Bildirimler zamanında yapılmazsa bir emlak vergisi kaybı ortaya çıkmakta ve belediyeler bu fark emlak vergisi ile birlikte kayba uğratılan verginin cezasını da (vergi ziyaı) almaktadır. Sorun tam da burada oluşmakta ve vergi ziyaı cezasını alabilir mi? sorusu gündeme gelmektedir
Sahip olunan ev, dükkân ya da arazi gibi gayrimenkullerde aşağıda sayılan değişikliklerin olması durumunda bu değişikliklerin süresinde belediyeye bildirilmesi gerekmektedir. Bu bildirimler süresinde belediyelere bildirilmemesi nedeniyle belediyeler idari para cezası (vergi ziyaı cezası) kesmektedir. Emlak Vergisi Kanunu (EVK) m.37 "Bu kanun hükümleri saklı kalmak şartıyla, bu kanuna göre alınacak vergiler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uygulanır" fıkrası uyarınca, bildirimlerin zamanında yapılmaması ya da eksik yapılması durumunda vergi ziyaı cezasının hesaplanıp hesaplanmaması sorunlu bir konudur. Zira uygulamada belediyeler, EVK m.32 ile m.37 uyarınca bildirimlerin zamanında verilmemesinden kaynaklı olarak vergi ziyaı cezasını 1 kat kesmekte, bu, mükellefe tebliğ edilmekte hatta mükellefi konuyla alakalı uzlaşmaya dahi sokmaktadırlar. Baştan söyleyeyim bu, hatalı bir işlemdir ve yaklaşık 20 yıldır aynı hata yapılmaktadır.
"Bildirim" nedir?
Emlak Vergisi Kanunu m.33 uyarınca vergi değerinin değişmesi durumunda bunun belediyeye süresinde bildirilmesi gerekmektedir. Vergi değerini değişmesini; yeni bir bina inşa edilmesi, var olan binaya asansör, kalorifer, kombi takılması ya da kaldırılması, binanın yıkılması, konutun iş yerine çevrilmesi, arazi ya da arsaların birleştirilmesi vs gibi şeklinde örneklemek mümkündür.
Bu değişiklikler ilk dokuz ay içinde (1 Ocak-30 Eylül) olmuşsa yıl sonuna (31 Aralık) kadar; yılın son üç ayı içinde (1 Ekim-31 Aralık) olmuşsa, değişikliğin olduğu tarihten itibaren üç ay içinde belediyeye bildirilmesi gerekir.
İşte bu bildirimler zamanında yapılmazsa bir emlak vergisi kaybı ortaya çıkmakta ve belediyeler bu fark emlak vergisi ile birlikte kayba uğratılan verginin cezasını da (vergi ziyaı) almaktadır. Sorun tam da burada oluşmakta ve vergi ziyaı cezasını alabilir mi? sorusu gündeme gelmektedir.
Danıştay, belediyeler gibi düşünmüyor
Hemen hemen tüm yargı içtihatlarında; 1319 sayılı EVK m.10 ile m.20’de, bina ve arazi vergisinin mükelleflerin yazılı beyanı üzerine tarh ve tahakkuk ettirileceği, EVK m.32’de ek süreye rağmen beyanname verilmemesi halinde, verginin bu EVK’nin hükümlerine göre idarece tarh edileceği, gayrimenkulün maddi delillere göre tespit edilmesi gereken değerinin beyan edilen asgari değerden fazla olması halinde, bu değer üzerinden ikmalen vergi tarh olunacağı, beyannamesini ek süreye rağmen vermeyen mükellef adına vergi ziyaı cezası kesileceği düzenlenmiş iken, 09.04.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4751 Sayılı Kanun ile 1319 Sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nda yer alan beyanname verme zorunluluğu kaldırılarak emlak vergisi bildirimi verilmesi gereken hallerde mükellefin bildirim vermemesi durumunda verginin idarece tarh edileceği kuralı benimsendiğinden vergi ziyaı cezası kesileceğine dair bir hükme de yer verilmediği bahisle vergi ziyaı cezasının kesilemeyeceğine yönelik kararlar verilmiştir.
Danıştay 9. Dairesinin 03.12.2019 tarih ve Esas No: 2016/13898, Karar No: 2019/6426 sayılı kararında 2002 yılı ve sonraki yıllar için vergi ziyaı cezası kesilmesi mümkün olmadığına yönelik karar verilmiştir.
Danıştay 9. Dairesinin 20.04.2021 tarih ve Esas No: 2020/288 Karar No: 2021/2821 sayılı kararında da "Bu durumda Emlak Vergisi Kanunu'nda 09/04/2002 tarihinden itibaren beyanname verme zorunluluğu kaldırılarak emlak vergisi bildirimi verilmesi gereken hallerde mükellefin bildirim vermemesi durumunda verginin idarece tarh edileceği kuralı benimsenmiş olup, vergi ziyaı cezası kesileceğine dair bir hükme yer verilmediğinden, 2002 yılı ve sonraki yıllar için vergi ziyaı cezası kesilmesi mümkün olmamakta, davacı adına kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır." Şeklinde karar vermiştir.
Danıştay 9. Dairesinin 26.05.2015 tarih ve Esas No: 2012/2649 Karar No: 2015/5653 sayılı başka bir kararında da, bu durumda, Emlak Vergisi Kanunu’nda 09.04.2002 tarihinden itibaren beyanname verme zorunluluğu kaldırılarak verginin idarece tarh edileceği kuralı benimsendiğinden ve ceza kesileceğine dair bir hükme yer verilmediğinden davalı idarece 2002 yılı ve sonraki yıllarda yapılan tarhiyatlar için vergi ziyaı cezası kesilmesinin mümkün olmadığı yönünde karar verilmiştir.
Yargının, cezanın kesilmemesine ilişkin yasal dayanağı
Konuyla alakalı Danıştay 9. Dairenin Karar No: 2018/6152 sayılı kararında Emlak Vergisi Kanunu’nda 4751 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler sonucu beyan esası kaldırılarak bildirim verilmesi esası getirildiğinden ve EVK m.32’de bildirimin süresinde verilmemesi halinde verginin idarece tarh edileceği belirtildiği halde ceza kesileceğine dair bir hükme yer verilmediğinden 2002 yılı ve sonraki yıllarda yapılan tarhiyatlar için vergi ziyaı cezası kesilmesinin mümkün olmayacağı yönünde karar verilmiştir. Kararda da görüldüğü üzere vergi ziyaı cezasının kesilmesine ilişkin hükmün Emlak Vergisi Kanunu m.32’de yazılmaması durumunda, yazılmış gibi hareket etmek yani kanunda yer almamasına rağmen varmış gibi davranmak kanunilik ilkesine aykırı bir durumdur ki buna kıyas yasağı da denilmektedir.
Ve yargının verdiği kararların temel dayanağı da budur. Yani kanunilik ilkesi, kıyas yasağı, belirlilik ve hukuki güvenlik ilkeleridir.
Görüldüğü üzere EVK m.32’de mükellefin bildirim vermemesi durumunda verginin idarece tarh edileceği kuralı benimsendiğinden vergi ziyaı cezasının kesileceğine dair bir hükme de yer verilmemesi nedeniyle vergi ziyaı cezasının kesilmemesi gerekmektedir. Kesilenlerin de iade alınması gerekir. Nasıl mı? şöyle:
İade almak için dava açmak mı gerekir?
Doğrudan dava açamıyorsunuz zaten. Ancak VUK m.117-118 uyarınca belediyeye vergi hatası yaptınız bunu bana iade ediniz şeklinde bir hata dilekçesi vermeniz gerekiyor. Sonra VUK m.124’te yazan süreci yerine getirip öyle dava açmanız gerekiyor. Prof. Dr. Murat Batı