Devletimiz konut sektörü ile tam işbirliği içerisinde birikmiş konut stoklarının eritilebilmesi için gerekli önlemleri alıyor, konut alımını teşvik ediyor, hatta bunun için bir kısım vergi ve harç alacağından vazgeçiyor. Örneğin; 31 Aralık 2019 tarihine kadar uygulanmak üzere konut ve iş yeri satışlarında tapu harcı binde 20’den binde 15’e, KDV oranı da % 18’den % 8’e indirildi. Ayrıca, konut kredi faiz oranları da, yüzde 2-3’lerden yüzde 0,99’a düşürüldü. Konut sektörü de, bu teşviklere tam destek veriyor, stoklarını eritmek için kampanyalar düzenliyor, alıcılara cazip imkan (peşin ödemede ciddi bir iskonto) ve ödeme planları (uzun süreli taksit) sunuyor. Yani, sektör de elinden geleni yapıyor.
Ancak, tüm bunlara rağmen, alıcılar konut fiyatlarında ciddi indirimler yapılmasını istiyor. Nedeni de, kamuoyunda “inşaat sektörü ciddi kar ediyor, karlarından birazcık vazgeçsinler” anlayışının hakim olması. Hani bir deyim var ya, “Dışı Seni, İçi Beni Yakar” diye. Gerçekten inşaat sektörünün içinde bulunduğu durum tam olarak da bu. Son 5 – 6 yıldır inşaat sektöründe kamuoyunda dile getirildiği gibi yüksek kazançlar yok. Hatta bırakın kar etmeyi, son birkaç yıldır talebin düşmesi nedeniyle inşaat maliyetlerindeki artışlar dahi fiyatlara yansıtılamıyor. Sektörde ciddi anlamda bir durgunluk söz konusu.
TÜİK Eylül 2019 verilerine göre sıfır konutların değil, ikinci el konutların satışı arttı!
2019 Eylül ayı verilerine göre Türkiye genelinde konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre % 15,4 oranında artarak 146.903 adet oldu. En çok konut satılan iller, sırasıyla İstanbul (23.265 adet), Ankara (14.906 adet) ve İzmir (8.830 adet). Konut satış sayısının düşük olduğu iller sırasıyla Hakkari ve Ardahan (19’ar adet) ile Şırnak (75 adet).
KDV, Tapu Harcı İndirimleri ve Düşük Konut Kredisi, İpotekli Konut Satışlarını Artırdı!
2019 Eylül ayı verilerine göre Türkiye genelinde ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre % 410,2 oranında artış göstererek, 57.811 adet oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı % 39,4 olarak gerçekleşti. Diğer satış türleriyle konut satışları ise, Türkiye genelinde bir önceki yılın aynı ayına göre % 23,2 oranında azalarak 89.092 adet oldu. Bu veriler, net bir şekilde konut satışlarındaki artışın özellikle kredi kaynaklı olduğunu gösteriyor.
KDV ve tapu harcı indirimleri ile düşük oranlı kredi faizi sıfır değil, ikinci el konutların satışını artırdı!
2019 Eylül ayı verilerine göre, Türkiye genelinde ilk defa satılan yeni (sıfır) konut sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre % 14,7 azalarak 51.393 adet oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın (yeni, sıfır) payı % 35 oldu.
İkinci el konut satışlarında ise, 95.510 adet konut el değiştirdi. Türkiye genelinde ikinci el konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre % 42,3 artış göstererek 95.510 adet oldu.
Bu veriler, düşük faizli konut kredisinin daha çok ikinci el konut alım satımına yöneldiğini, bu satışlara yansıdığını gösteriyor.
Ayrıca, yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre % 25,6 azalarak 4.177 adet oldu. Bu da, döviz kurunun yabancıların alımlarını nasıl etkilediğini gösteriyor.
Yukarıda yer alan TÜİK verileri, konut satışlarında ortaya çıkan artışların devlet destekli olduğunu, sağlanan teşviklerin bu satışların artmasında etkili olduğunu gösteriyor. Fakat, burada dikkat çeken şey, satış patlamasının sıfır konutlarda değil, ikinci el kullanılmış konutlarda gerçekleşmesi. Çok enteresan değil mi!
Konut stoklarının eritilebilmesi için KDV, tapu harcı ve faiz indirimleri sadece sıfır konut alımlarına yönelik olmalı!
Evet, ülkemizin sorunu artan sıfır - yeni konut stoğunun artması olmasına karşılık, sağlanan teşvikler, hiç de sorunumuz ve önceliğimiz olmayan ikinci el konutlarda satış patlamasına yol açtı. Sektöre ve kronikleşen stok sorununun çözümüne hiç bir faydası olmayan bu durumun bir an evvel düzeltilmesi gerekiyor. Nasıl mı?
Çözüm oldukça basit; KDV ve tapu harcı oran indirimleri sadece yeni - sıfır konut alımlarına uygulanmalı; 0,99 faiz oranıyla konut kredisi sadece yeni (sıfır) konut alım – satımına verilmeli. Bu şekilde, amaca yönelik ve sorunu çözmeye dönük doğru bir adım atılmış olur. İkinci el konut alım satımının sektöre, sektörün en büyük sorunu olan birikmiş konut stokuna bir faydası yok.
Değerli Konut Vergisi, sektörü olumsuz etkiler mi? devlet beklediği geliri sağlayabilir mi?
TBMM’ye sunulması beklenen Torba Kanun Teklifi’nde yer alan bir düzenleme ile, Türkiye sınırları içinde bulunan mesken nitelikli taşınmazlardan bina vergi değeri ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yapılan veya yaptırılan değerleme sonucu belirlenen değeri 5 (beş) milyon Türk Lirasının üzerinde olanlar için Değerli Konut Vergisi getiriliyor. Değeri 5 (beş) milyon Türk Lirasının altında olan mesken nitelikli taşınmazlar bu verginin dışında kalıyor. Verginin matrahı, bina vergi değeri ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yapılan veya yaptırılan değerleme sonucu belirlenen değerden yüksek olanı olacak. Değerli Konut Vergisi’nin oranının ise % 1 olması öngörülüyor.
Öncelikle belirtelim; ülkemizde değeri 5 Milyon TL’nin üzerinde çok sayıda konut üretimi yok. Yani, değerli konut vergisinden çok büyük gelir sağlanması söz konusu değil. Üretilen de, bazı istisnalar dışında genelde yabancılara satılıyor. Ayrıca, verginin sadece değerli konutlardan alınması son derece yanlış. Eğer rant vergilenecekse, bu verginin arsa ve araziden alınması lazım. Çünkü, rant olayı konutta değil, arsa ve arazi de söz konusu. Olaya biraz da buradan bakmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Abdullah Tolu