Danıştay 4. Daire |
Tarih : 03.03.2021 |
Esas No : 2016/21465 |
Karar No : 2021/1401 KVK Md. 6 GVK Md. 40 |
ÖDENMEMİŞ SGK PRİMLERİNİN GİDER KAYDEDİLEMEYECEĞİ |
Sosyal güvenlik primlerinin indirime konu edilebilmesi için, bu primlerin ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu’na bilfiil ödenmiş olmaları gerektiği, ödenmemiş olan sigorta primlerinin yıllık kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı hk.
İstemin Konusu: İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 26.05.2016 tarih ve E:2016/397, K:2016/1143 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı şirket adına; 2011 yılında tahakkuk ettiği halde daha sonraki yıllarda ödenen sosyal güvenlik primlerinin 2011 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde gider olarak gösterildiği, bu tutarın kanunen kabul edilmeyen gider olarak yazılması gerektiğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna göre re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı 2011 yılı kurumlar vergisi, 2011/10-12 dönemi geçici vergi ile 213 sayılı Kanun’un 353/6 maddesi gereğince kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı tarafından 2011 döneminde tahakkuk eden sosyal güvenlik primlerinin süresinden sonra da olsa ödendiği hususunda taraflar arasında herhangi bir ihtilafın bulunmadığı ve Hazine’nin herhangi bir kaybının olmadığından dava konusu tarhiyatlarda hukuka uygunluk; tek düzen hesap planına uyulmadığından kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: Sigorta primlerinin, dönemine ve ait olduğu yıla bakılmaksızın fiilen ödendiği tarihte gider yazılabileceğinden, davacı şirket adına yapılan tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: Cevap verilmemiştir.
Karar: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içerisinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde de Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmış, aynı Kanun’un 8. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde de kurum kazancının hesaplanmasında indirilecek giderler düzenlenmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 1. fıkrasının (2) numaralı bendinde, hizmetli ve işçilerin işyerinde veya işyerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (Bu primlerin ve aidatın istirdat edilmemek üzere Türkiye’de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliğini haiz bulunmaları şartıyla) 27. maddede yazılı giyim giderleri safi kazancın belirlenmesinde gider olarak indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir.
Keza 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Primlerin Ödenmesi” başlıklı 88. maddesinin 11. fıkrasında da; Sosyal Güvenlik Kurumuna fiilen ödenmeyen prim tutarlarının gelir vergisi ve kurumlar vergisinin hesaplanmasında “gider” olarak yazılamayacağı hükmüne yer verilmiş, 506 sayılı Kanunun 3917 sayılı Kanunla değişik 80/1. maddesinde ise, işverenin bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden, bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecbur olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, sosyal güvenlik primlerinin indirime konu edebilmesi için, bu primlerin ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu’na bilfiil ödenmiş olmaları gerektiği; ödenmemiş olan sigorta primlerinin ise yıllık kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; 2011 yılında tahakkuk etmesine rağmen 2012, 2013 ve 2015 yıllarında ödenen prim tutarının, kanunen kabul edilmeyen gider olarak yazılması gerektiğinden bahisle yapılan tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bununla birlikte; Mahkemece yeniden verilecek kararda, geçici vergi asılları yönünden ayrıca değerlendirme yapılacağı da tabiidir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, temyize konu İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 26.05.2016 tarih ve E:2016/397, K:2016/1143 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oyçokluğuyla karar
verildi(*).
(*) KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.