Serbest bölgelerde faaliyette bulunan firmaların yurtdışı grup firmasından aldıkları hizmetlerden dolayı ödenen tutarlara uygulanacak KDV’nin kapsamı ve şartları
Giriş
3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nda serbest bölgeler, bir ülkenin siyasi sınırları içinde olmakla birlikte, dış ticaret, vergi ve gümrük mevzuatlarının uygulanması bakımından gümrük hattı dışında kalan, ülkenin mali mevzuatının tamamen ortadan kaldırıldığı veya önemli ölçüde sınırlandığı yerler olarak tanımlanmaktadır.
Serbest bölgelerin kurulması ve işletilmesindeki temel amaçlar; ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye yatırımlarını ve teknoloji girişini sağlayarak dış ticareti artırmak, dış finansman ve ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmak, yerli üreticilerin dünya piyasalarındaki fiyattan ve düzenli şekilde girdi temin etmelerini sağlayarak uluslararası rekabet güçlerine katkıda bulunmak, ihracata dönük sanayilerin gelişmelerini teşvik etmek suretiyle ihracatı artırmak, döviz girişini artırmak, yeni iş imkanları yaratarak istihdam sorununun çözümüne yardımcı olmak, gelişmiş üretim ve yönetim tekniklerinin yurt dışından ülkeye getirilerek ekonomik standartları yükseltmektir.
Bu amaç doğrultusunda serbest bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflere belirli şartların oluşması koşulu ile mal ve hizmet alımlarında katma değer vergisi istisnası uygulanmaktadır.
Bu yazı serbest bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflerin, yurtdışında yerleşik olan ve ortak veya ortak ile ilişkili kişilerden temin ettiği hizmetler karşılığında yurtdışına ödenen bedellere ‘sorumlu sıfatıyla KDV’ hesaplanıp hesaplanmayacağı konusunda yaşanan tereddütleri gidermek amacını taşımaktadır.
Serbest bölgelerde verilen hizmetlere yönelik KDV istisnası ve Alınan hizmetlerde KDV
Serbest bölgeler ile ilgili Katma Değer Vergisi Kanunu’nda yer alan istisnalar mal ve hizmetler için uygulanan istisnalar olarak ikiye ayrılabilir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11 ve 12’nci maddelerine istinaden Türkiye’den serbest bölgeye satılan mallar ihracat rejimine tabi olup KDV’den istisnadır.
Yine Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 16’ncı maddesi uyarınca serbest bölge hükümlerinin uygulandığı malların teslimi katma değer vergisinden istisnadır.
Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-(ı) maddesine göre , serbest bölgelerde verilen hizmetler katma değer vergisinden müstesnadır. Konuya ilişkin olarak yayımlanan 60 numaralı Katma Değer Vergisi Sirküleri’nde serbest bölgede kdv karmaşası, Türkiye’de ya da yurt dışında yerleşik firmaların serbest bölge içinde bilfiil verdikleri hizmetlerin KDV’den müstesna olduğu; KDV Kanunu’nun 1’nci maddesinde, Türkiye’de yapılan işlemlerin katma değer vergisine tabi olduğu hükmü yer almaktadır. Aynı Kanun’un 6’ncı maddesinde işlemlerin Türkiye’de yapılmasından; malların teslim anında Türkiye’de bulunması, hizmetin Türkiye’de yapılması veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasının anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.
Öte yandan, 93 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği uyarınca, münhasıran serbest bölgelerde kdv karmaşası faaliyet gösteren ve dolayısıyla işlemleri katma değer vergisinden istisna olan işletmelerin katma değer vergisi açısından mükellefiyet kaydının tesis edilmesine gerek bulunmadığı belirtilmektedir.
Bu açıklamalara doğrultusunda, serbest bölge kapsamında faaliyette bulunan firmaların serbest bölge sınırları içerisinde aldığı hizmetlerden veya aldığı hizmetlerden Türkiye’de serbest bölge sınırları içerisinde faydalandığı anlaşılan hizmetlerde, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-I bendi ve 60 nolu Katma Değer Vergisi sirkülerine istinaden KDV’den istisna olduğu anlaşılmakta olup, 93 nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği uyarınca bu işletmelerin KDV açısından mükellefiyet açtırmalarına gerek olmadığı anlaşılmaktadır.
Alınan Hizmetlerde KDV Sorumluluğu
KDV Kanunu’nun 9. maddesine göre, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları veya diğer ilgili bir şahsı verginin ödenmesinden sorumlu tutabilecektir.
KDV Kanunu’nun 1 inci maddesine göre bir hizmetin KDV’nin konusuna girebilmesi için Türkiye’de ifa edilmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun (6/b) maddesinde ise Türkiye'de yapılan veya faydalanılan hizmetlerin Türkiye'de ifa edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanların Türkiye’de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye’de faydalanılan hizmetler KDV’ye tabi olacaktır.
Bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV’nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.
KDV’nin sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi için hizmetten Türkiye’de faydalanan muhatabın KDV mükellefi olması şart değildir. KDV mükellefiyeti bulunmayanlar da söz konusu hizmetler nedeniyle KDV tevkifatı yaparak 2 Nolu KDV beyannamesi ile beyan etmek ve ödemek zorundadır.
KDV sorumluluğu hükümlerine baktığımızda serbest bölgelerde faaliyette bulunan firmaların yurtdışından almış olduğu hizmetlerden dolayı Sorumlu Sıfatıyla KDV yükümlülüğü doğmakta olduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu unsurları dikkate aldığımızda serbest bölgelerdeki mükelleflerin serbest bölge içerisinde almış oldukları hizmetlerin KDV’den istisna olması ve 1 nolu KDV mükellefiyeti tesis ettirilmemesi, diğer taraftan yurtdışından aldıkları hizmetlerden dolayı ödenen bedellerin hizmet olarak değerlendirilip KDV Kanunu’nun 9’ncu maddesi uyarınca sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanması ve 2 nolu KDV mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.
SONUÇ
KDV Kanunu hükümlerince serbest bölge içerisinde verilen hizmetlerin KDV’den istisna olması ve firmaların 1 nolu KDV mükellefiyetinin bulunmaması, diğer taraftan yurtdışı grup firmasından aldıkları kredi ile ilgili işlemlerin KDV Kanunu’nun 1/1 inci maddesine göre hizmet sayılması ve bu işlemler nedeniyle hesaplanacak tutarın KDV Kanunu’nun 9 maddesine istinaden ‘sorumlu sıfatıyla KDV’ olarak hesaplanıp beyan edilmesi gerekmesi dolayısı ile serbest bölgelerde faaliyette bulunan firmaların ‘sorumlu sıfatıyla KDV’ yönünden hiçbir avantajı bulunmamaktadır.