Danıştay 3. Daire |
Tarih : 04.02.2021 |
Esas No : 2019/6026 |
Karar No : 2021/583 KVK Md. 14 |
TARHA YETKİLİ VERGİ DAİRESİ |
Beyan üzerine veya ikmalen, idarece ve re’sen tarhiyatın bağlı olunan vergi dairesince yapılması gerektiğinden, ilgili yılda tarha yetkili olmayan vergi dairesince salınan cezalı vergide hukuka uygunluk bulunmadığı hk.
İstemin Konusu: Danıştay Üçüncü Dairesi’nin bozma kararı üzerine davayı yeniden inceleyen İstanbul 4. Vergi Mahkemesi’nin kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı adına, aralarında organik bağ bulunan şirketlerin organizasyon halinde sahte fatura düzenleme ve özel tüketim vergisi kaçakçılığı faaliyetinde bulundukları yolunda düzenlenen vergi tekniği raporuna dayalı olarak tanzim edilen vergi inceleme raporu uyarınca, 2011 yılı için re’sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinin 1. bendi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Dava konusu tarhiyatın dayanağı olan 14.11.2013 tarih ve 2013-A-l375/40 ve 50 sayılı raporlarla yapılan ayrıntılı tespitler ile vergi tekniği raporunda bahsi geçen davacı şirketin fatura düzenlediği firma ve kişilere ait vergi tekniği raporlarının incelenmesi sonucu, davacı şirket ile aralarında organik bağ bulunan şirketlerin organizasyon dahilinde sahte fatura düzenleme ve özel tüketim vergisi kaçakçılığı faaliyetinde bulundukları, davacı tarafından bu firmalardan yapılan bir kısım taşıt alımlarının sahte belge ile belgelendirildiği ve elde edilen bir kısım hasılatın kayıt ve beyan dışı bırakıldığı, sahte fatura düzenleyen mükelleflerden sahte damacana su, temizlik maddesi ve LCD televizyon faturası alınıp yasal defterlere kaydedilerek beyan edildiği, organizasyon içerisinde yer alan bazı firmalara sahte temizlik malzemesi ve LCD faturası düzenlendiği, davacı şirketin de aralarında bulunduğu İstanbul’daki mükelleflerle Hakkari’de faaliyet gösteren firma ve kişiler arasında organizasyon çerçevesinde, özel tüketim vergisini aşındırmak suretiyle vergisel yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla muvazaalı işlemlere başvurulduğu, davacının bir kısım araç alış satışlarına yönelik faturaların, araçlara ilişkin nakliye faturası gibi belge ve ödemelere ilişkin banka dekontu ve sair belgelerin incelemeye sunulan klasörlerin içeriğinde bulunmadığı, davacı şirket temsilcisinin ifadesinde bu durumun muhasebecisinin hatasından kaynaklandığı, bazı araçların satışına ilişkin fatura düzenlenmesinin sehven unutulduğu, İstanbul’dan alınan araçların yine İstanbul’da bulunan galerilere satıldığı için nakliye faturalarının olmadığının beyan edildiği, diğer firmaların ortak ve yöneticilerinin davacı şirkette de ortaklık ve yöneticilik yaptıkları da dikkate alındığında yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı, somut bir saptama olmaksızın kesilen özel usulsüzlük cezasının hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle tarhiyat yönünden dava reddedilmiş, özel usulsüzlük cezası ise kaldırılmıştır.
Temyiz Edenlerin İddiaları:
Davacı tarafından, tüm vergisel yükümlülüklerin yerine getirildiği, haklarında düzenlenen vergi inceleme raporunun somut tespitlere dayanmadığı, raporda ismi geçen firmalar nezdinde karşıt inceleme yapılmadığı, vergi tekniği raporunun taraflarına tebliğ edilmemesinin savunma haklarını kısıtladığı ileri sürülerek aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenmiştir.
Davalı idare tarafından kesilen özel usulsüzlük cezasının hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenmiştir.
Karar: Dava konusu vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin dayanağı vergi inceleme raporunun atıf yaptığı vergi tekniği raporundan, 27.07.2004-16.01.2012 tarihleri arasında Beşiktaş Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi; 16.01.2012 tarihinden itibaren Sultanbeyli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün mükellefi olduğu anlaşılan davacı adına, hakkında tanzim edilen vergi inceleme raporuna dayanılarak, 2011 yılı için re’sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile kesilen özel usulsüzlük cezasına ilişkin olarak Sultanbeyli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce … ve … numaralı ihbarnamelerin düzenlendiği anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasında, vergi dairesinin mükellefi tespit eden, vergiyi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden daire olduğu, ikinci fıkrasında da mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı olduklarının vergi kanunları ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 14. maddesinin 6. bendinde, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesinin, kurumun kanunî veya iş merkezinin bulunduğu yerin vergi dairesi olduğu; 16. maddesinin 5. bendinde, kurumlar vergisinin, bağlı olunan vergi dairesine beyannamenin verildiği günde, beyanname posta ile gönderilmişse, vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi izleyen üç gün içinde tarh edileceği kurala bağlanmıştır.
Beyan üzerinde olduğu gibi beyana dayalı tarhiyat dışında ikmalen, idarece veya re’sen tarhiyat yapılması durumunda da, bu tarhiyatın bağlı olunan vergi dairesince yapılması yukarıdaki yasal düzenlemelerin gereğidir.
Dava konusu vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin dayanağı vergi inceleme raporunun atıf yaptığı vergi tekniği raporundan, 27.07.2004-16.01.2012 tarihleri arasında Beşiktaş Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi; 16.01.2012 tarihinden itibaren Sultanbeyli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün mükellefi olduğu anlaşılan davacı adına, 2011 yılı için re’sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile kesilen özel usulsüzlük cezasına ilişkin olarak Sultanbeyli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce … ve … numaralı ihbarnamelere dayalı olarak yapılan tarhiyatın Beşiktaş Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından yapılması gerekirken, ilgili yılda tarha yetkili olmayan Sultanbeyli Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığından, yazılı gerekçeyle verilen vergi mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; İstanbul 4. Vergi Mahkemesi’nin kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.