Danıştay VDD Kurulu

Tarih    : 05.12.2018

Esas No : 2018/726

Karar No : 2018/964

VUK Md. 112, Geç. 29

İADESİ GEREKEN VERGİLER İÇİN FAİZ HESAPLANACAK DÖNEM VE UYGULANACAK FAİZ ORANI

6322 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrasında iadesi gereken vergiler bakımından 3095 sayılı Kanun yerine Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması ve vergilerin tecil faiziyle birlikte iadesi gerektiği hk.

İstemin Özeti: Davacı tarafından, yurt dışında mukim firmalardan fınansal kiralama yoluyla kiraladığı uçaklar için yaptığı ödemelerden, bu ülkelerle yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları uyarınca tevkifat yapılmaması gerektiği ileri sürülerek ihtirazi kayıtla verilen 2012 yılı Temmuz dönemi muhtasar beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilen ve ödenen kurumlar (stopaj) vergisinin, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiş tecil faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.

Vergi Mahkemesi; çifte vergilendirmeyi önleme ve vergi kaçakçılığına engel olma anlaşmaları uyarınca, yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılmasında hukuka uyarlık görülmediği, 15.06.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen (4) numaralı fıkrasının; “Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120. madde hükümlerine göre mükellefe ret ve iade edilir.” şeklinde yeniden düzenlendiği, ayrıca, 213 sayılı Kanun’a eklenen geçici 29. maddede, 112. maddesinin (4) numaralı fıkrasının, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanacağının belirtildiği, bu haliyle ihtilafta, tahsili hukuka aykırı bulunan ve idarece tahsili tarihinden işbu karara göre düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre içinde kullanımından mahrum kalınan tutarın, 6183 sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte iadesi gerektiği gerekçesiyle tahakkuk eden vergiyi kaldırmış, ödenen tutarın, tecil faizi oranında hesaplanacak faiziyle birlikte iadesine karar vermiştir.

Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 07.12.2015 gün ve E.2013/2424, K.2015/6319 sayılı kararıyla; tahakkuk eden verginin kaldırılması ve iadesine ilişkin hüküm fıkrasına karşı ileri sürülen iddiaların, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği, yargı kararıyla kaldırılan vergilendirmeler nedeniyle tahsil edilmiş tutarların ilgililere iadesi sırasında, tahsil tarihi ile karar tarihi arasında geçen süre için tasarrufundan yoksun bırakılmaktan dolayı iadenin hangi oranda faiz eklenerek yapılması gerektiği konusunda 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Kanun’da yapılmış bir düzenleme bulunmadığı, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 6. fıkrasında ise vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni gecikme faizi ödeneceği düzenlenmek suretiyle kanuni faiz uygulamasının, kararın verilip idareye tebliğinden sonraki zaman dilimine özgülendiği, bu durumda, haksız yere alınan vergi nedeniyle yoksun kalınan tutarın, Danıştay’ın yerleşik hale gelen içtihatlarıyla kabul edilen ve bu husustaki genel hükümleri içeren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun’da öngörülen oranda faiz uygulanarak ilgilisine ödenmesi gerektiği gerekçesiyle kararın faize ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; davalı idarenin karar düzeltme istemini reddetmiştir.

Vergi Mahkemesi; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

Davalı idare tarafından, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine getirilen hükmün ihtirazi kayıtla beyan edilen ve ödenen vergilerin iadesiyle ilgili olmadığı, olayda idarece cebren tahsil edilmiş bir vergi bulunmadığı ileri sürülerek ısrar kararının bozulması istenmiştir.

Karar: Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesinin ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oyçokluğuyla karar verildi(*).

(*) KARŞI OY: Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesi’nin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
Top