Uzun yıllardır vergiyle uğraşan her kesimin diline pelesenk olmuş “Vergilendirilmiş Kazanç Kutsaldır” Maliye atasözünün yıllar sonra “Sadeleştirilmiş Vergi Kutsaldır” olarak evrilmesinin birçok nedeni var…
Bu söz ilk defa 1971 yılında, Gelirler Kontrolörlüğü Başkanlığı’nı kuran, yurtdışında büyükelçiliklerde Maliye Müşaviri olarak hizmet veren, Baş Hesap Uzmanı rahmetli Erdoğan Nirun Üstad tarafından kullanılmış ve o zamandan beri tüm vergi dairelerinin en dikkat çeken yerlerine yazılmıştır.
Vergilendirilmiş Kazanç her zaman kutsaldır tabi, ancak şuan ki vergilendirme sistemimiz o kadar karmaşık ki, kazançlarla vergiler, vergilerden kazançlar hangi vergi nerde ne zaman hangi torba da ne vardı nasıl beyan edilecek ti derken torba kanunlar dünyasında vergilendirme yönümüzü kaybettik…
Vergilere kısa bir bakış: Dolaylı-dolaysız vergiler;
Dolaylı Vergiler; Yansıtılması kolay vergilerdir. Vergiyi yüklenen ile vergi dairesine karşı mükellef olan kişiler birbirinden ayrılır. Katma değer vergisi (KDV), Damga Vergisi, Özel tüketim vergisi (ÖTV), gümrük vergileri, banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV), Özel İletişim Vergisi (ÖİV), Dijital Hizmet Vergisi, Turizm Payı ve son olarak Konaklama Vergisi, dolaylı vergiler içerisinde yer almaktadır. Dolaylı Vergiler Kazanç veya gelir yerine, harcamalar üzerinden alınırlar.
Dolaysız vergiler; Kişilerin gelir veya kazançları üzerinden alınan vergilerdir. Gelir vergisi, kurumlar vergisi dolaysız veya doğrudan vergilere örnektir.
KARMAŞIK VERGİLENDİRME SÜREÇLERİ;
1- Katma Değer Vergisi Kanunu (KDV);
Karmaşıklığı ve sadeleştirme önerileri
1985 yılından bu zamana kadar uygulanan KDV Kanunu’nda; 60’dan fazla ayrı kanun ile ilave düzenlemeler yapılmış, 123 adet tebliğ yayınlanmış daha sonra bu tebliğler 2014 yılında tek tebliğde birleştirilmiş ancak bu da yetmemiş bu tebliğe ilave 39 tebliğ daha çıkartılmış (toplamı 162 adet tebliğ) ayrıca 68 adet sirküler yayınlanmış, bunlara rağmen birçok mükellef KDV ile ilgili tereddüt ettiği konularda on binlerce özelge almak durumunda kalmıştır. Bir başka ifadeyle KDV için 37 yılda toplam 290 ayrı düzenleme ile yılda ortalama 12 kanun / tebliğ veya sirküler yayınlanmıştır. Yani 37 yılda neredeyse her ay KDV’de bir değişiklik olmuş diyebiliriz.
Peki, ortalama her ay değişen bu düzenlemeler ile KDV’de neler değişiyor; şüphesiz en çok yapılan değişiklik KDV oranları ile istisna düzenlemeleri yapılan değişiklerin başında gelirken son dönemlerde KDV tevkifatında çok fazla düzenleme yapıldığı görülmektedir. Öyle ki şuan neredeyse uygulanmayan tevkifat oranı yok denecek kadar çok!! 2/10’dan tutunda 9/10’a kadar tevkifat oranları mevcut. (2/10-3/10-4/10-5/10-/7/10-/9/10) yani arada bir tek 6/10 ile 8/10 oranında tevkifat yok. Bunlarda olsa tam olacak diyebiliriz.
Tevkifat oranları bir yana tevkifatın uygulanması zorunlu olan o kadar çok alan var ki özellikle “Belirlenmiş Alıcılar” olarak tabir edilen mükellef grubunun neredeyse mal alımları hariç diğer tüm alımları tevkifata tabi. Hal böyle olunca tevkifatlı fatura kesen firmaların kafası o kadar karışıyor ki birçok konuda özelge uygulamasında başvuruluyor. GİB tarafından son dönemde özellikle Mart-2021 döneminden bu zamana kadar verilen özelgelerin çoğu tevkifat uygulamasına yönelik. Sadece bu durum dahi tek başına tevkifat uygulamasının ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor..
Peki, bu durumda ne yapmak gerekiyor; kdv sistemini nasıl sadeleştirebiliriz;
Şuan gündem bu malum. KDV’de devrim niteliğinde düzenlemelerin yapılacağı şu dönemde; yukarıda kısaca zikrettiğim KDV karmaşasına aşağıdaki şekilde bazı Sadeleştirmeler yapılabilir;
- KDV oranlarının iki oranda sabitlenmesi, örneğin temel gıda ve ihtiyaç maddeler %1, diğer tüm mal ve hizmetler Genel KDV oranı %10, şeklinde. Böylelikle KDV oranları listesinde yer alan ürün ve oran karmaşası son bulmuş olacaktır.
- Tevkifat uygulamalarının tek tevkifat şeklinde uygulanması; bilindiği üzere Tevkifat uygulaması genel olarak sorunlu sektör ve mükellef gruplarına yönelik düzenlenen bir uygulamadır. Ve özetle uygulamanın temel amacı halk dilince şu şekildedir; X sektörü senin iş yaptığın sektör sorunlu, o nedenle sen yaptığın hizmet karşılığında kestiğin faturandaki KDV’yi şu kadar tevkif et, bu KDV’yi firma sana değil de vergi dairesine ödesin. Görüldüğü üzere tevkifat uygulamasındaki mantık faturayı kesen tarafa olan tırnak içinde güvensizlikten kaynaklı bir durum. Ee, hal böyle iken ve dahi tevkifat uygulayan söz konusu firmalara KDV iadeleri neredeyse birçok kısmi tevkifat için uygulanamaz durumdayken, farklı farklı oranlar yerine tek bir oran örneği 5/10 olarak belirlenmesinde fayda var.
- KDV’deki istisna uygulamalarının çok ciddi şekilde sadeleştirilmesi; KDV kanunun 15-16-17’maddelerinde düzenlenen ve neredeyse alfabenin son harflerine gelmiş istisna maddeleri artık tek bir çatı ve genel bir çerçeve altında birleştirilmeli ve sadeleştirilmek suretiyle daha anlamlı ve uygulanabilir olmalıdır.
- KDV’de tahakkuk yerine Tahsilat esasına geçilmesi ve bunun teyidinin (tahsilatın) bankalar üzerinden yapılarak güvenli, adilane ve doğru şekilde KDV beyanının verilmesi sağlanmalıdır.
- KDV1 Beyannamesi ile Sorumlu Sıfatıyla beyan edilen KDV2 beyannamesi birleştirilmelidir.
- GEKAP beyannamesi SADECE, poşetleri veya geri dönüştürülebilir ürünleri bizzat satan fabrika veya imalatçılar tarafından verilmelidir. Bu mümkün değil ise KDV Beyannamesi Ekinde Verilebilir.
2- Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK);
Karmaşıklığı ve sadeleştirme önerileri
1950 yılından 2006 yılına kadar uygulanmakta olan Kurumlar Vergisi Kanunu’muzda 2006 yılında 5520 sayılı Kanun ile baştan aşağı yenilenmiş en güncel temel vergi kanunlarımız arasında yer almaktadır. Bununla birlikte son çıkan Kurumlar Vergisi Kanunu’nda, 18 ayrı tebliğ 44 sirküler ve birçok faklı kanun ile yapılan düzenlemeler yapılmıştır.
Esasen 2006 yılında Kurumlar Vergisi Kanunu’nda devrim niteliğinde yapılan değişiklerin başında kurumlar vergisi oranının %30’lardan %20’ye indirilmesi olmuştur. Ayrıca fon payı ve eğitime destek payı gibi diğer ek vergilerde kaldırılmış ve 2006 yılından 2017 yılına kadar kurumlar vergisi %20 olarak uygulamaya devam etmiştir.
2006 yılına kadar kurumlar vergisi oranı %30 olduğu halde dolaysız vergiler arasındaki tahakkuk/tahsilat oranı çok düşüktü. Çok ilginç ama KV oranı %20’ye düştüğü dönemden itibaren KV tahakkuk/tahsilat oranı ciddi seviyede artış göstermiştir. Bu durum dahi tek başına vergilendirmede sadeleştirme ve makul oran seviyesinin ne kadar önemli ve faydalı olduğunun göstergesidir.
Ancak kurumlar vergisinde 2017 yılından beri yapılan oran değişikliği öyle boyutlara ulaştı ki son 6 yılda 5 farklı kurumlar vergisi oranı ortaya çıktı.
Yıl Oran (%)
2017 20
2018-2019-2020 22
2021 25
2022 23
Normal şartlarda 2023 yılı kurumlar vergisi oranı asıl oran olan %20 olarak uygulanması beklenmektedir. Ancak bu oranda bir değişiklik olur mu bilmem. Şuan için %24 oranı kullanılmamış görünüyor…
Tabi işin şakası bir yana vergi oranlarının yükseltilmesi veya yıllar itibariyle farklı oranlarda uygulanması vergiye olan uyum düzeyini maalesef ciddi seviyede düşürmektedir. Zira bu durum 2006 yılında yapılan ciddi oran düşüşünde görülmüş ve kurumlar vergisi tahakkuk matrahları ciddi şekilde artmıştır.
Türkiye’de vergi inceleme oranlarının maksimum %3’ler seviyesinde olduğu göz önüne alındığında vergilendirme sistemlerinde yapılacak değişikliklerin marjinal fayda-maliyet analizlerinin çok iyi yapılması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle vergi oranlarında veya uygulamalarında sürekli değişiklik yapmak buna ilişkin mevzuat çıkartıp uygulanmasını sağlamak yerine mevcut oranlar üzerinden vergiye uyum düzeyinin daha da artırılarak tahakkuk /tahsilat seviyelerinin yükseltilmesini sağlamak daha doğru bir yöntem olacaktır.
Diğer bazı vergi kanunları ve sadeleştirme önerileri
Neredeyse hepsinin üzerinden 60 yıl geçmiş bulunan Vergi Usul Kanunu (VUK), Gelir Vergisi Kanunu (GVK) ile Damga Vergisi Kanununda (DV), 400-500 sayılarını bulan tebliğ, sayısını bilemediğim kadar çok kanun düzenlemesi, sirküler ve milyonlarca özelge, görüş, yorum ve makalelerin verildiği bu kanunlarda artık günümüz koşullarına uygun, E-dönüşüm alt yapısı ile tam uyumlu, yeni nesil finans sistemini kapsayan ciddi bir vergisel dönüşüme ihtiyaç var.
Büyüklerimiz “Usûl Olmadan Vusul Olmaz” & “Usul Esastan Önce Gelir” demişler, bu şiarla önce Vergi Usul Kanunu’ndan başlayarak bu vergisel dönüşüm süreci sadeleştirilerek başlatılabilir.
Sonuç;
Umarım, makalemin başlığı olarak “Sadeleştirilmiş Vergi Kutsaldır” dememin nedenini anlatabilmişimdir. Sorumlu bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve yıllardır vergi sisteminin mutfağında olan bir Mali Müşavir olarak Devletimizin devamlılığı için ne tür vergi gerekiyorsa sonuna kadar uygulanması konusunda ne gerekiyorsa bugüne kadar yaptığımız gibi yapmaya hazırız.
Yukarıda naçizane zikrettiğim ve aslında daha uzun uzun üzerinde yazılar yazılması gereken vergilendirme sistemimizdeki karmaşıklık ne kadar sadeleştirilirse o kadar daha çok ve verimli tahakkuk/tahsilat oranlarının olacağına inandığım için bu makaleyi kaleme aldım.
Bizden çok çok kıdemli ve tecrübeli üstatlarımızın daha güzel ve faydalı önerilerinin olduğunu biliyorum.
Bende naçizane önerilerimi sunmuş oldum.
Sürçü lisan ettiysem af ola. Faydalı olması dileğiyle…
Kurumlar vergisi sadeleştirme önerileri
- Kurumlar vergisinde temel olarak yapılması gereken ilk sadeleştirme vergi oranında olmalıdır. Son 6 yılda 5 farklı Kurumlar vergisi oranının yanında bir de istisna veya teşviklerden kaynaklı indirimli kurumlar vergisi uygulamaları yatırıma katkı oranları gibi alanlarda ciddi anlamda sürdürülebilir ve sade bir şekilde uygulanabilir bir oran mekanizması geliştirilebilir. Örneğin; kurumlar vergisi genel oranı %20, yatırım teşvik veya benzeri muafiyet durumlarında %15 şeklinde.
- Kurumlar Vergisi Kanunu’nda KDV’de olduğu gibi alfabeleri aşan sayıdaki istisna uygulamalarının azaltılması ve sadeleştirilmesi gerekmektedir.
- Uzun zamandır konuşulan hatta 2013 yılında Meclis’e sunulan Kurumlar ve Gelir Vergisi Kanunu’nun tek çatı altında birleştirilmesi uygulamasının hayata geçirilmesi tekrardan düşünülebilir. Ancak tabi bu yapılırken daha da karmaşık bir durum ortaya çıkmasın…
- Kurumlar Vergisi Beyannamesi’nde yer alan ekler kısmı daha sade bir yapı ve daha az karmaşık olacak şekilde düzenlenmelidir. Ayrıca Bilanço/ gelir tablosu dip notları standart form olarak ekler kısmında sorulmalıdır.
Serdar KARAKUŞ
SMMM / CPA
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
KAYNAKÇA:
1- “Vergilendirilmiş Kazanç Kutsaldır” Sözü; Hüseyin Perviz Pur, Osmanlı’da Vergi İsyanları, Tarihçi Kitabevi, İstanbul, Mart-2015, sayfa 12, 13)
https://www.dunya.com/kose-yazisi/sadelestirilmis-vergi-kutsaldir/653738