Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) 359. maddesinde sayılan ve kaçakçılık suçu oluşturan (hesap ve muhasebe hilesi yapmak, sahte ve yanıltıcı belge düzenlemek vd.) fiilleri icra edenler kaçakçılık sucu işlemiş sayılırlar. İşlenen suçu niteliğine göre, bir buçuk yıldan beş yıla kadar hapis cezası söz konusu olabilir. Ayrıca, bu suçu işleyenlere ziyaa uğrattıkları verginin üç katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir. Belirtilen bu suçun işlenmesine iştirak edenler de vergi ziyaı cezası ve hapis cezasına muhatap olurlar. Bu gün yazımızda kaçakçılık suçuna iştirak ve faillere uygulanacak cezalar üzerinde duracağız.
İştirak
Bir suç işleme kararının icrası için birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği halinde suç işlenmesini ifade eden iştirak suçuna ,uygulanacak ceza tutarının VUK'un 344 ve 360. maddelerinde yeterli açıklıkta tanımlanmadığı yönünde görüşler mevcuttur. Bu görüş sahiplerine göre; kanunda değişiklik yapılarak, iştirak suçunu işleyenlere uygulanacak cezanın, asıl mükellef veya vergi sorumlusuna uygulanacak cezadan bağımsız olarak ayrıca belirlenmesi yerinde olacaktır.
VUK’un iştirakle ilgili 360.ncı maddesinin değişiklik yapılmadan önceki halinde daha ayrıntılı düzenlemenin mevcut olduğu söylenebilir. Maddenin önceki halindeki hükme göre ‘’Birden fazla kişi 359. uncu maddede sayılan fiillerin icrasına iştirak ettikleri takdirde fiili irtikap edenlerden veya doğrudan doğruya beraber işlemiş olanlardan her biri bundan ayrı ayrı maddi menfaat gözetmek şartıyla o fiile mahsus ceza ile cezalandırılır. Söz konusu fiilleri işlemeye azmettirenlere de aynı cezalar hükmolunur.
Bu fiillere maddi menfaat gözetmeksizin iştirak edenlere fiile mahsus cezanın dörtte biri hükmolunur.’’
İştirak halinde vergi ziyaı cezası
VUK’un 344'üncü maddesi uyarınca, 359'uncu maddede yazılı fiillerle hileli vergi suçu işleyenlerce vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat vergi ziyaı cezası kesilir.
Cezadan indirim (İştirak suçlarının cezası)
VUK’da 2008 yılında, 5728 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik sonrasında 360'ıncı madde hükmü şöyledir; "359'uncu maddede yazılı suçların işlenişine iştirak eden suç ortaklarının bu suçların işlenmesinde menfaatinin bulunmaması halinde, Türk Ceza Kanunu'nun suça iştirak hükümlerine göre hakkında verilecek cezanın yarısı indirilir."
Bu düzenleme, çeşitli kanunlarda ceza hükümleri içeren düzenlemelerin Türk Ceza Kanunu’na uyumunu sağlamak amacıyla yapılmıştır. Yukarıda belirtildiği üzere, bu düzenleme öncesi madde "iştirak suçlan" başlığını taşımakta ve iştirak suçuna katılanlara hükmolunacak cezaları düzenlemekteydi..
Bu düzenleme sonrasında kaçakçılık suçuna "iştirak" edilmesi cezasız bırakılmamıştır. Yalnızca bu konu ile ilgili hükümler Vergi Usul Kanunu yerine TCK'da düzenlenirken VUK'da maddi menfaatin olmaması halinde indirim uygulaması ile ilgili özel bir hükme yer verilmiştir. İştirak durumunda artık maddi menfaat aranmayacaktır. İştirak eden mükellef dışında üçüncü kişidir. Azmettiren, yardım eden olabilir. Örneğin şirketlerin kanuni temsilcilerinin işlediği fiillerde muhasebe görevlileri suça iştirak eden olabilecektir. Kendi maaşı dışında bir menfaat amacıyla hareket ediyorsa indirimden yararlanamayacak, maaşı dışında menfaat amaçlamıyorsa indirimden faydalanabilecektir.
Muhasebeci veya mali müşavirlerin meslekleri gereği verdikleri hizmetler tek başına suça iştirak olarak nitelenemez. Suçu doğrudan doğruya birlikte işleyerek, suça azmettirerek veya yardım suretiyle iştirakin söz konusu olabileceği hususu göz önünde tutulmalıdır.
360'ıncı maddenin 5728 sayılı Kanun'la değiştirilmeden önceki hükmünde iştirak suçuna verilecek cezada iştirak edenin maddi menfaat gözetip gözetmemesi önem taşırken TCK'da iştirak suçunun oluşmasında maddi menfaat gözetme şartı aranmamaktaydı. Bu nedenle Yargıtay'ın 5728 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik öncesinde verdiği "Sanık hakkında sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura vermek şeklindeki eylemden dolayı, maddi çıkar sağlayıp sağlamadığı araştırılarak iştirak durumunun belirlenmesi..." karar anlamlıdır.
Bir mükellefin vergi kaçırmak kastıyla tutulması mecburi defterlerini para karşılığında evinde saklayan kişi kaçakçılık suçuna iştirak etmiş sayılır. Bu örnekleri mükellefin vergi borcunu azaltmak için işlenen kaçakçılık" suçlarına yapılan bütün tanıklıklara teşmil etmek mümkündür. Ticari işletmeye dahil bir konut için yıllık kira bedeli olarak 10 bin Amerikan Doları'na sözlü anlaşma yapmakla birlikte işyeri sahibi ile birlikte 5 bin Amerikan Doları için yazılı sözleşme düzenleyerek vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz eden bir kiracı da (kendisinin kira ödemesinden bir mükellefiyeti bulunmaması halinde) işyeri sahibinin suçuna iştirak etmiş sayılır.
TCK'nın 38'inci maddesine göre "Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır." Aynı kanunun 39'uncu maddesine göre kaçakçılık suçunun işlenmesine yardım edenlere işlenen suç için verilecek cezanın yarısı verilecektir.
Görüldüğü gibi kaçakçılık suçuna iştirak edenlere verilecek ceza 5728 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik sonrasında işlenen suçtan menfaatleri bulunmaması kaydıyla TCK'ye göre verilecek cezanın en hafifi olan cezaya eşitlenmiştir.
Konut kredilerine ilişkin olarak bankalarda yapılan bazı işlemlerde de iştirak durumu söz konusu olabilir. Örneğin, konut almak isteyen bir kişi 500 bin TL'ye alacağı konut için 300 bin TL Mortgage kredisi alır ve tapu işlemlerini bu değer üzerinden yapar ve geriye kalan 200 bin TL'yi satıcıya ödemek üzere ihtiyaç kredisi alırsa bankanın veya banka çalışanlarının bu durumu bilerek bu işlemleri yapması halinde iştirakin varlığından söz edilebilir. İştirak koşullarının oluşup oluşmadığını incelemek gerekir.
Türk Ticaret Kanunu'nda hükme bağlanan haksız rekabet suçlarının birden çok kişi tarafından iştirak halinde işlenmesi mümkündür. Bu gibi hallerde de Türk Ceza Kanunu’nun iştirak hükümleri uygulanacaktır. Akif Akarca/Dr. Mehmet Şafak
https://www.dunya.com/kose-yazisi/vergi-hukukunda-istirak-sucu/420613