İşsizlik ödeneği alabilmek için üç koşul aranıyor. İşçinin işten çıkartılmadan önceki son 3 yılda en az 600 gün işsizlik sigortası priminin ödenmiş olması. Son 120 gün hizmet akdine tabi olarak çalışması. Kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalması.
İşçi - işveren arasında açılan davaların temel konusunu iş akdinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı oluşturur. İhbar ve kıdem tazminatı ödemek istemeyen işveren işten çıkış gerekçesi olarak 4857 sayılı İş Kanunu’nun ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılığı düzenleyen maddesini gösterir. İşveren bu yolla bazen ihbar ve kıdem tazminatı ödemeleri için zaman kazanmayı, bazen de işçisini mahkemelerde süründürmek suretiyle cezalandırmak isteyebilir.
İşveren işten çıkardığı işçiler için Sosyal Güvenlik Kurumu’na ( SGK) 10 gün içinde işten ayrılış bildirgesi vermek zorunda. İşçiyi hangi gerekçe ile işten çıkardığını kod numarasıyla işaretliyor. Örneğin, askerlik gerekçesiyle çıkartılan işçi için 12, iş sözleşmesi sağlık gerekçesiyle işçi tarafından feshedilmişse 24 kodu işaretleniyor. İhbar ve kıdem tazminatı ödemek istemeyen işveren, iş akdini fesih sebebi olarak ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı göstermişse 29 numaralı kodu işaretliyor.
İŞKUR, işsizlik ödeneği için başvuru yapıldığında işten ayrılış bildirgesindeki kod numarasına bakıyor. 29 numaralı kod girilmişse işsizlik maaşı ödemiyor.
İŞÇİNİN DÜZELTME BEYANI KABUL EDİLMİYOR
İşten ayrılış bildirgesinin on gün içinde verilmesi gerekiyor. İşveren bildirgede yanlışlık yaptığında bu süre içinde bildirgeyi düzeltebiliyor. On günden sonraki düzeltme işlemleri SGK tarafından gerçekleştiriliyor.
On günlük süre dolduktan sonra işverenin başvurusu üzerine SGK tarafından işten çıkış gerekçesinin değiştirilmesi işsizlik ödeneği almaya yetmiyor. Örneğin işçi, işverenin ihbar ve kıdem tazminatı ödediğine dair bordro ve banka dekontunu da gösterse, düzeltme işlemi on günden sonra yapıldığı için işsizlik ödeneği alamıyor. İŞKUR’un düzeltme sonrası işsizlik ödeneği talebini kabul edebilmesi için işçi ve işverenin birlikte başvuru yapması gerekiyor. İşveren birlikte başvuru yapmaya yanaşmazsa, işsizlik ödeneği verilmiyor.
İşsizlik maaşı için 2002 yılından bu yana 13 milyon 610 bin 569 kişi başvurdu. Bunlardan sadece 8 milyon 11 bin 170 kişi işsizlik maaşı alabildi. Son 3 yılda 600 prim günü ve son 120 gün hizmet akdi koşulunu yerine getirdikleri halde işsizlik maaşı alamamalarının en önemli sebebini kod 29 oluşturuyor.
NAKDİ ÜCRET DESTEĞİ DE ALAMIYORLAR
Covid – 19 dolayısıyla, 15 Mart’tan sonra işsiz kalan fakat son 3 yılda en az 600 prim günü ve son 120 gün hizmet akdi ile çalışma koşulunu yerine getiremeyenlere, işsiz kaldıkları her gün için 39.24 TL nakdi ücret desteği verilmesi kararlaştırıldı. Bu haktan yararlanabilmek için de işçinin kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalması gerekiyor. Yani, işten çıkış gerekçesi olarak 29 numaralı kod gösterilenler nakdi ücret desteği de alamıyorlar.
İŞÇİ İLE İŞVERENİN ÇIKARLARI ÇATIŞIYOR
İşsizlik ödeneği bu haliyle tamamen işverenin insafına terk edilmiş durumda. İşveren ihbar ve kıdem tazminatı ödememek için iş sözleşmesini fesih gerekçesini ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılığa dayandırmayı tercih ediyor. Bu yola başvuran işveren dava sonucunda kaybedeceğini bilse bile zaman kazanmak için bu yola başvurabiliyor.
İşçi 18 yıl işsizlik sigortası primi ödemiş de olsa işveren kıdem tazminatı ödememek için 29 numaralı kodu işaretlediğinde, işsizlik maaşı alması imkansız hale geliyor.
İşsiz kalan işçiye dava açmaktan başka seçenek kalmıyor. Dava sonucunda iş akdinin işverence haksız gerekçeyle feshedildiği kararına varılırsa, işçiye işsiz kaldığı süreler için geriye dönük ödeme yapılıyor. Ancak bu tür davalar yıllar sürebiliyor.
Örneğin, Mersin’de ücretinin eksik ödenmesini gerekçe gösteren bir işçi 22 Haziran 2015 tarihinde iş akdini feshetti. Ücretin eksik ödenmesi işçi açısından haklı fesih sebebi oluşturuyor. İşçi iş akdini haklı nedenle feshederse işsizlik maaşı alabilir. Ama uygulamada, işçi haklı nedenle feshetmiş olsa bile işveren 29 numaralı kodu seçebiliyor. Mersin’deki işveren de böyle yaptı.
Yargıtay 4 Şubat 2020 tarihinde, (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/15444, Karar No: 2020/1323) işçinin haklılığını tescilleyerek işsizlik ödeneği verilmesine hükmetti. Yargıtay’ın bu kararının ardından Mersin’deki iş mahkemesinin yeniden karar vermesi için de belli bir süre geçecek. Sonuç olarak, işçi 5 yılın sonunda haklı olduğunu kanıtladı ancak aylarca işsiz kaldığı dönemde alamadığı, hakkı olan işsizlik maaşına beş yıl sonra kavuşabildi.
İŞVERENE YAPTIRIM YOK
İşveren işten ayrılış bildirgesinde keyfi olarak 29 numaralı kodu işaretlese ve bu durum yargı kararıyla tescillenmiş olsa bile bir yaptırımı bulunmuyor. Örneğin, işçinin haklı fesih yaptığını kabul ederek kıdem tazminatını ödemiş olan işveren, buna rağmen işten çıkış gerekçesi olarak 29 numaralı kodu işaretlediğinde dava açmak dışında işçinin yapacak hiçbir şeyi bulunmuyor.
Kanun sadece işverenin yanlış veya eksik bilgi vermesinden kaynaklı olarak İŞKUR tarafından işçiye yapılan haksız ve fazla ödemelerden işverenin sorumlu olduğunu düzenliyor.
YASAL DÜZENLEME GEREKİYOR
Türkiye zaten, işsizlik ödeneği alma koşullarının en ağır olduğu ülkelerden birisi. Bunlar yetmezmiş gibi, işsizlik maaşı almanın işverenin insafına bırakılması çalışanlar açısından çok büyük bir adaletsizlik oluşturuyor. Bu haksızlığın düzeltilmesi için yasal düzenleme yapılması gerekiyor.