Danıştay 3. Daire |
Tarih : 13.02.2020 |
Esas No : 2019/4905 |
Karar No : 2020/723 VUK Md. 101, 102 |
ADRESE BIRAKILAN GÖRÜŞME MEKTUBUNUN TEBLİĞLE BELİRLENEN ŞEKİL ŞARTLARINI TAŞIMAMASI DURUMUNDA SONUÇLARI |
Davacının yerleşim yeri adresine bırakılan görüşme mektubu, 485 no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 3.2 bölümünde yer alan hususları içermediğinden, adına düzenlenen ödeme emrinin usule uygun biçimde tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceği hk.
İstemin Konusu: Vergi Mahkemesinin sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. Vergi Dava Dairesinin kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı adına, 05.10.2012 tarihinden itibaren ortağı ve kanuni temsilcisi olup mükellefiyeti 31.12.2014 tarihi itibarıyla re’sen terkin edilen ... Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 2012 yılına ilişkin vergi borcu nedeniyle düzenlenen 13.08.2018 tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 7061 sayılı Kanunla değiştirilen ve 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 101. ve 102. maddelerine göre tebliğin; adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine ikinci kez yapılan tebligata ilişkin pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren 15. günde yapılmış sayılacağı düzenlemesine yer verildiği, bu kapsamda dava konusu ödeme emrinin, davacının yerleşim yeri adresine ikinci kez tebliğe çıkarıldığına ilişkin pusulanın kapıya yapıştırıldığı 26.11.2018 tarihini izleyen 15. gün olan 11.12.2018 tarihinde tebliğ edilmiş sayılacağının kabulünün zorunlu olduğu, bu tarihi izleyen günden itibaren 15 gün içinde en geç 26.12.2018 tarihinde dava açılması gerekirken, bu tarihten sonra 02.01.2019 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle dava süre aşımı nedeniyle reddedilmiştir.
Bölge Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: İkametgah adresine bırakılan bildirim üzerine 26.12.2018 tarihinde gittiği davalı idarece kendisine etraflıca bilgi verilmediğinden, süresinde dava açma imkanı olmadığı, kendisine ödeme emrinin tebliğ edilmediği, ödeme emrine muttali olduğu tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, Anayasa’nın 40. maddesi uyarınca idarece tesis edilen her türlü işlemde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı ve idari makamların gösterilmesinin ve başvuru süresinin belirtilmesinin zorunlu olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Karar: Davacının 05.10.2012 tarihinden itibaren ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu ... Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin mükellefiyetinin 31.12.2014 tarihi itibarıyla re’sen terkin edilmesi nedeniyle, şirketin 2012 yılına ilişkin Ba formlarına dayanılarak sahte fatura kullanıldığından bahisle sevk edildiği takdir komisyonu kararı uyarınca davacı adına katma değer vergisi tarhiyatı yapıldığı, ilanen tebliğ edilen ihbarnameler sonrası vadesinde ödenmeyen kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinin davacının ikametgah adresine tebliğe çıkarıldığı, tebliğ zarfı üzerine “I. Defa Tebliğ 11.10.2018 günü yerleşim yeri adresinde mükellef bulunmadı.” şerhi düşülerek tebliğin merciine iade edildiği, ödeme emri ikinci kez aynı adrese tebliğe çıkarıldığında ise adrese “acele ve önemli” şerhi düşülen 26.11.2018 tarihli ve “Ö. Emri ile ilgili olarak görüşmek üzere 27.11.2018 günü saat 08.30-17.00 arası Kozyatağı Vergi Dairemizin Sicil Servisinde bulunmanızı önemle rica ederim.” içeriğine sahip Görüşme Mektubunun bırakıldığı, yazılı müracaatı üzerine davalı idarenin 28 Aralık 2018 tarihli cevabi yazısı üzerine muttali olunduğu iddia edilen ödeme emrinin iptali istemiyle 02.01.2019 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde; dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 7601 sayılı Kanunla değişik 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait vergi davalarına bakan vergi mahkemesi nezdinde dava açılabileceği belirtilmiştir.
213 sayılı VUK’un 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 28.11.2017 tarih ve 7061 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle değişik 101. maddesinde, bu Kanuna göre bilinen adreslerin;
1- Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri,
2- Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adresleri,
3- 25.04.2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’na göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi olduğu,
Birinci fıkranın (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı bilinen adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanın dikkate alınarak tebliğin öncelikle bu adreste yapılacağı, işyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğin, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılacağı, işyeri adresi olmayanlara tebliğin, doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılacağı kuralına yer verildiği, aynı Kanun’un yine 7601 sayılı Kanun’un 17. maddesiyle değişik 102. maddesinin beşinci fıkrasında; bu Kanun’un 101. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde sayılan adrese tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak kişinin adresinde bulunamaması durumunda, bulunamama durumunun o adresten geçici ayrılmaları da kapsadığı, durumun, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakının gönderildiği idareye iade edileceği, bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılacağı, ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği, idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusulanın kapıya yapıştırılacağı, bu durumun, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakının, gönderildiği idareye iade edileceği, tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde muhatabı tarafından alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde alınmaması hâlinde ise on beşinci günde tebliğ yapılmış sayılacağı, Maliye Bakanlığı’nın, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğunun düzenlendiği görülmektedir.
Anılan Kanun’un 102. maddesinin son fıkrasında verilen yetkiye dayanılarak yayınlanan 485 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin “Muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde tebliğe çıkılması” başlığı altında düzenlenen 3.2 bölümünde; 213 sayılı Kanun’un 94. maddesi kapsamında tebliğ yapılacak olanların yerleşim yeri adresinde bulunamaması (geçici ayrılmalar dâhil) halinde durumun, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edileceği, bu durumda kapıya pusula yapıştırılmayacağı ve tebliğ evrakının derhal gönderildiği idareye iade edileceği, bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından olayın özelliğine göre (zamanaşımı vs.) tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğe çıkılacağı, ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakına, adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine ikinci defa çıkıldığına ilişkin ibare konulacağı, ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren ve bu tebliğ ekinde yer alan tebligat pusulasının (pusula) (Ek:1) kapıya yapıştırılacağı, bu durumun, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek tebliğ evrakının gönderildiği idareye iade edileceği, tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde muhatabı tarafından alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde alınmaması hâlinde ise pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihi izleyen on beşinci günde tebliğ yapılmış sayılacağı hükümleri yer almaktadır.
Ek-1 Pusula örneğinde; pusulanın kapıya yapıştırılması gereğinin, tebellüğden imtina etme ya da yerleşim yeri adresine ikinci defa gelindiği halde tebliğ yapılacak olanların adreste bulunmaması nedenine dayanıp dayanmadığının tebliğ memurunca işaretlenerek, tebliğ evrakının pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren 15 gün içinde alınması halinde alındığı gün, bu süre içerisinde alınmaması halinde ise 15. günde tebliğ yapılmış sayılacağı belirtilmek suretiyle, pusulanın kapıya yapıştırılmasının hukuki sonuçlarına yer verildiği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinde; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen düzenlemeler doğrultusunda, davacının yerleşim yeri adresine bırakılan görüşme mektubu, adrese ikinci kez gelindiğini, tebliğ evrakının, evrakı gönderen idareden alınabileceği, alınmaması halinde pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren 15. gün tebliğ edilmiş sayılacağı hususlarını içermediğinden ve bu haliyle ödeme emrinin 213 sayılı Kanun’un 102. maddesinde belirlenen usule uygun biçimde tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceğinden, tebliğ evrakına muttali olunduğu tarihten itibaren süresinde açıldığı anlaşılan davada, 213 sayılı Kanun’un 102. maddesi ve 485 No.lu Genel Tebliğde belirtilen hususları içermeyen görüşme mektubunun yerleşim yeri adresinde kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren 15. günde ödeme emrinin tebliğ edildiği sayılarak davayı süre aşımı yönünden reddeden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesinin kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.