I-GİRİŞ
Eşyası teminat hükmünde olan yerler yasada tek tek sayılmak yoluyla belirlenmiş ve sınırlandırılmıştır(1). Eşyası teminat hükmünde olan yerler; bar, otel, han, pansiyon, çalgılı yerler, sinemalar, oyun ve dans yerleri, birahane, meyhane ve genel evlerdir. Yorum yapılmak suretiyle bu kapsamın değiştirilmesi mümkün değildir. İlk bakışta, konaklama yerleri ile eğlence yerlerinin kapsama alındığı izlenimi ortaya çıkmakla beraber böyle bir genelleme yapılması mümkün görülmemektedir.
Yasal düzenleme gereği, sayılan işlemlerle sınırlı olmasının nedeni, hükmün gerekçesinde, bu yerlerin muvazaalı olarak başka kişilere ait gösterilmesi nedeniyle, işletme faaliyetinin gerektirdiği vergilerin ödenmemesi, kötüye kullanmaların olması olarak izah olunmaktadır.
II- TEMİNAT OLARAK EŞYALARIN KABUL EDİLDİĞİ İŞYERLERİ NERELERDİR?
Yasa hükmünde teminat olarak kabul edilen eşya yalnızca anılan yerlerin işletilmesinden kaynaklanan kamu borçları için teminat hükmündedir. Bu sınırlama yasada “bu müesseselerin işletilmesinden doğan amme borçlarına karşı” ifadesi kullanılarak getirilmiştir. Borçlunun başka nedenlerle doğmuş olan borçları için bu eşyalar teminat olarak kabul edilmez. Örneğin, hem bar işleten hem de beyaz eşya ticareti yapan bir kişinin beyaz eşya ticareti dolayısıyla doğan vergi borçları için barda bulunan eşya teminat olarak kabul edilmez. Borçlunun beyaz eşya ticaretinden doğan vergi borcunun tahsili için barda bulunan eşyanın paraya çevrilmesi gerekirse haciz işlemlerinin uygulanması gerekir.
Bu yerlerin işletilmesinden doğan borçlar doğrudan bunların işletilmesinden doğan alacak asıllarının yanı sıra, bunlara ait ceza, faiz ve zamlar gibi fer’i borçları da kapsar. Bu tür işyerlerinin işletilmesinden doğan vergi ve harçlarla buralarda çalışan işçilerin ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primleri bu nitelikteki borçlar olarak kabul edilebilecektir.
III- TEMİNAT NİTELİĞİNDE SAYILAN EŞYALAR
Teminat hükmünde olan eşya, sayılan yerlerde bulunan ve taşınır nitelikteki eşya ve işletmede kullanılmak için bulunan malzemedir. Bu eşyalar, masa, sandalye, çatal, kaşıt, bıçak, müzik aletleri gibi her türlü eşya ile yiyecek ve içecek mal ve malzemelerini içermektedir.
Bununla birlikte, teminat hükmünde olan eşyaya bir sınırlama bir de belirleme getirilmiş bulunmaktadır. Sınırlama, taşınmaz sahibinin demirbaşı olarak kayıtlı eşyalarla ilgilidir. Kira sözleşmesinde taşınmaz sahibinin demirbaşı olarak kayıtlı demirbaş ve eşyalar hükmün dışında tutulmuştur. Bu şekilde, taşınmaz sahibinin malı olan eşya ve malzemelerin kiracının borcunun teminat sayılması ve dolayısıyla da taşınmaz sahibinin kiracının borcunu ödemek zorunda kalması önlenmiştir. Ancak bu eşyanın teminat hükmü dışında tutulması için kira sözleşmesinde taşınmaz sahibinin demirbaşı olduğunun yazılı olmasının yanında kira sözleşmesinin noterden onaylı olarak yapılmış olması zorunludur.
Noter tasdikinin ne zaman yapılmış olması gerektiği konusunda bir sınırlama bulunmamakla birlikte, amacın sağlanması bakımından kira sözleşmesinin imzalandığı tarihte noterden onaylatılmış olmasının aranması gereği bir zorunluluktur. Bununla birlikte, amaç kamu alacağını teminat altına almak olduğuna göre, kamu alacağı doğmadan, yani borçlunun ödemediği kamu borcunun doğduğu tarihten önceki bir tarihte noterden onaylatılmış olmasının yeterli görülmesi gerektiği kanısındayız(2).
Buna göre, belirleme ise otel, han ve pansiyonculuk işletmelerinde konuk ve kiracıların kendilerine ait eşyanın teminat hükmünde olmadığıdır. Bu eşyanın mülkiyeti müşteriye ait olduğundan işletme sahibinin borçlarından dolayı bunların teminat olarak kabul edilmesi zaten mümkün olmamaktadır. Bununla birlikte, tartışmaya yol açmamak için bu konuda açık düzenleme yapılmıştır. Bu konuda alacaklı vergi dairesi ile misafir ve kiracılar arasında uyuşmazlık çıkması durumunda kanıtlama yükümlülüğünün kime ait olduğu konusunda değişik görüşler ileri sürülebilirse de bize göre, olayın ve eşyanın durumuna göre değerlendirme yapılması gereği bulunmaktadır(3). Şöyle ki, bazı eşyanın konuk veya kiracıya ait olduğu eşyanın kendisinden belli olabilir. Örneğin, elektrikli tıraş makinesinin mülkiyetinin kime ait olduğunun tartışılması gereksizdir. Bununla birlikte bütün odalarında aynı motel televizyon olan bir otel veya pansiyonun odasının birindeki televizyonun kendisine ait olduğunu iddia eden müşterinin bu iddiasını kanıtlaması gerekmektedir.
Diğer taraftan, madde hükmü 2004 sayılı İİK’nun kiralayanın hapis hakkını tanzim eden 270.madde hükmü ile hapis hakkına tabi kaçırılan eşyanın geri getirilmesi ile ilgili 271. madde hükümlerini saklı tutmuştur. Keza, noter marifeti ile kira sözleşmesinde gayrimenkul sahibinin demirbaşı olarak kayıtlı eşya ve malzeme, bu hüküm dışında bırakılmıştır. Ancak, bunun için demirbaşların, kira mukavelesinde tek tek belirtilmiş olması, sözleşmenin de noter onaylı olması gereklidir.
İyi niyetli üçüncü kişilerin söz konusu yerlerdeki mallar üzerindeki hak ediş iddiaları, alacaklı kamu idaresinin, 12. maddede düzenlenen teminat hakkına zarar getirmemektedir. Ancak Medeni Yasanın mülkiyeti koruma sözleşmesini düzenleyen maddesi hükmü ile (4) Borçlar Yasasının taksitli satışlarda alıcının temerrüdü durumunda satımın feshini tanzim eden 222. maddesi hükmü hükümlerine dayanılarak yapılacak olan istihkak iddiaları da ayrıca saklı tutulmuş bulunmaktadır. Bu madde hükümlerine uygun olarak yapılacak istihkak iddiaları geçerli bulunmaktadır. Alacaklı kamu idaresinin belirtilen madde ile tanınmış olan teminat hakkını tesirsiz hale getirecektir(5). Nazlı Gaye Alpaslan Güven
(1) 6183 sayılı yasa md.12
(2) YILMAZ Kazım, “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa”, Ce-Ka Yayınları, Ankara, 2006, s.154
(3) YILMAZ age. s.155
(4) Medeni Kanunun mülkiyeti muhafaza sözleşmesini düzenleyen 688 (Yeni Medeni yasa md.764 vd)
(5) Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Kararı, 19.6.1995 gün ve E:1995/3110-K:1995/3688 sayılı karar. Ve yine, Danıştay 7. Daire, 28.2.2001 gün ve E:2000/2746-K:2001/681 sayılı karar.