Son dönemde, önceki yıllarda da karşılaştığımız bir “gümrükte özel usulsüzlük cezası serisi”nin tekrar gündeme geldiğini görüyoruz. Konunun özünü, gümrük beyannamelerindeki 9 no’lu “mali sorumlu kişi” başlıklı kutuya (i) ihracatçı/ithalatçı firmaların yeminli mali müşavirinin veya mali müşavirinin ya da serbest muhasebecisinin adı, soyadı ve vergi numarasının mı yoksa (ii) bizzat ithalatçı/ihracatçı firmanın bilgilerinin mi yazılması gerektiği sorusu oluşturuyor.
Ancak bu “teknik” tartışmanın temelinde, uluslararası bir antlaşma ile ulusal mevzuat arasındaki uyumsuzluk yatıyor. Bu uyumsuzluğun “bedeli”ni ise ne yazık ki 4458 sayılı Gümrük Kanunu (GK) m. 241 kapsamında özel usulsüzlük cezaları ile karşılaşan firmalar ödüyor.
Bu kapsamda, yazımızda öncelikle Gümrük İdaresi’nin görüşünü aktarmaya; ardından konuya dair düşüncelerimizi özet olarak ifade etmeye gayret edeceğiz.
1- Gümrük İdaresi’nin yaklaşımı
Gümrük müfettişlerince yapılan incelemeler neticesinde, ithalatçı ve ihracatçı firmalar adına düzenlenen gümrük beyannamelerinin 9 no’lu kutusunda yer alan “Mali Sorumlu Kişi” bölümüne, ihracatçı veya ithalatçının yeminli mali müşavirinin adı, soyadı ve vergi numarasının yazılması gerektiği belirtiliyor.
Söz konusu iddianın dayanağını ise, GK’ya istinaden çıkarılan Gümrük Yönetmeliği (Yönetmelik veya GY) EK-14’te yer alan “Gümrük Beyannamesi Kullanma Talimatı” teşkil ediyor. İlgili kutuya mali müşavir yerine, bizzat ithalatçı/ihracatçı firmaların bilgilerinin yazılmasının yaptırımı olarak da GK m. 241 uyarınca usulsüzlük cezası tatbik ediliyor.
Ancak sorun şu ki, 30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6334 sayılı Kanun ile TC olarak taraf olduğumuz ve uluslararası bir sözleşme niteliğindeki Eşya Ticaretindeki İşlemlerin Basitleştirmesine İlişkin Sözleşmesi ve eklerinde, söz konusu kutucuğun doldurulmasının ihtiyari olduğu belirtiliyor.
Doldurulması durumunda da ilgili kutuya mali müşavirin değil; döviz transferinden sorumlu/mali uzlaşmadan sorumlu kişinin yani ithalatçı/ihracatçı firmaların bizzat kendilerinin yazılması gerektiği düzenleniyor.
2- Konuya dair düşüncelerimiz
Bir avukat refleksiyle, konuya dair uzun ve detaylı bir metin kaleme almak pek tabii ki mümkün. Ancak bu yazının amacı ve niteliği doğrultusunda, konuya dair düşüncelerimizi sadece ana başlıklar halinde aktarmanın daha doğru olacağını düşünüyoruz.
Öncelikle her uyuşmazlık ve/veya “potansiyel” uyuşmazlıkta akla ilk gelmesi gereken metin olan T.C. Anayasası (AY) açısından konuyu değerlendirmek gerekir fikrindeyiz. Kanun değil bir yönetmelik niteliğini haiz olan GY ve eki talimat ile bir uluslararası antlaşma niteliğini haiz olan Eşya Ticaretindeki İşlemlerin Basitleştirmesine İlişkin Sözleşme’yi, AY m. 90 uyarınca ve normlar hiyerarşisi kapsamında bir “terazi”ye koyduğumuzda; uluslararası antlaşma hükümlerini esas almamız gerektiğini düşünüyoruz.
Uluslararası düzlemden ulusal düzleme geçtiğimizde ise, aslında GK ve GY’nin sadece lafzına değil; “ruhuna” da bakmamız gerektiğini düşünüyoruz. Zira, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Ortaklık Konseyi’nin 1/95 sayılı Kararı uyarınca, Gümrük Mevzuatı’nın AB mevzuatı ile uyumlu hale getirilmesi amacı ile GK hazırlanmıştır. GK’nın ruhunda AB mevzuatı ile uyum yatmaktadır. Dolayısıyla, GY ile Sözleşme arasındaki uyumsuzluğun aslında GY’nin ruhuna aykırı olduğu fikrindeyiz.
Avukat dilinde dilekçelere yazmayı çok sevdiğimiz bir ifade olan “Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte; bir an için Mali Sorumlu Bölümü’ne mali müşavirin bilgilerinin girilmesinin gerektiği varsayımında dahi” düzleminde konuya yaklaşırsak; bu sefer de Kabahatler Kanunu (KK) m. 15’e gidiyoruz.
Bu kapsamda somut olayda KK m. 15 uyarınca bir “kesintisiz fiil” (dolayısıyla tek bir fiil) olup olmadığı noktasında bir sorgulama yapmamız gerekiyor düşüncesindeyiz. Bu sorgulama ise bizi her bir beyanname için ayrı ayrı özel usulsüzlük cezası kesilmesi yerine; burada bir kesintisiz fiil olduğunu kabul ederek tek bir özel usulsüzlük cezası mı kesilmeli sorusuna götürüyor.
Kıssadan hisse konuya ilişkin görüşümüz “iki arada bir derede” kalan firmalar ile Gümrük İdaresi arasında yeni ihtilaflar yaratmak yerine; uluslararası antlaşmalara uyumun sağlanmasının, bu kapsamda GY’nin uyumlaştırılması ve revizyonuna yönelik çalışma yapılmasının tüm taraflar adına daha yararlı olacağı yönündedir. Cânan Doksat Avukat