Uygulamada vergi mükellefleri, sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları gerekçesiyle özel esaslara tabi mükellefler listesine diğer bir tabirle ‘kod listesi’ne alınmakta ve bir nevi kara liste olan bu listeye tabi mükellefler vergi denetim kurumlarınca öncelikle incelenmektedir.
Ayrıca özel esaslara tabi mükelleflerin müşterileri de bu mükelleften aldıkları faturalardan dolayı sorun yaşayabilmekte , KDV indirimleri reddedilebilmekte veya KDV iadesi alamayabilmektedirler. Özel esaslara alınmanın mükellefler için doğurduğu bu olumsuz sonuçlar ticari hayatı onlar için zor bir duruma sokmaktadır. Ayrıca mükelleflerin haklarını tam olarak bilmemesi de bazen kendilerini göz göre göre bu olumsuz sonuçlara katlanmaya zorlamaktadır.
Oysa özel esaslara alınma işlemini hukuken değerlendirecek olursak ; ne vergi idarelerinin ne de vergi denetim kurullarının mükellefleri bu şekilde kategorize etmelerine imkan sağlayan hiçbir yasal düzenleme olmadığı gibi , Anayasa’da da buna izin veren bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu şekilde yasal dayanağı olmadan yapılacak bir sınıflandırma , vergi barışını bozucu etki yapacağı gibi , temel kişi hak ve hürriyetlerine de aykırılık teşkil eder. Dolayısıyla yasal dayanağı olmadan , hukuka aykırı bir biçimde idarenin kendi içerisinde oluşturduğu bir sınıflandırma ile mükelleflerin “sakıncalı mükellefler listesi” olarak adlandırılan listede yer alması yolunda tesis edilen bu tip işlemler hukuki değildir. Vergi yargısı da özel esaslara alınma işlemine karşı açılan davaları istikrarlı bir şekilde kabul etmektedir.
Kaynak: Av. İsmet Ömer Güneş