Vergi mahkemeleri ve Danıştay tarafından verilen kararlar vergi hukukçuları ve uygulayıcıları için önemli.
Yargı kararları olayına özgü kararlar. Ancak benzer işlemler açısından hem kararların kendisi hem de gerekçeleri yol gösterici olabiliyor.
Yargı kararlarına ulaşmak her zaman kolay olmuyor. Ben diğer kaynaklar yanında, üç ayda bir yayımlanan Danıştay Dergilerinden takip etmeye çalışıyorum.
Dergide azımsanmayacak sayıda, seçilmiş, önemli karar yayımlanıyor. İlgilenenlere öneririm.
Bu köşeyi izleyenler bilirler, yargı kararlarından ve Gelir İdaresi özelgelerinden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan zaman zaman burada yer vermeye çalışıyorum. İşte Danıştay Dergisinin 147. sayısında yayınlanan kararlardan, vergi incelemeleriyle ilgili seçtiğim ikisinin özetleri.
Vergi incelemesine ilişkin düzenlemelere aykırı olarak elde edilen veriler doğrultusunda tarhiyat yapılabilir mi?
(Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 13.12.2017 tarih ve E:2017/368 K:2017/626 sayılı kararı)
Dava konusu olayda, bir mükellefin serbest muhasebeci ve mali müşavirlik faaliyetiyle ilgili yapılan vergi incelemesi sırasında,
- Muhasebe bürosunda muhafaza edilmekte olup, aralarında davacının da bulunduğu 140 mükellefin yasal defterlerinin boş olduğu, kayıtların işlenmediği tespit edilerek, bu defterlere el konulmuş,
- Bu durum tutanağa bağlanmış ve
- Bu tespite istinaden incelemeye alınan davacı adına, yasal defterlerinin boş olması sebebiyle katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek cezalı tarhiyat yapılmıştır.
Defter ve belgeleri usulüne uygun şekilde yazıyla ve yasada öngörülen süre verilerek kendisinden istenmeyen davacının defterlerine, muhasebecisi hakkında başlatılan bir inceleme sırasında ve muhasebecisinin iş yerinde, arama kararı bulunmaksızın, hukuk dışı yollarla el konulmuş ve davacının imzasını taşıyan bir tutanak da düzenlenmemiştir.
Vergi incelemesine ilişkin yasanın emredici kurallarına aykırı olarak gerçekleştirilen yöntemler kullanılarak elde edilen veriler doğrultusunda düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca yapılan tarhiyatın hukuka uygun olduğundan söz edilemeyeceğinden, davanın reddi yolunda verilen ısrar kararı bozulmuştur.
Sadece zamanaşımını kesmek amacıyla takdire sevk zamanaşımını durdurur mu?
(Danıştay Dördüncü Dairesinin 23.10.2017 tarih ve E:2013/2485 K:2017/7045 sayılı kararı)
Takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılan re’sen tarhiyatlarda zamanaşımı hususunun olup olmadığının tespiti için;
- Takdir komisyonuna sevk tarihi,
- Takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi,
- İhbarnamenin tebliğ tarihi ve
- Takdir komisyonunda geçen süreye (takdir komisyonuna sevk tarihi ile takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi arasındaki süre),
bakılarak karar verilmelidir.
Takdir komisyonu kararına göre yapılan tarhiyatlarla ilgili uyuşmazlıklarda, zamanaşımı ile ilgili hususların çözümünde öncelikle, takdir komisyonuna sevk edilmekle zamanaşımının durduğunun kabulü gereklidir. Takdir sebeplerinin varlığı ile ilgili hususlar da ayrıca değerlendirme konusunu oluşturur. Bu nedenle, takdire sevk nedeninin olmadığının tespiti halinde, zamanaşımına geçmeden sadece bu gerekçe ile idari işlem iptal edilmelidir.
Dolayısıyla, takdire sevk tarihine bakılarak sadece zamanaşımını kesmek amacıyla takdire sevk edildiği sonucuna varılarak ya da takdir sebeplerinin bulunmaması halinde takdire sevk işlemlerinin zamanaşımını durdurmayacağının kabulünde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Zira, takdir sebeplerinin varlığı halinde, zamanaşımı süresi dolmadan her zaman takdire sevk işlemi yapılabilir. Mevcut vergi incelemeleri tamamlanmadan da takdire sevk işleminin bu çerçevede yapılabileceği ve tamamlanan inceleme sonucunda elde edilen bilgi ve donelerin takdir komisyonunca da değerlendirilebileceği açıktır.
Olayda, 2006 dönemine ilişkin olarak 31.12.2011 tarihinde dolan tarh zamanaşımı süresinin, dolmasından önce 14.12.2011 tarihinde sevk işleminin, Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesi uyarınca işlemeye devam eden tarh zamanaşımı süresini durduracağından, Vergi Mahkemesince takdir komisyonu kararının vergi dairesine geldiği tarih ve bu tarihe göre uyuşmazlıkta tarh zamanaşımı bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekirken, salt zamanaşımı süresini durdurmak amacıyla takdire sevk işlemi yapıldığından bahisle uyuşmazlık konusu vergi ve cezaların zamanaşımına uğradığı yolundaki vergi mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Recep Bıyık https://www.pwc.com.tr