Mayıs ayının emlâk vergisi için birinci taksitin ödenme ayı olmasını da nazara alarak, bu yazımı emlâk vergisi ile ilgili bir konuya ayırayım, daha doğrusu daha öncede yazdığım bir konuyu tekrar özetle hatırlatayım istedim.
Emlâk Vergisi Kanunu ile (md.8/2) Bakanlar Kurulu’na (Anayasa değişikliği sonrası Cumhurbaşkanına) “gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların (…), Türkiye sınırları içinde brüt 200 m²’yi geçmeyen tek meskeni olması (intifa hakkına sahip olunması hali dahil)” halinde, bu meskenlerine ait vergi oranını sıfıra kadar indirme yetkisi verilmiştir. Kanunda ayrıca bu hükmün, yukarıda belirtilenlerin tek meskene hisse ile sahip olmaları halinde hisselerine ait kısım hakkında da uygulanacağı, ancak belli zamanda dinlenme amacıyla kullanılan meskenler hakkında uygulanmayacağı da vurgulanmıştır.
Cumhurbaşkanına tanınan yetkinin verginin yasallığı ilkesine aykırılığı tartışmalarını şimdilik bir kenara bırakıyorum. Bu yetki 20/12/2006 tarih ve 2006/11450 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2006 ve sonraki yıllar için kullanılmıştır. Anılan Kararname uyarınca sıfır vergi uygulaması 2022 yılı için de söz konusudur.
Bu olanaktan sadece Türk kanunlarına göre kurulmuş sosyal güvenlik kurumundan emekli aylığı, vefat etmiş baba, eş gibi kimseler dolayısıyla bağlanan ölüm aylığı gibi aylık alanlar yararlanabilirler. Yabancı ülkelerin sosyal güvenlik kurumundan emekli aylığı alanlar bu olanaktan yararlanamazlar.
Bu olanaktan yararlanabilmek için bir önemli koşul da “gelirin münhasıran sosyal güvenlik aylığından ibaret” olmasıdır. Başkaca geliri olanlar bu olanaktan yararlanamazlar. Örneğin emekli aylığının yanı sıra ticari veya serbest meslek faaliyeti ile uğraşanlar, kira geliri olanlar, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek ücretli çalışmaya devam edenler bu olanaktan yararlanamazlar.
Buradaki gelirin sadece “sosyal güvenlik aylığından ibaret” olması koşulunun sınırları önemlidir. Bunun bir sınırı olmak gerekir. Bu sınırı, gelir vergisi konusuna giren gelir şeklinde çizmek gerekir. Yoksa, bir emekliye piyangodan ikramiye çıkması veya emeklinin arabasını satması halleri de gelirdir. Emekliler birikimlerini, vadeli mevduat yapmak, Hazine bonosu almak, fon veya repo işlemleri yoluyla da değerlendirebilirler. Bu şekildeki gelirler, menkul sermaye iradı olarak gelir vergisinin konusuna girmekle birlikte hayatın olağan akışının getirdiği gelirlerdir. Bence bunları da ayrı düşünmek gerekir. Zaten bu nedenle Maliye Bakanlığı’nın 45 sayılı Emlâk Vergisi Genel Tebliği’nde yapılan açıklamaya göre 2021 yılında menkul sermaye iradı gelirleri 53 milyon lirayı geçmeyenlerin bu gelirleri, “sıfır oranlı vergi”den yararlanmaya engel kabul edilmeyecektir.
Bu olanaktan yararlanmak isteyenlerin, bu tek meskende bizzat oturuyor olması gerekmemektedir. Örneğin İstanbul’daki meskenini oğluna bedelsiz tahsil edip, kendisi kızının İzmir’deki evinde oturan veya kendisi kirada oturan ve başka bir geliri olmayan emekli kişi de bu olanaktan yararlanabilir. Ancak kendi meskenini kiraya verip, kendisi de kirada oturan bir emeklinin durumu biraz karışıktır. Bence bu emekli, emekli maaşının yanı sıra kira geliri elde ettiği için, başkaca geliri olmama koşulunu ihlal ettiğinden söz konusu olanaktan yararlanamaz. Ancak Maliye Bakanlığı 38 sayılı Emlâk Vergisi Genel Tebliği’nde “sahibi olduğu konutu tek meskenini kiraya verip, kirada oturanlar da diğer şartları taşımaları kaydıyla indirimli vergi oranından faydalanabileceklerdir.” açıklamasını yapmıştır.
Tek meskene sahip olma koşulu, başkaca bir taşınmaza sahip olmama şeklinde anlaşılmamalıdır. Bir emeklinin, gelir getirmeyen başkaca bir dükkân, arsa veya araziye sahip olması, koşulun ihlali olarak kabul edilmemektedir.
Tek meskenin yılın belli dönemlerinde kullanılan yazlık ev, devre mülk, bağ veya yayla evi olması halinde, bu meskenler için söz konusu olanaktan yararlanmak mümkün değildir. Ancak bu taşınmazlarda sürekli oturulması, ikâmet edilmesi halinde, diğer koşulların da varlığı halinde sıfır vergi olanağından yine yararlanmak mümkündür.
Emekli aylığı alanların tek meskene hisseli olarak sahip olmaları durumunda da bu sıfır oranlı vergi olanağından kendi hisseleri için yararlanmaları mümkündür. Bu durumda sıfır oranlı vergi, meskenin vergi değerinin hisseye isabet eden kısmına uygulanacaktır. Ancak burada meskenin büyüklüğünün 200 m² sınırını aşmama koşulunun, hisse nispetine göre değil, meskenin tamamı üzerinden ele alınması gerekmektedir.
Bu olanaktan yararlanmak için meskenin kat mülkiyeti tesis edilmiş bina olması koşulu söz konusu değildir. İntifa hakkı tesis edilen binalarda ise hak malikten, koşulları taşıyan intifa hakkı sahibine geçmektedir.
Bu olanaktan yararlanmak için ilgili belediyeye basılı örnekleri belediyelerde bulunan matbu –koşulların oluştuğuna dair- bir taahhütname verilmesi gerekli ve yeterlidir. Bu taahhütnameyi vermiş olanların, tekrar vermelerine gerek yoktur. Bu taahhütnameye de herhangi bir belge eklenmesine de gerek yoktur. Koşulların ortadan kalkması halinde, koşulların yitirildiği yıl durumun bir dilekçe ile yine belediyeye bildirilmesi gerekmektedir. Bumin DOĞRUSÖZ
https://www.dunya.com/kose-yazisi/emeklilerde-sifir-oranli-emlak-vergisi/657295