Okul öncesi eğitim oranı Avrupa Birliği Ülkelerinde %100’lere yaklaşmışken Ülkemizde %30’larda. Biliyorum gazetede bize ayrılan bu bölüm mali konuları irdeleyen bir alan. Ancak konunun önemi nedeniyle mali konulardan biraz uzaklaşıp, işin can alıcı noktalarına da kısaca değinmek istiyorum.
Bilimsel çalışmalarda, çocukların beyinlerinin 0-3 yaşlarında yetişkinlerin beyinlerine göre 2.5 kat daha hızlı çalıştığı, 0-6 yaşlarında bir profesörün beyninden 6 kat daha hızlı olduğu, insandaki zekâ gelişiminin %70’lik kısmının 7 yaşına kadar tamamlandığı ortaya konuluyor.
Kanımca bu sonuçlar bize şunu söylüyor; çocuklarımıza 7 yaşına kadar vereceğiniz eğitim ülkenin kaderini belirleyecek kadar büyük bir öneme sahip.
Peki, ülkemiz bu açıdan ne durumda? Maalesef resim pek de parlak değil. Son yıllarda gösterilen çabalarla ülkemizde okul öncesi eğitim oranı yüzde 30’lar düzeyine çıkabilmiş. Bu oran küçük yaşlarda daha da düşük. Avrupa Birliği ülkelerine baktığımızda ise bu oran %100’lere yaklaşıyor. Benim için bu oranlar açıkça şu mesajı veriyor: Ülke olarak her alanda gelişmiş bir toplum olmak istiyorsak öncelikle yapmamız gereken çağdaş, bilimsel bir okul öncesi eğitim sistemi kurmak ve bu alandaki okullaşma oranını %100’lere yaklaştırmak.
Kreş istisnası, kadın istihdamını artırmak ve okul öncesi eğiti yaygınlaştırmak için olumlu bir adım olmuştur.
Gelelim Gelir Vergisi Kanunu'nda (GVK) yapılan kreşlerle ilgili düzenlemeye. Bu düzenlemeyi okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması ve kadın istihdamının önündeki en önemli engellerden birisi olan çocuk bakımı sorunun çözümü için önemli buluyorum. Yapılan düzenleme ile GVK'nın 23'üncü maddesine 16 numaralı bir fıkra eklenerek, işverenlerce kadın çalışanlara kreş ve gündüz bakımevi hizmeti sunmak suretiyle sağlanan menfaatler ücret istisnası kapsamına alındı.
Bilindiği üzere GVK’nın 61. maddesine göre işverenlerce çalışanlara sağlanan ve para ile ölçülebilen her türlü menfaat ücret geliri sayılıyor ve gelir vergisine tabi bulunuyor. Getirilen düzenleme ile ücret olarak dikkate alınması ve vergilenmesi gereken kreş yardımı böylece vergiden istisna edilebilir hale gelmiştir. Bu istisnanın uygulanabilmesi için yapılan düzenlemedeki şartlar şunlardır;
- İstisna sadece kadın çalışanlara yöneliktir. Bu nedenle erkek çalışanlar için sağlanacak kreş hizmeti ücret olarak vergi kapsamında olacaktır.
- Hizmet işyerinde, işverenin kurduğu kreşte verilirse, her hangi bir limite bağlı olmaksızın istisna uygulanacaktır.
- Ancak hizmet işverene ait olmayan üçüncü kişilere ait bir kreş aracılığı ile verilirse, çocuk başına ödenecek tutar asgari ücretin brüt %15’ini (bu oran BKK ile %50’ye çıkarıldı) geçemeyecektir. Geçerse, geçen kısım ücret olarak vergilendirilecektir.
- Hizmet alınan kreşin gelir ya da kurumlar vergisi mükellefi olan bir kreş olması gerekmektedir. Örneğin vergi mükellefi olmayan kamuya ait bir kreşten hizmet alınması durumunda bu istisna uygulanmayacaktır.
- Kreş hizmetinin dışardan alınması durumunda yukarıdaki limit dahilinde yapılacak ödemenin işveren tarafından doğrudan kreşe yapılması gerekmektedir. İlgili GVK Genel Tebliği'ne göre kreş faturasının ise çocuk sahibi kadın çalışan adına düzenlenmesi gerekmektedir. Çalışana kreş hizmeti için nakit yardım yapılması durumunda bu istisnadan yararlanılamayacaktır.
- İlgili tebliğe göre işverenin ödediği kreş yardımının ücretlinin bordrosunda gösterilmesi gerekmektedir.
Yapılan düzenlemedeki eksiklikler
Yukarıda da belirttiğimiz gibi yapılan bu düzenleme kreş uygulamasının yaygınlaşmasında olumlu etki yapacaktır. Ancak getirilen düzenlemede düzeltilmesi gereken bazı eksiklikler de bulunmaktadır. İstisnanın amacına ulaşabilmesi için bu eksikliklerin de hızla düzeltilmesini öneriyorum. Bu eksiklikleri şöyle sıralamak mümkün;
- Düzenleme öncesi, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu'na göre çıkarılan yönetmeliğe göre iş yerlerinde kreş açmak zorunda olan işyerleri (150 den fazla kadın çalışanı olan işyerleri), bu yükümlülüklerini kreş açmak yerine dışardaki kreşlerle anlaşma yaparak yerine getirebiliyorlardı. Bu durumunda işverenler bir limite bağlı olmaksızın ödeme yapabiliyor ve bu ödemeleri Vergi İdaresi'nin görüşleri doğrultusunda gelir vergisinden istisna tutuyorlardı. GVK da yapılan düzenleme ile kreş açma zorunda olsun olmasın tüm işverenlerin yapacakları ödemelerin Kanunda belirtilen sınırlamaya tabi olacağı anlaşılmaktadır. Bu açıdan yapılan düzenleme bu işletmeler için olumsuz bir durum ortaya çıkarmıştır.
- Getirilen düzenleme kadın çalışanların çocuklarıyla sınırlı tutulmuştur. Çocuk bakım yükümlülüğünü sadece kadına ait bir yükümlülük olarak görmemek gerekir. Mükerrer yararlanmayı önlemek kaydıyla erkek çalışanların çocuklarının da bu haktan yararlanması sağlanmalıdır.
- Kanunda kreşe yapılacak ödemenin işveren tarafından doğrudan kreşe yapılması şartı yumuşatılarak, yemek çeklerindekine benzer bir uygulama ile bu alanda çalışan şirketler tarafından oluşturulacak “kreş çekleri” aracılığıyla ödeme imkânının tanınması işverenlere ve çalışanlara uygulama kolaylığı yaratacaktır.
Yapılan düzenleme elbette çalışanların kreş sorununu tamamen çözecek bir çözüm değildir ancak atılmış olumlu bir adımdır. Özelde kreş, genel de ise okul öncesi eğitim konusu ancak bu alana Devletin el atmasıyla çözülebilir. Hem yerel yönetimlerin, hem de genel yönetimin bu önemli alana yatırım yapması yatırımların en güzeli olacaktır. Bilgütay Yaşar