Geçen yazımda Gelir İdaresi tarafından verilmiş Temmuz 2022 tarihli bir kısım özelgeleri özetlemiş, köşemin sınırları itibariyle aktaramadıklarımı da bu yazıma bırakmıştım. Aktaracağım ilk özelge özellikle yangın felaketine uğramış mükelleflerin yükümlülükleri ile ilgili. Konuyu geniş boyutu ile ele alan ve saklanması gereken bir Özelge. Özelge’de Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) mücbir sebep hükümleri ile bir kısım değerleme hükümleri ve Ticaret Kanununun zayi belgesi konusundaki düzenlemesi aktarılarak aşağıdaki açıklamalara yer verilmiş.
- “Yangında zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetler ile hammadde ve emtianın değerinin VUK md. 267 uyarınca takdir komisyonunca tayin edilecek emsal bedel ile değerlenmesi, dolayısıyla yangın sonucu hasar gören hammadde ve malların maliyet bedeli ile takdir komisyonunca tespit edilen emsal bedeli arasındaki tutarın takdir komisyonu kararının tebliğ edildiği yılda kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. Ancak emsal bedelin takdir komisyonunca takdir edileceği tarihe kadar sigorta şirketinden tazminat alınması halinde, VUK md. 278’in uygulanması mümkün değildir. Bu durumda VUK md. VUK’un 330 kapsamında sigortadan alınan tazminat ile yangın nedeniyle hasara uğrayan emtianın net defter değerlerinin kıyaslanması sonucu bulunacak fark tutarın kar-zarar hesabında gösterilmesi gerekmektedir. Emtianın emsal bedelinin takdir komisyonunca takdirini müteakiben, yangın sonucu hasar gören hammadde ve malların maliyet bedeli ile emsal bedel arasındaki tutarın gider olarak dikkate alınmasından sonra sigorta şirketinden bir tazminat alınması halinde ise, alınan tutarın hasılat olarak kayıtlara yansıtılması gerekmektedir.
Yangın sonucu hasar gören amortismana tabi iktisadi kıymetlerinin net aktif değerinden takdir komisyonunun tespit ettiği (emsal bedel) hurda değerinin düşülmesi suretiyle bulunacak tutarın, VUK md. 317 hükümlerince fevkalade ekonomik ve teknik amortisman olarak ayrılması, dolayısıyla bu tutarın gider olarak indirilmesi mümkün bulunmakla birlikte, bunun için fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetinin tespiti amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığına başvurulması gerekmektedir. Fevkalade ekonomik ve teknik amortismanın ayrılacağı tarihe kadar sigorta şirketinden tazminat alınması halinde ise, fevkalade ekonomik ve teknik amortisman uygulanması mümkün olmayıp sigortadan alınan tazminat ile yangın nedeniyle hasara uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin net defter değerlerinin kıyaslanması sonucu bulunacak fark tutarın kar-zarar hesabında gösterilmesi gerekmektedir. Amortismana tabi iktisadi kıymetler için fevkalade amortisman ayırdıktan sonra sigorta şirketinden bir tazminat alınması halinde ise bu miktarın hasılat olarak kayıtlara yansıtılması gerekmektedir.
Şirketinize ait malların bulunduğu yerin Bakanlık tarafından yangın sebebiyle mücbir sebep ilan edilen yerlerden olması halinde yangın sonucu zayi olan mallara ait KDV mükellefler tarafından indirim konusu yapılabilecek, ancak böyle bir belirleme yapılmayan ve münferit olarak çıkan yangın nedeniyle zayi olan mallara ait KDV ise indirim konusu yapılamayacaktır.
İşyerinde bulunan sabit kıymetlerin çıkan yangın sonucu faydalı ömrünü tamamladıktan sonra zayi olması halinde bu sabit kıymetlere ilişkin yüklenilen ve indirim konusu yapılan KDV'nin indirim hesaplarından çıkarılmasına ilişkin herhangi bir düzeltme işlemi yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, sabit kıymetlerin faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olması durumunda ise bu kıymetlerin alımında yüklenilen KDV'nin faydalı ömrünün işletmede kullanılan süresine isabet eden kısmı için herhangi bir düzeltme işlemi yapılmasına gerek olmayıp, sabit kıymetlerin zayi olduğu tarih itibarıyla faydalı ömrünün kalan kısmına isabet eden yüklenilen KDV'nin ise indirim konusu yapılması mümkün olmayacağından, söz konusu kıymetlere ilişkin daha önce indirim konusu yapılan KDV'nin sabit kıymetlerin zayi olduğu dönem beyannamesinde "Daha Önce İndirim Konusu Yapılan KDV'nin İlavesi" satırında beyan edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir. (Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 19.7.2022 gün ve 173478 sayılı Özelgesi)
- Başlangıçta aynı yıl içinde bitirilmesi planlanan ve birden fazla takvim yılına sirayet etmesi öngörülmeyen inşaat işleri için yapılan hak ediş ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır. Ancak, başlangıçta yıllara sari olmayan inşaat işinin, süre uzatımı veya benzeri nedenlerle takip eden takvim yılına sarkması nedeniyle sonradan yıllara sari inşaat ve onarma işine dönüşmesi halinde, yıllara sari hale geldiği tarihten itibaren yapılacak hak ediş ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. (Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 5.7.2022 gün ve 310685 saylı Özelgesi)
- Şirketinizin yoğun faaliyeti olan bir ildeki işlerinin gerçekleştirilmesi için teknik elemanlarınızın çok sık oralara gitmesi dolayısıyla işlemleri süresince geçici barınma ihtiyaçları ve cihazlarını güvenli bir şekilde muhafaza etmeleri amacıyla firmanız adına kiralanan daireler için yapılacak kira ödemelerinin personele sağlanan menfaat olarak değerlendirilmemesi gerekmekte olup, ticari faaliyetinizin elde edilmesi ve idamesiyle ilgili söz konusu kira ödemelerinin Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/1. maddesi gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak bu kira ödemelerinden vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir. (İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 01.07.2022 gün ve 356210 sayılı Özelgesi)
- Şirket tarafından şirket ortakları adına yaptırılan prim iadeli hayat sigortaları için ödenen primlerin, ortaklarınızın şirketinizin ücretli çalışanı olması durumunda, çalışanlara sağlanan net menfaat olarak ve brüte iblağ edilmek suretiyle ücret bordrosuna dahil edilmesi gerekmekte olup, bu tutarların ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmaması kaydıyla ücretlinin gelir vergisi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. Ayrıca bu ücretlerin, GVK md. 40/1 uyarınca kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. Şirket ortaklarınızın ücretli çalışan olmaması durumunda ise, söz konusu primler ücret olarak değerlendirilmeyeceğinden ve indirilecek giderler niteliğinde olmaması sebebiyle söz konusu primlerin ortaklara dağıtılan kâr payı olarak değerlendirilmesi, kâr payı stopajına tabi tutulması gerekmektedir. Bu ödemelerin de kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. (Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 01.07.2022 gün ve 62992 sayılı Özelgesi) Bumin DOĞRUSÖZ