Çalışma hayatında gerek iş ilişkisi devam ederken, gerekse ilişkisi sona erdikten sonra işçi ve işveren arasında iş uyuşmazlıkları çıkabilmektedir.
En geniş anlamda iş uyuşmazlığı, iş yaşamında yer alan taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklar olarak tanımlanmaktadır.
İş uyuşmazlıkları, bireysel iş uyuşmazlıkları/toplu iş uyuşmazlıkları veya hak uyuşmazlıkları/menfaat uyuşmazlıkları olarak gruplanabilmektedir.
Toplu iş uyuşmazlıkları, işçi ve işveren sendikalarının üyelerinin haklarını korumak üzere toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan bir nedenle işveren veya sendikalarla çıkan uyuşmazlık iken, işçi ve işveren arasında iş mevzuatından, iş sözleşmesinden veya işyeri uygulamalarından kaynaklanan bir nedenden dolayı ortaya çıkan her türlü ihtilaf bireysel iş uyuşmazlığı olarak kabul edilmektedir.
Bireysel iş uyuşmazlıklarının pek çoğu işçilik alacaklarından kaynaklanmaktadır.
İşçilik alacakları ise, iş sözleşmesi devam ederken yani işçi çalışırken ya da iş sözleşmesinin feshinden sonra doğan birtakım parasal haklardır. Bu alacaklardan kıdem, ihbar, yıllık izin ücreti, kötü niyet tazminatı feshe bağlı alacaklardır. Ücret, fazla mesai, UBGT (Ulusal Bayram ve Genel Tatil), hafta tatili alacakları, prim, ikramiye, yol ve yemek ücreti vd. feshe bağlı olmayıp işçi çalışırken de hak kazanıp, talep edebilmektedir.
İşçi alacakları ve tazminat davaları için 01.01.2018 tarihinde zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir. Bu çerçevede, işçi veya işveren öncelikle arabulucuya başvuru yapmakta, arabuluculuk aşamasında uzlaşamamaları durumunda dava açılabilmektedir.
Yargılama sonucunda, çoğu zaman iş hukukundaki “işçi lehine yorum ilkesi’nin” de etkisiyle kıdem, ihbar, yıllık izin ücreti, kötü niyet tazminatı, ücret, fazla mesai, UBGT (Ulusal Bayram ve Genel Tatil), hafta tatili alacakları, prim, ikramiye, yol ve yemek ücreti gibi işçilik alacaklarının işveren tarafından geriye dönük ödenmesine karar verilebilmektedir.
Sosyal güvenlik uygulamasında, işe iade kararları ile işçi ve işveren ilişkinden kaynaklanan alacak davası kararları farklı işleme tabi tutulmaktadır.
Bu çerçevede, 4857 sayılı Kanun’un 21’inci maddesine istinaden; iş mahkemelerince veya özel hakem tarafından verilen kararlar uyarınca göreve iadesine karar verilen sigortalı için verilmesi gereken asıl veya ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin; işçinin kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak üzere işverene başvuruda bulunması halinde:
- İşverenin usulüne uygun daveti üzerine işçinin işe başlaması durumunda, davete ilişkin tebligatın işçi tarafından alındığı tarihin içinde bulunduğu ayı,
- İşverenin işçiyi işe başlatmaması durumunda ise, işçinin işe başlamak için işverene yaptığı başvuruya ilişkin tebligatın işverence alındığı tarihin içinde bulunduğu ayı, takip eden ayın 26’sına kadar, SGK’ya verilmesi halinde yasal süresi içinde verilmiş kabul edilmekte ve yine verilenin prim belgelerine istinaden tahakkuk eden sigorta primlerinin de takip eden ayın sonuna kadar ödenmesi halinde yasal süresi içinde ödenmiş kabul edilmektedir.
Dolayısıyla, işe iade kararları ile ilgili olarak yukarıda belirtilen sürelere uyulmak suretiyle işverence yükümlülüklerin yerine getirilmesi durumunda idari para cezası, gecikme cezası/gecikme zammı, yararlanılmış asgari ücret desteklerinin iptali ya da istihdam teşviklerinden yasaklılık gibi bir yaptırım uygulanmamaktadır.
İşçi ve işveren ilişkinden kaynaklanan alacak davası kararları yönünden ise, SGK’nın farklı bir uygulaması söz konusu olup, aşağıda ayrıntılarına yer verilmiştir.
1. Alacak davasına konu olan dönemlerde ilgili kişinin sigortalılığının bulunmaması
Mahkeme kararlarında, alacak davasına konu olan dönemlerde davacı kişinin sigortalılık bildiriminin bulunmadığının tespiti halinde, işverenlerden aylık prim ve hizmet belgesi istenmemekte ve bu belgeler SGK tarafından re’sen düzenlenme yoluna gidilmemektedir.
Buna karşın, mahkeme kararlarında her ne kadar alacak davasına konu olan dönemlerde sigortalılık bildiriminin bulunmadığı anlaşılmış olsa da ilgili dönem veya dönemler için karar verilen alacak tutarları, alacak davasına konu olan kişiler (işçi-işveren) arasında bir çalışma ilişkisinin bulunabileceğine karine oluşturduğundan gerekli incelemenin yapılması amacıyla konu Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarına havale edilerek, düzenlenecek rapora göre işlem yapılmaktadır.
2. Alacak davasına konu olan dönemlerde ilgili kişinin sigortalılığının bulunması
İşverenler tarafından sigortalı bildirimi yapıldığı halde, kazançlarının eksik ödendiğini ileri süren sigortalılarca, işverenleri aleyhine açılan alacak davalarında, mahkemelerce alacak tutarına ilişkin kararların verilmiş olması halinde alacak davalarına ilişkin mahkeme kararları, prime esas kazanca tabi olan ücret ve ücret dışı alacaklar yönünden işleme alınmaktadır.
2.1. Alacak davasına konu olan dönemlere ilişkin kazançların ücret niteliğinde bir ödeme olması halinde:
Öncelikli olarak mahkeme kararında dönemler belliyse ücret niteliğindeki kazançları (normal ücret, hafta tatili ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ve bayram tatili ücreti vd.) ilgili aylara mal edilmektedir. Ücretin niteliğindeki kazançların dönemi belli değilse mahkemeden konu hakkında bilgi alınmakta ve söz konusu ücret alacaklarının dönemlerinin mahkemeden temin edilmesi halinde ilgili aylara, temin edilememesi halinde ise alacak davasına konu olan dönemdeki sigortalılık bildirimi yapılan son ayın, kazancına mal edilmektedir.
2.2. Alacak davasına konu olan dönemlere ilişkin kazançların ücret niteliği dışında bir ödeme olması halinde:
5510 sayılı Kanun’un 80’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereği, toplu iş sözleşmelerine tabi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki (prim, ikramiye, yol ve yemek yarası, bayram harçlığı vd.) ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenmesi durumunda, 82’nci madde (sigorta primine esas kazanç alt ve üst sınırı) hükmü de dikkate alınmak suretiyle alacak davasına konu olan ücret dışı ödemelerin öncelikli olarak hizmet akdi devam ediyorsa ödendiği ayın kazancına, hizmet akdi askıdaysa veya devam etmiyorsa prime esas kazancın tabii olduğu en son ayın kazancına mal edilmektedir.
2.3.Mahkeme kararındaki ücret ve ücret dışı ödemenin birlikte bildirilmesi (ayrıştırılmamış olması) halinde:
Mahkemeden ücret ve ücret dışı ödemelerin ayrı ayrı miktarları ve hangi aylara ait olduğunun istenmesi üzerine, mahkemece bildirilmesi halinde yukarıda belirtilen ücret ve ücret dışı alacaklara uygulanan işlemler yapılmakta, bildirilmemesi halinde ise ücret ve ücret dışı ödemelerin toplamı alacak davasına konu olan dönemde prime esas kazanç bildirimi yapılan en son ayın kazancına mal edilmektedir.
3. İşçilik alacaklarına ilişkin mahkeme kararlarına istinaden SGK tarafından yapılan işlemler
İşçilik alacaklarına ilişkin mahkeme kararlarının SGK’ya intikal etmesi üzerine, Kuruma eksik bildirim yapıldığı mahkeme kararınca tespit edilen sigortalılara ilişkin prime esas kazanca ait prim belgelerinin bir aylık süre içinde düzenlenerek kuruma verilmesi hususunda 7201 sayılı Tebligat Kanun’a göre işverenlere yazı gönderilmektedir.
İşverenlerce, söz konusu belgelerin bir aylık süre içinde kuruma verilmemesi halinde, bir aylık sürenin bitimini müteakip SGK Müdürlükleri tarafından ilgili belgeler re’sen düzenlenmekte ve muhteviyatı sigorta prim borçları 7201 sayılı Kanun’a göre işverenlere tebliğ edilmektedir.
Tebliğin alındığı tarihten itibaren bir aylık süre içinde itirazda bulunulması halinde, itiraz Ünitedeki “Prim Tahakkuk İtiraz Komisyonu” tarafından değerlendirilerek,
Komisyonca alınan karar 7201 sayılı Kanun’a veya 5510 sayılı Kanunun 88’nci maddesinin yirmi üçüncü fıkrasında yer alan hükümler (elektronik tebligat) dikkate alınarak işverenlere tebliğ edilmektedir.
İşçilik alacağı kararlarına ilişkin geriye doğru düzenlenecek olarak ek prim belgeleri ister işveren tarafından verilmiş, isterse Kurum tarafından re’sen düzenlenmiş olsun, her ay için iki asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanmaktadır.
Yine, geriye doğru düzenlenecek olan ek prim belgelerine istinaden tahakkuk edecek sigorta primleri gecikme cezası/gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsil edilmektedir.
Bunun dışında, işçilik alacakları ile ilgili olarak geriye doğru düzenlenecek olan ek prim belgelerinin asgari ücret desteğinin uygulandığı dönemlere ait olması durumunda, mahkeme tarafından tespit edilen prime esas kazanç eksiliğine bağlı olarak yararlanılmış olan asgari ücret destekleri iptal edilerek faiziyle tahsil edilmektedir.
Sonuç olarak; sosyal güvenlik mevzuatında işçilik alacaklarına ilişkin mahkeme kararları, işe iade kararlarından farklı bir şekilde uygulanmakta olup, bu durumu bilmeyen pek çok işveren büyük mali risklerle karşı karşıya kalabildiğinden, yasal düzenleme yapılarak, işçilik alacaklarına ilişkin mahkeme kararlarından kaynaklanan sosyal güvenlik yükümlülüklerini yerine getirecek olan işverenlere, işe iade kararlarında olduğu gibi mahkeme kararlarının kesinleşmesini takiben belli bir süre verilmesi uygun olacaktır. Celal ÖZCAN