I. GİRİŞ
Günümüzde artık her evin içinde olan sanatçılar ekranlarda canlandırdıkları karakterlerin dışında gerçek yaşamlarında da bu ülkede yaşayan her vatandaş gibi birer vergi mükellefidirler. Elde etmiş oldukları kazançların vergilendirilmesinde ise yapmış oldukları harcama kalemlerinden bazılarının gider yazılması vergi kanunlarımızda kabul edilirken bazıları ise kabul edilmemektedir. Makalemizde ise sanatçı şahısların kazançlarının vergi kanunlarımız karşısında niteliğinin ne olduğu ve yapmış oldukları harcamaların mevzuatımız yönünden tartışmalı olanlardan neleri gider yazıp yazamayacağına yer verilmiştir.
II. SİNEMA VE TELEVİZYON SANATÇILARININ ELDE ETMİŞ OLDUKLARI KAZANÇLARIN NİTELİĞİ
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun birinci maddesinde belirtildiği üzere Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabidir. Aynı kanunun ikinci maddesinde ise gelirin unsurlarına maddeler halinde yer verilmiştir. Gelirin unsurları arasında yer alan kazanç türlerinden Serbest meslek kazancına ilişkin ise yine gelir vergisi kanunun 65 ve 66. maddelerinde yer verilmiştir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun; “Serbest Meslek Kazancının Tarifi” başlıklı 65’inci maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…” hükmü yer almıştır.[1]
İlgili Kanunun “Serbest meslek erbabı” başlıklı 66’ncı maddesinde ; “Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.” Oyuncuların serbest meslek faaliyetinin mutat meslek halinde ifa edildiğinin tespiti konusunda kullanılabilecek en önemli objektif kıstaslar, devamlılık ve kişinin iktisadi, sosyal ve kültürel hayatını bu yolla idame ettirme güdüsüdür. Bu iki objektif kıstasın birlikte bulunması gerekmektedir. Bu durumda, bir kişi, bir serbest meslek faaliyeti ile devamlı uğraşıyorsa ve bu kişi geçimini daha çok bu faaliyet çerçevesinde elde ettiği gelir ile sağlıyorsa, bu kişi, bu mesleği, mutad bir meslek halinde ifa etmektedir diyebiliriz.[2]
Diğer yandan serbest meslek kazancı ile diğer gelir unsurlarından olan ücret birbirine en yakın kazanç türlerindendir. Kişilerin elde ettiği gelirin ücret mi serbest meslek kazancı mı olduğu bazı durumlarda tam olarak ayırt edilememektedir. Çünkü hem serbest meslek kazancı hem de ücret, bedeni veya zihni emek karşılığı elde edilir. Buradaki temel ayrım faaliyetin bağımsız bir organizasyon veya şahsi bir faaliyet şeklinde yapılıp yapılmadığıdır. Ücrette hizmet belli bir işverene bağlı olarak yapılırken serbest meslek kazancında ise faaliyet kendi şahsi sorumluluk altında ve kendi nam ve hesabına yapılır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 65’inci maddesinde yer alan tanım dikkate alındığında sinema ve televizyon sanatçılarının şahsi mesailerine, ilmi veya mesleki bilgi ve becerilerine dayanan ve belli bir işverene bağlı olmadan kendi adlarına faaliyet yürüterek kazanç elde ettikleri dikkate alındığında elde edilen bu kazancın gelirin unsurları arasında sayılan serbest meslek kazanç türü olarak kabulü gerekecektir.
III. SİNEMA VEYA TELEVİZYON SANATÇILARININ KAZANÇLARINDA İNDİRİLEBİLECEK GİDERLERDEN ÖZELLİKLİ HARCAMALAR:
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 3. maddesinde yer aldığı üzere “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir…”[3]Buna göre; sinema ve televizyon sanatçıları mesleki faaliyetlerinin icrası için yapmış oldukları harcamaları, kazancın elde edilmesi için yapıldığını ortaya koyan illiyet bağını kurmak şartı ile ilgili takvim yılında elde ettikleri kazancın vergilendirilmesinde gider olarak yazabileceklerdir.
Sinema ve televizyon sanatçıları makalemizin yukarda ki bölümlerinde yer verildiği üzere kazancın vergilendirilmesi yönünden birer serbest meslek erbabı olarak kabul edilirler. Bu nedenle bu şahısların vergilendirmesinde kanunen kabul edilen giderler yönünden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanca ilişkin kabul edilen/edilmeyen giderlerin yer aldığı 40. ve 41. maddeleri dikkate alınamayacak bunun yerine aynı kanunun 68. maddesinde yer alan mesleki giderler başlığı altında ki gider kalemleri dikkate alınabilecektir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 68’nci maddesinde yer aldığı üzere serbest meslek kazancının tespitinde hangi harcamaların verilen gelir vergisi beyanında gider olarak yazılabileceğine yer verilmiştir. Makalemizde ise bu harcama kalemlerinin hepsine yer verilmek yerine vergi mevzuatı yönünden indirim konusu yapılması tartışmalı olan harcama kalemlerine değinilecektir.
— Sinema ve televizyon sanatçıları bilindiği üzere sermayeden ziyade şahsi mesai veya mesleki bilgi ve beceriye dayanan faaliyetler ile uğraşarak kazanç elde ederler. Bu şahıslar faaliyetlerine yürütürken ticari bir organizasyona veya işletmeye gereksinim duymazlar. Yapmış oldukları sözleşmeler ile sinema ve televizyon projelerinde yer alarak kendilerine düşen oyunculuk görevlerini ifa etmek suretiyle kazanç elde ederler. Bu nedenle bu şahısların yaptığı harcamalardan bazılarını 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 68’nci maddesinde yer alan gider kalemlerine, yapılan işin mahiyeti ile uyumlu olmak suretiyle kabul edilmesi gerekecektir. Zira ticari faaliyetle iştigal eden bir mükellef şahsın şahsi kıyafetini gider olarak yazabilecek bir kanuni düzenleme bulunmazken sinema ve televizyon sanatçıları özel gecelerde veya katılmış oldukları toplu davetlerde/organizasyonlarda giymiş oldukları alışılmışın dışındaki giymiş oldukları kıyafetlere yapılan harcamaların gider olarak ilgili yıl kazançlarından indirim konusu yapabileceklerdir. Zira bu harcamaları mesleki faaliyetin idame ettirilmesi için gerekli olan genel giderler başlığı altında yapıldığının kabulü gerekecektir. Genel giderlerin nelerden ibaret olduğu ise, ne Gelir Vergisi Kanunu’nda ne de diğer vergi kanunlarında açık olarak belirtilmemiştir. Gelirin elde edilmesi ve devam ettirilmesi için yapılan giderlerden birisi de temsil ve ağırlama giderleridir. Ancak temsil ve ağırlama giderlerinin gelirin elde edilmesi ve devam ettirilmesi ile ilişkisinin kurulması ayrıca harcama ile kazancın elde edilmesi arasında illiyet bağı da kurulabilmelidir. O halde sinema ve televizyon sanatçıları katıldıkları özel geceler veya davetlerde giymiş oldukları lüks sayılabilecek giyim veya ayakkabılara yaptıkları harcamaları belgelendirmek veya ispatlamak suretiyle gider yazmalarının kabulü gerekecektir.
— Sinema ve televizyon sanatçıları rol aldıkları projeler ile ilgili olarak yapımcı ve prodüksiyon şirketleri ile geniş kapsamlı bir sözleşme yaparlar. Hatta bazı oynayacakları rollerde hangi tarihlerde, kaç kilogram vücut ağırlığında olabilecekleri dahi sözleşmede koyulan bir şart olabilmektedir. Bu durumda sanatçı şahısların özel bir diyetisyen eşliğinde ve özel bir beslenme programı uygulamak suretiyle bir takım harcamalara katlanabilecektir. Yapılan bu harcama kalemlerini de bu şahıslar 213 Sayılı Vergi Usul Kanun’a uygun şekilde belgelendirmek suretiyle ilgili dönem kazancının hesaplanmasında gider olarak yazabileceklerdir.
— Sinema ve televizyon sanatçıları bazen yapımcı şirketlerin yetkilileri veya temsilcileri ile iş görüşmeleri şeklinde yemek veya içme masraflarına katlanabilirler. Zira bu şahıslar mesleklerini icra etmek için sürekli olarak yeni projelerde yer almak böylece mesleki faaliyetlerini idame ettirmeye çalışırlar. Bazı durumlarda yine yurt dışında yer alan sinema veya televizyon projeleri için de görüşmeler yapmak üzere uçak bileti, konaklama, ulaşım, kişisel dış bakım hizmetleri alma vb. gibi harcamalara katlanmaktadırlar. Aynı şekilde yurt içinde hazırlanan film festivalleri gibi ülke çapında katılımların yapıldığı gösterimlere iştirak edilmesi durumunda da yine bu harcamaların yapılan işle ilgili illiyet bağının ortaya konularak 213 Sayılı Vergi Usul Kanun’a uygun şekilde belgelendirmek suretiyle gider olarak dikkate alınması gerekecektir.
— Sinema ve televizyon sanatçıları kendi sektöründe ki yapımcı şirketlerle yapacağı sözleşme veya iş görüşmelerini şahsen yürütebilecekleri gibi bunun yerine menajerlik şirketleri ile anlaşarak onlardan profesyonel bir temsilcilik veya danışmanlık hizmeti almayı tercih edebilirler. Bu yolla çeşitli reklam çekim faaliyetleri, sinema veya televizyon projelerinde yer alınacak rollerle ilgili yapılacak sözleşmelerde menajerler aracılığıyla bu ilişkileri yönetebilmektedirler. Bu nedenle alınan bu menajerlik hizmetlerine yapılan harcamaları da yine 213 Sayılı Vergi Usul Kanun’a uygun şekilde belgelendirmek suretiyle mesleki faaliyetin idame ettirilmesi kapsamında yapılan bir genel gider olarak kabulü gerekecektir.
— Sinema ve televizyon sanatçıları yapmış oldukları faaliyetleri gereğince sürekli film, dizi, reklam, tiyatro gibi projelerde yer alan kişiler olup bu şahıslar normal kişilerden farklı olarak bazı projelerin reklam yüzü, başrol oyuncusu gibi isimlerle anılmaktadırlar. Bu nedenle dış görselliğin özem kazandığı sinema ve televizyon sektöründe bu şahıslar, bir takım estetik amaçlı operasyonlar geçirerek faaliyetlerini sürdürmektedirler. Estetik amaçlı yapılan bu operasyonlara ilişkin harcamalarında 213 Sayılı Vergi Usul Kanun’a uygun şekilde belgelendirmek suretiyle mesleki faaliyetin idame ettirilmesi kapsamında olduğu kabul edilmesi gerekecektir.
IV. SONUÇ
Sinema ve televizyon sanatçıları, yapmış oldukları meslekleri gereğince göz önünde bulunan bir sanatçı kimliğe sahip kişilerdir. Bu şahısların elde ettiği kazançların niteliğinin neden serbest meslek kazancı olduğuna makalemizin yukarıdaki bölümünde yer verdik. Zira bu kazancın niteliğinin ortaya konulması ile vergi mevzuatımız yönünden ilgili takvim yılına ilişkin verilecek gelir vergisi beyanında hangi harcamaların gider yazılabileceğini de belirtmiş olduk. Ancak sinema ve televizyon sanatçılarının yapmış oldukları birtakım harcamalardan gider kabul edilmesi hususunda tereddüt bulunan hususları makalemizde belirterek bu harcamalardan gider olarak kabul edilmesi gerekenlere değindik. Her şeyden önce yapılan harcamaların yürütülen faaliyet ile arasında ki illiyet bağının ortaya konulması gerekmektedir. Zira 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde yer aldığı üzere “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” Bu nedenle yapılan harcamalar ile vergiyi doğuran olay arasındaki illiyet bağının kurulması halinde ödenmesi gereken vergiye ulaşılmış olacaktır.
Zekai AKBULAK
Vergi Müfettişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Dip Notlar:
[1]193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu Md. 65
[2]193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu Md. 66
[3]213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Md. 3