Özet: Vergi uyuşmazlıklarında idari müracaat yollarının denenmesi sonucunda bazen en son çare olarak yargının hakemliğine müracaat edilmesi gerekmektedir. Örneğin, sahte fatura kullanımı dolayısıyla VUK md.359 hükümlerine göre en son çare vergi davası açılması yoluyla hak arama yolları sürdürülmektedir. Özellikle VUK 359. md hükümlerine göre tarhiyattan önce uzlaşma olanağı da verilemeyen bu gibi uyuşmazlıklarda yargıya gitmek zorunlu bir hal almaktadır.
Çalışmamızda, vergisel kökenli uyuşmazlıkların özellikle mali tatilde hangi sürelerde dava konusu yapılabileceği irdelenmektedir. Bu arada vergi hukukuna mali tatil olarak giren 5604 sayılı mali tatil müessesine de kısa da olsa süreler açısından temas edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Adli tatil, mali tatil, çalışmaya ara verme, dava açma süresi, itiraz, temyiz, karar düzeltme ve yargılamanın yenilenmesi,tarhiyat öncesi uzlaşma …vb.
I-GİRİŞ
Bilindiği gibi, adli tatil 20 Temmuz ila 30 Ağustos dönemleri arasında uygulanan önemli bir tatil olarak karşımıza çıkmaktadır.[1] İdari Yargılama Usulü Kanunu uygulamasında ise, adli tatil “çalışmaya ara verme” olarak değerlendirilmektedir. İdari Yargılama Usulü Kanunu uygulamasında çalışmaya ara verme tarihlerinde dava açma süreleri, itiraz, temyiz ve karar düzeltme talep süreleri doğal olarak uzamaktadır.
Bu çalışmamızda İdari Yargılama Usulü Kanunun vergi ve muhasebe uygulamalarına süre uzatıcı etkileri tartışılacaktır.
II-ADLİ TATİL NEDİR?
Bilindiği gibi, adli tatil 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 175 ve 176. maddelerinde belirtildiği gibi her yıl 20 Temmuz’dan itibaren 30 Ağustos tarihleri arasında adli tatil olarak mahkemeler bu süreyi uygulamaktadırlar.
1086 sayılı HUMK’nun 176. maddesinde de belirtildiği üzere adli ara vermede ancak sayacağımız aşağıdaki dava ve işler görülmektedir.[2]
- İhtiyatî tedbir, ihtiyatî haciz ve delillerin tespiti, deniz raporlarının alınması ve dispeççi tayini istekleri ve bunlara karşı yapılacak itirazlar hakkında karar verilmesi,
- Ara vermede yapılması karar verilen keşifler,
- Her çeşit nafakat davaları,
- Velâyet ve vesayet işlerine ait davalar,
- Nüfus davaları,
- Hizmet akdinden doğan davalar,
- Kıymetli evrakın kaybından doğan iptal davaları,
- Tahkim babındaki hükümlere göre mahkemenin görevine giren anlaşmazlık ve işler,
- İflâs ve konkordatoya ait davalar,
- Kanunların sulh mahkemesini veya hakimini görevlendirdiği dava ve işler,
- Kanunlarda ivedi olduğu veya adlî ara vermede de bakılabileceği belirtilen veya basit yargılama usulüne bağlı tutulan başka dava ve işler,
- Mahkemece taraflardan birinin isteği üzerine ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler.
Tarafların uyuşması halinde veya dava bir tarafın yokluğunda görülmekte ise hazır olan tarafın isteği üzerine yukarıdaki iş ve davalara bakılması adlî ara vermeden sonraya bırakılabilir.
Adli ara verme süresi içinde, yukarıdaki fıkralarda gösterilenler dışında kalan dava ve işlerle ilgili olarak verilen dava, karşılık dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri, bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin ve dosyası işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin alınması, ilam verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a gönderilmesi işlemleri de yapılır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri saklıdır. Bu madde hükümleri bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay incelemelerinde de uygulanır.
Diğer yandan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 331. maddesi hükmüne göre ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl 20 Temmuz ila 30 Ağustos tarihine kadar adli tatile girmektedirler.
Ceza Muhakemesi Kanunun 331. maddesine göre adli tatilde:
- Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yerine getirileceği, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.
- Tatil süresince bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapar.
- Adli tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.
III-İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU HÜKÜMLERİNE GÖRE ÇALIŞMAYA ARA VERME NEDİR?
2577 sayılı İYUK’nun 61. maddesinde “çalışmaya ara verme” aşağıda olduğu gibi düzenlenmiştir.
Madde 61:
- (DEĞİŞİK İLK CÜMLE KANUN NO: 5219/11 RGT: 21.07.2004 RG NO: 25529) (YÜRL TARİHİ: 01.01.2005)Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri her yıl ağustosun birinden eylülün beşine kadar çalışmaya ara verirler.Ancak, yargı çevresine dahil olduğu bölge idare mahkemesinin bulunduğu il merkezi dışında kalan idare ve vergi mahkemeleri çalışmaya ara vermeden yararlanamazlar. Bu mahkemeler, 62. maddedeki sınırlamaya tabi olmaksızın görevlerine devam ederler.
- Ara verme süresi içinde; bölge idare mahkemesi başkanının önerisi üzerine, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, her bölge idare mahkemesi merkezinde idare ve vergi mahkemesi başkan ve üyeleri arasından görevlendirilecek üç hakimin katıldığı bir nöbetçi mahkeme kurulur. Nöbetçi kalanlardan en kıdemli başkan, yoksa en kıdemli üye nöbetçi mahkemenin başkanlığını yapar.
- (DEĞİŞİK BENT: 10/06/1994 - 4001/27 md.) Çalışmaya ara vermeden yararlanamayanlar ve nöbetçi kalanların yıllık izin hakları saklıdır.
Görüldüğü gibi, idare ve vergi mahkemelerinin çalışmaya ara verme zamanı, İYUK md. 61 hükmüne göre her yıl 20 Temmuz ila 30 Ağustos tarihleri arasında çalışmaya ara vermektedirler.
Danıştay için ise, bu süre, Danıştay Kanunun 86. maddesinde yer alan düzenleme ile öngörülmüştür.
Çalışmaya ara verme süresi içerisinde, İYUK’nun 62. maddesinde yazılı görevleri yapmak üzere, nöbetçi mahkeme kurulur. Danıştay Kanunun 87. maddesinde yazılı benzer görevler, nöbetçi daire yerine getirir.
Nöbetçi mahkeme, bölge idare mahkemesi başkanının önerisi üzerine, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, her bölge idare mahkemesi merkezinde idare ve vergi mahkemesi başkan ve üyeleri arasından görevlendirilecek üç hakimin katılmasıyla oluşur. Nöbetçi kalanlardan en kıdemli başkan, yoksa en kıdemli üye nöbetçi mahkemenin başkanlığını yapar. Danıştay’da ise, nöbetçi daire, bir daire başkanı, dört üye ve bir yeden üyeden oluşur.
Çalışmaya ara verme süresi içerisinde nöbetçi kalan başkan ve üyeler, bu sürenin sona ermesinden sonra, yıllık izinlerini kullanırlar.
IV-ÇALIŞMAYA ARA VERME ZAMANINDA ACİL OLARAK YAPILACAK İŞLER
Çalışmaya ara verme zamanı içerisinde görülecek işler, idare ve vergi mahkemeleri bakımından, İdari Yargılama Usulü Kanununun 62.maddesinde; Danıştay bakımından ise, Danıştay Kanununun 87.maddesinde gösterilmiştir. Buna göre, çalışmaya ara verme zamanı süresince;
1- Nöbetçi mahkemeler;
- Yürütmenin durdurulmasına ve delillerin tespitine ait işleri,
- Kanunen belli süre içinde karara bağlanması gereken işleri,
görür.[3]
2- Danıştay Nöbetçi Dairesi de;
- Kanun tasarı ve teklifleri ile tüzük tasarıları hariç olmak üzere, Hükümetçe verilecek ivedi veya kanunen belli süre içinde karar bağlanması gereken işleri,
- Yürütmenin durdurulmasına veya delillerin tespitine ait işleri,
- Tutuklu memurlar hakkında 4483 sayılı Kanun hükümlerine göre Danıştay’a gelen işleri görür.
Gerek nöbetçi mahkeme gerekse Danıştay’ın Nöbetçi Dairesi, bu sayılan işler dışındaki işlere bakamazlar. Aksi halde, görevleri dışında işe bakmış olurlar.[4]
V-VERGİ UYUŞMAZLIKLARINDA ÇALIŞMAYA ARA VERMENİN (ADLİ TATİL) SÜRELERE ETKİSİ NEDİR?
1-Dava Açma Süreleri Yönünden Çalışmaya Ara Verme Zamanları
İlk derece yargı mercii olan vergi mahkemelerinde dava açma süreleri genelde 30 gündür. Bu süreler ihbarnamelerin veya idari işlem ile ilgili evrakın muhatabına tebliğini izleyen günden itibaren başlamaktadır. Vergi hukuku uygulamasında bazı hallerde özel dava açma süreleri de bulunmaktadır.[5] Örneğin, ödeme emri veya haciz işlemlerine karşı bu işlemin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlamak üzere 7 gün içerisinde ilgili vergi mahkemesinde dava açılması zorunludur.[6] Diğer yandan, tarhiyat sonrası uzlaşma komisyon kararlarına karşı 15 gün içerisinde ilgili vergi mahkemesi nezdinde dava açılması mümkündür.[7]
Dava açma süresinin son gününün çalışmaya ara vermeye tekabül etmesi halinde süreler otomatik olarak uzamaktadır.[8] Örneğin, kendisine 11 temmuzda vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edilen bir mükellef bu ihbarnameye karşı 30 gün içerisinde dava açması gerekir. 30 günün bitimi 10 ağustos tarihine tekabül edeceğinden dolayı, 10 ağustos tarihi de adli tatil tarihinde kaldığından dolayı en son dava açma süresi 7 eylül tarihine kadar dava açılabilir.[9]
Tarhiyat sonrası uzlaşma talepleri üzerine uzlaşmaya katılıp, uzlaşmanın temin edilmemesi veya uzlaşma sağlanamaması hallerinde de dava açma süresi 15 gün içinde yapılması gerekmektedir.[10] İşte bu 15 günlük sürenin bitimi ise adli tatil yani çalışmaya ara vermeye tekabül etmesi durumunda da süreler 7 Eylülden itibaren 7gün daha uzamaktadır.[11]
Kendisine 20 Temmuz tarihinde ödeme emri tebliğ edilen bir mükellef normal şartlarda bu ödeme emrine karşı 6183 sayılı kanunun 58. maddesi hükmüne göre 7 gün içerisinde ilgili vergi mahkemesinde dava açması gerekmektedir. Bu süre normal koşullarda 27 Temmuz tarihinde sona erecektir. Aynı olayda, ödeme emrinin mükellefe veya vergi sorumlusuna 25 Temmuzda tebliğ edilmiş olduğunu kabul edersek dava açma süresi normal koşullarda 7 gün olmasına rağmen olayda 1 Ağustos tarihinde dava açılması gerekir. 1 Ağustos tarihi ise çalışmaya ara vermenin dahilinde kalması nedeniyle burada ödeme emrine karşı en son 5 Eylül tarihinde dava açılması mümkün olacaktır.[12]
2- İtiraz ve Temyiz/İstinaf Müracaatları Açısından Çalışmaya Ara Verme Tarihleri:
Vergi mahkemesi kararları ile ilgili olarak verilen kararın durumuna göre (tek hakimle verilmiş kararlar üzerine itiraz edilebilir. Üçlü heyet şeklinde verilen vergi mahkemesi kararları üzerine isse Danıştay nezdinde temyiz davası açılabilir.) Bu kararlar ilgilisine göre 30 gün içerisinde bölge idare mahkemesi nezdinde veya Danıştay nezdinde itiraz/temyiz edilebilir.[13]
İtiraz veya temyiz sürelerinin son günü adli tatile denk gelmesi halinde bu durumda adli tatilin bitimini izleyen 7 Eylülden itibaren süreler 7 gün uzamış sayılır.[14]
3-Karar Düzeltilmesi Talepleri Açısından Çalışmaya Ara Verme Tarihleri:
Karar düzeltme talepleri ile ilgili olarak 2577 sayılı İYUK’nun 54. maddesinde çeşitli hükümler bulunmaktadır. Madde hükmüne göre Danıştay Dava Daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile Bölge İdare Mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bir kereye mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde karar düzeltmesi talebinde bulunulabilir.
Karar düzeltme taleplerinin son günü çalışmaya ara vermeye tekabül etmesi durumunda da süreler çalışmaya ara vermenin bitimini izleyen günden itibaren 7 gün uzamış sayılır.[15]
4-Yargılamanın Yenilenmesi Talepleri Açısından çalışmaya Ara Verme Tarihleri:
2577 sayılı yasanın 53. maddesi hükmüne göre yargılamanın yenilenmesi; Danıştay ile Bölge İdare Mahkemesi, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar üzerine muhtelif nedenler kapsamında (İYUK md.53) yargılamanın yenilenmesi talep olunabilir.[16]
İYUK md.53 hükümlerine göre yapılabilecek yargılamanın yenilenmesi taleplerinde de müracaat sürelerinin “çalışmaya ara verme” tarihlerine tekabül etmesi durumunda süreler yine 5 Eylülden itibaren 7 gün daha uzayacaktır.[17]
VI-Mali tatilin dava açma ve temyiz müracaatlarına etkisi nedir?
Bilindiği üzere, 28.03.2007 gün ve 26476 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 5604 sayılı kanunla, vergi mükellef ve sorumlularının vergi kanunları karşısındaki kimi görev ve mükellefiyetleri ile ilgili olarak, “Mali Tatil”uygulaması ihdas edilerek; “Çalışmaya Ara Verme Zamanı” ve “Adli Tatil” için, 2577 sayılı İYUK ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer alan düzenlemelerin bir benzeri, bu tatil için de yapılmıştır.[18]
Mali tatil ile ilgili 5604 sayılı yasanın 1. maddesinin 1. fıkrasına göre, her yılın Temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) olan süre, mali tatil olarak kabul edilmiştir. Maddenin 7. fıkrasındaki düzenlemeden, bu tatilin, yalnızca genel bütçeye giren vergi, resim ve harç türleri, vergi cezaları ve gecikme faizleri ile ilgili olarak uygulanması olanaklı bulunmaktadır. Genel bütçeye girmeyen, il özel idareleri ile belediyelerce tarh ve tahsil edilen vergi, resim ve harçlarla ilgili olarak, bu tatil uygulanmaz.[19] Genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlardan gümrük idareleri tarafından (4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre) tarh ve tahsil edilenler de, bu tatilin kapsamı dışındadır. Buna göre, mali tatilin uygulama alanı, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı birimlerce tarh ve tahsil edilen vergi, resim, harç, vergi cezası ve gecikme faizleri ile mahduttur.[20]
Öte yandan, mali tatilin, 6183 sayılı AATUHK’da öngörülen idari dava açma sürelerine ve vergi ile ilgili olmayan işlemlere ilişkin dava açma sürelerine de etkisi olup olmadığı tartışılmaktadır. Mali tatile karşın, anılan kanunda öngörülen idari dava açma süreleri işlemeye devam etmez.[21] Mali tatil süresince vergi ve ceza ihbarnamelerine karşı dava açma süreleri 27 Temmuzdan sonra işlemeye başlar. Örneğin, mali tatilde kendisine bir ihbarname tebligatı yapılan mükellef bu ihbarnameye karşı dava açma süresinin son günü 1 Temmuz 20 Temmuz tarihlerine tekabül etmesi durumunda süre 20 Temmuzdan itibaren 7 gün daha uzamış sayılır. Ancak mali tatilde temyiz süreleri etkilenmez. Örneğin, 1-20 temmuz tarihleri arasında kendisine vergi mahkemesi kararı tebliğ edilen kişi bu karara karşı Danıştay’da 30 günlük temyiz başvurusu yine etkilenmez. 30 gün içerisinde mutlak surette temyiz için Danıştay’a başvurulmalıdır.[22]
VII-SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
2577 sayılı İYUK’nun 61. maddesi hükmü olan çalışmaya ara verme, HUMK’nun 331. maddesinde düzenlenen adli tatil uygulamasına tekabül etmektedir. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerle ilgili idari aşamada vergi dairesi ile problemlerini gideremeyen mükellefler yönünden dava açma yolu en son yol olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir çok vergisel uyuşmazlık önceki safhalarda idare ile tarhiyattan önce uzlaşma, hata düzeltmesi talebi veya indirim müessesleri ile başlangıçta çözümlenebilir. İdari mekanizmaların çözüm getiremeyeceği hususlarda veya yoruma ihtiyaç duyulan konularla ilgili yargıya gitmek en son çözüm yolu olarak gözükebilmektedir.
Vergisel uyuşmazlıkların ise yargıya taşınması durumunda duruma göre belirlenen sürelerin içerisinde yargının hakemliğini talep etmek gerekecektir. Bazı durumlarda süre aşımı nedeniyle çeşitli hakların aranması mümkün olamamaktadır. Tebligat ve yazılı bildirim üzerine yasada belirtilen süreler dahilinde hak arama yollarının denenmesi zorunludur. Aksi takdirde, süre aşımı nedeniyle açılacak davalarda çözüm aranması mümkün bulunmamaktadır. Dava açma süresinin son gününün 1 temmuz ila 20 temmuza yani mali tatile tekabül etmesi durumunda ise dava açma süreleri 20 temmuzdan itibaren 7 gün daha uzamış sayılır. Dava açma sürelerinin adli tatil sürelerine başka bir ifade ile çalışmaya ara verme sürelerine tekabül etmesi durumunda süreler kendiliğinden adli tatilinin bitimini izleyen günden itibaren 7 gün daha uzamış olacaktır. Çalışmamızda vergisel uyuşmazlıklarla ilgili dava açma, itiraz, temyiz, karar düzeltmesi veya yargılamanın yenilenmesi talebi ile ilgili konular adli tatil sürecinde nasıl etkileneceği yönünde çeşitli bilgiler yeniden gündeme taşınarak hatırlatılmaya çalışılmıştır.
VI-Mali tatilin dava açma ve temyiz müracaatlarına etkisi nedir?
Bilindiği üzere, 28.03.2007 gün ve 26476 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 5604 sayılı kanunla, vergi mükellef ve sorumlularının vergi kanunları karşısındaki kimi görev ve mükellefiyetleri ile ilgili olarak, “Mali Tatil”uygulaması ihdas edilerek; “Çalışmaya Ara Verme Zamanı” ve “Adli Tatil”için, 2577 sayılı İYUK ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer alan düzenlemelerin bir benzeri, bu tatil için de yapılmıştır.[18]
Mali tatil ile ilgili 5604 sayılı yasanın 1. maddesinin 1. fıkrasına göre, her yılın Temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) olan süre, mali tatil olarak kabul edilmiştir. Maddenin 7. fıkrasındaki düzenlemeden, bu tatilin, yalnızca genel bütçeye giren vergi, resim ve harç türleri, vergi cezaları ve gecikme faizleri ile ilgili olarak uygulanması olanaklı bulunmaktadır. Genel bütçeye girmeyen, il özel idareleri ile belediyelerce tarh ve tahsil edilen vergi, resim ve harçlarla ilgili olarak, bu tatil uygulanmaz.[19]Genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlardan gümrük idareleri tarafından (4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre) tarh ve tahsil edilenler de, bu tatilin kapsamı dışındadır. Buna göre, mali tatilin uygulama alanı, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı birimlerce tarh ve tahsil edilen vergi, resim, harç, vergi cezası ve gecikme faizleri ile mahduttur.[20]
Öte yandan, mali tatilin, 6183 sayılı AATUHK’da öngörülen idari dava açma sürelerine ve vergi ile ilgili olmayan işlemlere ilişkin dava açma sürelerine de etkisi olup olmadığı tartışılmaktadır. Mali tatile karşın, anılan kanunda öngörülen idari dava açma süreleri işlemeye devam etmez.[21] Mali tatil süresince vergi ve ceza ihbarnamelerine karşı dava açma süreleri 27 Temmuzdan sonra işlemeye başlar. Örneğin, mali tatilde kendisine bir ihbarname tebligatı yapılan mükellef bu ihbarnameye karşı dava açma süresinin son günü 1 Temmuz 20 Temmuz tarihlerine tekabül etmesi durumunda süre 20 Temmuzdan itibaren 7 gün daha uzamış sayılır. Ancak mali tatilde temyiz süreleri etkilenmez. Örneğin, 1-20 temmuz tarihleri arasında kendisine vergi mahkemesi kararı tebliğ edilen kişi bu karara karşı Danıştay’da 30 günlük temyiz başvurusu yine etkilenmez. 30 gün içerisinde mutlak surette temyiz için Danıştay’a başvurulmalıdır.[22]
VII-SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
2577 sayılı İYUK’nun 61. maddesi hükmü olan çalışmaya ara verme, HUMK’nun 331. maddesinde düzenlenen adli tatil uygulamasına tekabül etmektedir. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerle ilgili idari aşamada vergi dairesi ile problemlerini gideremeyen mükellefler yönünden dava açma yolu en son yol olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir çok vergisel uyuşmazlık önceki safhalarda idare ile tarhiyattan önce uzlaşma, hata düzeltmesi talebi veya indirim müessesleri ile başlangıçta çözümlenebilir. İdari mekanizmaların çözüm getiremeyeceği hususlarda veya yoruma ihtiyaç duyulan konularla ilgili yargıya gitmek en son çözüm yolu olarak gözükebilmektedir.
Vergisel uyuşmazlıkların ise yargıya taşınması durumunda duruma göre belirlenen sürelerin içerisinde yargının hakemliğini talep etmek gerekecektir. Bazı durumlarda süre aşımı nedeniyle çeşitli hakların aranması mümkün olamamaktadır. Tebligat ve yazılı bildirim üzerine yasada belirtilen süreler dahilinde hak arama yollarının denenmesi zorunludur. Aksi takdirde, süre aşımı nedeniyle açılacak davalarda çözüm aranması mümkün bulunmamaktadır. Dava açma süresinin son gününün 1 temmuz ila 20 temmuza yani mali tatile tekabül etmesi durumunda ise dava açma süreleri 20 temmuzdan itibaren 7 gün daha uzamış sayılır. Dava açma sürelerinin adli tatil sürelerine başka bir ifade ile çalışmaya ara verme sürelerine tekabül etmesi durumunda süreler kendiliğinden adli tatilinin bitimini izleyen günden itibaren 7 gün daha uzamış olacaktır. Çalışmamızda vergisel uyuşmazlıklarla ilgili dava açma, itiraz, temyiz, karar düzeltmesi veya yargılamanın yenilenmesi talebi ile ilgili konular adli tatil sürecinde nasıl etkileneceği yönünde çeşitli bilgiler yeniden gündeme taşınarak hatırlatılmaya çalışılmıştır.
Nazlı Gaye Alpaslan
-------------------
[1]Dnş. İDDK, 15.12.2005 , E:2005/3242-K:2005/2801 sayılı karar. Danıştay Dergisi, Y:36, S:112, 2006, sh.53; savunma sürelerin hesabında da, İYUK 8. maddesinin 3. fıkrasının uygulanacağı hk.
[2]1086 sayılı HUMK için bkz. RG:02,03,04/7/1927 gün ve 622, 623, 623 sayılı.
[3]Danıştay 7. Dairesinin, 27.09.2005 gün ve E:2003/2801-K:2005/2120 sayılı kararında: öncelikle işler, kanunen belli süre içinde karara bağlanması gerekli olan işlerden olmadığından; bu davaların esasının çalışmaya ara verme zamanında incelenip karar bağlanmayacağı hk.
[4] Danıştay 7. Dairesinin, 09.02.2006 gün ve E:2005/4828-K:2006/521 sayılı kararında: motorlu taşıtlar mükellefiyetinin silinmesi isteğinin reddine dair işlemin iptaliyle açılan davanın çalışmaya ara verme zamanında karara bağlanması zorunlu işlerden olmadığı; davayı çalışmaya ara verme zamanında esastan karara bağlayan vergi mahkemesi kararında usul hükümlerine uyarlık bulunmadığı hk.
[5]Bkz. Danıştay 9. Dairesi, 30.04.1986 gün ve E:1985/1954-K:1986/1732 sayılı karar. Kay. Dş. Dergisi, S.64-65, s.383.
[6]Aynı görüş için bkz. KARAKOÇ Yusuf, Vergi Yargılaması Hukukunda Süreler, Yetkin Yayınları, Ankara 2000, s.33 ila 39.
[7]Bkz. CANDAN Turgut, Kanuni Temsilci, s.113, KIZILOT Şükrü, Vergi İhtilafları, s.449.
[8]Bkz. AKDOĞAN Abdurrahman, Türk Vergi Sistemi ve Uygulaması, 2. Baskı, Gazi Kitapevi, s.63.
[9]KIZILOT Şükrü – KIZILOT Zuhal, Vergi İhtilafları ve Çözüm Yolları, Yaklaşım Yayınları, Ankara 2008, 13. Baskı, s.734-735.
[10]213 sayılı VUK md. 359 hükümlerine göre sahte belge kullanma veya düzenlemeden dolayı vergi ve 3 kat vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapılması halinde bu konuda tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma söz konusu değildir. Bir kat kesilen vergi ziyaı cezalarında tarhiyat öncesi veya tarhiyat sonrası uzlaşma söz konusu olabilir. Tarhiyat sonrası uzlaşmaya konu yapılamayan cezalı tarhiyatlar ancak vergi mahkemesinde en son çare dava konusu yapılmaktadır.
[11]ESEN Ahmet, Vergi ve Vergi Cezası Uyuşmazlıkları ve Çözüm Yolları, Ankara 1983, Erk Basımevi, s.152-153.
[12]Aynı yönde bkz. ÖZBALCI Yılmaz, Vergi Davaları, s.186-187.
[13]KIZILOT Şükrü – KIZILOT Zuhal, age., s.553-581.
[14]İYUK md.45/2, 46/2.
[15]İYUK md.61 hükmü gereğince en son 11 Eylül tarihine kadar müracaat yapılabilir. Bkz. KIZILOT Şükrü – KIZILOT Zuhal, age, s.616.
[16]KARAKOÇ Yusuf, Vergi Sorunlarının/Uyuşmazlıklarının Çözüm Yolları (Vergi Yargılaması Hukuku), Yetkin Yayınları, Ankara 2007, s.217.
[17]KIZILOT Şükrü – KIZILOT Zuhal, age., s.627-630.
[18]ALPASLAN Mustafa – KAYA Eda, “Mali Tatil, Her Yıl 1-20 Temmuz Olup, Beyan, Bildirim ve Ödemeler 20 Temmuzdan İtibaren 7 Gün Uzamaktadır” 1 Temmuz 2010, Maliye Postası Dergisi internet sitesi.
[19]Ayrıntılı bilgiler için bkz. Beyanname Düzenleme Kılavuzu 2011, Maliye Hesap Uzmanları Derneği Yayını, s.1011-1013.
[20]CANDAN Turgut, Vergi Suçları ve Cezaları, Güncelleştirilmiş 3. Baskı, Ankara, Mayıs 2010, Maliye ve Hukuk Yayınları, s.579.
[21]CANDAN Turgut, age. s.579.
[22]Dnş. 3. D., 30.09.2009 gün ve E:2009/4122-K:2009/2814 sayılı kararları.