Mükellef başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında; bina vergisini, binanın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceğinin kurala bağlandığı, olayda davacının Muğla İli Ortaca İlçesi Fevziye Köyü Akçagöl-Sarısı Mevkiinde bulunan tapunun ... ada, ... parsel ve ... ada, ... parsel numarasında kayıtlı orman vasfındaki taşınmazlar üzerinde 01.07.2004 tarihli resmi senetlere istinaden bağımsız ve sürekli üst hakkı sahibi olduğu, davacının anılan taşınmazlar üzerinde üst hakkı kapsamında ... ve ... isimli turizm tesislerini inşaa ettiği, söz konusu turizm tesislerine ilişkin olarak davacı adına 2014 ve 2015 yıllarına ait bina vergisi tahakkuk ettirildiği ve davacı tarafından toplamda 277.987,38 TL tutarında bina vergisi ödendiği görülmüş olup, bina vergisinin mükellefini belirleyen 1319 sayılı Kanun’un 3/1. maddesinde malik dışında irtifak hakkı sahiplerinden yalnızca intifa hakkı sahibine yer verildiği, bu durumda, üst hakkı sahibi olan davacı şirketin inşa ettiği turizm tesisleri için bina vergisi mükellefi olmasının kanunen mümkün olmadığı ve mükellefiyette hata bulunması nedeniyle yapılan başvurunun reddinde isabet görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ile tahsil edilen bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: Davacının dosyada mevcut resmi senetlere istinaden 27.09.2051 tarihine kadar bağımsız ve sürekli üst hakkı sahibi olduğu, buna göre bu tarihe kadar malik gibi tasarruf ettiği, 1319 sayılı Kanun’un 3/1. maddesinde düzenlenen mükellef özelliklerini taşıdığı, dolayısıyla mükellefiyette hata yapılmadığı iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.
Karar: Davacı şirket tarafından, üst hakkı sahibi olduğu taşınmazlar üzerinde yer alan binalar için tahakkuk ettirilen ve ödenen bina vergisinin yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle yapılan düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin 10.08.2015 tarih ve 462 sayılı işlemin iptali ile tahsil edilen bedelin faizi ile birlikte iadesi istenilmektedir.
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun mükellef başlığını taşıyan 3. maddesinde bina vergisi yönünden, 13. maddesinde de arazi vergisi yönünden mükellef tanımlanmış, bina veya arazi vergisini, binanın veya arazinin maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa bunlara malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği kurala bağlanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 726. maddesinde; bir üst irtifakına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyetinin, irtifak hakkı sahibine ait olduğu, 826. maddesinde ise; bir taşınmaz malikinin, üçüncü kişi lehine arazisinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı kurabileceği, aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hakkın devredilebileceği ve mirasçılara geçeceği, üst hakkı, bağımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebileceği, en az otuz yıl için kurulan üst hakkının, sürekli nitelikte olduğu kuralına yer verilmiştir.
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun yukarıda metnine yer verilen hükümlerinden emlak vergisini taşınmazın sahibinin ödeyeceği, intifa hakkı tesis edilmesi halinde emlak vergisini malik yerine intifa hakkı sahibinin ödeyeceği, ancak taşınmaz malikinin ve intifa hakkı sahibinin bulunmaması halinde taşınmaza malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü; üst hakkı sahibinin inşa ettiği binalar yönünden Emlak Vergisi Kanunu’nun 3. maddesi kapsamında mükellef olarak nitelenip nitelemeyeceğine bağlı bulunmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun üst hakkına ilişkin hükümleri değerlendirildiğinde, bir üst irtifakına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyetinin, irtifak hakkı sahibine ait olduğu kuralına yer verilerek, üst hakkı sahibine inşa ettiği binalar yönünden malik olma yetkisi verilmiştir. Bu durumda, üst hakkı sahibinin bu hakka istinaden inşa ettiği binalar yönünden malik olduğu ve buna istinaden Emlak Vergisi Kanunu’nun 3. maddesi kapsamında bina vergisinin mükellefi olduğu sonucuna varılmaktadır.
Olayda; davacının Muğla İli Ortaca İlçesi ... Akçagöl-Sarısı Mevkiinde bulunan tapunun ... ada, ... parsel ve ... ada, ... parsel numarasında kayıtlı orman vasfındaki taşınmazlar üzerinde 01.07.2004 tarihli resmi senetlere istinaden bağımsız ve sürekli üst hakkı sahibi olduğu, anılan taşınmazlar üzerinde üst hakkı kapsamında ... ve ... isimli turizm tesislerini inşa ettiği söz konusu turizm tesislerine ilişkin olarak adına 2014 ve 2015 yıllarına ait bina vergisi tahakkuk ettirildiği ve toplamda 277.987,38 TL tutarında bina vergisi ödendiği görülmüştür.
Üst hakkı sahibi olan ve bu hakka istinaden söz konusu binaları inşa eden davacı, Emlak Vergisi Kanunu’nun 3. maddesi kapsamında malik sıfatıyla bina vergisinin mükellefi bulunmaktadır. Ancak bina vergisinin mükellefi olmakla birlikte dosyada mevcut resmi senetlerde binaların üzerinde bulunduğu arsaların mülkiyetinin hazineye ait olduğu görüldüğünden ve davacı sadece binanın maliki olduğundan, emlak vergisi değerinin hesabında bina normal inşaat maliyetlerine göre bulunan değere arsa değerinin ilave edilmemesi gerekmektedir.
Bu durumda, Vergi Mahkemesi’nce yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, üst hakkı sahibi olan davacı şirketin inşa ettiği turizm tesisleri için bina vergisi mükellefi olmasının kanunen mümkün olmadığı ve mükellefiyette hata bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalının temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.