Amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine haciz uygulanabilmesi için, amme borçlusu, üçüncü şahıs nezdinde alacağının bulunduğunu bildirmiş veya idarece amme borçlusunun üçüncü şahıslardan alacağının olduğu tespit edilmiş olması, ve ancak tespit edilen tutar için haciz konulması gerektiği, amme borçlusu tarafından davacıdan alacağı bulunduğu yolunda bir bildirim yapılmadığı ve idarece davacının adı geçen şirkete borcu olduğuna ve borcun miktarına ilişkin somut bir tespit de yapılmadığı durumda, haciz bildirisinden itibaren yasal süre içerisinde itirazda bulunulmamış olsa bile, ödeme emrine karşı açılan davada, bu açıdan ileri sürülecek itirazların borcun olmadığı yönünde değerlendirilebileceği yönünde güncel Danıştay kararı:
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No: 2018/1104, Karar No: 2019/365 SAYILI KARARI.
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :
KARŞI TARAF (DAVALI) :
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Amme alacağının asıl borçlusu … Limited Şirketi’nin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla bahsi geçen şirketin davacıdan olan alacağına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 79. maddesi uyarınca haciz konulduğunu duyuran haciz bildirisine itiraz edilmediğinden bahisle davacı adına düzenlenen 22/02/2012 tarih, 1 ve 3 sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Mahkemenin ilk kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında aşağıdaki hukuksal nedenler ve gerekçeye yer verilmiştir:
Asıl borçlu … Limited Şirketi’ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket nezdinde başlatılan takip işlemleri sonucunda davalı idarece, söz konusu şirketin davacı ile sürekli ticari ilişki içinde olduğu tespit edilmiştir.
Bu tespit üzerine 09/02/2011 tarihinde davacıya tebliğ edilen 04/02/2011 tarih ve 7847 sayılı haciz bildirisinde, bahsi geçen şirketin davacı nezdinde doğmuş ve doğacak tüm hak ve alacaklarına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 79. maddesi uyarınca haciz konulduğu, ödemenin vergi dairesine yapılması gerektiği, ilgili firmaya borcun olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacağın borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddianın varlığı halinde keyfiyetin yedi gün içinde vergi dairesine yazılı olarak bildirilmesi gerektiği, aksi takdirde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Davacı tarafından, haciz bildirisinin tebellüğ edildiği tarihten itibaren yedi günlük yasal süre içerisinde davalı idareye itirazda bulunulmaması üzerine dava konusu ödeme emirleri düzenlenmiştir.
Vergi mahkemesi kendisine tebliğ edilen haciz bildirisine yasal süresi içerisinde itiraz etmediği açık olan davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşarak davayı reddetmiştir.
Daire kararının özeti: Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin, 04/11/2015 tarih ve E:2013/426, K:2015/12243 sayılı kararında aşağıdaki hukuksal nedenler ve gerekçeye yer verilmiştir:
İlgili mevzuat hükümlerine göre amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine haciz uygulanabilmesi için, amme borçlusunun üçüncü şahıs nezdinde alacağının bulunduğunu bildirmiş veya idarece amme borçlusunun üçüncü şahıslardan alacağı olduğunun tespit edilmiş olması ve tespit edilen tutar için haciz konulması gerekmektedir.
Olayda, davacı tarafından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 79. maddesi uyarınca haciz bildiriminin tebliğinden itibaren süresi içinde tahsil dairesine asıl borçlu olan … Limited Şirketi’ne borcu bulunmadığı yönünde yazılı beyanda bulunulmamıştır. Ancak, … Limited Şirketi tarafından, davacıdan alacağı bulunduğu yolunda bir bildirim yapılmadığı gibi idarece davacının adı geçen şirkete borcu olduğuna ve borcun miktarına ilişkin somut bir tespit de yapılmamıştır. Sadece Bs formunda davacının isminin yer aldığından bahisle 6183 sayılı Kanunun 79. maddesinin uygulanması yoluna gidilmiştir.
Danıştay Dokuzuncu Dairesi, yukarıda belirtilen durum karşısında davacının, … Limited Şirketi’ne borcunun bulunup bulunmadığı hususu somut olarak tespit edilemediğinden, 6813 sayılı Kanunun 79. maddesine dayanılarak ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların anılan Kanunun 58. maddesinde öngörülen, ödeme emrine karşı ileri sürülebilecek iddialardan “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilmesi ve ödeme emirlerinin iptal edilmesi gerektiği sonucuna ulaşmış ve mahkeme kararını bozmuştur.
Israr kararının özeti: Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararında yer alan gerekçeye atıf yapıldıktan sonra, kendisine herhangi bir haciz bildirisi tebliğ edilmediği, bahsi geçen şirketten kaynaklanan borçların tamamının ödendiği, ısrar kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Dokuzuncu Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/06/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X – KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.