Katma Değer Vergisi Kanunu’nun (KDV) 36. maddesinin 1. fıkrası ile Cumhurbaşkanı’na indirim hakkını kısmen veya tamamen kaldırma veya yeniden koyma ve bu şekilde indirim hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirleme, süresi içinde iadesi talep edilmeyen ve indirim yoluyla giderilmek üzere sonraki dönemlere devrolunan katma değer vergisinin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak yazılmasına imkân verme, iade talebinde bulunulabilecek asgari tutarı belirleme konularında yetkili kılınmıştır.
Halen TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan kanun teklifinde “indirim” kelimelerinden sonra “iade” kelimeleri eklenmekte ve böylece Cumhurbaşkanı’na iade hakkını da kısmen veya tamamen kaldırma yetkisi de verilmektedir.
Bu noktada sorulması gereken soru, yasama organının yürütme organına bu şekilde bir yetki veremeyeceği noktasında oluşmaktadır. Bir başka deyişle, acaba böyle bir yetkilendirme, yasama yetkisinin devri anlamını taşıyabilecek midir?
Torba Kanun Teklifi’nin madde gerekçesinde, olması gerektiği halde, bu yetkinin niçin verilmek istenildiği, hangi düşünce ile bu yetkinin verilmek istenildiği yazılı değildir.
Anayasa’nın 73. maddesi vergi koyma, kaldırma veya değiştirme konusundaki yetkiyi yasama organına vermiş ve 7. maddesi ile yasama organının bu yetkisini devretmesini yasaklayarak, bu yetkiyi bizzat kullanmasını öngörmüştür. Yine Anayasa 73. maddesinin son fıkrasında, yasama organının yürütme organına (Cumhurbaşkanı’na) vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin sadece muaflık, istisna, indirim veya oranları konusunda yetki devretmesine izin verilmiş ve bu yetki devrinin gerçekleşme koşullarını da (kanunla – yukarı aşağı sınırlar gösterilerek) göstermiştir.
KDV iadesi, Anayasa Mahkemesi’nin de belirttiği gibi, belirli koşulların varlığı halinde yasa koyucu tarafından bir 'hak' olarak mükelleflere tanınmıştır. Yasa koyucunun mükelleflere tanıdığı bir hakkın, kanunları uygulama mevkiinde olan yürütme organı tarafından sınırlandırılması veya kaldırılması, hatta yasa koyucunun bu konularda yürütme organına yetki vermesi, mükelleflerin hukuk güvenliği ile bağdaşmaz.
Anayasa Mahkemesi’nin E.2010/11 K.2011/153 sayılı Kararı’nda da belirttiği gibi; “Vergi, devletin egemenlik gücüne dayanarak kamu giderlerine katılımı sağlamak amacıyla kişilerden aldığı ekonomik değer olmakla birlikte, yasal düzenlemeler, sadece devlet yönünden değil, yükümlüler yönünden de hukuksal güveni sağlamalıdır. Anayasa'nın 73. maddesinde yerini bulan 'vergide yasallık' ilkesi, aynı zamanda devletin vergilendirme yetkisinin anayasal ilkelerle sınırlandırılmasıdır. Verginin ödenmemesi durumunda devletin alacağı yasalarla güvence altına alınırken, mahsup ya da nakdi iade hangi yolla olursa olsun, mükellefin alacağının yasalarla güvence altına alınmaması düşünülemez.
Vergi tekniği, vergi adaletini yansıtmadıkça, maliye politikasının sosyal amacını gerçekleştiremez. Verginin tahsiliyle ilgili düzenlemeler nasıl vergi tekniğinin konusuysa, gerçek vergi yükünü belirleyen iadelere ilişkin düzenlemeler de vergi tekniğinin konusudur. Yasayla verilen bir hakkın idari düzenlemeyle kaldırılması mümkün değildir. Kanunla getirilen mahsup ve iade hakkının Bakanlar Kurulu (şimdiki sistemde Cumhurbaşkanı) kararıyla kaldırılması da vergi yükünün dağılımında adalet ve dengeyi bozar ve Anayasa'nın 73. maddesinde yer alan 'herkesin mali gücüne göre vergi ödemesi' ile 'vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı' ilkelerinin idari düzenlemelerle zedelenmesine yol açar.”
Anayasa Mahkemesi yukarıdaki sözleri, geçmişte Bakanlar Kurulu’na KDV iade hakkını kaldırma yetkisini veren düzenlemenin iptaline ilişkin kararında söylemiştir.
Geçmişte, KDV Kanunu’nun 29. maddesi ile Bakanlar Kurulu’na iade hakkını kaldırma veya sınırlama konusunda verilmiş yetki, Danıştay 4. Dairesi tarafından iptali talebi ile Anayasa Mahkemesine taşınmış ve Anayasa Mahkemesi yukarıda aktardığım ifadelerle düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bulmuş ve iptal etmiştir. Aslında iade hakkının dışında, indirim hakkının kaldırılması veya sınırlandırılması yetkisinin yürütme organına verilmesi de Anayasa’ya aykırı olmakla birlikte Danıştay’ın önündeki dava konusu olmadığından Anayasa Mahkemesi’nin inceleme alanı dışında kalmıştır.
Bu açıdan bakıldığında İthalatta Gözetim Ve Korunma Önlemi Uygulamaları Kapsamında Hesaplanan Katma Değer Vergisinin İndirim Hakkının Kaldırılmasına Dair 7846 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nın da yetki unsuru açısından, verilmiş yetkinin Anayasaya uygunluğunun tartışmalı olması dolayısıyla sorunlu olduğu düşüncesindeyim. Yargı yoluna gidilmesi halinde iptal edilme olasılığı bence yüksektir.
Şimdi Torba Kanun’la Anayasa Mahkemesi ile iptal edilmiş bir yetkinin yeniden yürütme organına verilmesi, yine bir Anayasa’ya aykırılık tartışması ve pek çok ihtilafı da birlikte getirecektir.
Yazımı da, tüm okurlarımıza nice sağlıklı, mutlu, huzurlu ve başarılı yıllar dileyerek bitiriyorum. Bumin DOĞRUSÖZ