04.02.2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 3490 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla 01.01.2021 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi kazançlarına uygulanmak üzere finansman gider kısıtlaması yüzde 10 olarak belirlenmiştir.
15.06.2012 tarihi Resmi Gazete’de yayımlanan 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la yapılan, 1996 - 2003 yıllarında geçerli olan finansman gider kısıtlaması uygulaması benzeri ödemelerin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek bir kısmının gider olarak dikkate alınmaması öngörülmüştür. Bilindiği üzere vergi uygulamasında finansman giderlerinin ne şekilde değerlendirileceği konusu devamlı tartışmaya neden olmuştur. Bu bağlamda Maliye Bakanlığı öteden beri finansman giderlerinden dönem sonu stok maliyetlerine ve yatırımlarda yatırım maliyetlerine pay verilmesi gerektiği görüşündedir. Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan tebliğ ile Danıştay’ın alışılmış kararlarına bağlı olarak aşağıdaki açıklama yapılmıştır.
“… emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi zorunludur. Stokta kalan emtia ile ilgili olarak daha sonra ortaya çıkacak kur farklarının ise, ilgili oldukları yıllarda gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.”
Mevcut düzenlemeler çerçevesinde “Gider kısıtlaması” kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere yapılabilecektir. Kısıtlama en fazla yüzde 10 ile sınırlı olabilecek ve Bakanlar Kurulu (daha sonra Cumhurbaşkanı) bu durumu sektörler itibarıyla farklılaştırılabilecektir. Bu bağlamda da yatırım maliyetine eklenen faiz ve benzeri ödemeler sınırlamaya tabi olmayacaktır. Söz konusu düzenleme 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmiş ancak Bakanlar Kurulu sonrasında Cumhurbaşkanı düzenlemede yer alan yetkiyi kullanarak kısıtlama oranını belirlemediğinden bugüne kadar fiilen uygulanmamıştır.
04.02.2021 gün ve 31385 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3490 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile 01.01.2021 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi kazançlarına uygulanmak üzere, finansman gider kısıtlaması oranı yüzde 10 olarak belirlenmiştir. Ancak Cumhurbaşkanının, belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırma yetkisi olmakla birlikte bu yetkiyi kullanmamış ve bütün sektörler için tek oran belirlenmiştir. Ayrıca gider ve maliyet unsurlarından yatırım maliyetine eklenenler “gider kısıtlaması kapsamı dışındadır.” Gelir Vergisi Kanunu’nun 41’inci maddesinin birinci fıkrasının (9) numaralı bendi hükümlerine göre, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon ve maliyet unsurları toplamının yüzde 10’unun gider olarak indirilmesi kabul edilmemektedir.
Diğer yandan 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun on birinci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi hükümlerine göre kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında kullanılan yabancı kaynakları, öz kaynaklarını aşan işletmelerde aşan kısma münhasır olmak üzere yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kar payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsuru toplamının yüzde 10’unun kurum kazancının tespitinde indirimi kabul edilmemektedir.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13’üncü maddesinde hükme bağlandığı üzere; ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.
İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortaklarının eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkanı sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Cumhurbaşkanı ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler ilişkili kişilerle yapılmış sayılır. İlişkinin doğrudan veya dolayı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumların örtülü kazanç dağıtımı kapsamında sayılması için en az yüzde 10 oranında ortaklık, oy veya kar payı hakkının olması şartı aranır. Ortaklık ilişkisi olmadan doğrudan veya dolaylı olarak en az yüzde 10 oranında oy veya kar payı hakkının olduğu durumlarda da taraflar ilişkili kişi sayılır. İlişkili kişiler açısından bu oranlar topluca dikkate alınır. Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder. Emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgelerin ispat edici kağıtlar olarak saklanması zorunludur. Veysi Seviğ
https://www.dunya.com/kose-yazisi/kurumlar-vergisinde-gider-kisitlamasi/614338