Geçtiğimiz günlerde (1.10.2021) Meclise, “Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” adı altında bir kanun teklifi sunuldu. Teklif ile Vergi Usul Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, KDV Kanunu, ÖTV Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nda çeşitli değişiklikler yapılması öngörülüyor.
Getirilmek istenilen düzenlemeler içerisinde olumlu karşılanabilecek olanlar kadar olumsuz yaklaşılması gereken konular da var. Olumluları yazmaya gerek yok. Öncelikle olumsuz olanlar üzerinde durmak gerekir ki, yasama süreci içerisinde değerlendirilebilsin. Olumsuz karşılanması gereken düzenleme tekliflerinden birisi, vergi incelemesinin yeri konusundaki mükelleflerin kazanılmış hakkını yok eden teklif maddesi (Teklif md. 17).
Vergi Usul Kanunu’nun “İncelemenin Yapılacağı Yer” başlıklı 139. maddesinde vergi incelemelerinin kural olarak incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılması gerektiğini, işyerinin uygun olmaması, ölüm, işin terki gibi zorunlu hallerde incelemenin “dairede” yapılabileceği hükme bağlanmıştır.
Bu konuda yasa koyucunun 7.6.1949 tarihinde 5432 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda (md. 129) benimsediği ve 1961 yılında kabul ettiği Vergi Usul Kanunu’na da aynen aktardığı ve 72 yıldır uygulanan “incelemenin kural olarak iş yerinde yapılması gerektiği” kuralının amaç ve işlevine bakmak gerekmektedir.
Vergi incelemesinin araştırıcı, önleyici ve düzeltici işlevleri olması nedeniyle inceleme elamanının özellikle araştırma safhasında sadece defter, kayıt ve belgelerle bağlı kalmadan “vergiyi doğuran olayların” meydana geldiği iş yerlerinde inceleme yapılması, inceleme elamanının mükellefin iş yerini gezip görmesi, yapılan işin nev’i ve niteliğini gözlemlemesi, belirli durumlarda muhasebe biriminden hızla bilgi alması, çalışma sistemini, kapasitesini, teknolojisini, gözlemleyerek “gerçeğe” ulaşması amacını gütmektedir(1). Zaten bu yüzden Kanunun 257. maddesinde mükelleflere çalışma yeri göstermek ve orada rahat çalışmasını sağlamak, her türlü açıklamayı yapmak, işletmenin her tarafını gezdirmek ve göstermek, envanter yapılması halinde her türlü personel, araç, gereç ile yardım ve kolaylık göstermek yükümlülüğü yüklenmiştir. Ayrıca, işyerinde inceleme, incelemenin objektif ve kapsamlı biçimde yapılmasına yol açacağı gibi, idarenin etkin çalıştığını göstermek suretiyle diğer mükellefler nezdinde de caydırıcılığı sağlayarak kamuoyu nezdinde idarenin adil bir vergilendirmeyi sağlamak amacıyla çalıştığı yönünde idareye güveni arttıracaktır(2).
Öte yandan zorunlu haller dışında mükellefi iş yerinden alıkoymak, onu iş yeri dışına taşımak, işlerine odaklanmasını engellemek, defter, belge ve kayıtlarını sırtlayıp inceleme elamanına taşımak mükellefe ek bir külfet getirecektir(3). Kaldı ki defter ve belgelerin dairelerde sağlıkla saklanmadığı, kaybolduğu, bu kaybetmeden mükellefin sorumlu tutulduğu konusunda pek çok ihtilaf vardır. Zira inceleme elemanları belgeleri dökümlü tutanakla teslim almamaktadır. Bu nedenle, incelemenin esasen iş yerinde yapılması kuralı, bir usul kuralı olmanın yanı sıra mükellefe saygı ilkesinin bir gereği olarak ona tanınmış bir hak olarak da nitelendirilmiştir(3).
Nitekim mükellef hakları hakkında yazılmış ve yayınlanmış doktora tezlerinin hemen hemen tamamında, incelemenin iş yerinde yapılmasını isteme hakkı, bir mükellef hakkı olarak nitelendirilmiştir(4). Kaldı ki, mehaz Alman hukukunda da inceleme yeri kural olarak iş yeridir(5).
Şimdi Meclis’e sunulan söz konusu kanun teklifi ile bu mükellef hakkı yok edilmek istenilmektedir. Teklif ile Vergi Usul Kanunu’nun 139. maddesi değiştirilmekte ve incelemenin kural olarak “dairede” yapılması kabul edilmektedir. İnceleme elemanlarına bu maksatla mükelleflerden lüzumlu defter ve vesikalarını daireye getirmesini yazılı olarak isteme yetkisi hükme bağlanmaktadır. Burada bir mükellef hakkının yok edilmesi ile birlikte mükellefe bir külfet yüklendiği açıktır. İş Bankası veya Migros tam incelemeye alınsa, her halde bir- iki TIR ile belgelerini taşıması gerekecektir. Teklifin madde gerekçesinde ise yapılmak istenen değişikliğin “mükelleflere kolaylık ve zaman tasarrufu sağlamak” amacını taşıdığı yazılıdır. Oysa burada kolaylık ve zaman tasarrufu mükellefe değil, inceleme elemanına sağlanmaktadır.
İncelemenin iş yerinde yapılması ise istisnai hale getirilmekte, mükellef veya vergi sorumlusunun talep etmesi, iş yerinin uygun olması ve inceleme elemanının kabul etmesi koşullarına bağlanmaktadır. İş yerinin uygun olmasının ölçütlerinin (kime ve neye göre) belirsizliğinin yanı sıra bu kabulün koşulları dahi teklifte belirlenmeyerek inceleme elamanın keyfi takdirine bırakılmaktadır.
72 yıldır uygulanan bir mükellef hakkını önem taşıyacak bir gerekçeye dahi dayanmadan yok eden, mükellef haklarını ileriye götürmek yerine bir mükellef hakkını yok ederek geriye götüren bu önerinin, komisyonda tekliften çıkartılması bence zaruridir. Bumin Doğrusöz
https://www.dunya.com/kose-yazisi/bir-mukellef-hakki-yok-ediliyor/635610
(1). Başar Soydan, Türk Vergi Hukukunda Vergi İncelemesi, XII Levha Yayınları, İstanbul 2015, sf:485-486; Nezih Şeker, Hukuksal Yapısıyla Vergi İncelemesi, Beta yayınevi, İstanbul 1994, sf:158-159; Tahir Erdem, Vergi İncelemesi, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara 2011, sf:95-96; Abdurrahman Akdoğan, Vergi İncelemesi, Ankara İTİA yayını, Ankara 1979, sf:77
(2). Funda Başaran Yavaşlar, “Türk Hukukunda Vergi İncelemesi”, Vergi Hukuku Örneğinde Hukuka uygun ve Etkin Kamu Denetimi Sempozyum Kitabı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2010 sf:104
(3). Başar Soydan, Age. sf:486 Tahir Erdem, Age. sf:91
(4). Orçun Avcı, Türkiye’de ve Seçilmiş Ülkelerde Vergi İnceleme Sürecinde Mükellflerin hak ve Ödevleri, XII Levha yayını, İstanbul 2019, sf:251
(5). Funda Başaran Yavaşlar, Alman Vergilendirme Usulü – Hukuk Devleti Bakış Açısıyla, Seçkin Yayınevi, Ankara 2013. sf:273; Orçun Avcı, Age. sf: 222