Düzenlenen Faturalar Yönünden Yapılan Tespitlerin Faturaların Sahte Olduğunu Ispatlamak İçin Yeterli Olmaması
Danıştay 9. Dairesi |
Tarih : 23.02.2017 |
Esas No : 2014/8155 |
Karar No : 2017/2067 VUK Md. 3 KDVK Md. 29 |
DÜZENLENEN FATURALAR YÖNÜNDEN YAPILAN TESPİTLERİN FATURALARIN SAHTE OLDUĞUNU İSPATLAMAK İÇİN YETERLİ OLMAMASI |
Vergilendirme işlemi yapılırken, Kanuna uygun olarak biçimlendirilen muamelelerin bu biçimselliğinin ötesine geçilerek, muamelenin tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği, davacıya fatura düzenlendiği dönemde faaliyette olup olmadığına ilişkin bir yoklamanın mevcut olmaması, faturanın düzenlendiği dönemde beyannamelerini vermeye devam etmesi ve düzenlenen faturalar yönünden yapılan tespitlerin, bu faturaların sahte olduğunu ispatlamak için yeterli olmaması ve inceleme raporunda sahte fatura düzenlediği konusunda başkaca bir tespit yapılmadığının anlaşılması halinde, davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının anılan firmadan alınan faturalar nedeniyle salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasında yasal isabet bulunmadığı hk.
İstemin Özeti: Davacı adına, (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün (…) vergi numaralı mükellefi (…)’tan aldığı faturaların sahte olduğu yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2010/Nisan-Kasım dönemleri için re’sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.
Karar: Uyuşmazlık, davacı adına, (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün (…) vergi numaralı mükellefi (…)’tan aldığı faturaların sahte olduğu yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2010/Nisan-Kasım dönemleri için re’sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesinin kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istemine ilişkindir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1/(a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri belirtilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) bendinde; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, ancak vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan madde hükümlerinin değerlendirilmesinden, vergilendirme işlemi yapılırken, Kanuna uygun olarak biçimlendirilen muamelelerin bu biçimselliğinin ötesine geçilerek, muamelenin tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Kanun, gerçek mahiyetin ortaya çıkarılmasında yemin hariç her türlü delile izin vermiştir. Bu deliller, tarafların ikrarı, vergiyi doğuran olayla ilişkisi doğal ve açık bulunan tanık ifadesi, muamelenin taraflarının ekonomik ve ticari konumları, işyerlerinin durumu, arandığında bulunup bulunamamasına ilişkin tespitler olabilir.
Davacıya fatura düzenleyen (…) hakkında düzenlenen 15.10.2011 tarih ve VDENR-2011-X-063/18 sayılı vergi tekniği raporunda; mükellefin dökümcülük faaliyetinde bulunmak üzere 01.08.2006’da mükellefiyet tesis ettirdiği, 17.08.2006’da merkez işyerine yapılan yoklamada işyerinin 90 m2 olduğu, bir işçi çalıştırdığı, muhasebecisinin olduğu, büro malzemelerinin bulunduğu, bir adet kum karıştırma makinesinin, bir adet ocağının, bir adet asansörünün, bir adet kompresörünün bulunduğu, 04.09.2006’da şube işyerine yapılan yoklamada iki işçinin çalıştığı ve faal olduğu, 06.03.2007’de merkez işyerine yapılan yoklamada işyerinde başka bir mükellefin bulunduğu, mükellefiyetinin bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğünce 31.12.2006’da re’sen terkin edildiği, 07.07.2008’de başka bir vergi dairesinin mükellefi olduğu, 08.07.2008’de yapılan yoklamada mükellefin faal olduğu, motorlu aracının bulunmadığı, muhasebecisinin olduğu, 21.08.2009’da yapılan yoklamada mükellefin adreste bulunamadığı, 02.12.2009’da işyerini başka bir adrese taşıdığı, 03.12.2009’da yapılan yoklamada işyerinin 70 m2 olduğu, işçi çalıştırmadığı, döküm kalıplarının bulunduğu, ticari faaliyetine henüz başlamadığı, hazırlıklarının devam ettiği, 23.08.2011’de yapılan yoklamada işyerinin boş ve kapalı olduğu, 2006, 2008, 2010 yıllarında fatura ve sevk irsaliyesi bastırdığı, 2006, 2008, 2010 yıllarında gelir vergisini beyan ettiği, 2006, 2008, 2009, 2010 yıllarında katma değer vergisi ve muhtasar beyannamesini verdiği, 2008, 2009 yıllarına ilişkin yasal defter ve belgelerini tasdik ettirdiği, 2006, 2008, 2009, 2010 dönemlerine ilişkin Ba, Bs bildiriminde bulunduğu, defter belge isteme yazısının mükellefin işyeri ve ikamet adresinde bulunamadığından tebliğ edilemediği hususları tespit edilerek düzenlediği faturaların tamamının sahte kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, (…)’un davacıya fatura düzenlendiği dönemde faaliyette olup olmadığına ilişkin bir yoklamanın mevcut olmaması, faturanın düzenlendiği dönemde beyannamelerini vermeye devam etmesi ve (…) tarafından davacıya düzenlenen faturalar yönünden yapılan tespitler, bu faturaların sahte olduğunu ispatlamak için yeterli görülmediğinden ve inceleme raporunda sahte fatura düzenlediği konusunda başkaca bir tespit yapılmadığı anlaşıldığından, Vergi Mahkemesi kararının anılan firmadan alınan faturalar nedeniyle salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.