I- GİRİŞ
İşverenler işin gereği olarak veya sosyal yardım amacıyla temin ettikleri araçlarla işçileri ikametleri ve şehirdeki belli merkezlerden işyerine götürüp getirmektedirler. Mülga 506 sayılı Yasa sigortalıların toplu olarak işyerine getirilip götürülmeleri sırasında meydana gelen kazaları iş kazası saymasına karşın 5510 sayılı Yasa’da topluca getirilip götürülme şartı aranmamış ve sigortalının işveren tarafından temin edilen araçla getirilip götürülmesi sırasında meydana gelen kazalar iş kazası olarak sayılmıştır. Servis aracında veya servisle getirilip götürülme sırasında meydana gelen kazalar ve kaza gününün prim ödeme gün sayısına eklenip eklenmeyeceği makalemizin konusudur.
II- SERVİS SIRASINDA MEYDANA GELEN İŞ KAZASI
A- İŞYERİ SİGORTALISININ SERVİS ARACINDA KAZA GEÇİRMESİ
5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde iş kazası sayılan haller düzenlenmiştir. Madde teknik yönden tanımlayıcı bir hukuk kuralıdır. Bunun uygulamaya ilişkin sonucu ise, bir olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağının anılan maddenin tanımı ve öngördüğü unsurlar çerçevesinde belirlenebileceğidir. Yasanın açık hükümleri bir yana bırakılarak, iş kazası kavramının unsurlarının belirlenmesine olanak yoktur. Bir olayın iş kazası sayılabilmesi için, sigortalıyı bedence ve ruhça zarara uğratan olayın, maddenin belirlediği “hal ve durumlardan” birinde meydana gelmiş bulunması gerekli ve yeterlidir. Bu sınırlı durumlar dışında meydana gelen ve sigortalıyı ruh ve bedence zarara uğratan olayların iş kazası olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Gerek uygulama gerekse öğretide açıkça kabul edildiği ve madde metninden de anlaşıldığı üzere, bu maddede sayılan haller örnekleme niteliğinde değil, sınırlayıcı niteliktedir. Bu hallerden birine girmeyen sigorta olayı iş kazası sayılamaz. Sayılan bu hallerin birlikte gerçekleşme koşulu bulunmayıp, herhangi birinin gerçekleşmiş olması gerekli ve yeterlidir.
5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesi (e) fıkrasında “Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında” meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle servis aracında kaza geçiren “sigortalı” iş kazası geçirmiş sayılmalıdır.
B- SERVİSLE İŞ GÖRÜŞMESİNE GİDEN KİŞİNİN KAZASI
Öğretide iş kazası, işçinin işvereninin hakimiyeti altında bulunduğu bir sırada, onun için ifa ettiği bir işten veya iş dolayısıyla dış bir sebeple aniden meydana gelen bir olay nedeniyle uğradığı zarardır(1).
İşyerlerinin ulaşmanın zor olduğu hallerde, iş görüşmesine giden kişilerin de işyeri servisini kullanarak işyerine gittikleri görülmektedir. Bu kişinin kaza geçirmesi halinde olayın iş kazası sayılması mümkün değildir. Olayın, iş kazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya, maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanun’un 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirlenen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur. 5510 sayılı Kanun’un 4 (a) maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait iş yerinde veya iş yerinden sayılan yerlerde görülmesi, kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmamasıdır. Hizmet akdinin kurulmadığı bir sırada meydana gelen kazayı ise iş kazası olarak saymak mümkün değildir(2).
C- SERVİS ARACINI BEKLERKEN VEYA İNDİKTEN SONRA İŞ-YERİNE GİDERKEN MEYDANA GELEN KAZA
İdare tarafından söz konusu hallerde meydana gelen olay iş kazası olarak sayılmamaktadır. İdareye göre taşıma işi araca binmek ile başlamakta ve inmek ile sona ermektedir(3).
Ancak içtihatta araç beklerken geçen süre de Yasa’da belirtilen “gidiş gelişi sırasında” tanımı içinde kabul edilerek söz konusu olay iş kazası olarak kabul edilmektedir(4).
Bu yaklaşıma göre servisten indikten sonra işyerine giderken meydana gelen olaylar da iş kazası sayılmalıdır.
D- SERVİSİN BOZULMASI ÜZERİNE KENDİ İMKANLARI İLE YOLA DEVAM EDEN SİGORTALININ GEÇİRDİĞİ KAZA
Söz konusu hallerde meydana gelen olayların idare tarafından iş kazası olarak kabul edilmediğine değinilmiştir. İçtihatta bu halde işçinin servisten ayrılması ile araç ile gidip gelme sürecinin, olay ile servisin illiyet bağının kesildiği ve olayın iş kazası olmadığı kararına varıldığı görülmektedir(5).
III- KAZA GÜNÜNÜN PRİM ÖDEMESİ OLARAK BİLDİRİLMEMESİ
Kurum’a göre “mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde, iş kazası sayılan 5 hal ve durum ayrı ayrı irdelendiğinde; sigortalıların işyerinde bulunması, görevli olarak başka yere gönderilmesi ve emziren kadın sigortalının ise iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanların, çalışma süresinden sayılması nedeniyle ücrete hak edileceği açıktır. Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen olaylarda da işçi, işverenin emir ve talimatı altında bulunması, araçların işyerinden sayılması ve iş organizasyonu kapsamında işyeri ile bütünlük göstermesi nedeniyle ücrete hak edileceği değerlendirilmektedir. Bu sebeple otorite ilişkisinin bulunduğu bir sırada ya da hizmet borcunu ifa ederken veya hizmet dolayısıyla kazaya uğrayan işçi bakımından, iş ile kaza arasında illiyet bağı gerçekleşmiş sayılmaktadır.”
Sonuç olarak, iş kazası sonucunda istirahat raporu alan kişilere ilişkin olarak, kaza günü için sigortalıların ücrete hak edilmiş sayılacağından, hak edilen ücretin 5510 sayılı Kanun’un 80. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında prime esas kazanca dahil edilmesi gerekmektedir. Yapılan soruşturmalar neticesinde, bir olayın iş kazası sayılması için esas olan, kazaya uğrayan kişinin sigortalılık niteliğine haiz olması, işyerinde bulunduğu veya işveren otoritesi altında bulunduğu esnada meydana gelmesi hususları dikkate alınarak kaza günü için sigorta bildiriminin yapılması gereklidir(6).
Ancak bilindiği gibi İş Yasası’nın “Çalışma Süresinden Sayılan Haller” başlıklı 66. maddesi 2. fıkrasında “İşin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf sosyal yardım amacıyla işyerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen süre çalışma süresinden sayılmaz.” denilmektedir. İşçinin/sigortalının işyerine giderken geçen süreler çalışma süresinden sayılmayacağından işçinin ücrete hak kazanmadığı açıktır. Bu nedenle işçinin işyerine giderken geçirdiği kaza günü bildiriminin yapılmış olmasının aranması mümkün değildir. İşçinin işten dönüşünde ise mesaisini tamamlamış olması nedeni ile kaza günü sigorta bildiriminin yapılması gerekmektedir.
IV- SONUÇ
Sigortalının işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında geçirdiği kaza iş kazası olarak sayılmalıdır. İçtihatta durakta bekleme süresi de bu tanım içerisinde değerlendirilmektedir. Bu nedenle servis aracını beklerken (veya servis aracından indikten sonra işyerine giderken) meydana gelene kazalar da iş kazası olarak sayılmaktadır. Ancak işçinin bir nedenle servisi terk ettikten sonra geçirdiği kazalar bu kapsamda sayılmamaktadır. İş görüşmesi için servisle işyerine giden kişi ile işveren arasında hizmet akdi kurulmadığı için bu kişinin geçirdiği kazayı da iş kazası olarak saymak mümkün değildir.
Serviste geçen süreler çalışma süresinden sayılmadığı için işçinin işe giderken kaza geçirmesi halinde Kurum’ca kaza günü priminin bildirilmesinin aranması isabetli değildir. Ancak işyeri dönüşünde kaza geçirilmesi halinde sigortalının kaza günü priminin bildirilmesi gerekmektedir. http://www.y-akademi.com/ik/201910_SG.htm
Serdar GÜNAY*
Yaklaşım / Ekim 2019 / Sayı: 322
* SGK Başmüfettişi
(1) Yrg. 21. HD.’nin, 14.12.2015 tarih ve E.2015/5560, K.2015/22472 sayılı Kararı.
(2) Yrg. 10. HD.’nin, 23.01.2014 tarih ve E.2014/803, K.2014/1230 sayılı ve 17.10.2014 tarih ve E.2014/16331, K.2014/19901 sayılı Kararları.
(3) “toplu taşıma aracına bininceye kadar geçecek sürede meydana gelen olaylar ile,
Toplu taşıma aracından indikten sonra, yolun karşısında bulunan işyerine gitmek üzere karşıya geçmek isterken uğranılan trafik kazası veya sair bir olay, araçtan inilmesiyle toplu taşıma sona ereceğinden,
İş kazası olarak kabul etmek mümkün değildir” Sigorta Müfettişleri Eğitim Notu ve Çalışma Talimatı, Ankara 2000, s.167
(4) “Sosyal Sigortalar Kanunu’nun bu davanın yasal dayanağını oluşturan 11-A/e maddesine göre, sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmesi sırasında, bedence ve ruhça arızaya uğratan olay iş kazasıdır. Somut olayda sigortalı, servis aracına binmek üzere işveren tarafından belirlenen yerde beklediği sırada, ruhca arızaya maruz kaldığı açıktır. Hal böyle olunca ve özellikle zararlandırıcı sigorta olayının, yukarıda sözü geçen maddenin (e) bendinde vurgulandığı üzere sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülmesi sırasında, başka bir anlatımla, servis aracına binmek üzere işveren tarafından belirlenen yerde beklediği sırada oluştuğuna göre, sigorta olayının iş kazası sayılması gerektiği hukuksal gerçeği ortadadır. Zira, (e) bendinde; “götürülmesi sırasında” sözcüklerinin sigortalıların işveren tarafından belirlenen yerde servis aracına binmek üzere toplu olarak bulundukları hazırlık dönemini de kapsadığı söz götürmez. Öte yandan, “götürme sırasında” sözcüklerinin salt-servis aracında geçen süreyi değil, servis aracına binmeden önceki süreyi de kapsadığı biçiminde yorumlamak, sosyal güvenlik hukukunun ilkelerine de uygun düşeceği tartışmasızdır.” Yrg. 21. HD.’nin, 14.05.1996 tarih ve E.1996/2674, K.1995/2738 sayılı Kararı.
(5) “Somut olayda, davacılar murisinin işverence temin edilen servis aracının yolda arızalanması üzerine servisten inerek yürümeye başlaması ve servisin bulunduğu noktadan ayrılması ile illiyet bağı kesilmiştir. Buna göre, kazanın 5510 sayılı Kanun’un 13. maddesinde sayılan hal ve durumlardan herhangi birine girmediği ve aynı zamanda bu olay ile sigortalının uğradığı zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağı da bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” Yrg. 21. HD.’nin, 15.10.2018 tarih ve E.2018/641, K.2018/7389 sayılı Kararı.
(6) SGK’nın, 08.09.2014 tarih ve 6451106 sayılı Yazısı.